Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi
This study is based on the situation of education as a status indicator in the period under Greek influence in ancient Rome, starting with the 3rd century BC. The conditions that developed this process, the emergence of a new classification in parallel with the change in Rome's social structure, and the importance of education in this further social stratification were emphasized. We focused on ancient literature. Evaluations were made with a sociological perspective. The change that Rome experienced in the mentioned period and the role of education in this change was highlighted. Besides the intense influence of the Greek culture, the Roman sovereignty's claim to bring the education factor to the forefront has turned into a race for the new Roman class to have a say in the Hellenistic world, and the competition element that has existed in various fields from the past has discovered its place in education. Surely, the separation between patrician and plebeian classes experienced in Rome at the beginning of this process was equalized with laws that caused the formation of a new hierarchical structure in Rome. In this sense, it is possible to talk about a new elite class formed by the plebeians who have economic power and can now find a place in the political field, together with the patricians. In the formation of this new elite class, status symbols are needed to help the Romans separate themselves from the rest, to draw their borders. In which we follow an example of the advantages and privileges of education in antiquity, this process is the case of sociologists like Bourdieu, who believes that education is a status indicator rather than just education, came to life in Rome.
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2019
Akdeniz insani bilimler dergisi, 2016
Bu çalışma antik Yunan kent devletlerinden biri olan Sparta'nın eğitim sistemini konu almaktadır. Doküman analizi yöntemiyle ele alınan çalışmanın amacı toplumların yapılanmalarında, ilerleyiş ve yok oluşlarında eğitimin yerini göstermesi bakımından antikçağdan bir örnek ortaya koymaktır. Sparta tarihte ilk kez eğitimi devlet denetimine almış ve hedefleri doğrultusunda bir nesil yetiştirme çabasına girmiş olması sebebiyle araştırma konusu olarak seçilmiştir. Eğitimi diğer Yunan kent devletlerinde olduğu gibi vatandaşlarının tercihine bırakmamış, onlara eşit ve zorunlu bir eğitim sağlamıştır. Konuyla ilgili bilgi veren antik kaynaklar ve az sayıda yazıt incelendiğinde, Sparta eğitim sisteminin oldukça sert, insan psikolojisini, bireyi yok sayan bir sistem olduğu anlaşılmaktadır. Eğitimin toplum ve devlet açısından öneminin farkına varıldığı bir ilk olarak Sparta eğitiminin amacı, sadece vatansever ve itaat eden bireylerden kurulu bir toplum yetiştirmek olmuştur. Sparta bu emelini gerçekleştirmeyi başarmış ancak Yunan uygarlığı denilince akla gelen felsefe, sanat, edebiyat, bilim gibi alanlarda katkı sağlayamamış, yaratıcılığı geliştirememiş ve hatta askeri anlamda da istenilen başarıya erişememiştir. Bunun nedeni, eğitimde bilimi, felsefeyi, sanatı, edebiyatı, yaratıcı düşünceyi, aslında insanı insan yapan değerleri yok saymış olması mıdır? İşte bu çalışmada Sparta eğitim sistemi incelenirken bu soruya da cevap aranacaktır.
Turkish studies, 2013
bildirinin geniĢletilmiĢ halidir. Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
ХVI International Scientific and Practical Conference, 2022
International Journal of Mountaineering and Climbing, 2019
Bu çalışmada Roma'nın kurulmasından Doğu-Batı olarak ikiye ayrıldığı M.S. 395'e kadar geçen sürede Roma'da spor, oyunlar, yarışmalar ve gösteriler hakkında ilgili literatür sunulmaya çalışılmıştır. Konu ile ilgili çeşitli kaynaklara ulaşılıp; Etrüsk ile Yunan sporunun ve kültürünün Roma'ya olan etkileri, Roma sporunun özgün yanları, düzenli tekrarlanan oyun ve gösteriler, kadınların spor ve oyunlardaki yeri, spor ve oyunların içerikleri, spor ve oyunların yapıldığı belli başlı mekanlar, Hristiyanlığın oyunlar ve gösteriler üzerindeki etkisi gibi konular açıklanmaya çalışılmıştır. Roma'da oyunlar ve eğlenceler yöneticilerin her zaman titizlikle ve düzenli yerine getirdikleri birer etkinlik olmuşlardır. Siyasi yönden halkı idare etmenin bir aracı olarak kullanılmışlardır. Diğer antik uygarlıklar gibi Roma'daki sportif uygulamalar, oyunlar ve gösterilerde de yoğun bir dini ve mitolojik etki hissedilmektedir. Roma sporu ve oyunları farklı kültürlerden etkilense de kendine has özelliklerini korumuştur. Spor ve oyunlar Roma'da aileden sosyal hayata kadar pek çok alanda etkili olmuştur.
ISHE2019 ABSTRACT BOOK, 2019
TARİH ÖĞRETİMİ İÇİN ALTERNATİF BİR YÖNTEM: “OYUNLAŞTIRMA” Ayşegül NİHAN Erol ŞAHİN* Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma gibi amaçlarla bir şeyle uğraşmak şeklinde tanımlanan “oyun” kavramı insanlık tarihi kadar eskidir. Tanımının bu kadar basit olmasına rağmen oyunun eğitimden reklamcılık sektörüne kadar birçok yerde kullanıldığı bilinmekte ve oyunun önemi hakkında çok sayıda araştırma görülmektedir. Binlerce yıl öncenin mağara resimlerinde de görebileceğimiz oyunlar gelişen teknoloji ve insanların zamanlarını değerlendirme şekillerinin değişmesi ile farklı hallere bürünmüştür. Oyunlarda temel mantık aynı olsa da hedefler bileşenler değişmiş ve artık bazı oyunlar sadece vakit geçirmek, eğlenmek amaçlı olmaktan çıkıp hem eğlendirmek güzel vakit geçirmek hem de oynayanlara bazı kazanımlar sağlamak haline dönüşmeye başlamıştır. Oyunlaştırma; oyun mantığında düşünmenin, insanları bir araya getirmek, öğrenmeye teşvik etmek, motivasyon sağlamak ve problem çözmek amaçlarıyla kullanılması olarak tanımlanmıştır. Bu çalışma ile diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da kullanılmaya başlanan oyunlaştırmanın tarih öğretiminde nasıl kullanılabileceği hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Çalışma için farklı yaş gruplarına göre örnek etkinlikler hazırlanmış ve bu etkinliklerin tarih derslerine ve öğrencilerin tarihsel düşünme becerilerine ne gibi etkileri olabileceği tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tarih Öğretimi, Oyunlaştırma, Etkinlik, Tarihsel Düşünme Becerileri AN ALTERNATIVE METHOD FOR HISTORY TEACHING “GAMIFICATION” The concept of “game", which is defined as dealing with something like spending time, having fun and lingering, is as old as human history. Although its definition is so simple, it is known that the game is used in many places from education to advertising sector and there are many studies about the importance of the game. The games, which can be seen in cave paintings thousands of years ago, have changed into different shapes with the changing technology and the way people evaluate their time. Even though the basic logic of games is the same, the goals and components have changed, and some games have become more than just fun, entertaining and having fun for the gamers. Gamification is defined as the use of thinking to bring people together, encourage learning, provide motivation and solve problems. In this study, it is tried to give information about how gamification which can be used in education as in other fields can be used in history teaching. Sample activities according to different age groups were prepared for the study and the effects of these activities on the history lessons and the historical thinking skills of the students were discussed. Keywords: History Teaching, Gamification, Activity, Historical Thinking Skills Lect. Dr., Gazi University, Department of Atatürk's Principles and History of Turkish Revolution, nihanerol@gazi.edu.tr
2008
Bilindigi gibi hutbe Cuma namazindan once minberde hatip tarafindan yapilan konusmadir Ayni zamanda Cuma namazinin temel sartlarindan birisi olan hutbenin asil amaci insanlari dini konularda bilgilendirmektir Hutbe tarihi surecte hukumranlik alametlerinden birisi olarak da kabul edilmistir Bu nedenle Osmanlilar doneminde hatiplerin gorevlendirilmelerine onem verilmis ve hatiplerin yetistirilmesi icin II Mesrutiyet doneminde ozel bir medrese de acilmistir Hutbeler Osmanlilarin son donemlerine kadar tamamen Arapca okunmustur Diger taraftan hutbe metinlerinin neredeyse birbirinin tekrari biciminde oldugu gorulur Hutbelerin Arapca okunmasi bu dili bilmeyen halkin okunan hutbede verilen mesaji alamamasina neden olmustur Sonuc olarak bu donemde hutbe dini bilginin insanlara ulastirilma vasitasi olarak degil Cuma namazinin bir sartinin yerine getirilmesi olarak gorulmustur Butun bunlar yaygin din egitiminin bir parcasi olan hutbelerden yeterli olcude yararlanilamamasina neden olmustur Anah...
Özet Bu makale, sanat ve edebiyat arasında söylem bağdaĢıklığı kurmayı, roman ve resimde gösterge koĢutluğunu, estetik diyalektiğin buluĢmasını inceler. Roman ve resim çağlardır insanı bilinçlendirmekte, söylenmeyeni, anlatılmayanı üstlenmektedir. Bu sanatlarda anlamlar, gösterge ve biçimlere, sözcüklere, tonlara, çizgilere, taslaklara ve farklı bakıĢ açılarına yüklenir. Üretilmesiyle sanatçının olmaktan çıkan eser, yaĢamın olanca gerçekliklerine tuttuğu ıĢıkla toplumun bilinçlenmesini sağlar. Yorum ve eleĢtirileri üzerine çektikçe anlamsal alanı zamanla geniĢler. Bu çerçevede makalemiz iki yakın disiplinin yüzeysel ve derin anlamlarını yakınlaĢtırır. Abstract This paper is examine to suit the discourse paralellism between literature and art, the indicator paralellism in novel and painting and the meeting of esthetic harmony. Since ages, novel and painting has been make the humans conscious, toke over what did " nt said and explained. In this arts, means could be to lay on indicators and forms, words, tones, lines, drafts and different viewpoints. Art which had been produced from an artist no longer belong to himself, provides to consciousness the society with its light to the all of reality in life. As it takes
DergiPark (Istanbul University), 2022
Journal of History School, 2021
yanında salgınlara ne sıklıkla maruz kaldığı bunlarla genel anlamda nasıl bir mücadele vermiş olduğu mercek altına alınmıştır.
Antik Roma'daki Tıp eğitimi ve Salgın Hastalıklar Üzerine Bir İnceleme, 2022
Tarihin başlangıcı olarak yazının icadını kabul edilmektedir. Tarih öncesi çağları haricinde yazının bulunması itibariyle bakıldığı zaman salgın hastalıklar, en az savaşlar kadar insan ölümüne sebep olduğu görünmektedir. COVID-19 itibariyle salgın hastalık kavramı günlük yaşantımızın tam ortasına yerleşmiş durumdadır. Nitekim günümüzdeki teknoloji ve sağlık alanındaki ilerlemeler bile salgın hastalıkların olumsuz şartlarını belirli ölçüde durdurabilirken, uzun yıllar boyunca üç kıtaya yayılmış olan Roma Devleti ya da İmparatorluğu’nun da en büyük sorunlarından birinin salgınlar olduğu pekâlâ düşünülebilir. Roma, birçok alanda olduğu gibi tıp alanında da Yunan hekimlerden etkilenmişti; ancak buna rağmen Yunan hekimler uzun yıllar boyunca Roma’da hoş karşılanmamışlardı. Roma’daki tıp, Yunan hekimler sayesinde ilerlemişti; ancak uygulanan tıp eğitimi ise Roma tarzında devam etti. Roma’daki tıp eğitimi modern bir eğitim sistemlerimizden çok uzaktı ve günümüzdeki gibi bir formal eğitim sistemi yerine, çıraklık usulünü izlenmekteydi. Ayrıca tıp eğitimine yönelik yazılmış kitapların sayısı çok azdı ve kolay bulunmuyordu. Bu sebepten dolayı bulunabilen tıp kitaplarının fiyatları da bir öğrenci için pahalıydı. Yukarıda belirtilen sebepler göz önünde bulundurulduğu zaman hekim olmak isteyen bir çırağın iyi yetişmesi için çok sayıda hasta ve hastalıkla birebir ilgilenmesi ve ustasını izlemesi gerekiyordu. Yani bir hekim adayının ne kadar çok hasta ve hastalıkla ilişkisi olursa o kadar çok tecrübe kazandığı düşünmek yerinde olacaktır. Yukarıda verilen bilgileri güçlendirmek adına antik ve modern kaynaklar kullanılacaktır. Kaynaklar ışığında bulgular bölümünde Roma’daki salgın hastalıklara karşı alınan önlemler, salgın hastalıklara karşı yaklaşımlar ve çözümler ile tedavi uygulamaları üzerinde durulacaktır. Son olarak sonuç bölümünde ise Roma’daki salgın zamanlarında tıp eğitiminin ne yönde etkilediğine dair çıkarımlarda bulunulacaktır.
Bu makalede tarih öğretiminde bir araç olarak tarihî romanların kullanılması; dayandığı program geliştirme anlayışı, eğitim felsefesi ve pedagojik temeller açısından ele alınacak, tarihî romanın tanımı, gelişimi ve türleri üzerinde durulacak ve eğitim amaçlı olarak tarihî roman yazmak isteyenlere ve derslerde kullanmayı düşünen öğretmenlere pratik bir takım genel-geçer ipuçları sunulacaktır. Türkiye'de Durum Türkiye'de daha ilköğretim sıralarında öğrencilerin zihinlerini kompartımanlara böldüğümüz bir gerçektir. Bu bağlamda interdisipliner bir eğitim veremediğimiz de ortadadır. İlköğretim 6.sınıftan sonra, Sosyal Bilgiler ya da Tarih derslerinde, Tarih öğretmeni, Edebiyat ya da Türkçe öğretmenin yaşam alanına girmek istemez, ya da Türkçe-Edebiyat öğretmenine atıfla bir şeyler anlatır. Maalesef eşgüdümlü bir eğitim için gerekli olan zümre toplantıları da okullarımızda etkili bir şekilde çalışmamaktadır. Yükseköğretim düzeyinde, Namık Kemal ve Tevfik Fikret'ten ve onların eserlerinden bahsedilen bir Tarih dersi, öğrenci tarafından alışıla-gelenden farklı olduğu için Edebiyat dersi gibi görülmektedir. Üstelik, Tarih eğitimcisinin kendi uzmanlık sahasından çıkıp, edebiyatçının yaşam alanına girdiğinin düşünülmesi bu ilköğretim alt yapısından kaynaklanmaktadır. Son yıllarda, yükseköğretimde tarih eğitiminde tarihî romanların kullanılması yaygınlaşmıştır. Özellikle, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi okutmanları veya öğretim görevlileri Kurtuluş Savaşı ve sonrasına ilişkin romanları zorunlu olarak dersin bir tamamlayıcı unsuru olarak okutmaktadır. Bir bilim adamı olarak tarihçi belki tarihî romanı küçümseyebilir, ama bir tarih eğitimcisi, neden tarihî romanı kullanım gereksinimi duyar? Kendi anlattığı hikayenin doğruluğundan şüphe mi duymakta? Yoksa, kendisi, tarihin aktörü olan insanı iyi tanıtamadığını, geçmişi ayrıntılarıyla canlandıramadığını, öğrencileri geçmişe götüremediğini düşüp, bunu edebiyatçıların daha iyi yaptığını mı düşünmektedir? İkincisi daha akla yatkın görülmektedir. Üstelik, belki de içinde coşku ve heyecan olmayan hukuk ve siyaset bilimi kitaplarını andıran tarih ders kitaplarının sıkıcılığını, böyle bir alternatif metin ile gidermek, tarihî roman aracılığıyla geçmiş zamanda yolculuk yaptırmak isteği de olabilir. Bununla birlikte, gözlemlenen odur ki, yükseköğretim düzeyinde de tarihî romanlarla ilgili etkinlikler, öğrencilere bu kitapları özetletmekle sınırlıdır. Buna rağmen, bu etkinlik bile, tarihçilik mesleği ve Türk eğitim sistemi için önemli bir reformdur. Gerçekte, bu uygulamayı yükseköğretime gelmeden, temel eğitim aşamasında yaygınlaştırmak gerekmektedir. Özellikle, Sınıf öğretmenlerini, Tarih ve Sosyal Bilgiler öğretmenlerini, tarihî romanın tarihi öğrenmede etkisi konusunda ikna etmek ve inandırmak gerekmektedir. Bu da, tarihî romanların, Tarih ve Sosyal Bilgiler öğretiminde kullanılmasının dayandığı program geliştirme anlayışı, eğitim felsefesi ve pedagojik temelleri görebilmekle ve katkılarını netleştirmekle olabilir.
Mediterranean Journal of Humanities
Hayatı hakkında herhangi bir veri bulunmayan ve MS III/IV. yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Lucius Ampelius, Liber Memorialis eserinde 14-16 yaşlarında olduğu varsayılan Romalı bir öğrencinin aldığı eğitim hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Ampelius, “Romalı bir gencin bilmesi ve öğrenmesi gereken” kosmografi, mitoloji, fiziki coğrafya, dünyanın harikaları, tanrıların soy ağacı, Doğu Akdeniz’in, Yunanistan’ın ve Roma Devleti’nin kısa tarihi gibi oldukça geniş konular etrafında şekillenen 50 paragraftan oluşan bir kitap kaleme almıştır. Bu kitap içerik bakımından günümüze kadar gelen diğer antik eserlerle içerik bakımından kıyaslandığında ön plana çıkmaktadır, çünkü Roma eğitim sistemi hakkında özellikle Quintilianus olmak üzere birçok yazar aracılığıyla bilgi edinilse de Ampelius’un eseri, eğitimin içeriği ve öğretilen bilgileri konulara ayırarak aktardığı yönetimiyle Roma eğitim sistemine ışık tutmaktadır. Ayrıca Romalı bir gencin “bilmesi gereken” konular üzerine yoğunlaşılm...
2015
Ahlak ve muzik, tarih boyunca, insanligin ortak bilinci tarafindan bir araya getirilen insan faaliyetinin iki farkli alanidir. Muzik aracigiyla insanin ruhsal durumunu etkilemeye yonelik sihirsel ve dinsel ritueller buna ornektir. Ancak sadece Antik Yunanistan'da bu iki kavram birlestirilmis, bir teoriye donusmus ve bu teori felsefi bir doktrin olarak degerlendirilmistir. Bu teorinin adi Ethos'tur. Bu kelime Yunanca Hqo? (gelenek, huy, karakter) kelimesinden uretilmis ve Etik kavramina hayat vermistir.Antik Yunan filozoflari Ethos teorisi cercevesinde, armoni, ritim, mod, calgi gibi muzik kategorilerini detayli bir sekilde incelemislerdir. Bu muzik araclarinin, insanin ahlakina edebilecegi etkiye yonelik degerlendirmelerinin sonucunda onlarin kullanimiyla ilgili onemli neticelere ulasmislardir. Ethos teorisinin onemli kisimlarindan birisi olan muzik egitimi; muzigi, insanin ahlaki terbiyesinin en onemli araci olarak degerlendirmektedir.Bu calismada Antik Yunan felsefesinde E...
IX. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu Tam Metin Bildiriler Kitabı, 2024
ALANYAZIN EĞİTİM BİLİMLERİ ELEŞTİREL İNCELEME DERGİSİ - CRITICAL REVIEWS IN EDUCATIONAL SCIENCES, 2020
Okul, yapısı itibariyle işlev ve pratiklere indirgenemeyecek kadar karmaşık bir sistemi tanımlar. İnsanlık, kendi gelişim macerası içinde okulu "çok boyutlu bir yapı" olarak görmüş; gerekliliğini genellikle "hayati" olarak değerlendirmiştir. Son yüzyıla kadar okulun gereksizliğiyle ilgili neredeyse hiçbir ciddi eleştiriye rastlanmaz. Özellikle yeni asrın getirdiği yenilikler, tekçi perspektif, dijital dünya olanakları gibi farklılıklar okulun rolü üzerinde tartışmaların yapılmasına fırsat vermiş ve mevcut rolü sıkça gündem olmuştur. Gatto ve İllich gibi düşünürlerin çalışmalarıyla okul üzerinden yapılan değerlendirmelerin haklılık payı söz konusu olsa da dikkatle bakıldığında bunların "olumsuz örnekler" üzerinden geliştirilen eleştiriler olduğu görülecektir. Aracın zengin, amacın fakirleştiği dijital çağda okulun meydan okuyucu bir metafor olarak yeniden kurgulanması gerekir. Makinayı kutsamadan insani olanı hikmetle önceleyen bir okul tasavvuruna ihtiyaç vardır. Bu bağlamda çalışmamız, geleceğin okulunu "her şeye rağmen" insanın yeniden ihyası için en kritik kurumsal olgu olarak kabul etmektedir. Doğal bir sistem olarak okul, aktüel ve popüler "olumsuzlamalara" karşı, geleceği yeniden inşa edecek en güçlü yapı olarak değerlendirilmektedir.
2018
Osmanli Devleti, Beylik doneminden itibaren egitim ve ogretim faaliyetlerini tanzim etmis ve teskilatlandirmistir. Egitim kurumlari vakiflar yolu ile yurutulmus boylelikle ilmiye sinifi icin istihdam alani da saglanmistir. Bu calismada klasik donem Osmanli Tarihinde egitim-ogretim faaliyetleri ve teskilati ele alinmaktadir.
IX. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu (IX. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu), 2023
Monasteries, consisting of complex structures, played an important cultural, religious and economic role in the Byzantine Empire. Monasteries, which were not just places where people chose to retire from the worldly life and choose asceticism, constituted an important part of education in Byzantium. Especially the libraries and scriptoriums within the monasteries were of great importance in preserving the heritage of the ancient world and passing it on to the next ages. Khora, restored by Theodoros Metokhites, one of the most important scholars of Byzantine history, with his own fortune as ktetor, is one of these important institutions. In addition to religious education, the monasteries offered courses such as trivium (poetry, rhetoric, philosophy) and quadrivium (geometry, mathematics, astronomy, music). One of the names of the Palaiologos Renaissance, Metokhites' work in the field of astronomy is very important for the history of secular education and science. The scholar Metokhites, who made significant contributions to Byzantine science, made the Khora Monastery one of the most important cultural and artistic centers with his innovations and expanded library. Metokhites' activities were of considerable benefit to future researchers. In this paper, we will examine the place of the Khora Monastery in the Byzantine educational system and will discuss Metokhites' intellectual life, his works, and his place in the Byzantine scientific tradition. This study aims to emphasize the educational function of monasteries, which played an important role in Byzantium, and to reveal their contribution to the preservation of ancient world heritage. We have benefited from Metokhites' poems, letters, the work of his protege Nikephoros Gregoras, and research works.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2012
The history of education is the history of humanity. The history of humanity begins with sharing information with the community and transferring it to the following generations not with writing. The materials which are the remains of human culture help us to understand the education obtained through the prehistoric times. The science of archaeology which has been gradually developing in recent years increased our datas with new ones. The purpose of this study was to answer the question of how education was carried out in prehistoric times. Document analysis method was used in this study using anthropologic, ethnologic studies and sources related to education science beside archaeological studies. The findings of the studies, reconsidered in terms of education, were tried to be presented in an integral context. From the findings it was understood that although there was not an institution that could be described as a school and a profession called as a teacher, the education in its own natural process, was informally being done. When the archaeological remains about this period were evaluated in terms of education, with the help of sociological and anthropological studies, it was possible to make deductions about the education in the prehistoric times. The remains of prehistoric times, like stone tools, art forms such as cave pictures and statuettes, agricultural remains, pans and pots, when observed in this aspect, were all good examples for cultural transmission and evolution of human mind. While the prehistoric man was learning, he used the knowledge to solve any kind of life problem, but not with memorization. He structured, conceptualised, interpreted the knowledge in his mind, transferred it to new situations and aimed to produce new knonwledge using this information. As a conclusion, it can be deduced that education in prehistoric period was based on learning rather than teaching which is overlaping with today"s constructivist aproach.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.