Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
169 pages
1 file
Meşrutiyet Caddesi, No: 46 34420 Tepebaşı/İstanbul Telefon : (0 212) 249 07 23 • Telefax : (0 212) 249 13 50 "© 2009, TÜSİAD" "Tüm hakları saklıdır bu eserin tamamı ya da bir bölümü, 4110 sayılı Yasa ile değişik 5846 sayılı FSEK.'nu uyarınca, kullanılmazdan önce hak sahibinden 52. Maddeye uygun yazılı izin almadıkça, hiç bir şekil ve yöntemle işlenmek, çoğaltılmak, çoğaltılmış nüshaları yayılmak, satılmak, kiralanmak, ödünç verilmek, temsil edilmek, sunulmak, telli ve/veya elektronik yöntemlerle iletilmek suretiyle kullanılamaz."
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Jale Sancak's story, The Ordinary Lives, has a multi-layered structure consisting of two interwined stories. The story is constructed multinarration, stream of consciousness, metafiction, inner speech, inversion, imaginary expression and intertextuality. Within the plot, there are suitable situations that include some techniques such as free association, transferring, reflecting, which are the techniques of psychoanalysis. It is understood that the inner story that Güner wrote by fictionalising with metafiction is actually a reflection of her own experiences, and that the traumas in her subconscious are occasionally raised to the level of consciousness by reflecting them to the characters in the story. In this study, the psychoanalytic analyses of Güner and Aslı, will be made based on what the postmodern techniques used in the story evoke within the context of plot, people and space. This method will be applied to the heroes in the story with a Freudian look.
Kapı tokmaklarının bilinen en eski örnekleri Çin sanatında görülür. Ağzında halka tutan bir maske biçimli örneklerin Andronova (M. Ö. 1 7 0 0-120 0) Kültüründen başlayıp M. S. 5 5 7 yılına kadar yaklaşık iki bin yıllık bir süreçte yapıldıkları kabul edilmiştir. Türk coğrafyasında bilinen en eskisi Kırgızistan Abakan şehrindeki evin (M .Ö. 99) kapı tokmağı aynasıdır. Sanat eserlerinde hayvan üslubu Türklerle birlikte Türkiye coğrafyasına taşınmıştır. A ğaç, çini, metal, taş gibi gereçlerle üretilen sanat eserlerinde 15. yüzyıl sonuna kadar hayvan üslubu oldukça etkili olmuştur. Bu etki azalm akla birlikte kapı tokmaklarının da içinde olduğu eserlerde Osmanlı devletinin sonuna kadar uygulandığını kabul edebiliriz. Kapı tokmakları ve halkalarında hayvan üslubunda yapıldığını düşündüğümüz örnekleri 4 ana tip, 17 alt grup içinde ele aldık: A-Bu tip ejder biçimlidir. Ejder, Asya coğrafyasındaki Ç in, Türk, Hint ve M ezopotam ya'daki Sumer kültürlerinde önemli yer tutar. Çin kültüründe yaygın olan ejderin M .Ö. 1400'lü yıllara tarihlenen bronz örnekleri günümüze gelmiştir. C izre Ulu Cam isi kapı tokmağı (1 2 2 0), bu tipin Türkiye'deki erken dönemden en güzel örneğidir. Daha yalın örnekleri 16. yüzyıl sonuna kadar kapı halkalarında sürdürülür. Çin ve Orta Asya inanışlarında iyi, Akdeniz çevresi ülkelerinde ise kötü özellikleri önde gelir. Türkiye örneklerinde iyi ve kötü özellikleri bir arada bulunur. Özellikle Bektaşi inanışlarında öldürülmesi gerekmesine karşılık kapı tokmak ve halkaları, ejderle ilgili koruyucu, olumlu inanışları sunarlar. B-Bu gruba düşey eksende değişik biçimde kıvrımlı olanları aldık. Halk arasında ve yayınlarda genellikle yılan olarak kabul edilmişlerdir. Hayvan biçimi açık değildir. Gövdeler çeşitli şekillerde kıvrımlıdır ve evi kötülüklere karşı koruduğuna inanılır. Ç o k soyut olduklarından ejder mi yılan mı olduklarını ayırmak güçtür. Ejderde olduğu gibi yılanla ilgili inanışlarda da iyi ve kötü özellikler bir aradadır. 9 alt tipini belirledik. Erzurum'dan Afyon'a, Sinop'tan M ara ş'a, Üsküp'e kadar geniş bir coğrafyada yer alırlar. C-Kuş biçimlileri aldığım ız bu grubun 6 alt tipi vardır. Düz bir gövdenin ucunda gagalı bir baş veya düz gövdenin ortasında kanat olabile cek çıkıntılar yapılmıştır. Örneklerin hepsinin evlerde bulunması, haber verme işlevini, dolayısıyla horozu ön plana çıkarıyor. Ancak Urfa örneğindeki baş, horozdan çok güvercini andırmaktadır ve Urfa'daki yaygın güvercin beslemenin etkisi olabi leceğini düşündürüyor. Mardin ve M idyat örneklerinde kuyruk-kanat biçimleri ise horoza yakındır. Örnekler Urfa, M ardin, Diyarbakır gibi Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaygındır. Orta Asya inanışlarındaki kimi kuşların koruyucu olduklarıyla ilgili inanışların Türkiye'deki yansımaları olabilirler. Türkiye'de Bektaşiler kadar Hıristiyanlar ve Yahudilerde de horozla ilgili olumlu inanışlar yaygındır. D tipinden Urfa'da iki tanedir. Bir kuştan çok köpek gibi dört ayaklı bir hayvana benzemektedir. Ancak önceki tiplerden çok da değişik değildir. Dört ayaklı, köpek gibi bir hayvan olabileceği kadar, yine horoz vb. iki ayaklı hay van da olabilirler.
Beytükhikme, 2019
For Frege, sense emerges from modes of presentation of the object. Based on Frege's telescope example, we have the following principle: Something is a mode of the presentation if there exists an object that realizes that mode of presentation. On the other hand, as we proceed in the article Frege talks about the cases of proper names that have sense without having a reference and similarly sentences that express a thought without having a reference. Here we have the following principle: Sense as a mode of presentation is independent of reference. If a mode of presentation by definition requires the existence of objects beforehand, how could we say that the mode of presentation is also independent of object/reference? In the first section of the essay, I will sketch the outlines of Frege's theory within the scope of the central problem I take in this article. In the second section, after briefly explaining the solution proposed by Evans and Beaney, I will attempt to criticize Beaney's approach from a Fregean standpoint. Afterward, I will explain-without going too far away from Frege's conceptual framework-how this problem could be solved and provide my proposal up to the task.
A HIDDEN TREASURE OF CAUCASION: KADIRCAN KAFLI ABSTRACT Kadircan Kaflı, is one of the authors who experienced Ottoman time and have introduced his works in Turkish Republic period. Kadircan Kaflı, had been admired by his readers and became an exclusive author in his era. He had a high level of educational development and a 50 years of biography with full of authorship and teaching in literature. He had 68 novels, nearly 100 stories, articles, poems, research works and biographies around 7000. He had management experiences as Immigrancy Federation Presidency and Delegateship through which his thinking pattern was shaped out. Unfortunately no studies were reported on his personality or on his works until today. This study was executed to fill this gap by establishing the place of Kadircan Kaflı’s works in Turkish Language and Literature.
Kapitalizm, ekonomik ve felsefi yönden sürekli olarak incelemeye tabi tutulmuş ve günümüzde de sürekli tartışılagelmiş güncel bir kavramdır. Bu nedenle doğuşu, gelişimi ve ilerleyişi ile tarihsel olaylarla, toplumsal gelişmelerle büyük bir birliktelik sergilemektedir. Dolayısıyla bu mefhumun güncelliğini koruması da son derece doğaldır. 3 Türk Dil Kurumu'na göre sermaye, Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı, anamal, başmal, kapital, meta, resülmal.(Kaynak : sozluk.gov.tr) 4 Günümüz dünyasını şekillendiren en önemli ekonomi aracı olan paranın tarihi Lidyalılara kadar dayanıyor. Tarihe parayı
Yitirilen Bir Servet: Tiftik Keçisi , 2019
Anadolu'daki geçmişi çok eskiye dayanan tiftik keçisi, başka ülkelerde de yetiştirilene kadar yüzyıllarca sadece Orta Anadolu'da, özellikle de Ankara ve çevresindeki illerde yetiştirilmiştir. Tiftik keçisinden elde edilen tiftik üretimi de yalnızca bu bölgede yapılmıştır. Ankara Sancağında 1905 yılı sayımında, yaklaşık 1 milyon beş yüz bin baş tiftik keçisi bulunduğu bildirilmiştir. Bu keçilerden elde edilen tiftik "Ankara sofu, çorap, boyun atkısı ve başörtüsü" gibi ürünlerin işlenmesinde kullanılmış ve tiftik sanayii, 16-18. yüzyılları kapsayan dönemde Ankara halkına geniş iş olanakları ve gelir sağlamıştır. Bu araştırma, 1800-1918 yılları arasında tiftik keçisi ihracatı ve tiftik ticaretine ilişkin arşiv kayıtlarının saptanması ve sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Konuya ilişkin belgeler Ankara, İstanbul, Konya ve Manisa'da bulunan arşivlerde yapılan araştırmalar sonucu elde edilmiştir. Tiftik keçisinin, 19. yüzyılın ortalarından itibaren çeşitli yollarla ülke dışına çıkarılan damızlıklarla, diğer ülkelerde de yetiştirilmeye başlanması, tiftik ticaretindeki ekonomik kaybın gerek halk ve gerekse Osmanlı yönetimi tarafından yoğun biçimde hissedilmesine neden olmuştur. Tiftiğin okkası 19. yüzyılın sonlarına doğru 50 kuruştan 10 kuruşa kadar gerilemiştir. Bu durum, tiftik keçisi dış satımının çeşitli dönemlerde yasaklanmasına, yıllar süren yazışmalar ve çabaların ardından 1918 yılında "Damızlık Tiftik Keçilerinin Harice Men'i İhraç ve Teksiri Adadı Hakkında Kanunu"nun kabul edilmesine yol açmıştır. Sonuç olarak, tiftik keçisi yetiştiriciliğinin canlandırılması için geç de olsa alınan önlemlere rağmen, beş yüz yıl boyunca Anadolu topraklarında yetiştirilen önemli bir ticaret tekeli yitirilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi, 2020
Nezih Yalçın, 2020
İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, 2018
Kadınlar Hep Vardı: Türkiye Solundan Kadınların Portreleri, Dipnot Yayınları, 2017
Tarihin En Ölümcül Virüsünün Yeniden Hatırlanması: İspanyol Gribi'nin Kısa Bir Öyküsü, 2020
Uluslararası Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi (TÜRKLAD), 2021
Sophos Akademi, 2020