Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Millî Eğitim Dergisi
https://doi.org/10.37669/milliegitim.1139999…
26 pages
1 file
Bu araştırmanın amacı; izleme becerisinin bir dil becerisi olup olmadığını, dil öğretimindeki yeri ve önemini ortaya koymak; öğretim programlarında birlikte yer verilen dinleme becerisiyle ilişkisini belirlemektir. Nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim (fenomenoloji) deseniyle oluşturulan çalışmada alanda çalışan öğretim üyelerinin görüşlerine başvurulmuş; doküman inceleme yöntemiyle de ilgili literatür taranarak ulusal ve uluslararası deneysel-kuramsal yayınlardan elde edilen veriler, bulgular bölümünde tartışmaya açılarak sıralanmıştır. Çözümlenen verilerle alanda çalışan 24 akademisyenin görüşleri karşılaştırılmış; izlemenin, dil öğretimindeki yeri belirlenmiştir. Araştırmada, ihmal edilmiş bir beceri olan izlemenin, genel olarak bir dil becerisi olmadığı (%54 oranla) ancak-diğer dil becerilerinin desteğiyle-alıcı bir dil becerisi özelliği gösterdiği (%83'lük oranla) ortaya çıkmıştır. Sesin ve dinlemenin olmadığı izleme çalışmalarının ise dilsel olmaktan çok zihinsel nitelikte olduğu (%72'lik oranla) belirlenmiş; izlemenin, dil becerilerini destekleyen bir zihinsel faaliyet olduğu (%100'lük oranla), dil eğitiminde dinleme ile izlemenin bir arada olması (%100'lük oranla) ve Türkçe öğretiminde izlemeye yer verilmesi (%100'lük oranla) gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Literatüre kazandırılmak üzere birkaç izleme yöntem ve tekniğinin önerildiği çalışmada izleme becerisini geliştirmek için eğitim/öğretim programlarının oluşturulması, öğretim programlarında izlemeye ayrı bir beceri olarak yer verilmesi, kademelere göre izlemenin kazanımlarının yazılması, bu becerinin yöntem ve tekniklerinin belirlenmesi vb. gerektiğine işaret edilmiştir.
TÜRK KÜLTÜRÜ ARAŞTIRMALARI SERİSİ -I-, 2021
Kültür, bir insan topluluğunun yüzyıllarca devam eden ortak yaşayışından doğan maddî ve manevî değerlerinin, birikimlerinin ve davranış biçimlerinin bütünüdür. Bir toplumu millet hâline getiren, yaşatan, ona dinamizm ve ruh veren temel güç; milletten millete değişen değerler bütünü olan kültürün başta örf ve âdetler, hukuk sistemi, halk bilgisi (folklor), ahlâk anlayışı, dünya görüşü, sanat ürünleri (mimarî, resim, heykel, minyatür, hat, musiki vb.), sosyal ruh, dil ve edebiyat olmak üzere maddî ve manevî/ somut ve soyut pek çok ögesi bulunmaktadır (Korkmaz, 2010: 12- 16). Konuşma becerisi ile birlikte sözlü kültür ortamının şekillendirilmesi işlevini yüklenen dinleme/izleme becerisi; kültüre canlılık ve doğallık, dinamiklik özellikleriyle birlikte orijinallik ve millîlik, tarihîlik ve süreklilik, uyumlu ve dengeli bir bütünün ifadesi olma, bütünü ile başka bir kültüre dönüştürülemezlik nitelikleri kazandıran; üst düzey zihinsel becerilerin iç içe ve eşgüdümlü bir biçimde işletildiği, çok yönlü ve karmaşık/ kompleks bir yapılanış sergileyen, anlamaya dayalı temel dil becerisidir. Batı’da “dil sanatları” olarak değerlendirilen temel dil becerileri, anlama (dinleme/izleme, okuma, görsel okuma) ve anlatma becerileri (konuşma, yazma, görsel sunu) olmak üzere iki ana başlık altında ele alınmaktadır. Bu beceriler, dil öğrenmenin yapıtaşları olarak değer kazanır. Dil becerilerinin zeminini anlama becerilerinin ilki olan dinleme becerisi oluşturur. Dinlemeden sonra anlatma becerilerinin ilki olan konuşma (konuşma yeteneği engelli olan bireylerde de vücut dili ile konuşma), konuşmadan sonra okuma ve son olarak –alanyazında en karmaşık ve zor temel dil becerisi olduğu ifade edilen- yazma becerisi kazanılır. Bu kazanım sürecinde temel dil becerileri arasında keskin çizgilerle belirgin kılınabilecek bir ayrışıklık ve kopukluk değil, bir vücudun organları gibi bütünsellik gösteren bir iç içelik, sarmal bir geçişkenlik hâkimdir. Sözlü bağlama yaslanan dinleme ve konuşma becerileri, formal bir eğitim almadan ka-zanılmaya başlanırken; okuma ve yazma becerileri, bireylerin çoğunlukla formal bir eğitime dayalı olarak kazandığı temel dil becerileridir. “Yapılan araştırmalar, bir kişinin insanlarla birlikte olduğu sürenin % 42’sini dinlemekle geçirdiğini, öğrencilerin okulda öğretmen ve arkadaşlarını günde 2,5-4 saat dinlediklerini, okul başarısının da öğrencinin dinleme yeteneğine sıkı sıkıya bağlı oldu- ğunu göstermektedir” (Göğüş, 1978: 227). Bu durum, öğretme- öğrenme süreç- lerinde dinleme/izleme becerisinin önemini ve diğer temel dil becerilerinin geliştirilmesinde üstlendiği rolü göstermesi bakımından önemlidir. Türkçe öğretmeni adaylarının lisans düzeyinde aldıkları dinleme eğitiminin sistemli, süreç temelli, stratejilerin öğretimine yönelik olması gereklidir (Lüle Mert, 2016: 514). Öğretmen yetiştirme lisans programları, yeniden yapı- landırılarak 2018- 2019 öğretim yılından itibaren uygulamaya konulmuştur. Türkçe Öğretmenliği Lisans Programında “Anlama Teknikleri II: Dinleme Eğitimi” adı ile yer verilen, alan eğitimine yönelik bir ders olan Dinleme Eğitimi, yenilenen ve güncellenen, 2018- 2019 öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulanmaya başlanan Türkçe Öğretmenliği Lisans Programında (MEB, 2017: 10) alan eğitimine yönelik verilecek derslerden biri olarak yer almış; ancak ismi “Dinleme Eğitimi” olarak değiştirilmiştir. “Dinleme eğitimiyle ilgili temel bilgiler (temel kavramlar, tarihsel süreç vb.); dinlemenin fiziksel ve zihinsel unsurları; bellek ve özellikleri (kısa süreli bellek, uzun süreli bellek; anısal bellek, anlamsal bellek ve işlemsel bellek); dinleme kelime hazinesi ve söz varlığı ilişkisi; dikkat; dinleme kusurları; dinleme süreçleri; dinleme becerisinin geliş- tirilmesi, konuşmadaki prozodik özellikleri (vurgu, ton, ezgi vb.) tanıma; dinleme ve izleme, beden dili özelliklerini anlamlandırma; dinleme becerisine yö- nelik eğitim ortamları; dinleme yöntem ve teknikleri; dinleme becerisini ölçme ve değerlendirme; dinleme etkinlikleri tasarlama”; bu ders kapsamında ele alı- nan konu başlıklarından bazılarıdır (MEB, 2017: 10).
2020
Dil egitimi ve ogretimindeki en onemli hususlardan biri, surec icinde kullanilan yontemler ve tekniklerdir. Ozellikle dil becerilerinin ne derece kazanildigini degerlendirmede geleneksel olarak birtakim yollar izlenmektedir. Dil ogretiminde son zamanlarda teknoloji kullanimi ise hem ogretim hem de degerlendirme surecinin onemli bir parcasi hâline gelmistir. Bu noktada goz izleme teknigi (eye-tracking tecnique), basta okuma becerisinin olmak uzere farkli dil etkinliklerinin degerlendirilmesinde kullanilan bir tekniktir. Yurt disinda cok eskiden beri, bizde de yeni yeni kullanilan bu teknik; psikoloji, tip, reklamcilik gibi farkli alanlarda kullanilmakla birlikte dil egitimi alaninda da yayginlasmaktadir. Goz izleme, genellikle kizilotesi bir isik sayesinde gozlerin bir gorev esnasindaki hareketlerinin oruntusunu cikaran ve bunlari ozel bir yazilimla isleyen bir sistemdir. Goz izlemede farkli turden cihazlar ve yazilimlar kullanilmaktadir. Bu calismanin amaci, dunyada ve Turkiye’de go...
Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde B2 Düzeyindeki Deyimlerin Öğretimine Yönelik Bir İzlence Örneği, 2020
Türkçe B2 düzeyi ders kitaplarındaki deyimler uzman görüşüne göre seçkisiz atama (random sampling) yöntemiyle örneklem olarak belirlenmiştir. Bu çalışmanın amacı, (B2) düzeyinde deyimlerin öğretimine yönelik yeni ve özgün bir izlence geliştirmektir. Çalışmada gözlem, uzman görüşü, doküman inceleme gibi nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Doküman analizi yazılı materyallerin (kitap, dergi, gazete, e-içerikli belgeler) incelendiği nitel araştırma desenlerindendir (Yıldırım ve Şimşek, 2013). Çalışmada, alanyazına dayalı veriler incelenmiş ve sezgisel yöntemden biri olan uzman görüşüne göre, alanda bulunan eksiklikler tespit edilerek dil öğretiminde anlam ve kullanımı esas alan özgün bir izlence geliştirilmiştir. Çalışmanın bu yönüyle, hedef kitleye yönelik ders malzemesi geliştirecek olan dil öğreticilerine ve materyal geliştirme uzmanlarına örnek oluşturabileceği düşünülmektedir. Çalışma kapsamında "Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi" ışığında, incelenen kitaplardaki deyimlerin öğretimine yönelik izlence örneği oluşturmak da hedeflenmiştir. Söz konusu amaç çerçevesinde Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi'nin (B2) düzeyindeki yeterlikleri dikkate alınarak deyimlerin öğretimine yönelik izlence geliştirilmiştir. Bu izlencenin oluşturulmasında Türk kültürünün sözlü kültür unsurlarından olan Hacivat-Karagöz'den faydalanılmıştır. Çalışmanın, yabancılara Türkçe öğretimi alanında farklı ve özgün izlencelerin geliştirilmesinde dil öğreticilerine faydalı olacağı düşünülmektedir.
2018
Öz Dil, yaşayan canlıların kendi aralarında sahip oldukları maksatların tümünü ifade etmeye yarayan bir araçtır. Dil, toplumları birbirine yakınlaştırarak, farklı kültürleri ve dünyaları ortak kılan sihirli bir anahtarıdır. Söz konusu bu özelliğinden dolayı insanlık tarihi yeni dil öğrenme girişimlerine sahne olmuştur. Bu amaçla pek çok yöntem geliştirilmiş, insanlık adına ciddi tecrübe birikimi meydana gelmiştir. Dillerin öğrenilmesindeki asıl maksat, kendileriyle gerçekleştirmek istenen amaçlardan ötürüdür. Bu amaçlar aynı zamanda dilin kullanım alanlarını yansıtır. Söz konusu bu kullanım alanlarına bakacak olduğumuzda bunların temel olarak dinleme, konuşma, okuma ve yazma olduğunu görürüz. Her bir kullanım alanı belli amaçlar ve ihtiyaçları karşılarken, becerilerin kendi arasındaki ilişki ise birbirini var etme üzerinedir. Her türlü sosyal ihtiyaçlarımızı karşılayan bu uygulama alanları, aynı anda dil öğrenme yolunda kendisinden ciddi şekilde faydalanılan yöntemler meydana getirmiştir. Dil öğrenirken temel becerilerden kimisine daha sık başvurmakta ve gelişimlerini bir derece daha artırmaktayız. Öte yandan dil becerileri arasında yalnızca birisini ele alıp geliştirmek elbette doğru bir uygulama olmayacaktır. Öte yandan bazı temel dil becerileri öğrenim sırası açısından daha kritik olup, diğerlerinin gelişmesi de kendisine bağlı olabilmektedir. Ayrıca dil öğrenmeye çalışan toplumlardan her birinin kendi mevcut yapısı içerisinde eğitim planlaması yapması asla göz ardı edilmemelidir. Her ülkenin içerisinde bulunduğu dinamik yapılar kendisine özgü yapıda değerlendirilmelidir. Ülkemizde yabancı dil olarak öğrenilen dillerin konuşma, dinleme ve yazma açısından imkanı oldukça kısıtlıdır. Diğer bir ifadeyle öğrenilen dillerin diğer becerilerle yaşatılması çok düşük bir ihtimaldir. Ayrıca diğer dil becerilerine nazaran sahip olduğu avantajlar beraberinde ülkemizin mevcut imkan ve şartları dil öğrenmede okuma becerisinin daha kritik bir rol üstlenebileceğini gösterir. O yüzden okuma becerisi, gerçekleştirilmesi en rahat olan ve diğer becerileri var eden bir beceridir. Bizler bu minvalde mevcut tüm koşul ve gerçekleri göz önünde bulundurduğumuzda, okuma dil becerisinin ayrıca ele alınması gerektiği kanaatindeyiz Bu amaçla öncelikle okuma becerisinin mahiyeti üzerinde duracağız. Ardından önceki araştırmalarda nasıl ele alındığı ve diğer temel dil becerileri ile yaşadıkları ilişkileri değerlendireceğiz. Dil eğitiminde başat rollerde bulunan hedef kitle, eğitimci ve materyal unsurlarının okuma becerisi açısından ülkemizdeki mevcut durumu, yaşanan problemleri ve çözüm yollarını da diğer taraftan ortaya koyacağız. Ayrıca temel becerilerde yapılan sınıflandırmaların okuma becerisiyle başlaması gerektiği, diğer temel becerilerin mevcudiyetinde ön koşul olduğu, okuma eylemlerinde hangi tür stratejilere dikkat etmemiz gerektiği gibi konuları bir bütünlük içinde ele alacağız. Sonuç olarak ülkemiz eğitim sisteminde sürekli ağırlığı verilmesine rağmen başarının sağlanamadığı ve bunun sorumlusu olarak görünen okuma becerisinin merkezdeki beceri olması gerektiği; ancak ülkemizin mevcut şartları dikkate alınarak kendisine yaklaşılamadığı ve bu problemin nasıl çözüleceği konusunu çalışmamızda işleyeceğiz. Anahtar Kelimeler: Dil öğrenme, eğitim yöntemleri, temel dil becerileri, okuma dil becerisi, okuma stratejileri. Abstract Language is a means by which the emotions of living creatures are transmitted. Language is a key that brings societies and cultures closer together and in common. Because of this feature, it has been tried to learn new languages throughout human history. Many methods have been developed for this purpose, and experience has accumulated in the name of human kindness. Language is learned because of the needs of people. These purposes also reflect the areas of use of the language. When we look at these areas of use we can see that they are basically listening, speaking, reading and writing. While each area of use meets certain purposes and needs, the relationship between the skills is about support each other. These application areas that meet all sorts of social needs, have become language learning tools at the same time. We apply more frequently to basic skills for language learning and increase their development more than others. On the other hand, developing and dealing with only one of the language skills will certainly not be the right practice. Along with this fact, some basic language skills are more critical in terms of learning sequence and the development of others is also dependent on them. It is also essential that each society that tries to learn language plans training according to its current structure. Foreign languages learned in our country are very difficult to use in terms of speaking, listening and writing skills. We can also see that the advantages of reading ability are best suited to the language learning conditions in our country compared to other skills. So, reading skill is the easiest to practice and it is a skill that makes other skills. We believe that when we consider all the conditions and facts available in this way, the reading skill should be handled separately. For this purpose, firstly we will focus on the nature of reading. We will then evaluate the relevance of how they were dealt with in previous searches and associations with other basic language skills. We will evaluate the target audience, educator and material elements in the primary role in language education from the perspective of reading ability. We will do this at the center of the current situation of the educational system in our country, the problems that are alive and the solutions. We will do this at the center of the current situation of the educational system in our country, the problems that are alive and the solutions. We will do this at the center of the the problem encountered, current situation and solutions. We will also consider issues such as the classification of basic skills should begin with reading skills, the prerequisite for the existence of other basic skills, and which strategies should be considered in reading activities. As a result, we will show that reading skills should be the most central skill in language training activities conducted in our country.
Use of visual materials in foreign language teaching of children has a very important role to enhance children in terms of keeping children's learning longer in memory, improve their creativity, and increase their attention of the foreign language. The applications of vocal reading activities for children in kindergartens are crucial acquire native language as well as teaching foreign language. In this respect, the aim of our research is to figure out the effect of vocal reading activities by supporting visual reading material on the children's reading comprehension skills. In this research, using qualitative research method case study,"Ataşehir SU Kindergarten" was conducted with 22 children in two classes consisting of children in the group of age4-5 age and some of these children were enriched with visual materials and others did reading activities. In the end of this experiment, both groups were involved in the activities which was related to the stories and songs and these activities were evaluated and compared. According to evidence, it is found that the children which were in the experimental group and using the visual material can understand data which they read more easily compared with the children in the control group.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
Söz varlığı araştırmaları, bir dilin belirli dönemlerine veya yazılı metinlerine ait durum analizlerinin yapılmasına imkân sağlayabilmektedir. Bir durum analizi ile alana katkı sunmayı amaçlayan bu araştırmada, Türkçe derslerinde ilköğretim öğrencilerinin dinleme/izleme metinleri yoluyla ne kadar söz varlığı unsuruyla karşılaştığını sınıf düzeylerine göre karşılaştırmalı olarak tespit etmek amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemiyle iç içe geçmiş çoklu durum deseninde yürütülmüş olan bu araştırmada 2018-2019 eğitim öğretim yılında ilkokul birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar işlenen bütün dinleme/izleme metinlerine ait veriler doküman incelemesi yoluyla çözümlenmiş ve içerik analizleri ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda 2018-2019 eğitim-öğretim yılında ilköğretim öğrencilerinin, Türkçe dersinde işlenen dinleme/izleme metinleri yoluyla 5.623’ü birbirinden farklı olmak üzere toplam 30.778 söz varlığı ögesi ile karşılaştığı anlaşılmıştır. Bu söz varlığı unsurlarından 745’i ...
Uluslararası bilim ve eğitim dergisi, 2022
Dil öğrenimi, fiziksel, bilişsel ve duygusal olarak bütün kişiliğin kullanılmasını gerektiren kapsamlı ve uzun soluklu bir süreçtir. Bu süreçte dili öğrenenler, kendilerini ana dillerinin konuşanları ve ikinci bir dilin öğrenenleri olarak nasıl tanımladıkları konusunda bocalama yaşarlar. Bu sebepten, son zamanlarda benlik ve kimlik gibi kavramlar dil öğrenme literatüründe önem kazanmıştır. Alanyazın incelendiğinde, dil öğrenimi ve kimlik oluşumu arasındaki etkileşim üzerine araştırmaların sınırlı sayıda olduğu görülmüştür. Özellikle Türkiye'de bu iki değişken arasındaki etkileşim üzerine yapılmış çalışmalar çok kısıtlıdır. Bu bakımdan, bireylerin öğrenme davranışını değerlendirebilmek için dil öğreniminde kimlik kavramının rolünü anlamak önemlidir. Dolayısıyla bu çalışmada; dil öğrenme süreci ile kimlik arasındaki ilişkiyi açıklayarak literatüre katkı sağlamak ve eğitimcilere bu konunun önemiyle ilgili daha fazla bilgi sunmak amaçlanmıştır. Çalışma, Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanmış önceki araştırmaların incelenmesini kapsayan alanyazın taraması şeklinde desenlenmiştir. İlgili çalışmalara Web of Science (WOS), ERIC, EBSCO, TR Dizin, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) lisansüstü tez merkezi ve Google Scholar veri tabanları aracılığıyla ulaşılmıştır. Ulaşılan çalışmalardan elde edilen bilgiler ışığında dil öğrenimi süreci ve kimlik kavramına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Ayrıca, dil öğrenimi ve kimlik arasındaki ilişkiyi açıklamak için yurtdışında ve Türkiye'de yapılan çalışmalar ele alınmıştır. Çalışmanın sonucunda; literatürde kimlik kavramının farklı tanım ve sınıflandırmalarının olduğu, Türkiye'de dil öğrenimi ve kimlik ilişkisine yönelik çalışmaların daha çok telaffuz, kimlik çatışması, kültürel kimlik gibi boyutları ele aldığı ve yurt dışında yapılan çalışmaların ise daha çok teorik çalışmalar olduğu anlaşılmıştır.
International Journal of Languages Education, 2022
In this research, reading skills of university students learning Turkish as a foreign language at A1.2 level while reading an internet poster aiming foreign students were analyzed through eye-tracking technique. It is assumed that tracking eye movements while reading an internet poster that has both written text and illustration and as a multimedia has important place in foreign language teaching. A poster from Ankara University Turkish and Foreign Language Application and Research Center web page was used in the study. Eye movements of twenty students were recorded by Tobii TX300 device while they were reading this poster. It was investigated whether there were any differences in terms of gender, reading direction in their native languages, giving the right answer to the question about the poster as results. Besides, it was determined whether more duration spent for the areas with illustration or with written text using areas of interest determined on the stimuli. According to the results, significant differences in eye movements across the participants could not be obtained. Significant differences in eye movements of the participants could not be revealed in terms of gender. No significant differences in eye movements of the participants giving right and fa lse answers to the question asked related to the poster were not obtained. On the other hand, total duration and number of fixations were significantly more in the text areas than the visual areas.
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede (TDK) şeklinde tanımlanan gözlem becerisinin, dil edinimi sürecinde temel dil becerilerinin kazandırılmasında önemli bir işlevi vardır. Başta bilgi edinme olmak üzere sosyal ilişkilerde, iletişim becerilerinde, kişilerarası ilişkilerde, analiz-sentez ve değerlendirme becerileri ile eleştirel düşünme ve yorumlama becerilerinin kazandırılmasında, çıkarım yapmada vd. gözlem becerisinin yeri yadsınamaz. Türkçe Öğretim Programlarında gözlem becerisi ayrı bir öğrenme alanı olarak yer almamakla birlikte öğrencilere kazandırılması gereken dil becerilerini ve bilimsel süreç becerilerini destekleyici bir alan olarak sunulmuştur. Bu çalışmada, bilimsel süreç becerisi olarak kabul edilen, bilgi edinmede, sosyal öğrenmede ve rol model almada önemli bir yeri olan gözlem becerisinin kazandırılmasının gerekliliği üzerinde durulmuş, gözlem becerisinin Cumhuriyetten günümüze var olan Türkçe Öğretim Programlarındaki yerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın temel kaynağını ilgili araştırmalar ile Türkçe Öğretim Programları oluşturmaktadır. Bu nedenle çalışmanın yöntemi doküman incelemesidir.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2019
Bu çalışmanın amacı dil öğretiminde kullanılan tek dilli modeli, çok dillilik bağlamında yeniden ele almak ve alanyazındaki gelişmeler ışığında yeni yaklaşımları tanıtmaktır. Böylece disiplinlerarası bir bilim alanı olan dil öğretiminde var olan durum ve geliştirilmesi gereken yaklaşımlar tartışılabilecektir. Çalışma, betimsel bir araştırmadır ve alanyazın taramasıdır. Alanyazın tarama tekniklerinden geleneksel tarama ile yürütülen bu araştırmada, birden çok dil öğretimi ile ilgili alandaki temel kavramlar üzerinde, belirlenen amaç çerçevesinde inceleme yapılmıştır. Yapılan incelemede dil öğretimi alanındaki uzmanların dil öğretiminde, dillerin ayrılmasını savunan geleneksel yaklaşımlara seçenek olarak çok dilliliğe odaklanmayı önerdiği görülmüştür. Bu öneri, iki dillilik konusundaki araştırma ve gelişmelerden hareketle ortaya konulan bütüncül yaklaşımın sonucudur. Buna göre dillerin öğretiminde yeni bilgiyi var olan bilişsel yapılarla bütünleştirmek önemlidir. Böylece diller arası aktarım sağlanarak zayıf dilin gelişmesinde daha fazla yol alınabilir. Bu yaklaşımın temel çerçevesini, dil öğretiminde farklı dilleri bütünleştiren diller arası bağlantılar ve ders içeriklerini farklı dillerde sunan öğretim programı oluşturmaktadır. Bu çerçeve, iki dilli eğitimin güçlü modellerinde uygulanan çerçeve ile ortak özellikler taşımaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’de birden çok dil öğretimine yönelik programların geliştirilmesinde çok dilli yaklaşımın etkililiğini ortaya çıkararak dünyadaki iki dilli/çok dilli eğitim uygulamalarından yararlanılması önerilmektedir.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı / Belleten, 2024
İlk yazılı kaynaklarından itibaren Türkçede sıkça yer bulan hitaplar, bir göndergeyi karşıdaki kişiye ya da kişilere seslenme yoluyla ileten dil birimleridir. İletişimde kişilerin yaş, cinsiyet, sosyal statü, akrabalık vb. ilişkilerine göre değişiklik gösteren bu birimler, dilin canlılığı ilkesi çerçevesinde sözceleme anındaki bağlam içerisinde kaynak ve hedefin karşılıklı durumlarına göre çeşitli biçim birimlerle çekimlenir. Ancak Türkiye Türkçesinde özellikle son dönem konuşma dilinde rastlanan bazı hitapların, kaynak ve hedefin iletişim anındaki karşılıklı rollerine uygun seçilmediği ve kaynak tarafından kullanılması beklenen / gereken biçim birimleri almadığı saptanmıştır. Kaynağın kendi rolüyle hedefe seslenmesi durumlarında hitap sözüne bazen küçültme ve daima iyelik eki getirilmektedir: anne(ciği)m, baba(cığı)m. Böylece rol sapmasının bir sonucu olarak iyelik ekini dilin kuralları doğrultusunda kullanmaya izni olan bireyin değil, izinsiz olanın kullandığı görülmektedir. Dil bilgisel açıdan olduğu kadar psikolojik açıdan da kusurlu görünen bu kullanımların yanlışlığına bakılmaksızın yaygınlaştığı açıktır. Bu çalışmada rol sapmasının yanı sıra dil bilgisel sapma görünümü de çizen bu seslenmelerin nasıl ortaya çıkmış olabileceği üzerinde durulmuştur. Günlük konuşma dilinden seçilen örnek cümleler, nitel olarak değerlendirilmiş olup konuyla ilgili dünya literatüründe bulunan görüşlere ek olarak Türkiye Türkçesi özelinde, en az çaba yasasının bir sonucudur önermesi tartışmaya açılmıştır. Çalışmada, söz konusu evrilmelere dil bilgisel ve anlamsal açıdan yaklaşılarak bu kullanımların galatımeşhur sayılabileceği üzerinde durulmuştur.
International Journal of Languages' Education, 2018
Language teaching process; listening/ monitoring, speaking, reading, writing, visual reading and presentation and grammar learning are integral parts of basic language skills. However, when the literature is examined, it is seen that this whole is not regarded equally to all dimensions, and listening/ monitoring and speaking skills are neglected skills in this process. This study is important because it deals with a Turkish course book in terms of listening ability. The introduction of deficiencies in the course books for listening training will also improve the course books in terms of listening training. Descriptive method was used in the scope of the research. In the study all the activities of the 8 listening/ monitoring texts included in the 2017 5th Grade Turkish Course Book are evaluated in terms of student level and compliance with listening/ monitoring acquisitions in the 2017 and 2018 Turkish Lesson Curriculums. The most important result reached from the movement of the work data is that there is no clear distinction with sharp lines between the basic language skills (listening/ monitoring, speaking, reading, writing, visual reading and visual presentation and linguistic knowledge) in the activities and on the contrary the transitivity between the skills is foregrounded.
gözün hikayesi: görmek ve yazmak 1 zeynep yasa-yaman Hayat bana her zaman köksapının üzerinde yaşayan bir bitki gibi görünmüştür. Yaşamın görünmez olduğu, köksapta gizli olduğu doğrudur. Toprağın üzerindeki kısmın yaşamı ancak bir mevsim sürer. Sonra yok olur, gelip geçici bir hayal. Sonsuz büyümeyi, hayatın ve uygarlıkların sonsuz çürümesini düşünürsek, mutlak hiçlik düşüncesinden kaçamayız. Yine de bir şeylerin sonsuz akışın ötesinde yaşadığı ve devam ettiği düşüncesini asla yitirmedim.
Rumelide Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu çalışmada; dinlemenin neden bir dil becerisi olduğu, dilsel yönünün ne ifade ettiği, iletişim ve dinleme ilişkisi, konuşmacı, dinleyici ve dilsel verinin dinleme üzerindeki etkileri, dilsel verinin çözümlenmesinde dinleyicinin özellik, görev ve sorumlulukları ile dinlemenin dilsel yönüyle eğitimi ele alınmıştır. Bilindiği üzere insan ilişkileri ve iletişim, dil sayesinde gerçekleşir. İletişimde kullanılan dilsel veri, dinlemeyi etkiler. Dinleme dilsel bir beceridir. Dinleme, işitme üzerine temellenir ancak işitmeden farklıdır. Dinlemeyi olumlu veya olumsuz etkileyen birçok faktör vardır. Bir konuşmanın içeriği kadar konuşmacının dil kullanımı ve özellikleri de dinlemeyi etkiler. Dinleyicinin, konuşmayı dilsel yönden anlamlı kılacak özelliklere sahip olması gerekir. Kitap, makale, tez ve araştırmalarda dinlemenin, daha çok, iletişimsel yönüne dikkat çekilir. Çalışmanın amacı, bir iletişim becerisi olarak da bilinen dinlemenin dilsel yönünü ortaya koymaktır. Bu amaçla; ilgili literatür taranmış, dokümanlara ve yayınlara ulaşılmış, dinlemenin Türkçede dilsel bakımdan yeri ve önemiyle ilgili tespitler sıralanmıştır. Konuşmayı oluşturan dilsel ifadeden, dinleyicinin dil yetisine kadar dinleme sürecine etki eden birçok özellik, çeşitli bulgu ve değerlendirmelerle yansıtılmıştır. Nitel desendeki bu çalışmada, kaynak tarama tekniğinden faydalanılmıştır. Çalışma sonucunda; dinlemenin diğer becerilerle birlikte değerlendirilmesi, dinleme eğitimiyle ilgili yayınların, dinlemenin iletişimle ilişkisine değinmek kadar dilsel yönüne de vurgu yapması, dinlemeye etki eden faktörlere ilişkin farkındalık geliştirilmesi ve dinlemenin dilsel yönden eğitimine dair çalışmalar yapılması gerektiği belirtilmiştir.
SÖYLEM Filoloji Dergisi
Bu çalışmada, karşıtsal dilbilim çerçevesinde diller arasındaki yabancıl (fr. xénité) ögelerin kullanımında karşılaşılan zorluklar ele alınmaktadır. Araştırma konusu olarak Fransızca öznellik kipinin tüm işlevsel alanları seçilmiştir. Değişik dil öğrenim seviyeleri bulunan Türk öğrenciler, öznellik kipinin iki dildeki işlevsel alanlarının yabancıllıklarından dolayı kullanımında zorlanıyor olmalıdır. Gerçekten, birinci sınıftan dördüncü sınıfa doğru öğrencilerin öznellik kipinin işlevsel alanlarını kullanım başarıları olumlu yönde değişmekte midir? Türk öğrencilerin Fransızca öznellik kipi kullanımında zorlanmalarına, iki dildeki kipin işlevsel yabancıllıklarının yol açtığını ve dil seviyeleri değişse de bu zorluğun aşılamadığını ileri süreceğiz. Bu varsayımın sağlamasını yapmak için, farklı dil öğrenim seviyeleri bulunan bir örneklem üzerinde Fransızca öznellik kipinin kullanımı ile ilgili 20 sorudan oluşan bir uygulama yapılmıştır. Verilere göre, dört grup arasında önemli bir başarı farkı bulunmamıştır. Dil seviyeleri farklı olan öğrencilerin, öznellik kipinin tüm işlevsel alanlarının kullanımında zorlandıkları saptanmıştır. Öğrencilerin öğrenim seviyeleri değişse de bu zorluğun aynı kaldığı görülmüştür.
2021
Turkish language teaching aims to develop four basic language skills (listening, reading, speaking and writing) of the individual. Some strategies need to be used effectively to develop these learning areas, which are classified as comprehension and narrative skills. In this study, it was aimed to determine the distribution of listening / viewing and reading strategies in Turkish language textbooks prepared according to the 2019 Turkish Language Lesson Curriculum (TLLC) in terms of grade level, text type and textbooks. Accordingly, it was determined which reading and listening strategies are included in TLLC and how much of these mentioned reading and listening strategies are included in Turkish language textbooks. Document analysis method was used in the study designed with qualitative research method. The data collection of the study consists of sixteen 1st-8th grade Turkish textbooks taught in the 2019-2020 academic year. Frequency and percentage analysis, one of the descriptive analysis techniques, were used to analyze the data. According to the results of the research, it was determined that reading and listening strategies are distributed in a dispersed way and these strategies are not used in textbooks in a sufficient and balanced way in TLLC. According to the results of the research, it may be suggested that both the textbook writers and the teachers should use different strategies instead of insisting on using the same astrategies to improve their comprehension skills during the implementation of the course.
Journal of Turkish Studies, 2018
büyük bir bölümünün haftada birkaç defa okuma yaptıkları saptanmıştır. Öğrencilerin önemli bir bölümü en az bir yabancı dil bilmektedir. Türkiye'de bulunma sürelerine ilişkin elde edilen bulgular incelendiğinde ise öğrencilerin büyük bir bölümünün altı ay ila bir yıl arasında Türkiye'de bulundukları görülmektedir. Bu araştırmanın sonucunda öğrencilerin başarı testlerinden elde edilen puanları ile okuma kaygıları arasındaki ilişki çözümlenmiştir. Öğrencilerin kaygı durumu ile okuma becerileri arasındaki ilişkinin tespitiyle daha etkin okuma becerisi eğitiminin gerçekleştirilmesi sağlanacaktır.
Pegem Akademi, 2019
Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi son yıllarda üzerinde daha fazla düşünülen ve çalışmalar yapılan bir alan olmuştur. Dil öğretimi alanı, tabiatı itibarıyla disiplinler arası çalışmalara açık bir akademik sahadır. Özellikle dinleme eğitimi diğer becerilerde de olduğu gibi öğrenicinin kültürel etkileşim sürecine rahatlıkla müdahil olabileceği bir yetidir. Bu sebeple yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde dinleme becerisi bağlamında kültürel etkileşim hususu incelenmelidir.
2008
This study aims to investigate the deixes bu, su, o in Turkish within the framework of Functional Pragmatics developed by Echlich and Rehbein since 1970s. The theory of Functional Pragmatics is based on the premise that language as an exchange of mental processes between speaker and hearer. Languages analysis within this theory includes the description of phonetic and syntactic apparatuses used in the discourse and the analysis of the mental processes of the speaker and the hearer considering the linguistic elements used to mediate their exchange. This study will analyze the different pragmatic functions bu, su, o in the deictic fi eld, which is one of the fi ve fi elds where linguistic elements are analyzed, claiming that deictic procedures in Turkish should be analyzed in a threefold system according to their functions within the domains of the speaker, the hearer, and the other party. Key words: Functional Pragmatics, linguistic elements, linguistic procedures, verbal communicati...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.