Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2007
…
6 pages
1 file
Mevlânâ Celâleddin Rûmî"ye (ö. 672/1273) nispetle kurulan Mevlevî Tarikatı"na mahsus tasavvuf mûsikîsine Mevlevî Mûsikîsi denir. Bu mûsikî, Türk dinî mûsikîsinin Câmi ve Tekke mûsikîsi şeklinde incelenen iki türünden Tekke mûsikîsinin en mühim ve geniş dalını oluşturur. 1 Mevlevî tarikatını hariç tutarak, mûsikî tarihimizden bahsetmemiz oldukça zordur. Mevlevîlik, mûsikî, semâ" ve şiir gibi güzel sanatların üç asli unsurunu dinî bir şekle sokarak devam ettirmiş 2 ve bu üç vasıtaya istinat etmiştir. 3 Mevlânâ, mûsikîyi insanlığa armağan ettiği disiplinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline getirmiştir. 4 Mevlânâ, Mesnevî ve Divân-Kebîr"de mûsikîyi övmüş ve onu yüksek bir sanat olarak görmüştür.
2007
Hz. Mevlânâ; XIII. yuzyilda yasamis olan, buyuk bir Islâm alimi, gonul insani ve Allah dostudur. Hz. Mevlânâ, yasamis oldugu donemde, ogretilerini anlatma ve halka ulastirma konusunda basta siir ve Musiki olmak uzere sanatsal unsurlari ziyadesiyle kullanmis ve on plana cikarmistir. Bundan dolayi, O’nun hayatini, ogretilerini anlatmak ve nesillere aktarmak maksadiyla kendisinden sonra kurulmus olan Mevlevi Tarikati da musikiye Hz. Mevlânâ’nin teveccuhu uzere gereken onemi vermis, zaman icerisinde ve gunumuzde de hala etkilerini gordugumuz yakin tarihimizin en kaliteli san’at okullari olmuslardir. Mevlevilik Tarikati icin cok onemli bir yer tutan san’atkârlik ve san’at hayâti, Hz. Mevlânâ’nin ornek yasami ve ogretileri ile kendi icerisinde dillerden dillere, gonullerden gonullere tekke terbiyesi ve mesk usulu ile aktarilmis, zaman icerisinde demlenmis, olgunlasmis ve ozellikle Dede Efendi, Şeyh Galip, Zekai Dede gibi san’at tarihine ismini altin harflerle yazdirmis san’atkârlari ile b...
MEVLEVÎ SÜLÛKÜ -CEZİRE-İ MESNEVİ VE ŞERHLERİNE GÖRE-, 2021
Birinci bölüm, musannifimiz Sîneçâk Dede'ye tahsis edilmiştir. Orada, Sîneçâk Dede'nin hayatı, eserleri, görev yaptığı Edirne Mevlevîhânesi, meşrebi ve etkilerinin geniş olarak incelenmesine gayret edilmiştir. İkinci bölüm, şerhlerin tanıtımına ayrılmıştır. Bu bölümde, Osmanlı telif geleneği ve Mesnevî şerh geleneğinin temel özellikleri üzerine bir başlık ayrılarak incelenmeye çalışılmıştır. Bundan maksat ise telif geleneği bağlamında Cezîre-i Mesnevî'nin ve şerhlerinin mahiyetlerinin anlaşılmasıdır. Ardından Cezîre-i Mesnevî'nin kendisinin ve şerhlerinin tanıtımına kronolojik olarak yer verilmiştir. Şerhler tanıtılırken, öncelikle uzun olmayacak şekilde şurrâhın hayatları aktarılmıştır. Sonra, şerhin yazılış gayesi, temel özellikleri, kaynakları, muhtevası ve nüshalarının incelenmesi suretiyle ilgili şerh tanıtılmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölüm ise, Cezîre-i Mesnevî'den hareketle çerçevesini çizdiğimiz Mevlevî sülûkü konusuna tahsis edilmiştir. Konu incelenirken öncelikle Cezîre'nin muhtevâsının anlaşılmasına yardımcı olacak şekilde "sülûkün mâhiyeti", "sâlik türleri", "sülûk yolları", "aşk yolu ile sülûk" ve aşk yolu ile sülûk eden tarîkatlardan olan "Mevlevî sülûkü" incelenmiştir. Sonra ise, "Cezîre-i Mesnevî ve Şerhlerinde Mevlevî Sülûkü" başlıklı kısma geçilmiştir. Burada asıl olarak, aşka zemin hazırlayan temel unsurlar olan "tezkiye" ve "tasfiye" süreçlerine dair Sîneçâk Dede'nin tespit ettiği başlıklar tasnife tabi tutulmuş, eserin tertibinde musannifinin gözettiği düşünülen sıralamaya riayet edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra son konu olan aşk ile konu tamamlanmıştır. Bu eser vücuda gelirken, her aşamasında hem görüşleriyle rehberlik eden hem de titizce okuma sabrını ve hoşgörüsünü gösteren kıymetli hocam Prof. Dr. Hülya KÜÇÜK'e teşekkürlerimi arz ederim. Değerli görüşleriyle esere katkıda bulunan Prof. Dr. Hüsameddin ERDEM, Prof. Dr. Ethem CEBECİOĞLU ve Prof. Dr. Mustafa TAHRALI hocalarıma, ayrıca çalışmamızı kendisine gönderdiğimiz zaman okuma lütfunda bulunan ve görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Mustafa AŞKAR hocama teşekkürü borç bilirim. Abdullah Bosnevî'nin Cezîre-i Mesnevî şerhi üzerine hazırlamış olduğunu edebiyat doktorasının bir nüshasını tarafımıza gönderen Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Malik BANKIR Bey'e, İSAM Kütüphanesi idareci ve çalışanlarına ve de Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi müdürü Sayın Bekir ŞAHİN ve kütüphane çalışanlarına teşekkürü borç bilirim. Çalışma kuldan, tevfîk Allah'tandır.
İited, 2023
Semâ, daha çok Mevlânâ ve Mevlevîlik ile tanınmış olsa da Mevlânâ'dan asırlar önce hatta tasavvuf tarihinin en eski zamanlarından itibaren uygulanagelen bir sûfî geleneğidir. Mevlevîliğin kurumsallaşmasıyla birlikte semâ, bir âyin formuna ulaşmış ve zaman içinde yoğun bir metaforik anlam muhtevası kazanmıştır. Allah'a iyi kul olarak yakınlaşmayı hedefleyen manevî yolların her biri insanın çeşitli aşamalardan geçerek kendini eğitmesini tavsiye etmektedir. Semâ âyini ise bu eğitimin hem ana hedefini hem de sürecini, fiilî ve maddî birtakım sembollerle dile getirmektedir. Makale, Mevlevî semâ âyinindeki fiilî ve maddî unsurların sembolik anlamlarını konu edinmektedir. Çalışmanın amacı, bahsi geçen sembollere ait anlamların Türk tasavvuf geleneğindeki arka planını, kökenini tespit etmek ve bu suretle semâdaki sembollerin arkeolojisini tasavvuf kültürü ışığında ortaya koymaktır. Semânın taşıdığı sembolik anlamların, Mevlevîlik usûllerinin yanı sıra geleneksel tasavvuf kültürünün ve bilhassa Anadolu manevî geleneklerinin etkisiyle şekillendiği görülmüştür. Bu çerçevede makaleye esas alınan kaynaklar, tasavvuf tarihinin klasik eserleri ile semâyı tarih boyunca şekillendiren Mevlevî büyüklerinin yazdıkları âdap kitapları ve modern çalışmalardır.
Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Dergisi, 2012
Amac: Turkiye’de atesli silah kullaniminin ciddi boyutlardadir ve onemli bir halk sagligi sorunu haline gelmistir. Bu calismada ki amacimiz; Turkiye’de atesli silahlarin en sik kullanildigi illerinden biri olan Şanliurfa’daki bir devlet hastanesi saglik kuruluna silah ruhsati alimi icin basvuran kisilerin sosyodemografik ozelliklerini incelemektir. Yontemler: Şanliurfa’daki bir devlet hastanesi psikiyatri poliklinigine silah ruhsati almak icin saglik kurulu raporuna basvuran bireyler calismaya dâhil edildi. Hastaneye Ekim 2010- Mart 2012 tarihleri arasinda gerceklesen 284 basvuru incelendi. Bulgular: Calismamizda basvurularin %95,4’u (n=271) erkek, %4,6’u (n=13) kadinlardan olustugu gorulmektedir. Şahislarin %12’si (n=34) 18-25, %28,5’ (n=81) 26-35, %27,1’i (n=77) 36-45, %21,5’I 46-55 (n=61) yas araliginda ve %10,9’u (n=31) 56 yasin ustundeydi. %89,4’u evliydi. Basvuran kisilerin %42,2’si aylik bin liranin altinda geliri oldugunu ifade ederken %30,4’unun ise uc bin lira ustu geliri ...
ÖZ 1925 yılında tekke ve dergahların kapatılmasına yönelik kabul edilen kanunla tüm tarikatlar gibi; Mevlevilik tarikatı da başta Konya' daki Mevlana Dergahı olmak üzere bütün Mevlevihaneler kapatılmış; çelebilik, şeyhlik, dervişlik ve dedelik gibi bütün Mevlevi unvanları ve faaliyetleri yasaklanmıştır. Ne yazık ki bu tarihten sonra kapatılan tarikat yapılarına gereken önem verilmemiş ve yok olmaya mahkûm bırakılmışlardır. Bu araştırmada bu yapıların mimari mekânsal özellikleri araştırılmış ve bu bağlamda diğer tarikat yapılarından farklı olan noktaları ortaya konmuştur. Özellikle, derviş adayının hem ruhen hem de bilgi ve görgü olarak olgunlaştırıldığı yer olmasından; hem de 1001 günlük çilenin çekildiği mekân olmasından dolayı Mevlevilikte önemli bir yere sahip olan Matbah-ı Şerifler üzerinde durulmuştur.
DergiPark (Istanbul University), 2007
Mevlânâ, başta Osmanlı coğrafyası olmak üzere bütün İslâm dünyasında, hatta bütün dünyada etkili olmuş önemli bir mutasavvıftır. Onun bu etkisi en belirgin bir şekilde İslâm düşüncesinde ve tasavvuf edebiyatında kendisini göstermiştir. O, Yaratıcının sevgisini içselleştirip, hâline yansıtan, sûfîlerin duygularına tercüman olan üstün bir kişiliktir. İşte XVIII. yüzyılın ikinci yarısıyla XIX. yüzyılın ilk yarısında Anadolu"da yaşayan mutasavvıf şâir Ahmed Kuddûsî (ö. 1265/1849)"de 1 Mevlânâ"nın tesirinde kalan, onun tasavvuf düşünce geleneğini en belirgin bir şekilde temsil eden önemli bir sûfîdir. Mevlânâ"nın kendinden sonraki mutasavvıf şâirler üzerindeki tesiri, hem şiir, hem de düşünce açısından olmuştur. Mevlânâ"nın her iki açıdan da Kuddûsî üzerindeki etkisi daha açık bir şekilde görülmektedir.
Bu çalışmada XVI. Yüzyıl Mevlevî şeyhlerinden Yûsuf Sîneçâk’ın Cezîre-i Mesnevî Adlı seçkisi ve şerhlerine göre Mevlevî Sülûkü incelenmiştir. Çalışma, bir giriş, üç bölüm ve eklerden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, çalışmanın amacı, kapsamı ve kaynaklarının yanısıra Mesnevî’nin irşâd yönü ve XVI. Yüzyıla kadar Mesnevî üzerine yapılmış olan çalışmalar incelenmiştir. Birinci bölüm Yûsuf Sîneçâk’a tahsis edilmiştir. Burada müellifin hayatı, eserleri, tasavvufî kişiliği ve etkileri incelenmiştir. İkinci bölüm, çalışmanın çerçevesi olan Cezîre-i Mesnevî ve şerhlerinin incelenmesine tahsis edilmiştir. Burada Osmanlı telif geleneğine değinilerek, telif türlerinden “metin” ve “şerh” konusu incelenmiş, Osmanlı’da Mesnevî şerhlerinin genel özellikleri ele alınmıştır. Cezîre-i Mesnevî ve şerhleri ise genel olarak; yazılış sebepleri ve temel özellikleri bağlamında incelenmiş, nüshaları tesbit edilmiştir. Üçüncü bölüm, Mevlevî sülûküne tahsis edilmiştir. Burada öncelikle çeşitli başlıklar altında “sülûk” konusu ele alınarak incelenmiştir. Mevlevî sülûkü vatan-ı aslîyi talep, tezkiye, tasfiye ve aşk süreçleri sıralamasına göre incelenmiştir. Ekler bölümünde, Sîneçâk Dede’nin, Abdülbâki Gölpınarlı’nın Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik adlı eserinde yer almayan bir kaç şiiri bulunmaktadır. Ayrıca Sîneçâk Dede’nin kabrinin iki ve son türbedâr Muhammed İslamoğlu’nun bir fotoğrafı yer alır.
Tâhirü'l-Mevlevî (1877-1951) edebî, dînî ve tasavvufî eserler vermiş bir şair, mutasavvıf ve bilim adamıdır. İstanbul'da doğmuştur. Yetişmesinde aile çevresinin etkisi büyüktür. Gülhane Askerî Rüştiyesinde ve Menşe-i Küttâb-ı Askeriyede okumuş, bir taraftan da Fatih Camii'nde derse devam ederek Mesnevî'den icazetname almıştır. Filibeli Mehmed Rasim Efendi, Galata Mevlevihanesi Şeyhi Es'ad Dede Efendi, Şeyh Mustafa Tunusî ve Mehmed Akif Ersoy gibi devrin ilim adamı ve mutasavvıflarından özel dersler almıştır. Bu öğrenimi sonunda Arapça, Farsça gibi dilleri tercüme yapabilecek derecede ilerletmiştir. Ayrıca Mesnevî, Fütûhât-ı Mekkiyye ve Muallaka-i Seb'a Şerhi gibi önemli eserleri bu özel derslerde okumuştur. Önce Harbiye Nezareti ile Ticaret ve Ziraat Nezareti'nde kâtip, daha sonra Maden Kaleminde mümeyyiz olarak görev yapmıştır. Darüşşafaka'da ve Askerî Liselerde de öğretmenlik yapan Tâhirü'l-Mevlevî'nin mektep ve medreselerdeki öğretmenlik hayatı 40 yıla yakındır. Öğretmenlik yanında basın hayatı ile de ilgilenen yazar, Mahfil'in de içinde bulunduğu birtakım dergi ve gazeteleri çıkarmış; Beyânülhak, Sırâtımüstakîm, Sebîlürreşâd ve İslâm Yolu gibi dergilerde edebî, tarihî ve tasavvufî içerikli çok sayıda makalesi yayımlanmıştır. Telif ve tercüme birçok eser yazan Tâhirü'l-Mevlevî'nin, 40 kadar matbu, 50 civarında da elyazma halinde kitabı vardır.
Makedonya ve Türk Edebiyatları İlişkileri Bağlamında Kültürlerarası Diyaloglar, 2024
Јасмина Мојсиева-Гушева / Jasmina Mojsieva-Gusheva ПОСТМОДЕРНИСТИЧКИ ПОЛОВ ИДЕНТИТЕТ ВО РАМКИТЕ НА ТУРСКОТО И МАКЕДОНСКОТО ОПШТЕСТВО (врз примери од романите "Ноќта на зелената самовила" од Ајфер Тунч и "Пеперутка" од Сашо Тасевски) . . . . . . . . .
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2022
Rumeli İslam Araştırmaları Dergisi, 2021
Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi
Yusufeli Belediyesi, 2017
Journal of Turkish Research Institute, 2009
AKADEMİAR Akademik İslam Araştırmaları Dergisi, 2018
turkiyat.selcuk.edu.tr
Türk Ocakları Eskişehir Şubesi Yayını, 2022
BİR SUFİNİN ROMANI: TAHİRÜ'L-MEVLEVİ VE TEŞEBBÜS-İ ŞAHSİ , 2020
İlâhiyât Yayınları, 2022
Buhara Hanefî Usûlcülerinin Mâtürîdî Mezhebine Muhalefeti: Pezdevî-Serahsî Örneği, 2024