Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
12 pages
1 file
ULUSLARARASI AİLE SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI, 2020
Aile, bütün toplumların en köklü ve en önemli kurumudur. Sosyal ilişkiler ilk olarak aile ortamı içinde başlamakta ve gelişmektedir. Toplumdaki önemi ve işlevinden dolayı aile, her zaman siyasetin odakları arasında yer almaktadır. Özellikle son dönemlerde siyasal iktidarların hem aile kurumunu kontrol altına almak ve kendi siyasal anlayışına uygun bir hale getirmek hem de ailenin sorunlarına çözümler geliştirmek ve aileyi korumak amacıyla aile politikaları ve diğer sosyal politikalara önem verdiği görülmektedir. Dolayısıyla aile siyasetin ve devletin toplumdaki ilgi odağı haline gelmiş ve uygulanan politikalar yoluyla devlet müdahalesine maruz kalmıştır. Kimi zaman hükümetlerin ideolojilerin baskılarına uğramış, kimi zaman ise güçlenmiş ve muhafaza edilmiştir. Bu bağlamda aile kurumu siyasette her dönem farklı şekilde algılanmıştır. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren aile bir bütün olarak kabul edilmiş ve politikalar buna göre şekillenmiştir. Toplumun en önemli parçalarından olan aileye yönelik hizmetlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Artan toplumsal sorunlar, aile sorunlarının çözümüne yönelik sosyal politikalar üretilmesinin ve uygulanmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sosyal politikaların temelinde toplumun riskler karşısında refahının ve güvenliğinin sağlanması vardır. Devlet ile toplum arasındaki ilişki de bu risklerin yönetimi sürecinde gelişmektedir. Bu çalışmada, ülkemizde aileye yönelik geliştirilen politikalar, bu amaca hizmet vermek üzere kurulan kurumlar ve bu kurumların politikalarının ailenin bekasına etkileri değerlendirilmiştir. Çalışma nitel araştırma olup literatür taramasına dayanmaktadır. Ayrıca bu değerlendirme kapsamında politikalar süreç modeline göre analiz edilerek politika yapım sürecinin aktörlerine bir takım öneriler de sunularak tartışılmıştır.
Politika Notu, 2018
Türkiye’de değişen toplumsal koşullar ile birlikte son on yılda aileye yönelik ilgi artmış; aile ile ilgili sorunlar daha fazla konuşulmaya başlanmıştır. Somut demografik veriler ve saha araştırmaları neticesinde devlet, aileyi destekleyici politikalar üretmekte ve böylece kamu harcamalarında aileye ayrılan pay yükselmektedir. Cumhuriyet’in kuruluşundan 2000’li yıllara kadar süren siyasi istikrarsızlıklar ve iktisadi buhranlar nedeniyle Türkiye’de aile politikalarında süreklilik ve bütüncüllük arz eden bir yapılanma sağlanamamıştır. Aile politikalarındaki bu parçalı yapı, 2000 sonrası gerek ülke içi gerekse küresel düzeyde yaşanan değişimlerle birlikte daha planlı, istikrarlı ve kalıcı olması hedeflenen politikalara yerini bırakmıştır. 2011’de Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı’nın kurulması ile bütünlüklü olarak gerçekleşmesi hedeflenen politikalar, refah dağıtımının diğer aktörlerini de sürecin içine taşımayı hedeflemiştir. 2015 yılında açıklanan Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı ile birlikte devlet temelde ailenin korunması, dinamik nüfus yapısının korunması ve iş-aile yaşamının uyumlaştırılması yönünde bir eylem planı hazırlamıştır. Son dönemde aileye yönelik hizmetlerin yaygınlaştırılması Türkiye’de aile politikaları açısından oldukça önemli gelişmelerdir. Yapılan düzenlemelerin başarısı ya da eksiklikleri ise araştırmalar ve veriler ile daha sağlıklı değerlendirilebilecektir. Bu çalışma ile sosyal refahı arttırma amacı taşıyan politikaların, refah rejimlerinde nasıl olduğu, hangi bileşenlerle birlikte değerlendirildiği ve uygulama sonuçlarının yansımaları incelenecektir. Refah rejimlerinin aile politikalarının temel izlencesi hakkında karşılaştırılabilir somut veriler elde etmek için aileyi konumlandıran yasal düzenlemelerin yanı sıra izin politikaları, bakım hizmetleri, nakit ve vergi avantajları karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Bu bağlamda Türkiye’de aile politikaları, farklı refah rejimlerinden seçilen ülkelerle karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir. Diğer refah devletleri ile benzeşen, ayrışan ve yetersiz kalan yönlerine bakılarak Türkiye’nin içerisinde bulunduğu konum analiz edilecektir.
Akdeniz Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Dergisi, 2019
Günümüzde aile politikaları, toplumsal cinsiyet ideolojisinin yeniden üretildiği ve sürdürüldüğü temel alanlardan biri olarak öne çıkmaktadır. 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren, aile refahının geliştirilmesine yönelik artan sistematik çabalara paralel olarak, babalık yönelimli aile politikaları gibi yeni uygulamaların gündeme gelmeye başladığı görülmektedir. Toplumsal cinsiyet ideolojisi çerçevesinde ortaya çıkan ve şekillenen bu uygulamalarda ülkeden ülkeye değişiklik gösteren önemli farklılıklar söz konusu olmaktadır. Avrupa Birliği düzeyinde aile politikalarının hem kadınlar hem de erkekler açısından geliştirilmesine yönelik yasal ve siyasal önlemler alınmasına rağmen; bu farklılıkların varlığını sürdürmeye devam ettiği görülmektedir. Genel olarak aileye, özel olarak babalığa yönelik uygulanan desteklerin niteliğine göre farklılık gösteren aile politikası uygulamalarının açıklanması doğrultusunda, Esping-Andersen’in 1990 yılında ortaya attığı üçlü refah devleti tipolojisi, üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen, önemli bir başvuru kaynağı olarak geçerliliğini korumaktadır. Bu çalışma kapsamında, refah rejimleri bağlamında babalık yönelimli aile politikalarının, toplumsal cinsiyet ideolojisi etkisi altında nasıl şekillendiklerinin ortaya konulması amacıyla, liberal, muhafazakar ve sosyal demokrat refah rejimlerinde geçerli olan aile politikası uygulamaları karşılaştırılmalı olarak incelenmektedir.
İnsanoğlu hayata gelirken, daha anne karnında başlayan bir serüveninde başkahramanı olur. Bu serüvene başlarken bedensel, ruhsal ve düşünsel gelişim açısından da belli bir potansiyelle donanmıştır. Bu potansiyel uygun ortamı bulup, beslenip gelişirse olumlu yönde biçimlenir, ancak aynı güç ve ortam bulamaz, beslenip geliştirilemezse insanında bir hayvan misali bedenen büyür ve gelişir. Ancak ruhsal düğümlemeler, düşünsel gerilikler, beceri eksiklikleri ile oluşabilir. İnsan ömrü bir bütündür. Bu bütünü kavramak için onun parçalarını iyi bilmek gerekir. Bu yüzden insanı evrelere bölerek inceleriz. Aynı zamanda her evrede kendi içinde bedensel ruhsal ve düşünsel yapısı bakımından farklılıklar gösterir. Aynı zamanda her bir dönem bir öncekinin devamı bir sonrakinin de başlangıcı olduğundan bebeklik ve çocukluk dönemleri temel alışkanlıkların edinilmesi açısından büyük önem taşır. Bu nedenle çocukların her bir dönemi özellikle düşünsel gelişimleri dikkatle ve özenle ele alınmalı ve geliştirici etkinlikler yapılmalı. Bu gün özellikle gelişmiş ülkelerde çocukların yalnız bedensel ve ruhsal gelişimleri değil düşünsel gelişimlerine önem verilir.
Toplumsal Değişim, 2021
Sosyal politika uygulamalarının ilk örnekleri Fransız İhtilali’nin ve Sanayi Devrimi’nin beraberinde getirdiği köklü değişimlere dayanır. Dönemin konjonktürü bize özellikle kadın ve çocuk işçilerin katlanılmaz şartlarda çalıştırıldığı ve yaşamlarına bu tehlikeli koşullarda devam ettiği bir çerçeve sunar. Dolayısıyla Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilali sonrası sosyal politikaların ilk konusunu işçilerin korunması ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi oluşturmaktaydı. Ancak zamanla devletlerin sosyal politikaları toplumsal iyileştirmelerde kullanması ve toplumsal anlamda sosyal sorunların artmasıyla bu kapsam çeşitlenip artmıştır. Toplumun temel dinamiklerinden olan aile kurumu, devletlerin nüfus odaklı stratejiler geliştirmeye başlamasıyla beraber sosyal politikaların da odak noktalarından biri haline gelmiştir. Bu nedenle aile kurumunun değişiminde sosyal politikalardan kaynaklı bir etki söz konusudur. Türkiye’de Cumhuriyet dönemine geçişle birlikte, ilerlemenin yönü Avrupa kabul edildiği için, yasa, düzenleme ve uygulanan politikalar hissedilir bir şekilde Avrupa kökenli olmuştur. Bu strateji ile birlikte Batının belli bir süreçle edindiği kazanım ve yasaların, bu yasaların yabancısı olan Türk toplumuna aktarılması, ülkemizde aile kurumu açısından olumsuz durumlarla sonuçlanmıştır. Bu çalışmada Türkiye’de özellikle 1980 sonrası uygulanan Sosyal Politikaların, Batılılaşma ve modernleşme süreçleriyle birlikte, aile kurumu üzerinde, doğrudan veya dolaylı bir şekilde oluşturduğu değişim ve dönüşümler saptanmaya çalışılmıştır. Aile düzeyinde görülen bu değişimleri daha iyi anlamak için çalışmaya dayanak sağlayacak bazı istatistikî verilerden yararlanılmıştır.
Bu bölümde ailedeki değişimler ile aile politikalarındaki değişimlerin nasıl karşılıklı olarak birbirlerini etkilediklerini incelemeye ve anlamaya çalışacağız. Günümüz dünyasındaki yeni gelişmeler, aile ve aile politikalarındaki değişimler arasında nasıl karmaşık bir ilişkinin söz konusu olduğunu belirlemeye ve devletlerin ve toplumların bu karmaşık ilişkilere tepilerini anlamaya çalışacağız. Bu bağlamda dünyada farklı aile politikası türlerini inceleyeceğiz ve ailenin gelecekteki karakteristik özelliklerine ilişkin farklı yaklaşımların bir değerlendirmesini yaparak çalışmamızı tamamlayacağız.
Bilim ve Gelecek, 2017
Devlet, "patriyarkal yapıların hem kurulup hem tartışıldığı, bir iktidar ilişkileri ve politik süreçler kümesinin merkezi" olarak belirli bir toplumsal cinsiyet rejimine dayanır (Connell 2006: 179). Aile, istihdam, nüfus, yerleşim, yaygın eğitimin örgütlenmesi, sağlık ve cinselliğin denetimi gibi bir dizi politika alanı açısından devlet iktidarı toplumsal cinsiyet rejiminin kuruluşunda tarihsel ve dinamik bir pozisyona sahiptir. Sanayi devrimi ile kadınların kitlesel olarak iş piyasasına girişi, 1960'ların yeni toplumsal hareketleri ve sonrasındaki eşitlik rüzgarı, kadınların konumu ve aile dinamiklerinde önemli kırılmalar yarattı. Esping-Anderson geçtiğimiz yüz yıllık dönemecin kadınlar için "tamamlanmamış bir devrim" olarak görmektedir(Esping-Anderson 2011). Devrim tamamlanmamıştır, çünkü dünyanın belli bölgelerinde savaş sonrası dönemden itibaren kadınların eğitim ve çalışma yaşamı, aile içi rolleri konusunda önemli kırılma ve sıçramalar yaşansa da, neoliberal zamanlarda muazzam geri dönüşler, aileci kapanma ve anti-feminist söylem, yaygınlaşmış görülmektedir.
Bu çalışma, "devlet koruması ve kurum bakımı altındaki" çocuk/gençlere yönelik hizmetler kapsamında yer alan, Koruyucu Aile Bakım Modeli'nin, temel kavramları ve araçlarını tartışarak, teorik ve uygulamaya yönelik, incelenmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda ilk olarak, sosyal devlet, sosyal politika ve koruyucu aile kavramları tanımlanacaktır. Korunmaya muhtaç çocukların "topluma uyum sağlaması" ve "aileye dönüşü" için önemli bir araç olarak görülen, koruyucu aile hizmet modeli mevcut hükümet tarafından önemle desteklenmektedir. Bu bağlamda korunmaya muhtaç çocuklar açısından, bu hizmetin önemi ve gereği tartışılarak; söz konusu model ile ilgili yapılan yasal düzenlemelere yer verilecektir. Çalışmanın son bölümünde koruyucu aile hizmet modelinin, nüfus yoğunluğu ile öne çıkan İstanbul ilinde ve ülke genelindeki uygulamasının, istatistik verilere dayalı grafikler yardımıyla sunumu ve politika önerilerine yer verilecektir.
Makalenin konusu, Türkiye'de yerleşim yerleri düzleminde aile yapısına bağlı olarak farklılık gösteren köy ailesinin aile içi ilişkileridir. Sanayileşme ve kentleşme süreçlerine bağlı olarak ailenin, bir çok konuda sosyal ve kültürel değişmeler geçirdiği bilinmektedir. Özellikle köy ailesindeki değişimler öncelikle aile içi ilişkilerde yoğunlaşmaktadır. Değişimin yönünü anlamak açısından aile içi ilişkileri ortaya koymak ve çözümlemek oldukça önemlidir. Aile içi ilişkilerinin kavramsallaştırılması; aile içi rol ve statü dağılımı, sorumluluk paylaşımı, karıkoca ilişkileri ve ebeveynler ile erkek ve kız çocukları ilişkilerinin nitelikleri ve çocuğa verilen değerin niteliği bakımından değerlendirilip, konusunda yürütülmüş araştırmalardaki verilerden de yararlanılarak hali hazırdaki durumu ortaya konulmuştur. Çalışmada, Türkiye'de köy ailesinin hem yapısal görünümleri itibariyle hem de ilişkileri bakımından gelenekselden moderne doğru değişme içinde olduğu vurgulanmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Milat Gazetesi 1-3 Mart 2018
Mülkiye Dergisi, 2017
“BAŞKA” AİLELER VARDIR ÇALIŞTAYI, 2021
Türk Dünyası Araştırmaları, 2017
Hece: Aylık edebiyat dergisi, 2008
Türk İdare Dergisi, 2019
İstanbul. Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 2023
Kriter Yayınevi, 2020
Tüm Yönleriyle Mahremiyet, 2022
AİLE İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA AİLE İŞLETMELERİ, 2020
Sosyal Bilimler Üzerine Araştırmalar III
Hacettepe Law Review, 2018
SOCIAL RESEARCH Scientific-analytical journal, 2022
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2007, Sayı 22, ss. 311-333, 2007
Cihannüma sosyal bilimler akademi dergisi, 2023
Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2010