Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, KLU Felsefe Ansiklopedisi
…
9 pages
1 file
2025
Bakmak, genellikle görmenin daha basit bir versiyonu olarak algılanır. Ancak, bu iki kavram arasındaki fark, bireyin dünyayı algılama kapasitesinin ve farkındalığının derinliğiyle şekillenir. Görmek, yalnızca gözle algılamak değil; aynı zamanda düşünmek, anlamlandırmak ve bağlam kurmaktır. Bu, bakmak ve görmek arasındaki sınırı belirleyen en temel unsurdur. Bir şeye yalnızca bakmak, yüzeyde kalmayı ifade eder. İnsanlar sıkça çevrelerinde gördükleri nesnelere bakar; ancak bu nesnelerin neyi temsil ettiğini, nasıl işlediğini veya neden orada olduğunu sorgulamazlar. Görmek ise daha derin bir çabadır. Görmek, bireyin mevcut bilgisini kullanarak bakılan şeyi yorumlaması ve daha geniş bir bağlama oturtmasıdır.
A L I S H E R N A V O I Y N O M I D A G I T O S HK E N T D A V L A T O ‘ Z B E K T I L I V A A D A B I Y O T I U N I V E R S I T E TI I “TILSHUNOSLIKNING DOLZARB MASALALARI” ILMIY-NAZARIY ANJUMANI MATERIALLARI , 2022
Türk kültüründe kimi kavramların derin yapısı ile yüzey yapısı arasında önemli farklılıklar vardır. Bu kavramları hem anlambilim açısından hem de kültürdilbilim açısından değerlendirirken geçmişten bugüne doğru anlam özelliklerinin yanı sıra ilişkili olduğu söz varlığı ögelerini de dikkate almak gerekmektedir. Bu çalışmamızda Türk kültüründe erdem/fazilet kavramının insan karakteri üzerindeki etkileri üzerinde durulmaktadır. Ahlak felsefesinin araştırma alanına giren erdem kavramı Türk yazı dili ve kültürünün kıymetli hazinesi Kutadgu Bilig’de de çokça yer almış bir kavramdır. Türkçede bilgelik, yiğitlik, doğruluk, ölçülülük anlamında kullanılan erdem kavramı, Platon’un tespit ettiği düşüncelerin yansıtıldığı ve insanların olmak istedikleri ideal tipin karakterini yansıtmakla görevlidir. Türk kültüründe erdem ve erdemli insanın niteliklerini başka hangi kavramlarla ilişkili olduğu bu makalede değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: erdem, erdemli olma, kültürdilbilim, bilgelik, Türk kültürü
İnsan, Din ve Erdemlilik, Ed. M. Çakmak ve H. Algur, İstanbul: Dem Yayınları, (277-290), 2022
Erdem kavramı ‘iyiye yönelik olan’ anlamına gelmekle birlikte ahlaki olarak doğru olanları yapıp yanlış olanı yapmamak demektir. İyiye yönelik olmak elbette bir seçim ve irade gerektirmektedir. Seçimlerimiz ise bilgiyle ve bilmekle ilişkilidir. Bilen insanın seçimleri de doğrudan ve iyiden yana olacaktır. Dolayısıyla bu durum erdemliliğin aslında bilişsel süreçlerden ayrılmayacağını gösterir. Erdem etiğinde iyi yaşamak, iyiyi seçmek, iyi davranmak ve iyi düşünmek yani kişinin iyiye olan yönelimi temel belirleyicidir. Bu bağlamda tüm bu seçimlerimizin bir bilinç içerdiğini, bilinç içeren davranışlarımızın da sorumluluk getirdiğini görebiliyoruz. Peki, bu durum rüyalarımızda yaşadıklarımız veya rüyalarımızın içerikleri için de söz konusu mudur? Ben rüyalarımda da etik bir sorumluluk hissetmeli miyim? Bu çalışma rüyalarla ilgili sorumluluk taşıyıp taşımadığımızı değerlendiren bir etik analizi içerecektir. Bu analiz için öncelikle Aristoteles’in erdemi bir karakter ve huy olarak niteleyen erdem etiği yaklaşımı ele alınacak ve daha sonrasında Augustinus’un rüyalarımızda sorumlu olup olmadığımız düşüncesi ele alınıp, bireyin tüm davranışlarında erdemliliğin nasıl ortaya çıktığının analizi yapılacaktır.
Eylül 2006 ii YÜKSEK LİSANS TEZ ÖZÜ PAZARLAMA İLETİŞİMİNDE ÜRÜN YERLEŞTİRME ve ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ÜRÜN YERLEŞTİRMEYE İLİŞKİN TUTUMLARINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Erdem AKKAN İşletme Anabilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eylül 2006 Danışman: Yard. Doç. Dr. Gülfidan BARIŞ Günümüzde pazarlama uygulayıcıları tarafından, son tüketicilere ulaşmak için bir çok iletişim aracı kullanılmaktadır. Hem bu yeni araçların hem de piyasada yer alan markaların çoğalması, tüketicilerin yoğun bir mesaj bombardımanıyla karşılaşmasına neden olmaktadır. Bu durum pazarlama uygulayıcılarının markalarını farklılaştırmalarını zorlaştırmakta, tüketicilerde de doğal bir reklam direnci ya da reklamlara yönelik bir duyarsızlığa neden olmaktadır. Tüm bu nedenlerle pazarlama uygulayıcıları, sürekli olarak, tüketicileriyle mesajlarını buluşturacak alternatif mecralar arayışındadırlar. Bu tezde ele alınan ürün yerleştirme kavramı bu yeni mecralardan biridir. Ürün yerleştirme kavramı yabancı literatürde farklı yönlerden incelenmiş, ancak kavramla ilgili kapsamlı bir türkçe literatür bulunmamaktadır. Bu tezde ürün yerleştirme kavramı pazarlama iletişimdeki yerinden başlayarak farklı yönleriyle ele alınmaya çalışılmış, Türkiye'deki yasal durumu ve kullanımı açıklanmış, ayrıca literatürde de sıkça tartışılan ahlaki boyutuyla ilgili bilgiler verilmiştir. Bir çok araştırma üniversite öğrencilerinin tüm sinema izleyicileri arasında önemli bir paya sahip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple tezin uygulama bölümünde Türk izleyicilerin bu kavrama olan tutumları, üniversite öğrencileri olarak belirlenen bir örnek kütlede araştırılmaya çalışılmıştır. iii ABSTRACT PRODUCT PLACEMENT IN MARKETING COMMUNICATIONS AND A RESEARCH ON UNDERGRADUATE STUDENTS' ATTITUDES TOWARD PRODUCT PLACEMENT
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Bu makalede sadakat kavramının kendi başına bir erdem olup olamayacağı sorgulanmaktadır. André Comte-Sponville’in görüşlerinden Hannah Arendt’in görüşlerine uzanan bir değerlendirme ile sadakat kavramının bir erdem olacaksa bile hangi durumlarda erdem olacağı ele alınmaktadır. Sadakat sözcüğü her ne kadar kendi başına bir erdem olarak görülse de aslında kendisine nesne olarak aldığı şey aracılığı ile bir erdem olabilir. Bunu sadakatin farkı anlamlarına bakarak kavrayabiliriz. Sadakat bazen vefa, bağlılık gibi anlamlara gelirken bazen de itaati meşrulaştırmaktadır. Özellikle totalitarizmin egemen olduğu toplumlarda mutlak bir sadakate dayalı olarak kitle toplumunun itaat etmesi sağlanmaktadır. Bu anlamıyla sadakat kendisine sadece kendisini nesne almaktadır. Yani sadakat, kendisi için söz konusu olmakta ve bu durumda itaati doğurmaktadır. Hannah Arendt’in totalitarizm eleştirisi ile birlikte, sadakatin içeriğinin etik olmaktan ziyade politik olduğu söylenebilir. Bununla birlikte sada...
Erdem Epistemolojisi (Virtue Epistemology ), E. L. Gettier’in 1963 yılında yazdığı çağdaş epistemoloji tartışmalarında başat bir role sahip olan üç sayfalık kısa makalesinin ardından, 1980 yılında, Ernest Sosa tarafından dile getirilen bir kavramdır. Gettier'in makalesinin yazımına kadar, bilgi; gerekçelendirilmiş doğru inanç olarak tanımlanmış ve kabul görmüştür. Oysa Gettier'in makalesinde sunduğu örnekler, bilginin gerekçelendirme koşulunun yeniden ele alınmasını zorunlu hale getirmektedir. Ernest Sosa, 1980'de kaleme aldığı Sal ve Piramit ile ahlak felsefesinin kavramlarından biri olan erdemin, bilgideki gerekçelendirme koşuluyla ilgili tartışmalara uygulanmasının önünü açmıştır. Daha sonraları bir çok düşünür tarafından dile getirilen erdemin epistemolojiye uygulanışı, günümüzde "Erdem Epistemolojisi" adıyla epistemoloji literatüründe yerini almıştır. Ernest Sosa, erdem epistemolojisinin Gettier'in makalesinde belirttiği sorunlara çözüm olabileceğine inanmaktadır. Ernest Sosa'ya göre, nasıl ahlaki erdemler etik alanında iyi şeylerin ortaya çıkmasına yardımcı oluyorlarsa, entelektüel erdemler de epistemoloji alanında var olan bir çok sorunun çözülmesine katkı sağlayabilirler. Ernest Sosa ile başlayan Erdem Epistemolojisi, Gettier sonrası ortaya çıkmış olan bilginin tanımlanması ve özellikle de gerekçelendirilmesi sorununa bir çözüm olabileceği inancıyla ortaya çıkmıştır. Nihayetinde, Sosa’nm amacı alternatif bir gerekçelendirme kavramı oluşturarak bilginin sağlam bir temele oturtulmasına yardımcı olmaya çalışmaktır. Summary Virtue Epistemology is a concept that was verbalized by Ernest Sosa in 1980 - after the principal 3- page long article written by E.L.Gettier in 1963. Until the writing of the aforementioned article, knowledge was defined and regarded as justified true belief. The examples given by Gettier required the reconsideration of the condition of "justified true belief.” The book, Raft and Pyramide, written by Ernest Sosa in 1980 paved the way for applying the concept of virtue, which is one of the concepts of the Philosophy of Ethics, to epistemology. Later on, the application to the concept of virtue, which was thereafter voiced by many philosophers, to the epistemology has found its place in epistemology literature as "Virtue Epistemology." According to Sosa, if moral virtue enables the emergence of positive outcomes in the field of ethics, intellectual virtues could also contribute to the solution of many current problems within the field of epistemology. Virtue Epistemology which is identified by Ernest Sosa emerged from the belief that it could be an answer to the definition of knowledge and especially to the justification of knowledge after Gettier. Ultimately, Sosa's aim was to help ground the knowledge by creating an alternative justification concept.
Bu metinde amaç, modern zamanda inşa olan eğitimin varlığını (ontolojik zeminini ve varlık sebebini), mana ve iddialarını (epistemolojisini) ve ‘değeri’ni (siyasî-ahlâkî-iktisadî değerlerini) ‘değer’ ve ‘erdem/fazilet’ kavramları üzerinden tartışarak değerler eğitimi sorununa farklı bir bakış açısı sunma çabasıdır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Dem Yayınları, 2022
İKSAD 2. SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, 22-25 KASIM 2018 GAZİANTEP, KONGRE TAM METİN KİTABI, 2018
DergiPark (Istanbul University), 2022
İnsan, Din ve Erdemlilik, 2022
İnsan, Din ve Erdemlilik, 2022
Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, 2024
İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, 2020
Ana Dili Eğitimi Dergisi, 2020
Erdem Üzerine Tartışmalar, Doğu Kütüphanesi, 2020
Econder International Academic Journal, 2021
Beytulhikme An International Journal of Philosophy , 2023
İLAHİYAT ALANINDA ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRMELER, 2019
Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi, 2022