Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2013
…
14 pages
1 file
Bu makalede, Siirt efsanelerinde yer alan yilan mitinin mitolojiden cagdas dunyaya uzanan yolculugunun izi surulecektir. Iki ana bolumden olusan bu calismanin birinci bolumunde dunya mitolojilerinden orneklerle yilan mitinin gorunumu irdelenirken, ikinci bolumunde Siirt efsanelerinde yer alan yilan unsurunun yorumlanmasina calisilacaktir. Yilan, Siirt efsane ve halk inanislarinda cogunlukla insanoglunun karsisinda yani ona dusmandir. Anlatilarda olumun, yok olusun kapisini aralayan soguk bir hayvan olarak telakki edilen yilan, az da olsa, bazi efsane metinlerinde ve inanis unsurlarinda insanoglunun koruyucusu, bekcisi olarak algilanir. Bilhassa karayilanin, yorede “seyit” olarak bilinen ailelerin koruyucusu olduguna dair yaygin bir inanis soz konusudur. Yukarida ozetleyerek verdigimiz yilanla ilgili efsanelerin altisinda yilan, insanogluna zarar veren, onu zehirleyip olduren bir varliktir. Bu metinlerin bir kisminda yilanin “insanyilan” gorunumlu sira disi bir varlik olarak tasvir e...
Journal of Divinity Faculty of Hitit University, 2016
Bu makalede, Siyer rivayetlerinde Şeytan ve İblis'in rolüne dair anlatımlar ele alınmıştır. Şeytan ve İblis kavramlarının Müslümanların zihninde soyut düzlemde bir karşılığı vardır. Bu soyut kavramların somutlaştırılmasına dair kültürümüzdeki anlatımların mahiyeti, ilmi açıdan hala tartışılmaya devam etmektedir. Kelam, Tefsir ve Tasavvuf alanında Şeytan ve İblis'in rolüne ilişkin çalışmalar yapılmıştır. Ancak bu rivayetlerin Siyer'deki karşılığı tespit edebildiğimiz kadarıyla hiç çalışılmamıştır. Ateşten ve ışık türünden yaratılmış olduğunu Kur'an'ın ilgili ayetlerinden anladığımız bu varlıkların fiziki boyutta insanların suretlerine girerek tarihte rol oynadıklarına dair haberler ilgi çekicidir. İşte çalışmamızın temel amacı bu anlatımların gerçek mahiyetine dair tespitlerde bulunmaktır. Bunu yaparken alandaki kaynakları eşzamanlı olarak değerlendirip Tarih ve Hadis usulünden yararlanarak makul sonuçlara ulaşmayı hedefleyen bir metot kullanmaya çalıştık. Sonuçta bu anlatımların, olumsuz örneklerin Şeytan ve İblis rolüne irca edilmesinden mütevellit yorumlar olduğu tespit edilmiştir.
2018
Anadolu’da uzun yillardir halk arasinda yasayan Şahmeran Efsanesinde amansiz bir hastaliga yakalanan kralin derdinin dermani yalnizca Şahmeran’in etinin kaynatilarak yenmesidir. Şahmeran’in âsik oldugu genci tuzaga dusurerek kral’in istegini yerine getirmek icin harekete gecen vezirin amaci ise bambaskadir. O Şahmeranin etini yiyip dunyanin butun sirlarina hâkim olmak istemektedir. Fakat ne kral ne de vezir amacina ulasamaz. Şahmeran’in sifali kismi olan basi yerine zehirli kismi olan kuyrugunu yiyen vezir olur ve layigini bulur. Şahmeranin basini isiran Tahmasb ise dunyanin tum sirlarina hâkim “lokman hekim” olarak bir baska efsane kahramanina donusur. Burada dunyanin butun sirlarina hâkim bir varligin sirlarina erme cabasi insanoglunun olumsuzluk “ab-i hayat” suyunu bulma saplantisini hatirlatmaktadir. Bu calismada Şahmeran Efsanesi ve yilan tilsimlarinin yukarida bir ornegi verilen psikanalitik acidan degerlendirilmesi yapilacak ve yilanin mitik dusuncedeki yeri uzerinde durulaca...
Journal of International Social Research, 2020
Öz Bu çalışmada geçmişten bugüne bize yaşam ve tarih; aynı ulustan veya aynı kültürden değil, farklı kültürler ve uluslardan insanların barış içinde birbirlerinin kutsallarını ayaklar altına aldırmadan, saygı ve sevgi çerçevesinde yaşayabileceklerini ispatlamıştır. Ancak, Anadolu'da, birlikte yaşanan yerleşim birimlerinde, çoğu kez zulmün adından söz edilmiştir. Tarih buna tanıktır. Etnik gruplar halinde ama iç içe yaşayanların kutsalını ayaklar altına almak anlaşılır gibi değil. Güneydoğu'da; "Türkler, Kürtler, Kurmançlar, Zazalar (Dımıliler), (Gökalp, 1992, 28) Araplar, Süryaniler, Ezidiler (Yezidiler), Asurîler, Keldanîler, Ermeniler"… iç içe birlikte yaşamışlar. Kimi yerleşim birimlerinde birlikte yaşamaktadırlar. Adı geçen etnik grupların konuştukları anne dilleri arasında Anlaşma aracı olan "ana dil"; resmî dilden temelini alan devlet dilidir. Milleti oluşturan bütün unsurların harcı, birleştiricisi, temeli "ana dil" ile ifade bulur. Milletlerin ana dili resmî dildir. Resmî dil; Etnik farklılıkların ortak adıdır. Misakımillî sınırları içinde, anlaşma aracı olan "Ana Dil" halis Türkçedir (Çelik, 2016, 88). Dünyanın en çağdaş, en modern, en hoşgörülü millet tanımı; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ait olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ideolojisinde yerini almıştır. "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir." Diye tanımlıyor. Halk bilimini; Halkın geleneklerini, törelerini, inançlarını ve yaşam biçimlerini kalıcı kılmak için Yazılı anlatıma başvurulur. Sözlü anlatımın ölümsüzleşmiş biçimidir. Söz ile ifade bulan anlatımlar, kullanılan sözcükler, dilek ve temenniler, farklı kültürler arasındaki rekabet ve çekişme bile hoşgörü potasında erir. Ulusların, insan gerçeğinde birleşmeleri, kutsallarına saygı duyarak yaşayabileceklerini ispatlar. Yaşam ve tarih bize farklı kültürlerden insanların ortak paydada birleşip 'insanca' yaşayabileceklerini ortaya koymuştur.
sinecine: Sinema Araştırmaları Dergisi
Bu çalışma, "yeni sinema tarihi" yaklaşımından hareketle, 1950-1980 yılları arasında İzmir'de sinema ve sinemaya gitme kültürünü inceliyor. Çalışmada, dönemin en büyük ve en popüler kapalı sinema salonlarından olup bugün hâlâ ayakta olan yorgun ve harap binasında halı saha, bilardo ve masa tenisi salonu olarak hizmet veren "Yıldız Sineması" üzerinde özel olarak duruluyor. Yerel Yeni Asır gazetesi taramaları ve 34 kişi ile yapılmış sözlü tarih araştırma yönteminden yola çıkan görüşmelerden elde edilen nitel verilerden hareketle, İzmir'in gündelik hayatı içerisinde sinemanın nasıl bir kamusal alan, sosyal olay ve seyir alanı olduğu inceleniyor. Çalışma, söz konusu dönemde, kentteki sinema seyircisinden homojen bir kitle ve sinemanın sosyal deneyiminden tek tip bir deneyim olarak bahsedilemeyeceğini gösteriyor ve yaş, toplumsal cinsiyet, sosyoekonomik sınıf ve beğeni (taste) farklılıklarından kaynaklı farklı deneyim süreçlerinin altını çiziyor. Bu şekilde, sinemanın bir toplu eğlence ve haz alanı olduğu kadar, çeşitli karşılaşmaların ve çatışmaların yaşandığı bir mücadele alanı olduğuna da işaret ediliyor.
Journal of Turkish Studies, 2018
mitlerin inanç ürünü olan efsaneleri konu, motif, inanç ve bu inanca bağlı uygulama alanlarında etkilediği açıkça görülmektedir.
2020
Turk folklorunda Hizir’in, bereket veya ugur getirme, gelecekten ya da gaipten haber verme, nasihat etme, kisilerin yardimseverligini sinama ve bunun neticesinde onlari alkisla odullendirme yahut kargisla cezalandirma, darda kalanin yardimina kosma, sifa sunma, kararsiz kalana dogru yolu gosterme gibi cogu mucizevi nitelikte olan islevleri vardir. “Usak Efsaneleri ve Usak Efsanelerinde Yer Alan Mitolojik Unsurlarin Incelenmesi” adli doktora tezi kapsaminda derlenen efsanelerde Hizir’a sik rastlandigi; Hizir’in Turk folklorunun genelinde oldugu gibi Usak efsanelerinde de bir eren, bilge veya kâhin olarak algilandigi, tayy-i zaman ve tayy-i mekân gibi kerametler gosterdigi, kendisine saygi duyulmasi yaninda kendisinden korkuldugu, olumsuzluk basta olmak uzere pek cok tanrisal guce sahip oldugu tespit edilmistir. Efsanelerinden anlasildigina gore Usak’ta Hizir kultu; Tanri misafirinin Hizir olmasi ihtimali goz onunde bulundurularak iyi agirlanmaya calisilmasi, ayni anlayisla kapiya gel...
Uluslararası Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, 2021
Mitik ritüeller; ilkel insanın çevresinde olup bitenleri anlamlandırma, musibetlerden korunabilme çabaları neticesinde teşekkül etmiştir. Bu inanışlar, bazen günlük yaşayış içerisinde bir ritüele dönüşmekte bazen de din içerisinde eritilerek onlara kutsiyet atfedilmektedir. Ancak her iki durumda da halk, bu uygulamalardan vazgeçmez, motif değişikliğine uğrasa dahi inanışlar, ortaya çıkış nedenleriyle yaşamaya devam eder. Halk inanışları yahut ritüelleri; tarihin belli bir döneminde bir ihtiyaç neticesinde doğmuş, ihtiyaçların dönüşmesi ya da bilimin gelişmesiyle de ortadan kalkmayıp yeni din ve yaşam biçiminin içerisinde eriyerek varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Şifahî olarak kuşaktan kuşağa aktarılan bu inanışlar, sanat eserlerinde de geniş bir yayılma alanı bulmuştur. Sanatkâr; içerisinde yaşadığı toplumdan soyutlanamadığından, sanat eserinde de-tabii olarak-kültürel potada eritmiş olduğu malzemeden istifade edecektir. Bu durum gelenek edebiyatı olan klasik edebiyat için de kaçınılmaz olmuştur. Bu çalışmada klasik şiir bağlamında halk inanışlarının mitik arka planı incelenerek, klasik şiirdeki örtük Türk mitolojisi tespit edilmeye çalışılmıştır. Klasik şiirdeki eski Türk mit ve ritlerin tespitiyle klasik şairin,-her ne kadar hazır malzemeyi kullanıyor olduğu düşünülse de-şiirini kendi kültürünün öz ruhuyla da yoğuruyor olduğu ortaya konmuştur.
2021
Sihir, büyü, fal gibi metafizik güçlere dayalı olan uygulamalar insanlığın ilk dönemlerinden günümüze kadar toplumların inanç dünyalarında ve kültürlerinde yer edinmişlerdir. Yaratılıştan gelen; olayları ve durumları yönetme arzusu sihir ve büyü uygulamalarını, gelecekte olacaklara dair merak duygusu da fal açtırma yönelimini canlı tutmuştur. Türk dünyasını oluşturan Türk boylarının inanç dünyasında ve kültürel uygulamaları içerisinde de sihir/büyü, fal pratikleri ve bunlara bağlı olarak geliştirilen inanışlar bulunmaktadır. Sihir/büyü ve fal gücüyle hastalıkları sağaltma, düşmanlara üstün gelme, bir kişinin hayatına ve düşünce dünyasına hükmetme, gelecekten haber alma gibi yaşamı dönüştürme yetkinliğine ulaşma durumunun söz konusu olduğuna inanılmıştır. Türk boylarının inanç dünyasında ve toplumsal hayatında yer edinmiş olan sihir/büyü, fal uygulamaları kültürün aynası konumundaki destanlarda da motif olarak işlenmiştir. İçinden çıktığı toplumun kültürel kodlarını ve inanç dünyasını yansıtan destanları incelemek suretiyle Türk dünyasını oluşturan Türk boylarının ortak kültürünü, inanç ve uygulamalarını tespit etmek mümkündür. Bu tespit sayesinde kökleri Orta Asya'da bulunan ve dünyanın çeşitli coğrafyalarında hüküm süren Türk boylarının manevi birlikteliği ortaya konulmuş olacaktır. Bu makalede Kırgız, Kazak, Uygur ve Özbek Türklerinin inanç dünyasında yer alan sihir/büyü ve fal ile ilgili inanışların, uygulamaların destanlara yansımaları tespit edilmiştir. Yapılan karşılaştırmalı inceleme ve tahliller neticesinde aynı kültürel köke ve inanç dünyasına bağlı olan bu Türk boylarının destanlarında sihir/büyü ve fal motiflerinin işlenişinde ortaklıklar hatta aynılıklar olduğu görülmüştür.
folklor/edebiyat, 2018
Halkbilimciler, uzun zamandan beri efsane ve halk inancı arasındaki ilişkiyi kabul etmiştir. Reidar Christiansen, efsane sınıfları çalışmasında "Bu gibi efsanelerin ana işlevi kanıt olarak inancı diri tutmaya hizmet etmektir ve bu nedenle yeni kanıtlar daimî bir şekilde gereklidir." 1 ifadelerini kullanır. Wayland Hand, benzer bir noktaya değinir "Efsane, bağımsız edebi bir türün varlığına öncülük etmez…zira efsane halk inancının bir parçasıdır." 2 İlişki temeldir ve pek çok çalışmada etkileşim modellerini belirlemeye ve tanımlamaya girişilmiştir. Linda Dégh, efsane ve halk inancı arasındaki ilişkiye dair tartışmada şöyle demektedir: "Efsanenin doğal varoluşunda, sözde yerel veya inanç efsanesi, yaşayan halk inancının diğer tezahürleri ile birlikte iç içe, kopmaz haldedir." 3 Lauri Honko ise halk inançları ve memoratların kapsamlı bir mukayesesini yapmıştır. 4 Ancak, belli başlı bazı sorular hala çalışmaya, incelemeye açıktır: Bir efsane işlevi, inancı nasıl destekler? Kaç tane çekirdek inanç, efsane bağlamına tâbîdir? Efsane ve memorat arasında halk inancı ilişkisi bağlamında ne farklar vardır? Özel bir bağlam içinde türlerin etkileşiminin analizini yaparak bu sorulara cevap vermeye çalışacağım.
DergiPark (Istanbul University), 2020
Throughout history, humankind has been in the need and tendency to believe in a creator. For this reason, people believed in various beings, especially the natural elements around them, in primitive periods. It was an essential need to believe in a superior being and to expect a mediocre for mankind who is weak and needs protection against many beings, especially nature, by its creation. They did this by placing holiness on beings that they could not solve their mysteries or fear. The snake was at the forefront of these beings. Since the creation of snakes, and being seen as sacred in many religions, the fact that snakes have been with them has played a role. In this, the belief that human beings live together with nature and natural elements, and that they have changed their skin regularly, has reached the secret of immortality. It is very important to take a holistic view of the snake's position in religions, which is so effective in the world of faith. The purpose of this study is; is to show with examples that the snake has been a factor in the life and beliefs of human beings throughout history. The aim of the study is; It is the demonstration that the snake has played a very important role in the belief system and life of man since the creation, especially the primitive and monotheistic religions.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Anadolu Türk Efsanelerinde Cimrilik, 2021
SOCIAL SCIENCES STUDIES Journal, 2022
Motif akademi halkbilim dergisi, 2020
Siirt Halk Anlatıları - I (Halk Hikâyeleri ve Masallar), 2018
Türk Dünyası Kültür Araştırmaları Dergisi, 2015
Afyon Kocatepe Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2018
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Doğu coğrafya dergisi, 2013
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi e-dusbed.com, 2011
International Journal of Filologia, 2021
Anadolu Türk Efsanelerinde Savaş ve Fetih, 2024
Edebî Eleştiri Dergisi, 2023
International Journal of Social and Economic Sciences, 2021
WORLD WOMEN CONFERENCE-VI, 2023
The Journal of Academic Social Science Studies, 2018