Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Platform
…
76 pages
1 file
Platform’un 28. sayısı insanlığın gündemindeki hayati bir meseleye odaklandı: İklim ve Çevre. Bu yıl COP27 Konferansı Mısır’da düzenlenirken gelecek yıl Birleşik Arap Emilikleri’nde düzenlenecek. Çevre ve iklim için küresel iş birliğine dahil olan Müslümanlar, bireysel ve toplumsal tabanda da çevre için aksiyon alıyor. Ancak Müslümanların çevre için ürettiği fikirler ve aldıkları aksiyon iklim değişikliğiyle mücadele için yeterli mi? Müslümanlar çevre ve iklim konusunda insanlığı harekete geçirecek maddi ve manevi güce sahip mi? Sözün özü, Müslümanlar çevre ve iklim konusunda inançlarının bir gereği olarak üzerine düşen vazifeleri ne kadar yerine getirebiliyor? Platform’un bu sayısında Müslüman toplumlar için önemli bir gündem olduğunu düşündüğümüz çevre ve iklim meselesini ele aldık. Çevre ve iklim temasını toplumsal hareketlerden finansa, uluslararası iş birliklerinden savaşlara kadar geniş bir bağlamda ele aldık. Betül Doğan Akkaş bu sayıda Körfez ülkelerinin yenilenebilir enerji politikalarını, Ömer Faruk Tekdoğan İslami Yeşil Finans’ı, Emrullah Aydın İİT ülkelerinin sürdürülebilirlik politikalarını analiz etti. Platform’un bu sayısında pek çok analiz, söyleşi, değerlendirme ve veriler bulunuyor.
Hem Hal
*4 Hulme, M. (2009) Why we d sagree about cl mate change: understand ng controversy, nact on and opportun ty, p.361. New York, Cambr dge Un vers ty Press.
İklim Krizine Karşı Yeşil Adil Dönüşüm: Türkiye İçin Politika Önerileri, 2021
İklim değişikliğinin sebep olduğu sorunlar, son yıllarda daha net bir şekilde gözlemlenmektedir ve Türkiye de bu sorunlara şahit olmaya başlamıştır. 2021’deki ani sel baskınları, kontrolden çıkan orman yangınları, toplu filamingo ölümleri, hidroelektrik potansiyelindeki kayda değer düşüş ve büyükşehirlerdeki su kıtlığı gibi sorunlara hızlı çözümler üretilememesi, Türkiye’nin iklim değişikliğinin getirdiği yeni gerçeklikle baş etmesi için gerekli politika araçlarına sahip olmadığını göstermektedir. Araştırmamızda vardığımız bulgular Türkiye’nin gerekli politika araçlarını geliştirememesi ve iklim değişikliğine hazırlanmaması durumunda karşılaşacağı koşullarla ilgili de karanlık bir tablo çizmektedir. Bu nedenle, iklim konusunun Türkiye gündemine getirme, Türkiye’nin karşılaşacağı sorunlara karşı güçlenmesini sağlayacak politika önerilerini sunma ve devam edecek tartışmalara zemin hazırlama sorumluluğu hissetmekteyiz. Çalışmanın geri kalanında da iklim değişikliğini “iklim krizi” olarak adlandırarak bu sorunun aciliyetine dikkat çekmeyi ummaktayız
İklim krizine yönelik çözüm arayışları devletlerarası konferanslarda ve çeşitli örgütler çerçevesinde iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum çalışmalarına yönelik olarak devam etmektedir. Ekonomik çıkarları öncelikli olan devletlerin ileri sürdüğü argümanlar ile bilim insanlarının ortaya koyduğu veriler arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. İklim krizinin zemininde yatan sosyal adaletsizlik burada da karşımıza çıkar. Birçok durumda devletler, kendilerini yönlendiren çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda, bilim insanlarının uyarılarını görmezden gelmektedir. Dolayısıyla iklime ilişkin kararlarda inisiyatif devletlerin ve sermayenin elindedir. Uluslararası antlaşmalara taraf olan devletlerin büyük bir bölümünün, bu kararlarda yer alan hedeflere ulaşmanın çok uzağında olduğu görülmektedir. Ancak aynı zamanda iklim krizi konusunda harekete geçilmesi gerektiğinin de farkındadırlar. Bunu sağlayan, 1970’li yıllardan bugüne dek inisiyatif kullanarak bir baskı unsuru yaratan ve giderek güçlenen “çevresel adalet” hareketleridir. Bu çalışmanın temel amacı iklim değişikliği ile mücadelede iklim adaleti hareketlerinin ve iklim adaleti kavramının geçmişten bugüne kadar gelen kavrayışlarını ele alarak yeni bir demokrasi anlayışının yaratacağı etkileri tartışmaktır. Ekolojik bütünlüğü, ekolojik sınırları, etik kaygıları, katılımcılığı, eşitlik ve adaleti, doğa hakkını, yerelliği ve bölgeselliği içeren bir demokrasi anlayışının, ekolojik krizin etkisini azaltacağı ve iklim adaletini sağlayabileceği bu çalışmanın temel argümanlarından biridir. Çalışmada iklim adaletinin ve toplumsal adaletin sağlanabilmesi için literatürde net bir tanıma sahip olmayan ekolojik demokrasi kavramı ve bu yeni demokrasi anlayışının neleri kapsaması gerektiği tartışılacaktır.
BEYTULHIKME An International Journal of Philosophy , 2022
Şehirler, ormanlar, denizler ve gökyüzünün oluşturduğu insanı kuşatan varlık dünyasına çevre denilmektedir. Bu mekanlar insan gibi tüm canlıların yaşam alanıdır. İnsan bu alanların bir parçası olmasına rağmen zamanla buralara zarar vermeye başladı. Teknik ilerlemeye paralel olarak ağaçlar kesildi, toprak ve sular kirlendi ve gökyüzü zehirlenmeye başladı. Çevre sorunları insanın ve tüm canlı türlerinin geleceğini yok etmeye başladı. Bu sebeple düşünürler yaşanan bu sorunların üstesinden gelmek için çözüm üretmeye başladılar. Bu amaçla yeni çevre kuramları ve çevre ahlakı ilkeleri geliştirdiler. Bu süreçte şüphesiz insanlığa yol gösteren ve evrensellik iddiasında bulunan İslam inancının da yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerileri de bulunmaktadır. Gerek Kuran-ı Kerim’de ve gerekse Hz. Muhammed’in yaşamında çevre önemli bir yere sahipti. Ancak dönemleri itibariyle yıkıcı çevre felaketleri olmadığı için İslam alimleri konuya yönelik sistematik bir söylemde bulunmadılar. Ancak bugün Müslümanların çevreye nasıl bakmaları gerektiğine dair sistematik bir çevre kuramı oluşturma zorunluluğu doğmuştur. Çünkü birçok akademik sirkülerde İslam dininin çevre ilkeleri sıklıkla sorulmaktadır. İşte biz bu makalede İslam çevre ahlakına dair bir yöntem ve kuram geliştirme denemesinde bulunacağız. İddiamız görece olup bu konuda çalışma yapmak isteyen bilim insanlarına perspektif sunma amacı taşımaktadır.
. Doğa olaylarını d1nl/itikad1 fenomenler olarak değerlendirme eğilimi düşünce tarihinde sıkça rastlanan bir durumdur. İslam' da da yaratıcının varlığına delalet eden ayetler topluluğu olarak algılanan tabiat, tevhid amacını gerçekleştirmeye yönelik delillerin kaynağı olmuştur. Müslüman zihni açısından doğal çevTe, temel bazı ihtiyaçların giderildiği bir alan olmanın ötesinde metafizik hedeflere ulaşınaya yarayan bir araçtır. İlk dönemden itibaren İslam düşünce ekaileri açısından din-çevre ilişkisinin daha çok bu düzlemde kurulduğunu görmekteyiz. inkarcı akımlar karşısında yaratıcının ispatına ayrı bir önem veren Müslümanlar doğal çevreyi ve onu oluşturan varlıklar arasında görülen denge ve uyumu O'nun varlığının en önemli kanıtlarından biri olarak görmüşlerdir. İsHim felsefecileri ve kelamcılar tarafından kurgulanan hudfis, imkan, gaye ve nizam, inayet ve ihtira gibi delillerin yapısı incelendiğinde bu durum kolayca anlaşılmaktadır. Tabii çevre ve bu çevre içinde yaratılan varlıkların oluşturduğu dengeye (nizam 1 tert!b) Kur' an' da da çeşitli vesilelerlc dikkat çekilmektedir.
Akademik Hassasiyetler, 2020
Çevre hakkı kavramı, 2.Dünya Savaşı'nın insanların ve doğanın üzerinde yarattığı tahrip edici sonuçları sonucunda gündeme gelen 3. Kuşak haklar (dayanışma hakları) kapsamında değerlendirilmiştir. Diğer bütün insan haklarında olduğu gibi çevre hakkı da etik bir temele dayandırılmıştır. Ancak bu etik kavramı, çevre bilincinin gelişmesine paralel olarak doğal yaşamı da içerisine almakta ve çevre etiği genişliğinde değerlendirilmektedir. Yine çevre etiğinin içeriğinin de "insanı" veya insanın da içinde olduğu "ekosistemi" temeline alan bir bakış açısı ile oluşturulduğunu gözlemlemek mümkündür. Hali hazırdaki çevre hukuku normlarının büyük ölçüde (içinde birbiriyle bağlantılı/birbirine bağlı unsurların olduğu) ekosistem merkezli bir çevre etiğine değil, (beşeriyetin/beşeri sistemlerin odağı olan) insan merkezli bir çevre etiğine dayandığı görülmektedir. İçinde yaşadığımız ekolojik kriz çağında, iklim sorununun yaşam üzerindeki gelecekteki olası yıkıcı etkileri de artık öngörülebildiği için, çevre hakkı normlarının ekosistem merkezli bir şekilde ele alınması gerekmektedir. İnsan da yaşamı itibariyle ekosistemin bir parçası olduğuna göre ve ekosistemlerin geleceği insanların da geleceğini belirlediğine göre, gerçek anlamda insan menfaati de aslında bunu gerektirmektedir. Bununla birlikte, mevzuatlara girmiş olan bütün uluslararası ve ulusal düzeydeki çevre hakkı normlarının, insan merkezci dahi olsa, metin olarak kalmaması, uygulanabilmesi önem taşımaktadır. Oysa özellikle küresel ısınma/iklim değişikliği sorunlarıyla somutlaşan ekolojik krizin gün geçtikçe derinleşiyor olması var olan çevre hakkı normlarının da tam olarak uygulanmadığını göstermektedir. Bu makalede çevre hakkı kavramının oluşum süreci/nedenleri, güncel bir çevre sorunu çözümlemesi yapılarak ele alınmakta ve bu normların hangi çevre etiğine dayandırılabileceği/dayandırılması gerektiği "siyasal ekolojik" bir çerçevede tartışılmaktadır.
Öz Günümüzde iklim değişikliği ve küresel ısınma, kamuoyu gündeminde ilk sıralarda yer almaktadır. Son bilimsel veriler, insan faaliyetlerinin iklim üzerinde ciddi olumsuz etkileri olduğunu göstermektedir. Bu çalışmanın odak noktasında yer alan Ekolojik Modernleşme Kuramı, bu süreçte çevresel koruma ve ekonomik büyümenin birbirine karşıt değil, aksine birbirini destekleyen süreçler olduğu görüşünü savunarak, adeta yaşanan ikilemlere yapıcı çözüm önerileri getirmektedir. Bu çalışmada söz konusu kapsamda Ekolojik Modernleşme Kuramı ana hatları ile ele alınmış, kuramın temel özellikleri ve ilkeleri, öncülleri, temel öngörüleri ve uygulamaları incelenmiştir. Ardından küresel aktörlerin ekolojik modernleşme sürecinde faaliyetleri kısaca değerlendirilmiş, bu sürecin Türkiye'ye etkisi tartışılmıştır. Çalışmanın son kısmında ise küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili kısa bilgiler verildikten sonra ekolojik modernleşme kapsamında çevresel ayak izleri, ekolojik ve karbon ayak izleri özelinde ele alınmıştır.
In thisarticle, information on Seven Climates in the books of Muslim Geographers would be evaluated. At the same time, peculiarities of Geographic Schools of Iraq and Belh would also be introduced at the article. Eight geographers, Ibn Hurradadbih, Yaqubi, Ibn al-Faqih, Ibn Rusta, Qudame b. Cafer, from the Geographic School of Iraq, and Istakhri, Ibn Khawqal, Maqdisi, from the Geographic School of Belh, would be studied on.
2015
Cevre felsefesinin gittikce oneminin arttigi zamanimizda Muslumanlarin bu konuya yaklasimini hangi kavramlar ve ilkeler belirlemelidir? Islam'in varlik ve hayat anlayisi, insanin dogasina iliskin aciklamalari bu konuda ne gibi yonlendirmelerde bulunuyor? Islam, insanin toplum ve tabiatla iliskilerinde hangi degerleri one cikariyor? Mevcut politik ekolojinin tenkide acik yonleri yok mudur? Bu ve benzeri sorular, Islam acisindan cevrenin ele alinmasini ve bu konuda onun temel aldigi ilkelerin tespit edilmesini gerekli kilmaktadir. Bu makalede Kur’an ayetleri baglaminda varligin degeri, varlikta hayatin degeri, insanin varlik icindeki konumu, onun âlemle olan varolussal iliskisi ve cevreye karsi nasil bir tutum icerisinde olmasi gerektigi gibi meseleler temellendirilmeye calisilacaktir. Boylece bir taraftan Allah eksenli bir ekosistem ve onun olusturdugu cevre anlatilmaya, diger taraftan bu konuda Islam anlayisina dayali butuncul bir bakis acisi sunulmaya gayret edilecektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi- Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu, 2008
Affetmenin Politikası, 2023
Academic Platform Journal of Halal Lifestyle, 2021
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020
Aibu Iibf Ekonomik Ve Sosyal Arastırmalar Dergisi, 2012
Birey ve Toplum, 2012
sosyalbil.selcuk.edu.tr
1. Uluslararası Prof. Dr. Fuat Sezgin İslâm Bilim Tarihi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2020
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD), 2018
İklim Değişikliği, Nedenler, Sonuçlar ve Çözüm Önerileri, 2022
Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2020
İSLAM’DA EKOLOJİ , 2022
Amasya İlahiyat Dergisi, 2022
Yeni Istanbul Calismalari: Sinirlar, Mucadeleler, Acilimlar, 2014
TMMOB Şehir Plancıları Odası 46. Şehircilik Kolokyumu Toplumda ve Mekanda Adalet, 2023
International journal of Science Culture and Sport, 2015