2023, ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA “PSİKOLOJİK” BAŞLIKLI KONULAR
Günümüzün rekabetçi ve fırsatları hızla değerlendiren iş dünyasında, örgütlerin sadece ekonomik ve teknolojik unsurlara odaklanmaları, üstünlük sağlama açısından yeterli görülmemektedir. Hem bireylerin hem de örgütlerin bir fark yaratarak diğerlerinden öne çıkabilmesi zorlaşmıştır. İnsanı bir makine gibi gören yönetim anlayışından bu yana hem dünyada hem de örgütsel alanlarda birçok gelişme yaşanmış olup insan kaynağının yönetimi ve insana odaklanılması son yıllarda önem kazanan bir konu haline gelmiştir. İnsan kaynağına önem verilmesiyle birlikte örgütlerdeki çalışanların zihinsel iyi oluşları ve psikolojik sağlıkları, başarıya ulaşmada önemli bir kilometre taşı olduğu anlaşılmıştır. Bu noktada psikolojik kırılganlık kavramı ile örgütler arasındaki ilişkinin büyük bir öneme sahip olduğunu söylemek mümkündür. Değişen ve gelişen dünyaya adapte olabilmek, insan yaşamının kolaylaştırılması ve esnek kılınması açısından önemli görülmektedir. İnsan psikolojisinin güçlü ve olumlu yanlarına odaklanan pozitif psikoloji, son yıllarda üzerinde birçok araştırmanın yapıldığı alanlardan birisi olup psikolojik kırılganlık kavramı da pozitif psikolojinin alanı içerisinde değerlendirilmektedir (Ingram ve Luxton, 2005). Psikolojik kırılganlık kavramı bireylerin baskı, stres ve belirsizlik gibi ortamlarda karşılaştıkları zorluklarla başa çıkabilme yetenekleriyle ilgili bir kavram olarak görülmektedir. Örgütsel açıdan düşünüldüğünde bir örgütte görev yapanlar yoğunlukla takım çalışmaları, aşırı iş yükü, iş rotasyonu, rekabet üstünlüğü, yönetici baskısı ve benzeri faktörlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu tür zorluklara karşı psikolojik olarak kırılgan bireyler olumsuz sonuçlarla karşılaşmaktadır. Kırılganlık kavramı, psikolojik, fiziksel veya sosyal olarak bireyin dışarıdaki zarar veren etkenlere karşı açık bir hedef olmasını ifade etmektedir (Scanlon ve Lee, 2007: 55). Ingram ve Luxton (2005: 35), kırılganlığın incinebilirlik olarak da ifade edilen bir kavram olduğunu, psikolojik açıdan ele alındığında temelde bireyin çocukluk çağındaki işlevsel olmayan öğrenme düzeylerine bağlı olduğunu belirtmektedir. Bireyin kırılganlığı, araştırmacıların ifadesine göre çocukluk deneyimlerine göre değerlendirilse de genetik yatkınlığı, yaşadığı travmatik olaylar, sosyal desteğin eksikliği gibi birçok faktörden etkilendiği söylenebilir. Bütün bu süreçlerde yaşadığı olumsuz olaylar gelecekteki yaşamında zorluklarla başa çıkmasında bireyi zorlayabilmektedir. Hangi sebeple olursa olsun bireyin çocukluk çağından yetişkinliğe, sosyal yaşamından iş yaşamına kadar birçok etkisi bulunan psikolojik kırılganlığın önemi büyüktür. Pozitif psikoloji açısından ele alındığında hem günümüzde hem de gelecekte pozitif uygulamaların insan kaynakları yönetiminde ve örgütsel yaşamda örgütün performansı ve rekabet avantajına katkısı bulunmaktadır. Bu yüzden bu çalışmada psikolojik kırılganlık kavramı, özellikleri, ilişkili olduğu kavramlar, öncülleri ve ardılları ele alınmıştır. Psikolojik kırılganlığın örgütsel düzeyde etkilerinin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması açısından önerilerde bulunulmuştur.