Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2004, Bilig
…
36 pages
1 file
Bu calismada uzun bir tarihi gecmisi olan Uygur Turklerinin Kur'an calismalari yonundeki gayretleri ele alinmaktadir. Calismada oncelikle, henuz bagimsiz bir devlet olmadiklari icin cok iyi taninmayan Uygur Turklerinin tarihi hakkinda kisa bilgi verilmis, daha sonra Islamiyet ile tanismalari ve onu secmeleri uzerinde durulmustur. Yeni dinini ogretildigi kurumlar olarak bolgede zuhur eden medreseler ve buralarda okutulan dersler ozetlenmis, daha sonra Uygurlularin yaptiklari Kur'an tefsir ve tercumeleri tanitilmistir. Oncelikle Turklerin konustuklari en eski dillerden biri olan Uygurca'ya yapilmis ilk tercumeleri tanittik, daha sonra tarihi seyir icerisinde gunumuze kadar yapilanlari ele aldik. Gunumuzde yapilan tercumeler, tam ve mutekamil olmalari acisindan bilhassa islenmistir. Bu arada Kur'an ilimleri konusundaki diger eserlere de kisaca temas edilmistir. Bu makaleyle, kultur mirasimizin koklerinden birini olusturan Uygur Turklerinin bilhassa Kur'an eksenli ca...
Bu çalışmada uzun bir tarihi geçmişi olan Uygur Türklerinin Kur'an çalışmaları yönündeki gayretleri ele alınmaktadır. Çalışmada öncelikle, henüz bağımsız bir devlet olmadıkları için çok iyi tanınmayan Uygur Türklerinin tarihi hakkında kısa bilgi verilmiş, daha sonra İslamiyet ile tanışmaları ve onu seçmeleri üzerinde durulmuştur. Yeni dinini öğretildiği kurumlar olarak bölgede zuhur eden medreseler ve buralarda okutulan dersler özetlenmiş, daha sonra Uygurluların yaptıkları Kur'an tefsir ve tercümeleri tanıtılmıştır. Öncelikle Türklerin konuştukları en eski dillerden biri olan Uygurca'ya yapılmış ilk tercümeleri tanıttık, daha sonra tarihi seyir içerisinde günümüze kadar yapılanları ele aldık. Günümüzde yapılan tercümeler, tam ve mütekamil olmaları açısından bilhassa işlenmiştir. Bu arada Kur'an ilimleri konusundaki diğer eserlere de kısaca temas edilmiştir. Bu makaleyle, kültür mirasımızın köklerinden birini oluşturan Uygur Türklerinin bilhassa Kur'an eksenli çalışmalarının tanıtılması amaçlanmıştır. (The attempts of Uygur Turk in Qur’anic studies are evaluated in this work. The brief history of Uygur Turks, initially, is put in this essay and then their encounter with Islam and conversion are studied. As instruction-associations of this new religion, Madrasa and its curriculum are summarised, and then Qur’anic commentaries and translations by Uygurian scholars are introduced. First of all, we introduced the initial translations in Uygurian that is one of the oldest languages of Turks, later, the others that are prepared throughout the history up to now. The translations of 20th century, because of being entire and comprehensive, are particularly studied. Meanwhile, the other works dealing with Qur’anic Studies are examined in a few words. With this work, it is aimed to introduce the works of Uygur Turks, especially, in the Qur’anic studies.)
2013
Uygur Türkleri tarihi boyunca Şamanizm, Maniheizm, Budizm ve Hıristiyanlık gibi çeşitli dinlere inanmışlardır. Bütün bu dinler Uygur Türklerinin inanç sisteminde ve psikolojik yapısında, maddi ve manevi kültüründe derin izler bırakmıştır. Bunlardan şamanizm hala Uygurlar arasında yaşamaktadır. Uygur şamanları bir taraftan şaman uygulamalarını ve geleneklerini İslami anlayışa uydurmaya çalışırken, diğer taraftan İslami uygulama ve gelenekleri şamanist amaçlar için kullanmaktadırlar. Bu makalede günümüzde Uygurlar arasında "perihon", "bahşı", "dahan", "molla", "büvi" olarak bilinen şamanlar ve onların büyüsel tedavi yöntemleri, uygulamaları, şaman dualar ele alınıp değerlendirilecektir.
AYAGKA TEGİMLİG BAHŞI: FESTSCHRIFT IN HONOR OF MARCEL ERDAL, 2021
International Journal of Social Science, 2019
XIII. yüzyıldan sonra Türk yazı dili, Batı ve Kuzey-Doğu olmak üzere ikiye ay-rılmış ve XIX. yüzyıla kadar da bu şekilde gelişmiştir. Kuzey-Doğu Türkçesi ise XV. Yüzyıldan itibaren Kuzey ve Doğu Türkçesi olarak ikiye ayrılmıştır. Doğu Türkçesini Çağatyaca oluşturmaktadır. Bugün kullanılan Yeni Uygur Türkçesi ve Özbek Türkçesi Çağataycanın devamıdır. Uygur Türkleri, 1930’lu yıllara kadar edebî dil olarak Çağatay Türkçesini kul-lanmıştır. Bu tarihten sonra Ürimçi (Urumçi) ağzını merkez kabul eden Kâşgar, Aksu, Kumul, Turfan ve İli vilâyetlerinin ağızlarıyla birlikte Uygur Türklerinin tamamına ya-kınının dilini içine alan ‚merkezî şive‛yi edebî dil haline getirmişlerdir. Türkçe varoldu-ğu andan günümüze kadar pek çok alanda eserler vermiştir. Türkçenin eserlerinden biri de dini metinlerdir. Dini metinler, dillerin kelime hazinelerine yenilerini katmaları ve bu yolla ke-lime hazinelerini zenginleştirmeleri bakımından çok önemlidir. Çünkü bu tür metinler bir dil için yeni kavramlar demektir. Dini metinler içinde en değerli olanı Kur’an-ı Ke-rim’dir. Kur’an-ı Kerim, 11. yy’dan beri Türkçeye tercüme edilmektedir. Bu tercümeler sayesinde yüzlerce dini terim dilimize kazandırılmıştır. İlk tercümelerde dini terimlerin daha çok Türkçe karşılıkları verilmeye çalışılırken son dönem tercümelerde terimlerin ya Arapçasının ya da Farsça karşılığının tercih edildiği görünmektedir. Bu çalışmadaki amaç, dini terimlerin bazılarının Yeni Uygurca tercümede ne kadarının Yeni Uygurca ne kadarının Arapça veya Farsça olduğunu belirlemektir. Çalışmada esas alınan Yeni Uy gurca tercüme, Muhammet Salih tarafından Arabistan kralı Fahd bin Abdu’l- caziz al Suūd’un isteği üzerine 1992 yılında yapılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de gerek soyut gerekse somut olarak pek çok konu işlenmiştir. Bu konuların tamamının incelenmesi çok geniş yer tutacağından mevcut çalışmada kısıt-lama yapılmıştır. Bu çalışmada, Muhammet Salih tarafından yapılmış olan Yeni Uygur Türkçesi Kur’an-ı Kerim tercümesinde geçen cin, şeytan, melek kavramlarının sadece isim olanları incelenmiştir. Çalışma yapılırken ilk önce cin, şeytan, melek, kavramlarının ve bunların diğer isimlerinin Kur’an-ı Kerim’de geçtiği yerler ayet ayet tespit edilmiştir. Daha sonra bu kavramların Yeni Uygur Türkçesi Kur’an-ı Kerim tercümesindeki karşı-lıkları ve anlamları yazılmıştır. Ayrıca terimin ilk geçtiği ayet de örnek olarak gösteril-miştir. Çalışmanın sonunda tespit edilen terimlerin ne kadarının Yeni Uygurca ne kada-rının Arapça ve ne kadarının Farsça olduğu sayısal değerlerle belirtilmiştir.
İdil Sanat ve Dil Dergisi, 2016
Batı Anadolu'da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ile ilgili bir katalog oluşturmak amacıyla Zürih Üniversitesi tarafından desteklenen bir proje hazırlanmıştır. Bu en az 340 yerleşim merkezi ile ilgili bilgilere herkesin ulaşabileceği bir websitesi 2016 yılı sonu itibariyle hazır olacaktır. Batı Anadolu’da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ilk defa olarak sistematik bir şekilde kaydedilirken, bunların akarsular, göller, ekilebilir alanlar, maden yatakları ve ticaret yolları ile bağlantılarıda ortaya konulacaktır. İnsan ve çevre ilişkilerini en iyi şekilde analiz etmek amacıyla yerleşim merkezlerinin koordinatları ile ilgili bir Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturulacaktır. Bu yerleşim merkezleri Batı Anadolu’da MÖ. 2. binyıl boyunca yoğun olarak yaşanıldığı konusunda en önemli kanıtdırlar. Bunlar aynı zamanda Yunanistan anakarasında kurulu Miken Uygarlığı ile Orta Anadolu'da bulunan Hitit Uygarlığı arasında kalan bölgede, bölgesel küçük devletler ve şehirlerden oluşan siyasi bir ağın varlığınada işaret etmektedirler.
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2019
Yeni Uygur Türkçesi, günümüze ulaşıncaya kadar siyasî, sosyal ve kültürel değiş-melerden etkilenmiş, bundan dolayı diğer Türk lehçeleri ile arasında bazı farklılık-lar oluşmuştur. Ancak bu etkileşimlere rağmen Uygur Türkçesi, özünü muhafaza etmeyi başarmış ve bir çok alanda da metinler ortaya koymuştur. Bu alanlardan biri de dini metinlerdir. Dini metinler dillerin söz varlığını zenginleştirmeleri açısından büyük bir öneme sahiptir. Özellikle dini metinlerdeki soyut kavramlara verilecek olan karşılıklar dilin büyüklüğünü ortaya koyar. Ayrıca dilin işlenmesi açısından da soyut kavramlara karşılıklar verilmesi önemlidir. Bu çalışmadaki amaç, Muhammet Salih tarafından 1992 yılında yapılmış olan Yeni Uygurca tercümedeki soyut za-man ve mekan kavramlarının ne kadarının Yeni Uygurca ne kadarının Arapça veya Farsça olduğunu belirlemektir. Bu tercüme, son dönem tercümelerinden biridir. Bu bakımdan son dönemde dini terimlere karşılık verilmesi bakımından önem arz et-mektedir. Çalışmada, Yeni Uygur Türkçesi Kur’an-ı Kerim tercümesinde geçen Ahiret, Kıyamet, Hesap Günü, Cennet ve Cehennem kavramlarının sadece isim olanları incelenmiştir. Çalışma yapılırken ilk önce bu kavramların ve bunların diğer isimlerinin Kur’an-ı Kerim’de geçtiği yerler ayet ayet tespit edilmiş ve ayet numa-raları sure numaraları ile birlikte yazılmıştır. Daha sonra bu kavramların Yeni Uy-gur Türkçesi Kur’an-ı Kerim tercümesindeki karşılıkları ve anlamları yazılmıştır. Ayrıca terimin ilk geçtiği ayet de örnek olarak verilmiştir. Çalışmanın sonunda, tespit edilen terimlerin ne kadarının Yeni Uygurca ne kadarının Arapça ve ne kada-rının Farsça olduğu sayısal ve yüzdelik değerlerle ortaya konulmuştur.
Orta Asya'da bozkır hayatı yaşayan Türklerin hayatlarında hayvanlar önemli bir yer tutmuştur. Türk menşeli olduğu düşünülen 12 hayvanlı takvim, her biri bir hayvan adıyla anılan 12 yıllık devre esasına dayanmaktadır. Hayvanlar Türklerin inançlarında da önemli bir yere sahiptir; Gök Tanrı, Manihaizm, Budizm gibi dinlerde hayvanlar çeşitli düşünceleri veya ruhları temsil etmiştir. Şamanizm inancında yılan, Şaman'ı kötü ruhlara karşı korurken, Budizm inancında var oluş döngüsünün merkezinde bulunan yılan, kızgınlığı temsil eder. Budizm'deki reenkarnasyon inancına göre önceki hayatlarında kötülük yapan canlılar, bir sonraki hayatlarında dünyaya geldiklerinde ruhları, karanlıklar dünyasında yılan, fare, domuz vb… hayvanların bedeninde dünyaya gelir. Türklerin sosyal ve dinî hayatlarında çeşitli inançları sembolize eden yılan, edebi eserlerine de konu olmuş ve edebi eserlerde 12 hayvanlı takvimin yılan yılı anlamında, Budizm inancının işlendiği * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
2017
2009 yilindaki Urumci Olayi sirasinda Cin idaresi altindaki Uygur Ozerk Bolgesinde yasananlar, Turkiye basin yayininda genis capta yer aldi. Bununla birlikte dilimizde turetilmis bir sozcuk olan “Uygurlu” yogun olarak gorulmeye basladi. Sozcugun ilk kim tarafindan turetildigi belli degilse de bazi siyasetcilerin televizyon konusmalarinda bu sozcugu sik kullanmasinin ardindan, bazi gazetelerin internet ortamindaki haberlerinde bu sozcugun israrla kullanildigi dikkatimizi cekti. Egitimli genclerin konusma dilinde “Uygurlu” sozcugunu kullanmasi ise sozcugun kullanim alaninin genislemeye yuz tuttugunu gosterdi. Yazimizda; internet kaynaklarindan elde ettigimiz orneklerde gorulen ve son derece rahatsiz edici bir kullanim olan “Uygurlu” sozcugunun, yanlis turetilen bir sozcuk oldugunu, bu sozcuk ile ifade edilmek istenen anlamin “Dogu Turkistanli” veya “Uygur” sozcugu ile ifade edilebilecegini aciklamaya calisacagiz
BURANA -Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 2024
Uygurca مارائ-اليوھ (hoyla-aram) olarak bilinen alan Türkçeye avlu olarak tercüme edilmiştir. Uygur kültüründe ev ile bahçe arasındaki geniş alana avlu ya da seyna denilir. Avlunun tabanı genelde çakıl, taş, beton, tuğla ile kaplanır. Genelde avlunun iki tarafı odalarla, bir tarafı ahır ya da ambarlarla çevrilir, bir tarafı açık kalır, bu tarafı bahçeyle küñgürlü duvarla ayrılır (Çeviren Notu / Ç.N.). 2 Ekinoks (Ç.N.). 3 Nevruz bayram günlerinde imkânı olan aileler adı "ق" (k) harfi ile başlanan yedi çeşit (İslam'dan önce dokuz çeşit) yemek hazırlarlar. Ya da adı "س" (s) harfi ile başlanan yemekler hazırlanır. Bu yemeğe "Tutmaç "چامتۇت adı verilir. Nevruzda yapılan diğer yemek ise "Hıliseەسىلېھ "dir. Buğday ve çeşitli baklagil ve hububattan yapılan diğer bir çeşit yemek vardır. Bu yemek, dokuz çeşit bakla ve hububattan yapılır. Ek olarak şalgam, turp konulur (Ç.N.). نىمىئ ،ەمانزۇرون،نۇسرۇت ڭاجنىش رەلرۈمسۆئ-شاي ،ىتايىرشەن ،ىچمۈرۈئ 2001-لىي ،ىرشەن 21-22-.رەلتەب 4 Evin avlusunda, pişayvanın altında eve bitişik, oturmak için toprak ya da betondan yapılmış kaldırım (Ç.N.). 5 Ayvan. Uygurlar evlerinin önünü yani kapı tarafını güneye doğru yaparlar. Evlerin önüne pişayvan yani ayvan yapmak gelenektir. Pişayvanın üstü ve iki tarafı kapalı, ön tarafı açıktır. Pişayvan, yağmurdan, rüzgârdan, kardan ve gün ışığından gölge olur. Kapıdan çıkınca pişayvana çıkmış olur. Genelde pişayvanın altı yerden yüksek kaldırım halindedir. Bu yere supa denilir (Ç.N.). 6 Sütun başlığı üstündeki uzun büyük ağaç (Ç.N.). 7 Harahın üstüne konulan ağaç (Ç.N.). 8 Çit, korkuluk (Ç.N.). 9 Çok yüksek olmayan, tuğlalarla güzel şekil verilerek örülmüş, delikli duvar (Ç.N.).
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisi
Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2023
Uygur Efsaneleri (İnceleme ve Metinler), Çanakkale: Paradigma Akademi, 2021, 2021
Uygur Araştırmaları, 2024
Tefsir Araştırmaları Dergisi, 2024
Uluslararası İdil - Ural ve Türkistan Araştırmaları Dergisi, 2022
SUUDİ ARABİSTAN’DAKİ UYGUR TÜRKÇESİ, 1999
6.Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - III, ss.139-148, 2017
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2007
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi
Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi / Journal of Turkish Language and Literature
Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi, 2023
Eski Türkçe Üzerine Filolojik Araştırmalar, 2021
SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ SİNOP UNIVERSITY JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES, 2017
Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2013
Uygur Araştırmaları // Uyghur Studies, 2024