Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Yazıt Dergisi
https://doi.org/10.29228/yazitdergisi.53925…
27 pages
1 file
Güvercinin evcilleştirilme tarihi eskilere dayanmaktadır. Güvercinin hafıza ve yer yön yeteneğini keşfeden insanlar, onu haberleşmede bir aracı olarak kullanmıştır. Dünyanın birçok yerinde farklı inanışlarda yer alan güvercin Türk kültüründe ve İslamiyet’te de önemli bir yere sahiptir. Güvercin günümüzde bir uğraş olarak yetiştirilmektedir. Belirli ırk ve özelliklere sahip olan güvercinler yetiştiricileri olan seyisler arasında da gruplaşmalara ve ayrı kültür ortamları oluşmasına yol açmıştır. En belirgin güvercin yetiştirme grupları süs güvercinleri, posta güvercinleri, yarış güvercinleri, oyun güvercinleri şeklindedir. Her biri kendi içerisinde federasyona bağlı olarak dernekler kurulmuştur. Bu derneklerde yarışlar düzenlenmekte ve yarış sonuçlarına göre güvercinlere damızlık olarak değer biçilmektedir. Her bir güvercin grubunun yarışı kendine özel kurallara, mekâna, malzemeye ve ödüle sahiptir. Yurtdışında ve Türkiye genelinde yarışmalar düzenlendiği gibi her il kendi içerisinde de yarışlar düzenleyebilmektedir. Makalede; Eskişehir’de bulunan güvercin ırk ve gruplarından, derneklerinden, yarış öncesi ve sonrasından, seyislerin yarış esnasındaki tutumlarından söz edilmiştir. Teknolojinin etkisiyle yarışların oldukça sistemli yürütüldüğü gözlenirken, şehirleşmenin kültür ortamını dağıtmaya başladığı ve yarışları zorlaştırdığı tespit edilmiştir. Unutulmaya yüz tutmuş gelenekselleşen bir kültüre ait bilgilerin gün yüzüne çıkarılmış ve değeri ortaya konulmuştur. Anahtar Sözcükler: Eskişehir, güvercin, güvercin yarışları, güvercin dernekleri, güvercin ırkları.
Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, USBİK 2018, 2018
Özet Toplumsal bir varlık olan insan zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabildiği durumda tek başına yaşayabilmektedir; ancak toplum içinde tarihi ve kültürel özellikleriyle kendi benliğini fark eden insan yaşamı daha kolaylaşmıştır. Dolayısıyla insanın toplum içerisinde yaşayıp kendisini var etmesinden kaynaklanan iletişim ve türleri yaşamla beraber var olmuştur. Toplumu oluşturan bireylerin bir arada bulunduğu ve etkileşimde olduğu ortak mekânlardan birisi de kültürel alanlardır. Bir zamanlar dönemin sosyal ihtiyaçlarının karşılandığı, insanların sıkça vakit geçirdiği ve etkileşimde olduğu, kültürel ve dini yapıların bulunduğu mekânlar külliyeler olarak bilinmektedir. Külliyeler ait olduğu kentin belleğinde yer edinmiş, toplumun ortak kullanabileceği kültürel alanlar içerisine girmektedir. İnşa edildiği dönemde sosyal aktiviteler için kullanılan yapı topluluğu değişen şartlar doğrultusunda günümüzde kültürel amaçlı kullanılmaktadır. Bu çalışmada, kuruluşundan bu yana geçirdiği evreler sonucunda bugünkü haliyle Eskişehir Kurşunlu Külliyesi'nin insanlar tarafından nasıl algılandığı ve insanlarla nasıl iletişime geçtiği analiz edilmiştir. Ayrıca çalışmada göstergebilimsel çözüm yöntemi ile mekânsal ve algısal çözümlemeler yapılarak külliyenin ait olduğu toplumda nasıl algılandığı ortaya konulmuştur.
16. Ulusal Turizm Kongresi
Boş zaman değerlendirme aracı olarak eğlence alanları sosyal etkileşimin yoğun olarak yaşandığı yerlerden biridir. Bu çalışmanın konusunu eğlence alanlarının sosyal etkileri oluşturmaktadır. Çalışmada, Eskişehir Barlar Sokağı’nın sosyal fayda ve zarar etki alanının genişliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Eskişehir Barlar Sokağı çevresindeki bireylerden 452 anket yüz yüze görüşülerek toplanmış, geçerli olan 411 anket analize tabi tutulmuştur. Sokağa yakın ve uzak yaşayan insanlar arasında algılanan sosyal etki farklılıklarını belirlemek için faktör analizi gerçekleştirilmiş ve sonrasında bağımsız iki örneklem T-testi uygulanmıştır. Yapılan analizler sonrasında, Eskişehir Barlar Sokağı’nın yakınında ve uzağında yaşayan insanlar arasında sosyal etki algıları bakımından farklılıklar tespit edilmiştir. Kullanılan ölçekte test edilen 28 ifadenin 15 ‘inde anlamlı farklılık bulunmuştur. Çalışma sonucunda bu tür eğlence alanlarının sosyal etkilerinin şehrin genelini değil, sadece yakın çevresini kapsadığı ortaya çıkmıştır.
ESKİŞEHİR'DE İŞGÜCÜ PİYASASININ YAPISI, TESPİTLER VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI, 2020
2020
Çalışmamızın amacı; Kırşehir İli, Mucur Ilçesi Geycek köyünde yetişen âşık ve şairlerin bilim ve edebiyat dünyasına tanıtılmasıdır. Yörece bilinen ancak geniş kitlelerce tanınmayan, bu kadar aşığı ve şairi yetiştiren Geycek Köyünün daha sonraki akademik çalışmalara bir ön hazırlık oluşturmasını sağlamaktır. Çalışmamızın içerisinde kısaca Kırşehir’in kısaca tarihine değinilmiş olup asıl konumuz olan Geycek köyünde yetişen âşık ve şairlerin antolojik çalışmalardan alınan bilgilerle kısaca hayatlarıma ve antolojik çalışmalarda yer almayan âşık ve şairlerden sözlü mülakat neticesinde alınan bazı dörtlüklerle yer verilmiştir. Temel amacımız Geycek köyünü ve yetiştirdiği âşık ve şairleri sadece tanıtmaktır. Küçücük bir köyde bu kadar âşık ve şairin çıkması tesadüf değil âşıklık geleneğin olduğunun bir göstergesidir. Bunun böyle olmasını bulgularımız ve yorumlarımız şuna bağlamaktadır: Âşıklık geleneği ve şairlik köyün genelinde olmasına rağmen bazı ailelerde genetik kodlarla olup sonraki nesillere aktarıldığında dair tahminlerimiz olup çalışmamızın içerisinde Bandura'nın “Sosyal Öğrenme Kuramı" ile de bağlantılar kurarak bu teze ulaşılmıştır. Bu ailelerden Bazıları;Ölöler Nebioğluları(Ertuğrul),Faydacılar,Sargınlar(Hocalar),Kevgirler(Şahinler),Bayraktarlar.Yeterli oranda veri ve doküman elde ettiğimiz ve üzerinde çalışma yaptığımız On dört şair ve âşığımızı tanıtmak ve hepsinde ortak temalar ve şiir anlayışını bulmaktır.
ÖZET Bu çalışmayla, Eskişehir ilindeki kültürel miras varlıklarının korunmasında Belediyeler ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'nun üstlendiği rolün, günümüze kadar koruma altına aldıkları alanların ve gelecekte bu konuda kısa, orta ve uzun vadede yapmayı planladıkları çalışmaların araştırılması ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Nitel Araştırma Yaklaşımı kullanılan bu araştırmada veriler, yapılandırılmamış görüşme tekniği ile toplanmıştır. Her biri 25-30 dakika süren görüşmelerde, ilgili kamu kurumlarından dört uzman ile 2012 Mayıs ayı içerisinde görüşülmüştür. Toplanan veriler, temel düzeyde betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma sonunda elde edilen bulgular ışığında; yasalardaki boşluklar ve görev tanımlarının tam olarak yapılmamasından dolayı kültürel miras varlıklarının tespiti, onarımı ve korunması konusunda kurumlar arasında çıkan anlaşmazlıkların önlenmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının gerekliliği tespit edilmiştir. Birimlerde görev yapan uzmanların daha iyi şartlarda işlerini yürütmeleri ve varlık tespiti, onarımı ve korunması konularında daha geniş kapsamlı çalışmalar yapabilmeleri için maddi sıkıntılarının giderilmesi, gerekli maddi desteğin yasal güvence altına alınması gerektiği sonucuna da ulaşılmıştır. Her ilde bir Kültürel Miras il müdürlüğü kurulması ve bünyesinde en az bir sanat tarihçisi, bir arkeolog, bir şehir plancısı, bir restoratör mimar, bir inşaat mühendisi, bir çevre mühendisi, bir turizmci ve bir sosyolog bulunmasının, çalışmaların daha sağlıklı yürümesini sağlayacağı önerisinde de bulunulmuştur.
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 99, Aralık 2019, s. 1-25, 2019
Eskişehir Sivrihisar İlçesi Tarihi kent dokusunu günümüze kadar koruyabilmiş Türkiyede’ki nadir yerleşimlerimizden birisidir.Yine Sivrihisar Yunus Emre,Nasreddin Hoca ve Sinan Paşa gibi bir çok Türk büyüğünün doğup büyüdüğü kabul edilen bir şehrimizdir. Anadolu Selçuklu dönemi ve Karamanoğlu Beyliği döneminde önemli bir Türk Yerleşim yeri olan Sivrihisar bu önemini kısmen de olsa Osmanlı döneminde de korumuştur. Günümüzde Hazinedar Mescidi Sivrihisar’ın en önemli anıtsal yapılarından biridir. Bu çalışmada Hazinedar Mescidinin tanıtımı, katolog yönteminde başlıklar oluşturularak verilmeye çalışılmıştır.Amacımız Mescidin ;Yeri,Adı,Banisi,Tarihi,Planı,Süsleme gibi özelliklerinin yanısıra ,yapının inşaa edildiği günden bugüne geçirdiği değişimlerin tespitidir.Ancak Kitabe ve Vakfiye gibi tarihi bilgilere ulaşmamızı kolaylaştıracak unsurların olmaması 20.yüzyıl öncesi onarımları tespit edebilmemizde sıkıntı yaratmıştır.Elde ettiğimiz belge ve bilgiler daha çok Cumhuriyet dönemine aittir.
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNDE YÜKLÜK ÖRTÜSÜ, 2019
Öz Dokumalar ve dokumalardan üretilen çeşitli kullanım eşyaları tarih boyunca insanoğlunun günlük yaşamı içerisinde yer almış ve hayatını kolaylaştırmıştır. Türk kültüründe de yer yaygısından yük sarmaya, taşımadan depolamaya kadar birçok amaç için üretilen dokumalar konar-göçer hayatın vazgeçilmezi olmuştur. Yerleşik hayata geçtikten sonrada yaygı, yastık, minder, duvar halısı, duvar kilimi, sedir örtüsü, çuval, heybe, torba gibi birçok kullanım eşyası dokumalardan üretilmeye devam edilmiştir. Dokumacılığın eski bir gelenek olduğu Kırşehir'de de benzer kullanım eşyaları sıklıkla üretilip günlük yaşamda yer almışlardır. Selçuklular zamanında Anadolu'ya yerleşen Türklerin bölgede dokuma geleneğini başlattığı düşünülmektedir. Bununla beraber Moğol baskıları sonucu Kayseri'den Kırşehir'e göç eden Bacı Teşkilatı'nın yine dokumanın Kırşehir ve çevresinde gelişmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Zamanla bölgede dokumacılık köklü bir gelenek oluşturmuştur. Yaygılar, halı yastık, halı minder, duvar kilimi, sedir kilimi, yük örtüsü, seccade, namazlağı yöre dokumacıları tarafından hem kullanım amaçlı dokunmuş hem de satışı yapılarak önemli bir geçim kaynağı olmuştur. Bu çalışmada da yöre kültüründe geleneksel olarak kullanılan yüklük örtüsü incelenmiştir. Konar-göçer yaşamda bir yerden başka bir yere giderken eşyaların sarılması için kullanılan kilimler "yük kilimi" olarak adlandırılmaktadır. Yerleşik düzene geçtikten sonra yatak, yorgan, yastık vb. eşyaları evin bir odasına yapılan yerden yüksek bir mimari eleman üzerine üst üste yerleştirilmeye başlanmış ve bu bölümün önüne kilim bir perde gibi örtülmüştür. Anadolu'da evdeki fazla eşyaların konulması için yapılan dolap veya sergenlerden oluşan bölüme yüklük adı verilmektedir. Uygur ve Selçuklu Türkleri de üzerine eşya konan, masa, raf veya dolap gibi şeylere yüklük demişlerdir. Halk kültüründe hemen her yerleşim yerinde var olan yüklük bölümünde örtü amaçlı kullanılan kilim "yüklük örtüsü" adını almaktadır. Selçuklu kültürünün izlerini taşıyan Kırşehir'de yüklük örtüsü olarak kullanılmak üzere çoğunlukla atkı yüzlü, düz kilim tekniği ve cicim tekniği ile dokunmuş kilimler vardır. Bazen yöre kilimlerinin tek şakı bu amaçla kullanılmaktadır. "Yük çapı", "yük perdesi", "şah (şahk)", "bar", "yüklük", "yük örtüsü" gibi isimler alan bu kilimlerin üzerinde yörede "top" adı verilen geometrik göbek motifleri (madalyon) sıralanmakta, zeminde yer alan top motifinin sayısına göre de kilimler, yedi toplu, dokuz toplu gibi adlar almaktadır. Anadolu kadını, kilimden yaptığı yüklük örtüsünü işlevsel bir nesne olarak kullanmış, aynı zamanda bu kilimlere estetik bir bezemleme unsuru rolü yüklemiştir. Ayrıca yörede yüklük örtüsü olarak kilim kadar yaygın olmamakla birlikte, "filikli" adı verilen dokumalar ile bezayağı örgüsüyle ile dokunmuş ve üzeri püsküllerle süslenmiş dokumalar da kullanılmaktadır. Yörede köy evlerinde yüklük ve yüklük örtülerin kullanımı nesilden nesle aktarılan bir gelenektir. Bu çalışmada Kırşehir halk kültüründe yüklük örtüsü, teknik, desen, süsleme, kullanım ve geçmişi ele alınarak incelenmiştir.
EVLENME TERCİHLERİNİN DÖNÜŞÜMÜNDE KUŞAKLARARASI FARKIN TOPLUMSAL DEĞİŞİM TEMELİNDE İNCELENMESİ: IĞDIR ÜNİVERSİTESİ, 2021
Toplumsal değişim, insan ilişkisi, iletişim ve eylemlerini dönüştürmektedir. İnsan, eylemlerini sosyal şartlara göre bina ederken benzer şekilde sosyal şartlar da insan eylemlerini organize eder. Toplum hayatında bireysel ve kurumsal anlamda her alan bu değişimden etkilenir. Toplumun önemli işlevsel mekanizmalarından biri olarak aile, bu değişimi bileşenlerinde hissetmektedir. Evlenme sürecinden evlenme tercihlerine ve ailenin kurumsal mahiyetine kadar temel aşamalarda değişimin etkisi gözlenmektedir. Bu çalışmada evlilik ve evlenmeye dair değişimin ebeveyn olarak X, Y ve Z kuşağı için kuşaklararası görünümü ortaya koyulmaktadır. Çalışmanın amacı X, Y ile Z kuşağının evlenme tercihleri üzerine kanaatlerinin karşılaştırılması ve bu durumun temel dinamiklerinin irdelenmesidir. Çalışmada Iğdır Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Sosyal Hizmet Bölümü kız öğrencileri ve anneleri örneklemi oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma tekniği kullanılarak yorumsamacı metodoloji ile veriler analiz edilmektedir. 13 kız ve 13 anne olmak üzere toplamda 26 katılımcı ile evlenme tercihleri, evliliğin mahiyeti, evlenme yaşı, boşanma sebepleri günümüzdeki evliliklerin değerlendirilmesi ve gelecekte aile kurumunun varlığına dair kanaatleri içeren konularda sorular yöneltilmiştir. Alınan yanıtlarda toplumsal değişim temelinde şartlara göre biçimlendiği görülmüştür. Evlilik tercihleri ve beklentiler noktasında Y ve Z kuşağında farklılıklar dikkat çekmiştir.
Özet İletişim, dünya var olduğundan beri süregelmektedir ve iletişime geçmenin en kolay yolu dildir. Dil sayesinde duygularımızı ve düşüncelerimizi istediğimiz şekilde bir bağlam içerisinde gerçekleştiririz. Dil, kendini oluşturan öğelere ve dışavurumlara ayrılamaz. Bunların dışındaki öğeleri ve ilişkileri düzenleyen bir sistemdir. Bağlam burada önemli bir rol oynamaktadır. Mimarlık, iletişime geçtiğimiz bir yöntemdir; bu sebeple mimarlığın da kendine ait bir dili ve oluşum süreci vardır. Mimarlık da dil gibi, bağımsız ve ayrık kavramlardan oluşmaz. Mimar ya da izleyici, mimari öğeleri tanımaya çalıştıklarında, kendilerini, dili kullananlar gibi bir anlamsal çerçeve içinde bulurlar. Mimari bir yapının okunabilirliğine bakılırken; bulunduğu bölgeden, konumundan, malzemesinden ve etrafındaki yapılardan ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Bu sebeple, çalışma alanı olarak Eskişehir'in Odunpazarı ilçesinde bulunan Odunpazarı evleri seçilmiştir. Bu çalışmanın kurgusunu Alexander'in Pattern Language kitabından referansla yapı kalıp dilini aktaran Kemal Aran'ın bakışı şekillendirmiştir. Yapıların benzerlikleri, farklılıkları, morfolojik yapısı ve dili ortaya konulmuş ve şablonlar oluşturulmuştur. Bu çalışma, literatür okuması ve yerinde tespitle desteklenerek yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: mimarlık, yerel mimarlık, mimari dil, cephe dili, Odunpazarı evleri EXAMINATION OF ESKİŞEHİR ODUNPAZARI HOUSES THROUGH THE FAÇADE LANGUAGE Abstract Communication has been going on since the beginning of the world and language is the easiest form of communication. Through language, we express our feelings and ideas in the context we like. Language cannot be divided into its components and expressions. It is a system that regulates things and relationships outside of it. Context plays an important role here. Architecture is a method we use for communication; therefore, it has its own language and formation process. Similar to the language, architecture also does not consist of independent and discrete concepts. When architects or audiences try to identify
TÜRKİYE’DE GÖÇÜN KENTLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ VE YÖNETİMİ, 2020
Araştırmanın birinci alan araştırması; kentin tarihi boyunca aldığı göçün mevcut mekansal şekillenmesindeki rolünün değerlendirildiği araştırmadır. Bu çalışma, yazarın 2016 tarihinde BAP Projesi olarak hazırlayarak tamamladığı, ancak sonuçlarının yayınlanmadığı çalışmasının, genişletilerek yeniden değerlendirilmesi ile şekillenmiştir. İkinci alan araştırması ise kentin daha güncel dış göç alım hareketliliğini irdelemektedir. Bu çalışma da yazarın danışmanlığında gerçekleştirilen ve Kırşehir’deki Suriyeli göçenlerin durumunu ele alan bir yüksek lisans tezinin alan araştırması verilerine dayanmaktadır. Öte yandan bu çalışma için değinilen alan araştırması da genişletilmiştir. Çünkü beklenenin aksine Kırşehir’de en büyük göçmen grubu Suriyeliler değil, Iraklı ve diğer göçmen gruplarıdır.
Uluslararası Dil, Eğitim ve Sosyal Bilimlerde Güncel Yaklaşımlar Dergisi, 2020
Günümüzde toplumsal cinsiyet eşitliği en çok konuşulan konulardan biridir. Toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanan cinsiyet ayrımları, kadınların ve erkeklerin yaşamını şekillendirmekte ve cinsiyetler arasında eşitsizlik yaratmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin tutumların tespit edilmesi ve bunun kişiler arası ilişkilere nasıl yansıdığının anlaşılması açısından ergenlik dönemi önemlidir. Bu çalışmanın amacı, lise öğrencilerinin toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin tutumlarının cinsiyet, yaş, okul türü, anne-babanın eğitim düzeyi ve annenin çalışma durumu değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesi ve konuyla ilgili önerilerin sunulmasıdır. Araştırmanın örneklemini, Eskişehir İli Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı, il merkezinde Anadolu Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Fen Lisesi, Mesleki Teknik Anadolu Lisesi olmak üzere rastgele seçilen beş farklı okul türünde, 2019-2020 eğitim-öğretim yılında eğitim gören, 145’i kız, 168’i erkek olmak üzere toplam 313 lise öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırma verilerini toplamak için Gözütok vd. (2017) tarafından geliştirilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde “t-Testi” ve “Tek Yönlü Varyans Analizi” kullanılmıştır. Araştırma bulgularında, ergenlerin cinsiyet eşitliğine yönelik tutumlarının, cinsiyet ve yaş değişkenleri açısından anlamlı farklılık gösterdiği; anne-baba eğitim düzeyleri ve annenin çalışma durumu açısından anlamlı farklılık göstermediği saptanmıştır. İmam Hatip Lisesi ve Mesleki Teknik Anadolu Lisesinde okuyan ergenlerin, diğer okul türüne mensup olan ergenler ile toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik tutumları arasındaki farkın anlamlı olduğu; Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi ve Anadolu Lisesinde eğitim gören ergenlerin tutumları arasında ise anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir. Bulgular ergenlerin, erkeği egemen kılan anlayışı ve kadını erkeğe bağımlı kılan anlayışı benimsemediğini göstermiştir.
Bu çalısmada, Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinde bulunan Surp Yerortutyun Kilisesi hakkında yapılan arastırmalar sunulmaktadır. Arastırma kapsamında, Surp Yerortutyun Kilisesi incelenerek ayrıntılı fotografları çekilmistir. Yapının tarihçesi, konumu, mimari ve süsleme özellikleri konusunda bir degerlendirme yapılmıstır. Mimari ayrıntılar tanımlanmıs ve Ermeni kiliseleri ile karsılastırılarak benzer mimari uygulamalardan bahsedilmistir. Yapının mevcut durumu degerlendirilerek Ermeni kilise mimarisi içindeki konumu açıklanmıstır.
Proje Danışmanı iv v
ESKiSEHiR VE CiVARI HIRUDINEA FAUNASI ÜZERiNE BiR ÖN ARASTIRMA
Serbest Mimar, 2016
Eskişehir Yerel Tarih Araştırmaları III, 2024
Gündelik yaşam teriminin bize anlatmak istediği; gün/ günler içinde insanın beslenme, barınma, giyinme, eğlenme, ibadet etme ve bu gibi faaliyetleridir. Bu faaliyetlere öznelik eden yiyecek, mekân, giysi, eğlence araçları ve ibadethaneler ise bir bütünlük içinde maddi yaşam kültürünü oluşturmaktadır. 241 Eğer bir toplumda gündelik yaşam tekrar üretilmiyorsa toplum için bir krize doğru gidiş başlamıştır demektir çünkü toplumsal yapıdaki işlerlik bahsedilen rutinlerin tekrarı ve geliştirilmesiyle sağlanmaktadır. 242 Gündelik yaşamda bireylerin her gün tekrarladıkları rutinler, alışkanlıklar ve faaliyetlerden oluşan yaşam biçimleri kişilerin sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik
Dinî içerikli metinler, Divan Edebiyatı ile Halk Edebiyatının önemli ürünleri arasındadır. Bu metinlerin değeri, onların dönemle ilgili manevi duyuş tarzını hissettirmesi kadar, yazıldığı kültür ortamıyla harmanlanan dil ürünlerini taşımasından da ileri gelmektedir. Halkın ortak dünya görüşüne tercüman olmuş bu tür zenginlikler, bilimsel çalışmalar aracılığıyla ele alınıp değerlendirilmedikçe unutulmakta ve en önemli görevlerinden birisi olan yeni kuşaklara sesini duyurabilme işlevinden uzaklaşmaktadırlar. Filolojik yaklaşımların gerektirdiği şekilde izlenecek yöntemler, metinlere gerçek değerlerini iade etme noktasında evrensel özelliklere sahiptirler. Anadolu sahası Türk Halk Edebiyatı içerisinde yer alan önemli eserlerin birçoğu, fazlaca ilgi görmelerinden ötürü değişik yazarlarca kaleme alınmış ve eser nüshaları bağlamında bir zenginlik ortaya çıkmıştır. Söz konusu nüsha zenginliği ise, karşılaştırmalı metin çalışmalarını zorunlu hale getirmiştir. Bu çalışmaya konu edilen metin de söz konusu amaç doğrultusunda incelemeye alınmış ve farklı nüshaların karşılaştırılması yoluyla değerlendirilmiştir. Dinî-tasavvufî Türk Edebiyatının Anadolu’daki ilk örneklerinden sayılan ve Kirdeci Ali’ye ait olduğu düşünülen ‘Güvercin Destanı’, farklı araştırmacılar tarafından varyantlarıyla ortaya çıkarılmış ve yayımlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, Atıf Efendi Kütüphanesi, Mehmet Zeki Pakalın Koleksiyonu 45/3 numaralı, Destanlar ve Gazeller isimli yazma eserin 1a, 1b ve 2a numaralı sayfalarında bulunan “Güvercin Destanı”nın (Gügercin Dasitanı) bilinmeyen bir varyantını açığa çıkarmak, yayımlamak, değerlendirmek ve diğer varyantlarıyla karşılaştırarak aralarında bulunan benzerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.