Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2010, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
…
29 pages
1 file
Dinler Tarihi bize yeryuzunde varlik surdurmus butun dinlerin ve inanc sistemlerinin cesitli gruplara, mezheplere, hatta kuruculannin da amaclamadigi farkli kimliklere burundugunu gostermektedir. Kimi zaman bu durum soz konusu inanc sisteminin temel yapisindan kaynaklandigi gibi, kimi zaman da dis faktorler etkin rol oynarlar. Hiristiyan dininin tarihi surec icerisinde diger iki buyuk semavi din olan islam ve Musevilige kiyasla daha fazla alt olusum ve mezheplere aynlmasinda, onun spekulasyonlara acik cok sayida teolojik temel kavramlara sahip olmasinin onemli rol oynadigi dusunulebilir. Tartismalar ve ilk aynimalann temelinde Isa'nin konumu, diger bir ifade ile kristoloji meselesi yatmaktadir. Daha ilk yuzyilindan baslayarak Aziz Paul'un yonlendirdigi bu din, kisa zamanda hem genisce yayilma Imkani bulmus hem de mensuplan arasinda cok farkli yorumlara sahne olmustur. Bunun neticesinde bircok ayniici grubun acilar arasinda en etkili olanlardandir. Bu makalenin amaci Bizans d...
Tarih, insanlığın ortak hafızasıdır. Binlerce yıllık bu hafıza; binlerce yıllık insana dair iyi-kötü, acı-tatlı her şeyin kayıtlarını tutar ve bir sonraki kuşağa aktarılarak her daim aktif bir işlev görür. Bu hafıza içerisinde şüphesiz ki zalimler ve mazlumlar ayrı bir yer tutar. Özellikle inancı, mezhebi ya da fikirleri için dini ve siyasi otoritelerce bedensel ceza ve işkencelere maruz
ENDÜLÜS’TE MÜSLÜMAN – HIRİSTİYAN İLİŞKİLERİ
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Hıristiyan dünyanın birliğini sağlamak amacıyla çeşitli kiliseler tarafından yürütülen ökümenik faaliyetler, özellikle 20. yüzyılda büyük bir ivme kazanmıştır. Bu çerçevede yapılan kiliseler arası diyalog faaliyetleri, inanç birliğini sağlamanın yanı sıra, misyonerlik, göç hareketleri ve farklı mezhepler arası evlilikler gibi pratik sorunlara çözüm bulma kaygılarıyla hız kazanmıştır. Günümüzde birçok kilise, ökümenik diyaloğun öneminin farkındadır. Ancak bu tür ökümenik faaliyetlerde nadiren başarılı sonuçlar alınabilmiştir. Eski Katolik Kiliseleri ile Anglikan Kilisesi arasında gerçekleştirilen ortak komünyon (intercommunion) anlaşması, tarihsel olarak farklı menşelere dayanan iki kilise arasında gerçekleştirilen ilk başarılı ökümenik kazanım olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmada önce ökümenizm ve ökümenik hareketler ile ilgili betimleyici bir değerlendirme yapılmıştır. Ardından Eski Katolik Kiliseleri ile Anglikan Kilisesi arasında gerçekleştirilen ortak komünyon anlaşması betimlenmiş ve tartışılmıştır.
ANKARAD / AJARS ANKARA ANADOLU VE RUMELİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ANKARA’ S JOURNAL OF ANATOLIA AND RUMELIA STUDIES, 2021
Öz: Osmanlı İmparatorluğu’nun Rumeli topraklarında 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında meydana gelen Pazvandoğlu İsyanı, imparatorluğun itibarını sarsacak derecede etkili olmuş bir isyandır. Dolayısıyla bu isyanın bastırılması, imparatorluk için temel önemdedir. Bu noktada da Osmanlı İmparatorluğu, Pazvandoğlu üzerine birçok sefer düzenlemiştir. Bunlardan biri de Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa’nın Rumeli seraskeri unvanıyla 10 Nisan 1798’de çıktığı seferdir. Buradan hareketle çalışma, Küçük Hüseyin Paşa’nın Rumeli seraskeri olarak çıktığı bu seferi konu edinmektedir. Böyle bir konuyu seçmemizdeki ana etken, bu seferin, Pazvandoğlu İsyanının gölgesinde kalmış olmasıdır. Oysaki seferin arka planında bir hizip çatışması vardır ve III. Selim üzerinde nüfuz sahibi olan Küçük Hüseyin Paşa, rakiplerinin girişimiyle zoraki bir şekilde Rumeli seferine yollanmıştır. Anahtar Kelimeler: Küçük Hüseyin Paşa, Kaptan-ı Derya, Serasker, Rumeli, Vidin, Pazvandoğlu İsyanı. Abstract: The Pazvandoğlu Rebellion, which took place in the Rumelian territories o f the Ottoman Empire at the end o f the 18th and the beginning o f the 19th centuries, was a revolt that was effective enough to shake the reputation o f the empire. Therefore, the suppression o f this rebellion was essential for the empire. At this point, the Ottoman Empire organized many campaigns on the Pazvandoğlu. On one o f these campaigns, the Chief Admiral Küçük Hüseyin Pasha embarked on April 10, 1798 with the title o f serasker o f Rumelia. Thus, the study focuses on this expedition o f Küçük Hüseyin Pasha, who joined this campaign as the serasker of Rumelia. The main reason for choosing this topic is that this campaign was overshadowed by the Pazvandoğlu Rebellion. However, there was a clique conflict in the background o f the campaign and Küçük Hüseyin Pasha, who had influence on Selim III, was sent to Rumelia campaign forcefully with the attempt o f his rivals. Keywords: Küçük Hüseyin Pasha, Chief Admiral, Serasker, Rumelia, Vidin, Pazvandoğlu Rebellion.
2012
Son yillarda yapilan arkeometrik kil analizleri Canakkale civarinda arkaik seramik ureten bir isligin varligina isaret etmistir. “Hellespontos Isligi” adi verilen bu seramik uretim merkezinin temel olarak Guney Ionia stilinde seramik urettigi ve urunlerini, en azindan Karadeniz’deki bazi koloni kentlerine pazarladigi anlasilmistir. Analizi yapilan orneklerden yola cikarak bu isligin urunlerini mumkun oldugunca net bir sekilde tanimlayabilmek bu calismanin amaclarindan birisidir. Parion kenti nekropolis alanlarinda 2004 yilinda gerceklestirilen calismalar Hellespontos Isligi urunu olabilecek seramik ornekleri sunmustur. Bu seramiklerin yani sira, ayni isligin ya da muhtemel diger yerel isliklerin urunleri olabilecek bazi seramik gruplarina dikkat cekilmistir
Özet Bu çalışmada filozofların düşüncelerinin yaşadıkları zaman ve mekandan bağımsız olmadığı görüşünden hareketle Hayek ve Polanyi'nin iktisadi düşüncelerinin oluşumu incelenecektir. " Kısa 20. yüzyıl " ı kuşatan karmaşanın ortasında neredeyse aynı zamanda ve aynı coğrafyada yaşayan bu iki düşünürün görüşlerinin ve ideolojilerinin, yaşadıkları mekândaki (Budapeşte vs. Viyana) ve onları kuşatan kültürel çevredeki farklılıklara bağlı olarak şekillendiği iddia edilmektedir. Abstract In this article, the formation of Hayek and Polanyi's economic thoughts will be discussed on the basis of the argument which states that " thoughts of the philosphers could not be isolated from time and place where they lived ". Put differently, it is claimed that the ideas and the ideologies of Hayek and Polanyi, who lived amidst the turmoil surrounding the " short twentieth century " at nearly the same time and the same geography, were formed according to the discrepancies in the places where they live (budapest vs. vienna) and the cultural climate that surrounds them.
Kırklareli Hapishanesi, 2021
Gülay APA KURTİŞOĞLU ÖZ: 1858 Ceza Kanunu'yla hapis cezası asli bir ceza olarak Osmanlı Hukuku'nda yer almaya başlayınca, asli bir ceza infaz kurumu olarak da hapishaneler inşa edilmeye başlanmıştır. Osmanlı Dönemi'nde modern anlamdaki hapishanelerin yapılanması, Tanzimat ve Sultan II. Abdülhamit dönemlerine rastlar. Sultan II. Abdülhamit döneminde ülkenin pek çok yerinde kâgir, tek veya iki katlı, eski binalardan dönüştürülen veya şahıslardan kiralanan hapishaneler yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu dönemde inşa edilen Kırklareli Hapishanesi de bunlardan biridir. Kırklareli'de 1867 yılında bir hapishane inşaatına başlanmış ancak bu hapishane,1888 yılında ihtiyaca cevap veremez hale gelmiştir. Zamanla tamir edilse de yeterli gelmemiş, Hasip Paşa'nın mutasarrıflığı döneminde Hükümet Konağı ve Jandarma Dairesiyle birlikte hapishane yeniden inşa edilerek 1892 yılında tamamlanmıştır. Zamanla eklemelerle özgün planı değişen Kırklareli Hapishanesi, dönemin hapishane binalarıyla benzer özellikleri ve plan şemasıyla önemli bir kamu yapısıdır. Daha önce mimari açıdan incelenmeyen Kırklareli Hapishanesi detaylı olarak ele alınmıştır.
GAFUR GULAM BILDIRI KİTABI, 2024
Özet Gorbaçov’un 1986 Aralık ayında Dinmuhamed Konayev’i Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreterliği görevinden alarak yerine Kazak olmayan Rusya’nın Ulyanov Eyaleti Parti Komitesinin Birinci Sekreteri Genadi Kolbin’i ataması ile meydana gelen protesto olayları, dönemin iktidarı tarafında çok kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Barışçıl bir gösteri olarak başlayan bu olaylar Gorbaçov’un “açıklık” ve “yeniden yapılanma” politikasına ters bir şekilde bir devlet terörüne dönüşmüştür. Olaylar sırasında birçok gösterici öldürülmüş, ağır yaralanmış, hapse atılmış, bir kısmından da daha sonra haber alınamamıştır. Aralık ayında gerçekleşmesi sebebiyle Aralık (Jeltoksan) olayları olarak anılan bu kanlı hadisenin Kazak bağımsızlık hareketinde önemli bir rolü vardır. Bu olaydan birkaç sene sonra 1991 yılında Kazakistan bağımsızlığına kavuşmuştur. Sovyetler Birliği döneminde tamamen devlet kontrolünde olan edebiyat, bağımsız Kazakistan Cumhuriyetinin kurulmasıyla birlikte istediği özgürlük ortamına kavuşmuştur. Bağımsızlığın kazanılmasının ardından edebiyatın üzerinden siyasi baskının kalkması ile birlikte edebiyat, içerik ve söylem olarak hızla gelişmeye başlamıştır. Sovyetler Birliği döneminde politik gerekçelerle yasaklanan yazar ve şairlerin eserleri yeniden okurlarla buluşmuş ve politik açıdan işlenmesi yasaklı olan konular edebiyata girmiştir. Sovyetler Birliğinin son dönemlerinde meydana gelen Jeltoksan ayaklanması da bağımsızlık öncesinde edebi eserlerde yer alamayan siyasi açıdan sakıncalı bir konu olmuştur. Bağımsızlığın elde edilmesinin ardından Kazak millî bağımsızlık hareketi açısından önemli bir dönüm noktası olan Jeltoksan hadisesi edebiyatta özgürce yerini alabilmiştir. Jeltoksan ayaklanması ile ilgili belgeler, tarihi gerçekler, Sovyet hükûmeti döneminde karartılmıştır. “Bu ayaklanma sırasında ya da hapishanelerde kaç kişinin öldüğü, kaç kişinin kaybolduğu, ceza aldığı, bu hadise ile bağlantısı olduğu gerekçesi ile kaç kişinin işinden ya da okullundan atıldığı” gibi gerçekler ancak bağımsızlıktan sonra araştırılabilmiştir. 1986 Jeltoksan olayları ile ilgili daha sonradan belgesel nitelikte çok sayıda araştırma kitabı yazılmıştır. Araştırma türündeki kitapların yanında Jeltoksan hadisesini konu alan roman, hikâye, şiir, tiyatro tarzında edebi eser de kaleme alınmıştır. Jeltoksan hadisesi, Kazakistan bağımsızlık hareketinde önemli bir role sahip olması ve bağımsızlıktan birkaç sene önce yakın tarihte gerçekleşmesi, acıların çok sıcak olması gibi sebeplerden dolayı, bağımsızlık sonrası edebi eserlerine de çok konu olmuştur. Bu konuda eserler yazan yazarlar arasında bizzat bu ayaklanmaya katılmış isimler de vardır. Bu çalışmada Jeltoksan olayının Kazak hikâyelerine yansıması üzerinde durulacaktır. Anahtar kelimeler: Jeltoksan ayaklanması, Kazak hikâyeciliği, Kazak edebiyatı Abstract The protests that took place after Gorbachev dismissed Dinmuhamed Konayev as the General Secretary of the Communist Party of Kazakhstan in December 1986 and replaced him with Genadi Kolbin, the First Secretary of the Party Committee of the Ulyanov Province of Russia, who was not Kazakh, were suppressed in a very bloody way by the government of the time. What started as a peaceful demonstration turned into a state terror, contrary to Gorbachev’s policy of “openness” and “restructuring”. During the events, many demonstrators were killed, seriously injured, imprisoned and some of them were not heard from afterwards. This bloody event, known as the December (Jeltoksan) events because it took place in December, played an important role in the Kazakh independence movement. A few years after this event, Kazakhstan gained its independence in 1991. Literature, which was completely under state control during the Soviet Union, gained the freedom it desired with the establishment of the independent Republic of Kazakhstan. With the lifting of political pressure on literature after independence, literature began to develop rapidly in terms of content and discourse. The works of writers and poets who had been banned for political reasons during the Soviet Union were reintroduced to readers, and topics that were politically banned were introduced to literature. The Jeltoksan uprising, which took place in the late Soviet Union, was also a politically objectionable subject that could not be included in literary works before independence. After independence, the Jeltoksan incident, which was an important turning point for the Kazakh national independence movement, was able to take its place freely in literature. Documents and historical facts about the Jeltoksan uprising were blacked out during the Soviet government. It was only after independence that facts such as “how many people died during the uprising or in prisons, how many people disappeared, how many people were sentenced, how many people were dismissed from their jobs or schools because of their connection with this event” were investigated. The 1986 Jeltoksan events have subsequently been the subject of numerous documentary research books. In addition to research books, novels, stories, poems and plays were also written about the Jeltoksan incident. Due to the fact that the Jeltoksan incident played an important role in the independence movement of Kazakhstan and took place in recent history a few years before independence, and the pain was very hot, it was the subject of many post-independence literary works. Among the authors who wrote works on this subject, there are also names who personally participated in this uprising. This study will focus on the reflection of the Jeltoksan event in Kazakh stories. Key words: Jeltoksan uprising, Kazakh storytelling, Kazakh literatüre
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ÇAĞLAR BOYUNCA ÜRETİM VE TİCARET: Prehistorya’dan Bizans Dönemi’ne, 2019
Şarkiyat Bilim ve Hikmet Vakfı Yayınları, 2024
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 1982
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2023
NAZİLLİ VE ÇEVRESİNİN ARKEOLOJİK ZENGİNLİKLERİ, 2021
Berikan Yayınevi, 2020
HAVACILIKTA HALKLA İLİŞKİLER, 2022
Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırmaları Dergisi, 2017
HAPİSHANE TARİHİMİZDEN BİR KESİT , 2023
Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 1974