Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2010, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi
…
6 pages
1 file
Yazar sosyolojisi ile ilgili olarak.Türk edebiyat n birbirini takip eden üç önemli dönemi, toplum içinde yazar ve edebiyat ku aklar aç lar ndan incelendi. Toplam k rk yedi yazar z üzerinden de erlendirme yap ld. Baz edebî olaylar n geriye do ru incelenmesinde belirli sürelerdeki de ikliklerde yetmi y l birimi bir rol oynar gibi görünmektedir.Tanzimatç larla Servet-i Fünuncular aras ndaki durum sosyolojik verilere uygundur. Ancak Servet-i Fünun ile Millî edebiyat aras ndaki ili ki sürecin süresinin de ken oldu unu göstermektedir. Bir edebiyat nüfusunun ya piramidinin gösterdi i dramatik incelme ve kal nla malar n dü üncemizdeki hiçbir ekle uydurulamayaca gözden kaç lmamal r.
Asya Studies, 2024
Öz Genelde sanat, özelde ise edebiyat ait olduğu toplumun sosyal, siyasi, kültürel ve hatta ekonomik hayatının bir yansımasıdır. Bu açıdan roman, sahip olduğu kurgusal yapı ve anlatma yeteneğiyle hemen her dönemde yazarların düşünce dünyasını, toplumsal değerleri, kültürel kodları ifade eden ve aktaran bir araç olmuştur. Akademik bir disiplin olarak sosyoloji, on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkar. Bu ortaya çıkışın temelinde değişen dünya düzeni, düşünce ve sanayi devrimi yer alır. Geleneksel değerlerin yerini kanunların almaya başladığı bir yüzyılda, artan insan sayısıyla birlikte toplum merkezli sorunların çözümünde bütüncül ve sistemli bir yol izlenmesi gerekir. Sistematiğini, Batı'da Durkheim'in şekillendirdiği sosyoloji, mevcut bilimlerin toplumsal sorunları çözmede yetersiz kaldığı bir dönemde bir zorunluluk olarak ortaya çıkar. "Esaret ve özgürlük" hem bireysel hem de toplumsal derinliği olan kavramlardır. Bu kavramlar birey üzerinden öznel bir değerlendirmeye tabi tutulabileceği gibi toplumsal bir çoğulculuk çerçevesinde de incelenebilir. Bu çalışmada "esaret" kavramı, Türk romanına yansıyan toplumsal bir problem olarak ele alınmış ve Kazak, Kırgız ve Özbek romanlarından seçilen örnekler doğrultusunda karşılaştırmalı incelenmiştir. İnceleme için 20. yüzyılın başındaki siyasi ve sosyal olayları-özellikle 1916-1917 olayları-işleyen romanlar örnek alınmıştır. Amaç, farklı tarihlerde ve/veya coğrafyalarda yazılan bu romanlar ışığında, Türk toplumlarının tarihi süreçlerinde derin izler bırakan "esaret" kavramı ve düşüncesinin kurmaca bir tür olan romana, toplumsal derinliği olan sosyolojik bir olay olarak ne denli yansıdığının ortak izlencesini oluşturmaktır.
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2016
Sociology producing solutions for the problems of the modern societies in the West provides formulas for the modernization and the torment coming along with the modernization in Turkey. Starting with the Tanzimat Reform era in the Ottoman period, the modernization had to call the Christian West-which had been 'the other' for centuries and a historical actor that we had to struggle against-as 'the great powers' and put great effort in catching up with them. However, the intellectuals in the Tanzimat Reform era, Constitutional era, and early Republican era avoided from calling this process as the 'Westernization'. In the early Republican period, Turkish sociology began to measure the Turkish modernization while discussing the concept of the sociology and Turkish Revolutions. Following the declaration of the Republic, the intellectuals began to prepare a scientific ground for the Republic and the revolutions and set an ideological ground for the Turkish revolution. The topics for discussion were firstly explaining why we fell behind by describing the West and us, and then what we succeeded with the Turkish revolution. In this period, the modernization was minimized to industrialization and development, which made becoming 'Western' possible in a pragmatist and short way. The politics was the hot discussion topic which left no occasion to discuss the problems of the Turkish civil society that has quickly embraced the technology and the concepts which were not created by them. In the post-1980 period, Turkish sociology leaned toward the cultural problems of modern society triggered mostly by the capitalism on account of the global economic dynamics. The West was re-modernizing in a different manner and Turkish sociology was struggling to keep up with it. Globalization replacing the modernization was the topic for discussion in Turkish sociology. With the questioning of modernization and nation-state and pre-nation identities becoming visible in the public area, the sociology-the science of nation-statestarted to discuss the transnational and the national components. This article studies how Turkish modernization took its shape in the historical transformation process of Turkish sociology trapped between universality and locality, within the frame of magazines where the intellectuals expressed themselves better both within and outside the academic arena.
Türkiye'de ve dünyada okuma oranı hızla artmakta iken, insanlar edebiyata ulaşmanın farklı yollarını aramaktadırlar. Bunca iletişim ve teknoloji aracının gelişmesiyle birlikte okuma ve yazma serüvenleri basılı alandan çok elektronik bir alana taşınmaya başlandı. Başlangıçta
Kadim dinsel anlatıya göre, insanlar Tanrı'ya ulaşmak için bir kule yapmaya karar verir ve meşhur Babil Kulesi'ni 4 yapmaya başlarlar. Tanrı, insanların kendisine ulaşmak için yaptığı bu Babil Kulesi'ni hoş görmez; hadsizlik, kendini beğenmişlik sayar. O güne kadar aynı/benzer dili konuşmakta olan insanların dillerini birbirine karıştırır ve onların birbirleriyle anlaşmalarını engelleyerek kulenin yapımını sabote eder. Bununla da yetinmeyerek bu kulenin yapımında çalışan insanları bir rüzgârla dünyanın dört bir yanına dağıtır. Rüzgârın etkisiyle dünyanın farklı yerlerine dağılan insanlar zaman içerisinde kendi dillerini oluştururlar. Ve çevirinin/çevirmenin tarihsel macerası da bundan sonra başlar. Çevirmen; tanrısal müdahaleyle farklılaşmış, birbirine yabancılaşıp uzaklaşmış dilleri birbirine çevirerek aynılaştırmaya, yakınlaştırmaya, insanların yeniden birbirlerini anlamalarının, birlikte iş yapabilmelerinin yollarını kotarmaya, bir nevi tanrısal müdahaleye itiraz ederek "Babil Kulesi'nin yarım kalan inşasının tamamlanmasına katkı sunmaya" çalışır. Fransız filozof, edebiyat eleştirmeni ve yapısökümcülük olarak bilinen eleştirel düşünce yönteminin kuramcısı Jacques Derrida, 1985 yılında kaleme aldığı Des Tours de Babel (Babil Kuleleri) başlıklı yazısında da bu söylencenin çeviribilim açısından önemine dikkat çeker. 5 Tabii ki uygarlığın yazıyla yoluna devam etmeye başladığı zamanlardan itibaren çeviri de bu yolculuğun önemli yapı taşlarından biri olur. Uzak diyarların, kadim zamanların farklı kültür, dil ve düşünme biçimlerini, anlama ve anlamlandırma süreçlerini, bunların yanı sıra duyguları, hayalleri, hayal etme hallerini buluşturan evrensel uygarlık mirasına katkı sunan önemli uğraşı alanlarından biri de şüphesiz ki çeviridir. Aynı zamanda çeviri; yazınsal ve sözsel olanı taşıyıcı, aktarıcı özellikleriyle de tarihsel, düşünsel, kültürel mirasın transferinde uluslararası lojistik bir işleve sahiptir. Yazınsal çeviri yapmak, bir metni bir dilden (kaynak dil) başka bir dile (erek/hedef dil) aktarmak diye tanımlanır, genel geçer bir ifadeyle. Pek tabii ki çeviri eylemini "aktarmak", çevirmeni de "aktaran" ifadesiyle sınırlamak, çeviri eyleminin işlevini dar bir anlama hapsetmek olur.
2012
Important historical periods can be discerned throughout the developmental process of Turkish sociology, from the foundation years of the Turkish Republic to the present. However, the most decisive and fundamental transformation in this developmental trend has arguably occurred in the last twenty years. The expansion of interdisciplinary studies, especially in the tradition of the social sciences, has created a convergence between sociology and other disciplines. This situation has enabled the emergence of new topics of study in the field of sociology on one hand, while preparing the ground for proliferation and diversification of the courses taught in sociology departments. New social facts, prompted by societal change, have entered the field of sociological research. The developmental process of Turkish sociology has been characterized by new societal dynamics and social phenomena, whereby the fields of sociological study have accordingly changed dependent on this developmental pr...
Future Visions Journal, 2018
Dil, bir milletin düşünceye ait temellerini ve düşünce altyapısını oluşturan sistemdir. Türkçede yardımcı unsur ve esas unsur adı verilen ikili bir yapı bulunmaktadır. Türklerin sosyal hayatına, yaşama şekline ve toplumun diline ait unsurlara bakıldığında ikili yapının yansımaları dikkati çekmektedir. Somut örnekler ve bulgular bu düşünce tarzının yansıması olarak karşımıza çıkar. Türk düşünce sistemindeki ikili yapıya göre Türk'ü ve Türk milletini oluşturan unsurlar, dilde olduğu gibi esas unsur ve yardımcı unsur olarak iki kısımdan oluşur. İkili yapı aileden devlete kadar topluma ait bütün kurumlarda etkisini gösterir. Bu çalışmanın amacı Türk düşünce sistemindeki ikili yapının sosyolojik yansımalarını toplum nezdinde tespit ederek ortaya koymaktır. Çalışma, nitel araştırma modeline göre desenlenmiştir. Araştırma verilerinin oluşturduğu örneklem dokümanları seçilmiş literatüre dayanmaktadır. Bununla birlikte çalışma, bir doküman incelemesi niteliği taşımamaktadır. Veriler, yazarların zaman içerisinde yaptıkları kodlamalara dayanmaktadır. Çalışma, sabit bir doküman üzerinden değil, Türk tarihinin, dilinin ve edebiyatının önemli motiflerine ve vurgularına işaret eden literatüre dayanılarak yürütülmüştür. Teori oluşturmaya yönelik bir çalışmadır. Çalışma sonucunda; Türk'ün yaşayışında ve dünya görüşünde ikili yapının var olduğu tespit edilmiştir. Bu yapının çeşitli sebeplerle bozulması, dili konuşan milletin düşünme yapısının bozulmasına, değişmesine ve yok olmasına etki edebilir. Bir milletin varlığını sürdürmesini sağlayan en önemli unsur, konuştuğu dile özgü düşünce kodlarının ve sistemlerinin davranışa ve toplum-devlet ilişkilerine yansımasıdır. Türklerde de bu ikili yapının dil ve dil bilgisi kurallarında olduğu gibi sosyal yaşantının da her alanına yansıması doğaldır.
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Bu makalede, 100 yıllık Türk sosyoloji tarihi ile ilgili olarak bazı çıkarımlar, değerlendirmeler ve sınıflandırmalar yapılmaktadır. Türkiye'de sosyolojinin kazandığı genel özellikler, eğilimler ile sosyologların araştırma alanlarının, yönelimlerinin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmaktadır. 100 yıllık Türk sosyoloji tarihi ile birlikte Batı'dan aktarılan ve benimsenen ekollere, yaklaşımlara, paradigmalara değinilmekte; temel etkene, süreklilik ve kopuşlara yer verilmektedir. Yine bu makalede, Doğu toplumlarının ve Türk toplumunun Batılı toplumlardan farklılığı üzerine görüşler, kuramlar üreten sosyologlara dikkat çekilmektedir. Türk sosyoloji tarihinde görüş ve kuramları ile öne çıkan bazı sosyologların kendileri ile özdeşleşmiş görüş ve kuramları birer cümle ile hatırlatılmaktadır.
2015
Türk sosyolojisi, yüz yılı aşan tarihî birikime sahiptir. 19. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan sosyoloji bilimi, aynı yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu’nda da etkili olmaya başlamıştır. Sosyolojinin Osmanlı’ya aktarılması ve Cumhuriyet sonrası dönemde Türkiye’deki varlığı siyasî gelişmelere bağlı olarak gerçekleşmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerinde Fransa’da bulunan aydınlar, orada gördükleri sosyoloji bilimini Osmanlı’nın toplumsal sorunlarına uyarlamak için oldukça büyük gayretler göstermişlerdir. Temel amaçları Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmak olan aydınlar, sosyoloji bilimini siyasî amaçları doğrultusunda kullanmaya başlamışlardır. Türk Sosyoloji Tarihinde İstanbul Ekolü
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 2011
Bu yazlda 2005 yllmda Kazakistan'da Rusc;:a olarak yaymlanan Baykan Sezer'in "TUrk Sosyolojisinin Ana Sorunlarl" kitabma yazdlglmlz onsoziin l Turkc;:e tercumesi ve kitabl gonderdigimiz Rusc;:a konu §ulan Ulkelerdeki kUtUphaneler ile sosyoloji ve tarih bolumlerinden gelen mektuplar arasmdan Moskova Milli KutUphanesi Mlidurlligu'nlin mektubuna yer verilecektir. A §agldakf "onsoz"de de belirtigimiz gibi Sezer sosyolojisinin baglmslzhklanm yeni kazanan Tlirki toplumlar ic;:in onemi bellidir. Ancak, Rus Milli Kutiiphanesi'nden gelen ve Sovyetler Birligi'nin dagllmasmdan sonra bilimsel alanda Ruslar'm Batl'ya bakI §1ill ve yoneli §inigosterenmektup Sezer'in sadece Turki toplumlar ic;:in onemli olmadlgml ortaya koymaktadlr. Mektubun degerinin anla §llmasl ic;:in kitaba yazdlglmlz "onsoz"u verip daha sonra kitabm yayml uzerine Rus meslekta §larlmlzm degerlendirmesini veren "mektubu" ekleyecegiz. (TUrk Sosyologlanmn Ana Sorunlar.'nm Rus~a Basrusma) Onsoz Baykan Sezer, TUrk du §unce tarihinde onemli bir yeri olan sosyologumuzdur. Sezer'i onemli ve farkll kIlan, bir sosyoloji anlaYl §ma sahip olmasl ve bu anlaYl §m hem kendi c;:ah §malanyla, hem de yeti §tirdigi ogrencileri ve takipc;:ileriyle Turkiye'de pek c;:ok iiniversitede yaygmla §an bir sosyoloji teorisine, ekolune donli §mesidir. Sezer sosyolojisi giinumuz dlinya sorunlan onunde kUresel c;:apta etkili olabilecek ozellikler gostennektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
the Journal of Academic Social Sciences
TESKongrekitabı, 2018
7th International Mediterranean Congress, 2025
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Journal of International Social Research
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 2014
Sosyolojik Bağlam Dergisi, 2021
Afyon Kocatepe Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2007
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Filoloji Alanında Uluslararası Araştırmalar III, 2022
Kitap Bölümü: "EVRENSELLİK VE YERELLİK ARASINDA SIKIŞAN TÜRK SOSYOLOJİNİN SERENCAMI (PÜR MELALİ), 2020
Sosyoloji Divanı Sayı 4, 2014