Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Şairin, dil kullanımlarından, karakterine özgü özelliklerin yakalandığı önemli unsurlardan birisi de üslup incelemeleridir. Metinde yer verilen söyleyiş şekillerindeki dağılımın, belli bir odakta toplanarak ifadeler dünyasına açılması, kimi unsurların sıkça işleniyor olmasının sebepleri, şairin kabuller dünyasını yansıtır. Sanatkârın kimliği bir anlamda ortaya koyduğu yapıtın dilinde saklanır. Çünkü dil içerisinde mevcut olan unsurlar, onun gizli benini anlatan öğelerdir. Gönderici durumunda olan şair, şiir dili içerisinde, mizacını, kültürünü, içinde bulunduğu ruh halini, niyetini, kendi kabuller dünyasına ait unsurları, alıcı durumundaki insanlarla kuracağı ilişkisini, dilin sunduğu olanaklar arasından yapacağı seçkilerle belirlemiş olur.
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2019
sanatına ayrı bir ekol ve hareket getirmiştir. Batılı anlamda eğitim alan Eyüboğlu, Anadolu kültürünü, evrensel nitelikte eserler biçimine dönüştürürken, Türk kültürünün önemli özelliklerini plastik unsurlar halinde tuvallerine taşımıştır. Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütünü konumunda olan kültür, bir toplumun kimliğini oluşturması açısından son derece önemlidir. Bu bilinçle, onu diğer toplumlardan farklı kılan özelliklerini işleyen Bedri Rahmi Eyüboğlu, yetiştirdiği öğrencilerine de benzer nitelikleri aşılamıştır. Bu makalede, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Anadolu coğrafyasındaki edindiği izlenimleri, sanatsal eserlere taşıma şekli, kültürel imgeler bağlamında irdelenecektir.
The Journal of Turk-Islam World Social Studies, 2022
This article was checked by Intihal.net. Bu makale İntihal.net tarafından taranmıştır. This article is under the Creative Commons license. Bu makale Creative Commons lisansı altındadır.
2019
Türk resminde şehirler, 'fon' veya 'zemin' anlayışıyla mekânın yarattığı duygusal etkilenmelere bağlı olarak bir tema biçiminde sıkça ele alınmıştır. Bu nedenle şehir resimleri,-içerisinde duygulanmalar da barındıran-bir temaya dönüşmüştür. Hoca Ali Rıza, Nazmi Ziya Güran, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nedim Günsür, Neşe Erdok, Resul Aytemür gibi ressamlar şehir manzaralarının içine yerleştirdikleri yaşam kompozisyonlarıyla insandan topluma açılan bir pencere olarak gördükleri resim sanatını, birlikte yaşamanın, çocukluğun, geçmişe özlemin gösterge mekânlarından biri olarak yansıtmışlar ve genellikle İstanbul'u resmetmişlerdir. Farklı dönemlerde İstanbul'u resmeden sanatçıları karşılaştırmalı ele almak mekânsal açıdan şehir kimliğini tamamlayan yapıtlara, sanatsal ve sosyolojik perspektiften bakma imkânı sunacaktır. İstanbul'u kompozisyonlarına yerleştiren ressamlardan Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Resul Aytemür birbirine çok uzak olmasa da farklı dönemlerin İstanbul'unu resmeden sanatçılardır. Çağdaş sanatçılardan Resul Aytemür, kalabalık ve renkli İstanbul tablolarını şehir ayrıntıları olarak resmeder. Cumhuriyet döneminin öncü ressamlarından Bedri Rahmi Eyüboğlu da şehre yerellik bağlamında kimlik kazandırmayı amaçlar. Bu ressamların İstanbul'u resmetme biçimindeki benzerlikler ve farklılıklar, Türk sanatının ana mekânı olan İstanbul'un Cumhuriyet sonrasında yaşadığı sosyolojik değişimleri gösteren ya da İstanbul kimliğini oluşturan yerleşik değerleri ortaya koyan estetik metinler olarak değerlendirilebilir. Bu bildiride İstanbul'un mekânsal açıdan yaşadığı değişimlerin resim sanatında nasıl göründüğünü ortaya koyabilecek iki ressamın İstanbul'a bakışı üzerinde durulacak ve şehir kimliğinin resim sanatının göstergeleri üzerinden değişen ve değişmeyen yönlerine değinilecektir.
Motif akademi halkbilim dergisi, 2020
This article was checked by Turnitin.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Ressam Kişiliğine ve Hayatına Dair, 2023
Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü, San2489/ Çağdaş Türk Sanatına Yeni Yaklaşım dersi Doç. Dr. Zeynep Yasa Yaman'ın vermiş olduğu ödev kapsamında yapılmıştır
Journal of Turkish Studies, 2013
Dünyanın en eski, en göçebe, en çok devlet kuran, en geniş coğrafyalara yayılan, tarihteki üç çağın ikisini açıp kapatan, pek çok millet ile karışıp kah savaşan kah barışan ve toplamda pek çok kültürle dirsek teması kuran, başta ilahi dinler olmak üzere çeşitli dinleri benimseyen ama kendi dilini illaki koruyan milleti olan Türklerin, kadim zamanlardan bugüne getirdikleri, bu süreçte katlayarak çoğalttıkları çok girişik, çok boyutlu, çok renkli, fazlasıyla derin folklorik kültürleri ve birikimleri vardır. İlk deyişlerin Tanrı dağının eteklerinden sonsuz göklere, uçsuz bucaksız bozkırlara yayılmaya ve kulaklara fısıldanmaya başladığı kadim zamanlardan bu yana terekemizde biriken, destanlar, atasözleri, deyimler, yırlar, türküler, söylenceler, gülmeceler, bilmeceler, tekerlemeler, halk sanatları ve inançları halinde uzayan bir liste ile andığımız folklor ögelerimiz, milli romantik duyuş tarzına sahip, yeni ve yakın çağ ozanlarımız ve yazarlarımız tarafından, sonsuz kere, eşsiz bir esin kaynağı olarak hem tüketilmiş hem yeniden üretilmiştir. Folklor unsurunu şiire taşıyan şairler listesinin en başında ise kuşkusuz Bedri Rahmi Eyüboğlu gelir. Aynı zamanda ressam olan şairimiz; başlık, konu, kişi seçimi; zaman ve mekanı kullanma, kurgulama; motiflerden, söz kalıplarından (formeller), halk şiirinden ve halk türkülerinden, atasözü ve deyimlerden yararlanma; Dede Korkut ve masal üslûbuna yaslanma, töre ve törenlerden esinlenme, etnografyayı, halk mutfağını halk resimlerini, nakışlarını, desenlerini, inançlarını örnekseme bağlamında, folklor unsurlarını, deyim yerindeyse yağmalarcasına, kendinden geçercesine kullanır. Yazımızda şairin sanat yazılarını topladığı kitaplarındaki değinilerinden yola çıkarak kısaca şairin edebi kişiliğini oluşturan değerler sistemini açıkladıktan sonra, bütün şiirlerinin taranması ile varılan sonuçlar ve seçilen örnekler ışığında, Bedri Rahmi'nin folklor ögelerini kendine ve şiirlerine nasıl mal ettiği konusu, bir makalenin sınırları içinde kalmaya çalışılarak irdelenip, incelenecektir.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
ÖZ: Sözlü, yazılı ve elektronik kültür ortamları edebiyat metinlerinin yeniden üretilmesini sağlayan yeni estetik algılayış biçimlerini ortaya çıkarmıştır. Sözlü ortamdaki halk kültürü ve halk edebiyatı metinleri, yazılı ortamda bu geleneğe dayalı yapılan edebî üretimlerde ve özgün edebiyat ürünlerinde kaynak olarak görülmüştür. Bu makalede modern edebiyat çalışmalarında kullanılan metinlerarasılık yöntemi, yazılı kültürün sözlü ortam metinlerinden alımlama biçimini açıklamak için kullanılmıştır. Metin kavramı, modern edebiyatta yazılı kültür ürünleri için kullanılırken halk bilimi çalışmalarında anlamlı bütün kültürel biçimlerin metin olduğu kabul edilmektedir. Bu çerçevede sözlü geleneğe dayalı Türk halk kültür metinleri, Osmanlı yenileşme hareketleriyle birlikte aydın kesimin gündemine girmiştir. Millileşme hareketleriyle başlayan halk kültürüne olan ilgi, Cumhuriyet Döneminde farklı siyasî kesimlerden aydınların önemli beslenme kaynağı olmuştur. Bu bağlamda, Bedri Rahmi Eyüboğlu halk kültürü unsurlarını sözlü dile dayalı göstergelere dönüştürerek kullanan sanatçılardan birisidir. Bu durum Eyüboğlu'nun ideolojik tavrıyla da ilgilidir. Makalede Eyüboğlu'nun şiirlerinde sözlü ve yazılı kültürdeki metinlerarası ilişki ele alınmıştır. Konuyla ilgili literatür taraması yapılmış ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun şiirleri metin analizi yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak Eyüboğlu'nun halk hayatını ve kültürünü önceleyen duyarlılığı şiire yansıttığı görülmüştür. Eyüboğlu, halk kültürüne ait göstergeleri, genellikle alıntılama yöntemiyle şiirlerinde kullanmıştır. Bu durum sözlü geleneğe dayalı kültürel unsurların, modern metinlerin içerisinde yeniden üretilmesini örneklendirmektedir. Ayrıca Eyüboğlu, sözlü ve yazılı kültür arasında kurduğu metinlerarası ilişkiyle tarih, kültür ve gelecek zincirine katkıda bulunmuştur.
Dergi Karadeniz
ÖZ Resim sanatında kadın konusu ilk çağlardan beri var olagelmiştir. Türk resim sanatına baktığımızda kadın imgesi resimde Avrupa sanatı etkisinde gelişim göstermiştir. Osmanlı ordusu mensubu askeri okullarda ve Avrupa'da eğitim görmüş asker ressamlar, muhafazakâr yaklaşımla da olsa resimlerinde 'kadın' imgesini ilk kullanan sanatçılar olmuşlardır. Kadın, resimde imge olmasının yanı sıra icracı olarak yani kadın ressam olarak da karşımıza çıkmaktadır. Tanzimat dönemi, kadın hakları konusunda reformların yapıldığı ve sınırlı da olsa yeni kadın kimliğinin oluşmasını sağlamıştır. Böylece kadınlar, Sanayi-i Nefise Mektebi'nde resim eğitimi alabilmişler, bu sayede resimde de Avrupai giyimli, eğitimli, batılı tarz kadın imgeleri görülmeye başlanmıştır. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde, erkekle eşit koşullara sahip algısı yaratılan kentli kadın imajı ve aynı zamanda Anadolu kadını imgesi, modernleşmenin köyden kente toplumun tamamında yayıldığı görselleştirilmiştir. Bu çalışmada amaç, kadının hem imge olarak temsili, hem de hangi Balkan izleri taşıdığını incelenmektir. Bu bağlamda Osmanlıdan günümüze literatür taraması yapılacaktır. Aynı zamanda Romanya doğumlu Ressam Eren Eyüboğlu portreleri analiz edilerek elde edilen bulgular tartışılacaktır.
Sözlü ve yazılı iletişim biçimini inceleyen bilim dalı göstergebilimdir. Gösteren ve gösterilen, biri düşünce ve kavramları sembolize eden işaretler, diğeri bu işaretlerin gösterdiği düz anlam ve yan anlamlardır. Göstergebilime, göstergeleri inceleyen bilim dalı olmasının yanı sıra anlam olgusunu araştıran ve yeniden yapılandıran bir bilimsel yönelim olarak da yaklaşılabilir. Bu araştırmada Türk resim sanatında önemli bir yere sahip olan Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun resimlerinde bulunan ve Türk halk kültürüne ait imge, işaret ve semboller göstergebilim yöntemiyle çözümlenmeye çalışılmıştır. Sanatçı eserlerinde yer verdiği yerel motiflerin anlamlarını kapalı bir şekilde kullanmakta ve motifler artık kendi örüntülerinin dışında başka biçim ve renklerle kompoze edilmektedir. Cumhuriyet dönemi modernleşme sürecinde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun içsel dışavurumları eserlerinde kendini göstermektedir. Sanatçının şiirleri ve resimlerinde içsel dünyasını yansıtması; şiirleri, eserleri üzerine yazdıkları ve yapıtlarında kullandığı işaret, sembol ve imgelerin neler olduğu ve bu sembollerin göstergebilim disiplininde incelendiğinde hangi anlamlara geldiği bu çalışmanın ana problemini oluşturmaktadır. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiirlerinde ve resimlerinde bulunan göstergeler incelenecek olup, dil göstergeleri ile ilişkilendirilecek ve gösterge bilim çözümleme yöntemi ile çözümlenecektir. Çalışmanın giriş bölümünde amaç, önem ve yönteme ilişkin bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde Göstergebilim terimleri ve temel kavramlar ele alınmıştır. Sonuç bölümüne kadar olan kısımda ise Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ressamlığı, sanatçının eserlerine yön veren etkenler, resimlerindeki göstergelerin, göstergebilim çözümleme yöntemi ile incelenmesine çalışılacaktır. Sonuç bölümünde ise Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun eser üretmedeki anlayış ve yöntemiyle birlikte sanatçının söylem düzlemi ile örneklem düzlemi arasındaki ilişki ortaya koyulmuştur.
2003
This article is on Anatolian Alevism, according to the views of Fuat Koprulu. Having been one of the first to study this subject matter in the early years of the republic of Turkey, Koprulu provides very insightful and objective insights. Turkish history and Turkish beliefs before and after Islam are discussed. Central figures such as Ahmad Yasawi and Yasawiyya are also discussed. The history of the various sects are discussed. They are the history of religious synretism in Asia minor; the migration of the Turks from Central Asia to Asia Minor that lasted 4 centuries; the formation of Sufism in Asia Minor; Heterodox sects such as Haydariyya, Kalendariyya and Babais; and such heretical actions; the bektashi order's formation, as well as the Hadji Bektash Wali. Finally, I made my explainations and critics about Koprulu's views and then pointed out to my evalations on this matter
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Orta Asya’dan gelen bir kasırga gibi önlerine çıkan devletleri ve son derece gelişmiş şehirleri harap eden Moğol istilâsı nedeniyle yaşanan göçlerin Anadolu sûfîliği üzerinde de oldukça etkili olduğuna dair genel değerlendirmelere rağmen bu sürecin nasıl gerçekleştiği henüz aydınlatılmış değildir. İstilâ hareketiyle birlikte Anadolu’ya hangi şeyh ve dervişlerin geldiği sorusu da kesin bir cevaba kavuşmamıştır. Ayrıca Anadolu’nun dinî-tasavvufî çehresini değiştiren zümrelerin bu coğrafyada nasıl bir iktidar, toplum ve tasavvuf yapısıyla karşılaştıkları da cevap bekleyen bir diğer soru olarak önümüzde durmaktadır. Mezkûr sorulara bazı cevaplar aranan bu çalışmada, Necmeddîn-i Dâye’nin hayatı ve Anadolu hikâyesi merkeze alınmıştır. Zira istilâ sürecini tecrübe eden Kübrevî derviş, Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad’a sunduğu Mirsâdü’l-İbâd adlı eserinde Moğollar zamanında neler yaşadığını, Anadolu’ya neden göç ettiğini, göç esnasında hangi güzergâhtan geçtiğini nakletmesi bakımından müstesna bir konuma sahiptir. Onun bu konumunu perçinleyen bir diğer husus ise Anadolu’nun dinî-tasavvufî hayatına dair bazı değerlendirmelerde bulunmasıdır. Yeni bir yaşamın idamesi için geldiği Selçuklu Anadolu’sundan bir süre sonra ayrılan Necmeddîn-i Dâye, Mermûzât-ı Esedî adlı eserini ise Erzincan hâkimi Alâeddin Dâvudşah’a sunmuştur. Bu eserinde geçen betimleyici ifadeler her ne kadar şahsî mülahazalar olsa da bir dervişin nazarından Ortaçağ Anadolu’sunda oluşan mezkûr yapıyı anlamamıza katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla onun bu hususta bizlere aktarmış olduğu her bir satır ayrı bir önem taşımaktadır. Ancak buna rağmen Necmeddîn-i Dâye’nin Anadolu hikâyesine dair bazı hususlar karanlıkta kalmaktadır. Bu çalışmada çağdaş ve modern araştırmaların yanı sıra kültür tarihi kaynakları addedilen menâkıbnâmelerden hareketle hikâyenin cevap bekleyen bazı yönleri de aydınlatılmaya çalışılmıştır.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2019
Türk dünyası edebiyat birikiminin Kazak coğrafyasında şiirleriyle dikkati çeken Şakerim Kudayberdiulı ideal sahibi, düşünen bir şairdir. O şiirlerinde sadece mensubu olduğu millete değil tüm insanlığa faydalı olabilecek şeyleri bizzat kavramaya, kavrayabildiklerini de birinci elden okuru ile paylaşmaya çabalar. Onun şiirlerinde düşünme fiili çoğu zaman oluş hâlinde verilir. Yine bu şiirlerde bireyin ihtiyaç ve menfaatlerine karşılık gelen, geçici ve derinliksiz; toplumun faydasına hizmet eden, ahlak hâlini almış, derinlikli olmak üzere iki farklı düşünme fiiline dikkat çekilir. Şair okuyucularını, bu iki düşünme biçimi arasında ideal olduğuna inandığı şekilde bir düşünme yeteneği kazandırmak için uğraşır. Kazak coğrafyasında eğitim, millî birlik ve doğru din anlayışı konusunda yaşanan sıkıntılar sebebiyle ideal düşünme biçiminden uzaklaşıldığını düşünen Kudayberdiulı, geleceği kurtarmak için bu düşünce şeklinin yeniden kazanılması gerektiğine inanır. Çünkü ona göre adalet, doğruluk, özgürlük ve hak kavramlarının hem teorik hem de pratik olarak bireyin ve toplumun hayatında yerleşik hâle gelebilmesi bu düşünce biçiminin kazanılmasıyla mümkün olacaktır.
Journal of Turkish Research Institute, 2003
Turkish Studies, 2009
Afyon Kocatepe University Journal of Social Sciences, 2021
Yunus Emre Divanı"nın bilinen 40 kadar yazması vardır. Bu yazmalara kimi zaman yenileri de eklenmektedir. Bununla birlikte varlığı uzun süredir bilinip üzerinde çalışma yapılmamış yazmalar da vardır. Kahire yazması bunlardan biridir. Bu yazıda Yunus Emre Divanı"nın Kahire yazması hakkında kısa bir bilgi verilecek ve yazmadaki "şimden girü" redifli şiir aktarılıp bir dilbilgisel yapı üzerinde durulacaktır. Kahire yazmasındaki "şimden girü" redifli şiir, yazmanın 7a-b yaprağında bulunmaktadır. Bu şiir Fatih yazmasında yoktur, Mustafa Tatcı"ya (1990) göre bu şiir Nuruosmaniye yazmasında bulunmaktadır. İncelemeye aldığımız metinde "-sA gerek şimden girü" yapısı birinci beyitte iki ve diğer beyitlerde birer kez olmak üzere toplamda 10 kez geçmektedir. Bu beyitlere bakıldığında "-sA gerek şimden girü" yapısının beyitlere kiplik anlamları (ayrıntılı bilgi ve karşılaştırma için bk.
I. Uluslararası Kanuni Sultan Süleyman Sempozyumu
Trabzon’un Maçka ilçesinde 1925’te doğan yazar, şair, araştırmacı, çevirmen İsmet Zeki Eyuboğlu, babasının işi dolayısıyla İstanbul’a giderek 1948’de Vefa Lisesi’ni, 1953’te ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü tamamladı. Trabzon ve Türkiye’nin en geniş ailelerinden olan Eyuboğulları’nın bir ferdidir. Sabahattin ve Bedri Rahmi Eyuboğlu kardeşlerin kuzenidir. 2003’te İstanbul’da ölen kültür adamının mezarı Maçka’dadır. İsmet Zeki Eyuboğlu’nun şiirlerinde bireysel yaşantısının, aile üyelerinin, arkadaşlarının, duygu dünyasının, coğrafyasının yanında anılarının da önemli bir yeri vardır. Ayrıca onun toplumsal yaşantıda rahatsızlık duyduğu irtica, dini siyasete alet edenler, yobazlar, şiirlerinde önemli bir yer tutar. Dinlerle ilgili pek çok çalışması bulunan şairin “insan” ve “sevgi”yi öne alan bir inanışa yazı ve şiirleriyle katkı sağlama duyarlılığı vardır. Şairin şiirlerinin en önemli odaklarından biri de Milli Mücadele döneminde Trabzon ve Maçka’nın durumudur. Yöre halkının düşmana karşı mücadelesini modern bir destan sesiyle verme çabası içinde olmuştur. Bu çalışmada, İsmet Zeki Eyuboğlu’nun yaşamı ve şairliği söz konusu edilerek “Taşoluğun Başında”, “Kara Zıpkalı Uşaklar Destanı”, “Bu Son Fasıldır Ey Ömrüm Nasıl Geçersen Geç” kitaplarında yer alan şiirleri üzerinde durulacaktır. The writer, poet, researcher and translator İsmet Zeki Eyuboğlu, who was born in 1928 in Trabzon's Maçka district, went to Istanbul for his father's work and completed the Vefa High School in 1948 and the Philosophy Department of the Istanbul University Faculty of Literature in 1953. He is a member of Eyuboğulları family which is one of the largest of Trabzon and Turkey. Cousin of Sabahattin and Bedri Rahmi Eyuboglu brothers. The tomb of the cultural man who died in Istanbul in 2003 is in Maçka. Individual life, family members, friends, emotional world, geography, and memories have an important place in İsmet Zeki Eyuboğlu's poems. In addition, his reaction to the discomfort of social life, religion, politicians, instrumentalists, poetry holds an important place. The poet has many works related to religion and has the sensitivity to contribute to a belief which gives priority to "human" and "love" by writing and poetry. One of the most important focal points of the poet's poems is the situation of Trabzon and Maçka during the National Struggle period. He has been struggling to give the people of the region the struggle against the enemy with the sound of a modern epic. In this study, the poems of İsmet Zeki Eyuboğlu's life and poetry will be emphasized in the titles of “Taşoluğun Başında”, “Kara Zıpkalı Uşaklar Destanı”, “Bu Son Fasıldır Ey Ömrüm Nasıl Geçersen Geç”.
Tasavvur-Tekirdağ İlahiyat dergisi, 2021
İntihal: Bu makale, ienticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: is article has been scanned by ienticate. No plagiarism detected.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.