Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2013, Obruk
…
16 pages
1 file
Fransız Zoolog Prof. Raymond Hovasse'ın 1927 yılında İstanbul Darülfünunu Fen Fakültesi Mecmuası'nda yayımlanan "Yarımburgaz Mağarası" başlıklı makalesinin transkripsiyonu, 2013 yılında Mağara Araştırmaları Dergisi Obruk'ta da yayımlandı.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi 100 Yaşında, 2022
The Cave of Yarımburgaz, located in close proximity to the city center of İstanbul has been the scene of several investigations due to its appealing architectural remains of late Antiquity. Rescue excavations in 1986 have revealed stratified deposits of multiple cultural phases, including Hellenistic, Roman and Byzantine periods. Underlying them were well stratified cultural layers of the Neolithic period, featured by five cultural phases. However, the most remarkable was the presence of the long occupational phase of thick and well-stratified Middle Pleistocene levels, well preserved under brecciated travertine layers that were previously considered as the flooring of the cave. The recovery of rich artefactual and faunal remains, together with indicators of climatic changes particularly of sea-level fluctuations led to more extensive excavations from 1988 to 1990, focusing mainly on the Middle Pleistocene layers. The Middle Pleistocene deposits, almost 3 meters thick, along with rich faunal remains, revealed a significant lithic assemblage characterized by pebble tools and coarse flakes. Even though no human remains had been encountered, considering the presence of thick deposits and also its critical location on the bottleneck of the route from Africa to Europe, the significance of the cave in understanding the dispersal of Homo erectus is self-evident.
Antalya Müzesi 100 Yaşında: Antalya'nın Arkeolojik Mirası, Demirel, Mustafa diğ., Editör, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 2022
Küçükyalı Burgaz Sarayı Kazısı, 2022
▼ Özet Bu çalışmanın amacı, isim ve lokasyon olarak mağara araştırmaları envanterine girmesine rağmen, turizm potansiyeli incelenmemiş olan Mersin ilinin Aydıncık ilçesi sınırları içerisinde yer alan Gilindire (Aynalıgöl) Mağarası'nın coğrafi açıdan tanıtılması ve sürdürülebilir ekoturizm kapsamında değerlendirilmesidir. Türkiye mağara literatüründe Kambriyen yaşındaki kayaçlar içerisinde gelişen üç mağaradan biri olan Gilindire Mağarası, hem doğal, hem de turizm açısından oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak yaklaşık 13 yıldan beri turizme açılmaya çalışılan bu mağaranın turizm açısından önemi yeterince anlaşılmamıştır. Bu nedenle çalışmamızda mağaranın turizm açısından yetersiz olan tanıtım ve planlamasının da yapılması düşünülmüştür. Çalışmada ilgili literatür eşliğinde hem harita analizleri, hem de arazi çalışmaları ile toplanan veriler bağlantılı bir şekilde düzenlenerek metin, şekil ve haritalara aktarılmıştır ve bilimsel açıdan coğrafi bir kurgu üzerinden yorumlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Gilindire Mağarası, jeomorfolojik oluşum ve gelişim açısından çok dönemli ve çok kökenli bir mağaradır. Toplam uzunluğu 555 m olan Gilindire Mağarası, faylarla biçimlenmiş yüksek bir kıyıda gelişen falez dikliğinin üzerinde deniz seviyesinden +46 m yükseklikte bulunmaktadır. Hem mağara içinde, hem de mağara çevresinde bulunan doğal unsurlar turizm açısından oldukça önemli ve dikkat çekicidir. Bu nedenle daha detaylı çalışmalarla tespit edilen doğal kaynak değerlerinin turizme kazandırmak için ivedi bir şekilde mağaranın ışıklandırma ve çevre düzeni planı yapılmalıdır. Bunun akabinde ise yoğun tanıtıcı reklam faaliyetlerinin yanında yetkin kişiler tarafından tanıtımının yapılması gerekmektedir. Ayrıca mağara ve çevresinde turizmi aksatacak eksiklerin giderilirken, turizm faaliyetlerini arttıracak uygulamalarında hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2000
Damlataş mağarası, jeomorfolojik olarak Amanos Dağları'nda ve Yakacık çayı havzasında yer almaktadır. İdari bakımdan ise Hatay ili Dörtyol ilçesinin Payas Beldesi Sincan Köyü sınırları içerisinde kalmaktadır. Karadağ kireçtaşı olarak adlandırılan Üst Jura-Alt Kretase yaşlı dolomitik kireçtaşı ile dolomit litolojisindeki formasyon içerisinde gelişmiş ve deniz seviyesinden 542 m yükseklikte yer alan mağaranın uzunluğu ise 95 m'dir. Bu çalışmada Damlataş mağarasının coğrafi özellikleri açıklanacaktır. Bu bağlamda mağaranın bilimsel literatüre kazandırılması ve turizm açısından yetersiz olan tanıtımının da yapılması planlanmaktadır. Çalışmada öncelikli olarak gerek konu, gerekse alan bakımından ilgili literatür gözden geçirilmiştir. Elde edilen bulgular hem harita analizleri, hem de arazi çalışmaları eşliğinde toplanan verilerle bağlantılı bir şekilde düzenlenerek metin, şekil ve haritalara aktarılmıştır ve bilimsel açıdan coğrafi bir kurgu üzerinden yorumlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Damlataş mağarası, günümüzdeki gelişim sürecini tamamlamış ve 540-545 m yükselti basamakları arasında askıda kalmış fosil bir mağaradır. Bu mağara oluşum şekline göre doğal, oluştuğu ana kayaya bağlı olarak, gelişim zamanına göre ikincil mağara türündendir.
40. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT, 2019
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
24. ULUSLARARASI ORTAÇAĞ ve TÜRK DÖNEMİ KAZILARI ve SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI KİTABI, 2021
Tunceli (Dersim) Tarihinden Kesitler II, 2021
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2023
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022