Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Eurasian Business & Economics Journal
İktisadi düşünce tarihine katkı yapan görüşler ışığında, ekonominin genel dengesini değerlendirmek için paranın dolaşım hızının bir gösterge olarak önerilmesi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu anlamda paranın dolaşım hızının, makroekonomik performans ölçütleriyle birlikte değerlendirilmesi, çalışmanın ekonometrik olarak modellenmesi için temel düşünce olmuştur. Bu çalışmanın motivasyonu, geniş paranın dolaşım hızının makroekonomik performans ölçütü olan Reel GSYİH’yi nasıl etkilediği ve makroekonomik performans ölçütleri olarak belirlenen değişkenlerin paranın dolaşım hızını nasıl etkilediği sorusudur. Ekonometrik analizde EKK/OLS (En Küçük Kareler/Ordinary Least Squares) yöntemiyle bu sorunun cevabı aranmıştır. Türkiye ekonomisi için 2006–2019 yılları arasında üçer aylık verilerle dört değişken elde edilmiştir. Bunlar Reel GSYİH, Enflasyon, M3 para arzı ve M3 para arzının dolaşım hızı olan V3’tür. Reel GSYİH’nin bağımlı değişken olarak yer aldığı ve geniş para arzının dola...
In the development process of globalization occurring in the national economy it has an important role of R & D spending. Most countries in the world by combining outstanding R & D technology has come to the innovation process. In the study, the existence of the relationship between AR-GE expenditures and GDP was tried to be proved to be linear. In this context, AR-GE expenditures and GDP data generated between 1998 and 2015 are considered. In line with the aims of the study. In conclusion; made with R & D expenditure in Turkey was determined to be linear and one-way relationship between GDP. R & D spending in the causality test results were found to be the cause of the GDP. In other words, the increase in R & D spending led to positive growth on GDP, decrease causes a decrease in the GDP.
2019
Ravenstein’dan beri ekonominin ic goc cikislarinin belirleyicilerinden oldugu kabul edilmektedir. Ekonomide de tarim disi uretim hacminin etkisi vurgulanmaktadir. Bu calismanin amaci da gunumuzdeki ic goc cikislarinda sektorlerin, sektorler butununun ve GSYIH’nin ic gocteki etkisini sinamaktir. Genelde yontem olarak giris yapilan bolgedeki uretim hacmi veya giris-cikis yapilan bolgeler arasindaki farklilik kullanilmaktadir. Uygulamada giris yapilan illerdeki ekonomik hacimler temel alinmistir. Istatistiksel analizlerde ilk olarak Pearson korelasyonu kullanilmistir. Pearson korelasyonunda anlamli iliski tespit edilen GSYIH bilesenleri icinse tekli dogrusal regresyon analizi uygulanmistir. Uygulama alani 2008-2018 yillari icin Bilecik’tir. Veriler TUIK’ten derlenmistir. Elde edilen bulgulara gore Bilecik’ten ic goc cikislari tarim sektoru haric uretimle iliskilidir. Tarim disindaki sektorlerin ve GSYIH’nin Bilecik’ten ic goc cikislarinda anlamli etkisi tespit edilmistir. En yuksek etk...
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Öz Sanayi Devrimi öncesinde üretim, insan ihtiyaçlarını gidermenin yanı sıra ticaret yapabilmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Zaman içerisinde nüfusun artması ile ihtiyaçların miktarı ve çeşitliliği artmıştır. Artan ihtiyaçlar Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan kitle üretimi ile karşılanabilmiştir. Sanayi devrimi ile birlikte doğrusal ekonomi olgusu ortaya çıkmıştır. Doğrusal ekonomi; hammaddenin sağlanması, nihai malın üretilmesi, tüketilmesi ve tüketildikten sonra atık halini aldığı süreci ifade etmektedir. İlerleyen dönemde, dünya kaynaklarının hızla tükendiği ve çevre sorunlarının ortaya çıktığı görülmüştür. Bu durum döngüsel ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Döngüsel ekonomi; hammaddenin verimli kullanıldığı, üretim sürecinde doğaya en az zararın verildiği, üretim sonrasında ortaya çıkan atıkların yeniden değerlendirildiği bir üretim yapısını ifade etmektedir. Çalışmada döngüsel ekonominin en önemli bileşenlerinden olan geri dönüşüm kavramı 30 ülke için 2008-2017 döneminde incelenmiştir. Çalışma panel veri yöntemleriyle, dirençli tahminci Prais-Winsten (PCSEs) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada bağımlı değişken ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılaları (GSYİH); bağımsız değişkenler ise, elektronik, evsel, ambalaj, plastik, kağıt, metal, cam, eski otomobil aksanları ve odun atıklarının geri dönüşüm oranlarıdır. Sonuçlara göre; plastik atıklarının ve eski otomobil aksanlarının geri dönüşüm oranının ekonomik büyümeyi olumsuz, diğer değişkenlerin ise ekonomik büyümeyi olumlu etkiledikleri görülmüştür.
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021
Sadece gelismis degil, Turkiye gibi gelismekte olan ekonomilerde (GOE) de uzunca bir suredir insaat ve gayrimenkul sektorlerinin ekonomideki agirligi artmaktadir. Ozellikle 2000’li yillardan itibaren GOE’ye yonelen kisa vadeli yabanci sermaye akimlari sonucunda artan arsa ve konut fiyatlari ile birlikte insaat sektorunun finans kesimi ile iliskileri daha ic ice gecmistir. Bu surecte bir dizi finans disi sirket (FDŞ) de bu sektorlere yatirim yapmistir. Bu calismada temel amac Turkiye’de cesitli sermaye gruplarinin ve FDŞ’nin Gayrimenkul Yatirim Ortakligi (GYO) biciminde bu alana nasil ve neden yoneldiklerini ortaya koymaktir. Calismanin temel onermesi bu yonelisin ardinda Turkiye ekonomisinin dunya pazariyla artan butunlesmesinin bagimli niteligi nedeniyle ortaya cikan kur riski ve artan finansman maliyetleri ile bas etme cabasinin yattigidir.
ÖZET Türkiye ve dünya ekonomisinin tarihsel gelişimine bakıldığında sanayi sektörünün Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH) payının gittikçe arttığı görülmektedir. Sanayi sektörünün gelişimi, GSYH' yı da oluşturan tarım ve hizmetler gibi diğer sektörleri de etkilemektedir. Sanayi sektörünün bu hızlandıran etkisi nedeniyle ülkelerin ekonomi yönetiminin sanayi sektörüne daha fazla kaynak ayırdığı söylenebilir. Bu çalışmada, Türkiye sanayi sektörünün GSYH içindeki payının gelişimi incelenmiş olup, uygulanabilecek ekonomi politikaları, sonuç ve öneri kısımlarında ortaya konmuştur. ABSTRACT Looking at the historical development of the Turkish and world economies, it is visibled that the share of the industrial sector in Gross Domestic Product (GDP) is increasing. The development of the industrial sector also effects other sectors such as agriculture and services, which make up GDP. It can be said that due to the accelerating effect of the industrial sector, the governments of the countries economic allocate more resources to the industrial sector. In this study, the development of the share of the Turkish industrial sector in GDP has been examined in the literature and the economic policies that can be implemented are presented in the conclusions and proposals.
EKONOMİ VE FİNANSAL PARADİGMA, 2020
Bu çalışmada, Türkiye’de Düzey 1 bölgelerine tarım sektörüne yapılan kamu yatırım harcamaları ile tarımsal GSYH arasındaki ilişki panel veri ekonometrik analiz yöntemi kullanılarak incelenmektedir. Analizlerden elde edilen sonuçlara göre Türkiye’de kamu yatırım harcamaları ile tarımsal GSYH arasında anlamlı ve pozitif ilişki tespit edilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2024
Çalışmada yer alan görüşler yazarlara aittir. Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı'nın resmi görüşünü yansıtmaz ve Bakanlığı bağlamaz.
2017 yılında yüzde 7,4 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, 2018 yılı ilk yarısında da büyüme performansını sürdürmüştür. Ancak, Temmuz-Eylül döneminde yaşanan kur ve faiz şoku bu dönemde büyümeyi önemli ölçüde yavaşlatmış ve GSYH büyüme hızı yüzde 1,8'e gerilemiştir. Ekonomi, Ekim-Aralık döneminde ise hızla daralma sürecine girmiş ve GSYH yüzde 3 oranında düşüş göstermiştir. Böylece 2018 yılı genelinde GSYH büyüme hızı yüzde 2,6 olarak gerçekleşmiştir. Üretim tarafında, inşaat sektörü daralırken, sanayi ve hizmetler sektörlerinin büyümeye katkıları sınırlı kalmıştır. Harcama tarafında, sabit sermaye yatırımları gerilerken, dış talep GSYH büyümesinin temel belirleyicisi olmuştur. Yerleşik hane halkı tüketimi oldukça yavaşlamış, devletin nihai tüketim harcamalarında artış devam etmiş, stokların büyümeye katkısı ise negatif olmuştur.
Ekonometride Güncel Yöntemler ve Uygulamalar, 2021
Bu çalışmanın amacı, 2006-2018 dönemi aralığında Türkiye’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla büyümesinin, bankalarca kullandırılan toplam kredi büyümesi yardımıyla öngörülmesidir. Çalışmada, farklı frekans düzeylerinde değişkenlerin aynı model içinde kullanılmasına olanak veren Karışık Veri Örnekleme Mixed Data Sampling (MIDAS) yöntemi kullanılmıştır. Spesifik olarak, üçer aylık frekans düzeyine sahip gayri safi yurt içi hasıla büyümesinin öngörüsü, haftalık ve aylık frekans düzeylerine sahip toplam kredi büyüme serileri ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada elde edilen ampirik sonuçlar, genel olarak daha yüksek frekans düzeyine sahip haftalık kredi büyüme serilerinin aylık kredi büyüme serilerine göre, Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılasının öngörüsünde daha başarılı sonuçlar verdiğini göstermektedir. Çalışmada elde edilen diğer bir sonuç ise Üssel Almon modelinin diğer alternatif modellerle karşılaştırıldığında daha başarı tahmin sonuçları ürettiğidir. MIDAS metodolojisinden yararlanı...
Research of Financial Economic and Social Studies, 2019
ÖZ Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de Ocak 2010-Haziran 2019 dönemi aylık veriler kullanılarak petrol fiyatlarının döviz kuru (Dolar/TL) ve Borsa İstanbul Tüm Endeksi (XUTUM) fiyatları üzerindeki asimetrik etkisi doğrusal olmayan ARDL eşbütünleşme (NARDL) yöntemiyle analiz etmektir. Çalışmadan elde edilen bulgular sonucunda, petrol fiyatlarında meydana gelen hem pozitif hem de negatif değişmeler hisse senedi fiyatlarını ve döviz kurunu uzun dönemde istatistiksel olarak etkilememektedir. Bu sonuçla, petrol fiyatlarından hisse senedi fiyatları ve döviz kuruna doğru herhangi bir asimetrik aktarım bulunamamıştır ve bu durum Türkiye'de hem hisse senedi fiyatlarının hem de döviz kurunun petrol fiyatı şoklarına karşı duyarsız olduğunu göstermektedir. Son olarak, her iki model için petrol fiyatlarında kısa dönemde meydana gelen dalgalanmalar asimetrik etkiye neden olmaktadır. ABSTRACT The purpose of this paper is to investigate the asymmetric impact of oil price changes on the Turkish Stock Market (Borsa İstanbul Stock Exchange) (XUTUM) and the exchange rate (Dollar/Lira) by applying the NARDL model. The sample period starts in January 2010 and ends in June 2019, yielding a total of 114 observations. The findings of the empirical analysis suggest that in the long run, an increase (a decrease) in oil prices does not have any impact on both the stock market returns of the Turkish Stock Market and the exchange rate in Turkey. This result indicates that the Turkish market is not very sensitive to the changes in oil price changes. In the short run, however, the asymmetry of oil price fluctuations is observed for both models.
Bu çalışma, G20 ülkelerinde karbondioksit emisyonları ve GSYH arasındaki Granger nedenselliğini araştırmaktadır. G20 ülkeleri için 1971-2012 döneminde nedensellik ilişkisini incelemek için Kónya (2006) panel nedensellik testi yaklaşımı benimsenmiştir. Bu bağlamda, ülkelerin emisyonları ve ekonomik gelişmişlik seviyeleri arasındaki nedenselliğin tespiti için GSYH ve kişi başına GSYH kullanılmıştır. Sonuçlar, Japonya ve Hindistan'da karbondioksit emisyonlarından GSYH'ye tek yönlü nedensellik, Suudi Arabistan, Kanada ve Almanya'da GSYH’den karbondioksit emisyonlarına tek yönlü nedensellik ve Birleşik Krallık'ta iki yönlü nedenselliğin söz konusu olduğunu göstermektedir.
TÜİK, 2017 yılı dördüncü çeyreğine ilişkin GSYH büyüme hızını yüzde 7,3 olarak açıklamış ve yıllık büyüme hızı yüzde 7,4 olmuştur. Dördüncü çeyrek büyüme hızı, piyasa beklentileri civarında gerçekleşmiştir. Üretim tarafında, sanayi ve ticaretulaştırma-konaklama sektörü büyümesi belirleyici olurken, harcama tarafında yerleşik hane halkı tüketimi ile stok değişimi GSYH büyümesine önemli katkıda bulunmuştur. Dış talebin büyümeye katkısı yıl genelinde zayıflamış ve dördüncü çeyrekte büyümeye katkısı önemli ölçüde negatif olmuştur. İkinci çeyrekte reel olarak gerileyen devletin nihai tüketim harcamaları, üçüncü ve dördüncü çeyrekte artmış ve büyümeyi olumlu etkilemiştir.
Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2021
The aim of this research is to identify the socioeconomic determinants of divorce in Turkey and four sub regions in the 2008-2017 period by the panel data analysis. Also, this research examine whether the female employment on divorce differs by sector or not. According to analysis findings, per capita income level, female employment in agriculture sector, female education level and male unemployment level have a positive effect on divorce across the Turkey. These impacts differ between regions classified by socioeconomic development. Income level and education level of women are the main determinants of divorce in the regions with high socioeconomic development level, whereas female education level and male unemployment level are the main determinants of divorce in low socioeconomic development level regions. In addition, the effect of female employment on divorce rate varies between agriculture and non-agricultural sectors. The reason for this difference is that the independence effect is more dominant than the income effect on working woman in the agricultural sector and the independence and income effects are not dominant over each other on working woman in the industry and service sectors.
2022 yılında yüzde 5,5 büyüyen GSYH, 2023 yılında yüzde 4,5 büyümüştür. Büyümeye en yüksek katkı yerleşik hane halkı tüketiminden gelmiş, stok ve net ihracatın katkısı negatif olmuştur.
International Journal of Management Economics and Business, 2016
Economic theory suggests that stock prices and GDP should move to same direction over time. Does GDP affect stock prices or do stock prices lead GDP? Answering these questions is empirical matter. Despite a vast literature about the direction of the relationship between stock prices and GDP, there is no convincing conclusion. In order to contribute to the growing literature on stock prices-GDP nexus, this paper considers the causal relationship between GDP and BIST100, BIST Finance, BIST Services, BIST Industrial Production indices and GDP in Turkey over the period of 1991Q1-2015Q4. This paper employs Toda-Yamamoto Granger causality test within a bivariate VAR framework in order to determine the direction of causality between the variables. The empirical findings indicate evidence of a uni-directional causality running from the BIST Finance, BIST Services, BIST Industrial Production indices to GDP. The results also indicate that BIST100 index does not Granger cause GDP and vice versa in Turkey.
TÜİK, 2018 yılı ilk yarısında yüzde 6,2 olan GSYH büyüme hızını, üçüncü çeyrek için yüzde 1,6 olarak açıklamıştır. Böylece geçen yılın Ocak-Eylül döneminde yüzde 7,5 olan GSYH büyüme hızı, 2018 yılının aynı döneminde yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiştir. Üçüncü çeyrek büyüme hızı, yaşanan kur ve faiz şokunun etkisiyle, ciddi ölçüde yavaşlamış ve ekonomi hızla daralma sürecine girmiştir. Üretim tarafında, inşaat ve sanayi sektörü büyüme hızını aşağı çekerken, hizmetler sektörü büyümeye olumlu katkıda bulunmuştur. Harcama tarafında, sabit sermaye yatırımları gerilerken, dış talep GSYH büyümesinin temel belirleyicisi olmuştur. Yerleşik hane halkı tüketimi oldukça yavaşlamış, devletin nihai tüketim harcamalarında önemli bir yükseliş gözlenmiştir. Yılın ikinci çeyreğindeki stok azalışı, üçüncü çeyrekte daha da artmış ve büyümeye katkısı negatif olmuştur.
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü , 2016
Energy takes place largely in the all process related to community life and is located in a structural commitment with other sectors of the economy. Therefore, energy is one of the important factors affecting economic and social development.The unequal distribution of energy resources throughout the world makes both developed and developing countries dependent on importing in terms of energy supply. Changes in the prices of energy and other unforeseen effects such as global and regional economic crisis create impact on all macroeconomic factors, especially in total primary energy supply and GDP and energy import of Turkey and the European Union (EU) that is approximately one-quarter of the total import negatively affects the Turkey and the EU‟s economy in terms of both growth and current account deficit. Within this framework, it is trying to reveal whether or not dependence of Turkey and the EU on energy affect their economies by investigating the aspect of relationship between the variables which are current account, energy consumption and GDP. In this context, ARDL model has been established to determine long-term relationships with time series analysis by using the variables which are energy consumption, current account and GDP for Turkey and the EU. In the results of the analysis, the model covering the years 1980-2014 in the EU and covering the years 1971-2013 in Turkey are statistically significant and it is concluded that in Turkey and the EU, current account deficit affects the GDP in a negative way and energy consumption affects the GDP in a positive way within the years that is stated.
Öz Bu çalışmada 1980-2013 dönemi yıllık verilerle doğrudan (D) ve dolaylı (I) vergi gelirleriyle gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH=Y) arasındaki nedensellik ilişkisi TY/U-VAR nedensellik yöntemleriyle analiz edilmiştir. VAR nedensellik analizlerine göre, D ve Y arasında çift yönlü; Y'den D'ye pozitif, D'den Y'ye negatif bir nedensellik ilişkisi vardır. Varyans ayrıştırma analizinin 15 yıllık ortalaması, Y'deki değişmede %13 ile %30 oranlık payın D'den ve %1 ile %6'lık payın I'dan kaynaklandığı; D'de meydana gelen değişmede Y'nin payının %32 ile %34 ve I'da meydana gelen değişmede Y'nin payının %21 ile %23 olduğu belirlenmiştir. Abstract This study employed the TY/U-VAR causality methods to analyze the relationship between direct (D) and indirect tax revenues (I) and gross domestic product (Y) in Turkey by using annual data from 1980 to 2013. According to the VAR causality results; there is a two-way causality relationship between D and Y; positive causality from Y to D and negative causality from D to Y. The variance decomposition analyses on 15-year average also show that D (I) explains 13% and 30% (1% and %6) of the
Türk Dili , 2019
Genel itibarıyla Cumhuriyet’in kuruluşundan 1983 yılına kadar devam eden “Türk Dil Devrimi”; dil bilgisi ve dil bilimi yönlerinin yanında siyasi, kültürel ve sosyolojik boyutlarıyla da yerli ve yabancı pek çok araştırmacı tarafından müstakil eser ortaya konarak çalışılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.