Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Belleten
…
8 pages
1 file
Önasya için önem taşıyan merkezlerden olan, Kültepe (Kaniş), Tell Mardik (Ebla) ve Cebail'de (Biblos) açığa çıkartılan buluntular arasında, bereketle ilgili olduğu tartışmasız, bir kült kabının üzerinde durmak istiyorum. Bu kap bir kadının belinden dizine / ayaklarına (belden aşağısına) kadar olan vücut parçası biçimindedir. Kültepe ve Tell Mardik örnekleri bu kabın sanat eserlerinde nasıl tasvir edildiğini gösterir.
DergiPark (Istanbul University), 2021
Kıblenin Beyt-i Makdis'ten Kâbe'ye çevrilmesine, kıblenin tahvîli denmektedir. Kıblenin çevrilmesiyle ilgili rivâyetler, hadîs ve siyer kaynaklarında nakledilmektedir. Bu rivâyetler temelde üç hususta bilgi içermektedir. Birincisi, tahvîl emrinin Hz. Peygamber'e nerede ve nasıl indiğidir. İkincisi, Kâbe'ye doğru kılınan ilk namazın hangi namaz olduğu bilgisidir. Üçüncüsü, tahvîl haberi ulaştığında namazın geri kalanını Kâbe'ye doğru tamamlayan iki kıbleli mescit halkının kimler olduğudur. Ancak hadîs ve siyer kaynaklarındaki bu rivâyetlerin bir kısmı birbiriyle çelişmektedir. Dolayısıyla kıblenin tahvîlinin gerçekleşmesiyle ilgili farklı değerlendirmelere yol açmaktadır. İşte bu makale, hadîs ve siyer kaynaklarındaki kıblenin tahvîliyle ilgili farklı ve çelişkili rivâyetleri literatür taraması yöntemiyle tespit edip değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Metot olarak hadîs ve siyer kaynaklarındaki ilgili rivâyetler ayrı başlıklar altında ele alınıp rivâyet usulü ve bütünlük ilkesine göre incelenmektedir. Böylece kıblenin tahvîliyle ilgili rivâyetler, kaynak ve muhteva farklılığına göre tespit edilmeye ve akabinde bütünlük ilkesi bağlamında değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Evaluation of Narrations Regarding Changing the Qiblah to the al-Ka'bah
European Journal of Science and Technology, 2021
Öz Tanecikli Hesaplama yöntemlerinden biri olan Kaba Kümeler Teorisi 1980'li yılların başlarında Zdzislaw Pawlak tarafından, belirsiz ve muğlak bilgi ile uğraşmak için ortaya atılmıştır. Belirsizliğin en temel nedenlerinden biri, belirsizliğin ilgili olduğu alanın tüm değişkenlerini gözlemlemenin güçlüğünden kaynaklanmasıdır. Ayrıca, gözlemlenebilen değişkenlerin ait oldukları dünya deterministik olmasına rağmen, rastgele davranış gösterir. Kaba kümeler teorisi evrende her bir nesneden bilgi elde edebileceğimiz varsayımı üzerine kuruludur. Teorinin ortaya atılmasından günümüze kadar geçen süre içerisinde kaba kümeler teorisi üzerinde birçok çalışma yapılmıştır. Bunlardan biri de, 2000'li yılların başlarında kuramı ortaya atan Pawlak tarafından sunulan akış çizgeleridir. Akış çizgeleri; verilerden akıl yürütmek ve akıllı veri analizi için veri tablolarından bilgi akışı dağılımını temsil etmek amacıyla grafiksel bir çerçeve sunmaktadır. Pawlak, akış çizgelerini Łukasiewicz tarafından önerilen olasılığı mantıksal terimlerle ifade etmeyi öneren kavramdan yola çıkarak açıklamıştır. Akış çizgeleri teorik bakış açısından, Łukasiewicz'in fikirlerinin bir genellemesi olarak görülebilir. Kaba küme teorisine dayalı akış çizgeleri, belirsiz ve eksik bilgi ile ilgilenen diğer yöntemler ile de örtüşmektedir. Bunlardan birisi de karmaşık alanlarda belirsizliği yönetmek için anlamsal bir modelleme aracı olarak kullanılan Bayes ağlarıdır. Kaba küme teorisi tarafından sunulan Bayes teoremine bakış, herhangi bir veri kümesinin toplam olasılık kuralı ve Bayes teoremini karşıladığını ortaya koymaktadır. Bayes teoremi, yeni bir kanıtın varlığında o ana kadar olan inançlarımızı nasıl değiştirmemiz gerektiğini açıklayan matematiksel bir kuraldır. Diğer bir deyişle, yeni bilgiler ile hali hazırda bulunan verilerin ve bilgilerin birleştirilmesini sağlar. Bu nedenle, akış çizgelerini Bayes ağlarının özel bir durumu olarak görebilmek mümkündür. Ayrıca, akış çizgeleri, karar tablolarından elde edilen kuralları Yönlendirilmiş Çevrimsiz Çizge (YDÇ) olarak düzenleyerek geleneksel kaba küme araştırmasını genişletir. Pawlak'ın akış çizgeleri, bilgi akışını görselleştirme yetenekleri nedeniyle hem pratik hem de teorik birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve birçok alanda başarı ile uygulanmıştır. Bu çalışmada, akış çizgelerinin temel kavramları ve özellikleri incelenmiş; akış çizgelerinin Bayes teoremi ve Bayes ağları ile ilişkisi gösterilmiştir. Ayrıca, akış çizgeleri ile ilgili geniş bir literatür araştırması yapılmış ve ilgili alanda yer alan uygulamar ile teorik çalışmalara değinilmiştir. Çalışmanın son bölümünde, bir uygulama üzerinde, karar algoritması, sonlu bir "Eğer….O halde…." şeklinde karar kuralları kümesi olarak ifade edilmiştir. Ayrıca, bu karar kurallarının taşıdığı anlamlar Bayes teoremini sağlayan güç, kesinlik ve kapsama katsayıları ile ifade edilmiş ve değerlendirilmiştir. Burada her karar kurallarınıni olasılıksal özellikleri ortaya çıkardığı ve Bayes teoremi ile toplam olasılık kuralını karşıladığı görülmektedir.
Universal Journal of History and Culture, 2019
Modern dönemle beraber ortaya çıkan nostalji kavramı içerik olarak sürekli degişim geçirmiştir. Temelde birözlem duygusu olan kavramın tasarımla ilişkisi genellikle pazarlama ve tüketim uzerinden kurulmuştur. Oysa nostaljinin eleştirel olması ve yaratıcı sürece katkı saglayabilecegi gözönünde bulundurularak tasarım aracı olarak görülmesi şimdi ve gelecegin maddi koşullarï uzerine tartışma alanı yaratır. Nostalji kavramı ve tasarım ilişkisi yogunluklu olarak Svetlana Boym'un "Nostaljinin Gelecegi" kitabı ve Greig Crysler'in "Zamanın okları: Geçmişin mekanları" metniüzerinden tartışmaya açılmıştır. Ortaya çıkan tartışma alanları bu çalışmada Kabataş meydan düzenlemesi ve transfer merkezi projesiüzerinden derinleştirilmiştir. Mekan içerisinde nostalji arayışı; mekan dizilimlerinin nasıl bir deneyim alanı sagladıgı ve bu deneyimin nasıl degişime ugradıgı ile tespit edilmeye çalışılmıştır. 2016 yılında kapatılan iskele binası ilk olarak "Martı Projesi" ile sonra da Osmanlı stili tasarım ile gündeme gelmiştir. Zamanüzerinden dogrudan tasarım kriterleri belirlemeye çalışan projeye karşı nostaljinin eleştirel ve yaratıcı katkısı çalışmanın sonunda ortaya çıkarılmıştır.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2005
Milletlerin gelisiminde ve geleceginde dusunce alanindaki calismalar buyuk onem tasir. Bu alanda yapilan calismalar, niteliklerine gore bazen milletlerin (ve insanligin) yol haritasini belirlemede ve izlemede onculuk ederler. Tasavvuf dusuncesi de bu alanda toplumlar icin rehberlik platformu olusturan disiplinlerden biridir. Bu alanda en onde gelen sahsiyetlerden biri de hic kuskusuz Yunus Emre’dir. Bu calismada; Yunus Emre’nin bilinen edebi sahsiyeti, eserleri ve tasavvufi yonu uzerinde durulmayarak onun tartisilan bir baska yonu olan mezari konusunda yapilan yogun spekulasyonlara ve yanlis bilgilere cevap bulunmaya, bu yanlis bilgilerin daha fazla yayilmasinin onune gecilmesine calisilmistir. Konunun bu yonu zamanla populerlesmis ve Anadolu’nun bir cok yerinde Yunus Emre’nin mezarinin oldugu kanisina varilmistir. Calismada; konunun belgesellik arzeden yonleri, klasik kaynaklar ve modern arastirmalar degerlendirilerek Yunus Emre’nin kabrinin Eskisehir (Sarikoy)’de bulundugunun kuvv...
ÖZET Türk kültürüyle ilgili bu güne kadar yapılan çeşitli araştırmalarda " kül " maddesine, toplumun küle ilişkin inanış ve düşüncelerine, genellikle ateş, ocak ile ilgili konulara açıklık getirilirken değinilmiştir. Hâlbuki günlük hayatımızda asırlardır hep karşılaştığımız, ateşin kalıntısı olarak dışarı attığımız, ancak çeşitli amaçlarla tekrar ondan yararlandığımız bir madde olan külle ilgili pekçok kültürel unsur vardır. Bu unsurların önemli bir kısmı atasözleri, deyimler, destan, masal, türkü, ağıt, alkış, kargış, tabu vs. gibi halk edebiyatı ürünleri bünyesinde dilimize yansımıştır. Sözgelişi, Türk halklarının çoğunda küle karşı " küle basmayın " , " külü dağıtmayın " , " küle su dökmeyin " vs. gibi tabular mevcuttur. Ne var ki, bu tür tabuların çıkış kaynağı, sebebi ile ilgili çelişkili açıklamalar vardır. Halk arasında rastlayan kül ile ilgili geleneksel uygulamaları kimi araştırmacılar ateş kültüyle ilişkilendirirken kimileri de ocak ya da diğer kültlere bağlamaktadırlar. Bunlar külün Türk halklarının zihinlerindeki kültürel değerinin henüz tam olarak tespit edilemediğini gösteriyor. Gerçekten de külün kültürümüzdeki yeri, toplum zihnindeki kültürel değerleri nelerdir ve bunlar dile nasıl yansımıştır? sorusu henüz yanıtını bulmuş değildir. Ayrıca " kül " kelimesinin kökeniyle ilgili tartışmalar da devam etmektedir. Bütün bunlar çalışmada " kül " konusunun hem dilsel hem de kültürel boyuttan ayrıca ele alınmasına vesile olmuştur. Burada konunun makale formatında ele alınması nedeniyle yalnız Kırgızcadaki kullanımı ve Kırgız kültürüyle sınırlandırıldığını da belirtmek gerekir. Çalışmada konu önce dil açısından ele alınmış ve " kül " kelimesinin kökeni, Kırgızcadaki kavramsal boyutu değerlendirilmiştir. Ardından külün Kırgız Halk Bilimindeki önemi üzerinde de ayrıca durulmuştur. Anahtar Kelimeler: kül, ateş, ocak, Kırgız kültürü, inanç, inanış Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
9. Milletlerarası Türk Kültürü Kongresi-Ordu, 2017
Kültür endüstrisi bireyi edilgen bir kültür tüketicisi haline getiren bir sistemdir. Kültür, sanat, moda gibi yaşama dair unsurlar kültür endüstrilerinin elinde birer meta haline gelmektedir. Kültür endüstrisinin oluşturduğu bu sistemin üreticisi ise kitle iletişim araçları yani medyadır. Moda da medyanın kolları reklam, televizyon, sinema aracığıyla dünyaya yayılmakta, küreselleşmektedir. Fakat medyanın bize moda olarak sunduğu ürünler eskil olanla yeni olanın farklı bir formda birleştirilmesinden oluşmaktadır. Bu bağlamda geleneksel giysiler; bağlamından koparılarak yaratıcılık ve özgünlükten yoksun seri üretim ürünlere dönüşmektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada günümüz geleneksel kına gecesi giysilerinin 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde geçen bir dönem dizisi olan “Muhteşem Yüzyıl” aracılığıyla geçirdiği değişim ve dönüşüm kına gecesi geleneği ve giyim çerçevesinde incelenmiştir. Sonuç olarak dizinin etkisiyle Türk kültüründe önemli bir geçiş dönemi olan evlenme ritüelleri ve geleneksel düğün giysileri özgünlüklerini kaybederek tek-tipleşmeye başlamıştır. Gelenek üzerinde meydana gelen bu değişim ve dönüşümler aynı zamanda nesiller arasında kültürel aktarımın da olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır. Bu durum özellikle Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’nde (2005) geleneklerin kültürel endüstri alanında korunması ilkesine ters düşmektedir. Dolayısıyla kültür endüstrisi karşısında geleneksel kültürümüzün yok edici değişimlerini uğramasının önüne geçmek için gerek kültür endüstrileri alanında çalışanlar gerek halk bilimcilerin bu iki sözleşmenin içeriğine dikkat etmesi gerekmektedir.
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2018
Suluca Karahöyük Höyüğü'nde keşfedilmiş kuş biçimli kap, Anadolu'da bulunan bu tip kaplara bir yenisi eklenmiştir. Suluca Karahöyük kuş biçimli kabı, tip ve mal özellikleri bakımından Erken Tunç Çağ II ve III örnekleriyle tarihlenebilmektedir. Örneğimize benzeyen ve karşılaştırma olanağı sunan kuş biçimli kabın en yakın örnekleri Kıbrıs, Batı Anadolu, Kiklad Adaları ve Balkanlar'da açığa çıkarılmıştır. Bu merkezlerden çıkan az sayıdaki kuş biçimli kaplarla tipolojik açıdan uyum içerisinde olduğu görülmektedir. Suluca Karahöyük kuş biçimli kabı, biçimsel ve oransal açıdan gerçekçi üslupla yapılmış olmakla birlikte, boyut itibariyle oldukça küçüktür. Bütün bu özellikleri dikkate alındığında, kabın işlevi konusunda bazı önerilerde bulunmamıza olanak vermektedir. Bunlar fonksiyonel ve kültsel olarak iki kategoride ele alınabilir. Literatürde genellikle riton olarak kabul edilen bu tip eserlerin, Suluca Karahöyük örneğinde olduğu gibi bazı özelliklerinden dolayı farklı kullanım alanların da olabileceği görüldüğünden, bu tarz eserlerin yeni kullanım alanlarının da olabileceği önerisi getirilmeye çalışılmıştır.
2016
Cahiliye Araplari Allah’i kabul etmekle birlikte kendileri ile Allah arasina bazi aracilar koyarlari. Bu aracilardan biri de Lât’tir. Hangi kelimeden turedigi ve menseinin neresi oldugu tartisilan Lât’in nebati tanricasi oldugu bilinmektedir. Petra’nin koruyucu tanricasi olan Lât nebatiler doneminde Hicaz’a gectigi sanilmaktadir. Hicaz’da adina bazi mabetler insa edilmistir. Bu mabetlerin sonuncusu Taif’te bulunuyordu. Hz. Peygamber tarafindan gonderi len Mugire b. Şu’be ile Ebu Sufyan tarafindan yikilmistir. p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 1.9px; text-align: justify; line-height: 8.1px; font: 8.0px 'Times New Roman'; color: #2f2a2b} p.p2 {margin: 1.8px 0.0px 0.0px 1.9px; text-align: justify; font: 8.0px 'Times New Roman'; color: #2f2a2b} p.p3 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 1.9px; font: 8.0px 'Times New Roman'; color: #2f2a2b} span.s1 {letter-spacing: 1.2px} span.s2 {letter-spacing: 0.1px} span.s3 {letter-spacing: 0.2px} span.s4 {letter-spacing: 0.3px} span.s5 {...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Muâvi̇ye B. Ebî Süfyân’In Si̇yasî Kararlarinda Kelb Kabi̇lesi̇ni̇n Rolü, 2016
European Journal of Science and Technology, 2019
Maden Tetkik Ve Arama Dergisi, 2010
Üsküdar Kültür, Sanat ve Medeniyet Dergisi, 2022
KUM’DAN KENT’E Patara Kazılarının 25 Yılı Uluslararası Sempozyum Bildirileri, 11-13 Kasım 2013 Antalya, 2015
Türk Dilleri Araştırmaları, 2024
Yeryüzünün İlk Mabedinin Kâbe Olduğu Düşüncesini Kur’an’dan Temellendirebilme İmkânı
Arkhaia Anatolika 3, 2020
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi Dergisi, ARTİUM (Mimarlık Planlama ve Tasarım Sanat Dergisi), 2015
Tasarım+Kuram, 2021
Dini ve Felsefi Metinler: Yirmibirinci Yüzyılda Yeniden Okuma, Anlama ve Algılama Sempozyumu, 2012