Academia.eduAcademia.edu

Beyoğlu Kültür Yolu'na Haliç'ten Bakmak

2022, Mimar.ist Dergi

Abstract

Neoliberal politikalar doğrultusunda üretim alanlarının kent dışına taşınması bununla birlikte sermaye birikimi için kentsel mekanların tüketime yönelik yeniden dizayn edilmesi 1980’lerden bugüne sermayenin yolunu açarak devletin kentsel politikası haline gelmiştir. Bu süreçte İstanbul özelinde söz konusu kent politikalarının getirisi olan dönüşümden en büyük pay alan bölgelerden biri ise Beyoğlu oldu. Özellikle 2000’li yıllardan sonra çıkarılan çeşitli kanun ve plan değişiklikleri ile kapsamının genişletildiği ve fiziki müdahalenin arttığı dönüşümlerin mekânsal etkisinin yanı sıra sosyo-kültürel sonuçlarının da görünürleştiği bir sürecin içerisinden geçiyoruz. İlk olarak 2020 yılının başında kamuoyuna açıklanan Beyoğlu Kültür Yolu projesi güzergahı ve durakları, karar vericilerin bölgeye, dönüşüm projelerine bütünlüklü yaklaşımını tekrar gözler önüne seriyor. Kentlilerin itirazına sebep olan birçok proje için bir meşrulaştırma aracına dönüştürülen kültür-sanat-müze fonksiyonları ise ‘kültür yolu’ ile bağlanıyor. İktidar için dönüştürülmesi arzulanan sosyal ve kültürel doku ve yaratılmak istenen ideolojinin kültürünü inşa etmenin yanı sıra ilk durağı Galataport İstanbul AVM olan Beyoğlu Kültür Yolu tüketim alanlarına müşteri taşıma, tüketim hattı oluşturma gibi amaçlara da hizmet ediyor. Beyoğlu Kültür Yolu’nun ilk durağı olan Galataport projesine çok benzer şekilde kentsel bağlamdan kopuk, kamusal yarar gözetmeksizin kıyıya inşa edilen diğer proje ise Tersane İstanbul (Haliçport) projesi oldu. Proje kapsamında Grand Pera AVM, Narmanlı Han, Galataport gibi projelere benzer şekilde müzeler yer alıyor. Desantralizasyon sürecinin ardından 1960’lı yıllardan itibaren kültür havzası ve turizm bölgesi olarak planlanan Haliç kıyıları bugün gerek Tersane İstanbul projesi gerekse mevcut yerel yönetimin son dönemde gündeme getirdiği bir parçası tarihi Haliç Tersanelerinde yer alan müze (sanat, film, müzik, fotoğraf) projeleri ile dönüştürülmeye devam ediyor. Galataport ve Haliçport projelerinin gündeme geldiği dönem ve öncesinde kamuoyuna duyurulan yaklaşımlar (Perşembe Pazarı yenileme alanı projesi, Haliç’e su altı karayolu tünel projesi ve Atatürk Köprüsü’nün yıkımı vb.) kesintisiz bir kıyı hattının dönüşümü üzerine tahayyülün bir başka göstergesi oldu. Beyoğlu Kültür Yolu projesi bugün kapsadığı alanın ötesinde Haliç kıyısında süregiden dönüşümün de beslediği ve beslendiği daha geniş perspektif ile büyük bir alanın dönüşümünü vaad ediyor. Haliç kıyıları, Galata kıyıları ve arkasındaki mahallelerin dönüşümünü; Beyoğlu Kültür Yolu ile birlikte değerlendirmenin ve Beyoğlu’nun dönüşümünü bütünlüklü bir şekilde ortaya koymanın elzem olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu yazının amacı, Beyoğlu Kültür Yolu projesini sadece yakın zamanda kamusal alan olarak sunulan Galataport değil Haliç kıyıları ve dönüşümü ve dönüşümü meşrulaştırmak için kullanılan kültür projeleri kapsamında ele almaktır.