Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
31 pages
1 file
Çalışmamızda Platon’un Devlet diyaloğundaki sanat anlayışını incelemeye çalışacağız. Genel anlamda sanat, güzel ve iyi üzerine düşüncelerini ifade ettiği, Şölen, Büyük Hippias, Phaidros, diyaloglarına da dayanarak ilk olarak Platon için iyi ve güzel kavramlarını ele alacak ve bu bağlamda sanat düşüncesine değineceğiz. Özelde ise ideali sembolize ettiği Devlet diyaloğunda “sanatçıları dışlaması” üzerinden sanat ve sanatçıya dair düşüncelerinin nasıl şekillendiğini ortaya koymaya çalışacağız. Sonuçta ise amacımız, aslında sanatı dışlamadığını, insanları kötüye yönelttiğine inandığı bazı taklit türlerini sınırladığını göstermektir.
Felsefelogos, 2020
Platon’un Devlet ’in onuncu kitabındaki sanat açıklamasını, bir sanat kuramı olarak değil de sanatın kendisine bir saldırı olarak görmek son yıllarda alışılagelmiştir. Sanatın doğasını yanlış anlayan bu saldırı öylesine eksiksiz ve mesnetsizdir ki Platon’un alaycı konuştuğu ya da bir filozofa yakışmayan güdülerle harekete geçtiği varsayımları haricinde bu saldırıya herhangi bir açıklama bulmak oldukça zordur. Platon editörleri ve estetik hakkında denemeler yazanlar arasında, en azından bu pasajda, Platon’un sanatın doğasını kavramayı tümden başaramadığı ve estetik bilimine herhangi ciddi bir katkısı bulunmayan bu pasaja boş gözlerle bakmamız gerektiği etkisini veren genel bir anlaşma bulunmaktadır; çünkü tüm pasajın, sanat yapıtlarının algılanan nesnelerin çoğaltılması olduğu ve eğer bu yapıtların bir değeri varsa, çoğalttığı nesnelerle aynı değerde olduğuna ilişkin bir yanlışa dayanmaktadır.Bu suçlama, bir yazardan ötekine öylesine sıkça tekrarlanmış ve geliştirilmiştir ki tersini ispatlama umudu yoktur, ancak bu makalenin amacı Platon’un kendisinin bu yanlışa bir anlığına bile olsun düşmediği ve yanlışın yorumcularına ait olduğunun belirtmektir. Bu amaçla söz konusu pasajın (595-608) kısa bir özetini vererek başlayacağım ve Platon’un burada genişlettiği görüşün tam olarak ne olduğunu belirtmeye çalışacağım. Daha sonra, diğer yapıtlarda aynı konunun tekrar ele alındığı belli önemli pasajları kısaca gözden geçireceğim. Bir Platon diyaloğunda Sokrates’in ya da başka herhangi bir karakter tarafından savunulan görüşün zorunlu olarak Platon’un kendisince benimsendiğini öne sürmek istemiyorum. Öncelikle, Devlet’te yer alan iddiayı dış görünüşüyle, dramatik bir yapıttaki bir karakterin savunduğu bir görüş olarak değerlendireceğim. Ancak bu konumun diğer yapıtlardaki ilgili pasajlarla karşılaştırması, göstermeyi umduğum üzere, Sokrates tarafından ifade edilen bu görüşün Platon’un kendi görüşü olduğu kuvvetlice öne sürecektir.
Elimizdeki metnin Yunanca adının sadece dilimize değil, öteki dillere de çevrilmesi sırasında alınabilecek kararlar bile, bir tartışmanın kapısını aralayabilir cinstendir. Bunu söylerken, daha çok akademisyenleri, hatta daha da öteye Platon uzmanlarını ilgilendirecek bir soru olan, Platon'un metnine tekil "politeia" mı yoksa çoğul "politeiai" adını mı vermiş olduğu sorusunu kastetmiyoruz. Platon külliyatı[1] içinde günümüze ulaşan elyazmalarında her iki biçimin de kullanıldığını öğreniyoruz. Platon'un en ünlü öğrencisi Aristoteles'in[2] bu eserden yaptığı alıntılarda kullandığı tekil biçimi tercih etmememiz için herhangi bir neden bulunmadığını ve bu tercihin büyük olasılıkla yerinde olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. "Devlet" başlığını tercih etmeme durumunda, metnin başlığı "Devlet Biçimleri" olarak düşünülmelidir. (Bu konuda epey bir tartışma yapıldığı belli oluyor. Çoğu uzman, ağırlığını "tekil" halden yana koyuyor; U. v. Wilamowitz-Moellendorff, Platon, 2. cilt., Berlin, 1919, çoğul biçimi benimseyen çevirilere örnek. Ancak elbette Aristoteles'in alıntıları felsefe-kültür tarihi bakımından en güvenilir, sahici kaynak olma hakkına sahip; çünkü, Platon adı altında, günümüze sahiciliği tartışılır, hatta sahteliği aşikâr epey bir birikim uzanagelmiştir. Batı'da yapılan çevirilerin ortak kaynağı olan Yunanca metninin yanı sıra "Yasalar" metninin ve öteki politik içerikli Platon metinlerinin sahte olduğunu, Politeia'ya bir yorum yazan, İS 5. yüzyılda yaşamış Proklos'un[3] iddia ettiği söylenir.)
nin yönetiminde, doktora öğrencileri Azra Erhat, Samim Sinanoğlu ve Suat Sinanoğlu tarafından aslından çevrilmiştir.
Platon, Politeia (Devlet) diyaloğunda psukhê’de (psyche, nefs) söz konusu bir “sahne değiştirme” (periakteon) fiili olarak betimlediği felsefe (philosophia) faaliyetinin metin üzerinden mümkün bir muhakemenin konusu olamayacağını, hem diyaloglarının tümüyle sahne ekseninde bir oyun senaryosu oluşunda hem de doğrudan mektuplarında çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Buna rağmen, Aristoteles’ten başlayarak günümüze dek ‘felsefe’, tümüyle zihinsel kurguda bir kavramsal yorum olarak anlaşılmaktan ve tanımlanmaktan kurtulamamıştır. “Platon Düşüncesinde Tekhnê” bir kitap olarak Platon düşüncesinde fiil esasında belirlenen philosophia’nın, sanatın kökeninde yer alan sözcük olan tekhnê esasında ve ustası sophos (bilge) ekseninde nasıl tanımlandığını ortaya koymak amacıyla, diyalogları şimdiye dek yapıldığı gibi yazarının oluşturduğu kendi içyapısının kuruluş ilkesini hiçe saymak yerine, aksine temel alarak, muhatap düzeyleri bakımından tasnif eden ve mevcut diğer tasnif ölçütlerinden (zaman sırası, tarz ölçümü vs.) oldukça farklı bir okuma önerisi sunuyor. Sonrasında ise elde edilen bu yeni ölçüt üzerinden, Platon sonrası düşünce tarihinin dönüm noktalarının, sanat ve felsefe ortak eksenindeki kavramlar temelinde eleştirel bir yorumunu yapıyor. Sırasıyla; Aristoteles’te katharsis (arınma), Kant’ta Erhaben (yüce), Nietzsche’de Rausch (coşku) ve Heidegger’de alêtheia (saklı olanın açılması olarak hakikat) üzerinden sanat ve hakikat bağlamında bir düşünce tarihi eleştirisi hattı oluşturuyor. Son kısımda ise sanat ve felsefenin günümüz sanatı içindeki anlamına yönelik bir adım olarak, sanatı Kant’tan sonra estetik düşüncede kabul edilen yönde biçimsel değil içeriğindeki kurucu mimetik fiil temelinde anlayan bir yaklaşım incelenerek ortaya konuluyor.
2016
Sanat tarihi, en yalın haliyle görsel sanatların tarihsel evrimini inceleyen bilim dalıdır. Bu bilim dalı, bir sanat ya da sanatlar arasındaki ilişkileri tarihsel boyutta kurma amacıyla hareket eder; sanatı oluşturan öğelerin tarih içindeki ağırlığını ve dağılım düzenini saptarken, sayısız ve karmaşık sanat olgularının hiyerarşisini arar. Özellikle 21. yüzyıl ile birlikte, sanatta ve sanat eğitiminde belirginleşmiş bazı görüşler, son yıllarda özellikle Türkiye'de güzel sanatlar eğitiminin multidisipliner bir çerçeve içerisinde uygulanmaya başlaması, güzel sanatlar eğitimi içerisinde sanat tarihinin yerini ve önemini bir kat daha arttırmıştır. Bu bağlamda, sanat eğitmenleri sanatın uygulama çalışmalarının yanı sıra tarihsel, estetiksel, eleştirel ve görsel alanlarını birleştirmek durumundalardır. Sanat eserlerinin topluma kazandırılması ve o topluma özgü bir kültür belgesi olarak incelenmesi yapılırken, eserlerin estetiksel ve tarihsel boyutunun ezberciliğe dayanan ve monoton bir yaklaşım içerisinde uygulanması, günümüz güzel sanatlar eğitiminin amaç ve özüne uygun bir yöntem olarak sayılmamalıdır.
Bu kitabın yayın hakları Sentez Yayıncılık'a aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz, yayınlanamaz.
İdil Dil ve Sanat Dergisi, 2017
ÖZ Sanat ve mekan, yaratıcı ifade biçiminin iki farklı alanda ortaya çıkmış halidir. İkisi de birer iletişim biçimidir ve ikisi de içinde hem tasarım, hem de sanat barındırmaktadır. Tasarım sürecinde sanat algısı ve sanat sürecinde tasarım algısı birbirinden ayrı ve bağımsız olarak düşünülememektedir. Tasarımdan ayrı üretilen bir sanatın eksik kalması gibi, sanat ile beslenmeyen bir tasarım estetikten uzak kalmaktadır. Çağdaş sanatta, sanatçının eseri artık kendi sınırlarının dışına çıkarak bulunduğu mekanı kullanarak bütünleşmektedir. Bu çalışmada amaç, çağdaş sanatlarda sürekli bahsi geçen mekan konusuna, sanatın objesi olarak ve sanatı içinde barındıran ve sergileyen bir sanat olarak bakmayı hedeflemektir. Sanat ve tasarım alanlarındaki bu etkileşim, mekan tasarımının kendisini oluşturmaktadır. Çalışma içerisinde yer alan iki bölüm bu konuları ayrı ayrı ele almaktadır. Sanatın mekanı bölümünde sanatın mekanı bir obje olarak kullandığı örneklere ve mekanın sanatı bölümünde ise sanatı içinde barındıran sanat galerileri örneklerine yer verilmesini kapsamaktadır. Sonuç olarak, sanat ve tasarımda disiplinler arası etkileşim ve mekan tasarımında çağdaş sanatın yansıması olduğu gözler önüne serilmektedir.
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022
Bu çalışma Platon’un olgunluk dönemi eseri “Devlet” ve yaşlılık dönemine ait “Yasalar” eserindeki “hakikat (ἀλήθεια)” kavramı incelenmiş ve filozofun “hakikat” anlayışına açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Ἀλήθεια kavramı, başta İlkçağ felsefesinde olmak üzere, tüm felsefe tarihinden günümüze kadar araştırılan ve tartışılan kavramlarından biri olmuştur. Platon’a göre hem tanrıların hem insanların temel amacı iyi olanı aramak, onu bulmak ve ona göre yaşamaktır. Bütün iyilerin başında hakikat gelir ve hakikate ulaşmak zor ve emek isteyen bir yoldur. Platon’un felsefe anlayışına göre tanrısal özellikler taşıyan ἀλήθεια, idealar dünyasının temel kavramlarından biridir ve insanlar ancak hakikati yansıtanı tam anlamıyla kavrayabilir. Platon, eserlerinde devleti ve yasaları varsayımsal nitelikte oluştururken, aynı şekilde varsayımlarını “hakikat” temelinde doğrulama amacındadır. Zira asıl amaç hakikate ulaşmaksa, “Devlet” ve “Yasalar” eserleri de hakikatin peşinden gidecektir. Diğer yandan çalışma dâhilinde ἀλήθεια kavramının çevirisinde, kaynak metindeki anlamın kaybolması vb. sorunlar irdelenmiştir.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Özet Klasik Osmanlı nesir dilinin en göze çarpan estetik araçlarından biri secidir. Bu makalede, klasik Osmanlı yazı dili geleneğindeki yeri ile ilgili olarak secinin kullanım yoğunluğu, sozdizimsel olarak geniş kullanım alanına sahip olması ve Arapça ile Farsçadan Türkçeye sozcük tasıma aracı oluşu gibi çeşitli özellikleri ele alınacaktır. Anahtar Sözcükler Seci, klasik Osmanlı nesri, Osmanlı şair tezkireleri Summary Sadjh is one of the remarkable aesthetic instruments of 'ryhming prose' in classical Ottoman prose language. In this article, various features of the sadjh will be discussed such as its intensity of using, having extensive field for using it and its being a word copying instrument from Arabic and Persian. Giris Osmanlı sahası Türkçe şair tezkireleri (OSTŞT), hem biçimsel hem de içerik özellikleri bakımından Arap ve Fars yazı geleneklerini devam ettiren klasik Osmanlı yazı türlerindendir. 1 1 Osmanli sahasi Turkce sair tezkireleri, bu eserlerin dil ozellikleri bakimindan klasik Osmanli nesir turleri arasinda kabul edilir. Klasik Osmanli nesir ornekleri, Osmanli'dan gunumuze bu yazi dili urunleri ile ilgili yapilan tasniflerin esas aldigi olcutler cercevesinde, bu eserlerin dilini olusturan bicime ve anlama dayali soz sanatlarinin ve soz varligina tasinan ozellikle Arapca ve Farsca sozcuklerin orani bakimindan birbirinden ayrildigi soylenebilir. Daha acik bir ifade ile klasik Osmanli nesir ornekleri; seci, aliterasyon, istikak, tenasup vb. siirde gorulen pekcok bicime ve anlama dayali uslup aracinin cesitli oranlarda Arapca ve Farsca sozcukle kullaniminin sonunda ortaya cikmis yazi dili urunleridir. Osmanlis sahasi Turkce sair tezkireleri, turun 16. yuzyildan Cumhiyet'in ilk yillarina kadar ortaya konulan ayni gelenek cizgisindeki eserlerin dili bakimindan klasik Osmanli nesir anlayisinin tipik ozelliklerini tasir. Bu yazida, verilen ornek parcalar sair tezkirelerinden secilmis olmakla birlikte ve herhangi bir tezkire yazarinin bireysel uslup ozelliklerine atif yapilmaksizin, turun hatta klasik Osmanli nesrinin geneli icin ortak ozelliklere gonderme yapilacaktir. Dolayisiyla, yazida zaman zaman atif yapilan 'klasik Osmanli nesri', 'klasik Osmanli nesir dili' gibi ifadelerin; kullanilan genel ifade ve bu ifade ile birlikte sunulan sadece belirli bir ture ait ornekler arasindaki iliski bakimindan bu cercevede kabul edilmesi cok onemlidir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ANTİK DÖNEMDE FELSEFE VE SANAT, 2015
Felsefe Arkivi, 2016
FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2022
Felsefi Düşün , 2013
Uluslararası Disiplinlerarası ve Kültürlerarası Sanat, 2019
Özne Felsefe Dergisi
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi
Yedi: Sanat, Tasarım ve Bilim Dergisi (Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi), 2023
PERGAMON KRALLIĞI VE DÖNEMİN KRALİ SANAT İKONOGRAFİSİNDEKİ YERİNİN ÖRNEKLER ÜZERİNDEN İNCELENMESİ , 2020
Çankırı Karatekin Üniversitesi, 2022