Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019
…
20 pages
1 file
Bu calismada, Izmir’de farkli semtlerde konumlanmis alisveris merkezlerinde calisan satis gorevlilerinin calisma hayatlarinin onemli bir ozelligi olan esnek calisma rejimi mercek altina alinmaktadir. Son on senede populer yasam alanlari hâline gelen—alisveris, yemek, eglence, spor, egitim, hobi ve is olanaklari sunan—alisveris merkezlerindeki calisma sisteminin detaylariyla ortaya konulmasi bircok akademik disiplin acisindan onem tasimaktadir. Karma arastirma metodolojisinden yararlanilan bu calismada, Izmir’de sekiz AVM’de calisan satis gorevlileri ile anket ve derinlemesine gorusme teknikleri gerceklestirilmistir. Iki AVM’de gerceklestirilen pilot arastirma sonrasinda arastirmanin nihai ayaginda yedi AVM’de 389 adet gecerli anket uygulanmis ve toplam 35 adet derinlemesine gorusme gerceklestirilmistir. Neoliberal ekonomik politikalarin sistematik hale getirdigi orgutsuzluk, esneklesme, guvencesizlik ve kuralsizlik gibi calisma kosullarinin ucret, calisma saatleri, sosyal guvence ve...
International Journal of Economics Administrative and Social Sciences, 2019
Bu çalışmada, İzmir'de farklı semtlerde konumlanmış alışveriş merkezlerinde çalışan satış görevlilerinin çalışma hayatlarının önemli bir özelliği olan esnek çalışma rejimi mercek altına alınmaktadır. Son on senede popüler yaşam alanları hâline gelen-alışveriş, yemek, eğlence, spor, eğitim, hobi ve iş olanakları sunan-alışveriş merkezlerindeki çalışma sisteminin detaylarıyla ortaya konulması birçok akademik disiplin açısından önem taşımaktadır. Karma araştırma metodolojisinden yararlanılan bu çalışmada, İzmir'de sekiz AVM'de çalışan satış görevlileri ile anket ve derinlemesine görüşme teknikleri gerçekleştirilmiştir. İki AVM'de gerçekleştirilen pilot araştırma sonrasında araştırmanın nihai ayağında yedi AVM'de 389 adet geçerli anket uygulanmış ve toplam 35 adet derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Neoliberal ekonomik politikaların sistematik hale getirdiği örgütsüzlük, esnekleşme, güvencesizlik ve kuralsızlık gibi çalışma koşullarının ücret, çalışma saatleri, sosyal güvence ve diğer haklar açısından çalışanların aleyhine işleyebildiği, bu çalışmadaki bulgular ile desteklenmektedir. Araştırma bulgularına göre, AVM satış görevlilerinin çalışma hayatlarına ilişkin en önemli olumsuzluğun esnek çalışma olgusu olduğu ortaya çıkmıştır. Çalışanların içinde bulundukları çalışma rejimi birçok esnek çalışma türünü içerebilmekte ve bu çalışma rejimi katılımcıların çalışma düzenlerini ve sosyal hayatlarını olumsuz şekilde etkiliyor görünmektedir. In this study, the 'flexible work' of sales employees who work at different shopping malls across Izmir, as an imperative aspect of their job, is examined. It is meaningful to look into this area across various academic disciplines as it will let researchers and readers understand the details of the working system at shopping malls in Turkey, which have become popular centers in the last decade, providing mall-goers with numerous activities such as shopping, food, entertainment, sports, education, hobbies and jobs.During the research, the researcher utilized a mixed methodology including questionnaires and in-depth interviews at eight shopping malls. After the pilot study was conducted at 2 shopping malls, 389 valid questionnaires were collected in the final phase of the research and 35 in-depth interviews were done. The fact that neoliberal economic policies are systematically exploiting employees by means of deunionization, flexibilization, precarity, and lawlessness has been supported by the findings of this work in terms of wages, working hours, social security, and other employment rights. The research findings show that the most important disadvantage that sales employees experience seems to be flexible work. The work regime of sales staff may consist of different types of flexible work, affecting employees’ work regime and social lives negatively.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2016
The individuals of the near past approving the law makers with a passive identity today have been trying to be the active actors by getting power from their own comments. This battle is for the public to be accepted as a value and on the behalf of suplying the public demands through a positive and integrative democracy. It also has the aim of solving the problems that prevent the individual from reaching "a common life atmosphere" by graying him through minimizing or excluding him through marginalizing. With this aim, the sophisticated effort analyzes every means that will improve the relationship between democracy and public sphere by adding them into academic discussions. The location of the new media in this solution process has shown a positive and negative spread. While the new media is compelling the word-speech principal of the public communication with its visual interaction, individuals are trying to get accustomed to this new language. In these new media platforms, individuals are trying to find the formulae for building and maintaining the communication based upon the togetherness of speech and action while, as a politic actor, looking for the possible ways of restraining their identity from turning into a show object. In this study, the current position of the new media has been determined by discussing its possibility to be a public sphere between the state and the society in the related literaure and some suggestions have been asserted.
Akdeniz Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Dergisi, 2019
Öz: Bu çalışmada; İzmir'de, farklı semtlerde konumlanmış alışveriş merkezlerinde çalışan satış görevlilerinin çalışma hayatlarının gizil ve önemli bir yüzünü oluşturan toplumsal cinsiyetleri, farklı disiplinlerin kullandığı kavramlar yoluyla mercek altına alınmaktadır. Şimdiye kadar gerçekleştirilen birçok araştırma, çalışma ortamında kadın emeğinin erkek emeğine nazaran değersiz görüldüğü ve toplumsal cinsiyet temelli adaletsizliklerin yaşandığını tespit etmiştir. Son yirmi senede popüler yaşam alanları hâline gelen-alışveriş, yemek, eğlence, spor, eğitim, hobi ve iş olanakları sunan-alışveriş merkezlerinde süregelen toplumsal cinsiyet temelli iletişimin ve çalışma normlarının özelliklerinin ortaya çıkarılması, araştırmacılar ve bu konuyla ilgilenen diğer kişi ve kurumlar için bu adaletsizliğin saptanabilmesi ve uygun çözüm önerilerinin getirilmesi yolunda önem taşımaktadır. Karma araştırma metodolojisinden yararlanılan bu çalışmada, sekiz farklı AVM'de çalışan satış görevlileri ile anket ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları, toplumsal cinsiyet olgusunun çalışma norm ve ilişkilerini şekillendiren önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. AVM'lerde çalışan kadın çalışanlar, tahmin edildiği gibi, erkek meslektaşları kadar kazanamamakta ve yönetim pozisyonları için eşit fırsatlara ulaşamamaktadır. Ancak diğer yandan, alanyazında sıklıkla karşılaşılmayan bir bulgu olarak kimi zaman erkek çalışanların da çalışma ortamında eşitsizliğin mağduru olduğu ortaya çıkmaktadır. Çalışma ilişkileri detaylı bir biçimde irdelendiğinde; toplumsal cinsiyet normlarının çalışma ortamındaki seçimi ve işleyişi üzerinde sektör, marka ve çalışan-müşteri özellikleri gibi değişkenlerin hatırı sayılır etkilere sahip olduğu görülmektedir. Genel olarak, Türkiye'de baskın olan kültürel kodların iş pratiklerini yüksek tutarlılıkla ve eşitsiz/adaletsiz bir biçimde yönlendirdiği anlaşılmaktadır.
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2017
Sanatın kendine özgü doğasının özne, nesne, teknik, mekan, kurum, tekrar, beğeni, estetik vb. dinamiklerinden biri de kuşkusuz "atölye"dir. Atölyenin 13.yy.'dan günümüze, sanatçıların üretim sürecinde hem maddi, hem de manevi değeri yüksek bir yere sahip olduğu söylenebilir. Zamanın şartlarına göre kendini sürekli dönüştüren, yenileyen ve günümüze kadar uzanan bir olgu olan atölyenin izlerini yansıtmayı hedefleyen bu yazı, aynı zamanda atölyeye alternatif hamleler olarak da okunabilecek "saha çalışması"nın da hem antropolojik boyutlarını, hem de tarihsel pozisyonunu irdelemeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda hem atölyenin serüvenini, hem de "saha çalışması"nın olası koşullarını ve yöntemlerini tartışmaya açarak alternatif üretme metotlarını inceleyebilir, hem de günümüzde sanatçıların tercih ettikleri yeni alan ve anlam arayışlarını bu metotlar üzerinden değerlendirebiliriz.
Mediterranean Journal of Gender and Women’s Studies (KTC), 2019
Bu çalışmada; İzmir’de, farklı semtlerde konumlanmış alışveriş merkezlerinde çalışan satış görevlilerinin çalışma hayatlarının gizil ve önemli bir yüzünü oluşturan toplumsal cinsiyetleri, farklı disiplinlerin kullandığı kavramlar yoluyla mercek altına alınmaktadır. Şimdiye kadar gerçekleştirilen birçok araştırma, çalışma ortamında kadın emeğinin erkek emeğine nazaran değersiz görüldüğü ve toplumsal cinsiyet temelli adaletsizliklerin yaşandığını tespit etmiştir. Son yirmi senede popüler yaşam alanları hâline gelen -alışveriş, yemek, eğlence, spor, eğitim, hobi ve iş olanakları sunan- alışveriş merkezlerinde süregelen toplumsal cinsiyet temelli iletişimin ve çalışma normlarının özelliklerinin ortaya çıkarılması, araştırmacılar ve bu konuyla ilgilenen diğer kişi ve kurumlar için bu adaletsizliğin saptanabilmesi ve uygun çözüm önerilerinin getirilmesi yolunda önem taşımaktadır. Karma araştırma metodolojisinden yararlanılan bu çalışmada, sekiz farklı AVM’de çalışan satış görevlileri ile anket ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları, toplumsal cinsiyet olgusunun çalışma norm ve ilişkilerini şekillendiren önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. AVM’lerde çalışan kadın çalışanlar, tahmin edildiği gibi, erkek meslektaşları kadar kazanamamakta ve yönetim pozisyonları için eşit fırsatlara ulaşamamaktadır. Ancak diğer yandan, alanyazında sıklıkla karşılaşılmayan bir bulgu olarak kimi zaman erkek çalışanların da çalışma ortamında eşitsizliğin mağduru olduğu ortaya çıkmaktadır. Çalışma ilişkileri detaylı bir biçimde irdelendiğinde; toplumsal cinsiyet normlarının çalışma ortamındaki seçimi ve işleyişi üzerinde sektör, marka ve çalışan-müşteri özellikleri gibi değişkenlerin hatırı sayılır etkilere sahip olduğu görülmektedir. Genel olarak, Türkiye’de baskın olan kültürel kodların iş pratiklerini yüksek tutarlılıkla ve eşitsiz/adaletsiz bir biçimde yönlendirdiği anlaşılmaktadır.
Magazin programları, ünlülerin ekrana yansıyan renkli yaşamları, kazanıldığı iddia edilen büyük paralar, herkes tarafından sevilme ve beğenilme isteği gibi birçok dinamik, kişileri bu dünyaya dâhil olma isteğine yönlendiriyor. Bu istek doğrultusunda da günümüzde sayısı gittikçe artan oyunculuk kursları ve cast ajansları ile karşılaşıyoruz. Tüm bu durum medyada çok farklı haberle gündeme gelse de aslında oyuncu olmak isteyip yola çıkan bir bireyin temel olarak nelerle karşılaştığı ya da cast ajanslarına kayıt olan bireylerin temel amaçları tüm netliği ile ortaya çıkmıyor. Günümüzde gelişen dizi sektörü ile birlikte yükselen bir değer gibi sayıları gittikçe artan bu cast ajansları hakkında sahip olunan bilgiler genel geçer internet araştırmaları veyahut kısa haberlerle bize ulaşıyor. Bir yanda oyuncu olmak isterken tuzağa düşenlerin haberleri, diğer yanda figürasyonluk yaparken başrole kadar yükselen oyuncuların başarı haberleri bulunuyor. Tüm bunların yanında kişiler oyunculuk eğitimi alsa da almasa da eninde sonunda bir cast ajansına kayıt olarak yol almaya çalışıyor. Kısaca her ne olursa olsun cast ajansları bu sürecin temel geçiş noktalarından birini oluşturuyor ya da kimileri için sadece bir iş sektörü olarak kenarda duruyor.
Artı Bülten, 2021
Covid-19 pandemisi işyerinde bulaşma, işimizi sürdürememe, kaybetme, korkumuzu tetikledi. Önlemler aldık... Uzaktan-evden çalışanlarımız için iş-özel yaşam dengesi, roller ve sorumluluklar arasında ciddi sınır ihlalleri oldu, karmaşaya düştük. Hayatla ilgili temel kaygılar alevlendi. Hem evde, hem fabrikada çalışma yükümüz ve hızımız arttı. Yakınlarımızı kaybetme, bulaştan korunamama, hastalıkla başa çıkamama korkusu ve belirsizlikler… Bir taraftan temel varoluş kaygısı, korku ve endişe diğer yandan artan iş yükü ve hızı, süren ve büyüyen belirsizlikler her birimizin psikolojik dayanma gücünü kırdı, psikolojik iyi oluş halini zedeledi. İş Sağlığı ve Güvenliği alanında çalışan bizlere, İşyeri Sağlık Birimleri'ne bu ruhsal örselenmeyi ele almak, yaraları sarmak, çare bulmak ve iyileştirmek konusunda büyük bir sorumluluk düşüyor. Sağlıklı olmanın, iyi hissetmenin sadece bedensel değil, ruhsal-toplumsal tam iyilik hali olduğunu biliyoruz. Bu sebeple "Çalışma Hayatında Psikososyal Risk Etmenleri'nin Yönetilmesi" konusunu ele almanın tam zamanı. Çok değerli akademisyen arkadaşlarımızın katkıları ile hazırlanan bültenimizin, örgütsel dayanıklılık, kurumsal zindelik için artık vazgeçilmez yeri ikame edilemez 'çalışan sağlığı ve esenliği ' çalışmalarına ışık tutacağını umuyoruz. İyilik, sağlık diyebilmek için çalışmaya devam ediyoruz...
Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensitüsü, Doktora Tezi, 2021
In this study, the role of information obtained from social media in shaping the perception of truth and the tendency of people to seek real information are investigated through the interaction of Syrians under temporary protection in Turkey and their colleagues is investigated through the interaction of Syrians under temporary protection in Turkey and their colleagues. Data were collected by literature review, document analysis, ethnographic observation, interview and questionnaire methods. The obtained data were analyzed by descriptive analysis method. In addition, the social media accounts of local employees were analyzed by content analysis method. Data sets obtained from different sources were analyzed at a descriptive level and original results were obtained. As a result of this research carried out in a bag fabric in Ulus, Ankara; It has been determined that the structural, functional and contextual features of social media strengthen the post-truth thinking, emotions have remarkable effects on the perception of reality, and social media content, which is considered to be low in credibility, has offline effects. Especially when it comes to immigrants, content that triggers negative emotions is widely circulated on social media. Feelings of injustice and anger are triggered by local employees who believe in fake news on social media. These feelings prevent these people from seeking the truth. On the other hand, there is a sense of compassion among local workers who are least affected by fake news, and they do not want to seek the truth about Syrian migrants with the effect of this feeling. Emotions are one of the most important obstacles to the search for truth. In addition, social media is more effective at recognizing Syrian migrants than face-to-face communication.
Mimarist 14: 50 - Summer 2014
Up-to-date Myths in Architecture: Pursuit of Excellence in Digital Arena With the technological advancement, current myths of the digital arena are worthwhile to be discussed with its effects and of the various interpretations in the agenda of architectural education and professional practice. The role of the myth in architecture is a beneficiary factor that designer’s dreams can be fed by these conceptual stories originated from place and culture to make a great influence in arts, architecture, literature and other cultural productions. However, those ideas emerging as new myths from the belief of the digital excellence displays the addiction to the new media. Because, our contemporary world establish different realities and beliefs in assuming that our era is unique in the transforming the world. Due to the digital age is relatively new and cyber-space ineffable and infinite fluidity; impulses, actions, outcomes arising from this innovative way of architectural design -conception, production and presentation- indicate distinctive directions both in education and practice. Therefore, the article is aimed to view new discourses on myths in especially the educational field through generational differences and to perceive new discourse of architectural design and research in the age of the digital sublime. Key words: Myth, Digital Technology, Design, Architecture, Education
Humanitas, 2019
Bu çalışmada; İzmir’de farklı semtlerde konumlanmış alışveriş merkezlerinde çalışan satış görevlilerinin çalışma hayatlarının görünür yüzünü oluşturan estetik emek olgusu mercek altına alınmaktadır. Son on senede popüler yaşam alanları hâline gelen— alışveriş, yemek, eğlence, spor, eğitim, hobi ve iş olanakları sunan—alışveriş merkezlerinin çalışanlar üzerindeki etkilerinin ortaya konulması birçok akademik disiplin açısından önem taşımaktadır. Karma araştırma metodolojisinden yararlanılan bu çalışmada, sekiz farklı AVM’de çalışan satış görevlileri ile anketler doldurulmuş ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıntılı analizler sonucunda estetik emek olgusunun çalışanların birçoğu tarafından olumsuz olarak algılanmadığı bulgulanmıştır. Estetik emek, işe ilişkin deneyimlenen dezavantajlar arasında son sırada yer almaktadır. Buna karşın; olumsuz olarak görülen estetik emek unsurları, zorunlu kıyafetin fonksiyonel yetersizliği ve çalışana getirdiği ekstra maliyetler ve çalışanın kişisel tarzına yapılan müdahaleler olarak ortaya çıkmaktadır. Estetik denetimin sadece işverenden çalışana doğru değil, çalışanlar arasında da yoğun bir şekilde uygulanan bir pratik olduğu anlaşılmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Platanus Publishing, 2023
Sosyolojik Bağlam Dergisi, 2021
Prekarya Dergi, 2022
Sosyoloji Notları, 2019
Yönetim ve Organizasyon Araştırmaları Dergisi, 2018
Meltem �zmir akdeniz akademisi dergisi
Sanat Dünyamız, 2012
ÜRKİYE KENTSEL MORFOLOJİ ARAŞTIRMA AĞI II. KENTSEL MORFOLOJİ SEMPOZYUMU, 2018
Humanitas uluslararası sosyal bilimler dergisi/humanitas international journal of social sciences, 2019
Nitel Sosyal Bilimler-Qualitative Social Sciences, 2019
Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021
Istanbul University - DergiPark, 2022
İnsan ve İnsan Dergisi, 2014