Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, Journal Of History School
OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA İKTİSADİ REKABET VE GALATA BANKERLERİ 1 Tevfik Orçun ÖZGÜN 2 ÖZ Osmanlı İmparatorluğu 19. yüzyılda zayıflayan siyasi ve askeri gücü nispetinde ekonomik hâkimiyetini de kaybetmekteydi. Bu dönemde dış borçlar ve kısa vadeli borçların ödeme güçlüğü maliye üzerinde yoğun baskı yaratmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu maliyesi bu baskıları taviz vermeden aşmak için çabalar sarf etmiştir. Bu dönemde Galata Bankerleri ise hazinenin başvuracağı en yakın finans kaynakların biri haline gelmiştir. İstanbul'un Galata semtini bir finans merkezi haline getirmeyi başaran bankerler, Avrupa finans piyasaları ile olan bağlantıları sayesinde her dönemin ekonomik yapısına uymayı başarmışlardır. Avrupa sermaye piyasaları kaynaklı bankacılık faaliyetlerinin Osmanlı piyasasına girmeye başlaması ile bu alanda da varlık göstermek zorunda kalmışlardır. Böylece Osmanlı ekonomisinin ihtiyacı olan finans kaynağını tedarik etme yönünde yeni bir döneme girilmeye başlanmıştır. Galata Bankerlerinin sağladığı borçların yerini dış kaynaklı kredilerin almaya başlaması onları yoğun bir rekabet ortamına sokmuştur. Bu çalışmada genel bir Galata Bankerleri tarihi aktarılmıştır. Osmanlı ekonomisi üzerindeki rekabet incelenerek Galata Bankerlerinin maliye üzerindeki etkisinin boyutu ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
ADAM AKADEMİ Sosyal Bilimler Dergisi
Balkan şehirlerinin, 1300'lü yıllardan itibaren Osmanlılar tarafından fethiyle birlikte, sosyal, ekonomik, idari vb. açılardan hızlı bir gelişme gösterdikleri çeşitli çalışmalarla ortaya konulmuştur. Balkan şehirlerinin gelişiminin gözlemlenmesinde en önemli veriler vakıflar ve vakfiyeler aracılığıyla elde edilmektedir. Hanların, kervansarayların inşasında ve işletilmesinde, küçük ya da büyük müteşebbislerin desteklenmesinde, mudaraba ortaklıklarının oluşmasında ve bunun gibi birçok ekonomik faaliyetin inkişafında, vakıfların bir uygulaması olan para vakıflarının önemli rolü olmuştur. Yukarıda bahsi geçen gelişmelerin izlenebilmesi için, VGM Arşivi'nde ve şer'iyye sicillerinde bulunan vakfiyelerinden hareketle, Bulgaristan'ın Filibe, Makedonya'nın Üsküp, Yunanistan'ın Selanik ve Türkiye'den de Edirne, Tekirdağ gibi önemli Osmanlı Balkan şehirlerinde kurulmuş para vakıflarının mikrofinans modeli olarak karşılaştırmalı analizi yapılacaktır.
2017
Selcuklu Devleti'nin takip ettigi cihan hakimiyeti mefkuresini Osmanogullari Beyligi devam ettirdi. Bizans'a sinir olmasinin yani sira uyguladiklari siyasetle Turkmenleri bireylestirmeyi basaran Osmanogullari kisa surede Bizans'in elindeki yerlerde hakimiyet kurdu. Bizans ise Fransa ve Papalik'tan destek alarak direnmeye calistiysa da destekler yeterli gelmedi. Zira o tarihlerde Fransa'da ic karisiklik meydana gelmis ve buna ilave olarak da Ingiltere ile yuz yil suren bir savasa girismisti. Neticede tek kalan Bizans ve Balkanlar'da bulunan devletler, guclenen Osmanlilar karsisinda fazla varlik gosteremediler.
Journal of International Social Research, 2015
Öz Latîfî'nin Tezkiretü'ş-şu'arâ ve Tabsıratü'n-nuzamâ isimli tezkiresi 1546'da tamamlanarak dönemin hükümdarı Kanûnî Sultan Süleyman'a sunulmuştur. Eser, II. Murad (d. 806/1404-ö. 855/1451) devrinden 953/1546'ya kadarki şairlere ait bazı biyografik bilgileri, birtakım anekdotları ve şiir örneklerini ihtiva eder. Tezkirenin ikinci bölümünde, "El-Faslu's-sânî Fî-Beyân-ı Şu'arâ-i Selâtîn-i Âl-i 'Osmâniyân" başlığı altında şiir yazan Osmanlı padişah ve şehzadelerine yer verilir. Son fasılda ise Türkçe şiirleriyle tanınmış 334 Osmanlı şairi yer alır. Bu çalışmada, tezkirede adları geçen Fatih Sultan Mehmed, Şehzade Cem ve Kanûnî Sultan Süleyman gibi tarihe mal olmuş Osmanlı sultan ve şehzadelerinin nasıl tasvir edildikleri, hangi yönlerinin öne çıkarılıp, hangi yönlerinin yüzeysel olarak anlatıldığı, askerî ve siyasî hayatlarına nasıl bakıldığı, şairliklerinin nasıl değerlendirildiği üzerinde durulmuştur.
The Journal of International Social Research, 2017
İMPARATORLUĞA GEÇİŞ SÜRECİNDE OSMANLI DENİZCİLİĞİ OTTOMAN'S MARINE IN THE EMPIRE BUILDING PROCESS Püryani FİDANNAZ * Öz XIII. yüzyılın ikinci yarısında Batı Anadolu'da bir uç beyliği olarak tarih sahnesine çıkan Osmanlılar, Bizans'a karşı giriştiği mücadelelerde kısa sürede başarılı oldu. Ancak bu mücadelelerde kazanılan başarılar kara harekatı temelliydi. Denizlerde ise herhangi bir ilerleme kaydedilmemekteydi. Kuruluş dönemi askeri birlikleri düzensiz yaya ve müsellemlerden oluşan Osmanlıların aynı dönem içerisinde mevcut denizci birimleri yok denecek kadar azdı. Bu durum Bizans'a karşı yapılacak olan deniz ötesi harekatları engellemekteydi. 1348'de Karesi Beyliği'nin ilhak edilmesi ile birlikte denizci kuvvetlerine duyulan ihtiyaç kısmen karşılandı. II.Murad dönemine kadar artan denizcilik girişimleri beraberinde Ege, Akdeniz ve Karadeniz'de oluşturulan kontrol bölgelerini getirdi. II.Mehmed'in İstanbul'u fethi Osmanlı denizciliği yeni bir noktaya taşıdı.
Maliye Finans Yazıları, 2015
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Siyasetnameler, devlet yönetimi üzerine oluĢturulan bilgi ve öğüt verici eserlerdir. Yazıldıkları dönemin genel özelliklerinden devletlerin yönetim düzeni, mali durumu ve sosyal yapısına kadar birçok önemli malumat içerirler. Aynı zamanda yol gösterici olan bu kaynaklar Türk devlet kültüründe büyük bir yer tutmaktadır. Osmanlı Devleti, önce çeviri faaliyetleriyle daha sonra da telif eserler ile bu geleneği devam ettirmiĢtir. Ġlim adamları, devlet görevlileri veya sultanlar, metinlerini bulundukları pozisyonun gerektirdiği bakıĢ açısıyla oluĢturmuĢlardır. ÇalıĢmanın amacı üç farklı konumdaki müellifin, bulundukları döneme ait konuları ve olayları ele alıĢ tarzının nasıl olduğunu ortaya koymaktır. Bu doğrultuda, makalede Yavuz Sultan Selim'in oğlu ġehzade Süleyman için yazıya dökmüĢ olduğu siyasetnamesi, Lutfi PaĢa'nın "Asafnâme" si ve Kınalızâde Ali Efendi'nin "Ahlâk-ı Alâî" adlı eseri incelenecektir.
Memleket Siyaset Yönetim, 2020
Çelik sanayiinde kullanılan krom madeninin keşfedildiği XIX. yüzyılın ikinci yarısı, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun yabancı sermaye için açık pazar haline geldiği bir dönemdi. Emperyalizm çağında, ödenmeyen borçların karşılığında Osmanlı maliyesini kontrol altına alan kapitalist mali sermaye maden sektörüne de el atmakta gecikmedi. Krom madeninin Hüdavendigar ve Aydın vilayetlerinde çok miktarda bulunmasıyla beraber bu maden üzerinde imtiyaz elde etme rekabeti de başladı. Sonuç olarak Osmanlı kromu kendi sermaye bileşenleri ile imparatorluğun içinde kullanılamadı ve madenleri sermaye ihracı aracılığı ile emperyal devletlerin mali kontrolüne geçti. Bu rekabette, Patersonlar, İngiltere Hükümeti'nin siyasi ve ekonomik baskısıyla sektörü tekeline alacak kadar imtiyaz kazanırken, karşılarına çıkan en güçlü rakip Osmanlı tebasından Ragıp Bey oldu. İncelemede, önce konuya dair kavramsal bir çerçeve geliştirecek daha sonra bu çerçeveyi Osmanlı Batı-Anadolusunda krom madeni örneğinde sınayacağız. 1. Dünya savaşı öncesinde, Aydın ve Hüdavendigar vilayetlerinde krom maden imtiyazını elde etme mücadelesinde, Whittall, Mac Andrews ve 1 Bu makale, Cenk Reyhan tarafından yazılan, Emperyalizm Çağında Osmanlı İmparatorluğu: Koloni Olmadan Sömürgeleşmeye Bir Örnek, (Taslak) başlıklı yayınlanmamış makale ve Cenk Reyhan danışmanlığında, Serap Taştekin tarafından yazılan,
Journal of History School, 2020
Öz Bu çalışmada 1600-1650 yılları arasında Galata’daki Müslüman tüccarların yeri ve önemi tartışılacaktır. Galata mahkemesi defterlerinde bulunan kayıtlardan hareketle Müslüman tüccarların girişimlerine, nasıl organize olduklarına, hangi alanlarda uzmanlaştıklarına, kimlerle ve nerelerle irtibat halinde olduklarına odaklanılacaktır. Ana amaç, Osmanlı iç ticaretinin önemini ortaya koymak ve bu ticarette rol almış olan Müslüman tüccarların faaliyetlerine farklı açılardan yaklaşmaktır. Bir diğer gaye ise iç ticaret ve Müslüman tüccarların (gayrimüslim ve Avrupalı tüccarlar gibi) Osmanlı iktisat tarihi çalışmaları içerisinde daha fazla yer bulmasının sağlanmasına yardımcı olmak, böylece Osmanlı’da iç ticaretle ilgili çalışmalara küçük bir katkı sağlamaktır. Son olarak mahkeme kayıtları sayısal ve karşılaştırmalı analiz yapılacak verileri bünyesinde barındırdığından bu niyetle yapılacak olan çalışmalara yol gösterici olma hedefi de bulunmaktadır. Eldeki mevcut verilerin makale konusu açısından yüksek elverişliliğini görünür kılmak niyeti bulunduğundan çalışmanın yöntemi olarak, birinci el kaynakların içeriklerinin daha çok anlatımı yolu benimsenmiştir. Bu makale, “Osmanlı Müslüman tüccarlarının Galata’da iç ticaretteki yeri ne idi?” ana problem sorusunun cevabını bulmaya çalışırken, yukarıda bahsedilen niyete uygun olarak aşağıdaki sorulara da yanıt verecektir: Uluslararası ticaretin ana merkezlerinden biri olan Galata, iç ticaret açısından da belirgin bir niteliğe sahip midir? Müslüman tüccarların, Galata’daki ticarî işlemlerinin mahiyeti nedir? Tüccarlar, dönemin şartlarına uygun olarak hangi ticarî unsurlardan istifade etmişlerdir? Tüccarların belirli bir organizasyon döngüsü bulunmakta mıdır? İstanbul’a iaşe tedariki haricinde bu tüccarların emtia mübadelesinde etkisi ve katkısı ne olmuştur? Son olarak, iç ticaretin Galata özelindeki yansımaları neler olmuştur? Anahtar Kelimeler: Galata, Müslüman tüccar, İç ticaret, Ticarî organizasyon, Ticarî ağ.
Journal Of History School, 2020
Selçuklu Devleti toprakları üzerinde Anadolu'da birçok beylik kurulmuştur. Kurulan beyliklerden biri de Osmanlı Beyliği'dir. Bu beylik geçmişte kalan Türk ve İslam mirası üzerine büyük bir medeniyetin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Vakıflar da bu medeniyetin önemli bir parçasını oluşturmuştur. Başta padişahlar olmak üzere, üst düzey devlet adamları, ilim adamları, varlıklı ya da sıradan insanlar tarafından vakıflar oluşturulmuştur. Asporça Hatun Vakfı, Mekece Vakfı, Bursa'daki İmaret Vakfı, Gebze Külliyesi Vakfı ve Gazi Süleyman Paşa Evkâfı Osmanlı erken döneminde kurulan vakıflardan bazılarıdır. Kuruluş dönemi Osmanlı vakıflarının çok belirgin özelliklerinden biri vakfiyelerinin Arapça olarak kaleme alınmış olmasıdır. Kuruluş döneminde Türkçe olarak kaleme alınan en önemli vakfiye Orhan Gazi'nin Bursa'da yaptırdığı imaretin M.1360 tarihli vakfiyesidir. Asporça Hatun Vakfiyesi ise ilginç bir şekilde Türkçe ve Arapça karışık bir şekilde kaleme alınmıştır. Taş üzerine yazılmış vakfiyeler de vardır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında M.1553 senesinde içeriğinden iyi istifade edilmek üzere selâtîn vakfiyelerinin Türkçeye çevrilmesi emredilerek tercümeleri yapılmıştır.
2016
Para vakiflari, Osmanli donemi finans sisteminin en dikkat ceken ve tartisilan finans kurumlarindan birisidir. Bu vakiflarin fon kullandirma sistemleri ile gunumuz katilim bankalari belli noktalarda benzerlikler gostermektedir. Bunun yaninda para vakiflari, ilgili donemde sadece finansal olarak degil ayni zamanda sosyal dayanisma ve isbirligi gibi konularda da kendi bolgelerinin kulturel gelisimine katki saglamislardir. Gunumuz katilim bankaciliginin isleyis sistemine cok yakin bir bicimde faaliyet gosteren bu vakiflar, aslinda Osmanli doneminde yerel banka gorevi gormuslerdir. Bu calismada para vakiflari ile katilim bankalarinin finansal acidan ilkeleri, isleyis sistemi ve fon kullandirma yapilari; 5411 sayili Bankacilik Kanunu ve Katilim Bankalari Birligi calisma prensiplerinden hareketle finans felsefesi acisindan degerlendirilecek olup; benzerlikler, farkliliklar, tartismalar ve yorumlamalar gunumuz finansal sistemi acisindan aciklanacaktir.
Kadim, 2023
Bu yazı, Şeyma Peker’in Galata Bankerlerinin Osmanlı Ekonomisinin Çöküşüne Etkileri başlıklı kitabını ele almaktadır. Yazının hemen başında konunun tarih araştırmaları içerisindeki yerine dikkat çekilmekte, ardından kitabın bölümleri birer cümleyle özetlenip metnin literatürle, ana kaynaklarla ve sorunsalıyla olan ilişkisi üç ana başlık halinde değerlendirilmektedir. Yazı bir sonuçla bağlanarak ele alınan kitabın literatür içerisindeki yeri belirlenmiş ve ileride aynı konuda hazırlanacak çalışmalar için öneriler eklenmiştir.
2020
Osmanli Imparatorlugu dunya tarihinde kendine ozel siyasi, iktisadi ve toplumsal yapisi ile dikkat ceken orneklerdendir. Osmanli Imparatorlugu’nun yaklasik 600 yil suren uzun hâkimiyet donemi icinde gecirdigi degisimleri tek bir yaklasimla ele almak, tarihi sinirli bir bakis acisi ile okumaktir. Bu baglamda Avrupa’nin Orta cag ve akabinde yasadigi devrimler sureci ile iktisadi ve siyasi degisiminin kismen Osmanli Imparatorlugu es etkilesimine dikkat cekmek onemlidir. Elbette Turkiye’de iktisadi siyasi ve sosyal tarih uzerine yapilan pek cok calisma mevcuttur. Ancak kismen de olsa farkli bir pencere acabilme acina bu calismada Avrupa’nin devrimler sureci ile es zamanli Osmanli Imparatorlugu’nda yasanan iktisadi degisimlerin ya da fikirlerin kisa bir incelemesini ortaya koymayi amacliyoruz. Bu baglamda calismanin bir anlamda milli burjuvazi yaratiminin da temellerine deginmesi soz konusudur.
Türkiyat Mecmuası, 2024
On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı Devleti’nde hem idari teşkilatta hem de özel sektörde finans kurumlarının batılılaştığı ve yenilerinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bankacılık faaliyetleri ile de imparatorluk bu dönemde tanışmıştır. 1849 yılında Alleon ve Baltazzi bankerlerin öncülüğünde Dersaadet Bankası’nın kurulması sonucunda bu alanda ilk ciddi adım atılmıştır. 1856 yılında Islahat Fermanı’nın ilan edilmesinden sonra ise bankacılıkta Osmanlı topraklarında yabancı girşimcilerin de imkân aradıkları ve muhtelif kurum ve kuruluşlar meydana getirdikleri bir süreç yaşanmıştır. Mevcut literatürde yerli bankerler/ bankacılara dair detaylı araştırmalar bulunmasına karşın Osmanlı topraklarında iş ve finans dünyasına katılan yabancı bankacılar hakkındaki incelemelerin temenni edilen boyutta olduğunu söylemek son derece güçtür. Bu bakımdan bu makalede söz konusu bankacılardan biri olan Ottoman Bank Müdürü Francis de Palézieux Falconnet’nin yaşamı ve İstanbul’daki icraatına yer ayrılmıştır. Kırım Savaşı’ndan sonra payitahta gelerek sadece bir bankacı olarak değil, aynı zamanda bir finans danışmanı olarak yaklaşık beş sene imparatorluğun finans sistemine ve mali idaresine katkılar sağlayan Falconnet’nin hizmetlerinin ortaya çıkarılması finans tarihi araştırmalarına farklı bir boyut kazandıracak bir çabadır. Bu amaçtan yola çıkan bu inceleme, yerli ve yabancı dildeki kaynakların karşılaştırmalı bir usul ile değerlendirilerek Falconnet’nin hayatı ve Osmanlı dünyasındaki faaliyetleri hakkında var olan boşluğun doldurulmasına hasredilmiştir. --- The 19th century was a period in which the financial institutions in the Ottoman Empire, both in the administrative organization and the private sector, were westernized and emerged anew. The empire also became acquainted with banking activities during this period, with the first serious step in this field being taken with the establishment of Dersaadet Bank in 1849 under the leadership of bankers Alléon and Baltazzi. After the declaration of the Ottoman Reform Edict of 1856, a period took place in which foreign entrepreneurs sought opportunities and established various institutions and organizations regarding banking in Ottoman lands. Although detailed studies are found on local bankers in the current literature, the studies on foreign bankers who joined the business and financial world in the Ottoman lands cannot be said to be at the desired level. In this regard, the current article covers the life and activities of the foreign banker and Ottoman Bank Manager Francis de Palézieux Falconnet in Constantinople. Revealing the services of Falconnet, who had come to the capital after the Crimean War and contributed to the monetary system and financial administration of the empire for about five years not only as a banker but also as a financial adviser, is an effort that will add a different dimension to financial history of the Empire. Based on this purpose, the current review is devoted to filling the gap regarding Falconnet’s life and activities in the Ottoman world by using a comparative method to evaluate the sources in Turkish and foreign languages.
Vakanüvis uluslararası tarih araştırmaları dergisi, 2023
The geographical location of the port of Salonica made it a way station on the trade routes connecting the Middle East, the Black Sea, North Africa, and the Balkans. The British began to trade in Salonica, which had an active commercial activity since the seventeenth century, with commercial purposes more frequently from the beginning of the eighteenth century onwards. With the opening of the British consulate in Salonica in 1718, British merchants, freed from the protection of French consuls, continued their commercial activities under better conditions. It was also the first time a steamship docked at the port of Salonica, again through the British. Especially from the 1860s onwards, the British role in Salonica's trade increased in shipping, imports, and exports. As a consumer of the grain and industrial agricultural products of the Salonica hinterland, Britain imported several goods to the port of Salonica, mainly cotton yarn and textiles, but also bedsteads and sacks. In addition to imports and exports, the British were also very active in transportation in the port of Salonica. This study aims to analyze the commercial reports prepared by the British consuls in Salonica to analyze the extent of British shipping and trade in the port of Salonica.
Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
ÖZ Son yıllarda ön plana çıkan iktisadi kalkınma ve ülkelerin kalkınma tecrübelerinin karşılaştırılması ile ilgili çalışmalarda kurumsal bakış açısı önemli bir yer tutmaktadır. Söz konusu çalışmalar her ne kadar ülkeler arası gelişmişlik farklarına tarihsel yönden farklı açıklamalar getirmeye çalışsalar da tarihi kurum ve tecrübelere bakışları, bu kurumların kendi tarihsel bağlamları içinde incelenmesi ve bu kurumları ortaya çıkaran fikirsel altyapının, iktisadi sistem tasavvurunun incelenmesi anlamında eksik kalmaktadır. Bu çalışma Osmanlı Devleti tecrübesinde kurum olarak vakıfların ve özelde para vakıflarının önemini ve işlevini tarihi vesikalarla incelemekle beraber bu kurumların ortaya çıkmasına sebep olan iktisadi düşünce altyapısına dikkat çekiyor. Bunu yaparken, kurumsal teori çerçevesinde iktisat tarihi, siyasal iktisat, iktisadi kalkınma ve iktisadi fikirlerin kurumların oluşumuna yaptığı etki ile disiplinler arası bir bakış açısı ile para vakıflarını ortaya çıkaran iktisadi zihniyeti gözden geçiriyor. Bu çalışma gösteriyor ki, para vakıfları dışlayıcı değil kapsayıcı kurumlar olarak yüzyıllar boyunca tarihi şartlara uyum göstermiş, Osmanlı Devleti siyasal ve iktisadi sisteminin sürdürülebilir kılınmasında önemli etkenlerden biri olmuşlardır ve günümüzdeki sürdürülebilir ve eşitlikçi gelir paylaşımı tartışmalarına da ışık tutmaktadırlar.
Journal of International Social Research, 2018
Bu çalışmada Osmanlı imparatorluğunda spor tekkeleri ve onların modern kulüpleşmeye etkileri araştırılmıştır. Literatür taraması yapılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde tekkelerin yapısı ve yaptıkları hizmetlerin açıklanması ile günümüz spor kulüplerine değişik yönlerden katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Sportif amaçlı okçuluk ve güreş tekkeleri bulunmaktadır. Spor Tekkeleri, Türk kültür tarihinde önemli roller üstlenmişlerdir. Hem Selçuklu devleti hem de Osmanlı imparatorluğunun her döneminde ilmi, sosyal, ekonomik ve siyasi hayata etkileri olmuştur. Tekkeler güçlü ve kuvvetli insan yetiştirilmesi, sosyal ve kültürel işbirliğinin geliştirilmesi, halkları kaynaştırma ve eğlendirme aracı olaraktan birçok işlevleri yerine getirmişlerdir. Tekkeler birer eğitim ve hizmet kurumu olmakla birlikte toplumda sportif faaliyetlerin öncülüğünü de yapan birer spor yurtlarıydı. Belli bir düzen içerisinde kuruluşları ve işletim sistemleri vardı. Tekkelerin özellikle yapısal ve organizasyonel anlamda günümüz kulüplerinde daha gelişmiş yönleri vardır. Bugünkü kulüpleşmenin sosyal temelleri o dönemler Osmanlı imparatorluğunda hayata geçmiştir. İhtiyaç duyulan yerlerde devlet desteği ile açıldıkları ve vakıf anlayışı ile işletildikleri görülmüştür. Osmanlı imparatorluğunda değişik yerlerde açılan güreş tekkelerinin işletilme şekilleri, orada eğitim alan ve barınan pehlivanların ve genelde sporcuların çalışma yöntemlerinin günümüzde bile geçerliliğini koruyacak kadar ileri ve modern olduğu sonucuna varılmıştır. Osmanlıdaki spor tekkeleri günümüzdeki kulüp anlayışından daha ileri seviyede hizmet etmekteydiler. Bu hizmetlerin bir kısmı Türkiye'deki spor federasyonlarınca ancak yapılabilmektedir. Günümüzdeki spor kulüplerin ve federasyonların durumları idari, mali ve sportif yönden geliştirilmelidir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.