Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017, DergiPark (Istanbul University)
…
8 pages
1 file
Çatışma Bölgelerinde Belgeselci Olmak "Çanak Çömlek Patladı" belgeseli Arap Baharı ile bölgede başlayan özgürlük arayışlarının ne yazık ki beklenenin aksine demokrasiyle sonuçlanmayıp siyasi bir kaosa dönüşmesinin ardından planlanıp gerçekleştirdiğimiz bir proje. Lübnan, Afganistan, Filistin ve Somali'de çekilen belgesel, bölgedeki kaotik yapıyı çocukların gözünden izleyiciye aktarabilmeyi hedefliyor. 'Tek bir çocuğun yaşadığı kederi bir kişiye bile duyurabilsek bu önemli bir başarıdır,' söylemiyle yola çıkan belgesel, dünyanın çatışma yaşayan diğer bölgelerinde çekilmeye devam edecek. Bu yazının amacı, olağanüstü dönemlerden geçen bölgelerde çekim yapmanın zorluklarına dair tecrübelerimi akademi dünyasıyla paylaşmaktır. Proje henüz sadece 4 ülkede çekildi. Sırasıyla Lübnan, Afganistan, Filistin ve Somali. Savaş ve politik istikrarsızlığın olduğu ülkelerde çekim yapmanın zorluklarıyla başlayalım: Öncelikle o bölgelere girmek çok zor. Bir Hizbullah kampına bütün yasal izinleriniz olsa dahi güvenle giremiyorsunuz ya da İsrail, Gazze'ye saldırırken Batı Şeria'da olamıyorsunuz. El Şebab örgütü, insani yardım kamplarını vururken Somali'de olmak, hem sizin için, hem o ülkenin hükümeti, hem sizin büyükelçiliğiniz, hem de çekim yaptığınız mekândaki insanlar için zorluklar içeriyor. Oraya girmişken de asla çatışmayacağınız, işinden emin olacağınız bir ekibe ihtiyacınız var. Girilen bölgeler güvenlik açısından riskli bölgeler olduğu için ekibi ve çekim malzemesini minimize etmek gerekiyor. Bu projenin zorluklarından biri de sadece iki kişi çalışıyor olmamız. O yüzden görüntü yönetmenim de ben de her işi yapıyoruz. Bunu bilerek yola çıkmak gerekiyor. Bir yönetmen olarak aynı zamanda ses operatörü gibi çalışıyorum, görüntü yönetmenim ışıkçılığı yapıyor. İşin hem prodüktörü, hem şoförü, hem işçisiyiz. Za
2. Uluslararası Multidisipliner Sosyal Bilimler Kongresi, 2020
2. Uluslararası Multidisipliner Sosyal Bilimler Kongresi
TURKISH JOURNAL OF WAR STUDIES, 2020
Abstract The destructiveness of wars and their effects on human life have provided an audience that desires to have information about wars throughout history. While this desire to have first-hand knowledge of war directed the writers such as Heredot, Thucydides, Xenophon in the early ages to write their experiences and feelings about the wars, it has laid the ground for the development of war correspondence since the birth of modern journalism in the Middle Ages. The practices of war journalism, which have started to institutionalize since the Crimean War, have difficulty in adapting to the dizzying development in communication technologies. In this study, the transformation of journalistic practices in conflict areas during the historical development process is examined and the effects of new communication technologies on these practices are revealed. As a result of the analysis, although revolutionary changes were experienced in war practices and methods, it was determined that journalism activities in conflict areas are still being continued in a similar way to that of the Crimean War, which also caused important problems. Censorship models similar to the Crimean War, or the version of the embedded journalism model which have been tried to maintain have become outdated. Both war and media tools have evolved and transformed, and the transformation continues unabated. Therefore, the development of new models compatible with the change and transformation in the field of war and communication has become an urgent need. Özet Savaşların yıkıcılığı ve insan hayatına etkileri, tarih boyunca savaşlar hakkında bilgi sahibi olmak isteyen bir kitlenin var olmasını sağlamıştır. Savaşa yönelik bu ilk elden bilgi sahibi olma isteği, ilk çağlarda Heredot, Thucydides, Xenophon gibi yazarları savaşlara ilişkin deneyim ve duyumlarını kaleme almaya yöneltirken, Ortaçağ’da haber mektuplarının, modern gazeteciliğin doğuşundan itibaren de savaş muhabirliğinin gelişimine zemin hazırlamıştır. Kırım Savaşı’ndan itibaren kurumsallaşmaya başlayan savaş gazeteciliği pratikleri, iletişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişime uyum sağlamakta zorlanmaktadır. Bu çalışmada tarihsel gelişim süreci içerisinde çatışma alanlarında gazetecilik pratiklerinin dönüşümü incelenmiş ve yeni iletişim teknolojilerinin bu pratiklere etkileri ortaya konulmuştur. Yapılan analizler sonucunda savaş pratiklerinde ve yöntemlerinde devrim niteliğinde değişimler yaşanmasına karşın çatışma alanlarında gazetecilik faaliyetlerinin hala Kırım Savaşı’ndakine benzer şekilde sürdürülmeye çalışıldığı bunun da önemli sorunlara sebep olduğu belirlenmiştir. Kırım Savaşı’na benzer sansür modelleri ya da iliştirilmiş gazetecilik modelinin sürdürülmeye çalışılan hali güncelliğini yitirmiştir. Hem savaş hem de medya araçları gelişmiş ve dönüşmüştür ve dönüşüm hız kesmeden devam etmektedir. Dolayısıyla savaş ve iletişim alanındaki değişim ve dönüşüme uyumlu yeni modellerin geliştirilmesi acil bir ihtiyaç haline gelmiştir.
P r o c e e d in g s B o o k V o lu m e 1 2 n d I n t e r n a t i o n a l A r t S y m p o s i u m GAZİ ÜNİVERSİTESİ SANAT ve TASARIM FAKÜLTESİ 2. ULUSLARARASI SANAT SEMPOZYUMU 2 nd International Art Symposium
Özet: Kuzey Afrika’da başlayan, daha sonra Ortadoğu’ya, ABD’ye, Avrupa ve Latin Amerika’ya yayılan; Arap Baharı, İşgal Hareketi (Occupy), Öfkeliler (Indignados) gibi farklı adlarla anılan toplumsal hareketler içinde, çokluklar, çok geniş bir aralıkta sosyal, politik, ekonomik ve kültürel talepler ortaya koydu (Hardt ve Negri, 2013). Benzer bir toplumsal hareket, 27 Mayıs 2013 tarihinde, İstanbul’da, Gezi Parkı’nda başladı ve kısa sürede Türkiye’ye yayıldı. Gezi Direnişi sürecinde, merkezi bir örgütlenme dışında, enformel ağları kullanarak bir araya gelen ve heterojen nitelikler gösteren çokluklar, coşkun bir yaşam kudretiyle, neredeyse direnişin her anını kayıt altına aldılar. Kameralar her yerdeydi! Sanki, Gezi Direnişi’nin her anını kapsayan, çok katmanlı bir belgeseli yapılıyordu. Gezi Direnişi’nin, çoklukların yaşam gücünü artıran, heyecan dolu duygulanımları sinemacıları da sardı. Bu noktada, sinemacıların kendilerine sordukları temel soru, Gezi Direnişi belgeselinin nasıl yapılabileceği, nasıl yapılması gerektiği sorusuydu. Gezi Direnişi’ni kavramamızı sağlayabilecek, onu aktarabilecek olası yeni belgesel biçimlerinden ve yapım anlayışlarından biri, Gezi Direnişi’ni kayıt altına alan farklı aktörleri ve onların ürettiği görüntüleri üretim sürecine dahil etmek olabilir. Böyle bir yeni belgesel biçimini ve yapım anlayışını geliştirebilmek için öncelikle bir kavramsal çerçeveye ihtiyacımız var. İşte, bu yazı, bu doğrultuda, bir kavramsal çerçeve kurma denemesidir. Anahtar Sözcükler: Gezi Direnişi, belgesel sinema, kolektif bellek, teknik, montaj, yeni medya
Dergi Karadeniz, 2019
Savaş, yaşadığımız dünyanın en temel gerçeğidir. İnsanlık tarihi boyunca paylaşımların, sınıflar arası mücadelesi kitlesel savaşlara neden olmuştur. Savaşın kendi doğası, mantığı içerisinde kalan insanlık için insancıl düşünce birkaç kez bütün halinde kırılmıştır. İnsanlık tarihinin bu karanlık yüzü kitle iletişimin tüm araçları ile beraber birer seyirlik oyun durumuna gelmiştir. Savaşlar sadece askeri birer harekât olmaktan çıkmış, sivillerin diğer sivilleri öldürülürken izlediği dramalar haline gelmiştir. Politik dünya ve politik kamera her zaman savaşın içinden birebir yayın yapamazlar. Bazen küresel sistemde yapılmaması, gösterilmemesi gereken işaretler devreye girer. Gazetecilik, habercilik etiği ile savaşın politik arka planı karşı karşıya kalır. Günümüzde savaşların şekil değiştirmesi ile birlikte sıcak bölgeler dediğimiz çatışma alanları büyük şehirlere de kaymaya başlamıştır. Siyasal sonuçlarının yanı sıra sosyal açıdan da tüm dünyanın küresel göç dalgaları ile sarsılmasına yol açan yıkıcı savaşlar artık karşımızdadır. Küresel savaşın diğer yüzü ise iç savaş ve terördür. Artık terör de savaşın bir başka yüzü olarak kabul edilmektedir. Bütün bunların tanığı olan ve tarafsızlığına dair beklentilerimiz olan ise yine gazeteciler, belgeselciler ve muhabirlerdir. Onların yaşamlarını adadıkları belgelemek mesleği, bizim için dünyanın diğer tarafından haber almak anlamına gelmektedir. Çalışmada aktarılmaya çalışılacak olan savaşın araçları ile belgeselcilerin karşılaştığı sorunlardır. Savaşı görsel dünyada belgelemenin koşullarını, sinema dili ile anlatmanın güçlükleri üzerinden gidilmiştir. İncelenen kavramlar savaş, döngüsel ve küreselleşme, kapitalizm, politik kamera üzerinden incelenecektir. Makalede Görsel Hikâyeleme yöntemi ile belgesel anlatı kavramı üzerinde durulmuştur.
Kızılay Arşivi Belgelerinde Savaşlar, 2019
Kızılay, 11 Haziran 1868 yılında “Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti” ismiyle ilk kurulduğunda savaş alanında yaralanan askerlere yardım etmek arzusundan doğmuştu. Başka bir ifadeyle Kızılay, savaş alanında yaralı ve esir düşen askerlere cephe gerisinde sıhhiye hizmeti sağlayan bir teşkilat olarak tarih sahnesine çıktı. Daha sonra Hilal-i Ahmer ismiyle faaliyet gösteren Kızılayımız, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi esnasında önemli görevler üstlendi. “Hilal-i Ahmer” isim ve amblemi altında ilk faaliyetlerini bu savaş esnasında gösterdi. Trablusgarp ve Balkan Savaşları ise Hilal-i Ahmer’in yine aktif bir şekilde sahada olduğu savaşlar oldu. Kısaca Kızılay, 1876 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar geçen sürede, Türkiye’nin taraf olduğu tüm savaşlarda, cephe gerisinde kurduğu hastaneler, hasta taşıma servisleri, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ve hastalanan on binlerce Mehmetçik’in yardımına koştu.
Mantı Postası, 2022
"Bizlerin direnen belgesel sinemaya, direnen belgesel sinemanın da direnecek seyircilere ihtiyacı var. Zira bugün hangi hikâyeleri anlattığımız, paylaştığımız ve belgelediğimiz, toplumsal hafızamızın kolektif inşa süreciyle birebir ilişkili." https://www.mantipostasi.com/tr/yazi/belgeleyerek-direnmek-direnerek-belgelemek Bu yazı, 17. İstanbul Bienali'nin davetiyle 2022 yılında üretilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2023
Dünyada sürdürülebilir barışın sağlanması için öncelikle şiddeti oluşturan etmenlerin bilinmesi, şiddetin nedenleri ve sonuçlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu tespitlerin yapılabilmesi için de çatışma yaşanan ülkelerdeki çatışmaların zaman içindeki seyrinin ve çatışmaların yoğunluk düzeyinin bilinmesi ve çatışmaya katılan aktörlerin yapısının tespiti gerekmektedir. Bu çalışma bölgesel çatışma trendlerine odaklanarak çatışmaları makro bir yaklaşımla ele almayı amaçlamaktadır. Makalede Uppsala Conflict Data Programı (UCDP) tarafından hazırlanan silahlı çatışmalar üzerine küresel karşılaştırmalı veriler kaynak olarak kullanılmıştır. Makalede silahlı çatışmalar, devlet-içi, devletlerarası ve küresel çatışmalar olarak üç kategoride ele alınmıştır. Devlet-içi çatışmaya katılan taraflar bir tarafı hükümet ve diğer tarafı en az bir devlet dışı örgüt olan iki grup arasında yaşanan çatışmalardır. Devletlerarası çatışmalar en az iki devlet arasında yaşanan çatışmalardır. Küresel çatışmalar, taraflardan biri bir ülke hükümet ve en az bir devlet dışı örgüt arasında yaşanan çatışmalara dış ülke katılımlarını ifade etmektedir. Çalışma 1946'dan 2022'e kadar silahlı çatışmaların bölgesel ve karşılaştırmalı seyrine odaklanmıştır. Çalışma çatışmaların nedenleri sonuçları veya çatışma çözümü çalışmalarına ilişkin bir açıklama içermeden küresel/bölgesel veriler üzerinden bir karşılaştırma ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada öncelikle çatışma trendlerine genel olarak incelendikten sonra çeşitli çatışma bölgeleri, çatışma türleri, yapıları, aktörler, gibi çatışma süreçleri irdelenecektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Journal of Turkish Studies, 2016
Sanat ve Tasarım Dergisi
Turizm Sektöründe İletişim: Kavram, Uygulama ve Öneriler, 2022
Ankara Barosu Dergisi , 2018
Eğitim bilimlerinde yenilikler ve nitelik arayışı, 2016
2. ULUSLARARASI HOCALI SOYKIRIMI ve BÖLGESEL GÜVENLİK SEMPOZYUMU E-KİTABI, 2018
Yeni Türkiye, Rumeli-Balkanlar Özel Sayısı-V, Mart-Haziran 2015, ss. 5966-5983. , 2015
Bir Çatışma Nedeni Olarak Kaynak Kıtlığı, 2019
Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 2021
IJASOS- International E-journal of Advances in Social Sciences, 2016
Ortadoğu Analiz, 2017
Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi, 2020
ERASMUS Eğitim ve Sosyal Bilimlerde Uluslararası Akademik Çalışmalar Sempozyumu , 2019