Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
19 pages
1 file
Doğanın parçası olmanın ötesinde ondan yararlanarak yaşamını şekillendiren insan, çağlar boyunca arkasında birçok ürün bırakmış, nesilden nesile aktarılan üretimler arkeolojik veri olarak insanın geçirmiş olduğu yaşam sürecinin izleri olmuştur. Bu üretimler arasında hammaddesi taş ve kemik olanlar dışında metal eserler az sayıda ele geçmesine rağmen, yeni bir teknoloji olarak uygarlaşma yolunda önem teşkil etmiştir. Metale olan talebin artması, kültürlerarası etkileşimi yeni bir boyuta taşımıştır. Anadolu, uygun iklim koşulları, doğal su kaynakları ve verimli tarım arazilerinin yanı sıra zengin maden kaynaklarıyla da yerleşim için tercih edilen bölgelerin başında gelmiştir. Söz konusu yerleşimlerin M.Ö. 5. binyıl ve sonrasındaki dönemlerinden itibaren bilinçli metalürjik üretimleri gösteren buluntulara rastlanılmakta, Erken Tunç Çağı ile geniş alanlara yayılan bir üretim aktivitesi ortaya çıkmaktadır. Bugün tipolojik bir sınıflandırma dâhilinde takı, alet, silah gibi çeşitli formlarını
Anadolu Arkeolojisiyle Harmanlanmış Bir Ömür Mehmet Karaosmanoğlu’na Armağan, 2021
Suluca Karahöyük is a large (220 x 250 x 20 m) mound located in the center of Cappadocia. The excavations were conducted for 12 years (1967-1978) of which only two seasons and some brief reports (1969-1976) were published, and information regarding most of the find groups was not presented. These find groups also include andirons. The two types of andirons constitute the subject of this study which we learned from the inventory records, to be found in layer V of the settlement. One of them is anthropomorphic (Type 1), and the other is theriomorphic (Type 2). These types have been seen in different form characteristics in Anatolia and surrounding cultural regions over a long period of time. Their cultural context and function is the most specific problem of this article. Since the excavation data is limited, this context of the works has been made by analogical comparison method and the comments of the authors have been discussed. Andirons are defined as portable hearth components and have been used in and out of the houses, as well as in rural areas, and during migration/travel as they have the practicality of handling and relocation. It is assumed that andirons with simple or complex decorations (especially horseshoe-shaped ones, here Type 1) to actually have a cultic element. Particularly those whose body part contains the description of a "face" were influential in this interpretation; the fact that some of them were exposed in the shrine rooms (or structures) support these suggestions. On the other hand, the fact that these types of andirons also being found in different places such as kitchens, warehouses and weaving rooms has overlapped the views. Although we do not have the knowledge of the structure and context in which andirons were discovered in Suluca Karahöyük, there are other artifacts defined as cultic objects in layer V of the settlement. Considering this uncertainty and general discussions, we can imagine that the andirons here served daily use and also carried a symbolic meaning that reflects the belief understanding of the society.Andirons (Type 1), which has a horseshoe form, offers the opportunity to compare it with the field of Early Transcaucasian Culture (Kura-Araxes); the morphology of this form has changed considerably and continued its existence after the Early Bronze Age (EBA). The closest analogues of Suluca Karahöyük's form with two finger-printed eye sockets were found in Central Anatolia, dating to EBA II-III and Transition to Middle Bronze Age phases of the settlements, and compose a good reference for dating. Andirons (Type 2), which have a theriomorphic appearance in terms of their form, dispersed from Mesopotamia to the Aegean as from the Ubaid Period. We can say that it should be dating to the same period, since it was found in the same layer with the other andiron and due to the many comparative contexts from the same period.
Anadolu Araştırmaları / Anatolian Research
Doğu Anadolu Bölgesi, dağlık bir bölge oluşu ya da iklimsel elverişsizliğine rağmen önemli bir güzergâh veya önemli bir mesken konumunda olmuştur. Tarih öncesi çağlardan beri sürekli yerleşim görmüş, çoğu büyük kültürün, krallığın ve devletin odak noktası olmayı başarmıştır. Özellikle Kalkolitik Çağ sonlarında başladığı düşünülen büyük göçler ve bunun devamında gelen kültürler bölgeyi anayurtları gibi kullanmaya devam etmiştir. Aynı şekilde Muş Bölgesi içinde geçerli olan bu göç dalgaları sadece yüzey araştırmaları ile belirlenirken, Tepeköy Höyük kazıları ile bu veriler belgelenmiştir. Tepeköy, Muş Bölgesinde yapılan tabakalı ilk höyük kazısı olması açısından önemlidir. Höyükte yapılan kazılar sonucu; Orta Çağ, Demir Çağ ve Tunç Çağı tabakalarına ulaşılmıştır. Özellikle Erken Tunç Çağı (ETÇ) ve Orta Tunç Çağı (OTÇ) kültürlerinin çok iyi izlenebildiği yerleşimde hem mimari hem de buluntular açısından zengin özellikler görülebilmektedir. Demir Çağlarının Erken ve Orta Demir (Urartu) Dönemleri'ne ait veriler sunması açısından da oldukça önemli bir höyüktür. Erken Transkafkasya Kültürü ile başlayan ve günümüze kadar sürekli kullanılan höyük hem Muş Bölgesi hem de Doğu Anadolu Bölgesi tarihi için çok önemli veriler sağlamaktadır. Tabakalanması, mimari öğeleri ve diğer buluntu grupları ile birlikte birçok soruya cevap vermektedir.
Colloquium Anatolicum, 2020
ARKEOLOJİYLE GEÇEN YARIM ASIR: SEVİL GÜLÇUR ARMAĞANI, 2019
Smyrna III, 2019
Bayraklı-Tepekule Mound, which is known as Old Smyrna because of the first settlement of İzmir Province, is located in Bayraklı District. This settlement is situated at the Gulf of İzmir and known as a port city from the earliest period. However it is now located within a few hundred meters from the sea due to the fillings on the sea. It has been excavating since 1948 and covers around 100 hectares of area. A Hellenic city surrounded by a city wall is still standing on the mound. Therefore, it is not surprising that the studies have been mostly concentrated to these later period city up to now. Excavations in Bayraklı so far indicates that the earliest settlement is going back to the Early Bronze Age, dating to the 3 rd Millennium BC. The layers of this period was excavated in 1949 and a brief results about this period is reported in the 1950 publication by E. Akurgal. Although this publication make a great contribute about the place of Bayraklı Mound in the Early Bronze Age archaeology, there are still many questions needs to answer such as approximate size of EBA settlement, pottery traditions, socioeconomic structure, importance in the EBA archaeology and etc. Therefore one of the main objective of the new period excavation team is to excavate of Early Bronze Age layers as well. In this study, the first results of 2018 excavations about Early Bronze Age remains in the West Trench was to be presented.
Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi, 2021
Bu çalışmada Yassıtepe Höyüğü'ndeki dokumacılık faaliyetleri incelenmiştir. Bu amaçla ağırşaklar ve dokumacılığa ait olabilecek diğer buluntular çalışılmıştır. 26 adedi bezemeli ağırşak, 62 adedi bezemesiz ağırşak olmak üzere toplamda 115 adet dokumacılığa ait buluntu içeren yerleşimdeki tekstil üretiminin boyutu anlaşılmaya çalışılmıştır. Erken Tunç Çağı'ndaki dokumacılık tekniklerini anlayabilmek adına deneysel bir çalışma yapılmıştır. Bu deneysel çalışmada kilden ağırşaklar şekillendirilmesinin ardından fırınlanarak kullanıma hazır hale getirilmiştir. Koyundan kırpılmış yünler tarandıktan sonra ağırşak yardımıyla eğrilerek ip elde edilmiştir. Ardından ahşap direklerden oluşan, tarihöncesi dönemlerde kullanılmış olabilecek tipte bir tezgâh türünün canlandırılması kurulmuştur. Bu tezgâhta, ilkel yöntemlerle elde edilen ip ile dokuma yöntemleri denenmiştir. Yapılan bu çalışma, dönem insanının düşünme şeklini ve akıl yürütme yollarını yaşayarak değerlendirerek elde edilen bulguları daha nitelikli yorumlama fırsatı sunmuştur.
TÜBA-AR, 2021
İnönü Mağarası, Batı Karadeniz kıyısında yer alan bir mağara yerleşimidir. 2017 yılından itibaren mağarada yapılan sistemli kazılarda, IV. tabakada elde edilen bulgular, bölgenin Erken Tunç Çağı kültürel yapısının anlaşılmasına katkı yapmıştır. Söz konusu tabakanın başta çanak çömlekler olmak üzere diğer küçük buluntularının analojik değerlendirmesi ve radyokarbon analizi sonuçları İnönü Mağarası’nda, M.Ö. 3. Bin yılın ikinci yarısına ait bir yerleşimin var olduğunu göstermektedir. Buluntuların niteliği, niceliği ve mimari kalıntıların değerlendirilmesi ise şimdilik mağarada küçük ölçekli hatta belki de sezonluk bir yerleşimin varlığına işaret etmektedir. IV. tabaka çanak çömleği her ne kadar yerel karakteri baskın olan bir repertuardan oluşsa da burada detayları sunulan özellikleri bakımından, bölgenin MÖ 3. Bin yılın ikinci yarısından itibaren İç Batı Anadolu, Trakya ve Balkanlarla olan ilişkileri hakkında fikir vermektedir.
Höyük
Batı Anadolu Geç Tunç Çağı kültürel sürecinin anlaşılmasında önemli bir merkez konumunda yer alan Beycesultan Höyüğü’nde 2007 yılında başlatılan yeni dönem kazıları, bölgede Geç Tunç Çağ kronolojisini yeniden değerlendirmek ve bölgesel ilişkileri anlamak için önemli veriler sunmuştur. Höyüğün hem batı hem de doğu konisinde gerçekleştirilen çalışmalarda Geç Tunç Çağı mimarisine, mekân kullanımına ve yerleşim planlamasına ilişkin bilgilerimize yeni veriler eklenmiştir. Özellikle her iki konide açığa çıkarılan taş temelli kerpiç duvarlı ve birbirlerine bitişik nizamda inşa edilen çok odalı yapılar mimari geleneğin anlaşılmasında önemli bir rol oynamıştır. Batı koniye nazaran çalışmaların henüz başlangıç aşamasında olduğu doğu konideki Geç Tunç Çağı araştırmaları ise batı konideki kültürel sürecin tamamlayıcı bir öğesi olarak sunduğu bilgilerle, yerleşimde bu kültür sürecinin anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. Bu alanda yürütülen çalışmalarda büyük bir mekânda tespit edilen Hitit Dönemi...
2016
Insanlik tarihi kadar eski bir gecmise sahip olan Guneydogu Anadolu Bolgesi; tarihsel caglarin baslangici surecinde cok onemli bir basamak olusturmustur. Bolgenin cografi konumu ve iklimin uygunlugu tarihsel sureclere onemli bir zemin olusturmustur. Bolge; Orta Firat ve Dicle bolumunden olusur. Bolgenin akarsularini olusturan Firat ve Dicle Nehri sosyokulturel ve stratejik acidan bolgeye onem kazandirmis, cesitli uygarliklara ev sahipligi yapmistir. Ataturk Baraji insa faaliyetleri sebebiyle arkeolojik kurtarma kazilari baslatilmistir. Kurtarma kazilari kapsaminda kazilan yerlerden birisi de Guneydogu Anadolu Bolgesi’nde bulunan Adiyaman’a bagli Samsat Ilcesi’nde olan Hayaz Hoyuk’ tur. Hayaz Hoyuk bolgede Ilk Tunc Cag’i donemine ait buluntulari ile gunumuzde de onemini korumaktadir. Gunumuzde Ataturk Baraji sulari altinda kalmis bir hoyuktur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Erken Tunç Çağı’nda MURAT HÖYÜK, 2021
Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, 2014
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi dergisi, 2002
Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, 2014
Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, 2016
Antalya'nın Arkeolojik Mirası: Antalya Müzesi 100 Yaşında, 2022
MÖ III. Binyılda Anadolu, 2022
Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018
Anadolu Araştırmaları, 2021
978-625-8056-43-3, 2022
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Belleten Turk Tarih Kurumu, 2003
… : the transition from Bronze to Iron …, 2003
Araştırma Sonuçları Toplantısı, 34-1
Meltem �zmir akdeniz akademisi dergisi, 2020
OANNES - Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2023