Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, KORKUT ATA TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ: Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi
https://doi.org/10.51531/korkutataturkiyat.1357039…
31 pages
1 file
Folk narratives that preserve and carry the common cultural values and basic cultural codes transmitted in the oral culture environment to the future are the mirror of societies. The syncretic/heterodox Yassawī dervishes who came to Anatolia from Khorasan as a result of the oppression and coercion imposed by the Mongols in Central Asia in the 12-13. centuries interacted not only physically but also spiritually and intellectually. The Alevî-Bektâşî velâyetnâmas, which bear traces of both the pre-Islamic belief systems and practices of the Turks and Islam and Sufism, are works that reveal the idealized characters, philosophy of life and thought structure of the Turks from the past to the present with their intense sociocultural content and quality. The aim of our study is to examine Alevî-Bektâşî velâyetnâmas in the context of ecocriticism, which emphasizes the relationship between literature and the environment. This theory, in its most general definition, is "the examination of the principles of ecology in literary texts". In its most general definition, this theory is "the study of the principles of ecology in literary texts". In the light of the Velâyetnâmas, from the point of view of tradition, natural cults are in themselves manifestations of reverence for the sacred. The study will reveal the perspective of the tradition on natural objects such as trees, fire, water, stone/earth as well as the elements of the sky, earth and underground that define the triple layer. In addition, water resources, environmental order, destruction of vegetation, attitudes towards the protection of natural heritage, perspective on hunting and hunting, sources of pollution, perception of the life cycle and reflections of nature-culture friendship will be analyzed based on sample passages. The examples identified as a result of the analysis will be evaluated on the axis of Turkish mythology, belief systems and cultural values. As a result of this study, data will be obtained on how the practices aimed at protecting our natural habitat that we share with other living beings and keeping the ecological system in balance were provided in the pre-technology / pre-computing period. Based on these findings, it will be possible to make comparisons with the perspective of today's world, and solutions to the environmental problems of the modern world will be brought to the agenda.
Özet: Makalenin giriş kısmında, 677 Sayılı Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nun mahiyeti ve söz konusu kanunun tarihsel arka planı ele alınmıştır. Birinci kısımda ise Alevîlik-Bektaşîlik meselesinin kökenlerine değinilmiştir. Daha sonra, tekke ve zaviyelerin kapatılmasının ardından yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan durum üzerinde durulmuştur. Son olarak da, konuyla ilgili ortaya çıkan problemlere yönelik çözüm önerileri ve bunların olabilirlikleri üzerinde birtakım değerlendirmeler yapılmıştır.
Aydın Türklük Bilgisi, 2021
Alevi–Bektashi Hagiography Texts in terms of Persuasion Language, 2019
According to recent studies, it has been found out that Alevism has written sources as well as oral sources. Some of the written sources are menâkıb-nâme or velâyet-nâme (hagiography text). In the public circles of Sufism, H. III. century (M. IX. century), from the beginning of the evliyâ menkıbeleri began to occur. We have important data about the Alevi-Bektashi cultural department thanks to the work of the worshiping works. These works; it is very important in terms of carrying historical events, personalities and mentality of the period. Although it is common to the species with extraordinary motifs such as fairy tales, legends and epics, it is kept separate from other species in terms of having historical realities of people, being binding for time and space and being suitable for the geography and believing that the events have been experienced. XIII. century to spread the teachings of the main vessel Khoja Ahmed Yesevi, the cosmos of the chaos of Anatolia, the Khan to bring the harmony of these fathers brought a climate of peace to Anatolia. Anatolian Islam (sufism) which tries to spread and the worship of the evangelical and the present-day copies are accessible. Father, some of whom settled in Anatolia and took part in the foundation of the Ottoman Empire and tried to spread the Anatolian Islam in the Balkans. They persuaded him to enter the path of inner peace in this way. In this regard, the language used in the hagiography is an important touchstone for their understanding. Although it is written that the saints lived long after the century, and there is some evidence of some deterioration and dissolution in the texts, it is protected by the original Alevi-Bektashi ritual and its motifs. In this study, it is aimed to use the persuasion language, symbol and motifs of the miracles in the worship-nâme texts and to make use of the Alevi-Bektashi terminology as a mainstay. In this way, an analysis of language and convincing communication with the examples of Turkish culture and literature, which are the historical works of Turkish culture and literature, will be conducted.
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2012
Dinî tecrübenin teorik ifadesi olarak, ölümden sonra yeniden dünyaya başka bir bedenle gelmek olan tenasüh inancının, Hatay yöresi öncelikli olmak üzere Nusayrilerde olduğu gibi bazı Alevi toplulukların anlatılarında ve günümüz bazı Alevi düşünürlerin yazılarında olduğu görülmektedir. Tenasüh inancı, birçok inanç dünyası içerisinde yer bulmuş karmaşık bir bütünlük olarak belirmektedir; bir yandan Hz. İsa'nın bir başka insan bedeninde dünyaya yeniden geleceği/Mesih inancı ile Hristiyanlık ve hatta İslam retoriğinde rastlanan tenasüh inancının izlerini, Şamanizm ve Hinduizm'de de görmek mümkündür. Bu çerçevede olmak üzere; tenasüh inancının, bir yol olması itibarıyla önemli tasavvuf okullarından biri görünümünde olan Alevilikte yer alışı da karmaşık bir içeriğe sahip olacağı muhakkaktır. Bu çalışmada Alevilikteki tenasüh anlayışı, Alevilik üzerine yapılan sosyolojik çalışmalardan özellikle Karaşar yöresi Alevi/Bektaşileri-bazı Alevilik yazınları ve Alevilik okumalarına dayalı vesikalardan hareketle çoklu bakış açısı ile ele alınmıştır. Bunlar; materyalist bakış açısı, bağdaştırıcı yaklaşım, temel İslami bakış ve yüzeysel anlayış olarak ifade edilebilir.
ÖZET Alevî-Bektaşî geleneğinden önemli zatların kerametlerinin anlatıldığı eserlere velâyetnâme denilmektedir. Ejderha ise mitolojik bir varlıktır. Çok kültürlü bir konumu olsa da, ağırlık merkezi kadim doğu ve Orta Asya olan ejderha; doğuda üstün, kutsî vasıflara sahip, uzayın ve doğanın simgesiyken; batıda kötülüğü, düşmanlığı çağrıştırmaktadır. Değişik toplumlarda ejderhanın dış görünüşünde de farklılıklar mevcuttur. Kimi zaman yılanken, kimi zaman dört bacaklı, bazense çok başlı olarak tasvir edilir. Ejderha psikanaliz açısından çeşitli anlamlara sahiptir ve arketipsel yaklaşımda gölge arketipi konumundadır. Kahraman arketipi açısından ejderha, karakter erginlenmesinin bir aşaması durumunda önem arz eder. Kahraman, bir ejderha ile dövüşür ve olgunlaşır. Türk kültüründe de dikkate değer bir figür olarak karşımıza çıkar. 13. yüzyılda Anadolu’ya gelen Yesevi dervişlerinin kerametleri arasında dağları yürütmek ve ejderha öldürmek vardır. Alevî-Bektaşî velâyetnâmelerinin içinde de bu varlığın yer alması, konuyu inceleme açısından dikkat çekici kılmaktadır. Çalışmada; Hacım Sultan, Sarı Saltuk, Şuca’eddi̇n Veli̇, Koyun Baba, Demi̇r Baba, Otman Baba ve Hacı Bektâş-ı Veli velâyetnâmeleri̇ndeki ejderha motifinin farklı açılardan ele alınması amaçlanmaktadır. Makalenin ilk kısmında; öncelikle güç figürleri kavramı açıklanmıştır. Ardından, karşılaştırmalı mitolojide ejderha motifi ve bu motifin üstlendiği roller anlatılmıştır. İkinci kısımda, velâyetnâme metinlerine geçilmeden önce, ejderha imgesinin bu eserlerde yer alışı, Şamanizm, Budizm ve Hristiyanlık gibi çeşitli inanışlarla olan bağlantılar açısından ele alınmıştır. Temel konunun işlendiği bölüm olan üçüncü kısımda ise, yedi Alevî-Bektaşî velâyetnâmesindeki ejderha kavramı, diğer bağlantılı ögeler de göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Ejderha figürünün çok merkezli bir motif olduğu; değişik kültürlerin mitolojik efsanelerinde yer alması dolayısıyla açıkça kendini göstermektedir. İki kahramanın ejderha ile mücadelesi şeklindeki motif hem ilgili velâyetnâmelerin bazılarında hem de değişik kültürlerin mitlerinde görülmektedir. Bazı kerametlerin içinde yer alan kahramanların maceraları süresince yaşadıkları aşamalar, Campbell’in Karakter Çemberi ile benzerlik göstermektedir. Çalışmanın ekler bölümünde ise velâyetnâme metinleri, karakter çemberi şekilleri ve kıyaslama tablosu sunulmuştur.
Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, 2023
Comparative mythological knowledge expresses that the universe was first chaos, that is, absolutized disorder, and then, based on the assumption that the cosmos, that is, order was allocated with the miracle of life, it was comprehended through modeling, classification, and explanation of origin. The mythologies that speak of the birth of the universe generally speak of chaos as unmanageable structural crises. Order and disorder can be felt not only on a macro scale but also on micro levels at every stage of life. It can be present at both the individual and social levels of life. It is striking that the cosmos, which gives form and shape to life and makes it stable and orderly, is replaced by chaos, which is disorganized, disorderly, discordant, and destroys our perception of time. We can characterize chaos, the opposite of an ordered universe, as the challenge of life against form. As equivalent equivalents of cosmos-chaos, we can show binary opposites such as self and other, day and night, light and darkness, spring and autumn, summer and winter, existence and non-existence, sea and land, good and evil, safe and unsafe, disunity and coherence. On the other hand, the works called menâkıbnâme are stories containing historical/menkabawî biographies of religious opinion leaders or historical/imaginary personalities. Although these works sometimes contain mythological elements, they contain valuable information in terms of understanding history, sociology, folk psychology and folklore. In these works, the existence of social/individual experiences of order and disorder is evident. The dervishes mentioned in the works travel from land to land in order to spread their ideas and rituals, they come across chaotic times that people face and try to find solutions for them and give meaning to life. In this sense, each of these dervishes can be considered as immortal carriers of symbolic meaning. In other words, these dervishes intervene in societies from a religious perspective to turn chaos into cosmos and harmonize life. When all these are analyzed, the sociology of the societies living in these times becomes visible in the axis of religious culture, daily life and life struggle.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2018
Türk kültüründe Alevî-Bektaşî inancına dair yazılmış birtakım eserler bulunmaktadır. Bu eserler arasında velâyet-nameler önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışma, Alevî-Bektaşî inancına dair yazılmış iki velâyet-nâme üzerine yapılmış iki neşir çalışmasının tanıtımı hakkında olacaktır. Prof. Dr. M. Fatih Köksal tarafından hazırlanan bu iki çalışma Alevilik Araştırmaları Dergisi Yayınları arasından 2018 yılında çıkmıştır. Söz konusu eserlerden ilki Uzun Firdevsî tarafından manzum olarak yazılan Vilâyet-nâme-i Hâcî Bektaş Velî-i Horasanî'dir. Diğer eser ise Sultân Şücâ'e'd-dîn Velâyet-nâmesi'dir. Her iki eserin de tenkitli metni oluşturulmuş, sonlarında ise okuyucuların ve araştırmacıların faydalanmaları için arkaik kelimeler sözlüğü ile dizin eklenmiştir. Bu tanıtım yazısı ile yukarıda ismi geçen iki eser hakkında bilgi verilmek amaçlanmaktadır.
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2019
Alevilik - Bektaşilik hakkında araştırmalar, 2023
Kültür Araştırmaları Dergisi, 2023
The group of veli/dervishes, who are thought to have evolved from the Shamans, who were the main performers before Islam, spread their mystical ideas and teach-ings from Khorasan to Anatolia and the Balkan geography. The velayetnames, in which the historical-menkıbevi stages of the wise men are the subject, are legend-ary/epic works written in mixed verse/prose, mostly written in the 15th century, describing the events corresponding to the 12-15th centuries. In these works, it is possi-ble to find many symbols/motifs related to the rich cultural diversity of Turks. The aim of the study is to present and evaluate the religious/magical rituals practiced by the compatibilist velis of the Alevi-Bektashi tradition and the miracles they show on prophecies through textual examples. In the study, Velayetname text in which Hacı Bektaş Veli, one of the Yassawî dervishes, is narrated, Sultan Şücaeddin, Abdal Musa, Koyun Baba and Odman Baba velayetnames were analyzed by document scanning method. The events, persons and objects in these works were evaluated based on James Frazer's classification. As a result of the study, the magical and divinatory practices that have been kept alive in Turkish culture from the early peri-ods to the present day were evaluated and findings on how these practices were perceived in the pre-scientific/pre-religious period were determined. Guardianship has been scrutinized through magic practices as an element for the survival and transmission of cultural heritage. It has been observed that these transmissions have been instrumental in increasing cultural richness and reinforcing tolerance and respect.
hbvdergisi.gazi.edu.tr
Osmanlı Devletinin kuruluşunun ardından Tahrir Defterlerine kaydedilen göçebe toplulukların sosyal yapılarının anlaşılmasına sunacağı katkıyı ele aldı. Toplulukların yerleştikleri yerler ve bu yerleşim yerlerinden elde edilecek vergilerin tutulduğu kayıtlar üzerinden bir çözümlemeye dikkat çekti. Tahrir Defterleri etrafında Alevi-Bektaşi yerleşimcilerin izlerinin takibinde sunduğu katkıyı vurguladı. Bu makale Alevi-Bektaşi toplulukların sosyal yapısı, organizasyonu ve faaliyetleri ile Tahrir Defterlerinin verdiği malumatın geleneksel kaynaklarında da olduğunu ortaya koydu. Fakat Alevi-Bektaşi topluluklar hakkında bilgi veren resmi kaynaklar ile kaynaklardan hareketle araştırmacılar Alevi-Bektaşi kaynakları arasında ilişki kurmakta zorlandılar. Bu çerçevede Irène Beldiceanu-Steinherr'ın Bektaşlu topluluğuna ilişkin yayınladığı makale çerçevesinde bu konu burada tartışıldı. Makalenin merkezinde Tahrir Defterleri ve Alevi-Bektaşi kaynaklarına dayanarak Bektaşlu oymağına yönelik yaptığı çalışmasıyla başlayan tartışmalar ele alındı. Yine Beldiceanu-Steinherr'in makalesine tartışmanın taraflarından Irène Mélikoff 'un eleştirisi ve bu eleştirinin gerekçeleri üzerinde duruldu.
2003
... Hacı Bektâş'a göre iman kesin olmalıdır ve gerçek bir imana şüphe sokmak kolay değildir.33 Zira Rahman'ın aslı iman, Şeytan'ın aslı şüphedir. ... Bkz. Yalçın, Makâlât-ı Hacı Bektâş Veli, (Yorum ve Açıklamalarla), s.174. 29 Hacı Bektaş Veli, Makâlât, s.8. Krş. ...
Tetkik
Tasavvuf literatüründe sûfîlerin hikmetli sözlerine ve faziletli davranışlarına yer veren, ermiş veya velî olarak kabul edilen tarikat büyüklerinin kerametlerinin anlatılması amacıyla yazılan menâkıbnâmeler ve velâyetnâmeler yazıldıkları dönemin ideolojisini, inanç ve geleneklerini; toplumun siyasi, sosyal ve dinî-tasavvufî yapısını; çağın tarihî olay ve şahsiyetlerini ihtiva etmesi sebebiyle kültür ve edebiyat dünyasının önemli kaynakları arasında yer almaktadır. Alevî-Bektaşî geleneğine ait velâyetnâmeler ve menâkıbnâmelerde de erenlerin kerametlerine yer verilmesi bu eserlerin sembolik motifler bakımından oldukça zengin olmasına sebep olmuştur. Bu çalışmada, Anadolu tasavvuf literatürünün önemli metinleri arasında yer alan ve Alevî-Bektaşî geleneğinin önemli eserlerinden olan velâyetnâmeler ve menâkıbnâmelerde bulunan motifler renk sembolizmi bağlamında incelenmiştir. Başta Hacı Bektaş Velî Velâyetnâmesi olmak üzere bu kültürü yansıtan Koyun Baba, Demir Baba, Seyyid Ali Sultan gi...
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2011
In the beginning of this research, we have tried to introduce the topic by mentioning the six different characters of Karacaoğlan. Our main character is Karacaoğlan who lived in the southern part of Mediterranean Sea (Çukurova) in the 17th century. Secondly, we see that the southerner Karacaoğlan mentioned Haci Bektaş Velî, Kul, Abdal, twelf Imams and some terms like grandfather in his poems. At the same time, Karacaoğlan was inspired by Bektashism; especially seeing the human as core of the universe. Thus, Karacaoğlan's relations with Bektashis results from this influence. So, by looking at some of the Bektashi qualities in his poems, it would be wrong to say that Karacaoğlan was a Bektashi. It may be concluded that Karacaoğlan is from Varsak tribe. In this research, how and how much the Bektashi philosophy had been reflected in Karacaoğlan's poems is emphasized by the items below:
hbvdergisi.gazi.edu.tr
Bir kültürel gelenek içerisinde bazı özel grupların çeşitli sebeplerle ve çoğu zaman da ihtiyaca bağlı olarak genel dilin sözcüklerine kendilerine has anlamlar vererek özel diller ürettikleri görülür. İhtiyaç dili olarak adlandırılabilecek bu özel diller; argo, jargon gibi ayrıca gizli dillere dönüşerek de karşımıza çıkabilir. Sözcüklerin sosyal sebeplerle uğradığı dönüşümler bazen sözcüğün terim ya da genel dilin birimi olması bakımından ayırt edilmesi güç ve iç içe geçmiş ilişkilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu çalışmada genel dilin sözcüklerinden olmak üzere sayıların Alevi-Bektaşi kültüründe üstlendikleri işlevler bakımından bir değerlendirilmesi yapılarak sözü edilen ilişkiler gösterilmeye çalışılmaktadır. Önce sayı kavramı üzerinde durulmakta, sonra Alevi-Bektaşi kültüründe sayıların kullanılışı değerlendirilmektedir. Buna göre sayı sözcüklerinin taşıdıkları sembolik değerlere bağlı olarak kavram alanlarının genişletildiği; sayı ile tanrı, eylem, yer, insan veya insan topluluklarının ifade edilebildiği söylenebilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.