Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2015
…
18 pages
1 file
Sifatullah konusu ilk donem kelam ilminin tartismalarinin ana konusunu olusturur. Gunumuzde de sifâtullaha muteallik meseleler tartisma konusu olmaktadir. Kuskusuz kader ve Allah'in ilmi mevzuu bunlarin basinda gelir. Bir Islam hukuku uzmani olan Abdulaziz Bayindir, Allah'in imtihan ettigi alanlarda insanin tercihinin ne sekilde tecelli edeceginin Allah'in ilminin konusu olmadigini savunmaktadir. Bayindir tefsircilerin ve kelâmcilarin tum insan fiillerini Allah'in ezeli ilminin konusu gormelerinin kabul edilemez oldugunu iddia etmektedir. Onun insan fiillerini imtihan konusu olanlar ve olmayanlar seklinde kategorize etmesi mantikli degildir. Zira insan hayati butun olup imtihan insanin diger varliklarla kurdugu iliskiler aginda gerceklesmektedir. Diger yandan Bayindir, Allah'in zaman ve mekânla olan iliskisini antropomorfist bir anlayisla ele almaktadir. Âyetler Kur’an'in tumelleri isiginda anlasilmalidir, bu tumellerden birisi de Allah'in her turlu tesbi...
The Journal of International Lingual Social and Educational Sciences, 2018
Kur'an-ı Kerim'deki altmış beş yerde "insân", on sekiz yerde "ins", bir yerde de "insî" geçmektedir. Ayrıca bir ayette "enâsî", beş ayette "ünâs", iki yüz kırk ayette de "nâs" şeklinde çoğul olarak yer almaktadır. Beş ayette görmek manasında "ânese" şeklinde, bir ayette de izin alma anlamında "teste'nisû" şeklinde kullanılmıştır. Bir ayette ise konuşma, ülfet, ünsiyet etme anlamında "müste'nisîn" şeklinde özne kalıbında kullanılmıştır. Ayrıca vurulduğu zaman ses çıkaran kuru balçık anlamına gelen "salsâ"l tabiri, insanı öteki canlı türlerinden ayıran konuşma ve dil üretme yeteneğine, hem de insan varlığının kolay kırılabilir ve zayıf yaratılışına işaret ettiği söylenmektedir. Bu çalışmada; dil ve iletişimle ilgili olduğunu değerlendirdiğimiz 74 farklı ibarenin 924 suredeki 2077 ayette toplam 2162 kez geçtiği tespit edilmiştir. Bütün ibarelerin sure, ayet ve geçiş frekansları verilerek, Diyanet meali üzerinden Kur'an ve insan iletişiminde dilin önemi araştırılmıştır. İnsan, dünya ve Kur'an çeşitli yönleriyle birbirine benzetilir. "Peygamber yürüyen Kur'an, dürülen dünya insandır" madem, değişim ve dönüşüm sürer her dem. Dil; her üçü için de gereklidir ve üç benzemezi birbirine döndüren harikulade bir araç; ezelden ebede varlığını sürdüren kökü arzda, dalları semada ve her mevsim meyve veren bir İlahî ağaçtır. İnsanca yaşamak, doğru yolda buluşmak ve güzellikte yarışmak için dil, yani doğru iletişim şarttır. Kur'an, dünya ve insan için hem doğru kılavuz hem de sağlam kaynaktır. Onunla sürekli iletişim içinde bulunmak, ebedî hayat için mutlak bir hak ve muhakkak olan ezelî varlığa ulaşmak bediî bir ihtiyaçtır.
KUR'AN ve TARİH, 2023
İslam toplumunda tarih tasavvurunun oluşmasında kurucu bir metin olan Kur'an’ın ana konularından biri eski kavimlerin kıssalarıdır. Kur’an’ın tarih tasavvurunu doğru anlamada önemli bir yere sahip olan söz konusu kıssalar dikkatle incelendiğinde hiçbirinin tarihsel olarak ne zaman vuku bulduğunun net bir biçimde zikredilmediği görülecektir. Nitekim Kur'an, geçmiş kavimlerin serencamını anlatırken detaylı tarih bilgisi vermekten ziyade, genellikle olayların ders alınması gereken yönlerine vurgu yapar. İnsanın nereden geldiği ve nereye gittiğine dair varoluşsal sorulara cevap olarak Kur’an, “gelip geçen” eski kavimlerin yaşadıklarından örnekler vererek zamanla mukayyet olan bu dünyanın faniliğini insana sıklıkla hatırlatır ve zaman üstü, yani ebedi olan ahiret hayatını özendirir. Bu çalışmanın çerçevesini Kur’an’da yer alan eski kavimlerin kıssaları başta olmak üzere insanın ve âlemin yaratılışı, kıyametin kopuşu gibi kozmolojik meselelerde tebarüz eden Kur'an'ın tarih tasavvuru ve bu tasavvurda bilhassa tarihi oluşturan unsurlardan biri olarak zaman kavramının belirsizliği oluşturmaktadır. Çalışmada amaç Kur’an kıssalarının tarihsel bir değerinin olup olmadığını tartışmak, söz konusu kıssalarda “belirsiz zaman” temasının hikmetini araştırmak ve Kur'an'ın tarih anlatılarında kullanılan zamansal ifadelerin gerçek ve mecazî yönlerini ortaya koymaktır.
LİSANS TEZ, 2024
Öz: Bazı kadîm geleneklerin insana ve bilgiye dair ortaya koydukları tasavvur, onların tarihsel alana karşı takındıkları olumsuz tavırdan yola çıkılarak oluşturulmuştur. Böylece, onlar, insanın ve bilginin tarihî yönlerini görmezden gelip değersiz kabul ederler. İslam ise kutsal yani aşkın alandan gönderilen bir bilgi türü olmasına rağmen vahyin tarihle bağını koparmaz. Vahyin aracılığını yapan insanın yani Hz. Peygamber'in tarihî yönünü de reddetmez, bilakis vurgular. Bu yaklaşımıyla İslam, söz konusu geleneklerden daha bütüncül bir bilgi ve insan tasavvuru ortaya koyar. Bu açıdan bakıldığında, bilgi ve insan tarihi aşan fonksiyonlar icra edebilmekle beraber, tarihte de belli bir yere otururlar. Dolayısıyla icra ettikleri tarih-üstü mesajları belli bir tarihsel zemin ve zaman üzerinden örneklendirmiş olurlar. Bu makale, öncelikle kadîm geleneklerin tarihi yadsıyan yaklaşımlarına yer vererek bu yaklaşımın Hicaz'a kadar uzanan izlerine, daha sonra İslam'da sunulan bilgi ve insan anlayışına değinmektedir. Bu vesileyle Kur'ân, Hadis ve Hz. Peygamber ile beraber ortaya konulan dönüşüme işaret etmektedir.
Risâletü’n-Nushiyye’de Zaman Ulaçlarının Anlamsal ve Sözdizimsel Özellikleri, 2021
Yunus Emre; günümüz Türk yazı diline büyük katkıları olan, önemli bir şairdir. Yunus Emre’nin günümüze ulaşan iki eserinden biri olan Risâletü’n-Nushiyye, on üçüncü yüzyıl Eski Anadolu Türkçesi özelliklerini taşıyan, öğretici yönü ağır basan, dini-tasavvufi bir eserdir. Eylemsiler, uzun ve karmaşık anlatıma elverişli, karmaşık dil yapıları sunar. Eylemsilerin bir türü olan ve belirteç yan tümceleri kurmaya yarayan ulaçlar; temel tümceyi zaman, neden-sonuç, amaç, tarz vb. bakımından niteler. Yunus Emre’nin sehl-i mümtenî kabul edilen dilinde ulaçların kullanımının betimlenmesi, bu çalışmanın temel amaçlarından biridir. Bu çalışmada, ulaçlarla oluşturulan belirteç yan tümcelerini içeren karmaşık tümceler ele alınmıştır. Çalışmanın evrenini Eski Anadolu Türkçesi dönemi eserleri, örneklemini ise Yunus Emre’ye ait bir eser olan Risâletü’n-Nushiyye oluşturmaktadır. EAT’deki ulaçlar; Gülsevin (2011, s. 125-133)’den tespit edilmiş ve bu ulaçlar, RN üzerine en son ve güncel çalışma olan Boz (2017)’un hazırladığı Risâletü’n-Nushiyye (Öğüt Kitabı)’nin Fatih nüshasında taranmıştır. Çalışma RN’deki zaman ulaçları ile sınırlandırılmıştır. Temel işlevi koşul tümceleri oluşturmak olan ancak RN’de zaman işlevinde de kullanılan -sA biçimbirimi ile EAT gramerlerinde durum ulacı olarak işaretlenen -ken biçimbirimi de bu çalışmanın kapsamına alınmıştır. Taranan eserde tespit edilen ulaçların yan ve temel tümce eylemlerinin birbiriyle etkileşimi, eylem özellikleri, tümce işlemcileriyle (görünüş, kip, zaman, özne uyumu, olumsuzluk) olan etkileşimleri gibi sözdizimsel özellikleri ile anlamsal özellikleri incelenmiştir.
Mahiyetleri farklı olsa da, iman ve bilginin ortak alan ve özellikleri vardır. Bu nedenle birbirlerinden etkilenmekte, çoğu kere ayrılmaz bir birlikteliğe sahip olmaktadırlar. Bu bakımdan birer insan eylemi olan iman ve bilgi, birbirini besleyen iki kaynak konumundadır. Zira çoğu kere insan inanmak için bilgiye, bilgiye ulaşmak için de imana ihtiyaç duyar. Çünkü hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız bir şeye inanmamız söz konusu olmadığı gibi, henüz bir ön kabul aşamasına gelmemiş bir problemi araştırıp bilgilenme ihtiyacı içinde olmak da söz konusu değildir. Öte yandan iman gerçeği olmaktan çıkmış ve bilgisel gerçekler haline gelmiş bilgilerimizi genel imana dayalı bilgi üstü prensiplere bağlamamızda yine inanç prensiplerinin önemli bir rol oynadığını görmekteyiz.
Peygamberimiz ve Çocuk, 2021
Kur’ân’ın haber verdiğine göre insanın fıtraten arzuladığı ve kendisine verilen en büyük nimetlerden olan çocukları ile imtihanı oldukça çetin geçecektir. Çünkü imtihanın zorluğu, verilen nimetin büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Kur’ân’ın bu konuda verdiği en önemli mesaj, çocuklarının varlığı ile kendini şanslı ve güçlü hissedenlere yöneliktir. Bu noktada kendisine bahşedilen evlatları ile olacağı imtihanın farkına varamayıp onları sadece dünya hayatı için bir güç ve iktidar unsuru olarak algılayanları bu imtihanı kaybedebilirler. Çünkü Kur’ân’a göre kişinin çok çocuğunun olması Allah’ın onu çok sevdiği anlamına değil bilakis imtihanın daha çetin geçeceği anlamına gelmektedir. Ayrıca ahirette herkes kendi hesabını bizzat kendisi vereceği için evlatların ebeveyne dünyadaki gibi bir faydaları da olamayacaktır. Kur’ân’a göre çocukların şefkatli bir ortamda ve sağlıklı yetiştirilmesi için ebeveyne düşen görevler vardır. Çocuklar ile olacak imtihan da bu görevleri yerine getirirken gerçekleşecektir. Ebeveynlerin çocuklarının gerek bedenen gerek ahlaken en güzel bir şekilde yetiştirilmesi için gerekli ted-birleri alması gerekmektedir. Çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren insanın onunla imtihanının başladığını bildiren Kur’ân, bir şehre girerken nasıl davranması gerektiğine kadar birçok konuda ebeveynin çocuklarına rehberlik etmesi gerektiğini hatırlatır. Ebeveynin, dünyevî hayatlarında olduğu gibi dinî ve ahlâkî hayatlarının şekillenmesinde de çocuklarını eğitmesi, sâlih bir insan olarak yetiştirmesi, bunu yaparken de mutlaka kendisine yardım etmesi için Allah’a dua etmesi gerekmektedir. Her insan, evlatlarına iyi bir gelecek bırakabilmek için çabalar. Fakat Kur’ân, çocuk sevgisini Allah'ın emir ve yasaklarını arka plana atacak kadar yüceltenleri kınar ve bu durumun Allah’ı zikretmeye ve O’na ibadet etmeye engel olmaması gerektiğini hatırlatır.
MİLEL VE NİHAL inanç, kültür ve mitoloji araştırmaları dergisi, 2016
" başlıklı eser, konuya ilişkin bir çalıştayda sunulan yedi tebliğden müteşekkildir. Eserde, Kur'an'ın anlaşılmasında tarihin önemi çeşitli yönleriyle ele alınmaya çalışılmıştır.
Öz İlâhî sıfatların ezelîliği ile âlemin yaratılması, kader ve insan özgürlüğü arasındaki ilişkinin mahiyeti kelâm ilminin önemli problemlerindendir. İlâhî sıfatların ezelîliğinin bu problemlere dair belli görüşlerle bir arada savunulması zaman zaman itirazlara yol açmıştır. Bu problemler; âlemin yaratılmasıyla ilgili olanlar, zamanda gerçekleşen tikellerin bilgisiyle ilgili olanlar ve insan özgürlüğü ile ilgili olanlar şeklinde üç kısımda toplanabilir. Bu tartışmalar incelendiğinde, sorunun kaynağının genelde ezelîlik tasavvurundaki kapalılık olduğu görülür. Ezelîliği, zamanda her önceki andan önce gelen başka bir önce veya zamanın başlangıcından önceki zamansal uzanımdan uzak durum olarak anlamak ilâhî sıfatların zamansal değişime tâbi varlıklarla ilişkisini açıklamada güçlüklere neden olur. Hâlbuki sadece yüce Allah'a ve O'nun sıfatlarına özgü bir durum olarak, ebede kadar bütün zamansal akışı zamansal açıdan uzanımsız tek bir anda içeren bir ezel anlayışı bu kapsamdaki problemlerin çözümünü sağlar. Bu ezel anlayışı geçmişte de ifade edilmiş olmakla birlikte yirminci yüzyılda yaşanan bazı düşünsel gelişmeler bunu daha açık bir şekilde ortaya koyma imkânı vermiştir. Abstract The relationship between the eternity of the divine attributes and the origination of the universe (ḥudūth al-'ālam), fate, and human freedom is among the most important problems of Kalām. This study deals with this problem by examining the connection of the kalāmī view of the origination of the world with God's attributes in general and His eternal knowledge in particular. In this connection, it also revisits the issue of human free will. One of the main arguments of this paper is that the difficulties in the explanation of the relationship between God and the universe lies on the misapprehension of the term eternity. The difficulties in the explanation of the divine attributes and their relation to the universe revolve primarily around the conception of eternity understood as the infinite succession of moments in time or as something before the beginning of time. On the other hand, if eternity is understood as an attribute peculiar to God only, which also embraces all the temporal extensions as a succession in it, we may provide some explanations regarding God's attributes and their relation to the universe. Within this direction, some intellectual developments in the 20 th century such as the theory of relativity and quantum physics have enabled us to posit a better concept of eternity that seems to be promising in the explanation of the abovementioned problems.
Journal of Divinity Faculty of Hitit University, 2019
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via plagiarism software.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Beytulhikme, 2021
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2013
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015
Birey Ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2012
KELAM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2016
Nazariyat İslam Felsefe ve Bilim Tarihi Araştırmaları Dergisi (Journal for the History of Islamic Philosophy and Sciences), 2017
İslam Modernite ve Gençlik, 2021