Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Demokrasi: Kavram, Kurum, Süreç (Der. Menderes Çınar)
…
26 pages
1 file
Demokrasi kelimesi etimolojik olarak "halk iktidarı" anlamına gelmekle birlikte, günümüz toplumlarında çok farklı anlamlar kazanmış ve birbirinden farklı uygulamaları nitelemede kullanılan bir kavram halini almıştır. Bu farklılık 'demokrasi' kavramının genel bir tanımının verilmesini de güçleştirmektedir.
Popülizmi inceleyen ilk teorik çalışmalar, kavramın siyasal, toplumsal ve ekonomik boyutlarını anlamaya yönelik geniş bir analitik çerçeve sunmuş ve popülizmi bir ideoloji, söylem veya siyasal strateji olarak ele almıştır. 20. yüzyılın ortalarına kadar, popülizm çoğunlukla tarihsel ve bağlamsal bir fenomen olarak incelenirken, alternatif yaklaşımlar kavramın genel özelliklerini sistematik bir şekilde analiz etmeye başlamıştır. Bu çalışma, popülizmi ve popülist söylemi ampirik ve pratik bulgulara dayalı olarak inceleyen çalışmaları içerik analizine tabi tutarak popülizmin dönüştürücü potansiyelini ve demokrasiyle karmaşık etkileşimini incelemektedir. Çalışmanın amacı ise, popülizmin ve popülist söylemin demokratik normlara meydan okumasını, bu meydan okumanın demokrasinin yapısal ve kurumsal dengeleri üzerindeki etkilerini değerlendirmek ve demokratik siyasal sistemin popülizm karşısındaki direnç kapasitesini tartışmaktır. Araştırma bulgularına göre popülizmin ve popülist söylemin demokratik siyasal sistemi etkisi, krizlerin farklı aşamalarında belirginleşmekte ve bu dönüşüm, sistematik olarak değerlendirildiğinde popülizmin siyasal sistemlerde nasıl bir devinim oluşturduğunu anlamak mümkün hale gelmektedir. Araştırma, bu süreçleri kriz başlangıcı, kriz dönemi ve kriz sonrası olmak üzere üç ana aşamada incelemiş ve popülizmin her bir aşamada farklı düzeylerdeki etkilerini araştırma kapsamında ortaya koymuştur.
DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN ENGELLERİ: PATRONAJ VE NEPOTİZM * Vehbi Bayhan Öz Bu makale, Türkiye gibi Doğu toplumlarında, demokrasi ve sivil toplum örgütlerinin gelişmesini engelleyen, patronaj ve nepotizmi vurgulamaktadır. Bunun sonucu olarak, bu tür toplumlardaki mevcut sivil toplum örgütleri, modern demokratik toplumlardaki gibi işlev görmemektedir. Doğu toplumlarındaki sivil toplum örgütlerine dikkatli bir bakış, diğerlerine şans tanımayan "biz" tabanlı, iktidara gelmek için can atan siyasal ve monist bir yapıyı sergilemektedir. Bu, toplumlardaki sosyalleşmenin tipi ve seviyesi ile direkt olarak ilgilidir. Anahtar Sözcükler Abstract
21.ULUSLARARASI KAMU YÖNETİMİ FORMU TAM METİNLER KİTABI, 2022
Muhafazakârlık, gerek bir düşünce sistemi gerekse bir ideoloji olarak özelikle 1789 Fransız Devrimi’nden itibaren toplumsal ve siyasal hayatın belirleyici dinamiklerinden birisi olagelmiştir. Bu çalışmada, bir ideoloji olarak ele alınan muhafazakârlığın karamsar doğasına kaynaklık eden tezler incelenecektir. Muhafazakâr ideolojinin iktidarı elinde bulundurma veya siyasetin merkezinde bulunma arzusuna kaynaklık ettiği düşünülen karamsarlık özelliği, muhafazakârlığın insana, topluma ve siyasete bakışını şekillendiren önemli bir özellik olarak ele alınmıştır. Batı muhafazakârlığını tanımlayan değerlerden biri olan ve Türk muhafazakârlığına da aktarılan karamsarlık, siyasal düzlemde muhafazakâr yapı-bozumunun; sosyal, siyasal ve kültürel hayata yönelik değişimlere karşı dirençli yaklaşımının başat temellerinden olagelmiştir. Muhafazakâr anlayışın kuramsal alt yapısını Aydınlanma- modernizm karşıtlığı, göreceli tezlere yönelik sert eleştiriler oluşturmaktadır. Muhafazakar ideoloji (düşünce yapısı değil salt ve yalın anlamıyla ideoloji) insan doğasına ve siyasal hayatın geleceğine dair barındırdığı karamsar öngörüler hasebiyle, iktidar örüntüsünün kendi kontrolünde olmasını arzulayan bir hüviyete sahiptir. Modernizm ile arasında diyalektik bir ilişki bulunan muhafazakârlık, modernizmi eleştiren söylem ve politikalar ile varlığını perçinlerken aynı zamanda modernizmin kaçınılmaz etkilerini ıslah edip ona uyum sağlayarak, adeta modern kuramın yeni bir yorumunu sunmuştur. Aydınlanmanın toplumun ve devletin geleceğini emanet ettiği akılcıl bireye karşı her daim temkinli olan muhafazakârlık, iktidarın insanın ellerine bırakılmasını göze alabilecek kadar iyimser bir anlayışa sahip değildir. Dönem dönem tutuculuktan ibaret olarak algılansa da muhafazakar akıl, aslında değişimlere ihtiyatlı yaklaşan bir karamsarlıktır. Muhafazakar kuşku, karamsarlıkla birlikte ele alındığındaysa muhafazakarlığın demokratikleşme olgusu karşısındaki “ikircimli” doğası öne çıkmaktadır.
Moment Dergi, 2019
Yazar(lar) (veya ilgili kurum(lar)) 2019. Atıf lisansı (CC BY-NC 3.0) çerçevesinde yeniden kullanılabilir. Ticari kullanımlara izin verilmez. Ayrıntılı bilgi için açık erişim politikasına bakınız. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yayınlanmıştır.
Özet Bu çalışma, demokrasi kültürünü hoşgörü temelinde ele alarak, Hatay örneğinde incelemeyi amaçlamaktadır. Son birkaç yüzyılın yönetim biçimi olan demokrasi, 21. yüzyılda, kitle iletişim araçlarının da etkisiyle gittikçe küçülen ve küreselleşen dünyada kültürel yükselişe geçmiş bulunmaktadır. Fransız Devrimi ile ortaya çıkan demokratik değerler günümüze kadar çeşitlenerek gelmişlerdir. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik rejimi olarak insanlığın ürettiği en iyi rejim vasfını korumaktadır. Sadece bir siyasal yönetim şekli değil; bir yaşam tarzı, bir düşünce biçimi olarak da görülebilir. İdeolojik bir bilinç olarak demokrasi, günümüzde bütün toplumlara egemen olmuş durumdadır. Ülke sınırlarını aşarak evrensel bir nitelik kazanmıştır. Hiçbir ülke kendisini ondan uzak tutamamaktadır. Demokrasi ile yönetilen ülkeler, demokratik yaşam biçimleriyle uygar ülke sayılmaktadır. Demokrasi, kendine ait bir kültüre dayanmakta; farklılıklara ve kültürel zenginliklere hoşgörü ile yaklaşılmaktadır. Bu bağlamda, 'hoşgörü ve barış kenti' diye bilinen Hatay, bu konuda örnek oluşturmaktadır. Son yıllardaki yoğun dış-göç dalgasına rağmen bu misyonunu sürdürmektedir. Abstract This study aims to examine the culture of democracy on the basis of tolerance, in Hatay example. Democracy, which is the form of government in the last few centuries, is on the rise in the globalizing world with the influence of the mass media in the 21. century. Democratic values and diversity have become associated with the French Revolution to the present day. Democratic values associated with the French revolution have become diversified to date. Democracy, as regime of freedom and equality remains the best regime produced by mankind. It's not just a political form of government; it can be seen as a way of life and a way of thinking. Democracy as an ideological consciousness now dominates the whole society. It has gained a universal character beyond the border of countries. No country can't keep it away. Countries governed by democracy are considered as civilized countries with a democratic way of life. Democracy is based on a culture; which approaches diversity and cultural richness with tolerance. In this context, Hatay known as 'the city of tolerance and peace', is an example in this regard. Despite the intense external-migration in recent years it maintains its mission.
Alternatif Politika, 2012
Küreselleşme sürecinde demokratikleşme açısından paradoksal gelişmeler ortaya çıkmaktadır. Bir yandan siyasal iktidarın serbest seçimlerle belirlendiği liberal demokratik rejim genel kabul gören alternatifsiz bir siyasal model olarak her geçen gün daha da yaygınlaşırken, diğer yandan yurttaşlık hakları, çoğulculuk ve katılımcılık gibi demokratik ilkeler açısından önemli kısıtlılıklar gündeme getirmektedir. Demokrasinin küreselleşmesi sürecinde, daha çok demokrasinin formel-biçimsel boyutları üzerinde durulduğu ve demokrasinin çok partili yaşamın varlığı ve iktidarın seçimlerle belirlenmesi temelinde tanımlandığı görülmektedir. Ancak, eşitlik, özgürlük, çoğulculuk ve katılımcılık gibi demokratik değerler açısından pek parlak bir tablo ortaya çıkmamaktadır. Bu gelişmeler, neoliberal küreselleşme sürecinde demokrasiye ilişkin bu eğilimlerin geçici bir durum olmadığını ve yerleşikleştiğini ortaya koymakta, "neoliberal demokrasi modeli" olarak adlandırılabilecek bir demokrasi anlayışının tanımlanabileceğini ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, neoliberal demokrasi modelinin temel özellikleri incelenmektedir.
DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN ENGELLERİ: PATRONAJ VE NEPOTİZM * Vehbi Bayhan Öz Bu makale, Türkiye gibi Doğu toplumlarında, demokrasi ve sivil toplum örgütlerinin gelişmesini engelleyen, patronaj ve nepotizmi vurgulamaktadır. Bunun sonucu olarak, bu tür toplumlardaki mevcut sivil toplum örgütleri, modern demokratik toplumlardaki gibi işlev görmemektedir. Doğu toplumlarındaki sivil toplum örgütlerine dikkatli bir bakış, diğerlerine şans tanımayan "biz" tabanlı, iktidara gelmek için can atan siyasal ve monist bir yapıyı sergilemektedir. Bu, toplumlardaki sosyalleşmenin tipi ve seviyesi ile direkt olarak ilgilidir. Anahtar Sözcükler Abstract
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İstanbul Kent Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2021
DEVENİN YAŞAMIMIZDAKİ YERİ, 2019
Sosyoloji Divanı, 2019
YDÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
20. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi Bildiri Kitabı, 2022
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2024