Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2016
…
20 pages
1 file
Iftira sucu, Turk Ceza Kanunu’nun (TCK) Millete ve Devlete Karsi Suclar ve Son Hukumler baslikli Dorduncu Kismin, Adliyeye Karsi Suclar isimli Ikinci Bolumunde, 267 nci maddede duzenlenmistir. Maddenin duzenlenisi ve doktrindeki gorusler degerlendirildiginde, iftira sucunun magdurunun tuzel kisi olup olamayacagi hususunda tartismalar bulundugu gorulmektedir. Nitekim devletin magdur olup olamayacagi hususu da tartismali olup, isbu calisma kapsaminda, bir devletin iftira sucunun magduru olup olamayacagi, ozellikle soykirim sucu cercevesinde incelenecektir. Turk Ceza Hukuku’na gore, “Devlet” bir sucun faili olamaz, nitekim TCK’nin 20 nci maddesinde “(1)Ceza sorumlulugu sahsidir. Kimse baskasinin fiilinden dolayi sorumlu tutulamaz. (2) Tuzel kisiler hakkinda ceza yaptirimi uygulanamaz. Ancak, suc dolayisiyla kanunda ongorulen guvenlik tedbiri niteligindeki yaptirimlar saklidir .” seklinde bir duzenleme yer almakta olup bu husus acikca belirtilmektedir. Konumuz itibariyle temel sorun bi...
2017
Bu makalede Osmanli son doneminden gunumuze Turkiye’de mukayeseli hukuk calismalari kapsaminda ele alinabilecek akademik calismalara dair bir degerlendirme sunulmasi hedeflenmistir. Soz konusu calismalarda, bir asri asan tarihi surec icerisinde Bati’da gelisen mukayeseli hukuk calismalarinin takip edildigi, ozellikle Cumhuriyet doneminde hukuk iktibasindan kaynaklanan bir zihni sinirlamayla daha cok mikro duzeyde ve belirli Bati ulkelerinin mevzuatiyla mukayeselere gidildigi gorulmektedir. Esasen hakim hukuk cevrelerinin makro duzeydeki mukayeseli hukuk calismalarini gereksiz bulmalari kadar ondan kaygi duymalari da bu alanla ilgili egitim ve yayinlarin zayif kalisinin temelinde yatmaktadir. Ote yandan mukayeseli hukuk calismalarinin 1980 sonrasi gelistigi ilahiyat fakulteleri cevresinde de mikro duzeyde calismalar yapildigi, farkli din ve medeniyetlerde ortaya cikan hukuk bilim ve gelenekleri ile yururlukteki hukuk sistemlerine dair makro duzeyde calismalarin yetersiz oldugu gorulm...
TBB Dergisi, 2007
Bu makalenin konusunu mukayeseli hukuk ve hukuk tarihi bilimleri ışığında ceza hukuku yaptırımı şeklinde uygulanan teşhir oluşturmaktadır. Biz teşhiri geniş yorumlayarak, teşhir edilen olgunun çeşitli yöntemlerle diğer kişiler tarafından bilinmesi en azından ondan haberdar olunması olarak algılıyoruz. Çağdaş ceza hukukunun ortaya koyduğu iyi bir cezada olması gereken şahsilik, insan onuruyla bağdaşma ve düzeltilebilirlik prensipleri dikkate alındığında teşhiri teknik anlamda ceza olarak kabul etmemek gerekir. Fakat hukuk tarihinde çeşitli devletlerde teşhir, hem bir ceza olarak uygulanmış hem de hükmün alenen infazı şeklinde karşımıza çıkmıştır. Çok yakın tarihe kadar ise teşhir ülkemizde hükmün ilanı şeklinde kendisini göstermiştir. Bugün ise Amerika Birleşik Devletleri'nde teşhir, güvenlik tedbiri şeklinde uygulanmaktadır. Faili teşhir etmek ile onun doğrudan manevi varlığına bir müdahale söz konusu olmaktadır. Bu nedenle bu müessese kullanılırken çok dikkatli olmak gerekir.
Mukayeseli hukuk çalışmalarının Batı'da XIX. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkışı ve özellikle aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha yoğun ilgi gören bir araştırma alanı haline gelmesinden beri var olan şey, ağırlıklı olarak tek bir medeniyetin hukuk sistemleri arası mukayeselerdir; bir başka ifadeyle mukayeseli hukuk çalışmaları, -her ne kadar âlemşümul bir kuşatıcılık arzusu ve yönelişi içeren örnekler bulunsa da-esas itibarıyla Batı hukuk gelenekleri, hukuk çevreleri ve sistemleri arasında bir karşılaştırmaya yönelmiştir. Bu haliyle mukayeseli hukuk, -kapsamı, içeriği, yöneldiği gaye gibi açılardan farklılıklar taşısa da-medeniyet içi gördüğü fonksiyon itibarıyla İslam medeniyetindeki "hilaf" ilmine tekabül eder.
TBB Dergisi, 2006
hakemli makaleler Olgun DEĞİRMENCİ 57 TBB Dergisi, Sayı 67, 2006 hakemli makaleler Olgun DEĞİRMENCİ 59 TBB Dergisi, Sayı 67, 2006 özellikle kadın ve çocuk nüfuslarının baskı altında tutulmasına sebep olmaktadır. 7 Dünyada hemen hemen tüm ülkelerin kaynak, hedef veya transit ülke olarak insan ticaretinde kullanıldığı Birleşmiş Milletler raporlarında ifade edilmektedir. 8
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi
İlk derece, istinaf ve temyiz mahkemelerince gerçekleştirilen yargılamalar, farklı esaslara ve işlevlere sahip olsalar da, esas itibariyle, bir bütün olarak medeni usul hukukun amacının gerçekleştirilmesine hizmet ederler. Medeni usul hukukun temel amacı, gerçek duruma uygun doğru bir karar verilmesidir. Bu sayede, sübjektif hakların himayesi, objektif hukukun tesisi, bireysel etkin hukuki koruma, hukuki güvenlik ve barış temin edilir. Öte yandan, kararı veren hakimlerin insan olması ve hata yapma olasılığı hiçbir zaman göz ardı edilemeyeceği için, bu hataları en aza indirgemek ve elverdiği ölçüde somut olayda gerçeğe uygun doğru bir karar verilmesini sağlamak üzere kanun yolu mekanizması oluşturulmuştur. Bu mekanizmada yer alan istinaf kanun yolunda hem denetim hem de bizzat vakıa tespitleri yapılarak, temyiz kanun yolunda ise denetim yoluyla, bu temel amacın gerçekleştirilmesine hizmet edilir. Ayrıca, her ülkede tek bir mahkeme olarak kurulan temyiz mahkemesi, bu bağlamda yapmış o...
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, 2006
Klâsik Türk şiirinde şiir yazmaya yeni başlayan kişiler için hocaları ya da başka şâirler tarafından övgü ve taltif amacıyla yazılmış manzumelere mahlâsnâme adı verilmektedir. Dîvân şiirinin kaside formatında yazılan mahlâsnâmeler, gerek içerik gerek biçim yönleriyle kasideden farklılıklar göstermektedir. Bu makalede, mahlâsnâme-kasîde ilişkisi mahlâsnâme türünün XVIII. yüzyıldaki en güçlü temsilcilerinden Hoca Neş'et'in yazdığı mahlâsnâmeler çerçevesinde değerlendirilecektir.
İslami hükümlere göre devamlı evlenme engellerinden birisi de süt akrabalığıdır. Bu fıkıh kitaplarında rada' başlığı altında incelenmektedir. Sözlükte "süt emmek; emzirmek" anlamlarındaki rada' kelimesi terim olarak "bir kadının sütünün emzirme yoluyla ya da başka bir şekilde içilip yutulması" demektir. Emziren süt anaya murdi', süt emene de radi' denir. Çocuğun süt emme çağında kendi annesinden başka bir kadından süt emmesi halinde, bu çocukla süt emziren kadın ve bu kadının hısımları arasında bir süt hısımlığı meydana gelir. Bu da karabetü'r-rada' kelimesiyle ifade edilir. Kan yoluyla meydana gelen hısımlığa "nesep hısımlığı", evlilik yoluyla doğan hısımlığı ise "sıhrî hısımlık" denir. Süt hısımlığı, bazı istisnalar dışında kan hısımlığı ile aynı yasakları doğurur.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Pursuant to Article 31 of the Code of Administrative Procedure, the provisions on waiver and acceptance in the Code of Civil Procedure are applicable in the administrative jurisdiction to the extent that their nature is appropriate. In this context, especially in full judgment and annulment cases, the said institutions have different characteristics. In the case law of the Council of State, it is stated that waiver and acceptance are not accepted as a procedural act that ends the case in annulment cases with high public interest. Unlike acceptance and waiver, the Administrative Procedure Law does not refer to the Code of Civil Procedure in terms of the settlement institution, which has the nature of a contract that terminates the lawsuit as a result of the agreement of the parties' declarations of will. Since the enumeration made in Article 31 of the Code of Administrative Procedure is limited and settlement is not included in this scope, the provisions of the Code of Civil Procedure regarding settlement cannot be applied in administrative proceedings. However, it is possible to apply for settlement in administrative proceedings, especially in accordance with the Decree Law No. 659. The settlement regulated by the Decree Law No. 659 is related to outof-court settlement. Therefore, unlike the settlement regulated under the Code of Civil Procedure, settlement in administrative proceedings is an institution applied by the parties before the dispute is referred to the judicial proceedings. Therefore, the settlement in administrative procedure does not have the effect of terminating the pending lawsuit.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Selçuk Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü , 2011
DergiPark (Istanbul University), 2022
MUKAYESELİ HUKUKTA ÖLÜM CEZASI vE İSLÂM HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ, 2011
2020
TBB Dergisi, 2006
Türkiye Adalet Akademisi Dergisi
İSLAMİ İLİMLER DERGİSİ, 2015
ATLAS JOURNAL, 2020
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2011
Millî Mecmûa, Türk Düşüncesi: Osmanlılar, s.206-214, 2020
Osmanlı Araştırmaları, 2013
Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2023
Adalet Dergisi, 2019
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2023
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2022