Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, JOURNAL OF ARTS
…
16 pages
1 file
Kukla tiyatrosu, konvansiyonel olarak oyun kişilerinin kuklalar tarafından canlandırıldığı, dolayısıyla oyuncunun yerini kuklanın aldığı bir gösterim türdür. Kuklanın sahnede tek ve belli bir rolü oynadığı konvansiyonel sahneleme biçimi bugün hala devam etmekle birlikte; 20. yüzyıl sahneleme örnekleri açısından değişimi beraberinde getirmiştir. Avant-garde hareketlerle birlikte tüm sanat disiplinlerinde gerçekleşen değişimin yanı sıra teknolojik gelişmeler ve iletişim biçimlerinin evrimi de buna zemin oluşturmuştur. Dolayısıyla hem kumpanyalar farklı deneysel uygulamalar yapmış hem de farklı sahne sanatlarının öncülüğünde disiplinlerarası çalışmalar gerçekleşmiştir. Bu çalışma, kuklanın bir anlatım aracı olarak özellikle çağdaş gösteri sanatlarındaki yerini ortaya koymaktadır.
Journal of International Social Research, 2019
Öz Dev kuklalar ritüel ve geçit törenlerinde çağlar boyunca kullanılagelmiştir. Bu kuklalar, dini ve din dışı seremonilerin haricinde politik eylem ve gösteriler ile merasim, geçit töreni ve tiyatral performans için de kullanılmaktadırlar. Boyutları sebebiyle açık havada, dolayısıyla sokakta kendilerine yer bulmuşlardır. Bu çalışmanın amacı; dev kuklaların çağdaş disiplinler arası tiyatral sokak gösterileriyle nasıl bütünleştiğini irdelemek ve kumpanyaların bu bütünleşmeyi sağlayan ortak yönleri ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışan gruplar, mekan olarak sokakları seçen, tiyatro, sirk, kukla, müzik ve zaman zaman dansı da bir araya getiren gösteriler yapmaktadırlar. Dolayısıyla örnekler, bu kapsama giren Royal De Luxe, Compagnie Malabar, Carros de Foc Street Theater ve Close-Act Theatre topluluklarından seçilmiştir. Sözü edilen topluluklar, dev kuklaların da yer aldığı gösterilerinin dinamikleri bağlamında değerlendirilecektir.
DergiPark (Istanbul University), 2007
Kimlik, insanın toplumsal kategoriler içerisindeki bir adlandırma sürecidir. Bu süreç içerisinde sanat, kendi araç ve yöntemleriyle, kimliklerin anlatım yollarından biri olmaktadır. Bu çalışmada, Batı uygarlığının tarihsel gelişimi içerisinde oluşturduğu bireysel ve toplumsal kimliklerin, sanatsal teoriler ve yaklaşımlara göre biçimsel olarak ifadesi üzerinde durulacaktır.
Journal of Arts 2 (2), 113-128, 2019
Kukla tiyatrosu, konvansiyonel olarak oyun kişilerinin kuklalar tarafından canlandırıldığı, dolayısıyla oyuncunun yerini kuklanın aldığı bir gösterim türdür. Kuklanın sahnede tek ve belli bir rolü oynadığı konvansiyonel sahneleme biçimi bugün hala devam etmekle birlikte; 20. yüzyıl sahneleme örnekleri açısından değişimi beraberinde getirmiştir. Avant-garde hareketlerle birlikte tüm sanat disiplinlerinde gerçekleşen değişimin yanı sıra teknolojik gelişmeler ve iletişim biçimlerinin evrimi de buna zemin oluşturmuştur. Dolayısıyla hem kumpanyalar farklı deneysel uygulamalar yapmış hem de farklı sahne sanatlarının öncülüğünde disiplinlerarası çalışmalar gerçekleşmiştir. Bu çalışma, kuklanın bir anlatım aracı olarak özellikle çağdaş gösteri sanatlarındaki yerini ortaya koymaktadır.
2019
Modernizm sonrası toplumlarda gelişen bilim ve teknoloji, sanatı da beraberinde etkilemiştir. 20. Yüzyılda doğan kapitalizmle beraber insan-doğa arasındaki ahenk bozulmuştur. Hayvanlar, insanlık tarihi boyunca sahip olduğu “yüce, tanrısal” kavramlardan koparak, modern insanın artan ihtiyaçlarını gidermek amacıyla büyük bir hammadde zincirine dönüşmüştür. İnsanların yaşamını sürdürdüğü siyasal ortamın dışında yaşayan “hayvan” yasaya tabii olmayan doğanın bir parçasıdır. Toplumsal ahlâkı geliştirmek, eğitmek kimi zaman da yermek için yazılan eserlerde, fabllarda insan yerine hayvan söz söylemektedir. Peki bu dilden yoksun canlılar bizlere nasıl masal anlatabilir? Siyasal yaşamda egemen olan insan, benzerlik ilişkisinden yararlanarak adın anlamını değiştirmiş, kavramları dönüştürmüştür. Ontolojik ayrılıkların ortak bir dil bütünlüğü içinde iletişime geçebilmesi için hayvan insanlaştırılır veya insan hayvanlaştırılır. Bu geçit sayesinde doğa; hayvan ile insan arasındaki sınırları ve bir...
Art-e Sanat Dergisi, 2019
Bireyde öznel ve özgün ifadenin gelişimine katkıda bulunan oyuncaklar, taşıdıkları bu değerleri nedeniyle sanat ve tasarımda kendilerine yer bulmuşlardır. Bu çalışma, çocuk kavramının ve oyuncağın biçimlendiği yirminci yüzyıl başından bulunduğumuz döneme dek, sanatın ve tasarımın oyuncakla kesiştiği noktaları çözümlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Oyuncağın sanat ve tasarım ile ilişkisi; bireyin yaratım sürecinin sonunda ortaya çıkan oyuncaklar ve yaratım süreçlerinde kaynak olarak kullanılan oyuncaklar olarak iki ayrı bölümde örnek inceleme yoluyla ele alınmıştır. Bu nesnelerin yaratıcı ifade aracı niteliği irdelenmiş, dönemi ve yaratıcısı ile arasındaki ilişkiler irdelenmiştir. Bu çalışmada oyuncakların, oyun işlevinin yanında, kendi anlamları ve sanatçı ve tasarımcılar tarafından kendilerine yüklenen anlamları yansıtarak bir ifade aracı görevi yüklendiği sonucuna ulaşılmıştır.
International journal of interdisciplinary and intercultural art, 2021
Asosjournal, 2022
oluşturulduğu tarihlerde yaşanan Covid-19 sürecinin de yarattığı ve hissettirdiği duygularla da bir özdeşlik kurmaktadır. Üst üste binen bu duygu katmanları ekseninde oluşturulan sanat yapıtları, yaşamla kurulacak sıkı bağlarda edebiyat ve felsefenin etkinliğini göstermeyi hedeflemektedir.
Sobider Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2019
Özet: Sanat, tasarım ve mimari birbirinden ayrı düşünülemeyen bir bütün halindedir. Bu bütünün her parçası birbiriyle ilişkili olduğu gibi birbiri içinde yer almakta ve etkileşmektedir. Mekan kavramına disiplinler arası yaklaşım çerçevesinde farklı anlamlar yüklenmiş ve sanatsal üretimin merkezi haline gelmiştir. Mekanın sanat ile olan ilişkisi onu içinde barındırmasının yanı sıra onunla bütünleşmesidir. Artık mekan sanatın sadece ögesi değil, bir parçası olmakta, hatta kendisi bir sanat eserine dönüşmektedir. Bu bağlamda mekan tasarımının bir eser olma özelliği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada amaç, mekan-yapıt ilişkisini değil, mekanın bir yapıta dönüştürülmesini aktarmak, mekanın ögesi olarak çağdaş sanata değinmektir. İzleyici-yapıt deneyimini mekan ile bütünleştiren ve mekanın bir ögesi haline gelen örneklere yer verilerek literatüre katkı sağlamak hedeflenmektedir. Abstract: Art, design, and architecture are a whole that is not considered separate. Each part of this whole is interrelated, interconnected and interacting with each other. Within this scope, the interdisciplinary approach to the concept of space, different meanings have been assigned and space becomes the center of artistic production. The relationship of the space and the art become integrated with it besides holding it inside. Now, space is not only the element of art, but a part of it, and it is transformed into a work of art. In this context, becoming an artwork feature of the space design comes to exist. The purpose of this study is to convey the transformation of the space to artwork, not a space-work relationship, but to refer to contemporary art as the element of the space. It is aimed to give examples about audience-art work experience that integrated with space and became an element of the space and to contribute to the literature. Bu çalışma, 18-20.04.2019 tarihleri arasında Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi'nde gerçekleşen, 6. Uluslararası Güzel Sanatlar Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.
Journal of International Social Research, 2016
Postmodern dönemle birlikte daha çok duyduğumuz ya da dillendirdiğimiz kimlik kavramı, siyaset, sosyoloji, felsefe ve psikoloji gibi disiplinlerde olduğu gibi sanatın da konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanat tarihini göz önünde bulundurduğumuzda özellikle Aydınlanma Dönemi ile birlikte bireyin öne çıkması, kendini ve yaşadığı çevresini sorgulaması ve tanımlamaya çalışması "kimliğin", sadece postmodern döneme ait bir sorun olmadığının göstergesidir. Bir anlamda yaşamın temsili olan sanat, sanatçının hayatı nasıl yorumladığının ya da kendini nasıl tanımladığının ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla her sanat eseri bir kimlik göstergesi olarak yorumlanabilir. Ancak, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra baskılanmış ya da ötekileştirilmiş grupların, kimlik göstergesi olarak ırk, kültür, cinsiyet ya da cinsel tercih üzerine artan sanatsal çalışmaları-bireyin kendini özgürce ifadesi olarak görünmesine rağmen-insansal olandan uzaklaşmaktadır. Bu bağlamda, kişinin ne adı, ne doğduğu yer, ne cinsiyeti, ne de ona verilmiş olan kimlik numarası, kimliği tanımlayabilecek öğeler değildir. Bireyin kimliğini, yaşantıları ve gözlemleri sonucu elde ettiği veriler doğrultusunda kendini ifade eden düşünce ve davranışları belirler. Bu çalışmada, özellikle 1980'li yıllarda ortaya çıkarılan kimlik olgusunun ne olduğu ve sanatsal çalışmalarda yerini nasıl bulduğu açıklanarak özünde aydınlanma döneminden günümüze kadar yapılan sanat eserlerinde ve hareketlerinde var olan sanat ve sanatçı kimliği irdelenecektir.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2021
Modern Uygur Türk edebiyatı ve Türkiye Türk edebiyatı ortak bir kültürel kaynaktan beslenmiştir. Ancak bu iki edebiyat aynı zamanda kendilerine özgü bazı yerel özellikler de göstermektedirler. Bu edebiyatların ürünü olan bazı eserlerde ise, hem ortak kültür öğelerini hem de yerel öğeleri bir arada bulabiliriz. İncelememizin konusu olan “uçraşkanda” şiiri bunun güzel bir örneğidir. Günümüz Uygur edebiyatının önemli temsilcilerinden Abdurehim Tileşup Ötkür’ün 1947 yılında kaleme aldığı “uçraşkanda” şiiri, ilk örneğini Divanü Lügati’t–Türk’te gördüğümüz “müşaare (deyişme)” tarzındadır. Şiir; yaklaşık bin yıllık bir geleneğin devam etmekte olduğunun ve iki bölge arasındaki kültürel bağın kopmadığının bir göstergesidir. Abdurehim Tileşup Ötkür’ün “Uçraşkanda” şiirini, Erzurumlu Emrah’ın “yok yok” adlı şiirinden hareketle yazdığı görülmektedir. Bu makalede iki şiir arasındaki ilişki ve benzerlikler tespit edilerek değerlendirmeler yapılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Journal of International Social Research, 2020
DergiPark (Istanbul University), 2023
DergiPark (Istanbul University), 2023
Journal of International Social Research, 2017
Journal Of History School, 2022
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research 12(62), 2019
TARİHÎ VE ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ARAŞTIRMALARI: FİİL KATEGORİSİ, 2022
Art-e Sanat Dergisi, 2017
Idil Sanat ve Dil Dergisi, 2017
Sanat Dergisi, 2020
The journal of academic social science studies, 2017
Journal of International Social Research, 2017
Yaratıcı Drama Dergisi, 2007
Journal of arts, 2022
Disiplinlerarası Çağdaş Sanat Yazıları / kitap bölümü, 2024
Çeşm-i Cihan (Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi) E-Dergisi
DergiPark (Istanbul University), 2024