Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
KILIKYA’DA GEÇ ANTİK DÖNEM KIRSAL YERLEŞİMLERİ: KANYTELLIS ÖRNEĞİ
RURAL SETTLEMENTS AND URBAN CENTER IN MEDITERRANEAN DURING ANTIQUITY, 2017
Abstract Rural Settlement Pattern in Rough Cilicia in Late Antiquity: Öküzlü The Öküzlü ancient settlement was explored within the context of the rural settlement pattern in the region during Late Antiquity. The settlement at Öküzlü is located about 9 km. north of Erdemli. Extant remains have provided evidence about Late Antiquity; however, the settlement has a settlement tradition coming from the Hellenistic period that continues through Late Antiquity. Its remains suggest origins in the Hellenistic period. The settlement contains buildings with polygonal masonry, which reflects the characteristics of the region’s Hellenistic settlements. Our explorations noted remains from the Roman period with the most striking ones being the tombs. In addition to numerous houses dating from Late Antiquity, there is also three church in ruins, as is the case with other rural settlements in the region. One of the three churches from this period has been newly identified. Church A is quite well preserved and has a wide courtyard encircled by a wall and paved with stones. An important clue for the planning of the settlement is the existence of an ancient road paved with stones, and all the buildings of the settlement are aligned on both sides of the road as it extends through the settlement. This ancient road also connects the three churches. The presence of alleys intersecting with the ancient road adds more information regarding the settlement pattern. By the ancient road is a house of Late Antiquity. It was oriented to the road and thus built in a trapezoidal fashion. The ground floor of the east west facing house comprises two rooms separated with arches. Equipment discovered inside some structures by the ancient road suggest that they had a workshop function. These workshops are of the lever press type supported with stones typical for the region, and they still contain the mortar-shaped crushing basins with their round millstones in them. The structure of the Öküzlü settlement is parallel to the political and economic processes experienced from the 4th through the 7th centuries in the region. Key words: Rough Cilicia, Rural settlements, Late Antiquity, Öküzlü Özet Bölgedeki Geç Antik Dönem kırsal yerleşim düzenlemesine ilişkin incelemeler kapsamında ele alman Öküzlü antik yerleşimi Erdemli’nin yaklaşık olarak 9 km. kuzeyinde yeralmaktadır. Yerleşim, korunmuş kalıntılarıyla her ne kadar Geç Antik Dönem hakkında veri sağlasa da, Hellenistik Dönemden gelen ve Geç Antik Dönemde devam eden bir yerleşim geleneğine sahiptir. Yerleşimin sahip olduğu kalıntılar, Hellenistik Dönem kökenine işaret eder. Yerleşim içerisinde polygonal duvar işçiliğine sahip yapıların varlığı tespit edilmiştir ve bunlar sahip oldukları duvar işçiliği ile bölgedeki Hellenistik Dönem yerleşimlerinin karakteristik özelliklerini taşırlar. Yaptığımız incelemelerde yerleşimin Roma Dönemine ait zengin kalıntılar saptanmıştır. Bunlar arasında en dikkat çeken grup mezarlardır. Yerleşimin Geç Antik Dönemine işaret eden çok sayıda konut kalıntısının yamsıra üç kiliseye ait kalıntıların tespit edilmesi de bölgedeki diğer kırsal yerleşimlerde de görülen bir özelliktir. Bu döneme işaret eden üç kiliseden biri bu yılki araştırmalarımız sırasında tespit edilmiştir. Kilise A olarak bilinen yapı oldukça iyi korunmuş durumdadır ve bir duvarla çevrili ve taş plakalarla döşeli geniş bir avluya sahiptir. Yerleşimin planlanması açısından önemli bir veri de antik bir yolun varlığıdır. Taş döşeli bu antik yol yerleşim boyunca uzanır ve yapılar bu yolun etrafında yer alırlar. Bu antik yol yerleşimdeki kamu yapıları olan üç kiliseyi birbirine bağlamaktadır. Antik yolu kesen ara sokakların varlığı da yerleşim dokusu hakkında önemli veriler sağlar. Antik yolun kenarında bir Geç Antik Dönem konutu bulunmaktadır. Yapı, önünden geçen sokağa uydurulmak için yamuk formda inşa edilmiştir. Doğu batı yönünde uzanan konutun zemin katı kemerlerle bölünmüş iki ayrı mekândan oluşur. Antik yol kenarındaki yapılar arasında bazılarının içlerindeki donanımlar sebebiyle atölye olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu atölyeler bölgede çok sayıda örneği görülen tipte içlerinde taş destekli baskı kollu presler barındıran atölyelerdir ve mortar formlu kırma tekneleri ve tekerlek formlu kırma taşları da içlerinde tespit edilmiştir. Öküzlü yerleşiminin sahip olduğu yapılanma, bölgenin 4-7. yüzyıllar arasında yaşanan siyasi ve ekonomik süreciyle paralel özellikler gösterir. Anahtar Kelimeler: Dağlık Kilikia, Kırsal Yerleşim,Geç Antik Dönem, Öküzlü
KİLİKYA ANTİK KENTLERİ:K KELENDERİS, 2022
Kıbrıs'a açılan en işlek liman kapısı olarak bilinir. Kelenderis hakkında şu bilgileri vermektedir: "Kentin ne zaman kurulduğu hakkında henüz kesin bir veri yoktur. Efsanelerde Hitit-Suriye tanrısı Sandon tarafından kurulduğu anlatılır ki, bu nedenle kentin en geç olarak, Tunç çağından itibaren iskân görmeye başladığı anlaşılmaktadır. Aynı döneme ait Hitit yazılı kaynaklarında Tarhundaşşa-Luvi krallığının bir liman kenti olarak bir Şaranduva (Šaranduwa) kentinden söz edilir ki, son yıllardaki bazı değerlendirmeler, burasının antik çağdaki Kelenderis olma olasılığıdır, dolayısıyla kentin adı da Luvi kaynaklı olan bu kenti araştırmama aldım keyifli okumalar
e-kutuphane.imo.org.tr
Kentler işlevsel ve fiziksel açıdan birçok değişim ve dönüşüm geçirmektedirler. Özellikle son otuz yıldır, değişen dünya sisteminin birer parçası olarak kentler, yalnızca bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmenin etkisiyle değil, aynı zamanda küreselleşme olgusunun etkisiyle de kendilerini fiziksel sınırlarının ötesinde tekrar tanımlamak zorundadır. Kentsel dönüşümlerin gerçekleşme süreçleri ve sosyo-mekansal yapı ile olan ilişkileri farklı modellerle karşımıza çıkmaktadır. Yenileme, yeniden canlandırma, soylulaştırma olarak sıralayabileceğimiz kentsel dönüşümler kendilerine çoğunlukla kent merkezlerindeki çöküntü alanlarını seçmişlerdir.
ÖZET Kırgız halk edebiyatında " beşik ırı " ya da " aldey " terimleriyle karşılanan ninniler, basit gibi görünen sözlerinin ardında derin bir anlam barındırmaktadır. Kültürel artalan olarak da adlandırılan bu durum ninnilerin söz varlığına kadar etkisini gösterir. Özellikle destan geleneğinin canlı olduğu Kırgız halk edebiyatında ninnilerde bile destanların izlerini görmek mümkündür. Anneler ninnilerinde başta Manas Destanı'ndaki şahsiyetler olmak üzere destan kahramanlarını çocuklarına örnek gösterirler. Öte yandan ninnilerin ana dili eğitimi bakımından da önemi göz ardı edilemez. Çocukların yaşı düşünüldüğünde karşılaştıkları ilk edebi tür olan ninniler, çocuğun ana dili ediniminde, temel söz varlıklarını kazanmalarında önemli bir yere sahiptir. Halk şiiri ürünü olan ninniler, halk şiiri dilini yansıtan ürünlerin başında gelir. Kırgız ninnilerine bakıldığında, eski Uygur şiirinde olduğu gibi Kırgız şiirinde de mısra başı kafiye sistemi bulunması Kırgız şiirinin en dikkat çekici özellikleri arasındadır. Mısra başı kafiye sistemi, sadece sözlü edebiyatta değil, yazılı edebiyat ürünü şiirlerde de kendini hissettirir. Şiir dili denince akla ilk gelen mısra başı ve mısra sonu ses tekrarları ninnilerin ahenk ve estetik yönünü oluşturur. " Aldey " lerin tek dikkat çekici özelliği bu ses tekrarları değildir. " Aldey " lerde kültürel söz varlığı da dikkat çeken bir diğer önemli noktadır. Sadece Kırgız kültürüne has söz varlığını ninnilerin dilinde görmek mümkündür. Bazı ninnileri anlayabilmek için Kırgız kültürünü, gelenek, göreneklerini, toplum hayatını bilmek gerekmektedir. Hatta bazı siyasi, tarihi olaylar, kültürel artalan olarak ninnide yerini almış, onla ilgili söz varlığı da şiirin dokusuna sinmiştir. Bu makalede Kırgız ninnilerindeki derin anlam ve ninnilerin dil hususiyetleri üzerinde durulmuştur. Ses ve kelime tekrarlarının Kırgız ninnilerindeki yeri, ninnilerin diline kültürel artalanın etkileri örneklerden hareketle ortaya konulmaya çalışılmıştır.
The area which will be discussed is located between Coracesion (Alanya) and Alexandria Kat Isson (Iskenderun). The text will primarily handle the corinthian capitals of Corycos (Kızkalesi). For the dating of the capitals of Corycos, the Cor-inthian Capitals of the Cilician area will be considered chronologically, the external influences will be studied and the exinstance of a local architectural decoration school in Cilicia will be questioned. The interactions, as a result of the geostratigical importance of the area, lead the Cilician architectural decoration to stay under various influences from other areas. Especially the architectural decoration style of Syria and Pamphylia can be observed. It can be said that either these centres had a big influence on the local Cilician architectural decoration or that the Cilicians themselves brought these styles with them from these centres.
MEDİKAL TURİZMDE BREAST LİFT AMELİYATI YAPAN KLİNİKLERİN WHATCLİNİC İLE İNCELENMESİ: ANTALYA ÖRNEĞİ, 2024
Giriş: Estetik cerrahi işlemler dünya genelinde son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir. Bu artışta sosyal medya kullanımının etkisini gösteren birçok çalışma mevcuttur. Yapılan çalışmalarda bu işlemleri yaptırmak için özellikle kadınların uzun seyahatleri göze aldıkları belirlenmiştir. Amerikan Plastik Cerrahlar Derneğinin raporuna göre 2022 yılında 1.498.361 bireye estetik cerrahi işlem yapılmıştır. Bu sayı pandemi öncesinde (2019) ise 1.225.228’dir. Yine aynı rapora göre en çok yapılan ilk beş estetik cerrahi işlem sırasıyla Liposuction, Breast Augmentation, Abdominoplasty, Breast Lift, Eyelid Surgery’dır. Amaç: Bu çalışmanın amacı Antalya’da Breast Lift ameliyatı yapan sağlık kurumlarının beğeni düzeylerini, ameliyat ücretlerini ve takipçi sayılarını ortaya çıkarmaktır. Yöntem: Çalışmanın amacını gerçekleştirmek için birçok farklı kliniğe ve tedaviye yorum yapılması nedeniyle Whatclinic sitesindeki veriler incelenmiştir. Çalışmada nitel veri yöntemlerinden gömülü teori tercih edildi. Nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan gömülü teoride öncelikle veri toplama yöntemine karar verilir ardından elde edilen veriler düzenlenerek gömülü olan henüz literatürde ifade edilmemiş veya gün yüzüne çıkmamış veriler yorumlanmaktadır. Bulgular: Çalışmada öncelikle 15.10.2023 tarihinde whatclinic sitesinin popüler tedaviler kısmına “Breast Lift”, lokasyon kısmına “Türkiye” yazılarak Türkiye’de bu ameliyatı yapan tüm klinikler listelendi. Arama sonucunda toplam 498 klinik olduğu belirlendi. Daha sonra Türkiye altında bulunan Antalya destinasyonu seçildiğinde klinik sayısı 43’e düştü. Kliniklerin takipçi sayıları incelendiğinde en yüksek 8.240 en düşük ise 3 olduğu görüldü. Kliniklerin beğeni puanlarına bakıldığında ise en yüksek 10 en düşük ise 5.7 olduğu görüldü. Yine Breast Lift fiyatları incelendiğinde en yüksek fiyatın 152.317 TL, en düşük fiyatın ise 50.035 TL olduğu tespit edildi. Ancak 43 klinikten 18 tanesinin hiçbir ameliyat için fiyat aralığı girmediği diğerlerinin ise yaptıkları tüm ameliyatlar için fiyat aralığı belirttikleri tespit edildi. Tüm kliniklere yapılan yorum sayısının ise 837 olduğu tespit edildi. Sonuç: Whatclinic sitesi üzerinden medikal turistler ücretsiz olarak sağlık kurumlarını incelemektedirler. Bu nedenle Türkiye’de sağlık turizmi yapan tüm sağlık kurumlarının bu siteye üye olması ve iletişim bilgilerini, yaptıkları tedavileri ve fiyat bilgilerini siteye yüklemeleri önerilebilir.
2018
3B (Üç Boyutlu) kent modellerinin en önemli özelliği farklı mekânsal bilgilerin aynı ortamda bütünleştirilip gösterimine ve karmaşık kent modellerinin oluşturulup bunların yönetimine olanak sağlamasıdır. 3B sanal kent modelleri, arazi modelleri, bina modelleri, bitki modelleri, yollar gibi ulaşım sistemlerini içeren 3B ortamlar ve coğrafi tabanlı şehir verilerinin gösterimini içermektedir. 3B binalar için ölçek kavramı, LoD (Level of Detail) ayrıntı düzeyleriyle ifade edilmektedir. Her bir LoD belirli bir genelleştirme düzeyini gösterir. Bu çalışmanın ana amacı; kent tasarımı yapan tüm disiplinlerin gereksinim duyduğu farklı LoD seviyelerinde üç boyutlu kent modellerini, lazer tarayıcılardan elde edilen nokta bulutu verileri de kullanılarak üretimlerini araştırmaktır. Bu metodun nasıl ve ne şekilde uygulanacağı, yapılacak entegrasyon sonunda nasıl ve ne kalitede bir ürün elde edileceği gibi temellerin tartışılmasıdır. Bu sayede söz konusu verilerin kullanılabilirliği ve uygunluğu araştırılacaktır. Bu amaçla Konya'nın simgesi olma özelliğini taşıyan İnce Minareli Medrese seçilmiştir. Çalışma sonunda elde edilen model gerçek ölçeğinde fotogrametrik verilerin kullanıldığı yersel lazer tarayıcı destekli üç boyutlu yapı modelidir.
idRc, 2021
Günümüzde içinde yaşadığımız kentler demografik, ekonomik ve fiziksel olarak hızla büyümektedir. Bununla birlikte diğer taraftan büyüyen kentlerde tehlikeler ve riskler de her geçen gün artmaktadır. Bugün insanların büyük bir bölümünün içinde yaşadığı kentlerde, insanların karşı karşıya olduğu risklerin başında sel, deprem ve yangın gibi afetler gelmektedir. Bu afetler içerisindeki ön plana çıkan depremler, yapı stokunun dayanıksız ve nüfusun yoğun olduğu kentsel yerleşimleri ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Bu tehdit karşısında kentleri afetlere özellikle depremlere karşı hazırlamak için ulusal ve uluslararası camiada politika ve stratejiler oluşturulmaya başlanmış ve bu kapsamda dirençlilik, dirençli kent, kentsel dirençlilik kavramları gündeme gelmiştir. Dünya’nın birçok bölgesi gibi Türkiye’de deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Türkiye’de deprem konusu özellikle 1999’da yaşanan Marmara Depremi ardından yoğun bir şekilde gündeme gelmiş ve kentte yaşayan insanların can ve mal güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden bir sorun olarak algılanmıştır. Bundan dolayı deprem konusu son dönemde hükümetin politik gündeminde sıklıkla yer almış ve çeşitli çözüm arayışlarına konu olmuştur. Bu kapsamda deprem riskini asgari düzeye indirmek için geliştirilen çözüm yollarından birisi ‘kentsel dönüşüm’ olmuştur. 2012 yılında çıkarılan ve halk arasında ‘kentsel dönüşüm kanunu’ olarak bilinen 6306 Sayılı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’; hükümetin özellikle deprem riskinin azaltılması ve dirençli kentler oluşturulması için önemli bir yasal düzenleme olarak hayata geçmiştir. Gerçekleştirilen bu yasal düzenleme ile 20 yıl içerisinde ortalama konut stoku 19 milyon olan Türkiye’de, mevcut yapı stokunun üçte birinin yıkılıp yeniden yapılması öngörülmüştür. Gerçekleştirilen/gerçekleşecek bu dönüşüm uygulamaları ile mevcut yapıların fiziksel olarak depreme karşı daha dirençli hale geldiği yapılan teknik testler neticesinde anlaşılmaktadır. Fakat, bununla birlikte kentsel dönüşüm alanlarında kentsel dirençliliği azaltan olumsuzluklarında meydana geldiği görülmektedir. Yapılan bu çalışma, Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm projelerinin kentsel dirençliliğe olan olumsuz etkilerini tespit etmek ve bu olumsuzlukların giderilmesine yönelik öneriler geliştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu kapsamda Antalya’nın Kepez ilçesinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm çalışmaları ele alınarak incelemeler gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nicel araştırma tekniği kullanılarak öncelikle Kepez’de gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamalarının sayısı, kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan/yıkılacak binaların ortalama yapı alanı ve yükseklik değerleri tespit edilmiş, ardından ilçede kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yeni binaların yapı alanı ve yükseklik değerleri araştırılmıştır. Böylece yapılan araştırma ile kentsel dönüşüm sonucunda yapıların eski ve yeni durumları karşılaştırılarak; bölgedeki fiziksel, çevresel, demografik, ekonomik ve sosyal değişimlerin kentsel dirençliliğe etkisi incelenmiştir.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2017
Anadolu yerleşmelerin pek çoğunun ortak özelliği, sürekli iskân görmesi sonucu oluşan fiziksel ve kültürel katmanlaşmadır. Tarihi katmanlaşma niteliği kentsel yerleşmelerin olduğu kadar, kırsal yerleşmelerin de özgün karakteri olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu bağlamda, arkeolojik kalıntılarıyla geleneksel kırsal mimarisi iç içe geçmiş bir biçimlenmeyle günümüze ulaşan örneklerden biri de Oğuz/Dara kırsal yerleşimidir. Dara, erken Bizans döneminde bir sınır garnizon kenti olarak kurulmuştur. Çoğunluğu kuruluş döneminden kalan savunma ve su yapıları ile nekropol alanlarıyla dikkat çeken kentin, diğer arkeolojik alanlardan farkı üzerinde bulunan geleneksel kırsal dokuda yaşantının günümüzde de devam etmesidir. Arkeolojik kaynakları nedeniyle 1. derece arkeolojik sit statüsü verilen Dara'da, arkeolojik alanın tahribatının önüne geçmek ve kullanım koşullarının sınırlılığı nedeniyle yerel halkın mağduriyetini önlemek için yerleşimin taşınması gündeme gelmektedir. Öte yandan, Dara'nın kültür katlarının en üst tabakasını oluşturan geleneksel kırsal dokuya ve/veya arkeolojik kalıntılarla birlikteliğinden oluşan katmanlaşmaya miras değeri atfedilmeyerek, bunları korumaya yönelik herhangi bir çaba gösterilmemektedir. Bu çalışmanın amacı, arkeolojik alanlarla geleneksel kırsal dokuları bir arada barındıran ve bu özellikleriyle bir bütün oluşturan Oğuz/Dara Antik kenti'nin kültürel miras değerlerini ve bu yerleşimin korunabilirliğini tartışmaktır.
21. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ , 2022
Dünyada doğurganlık seviyesinin azalması ve insanların yaşam süresinin artması sonucunda yaşlı nüfus artmaktadır. 2050 yılına kadar kentsel yaşlı nüfusun ikiye katlanması beklenmektedir. Dünyada yaşlı nüfusun artması bazı problemler yaratmaktadır. Yalnız yaşayan yaşlılar öz bakımları ve sosyal hayata uyum sağlama konusunda sıkıntılar yaşamaya başlamışlardır. Yaşlıları anlamak ve yaşlıların sorunlarına çözümler üretebilmek için bütün disiplinlerin yaşlılarla ilgili çalışması bir zorunluluk haline gelmiştir. Böylece literatüre, yaş, yaşlılık, aktif yaşlanma ve yaşlı dostu kent gibi kavramlar girmiştir. Araştırmada Türkiye’de neden yaşlı dostu kent uygulamasına ihtiyaç duyulduğu ve uygulamaların artırılarak geliştirilmesi için neler yapılması gerektiği sorularına cevap aranmıştır. Çalışma kapsamında yaşlı dostu kent projesi ile yaşlılara sunulan sosyal hizmet uygulamaları araştırılmıştır. Araştırma örnek olay araştırması şeklinde tasarlanmıştır. Çalışma kapsamında Çanakkale’de yaşlılara yönelik sosyal politikaları uygulayan kurum ve kuruluşların yetkilileri ve yaşlılarla görüşülmüştür. Toplanan veriler MAXQDA Analitik Programı’nda analiz edilmiştir. Sonuç olarak Türkiye’de yaşlılara yönelik düzenlemelerin onların kentsel erişilebilirliğini desteklediği ancak yaşlı dostu kentler için daha düzenli planlamalara ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada, Çanakkale ilini ziyaret eden yerli turistler aracılığıyla, Çanakkale ilinin kültür turizm potansiyeli belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, Çanakkale ilinin sahip olduğu değerler ile önemli bir kültür kenti olarak anılması açısından önem arz etmektedir. Araştırma verileri, 15 Nisan-15 Mayıs 2017 tarihleri arasında, Çanakkale Arkeoloji Müzesi, Çanakkale Deniz Müzesi, Askeri Deniz Müzesi, Çanakkale Şehitleri Müzesi, Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi, Truva Antik Kenti, Çanakkale Truva Heykeli ve Kilitbahir Kalesi’ni ziyaret eden 410 yerli turiste yapılan anket uygulaması sonucunda elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, Çanakkale’yi ziyaret eden yerli turistlerin ağırlıklı olarak genç yaş grubunda, yüksek eğitim almış, aylık gelir durumları açısından ise düşük düzeyde oldukları görülmüştür. Katılımcıların, Çanakkale iline yönelik kültür turizmi algılarının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcılar, kültürel ve tarihi yapıların korunması ve iyileştirilmesinin, Çanakkale’nin turistik geleceği açısından olumlu olacağını belirtmişlerdir. Araştırma sonuçlarının, kültür turizmi bağlamında destinasyon pazarlamacıları ve yöneticileri açısından faydalı olacağı düşünülmüş ve birtakım önerilerde bulunulmuştur.
Özet Toplumsal kurumların ve değerlerin oluşması ve bireysel hayata yansıması konusunda kentsel mekânların büyük önemi vardır. Zamanla bu değerler, kente bir kimlik kazandırmakta ve tarih boyunca adeta o kentin temel özelliğini gösteren bir boyuta taşınmaktadır. Hemen her dönemde, kentleşme, kentsel dönüşüm, turizm gibi temel konuların dile getirilmesi durumunda; kent kimliği, ön plana çıkmakta ve yapılacak faaliyetlerde etkili olmaktadır. Bugün kentlerin kendilerine özgü kimlikleri her zamankinden çok daha fazla önem arz etmektedir. Hatta kentlerin kendi kimliklerini ortaya koyabilmeleri için projeler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Diğer bir deyişle, sosyal bilimciler tarafından çeşitli kentler üzerinde çalışmalar yapılarak; kentlerin yapısı, kültürü, kentsel alan kullanımı ve kentsel dönüşüm politikaları özenle vurgulanmaktadır. Bu çalışmada, Hatay'ın Antakya özelinde, kentsel değişmelerin kent kimliğini nasıl etkilediği ve bunun sosyal, mekansal ve kültürel yansımaları irdelenecektir. Abstract Urban spaces are important In the formation of social institutions and values, and its reflectin on the individual life. In time these values give an identity to the city and throughout the history they are carr,ed to another dimension showing the main features of that city. In almost every era, if urbanization, urban transformation and tourism are the subject matter, the urban identity and the activities to be carried out are in the foreground. Today, the identities peculiar to the cities are of more importance than ever before. Even people try to develop projects in order for the cities to reveal themselves. In other words, social scientists work on different cities, carefully emphasizing urban structure, culture, urban land use, and especially urban transformation. In this study, the case of Antakya, Hatay, urban changes in how it affects the identity of the city and its social, spatial and cultural implications will be examined.
TÜBA-KED Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi, 2023
The contents of this system and all articles published in Journal of TÜBA-KED are licenced under the "Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0".
2020
Bu çalışmada öncelikle aylaklığın tanımına yönelik bazı değerlendirmeler yapılacak ve onun asalaklık ve tembellik kavramları ile olan ilişkisi değerlendirilecektir. Böylece hem aylaklığın genel anlamı ve temel özellikleri ortaya çıkarılacak hem de onun dayanağı olan kendine yetme erdemi ana hatlarıyla araştırmaya konu edilecektir. Bu bağlamda kendine yetme erdemi, Sokrates öncesi doğa filozoflardan başlayarak, ağırlıklı olarak Kinikler ve üzerinden örneklendirilecektir. Özellikle özgürlük ile kendine yetme erdemi ilişkisi bireysellik zemini üzerinden tartışılırken, Aristoteles ve bazı Varoluşçu filozoflara da işaret edilecektir. Kısacası makalenin temel tezi, aylaklığın kavram olarak yanlış anlaşıldığı, felsefe ve sosyal hayata yaptığı katkıların göz ardı edildiği yönündedir. Böylece, makalede aylaklığın sadece tembellik olarak anlaşılan negatif anlamdan kurtulması ve özgür ve bağımsız yaşama tarzı olarak sanat, felsefe ve pratik hayata yansımaları özellikle kendine yetme erdemi üzerinden temellendirilmiş olacaktır.
ECSAC EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE April 19-22, 2018 Antalya / TURKEY PROCEEDINGS BOOK, 2018
The support of government agencies in the development of rural areas in terms of the sustainability of development is important. Todays, Turkey to accelerate regional development, to compensate for disparities between regions and sustainable regional development agencies were set up in order to make. In Turkey's South Marmara Development Agency is an organization providing support to rural development project. The aim of this study in 2011 in South Marmara Development Agency, supported by thick Nusratlı Village Tourism Development Project and the findings of the effects of uncovering is to create solutions to problems that arise as a result. For this purpose Nusratlı local people living in the village were interviewed. The study used a qualitative research design pattern of the case data were collected through interviews. The obtained data were analyzed by descriptive analysis technique. According to the results, after the realization of the project's revenue with the local people, socialize, villages and natural environment of increased solidarity against problems that occur awareness has emerged.
aniş'ten Anisa'ya: Kültepe'den Hellenistik Dönem Bölge Arkeolojisine Yeni Katkılar From Kanish to Anisa: New Contributions to Hellenistic Regional Archaeology from Kültepe, 2023
Kültepe, günümüz Orta Anadolu Bölgesi’nin iç kesimlerinde, Kayseri ilinin 21 km kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Erken Tunç Çağı’nın ilk safhasından Roma Dönemi’nin sonuna kadar oldukça uzun bir yerleşime sahip olan Kültepe çoğunlukla Tunç Çağı olmak üzere Demir Çağı verileri ile de tanınmaktadır. Hellenistik ve Roma Dönemlerine ait arkeolojik verileri ise Prof. Dr. Tahsin Özgüç zamanında yapılan ilk dönem kazılarından itibaren gelmeye başlasa da söz konusu dönemler üzerinde fazla çalışma yapılmamıştır. Sadece Hellenistik Roma Dönemlerinde de höyüğün yerleşim gördüğüne dair genel bir çerçeve çizilerek bu dönemler höyük stratigrafisinde yerini almıştır. Ancak Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığında başlanan yeni dönem kazılarıyla birlikte hem Tepe’nin hem de kısmen nekropolis olarak kullanılan Karum stratigrafisinin tamamlanabilmesi için Hellenistik–Roma Dönemi tabakalarının ve buluntularının detaylı incelenmesi, böylelikle Klasik Dönem Kültepe’sinin daha net anlaşılması gündeme gelmiştir. Bu doğrultuda bir yandan ilk dönem kazılarının buluntuları incelenirken bir yandan da höyükte kazılara başlanmıştır. Bu çalışmada, Kültepe’nin yerleşim gördüğü tüm dönemlere kısaca değinilmiş, ardından 2006 yılında başlayan yeni dönem kazıları ile birlikte Hellenistik Dönem’e yönelik yapılan arkeolojik çalışmalar genel hatları ile ele alınmış ve çalışmalar sonucunda elde edilen veriler özetlenmiştir.
Şehir Tarihi Araştırmaları- MALATYA, 2022
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.