Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi
Bu çalışmada, Haçlı Seferleri’nin başladığı dönemde, Anna Komnena adlı bir Orta çağ vakanüvisinin kaleminden çıkma Aleksiad adlı eser ile aynı dönem Orta doğu coğrafyasından diğer bir vakanüvis Üsâme b. Munkız’ın eseri Kitâbü’l-İʿtibâr’ın Haçlı Seferleri’ne bakışları karşılaştırma yapılarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu eserlerden birincisi Doğu Roma’nın başkentinde, diğeri Hama yakınlarındaki Şeyzer şehrinde kaleme alınırken Haçlılar ile bizzat karşılaşmış bu iki yazarın gözlemleri, benzerlikleri ve farklılıkları ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Çağının çok ilerisinde kendi dönemlerinde pek de fazla kişinin niyetlenmediği bir çaba içine girerek tarih bilimine katkıda bulunmuş bu iki yazar, günümüze kadar etkileri sürmüş olan Haçlı Seferleri hareketinin etkilediği coğrafyalarda insanların hüznünü, acılarını, savaşları ve yıkımları genelde gerçekliğe sadık kalarak anlatmışlardır. Anna, tarih ve zaman ilişkisini, fani olmak ve ebedi olmak bağlamında şiirsel bir anlatımla aktarırken, ...
BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ
Kınalızâde Ali Çelebi (ö. 979/1572), birçok medresede müderrislik yapmış ve merkezî beldelerde kadılık görevlerini ic etmiş Osmanlı döneminin önde gelen âlimlerindendir. İslâmî ilimlerin farklı alanlarında telif etmiş olduğu eserlerinin neredeyse tamamı günümüze ulaşmış ve önemli kısmı neşredilmiştir. Ayrıca hayatı, eserleri ve ilmi görüşleri hakkında birçok ilmi çalışmalar yapılmıştır. Bir fıkıh âlimi olarak Kınalızâde’nin eser verdiği alanlardan birisi de fıkhî çalışmalarıdır. Fıkhın tabakât ve fürû konularının ele alındığı eserlerinden bir kısmı incelenerek yayımlanmış iken, bir kısmı da günümüze ulaşmış olup yazma nüshaları kütüphanelerde kayıtlı bulunmaktadır. Kınalızâde’nin fıkhın önemli bahislerinden olan gasp konusunun bazı meselelerini gündeme getirdiği eserlerinden birisi ise Risâle fi’l-gasb adlı risâlesidir. Yaklaşık bir buçuk varaklık Arapça olarak yazılmış küçük hacimli bu risâlenin şimdiye kadar tespit edilebilen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Süleymaniye Koleks...
Journal of Turkish Studies, 2018
argümantasyonların bizleri nasıl farklı sonuçlara ulaştırdığının güzel örneklerini sunar.
2019
Bu calismada ses, bicim ve sozcuk olcutlerinden elde edilen verilerle XVI. yuzyil sonu; XVII. yuzyil basi araligina ait oldugu izlenimini veren Ahdaku’l-Ahbar adli Kirk Hadis tercumesindeki KI tumleyicisi ele alindi. Calismanin birinci bolumunde Kirk Hadis gelenegi ve Ahdaku’l-Ahbar hakkinda bilgiler verildi. Ikinci bolumde ise metindeki Ki cumleleri incelendi. Bu inceleme Evrensel Dil Bilgisinin ilkelerine gore yapildi. Ahdak’ul- Ahbar’in ceviri yazili ozgun metnine calismanin ekler bolumunde yer verildi. Turkcenin soz dizimi calismalarinda KI cumleleri genellikle baglac cumlesi olarak ele alinmaktadir. Bu calismanin ileri surdugu gozlem, KI’nin bir cumleyi diger cumle icine yerlestiren islevsel bir kategori oldugudur. Bu kategoriye de Evrensel Dil Bilgisinde ‘’tumleyici’’ denir. Calismanin amaci KI tumleyicisi ile fiilimsi cumlesi arasindaki bagintiyi incelemek ve ‘’birlesik’’ cumle tanimin her seyden once bir ‘’dil’’ tanimi oldugunu gostermektir.
Bir nazım türü olarak nasihatnâmeler, genel ahlâkî değerleri bireyden başlayarak toplumun her kesimine öğretme amacı güden eserlerdir. Her edebiyatta şekil farklılıkları bir yana bırakıldığında örneklerine rastlanan eserlerden olan nasihatnâmeler, Türk edebiyatında da erken dönemlerden itibaren izlenebilmektedir. Klasik dönemde özellikle Farsça ile olan münasebetler, nasihatnâme türünde de önemli etkileşimlerin olmasına zemin hazırlamıştır. Feridüddin Attar’ın (öl. 1221) Pendnâmesi’nin pek çok tercümesinin yapılmış olması ve bu eserlerin çoğaltılması bu durumu gösteren örneklerdendir. Başlangıçta şekil ve içerik olarak devam eden bu etkileşimler, zaman içinde Türk edebiyatının kendi dönem ve ihtiyaçlarına paralel bir şekilde başarılı ve orjinal örnekler vermeye başlamıştır. Oğlu Ebu’l-hayr Mehmed Çelebi için yazdığı Hayriyye/Hayrî-nâme adlı eseri ile türün en önemli örneklerinden birini veren Nâbî’nin (öl. 1712) bu eserinin bir nüshası devamına Pend-i Sa‘îd adlı bir başka nasihatnâme yazılmıştır. İncelemeler neticesinde bu nasihatnâmenin Hicâbî mahlasını kullanan bir şair tarafından yazılmış olabileceğine ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Eserin tespit edilen nüshalarından hareketle nasihatnâmenin metni oluşturulmuş ve oluşturulan bu metin üzerinden eserin şekil ve muhteva özelliklerine ilişkin bilgiler sunulmuştur.
Özet: Pek çok alanda sayısız ve nadide eserler barındıran İslam Edebiyatı, tarihteki İslam devletlerinin bir parçası olan cihâd kültü ve hak-batıl mücadelesi kapsamında da çeşitli eserler vermiştir. İlk nüvesi inananları cihâda teşvik için Hz. Peygamber'in cihâdla ilgili sözlerini bir araya getirilerek oluşturulan Kitâbü'l-cihâd literatürü, gerek temel hadis literatürünün bir parçası olarak, gerekse müstakil telifler halinde, hemen her dönemde dönemin sosyal-siyasi yapısına göre güncel yorumlar eklenerek bir gelişme göstermiştir. Bugün tespit edilebildiği kadarıyla müstakil olarak cihâdla ilgili rivayetleri ilk derleyen isim Abdullah b. el-Mübarek'tir (ö. 181/797). Bundan sonra cihâdla ilgili rivayetler pek çok eserde bir araya getirilmiştir. Bu eserlerde cihâdın önemi, faziletleri, şehitliğin önemi ve mertebesi, savaş hukuku, ganimet ve fey hükümleri, kullanılan bazı savaş alet ve taktikleri, savaş için hazırlanan binekler, savaştan geri duranlar, savaş meydanından kaçanlar, komutana itaatin ve savaş düzenine uymanın önemi, esirlerle alakalı hükümler gibi pek çok meseleye temas edilmiştir. Kitabu'l-cihâdlar yanında cihadın faziletleri, Hz. Peygamber'in savaşlarını ele alan siyer ve megazî rivayetleri, cizye ve ganimetler hakkındaki rivayetler, savaşçı ve atlarla ilgili rivayetler, sulh rivayetleri ayrı kitaplarda bir araya getirilerek geniş bir literatür oluşturulmuştur. Bu tebliğde Kitâbü'l-cihâdların oluşumu, metotları, muhteva gelişimi, ilim ehli ve halk arasında gördüğü rağbet, yazıldığı dönem ve sonrasına etkisi ele alınacak, müellifleri, konu seçimi ve muhtevaları hakkında genel bir değerlendirme yapılacaktır. Abstract: Islamic Literature, that hosts numerous and recherche works on many issues, has various works also within jihad and right-superstitious struggle. Al-Jihad Literature, which was created his basis bringing together the words of the Prophet on jihad to promote the worshipper to jihad (battle for Allah), showed an improvement as part of the basis hadith literature as well as separate copyrights, by adding the latest comments according to the social-political structures in almost every time period. As far as can be determined today the first collector on jihad-related rumors detachedly is Abdullah b. al-Mubarek (d.181/797). After him jihad-related rumors have been put together in many works. In these works it has been in contact with many issues, as importance of jihad, its virtues, the importance of martyrdom and its degree, law of war, plunder provisions, some used combat equipment and tactics, passenger prepared for war, standing back from war, fleeing from the war field, the importance of obeying the commander and the battle order, provisions about captives, etc. Meanwhile, a vast literature has been created by bringing together fadail al-jihad-rumors, the sīrat and the maghāzī rumors which examine the Prophet's battles, rumors about the jizyah and trophies, warriors and horses, and also peaces in different books, as books: Fadail al-Jihad. In this paper, the creation of Kitab al-Jihads, its methods, its content developments, its popularity among scholars and people, its effects to its age and after will be discussed and a general assessment will be carried out about its writers, contents and classifications.
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001
Temel Islam bilimlerinin icerisinde gaye bakimindan en onemlilerinin basinda Usulu’d-din ilmi gelmektedir. Bu ilim, Islam dininin itikada iliskin temelleriyle ilgilenir. Allah’in varligini, birligini ve sifatlarini, nubuvvet ve âhirete dair meseleleri arastirma konusu yapar.
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010
Tarih boyunca şiir ve şiirin içeriğinde de tasvir var olagelmiştir. Tarihin işleyiş sürecinde Câhiliyeden Abbâsilere kadarki dönemde çevre, kültür faktörlerinin etkisiyle şairlerin tasvirlerinde kullandıkları benzetmeleri değişim göstermiştir. Şairin psikolojik durumu tasvirlerde önemli rol oynamıştır. Şairlerin sıkıntılı anlarında yıldızlar sanki dağlara bağlanmış veya dinlenmek üzere kamp kuran bir kafile olmuş; sevinçli anlarında rakkaseler gibi dans etmiş veya menekşe bahçesinde açan nergis çiçekleri olmuştur.
2013
In history Eğirdir that was Hamidoğulları Beyliği's capital growth sufistic and literary persons. Seyh of Eğirdir Zeyni Zaviye Mehmed Çelebi is one of these too. He used Muhyiddîn and Dolu nicknames in his poem. Hızırname is poets most important work. İn this work we will give informations about Eğirdir city and Eğirdir's saints in Hızırname.
2019
XVI. yüzyılın II. yarısında Semiz Ali Paşaʹnın hizmetinde bir muallim olan Ali el-Arabî İlyas tarafından kaleme alınan Evsâf-ı Binâ-yı İstanbul ve Binâ-yı Ayasofya adlı risale, İstanbulʹun ve Ayasofyaʹnın tarihini anlatmaktadır. Kostantiniyyeʹnin fethinden sonra Rumca metinlerin Türkçeʹye çevrilmesiyle birlikte Osmanlı tarihçileri ve müellifleri arasında Kostantiniyyeʹnin ve Ayasofyaʹnın tarihini yazma geleneği başlamıştır. Bu geleneğin Kanûnî Sultan Süleyman dönemindeki halkasında Ali el-Arabî İlyas ve risalesi yer almaktadır. The risalah called Evsâf-ı Binâ-yı İstanbul ve Binâ-yı Ayasofya was written by Ali el-Arabî İlyas who was a muallim serving to Semiz Ali Pasha in the 2nd half of XVI. century is about the legendary history of Istanbul and Hagia Sophia. The tradition of writing history of the Constantinople and Hagia Sophia started among Ottoman historians and authors via Romaic texts were translated into Turkish after conquering of the Constantinople. The text of Ali el-Arabî İlyas was included in the ring of this tradition during the period of Suleiman the Magnificient.
Milli Folklor, 2020
Halk inanislarda Hizir; umudun, gelecegin, kimsesizligin simgesidir. Hizir ermistir, dervistir, kurtaricidir. Zordaki canin yardimcisidir. Yolda kalmislarin rehberidir. Kotuluklerin cezalandiricisidir. Olumsuzluk suyu icmistir, nurdur ve olumsuzdur. Hizir, halkin inanis dunyasinda var ettigi sosyal olgu, olabilirlik, umut dunyasi ve beklentilerin adidir. Hizir dusuncesi ve inancinin temelinde yoksullara, kimsesizlere, gariplere yardim vardir. Yasanilan hayatin dusuncede tohumlanmasiyla olusan toplumsal ciglik, inanca donuserek binlerce yil halk psikolojisinde yer eder. Bu haliyle Hizir yoksul ve garibin, kimsesiz, oksuz ve yetimin sesidir. Bir yaniyla yoksula yardim ederken, diger taraftan da parasi ve mali olup da yoksula, garibe, yolda, darda ve zorda kalmisa yardim etmeyenin cezalandiricisi, kahredicisi olur. Orta Dogu’dan Orta Asya’ya, Balkanlardan Kafkasya’ya kadar genis bir cografyada, Hizir ile ilgili pek cok inanis vardir. Adi Hizir olmasa da mitolojik verilerden kutsal din ...
Felsefe Dünyası, 2022
Muhyiddin al-Kāfiyajī was born in Saruhan district of Manisa and received primary education in madrasahs in the region cities such as Manisa, Kutahya and Bursa. He took lessons from such as Mollā Fanārī, Muhammed al-Hāfī al-Harawī, Shaikh Wājid, Muhammed al-Bazzāzī al-Kardarī and Shams b. ‘Anazī who were among the outstanding teachers of his time. After growing up in Anatolia, he traveled to regions such as Crimea, Syria and Egypt and finally settled in Cairo. He taught in madrasahs in Cairo and trained many students. Among his students, Suyūtī and Sahāvī, who are important figures in the history of Islam, draw attention in particular. Both names conveyed some information about the life of their master. During his period, he became one of the most prominent scholars in linguistics, theology, logic and philosophy, as well as in religious sciences such as tafsīr and hadith. al-Kāfiyajī, who has a Hanafī-Māturīdī line, was accepted as the imam of the Hanafīs during his lifetime. His students say that their teacher wrote more than a hundred works in total, especially belonging to the field of ‘aqlī (philosophical and intellectual) sciences. In this study, we tried to analyze, evaluate, and translate his work called al-Hidāya li bayān al-khalq wa’ltakwīn, which we accept to belong to al-Kāfiyajī. The work is about the subject of creation and takwīn, which is an important issue of discussion between Māturīdī and Ash’arīs. We have tried to make both an examination of the subject and an evaluation of the work in the context of the subject. In our study, we have taken as a basis the only copy of the work that we can identify today, the copy in Dār al-Kutub al-Misriyya in Cairo.
Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, ESTAD, 2020
hbvdergisi.gazi.edu.tr
Bu çalışmanın konusu, Osmanlı Devleti vatandaşları olarak yaşayan Alevi ve Bektaşiler hakkında 19. yüzyıl ortaları ile 20. yüzyıl başlarına ait bazı İngiliz kayıtlarıdır. Söz konusu kayıtların ilklerinde, Aleviler, "Kızılbaş" olarak geçmektedir. "Alevi" tanımlamasına ancak 19. yüzyılın sonlarında rastlanmaktadır. Dolayısıyla kaynakların kayıtlarına sadık kalınmış ve hangi kelime geçiyor ise o kelime kullanılmıştır. Bektaşilere dair kayıtlarda bu türlü bir sorun yoktur. Anlaşıldığı kadarıyla Alevi ve Bektaşiler aslında birbirlerine benzeyen bir İslami yorumu benimsemişlerdir. Alevilerin Bektaşilere ve özellikle Bektaşi babalarına büyük saygısı vardır. Bu saygının nedeni Bektaşilerin inanç konusundaki entelektüel derinliklerinden kaynaklanabilir. Diğer yandan hem Alevi hem de Bektaşiler kapalı birer topluluk olarak yaşamaktadırlar. Bu ise onların yeterince keşfedilmesini engelleyen bir durumdur. Diğer Batılı araştırmacılar gibi, İngilizler de Alevi ve Bektaşileri yazarken sürekli Hristiyanlık inançlarına atıfta bulunmaktadırlar. Oysa Alevi ve Bektaşiler İslam inançları çerçevesinde değerlendirilmesi gereken unsurlardır.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2017
Sâki-nâme, Arapca sâki ve Farsca nâme sozcuklerinin bir araya getirilmesiyle olusturulmus birlesik bir kelimedir. Sâkiyi, sarabi, sarap meclisini, meclisin âdâbini ve bu mecliste duzenlenen eglenceleri, gercek, mecaz ya da tasavvufi anlamlariyla anlatan sâki-nâmeler, klâsik Turk edebiyatinin yaygin olarak kullanilan edebi turlerindendir. Şarap sunan guzel anlamina gelen sâki, bu meclisin en onemli unsurudur. Farkli nazim bicimlerinin kullanildigi sâki-nâmelerde genellikle mesnevi nazim seklinin tercih edildigi gorulmektedir. Mustakil sâki-nâmelerin yaninda mesnevi nazim bicimiyle yazilan eserlerin bir bolumu olan ya da divânlarin icerisinde cesitli nazim sekilleriyle kaleme alinan sâki-nâmeler de mevcuttur. Bu calismada Sultan II. Mahmud doneminde devletin onemli kademelerinde gorev yapan Iskeceli Mir-i Alem-zâde Rif’at hakkinda bilgi ve 26 beyitten olusan sâki-nâmesi, ayrica tespit edilebilen cesitli kaynaklardan hareketle Turk edebiyatinda sâki-nâme kaleme alan sâirler, kronolojik...
Letâif-i Hikâyât ve Garâib-i Rivâyât
Mehmed Tevfik Çaylak'ın Letaif-i İnşa'sının ilk cildinin Latin harflerine aktarımından ibaret çalışma.
2019
Edep, yazili olmayan kurallara dayali dini ve sosyal bir kontrol yontemidir. Futuvvet aklin ve kalbin birlikte egitilmesidir. Edep ve futuvvet, kisiye “aktif ve ozgun dindarlik” kazandirmaktadir. Kitâbu’l- edeb hadisleri insanin “kendini olumlu yonde degistirmesi” ile ilgilenir. Kendisine, ailesine ve icinde yasadigi topluma karsi sorumlu insan futuvvetin de hedefidir. Futuvvet, edebi yasamak, eline, diline beline sahip deger ureten ve deger tasiyan insan olmaktir. Edep ile ilgili hadisler icten disa dogru olumlu yonde degisimi getirmektedir. Kendini olumlu yonde degistirmeyi hedeflemek, ayricalik ve statu pesinde kosmamayi da gerektirir. Insana ayricalik sunmayan, insani tabii haliyle ele alip kemâle erdirmeyi amac edinen egitim anlayisi futuvvettir. Bireysel dindarlasma, sosyal dindarlasmanin yerine ikame edilmemelidir. Degerler egitimini bir amaci da sosyal dindarlasma olmalidir. Anahtar Sozcukler: Futuvvet, Hadis, Dini Sosyallesme, Deger Egitimi, Egitsel Otorite
Özet Kitab-ı Mukaddes yapısı itibariyle birçok konuyu ele alır. Ele aldığı konular-dan biri de ilginç varlıklardır. Kitap bu varlıklardan olan Lilith, Nefiller, Lucifer hakkında yeterli sayıda bilgiye yer verir. Böylece Kitab-ı Mukaddes'te bu varlıkların izleri aranabilir. Nitekim ele aldığımız konu bunu kapsamaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.