UBAK
Kültür, insanların geçmişten günümüze taşıyıp, günümüzden de geleceğe miras bıraktıkları maddi ve manevi kazanımların genel adıdır. Kültür, evrensel olabileceği gibi, bir millete, uygarlığa veya daha küçük toplumsal kümeye de ait olabilir. Kültür, insanlığın varoluşundan buyana sürekli bir devinim ve dönüşüm içindedir. Toplumların özelliklerine bağlı olarak kültür, homojen olabileceği gibi, diğer toplumlarla etkileşim sonucunda heterojen bir özellik de arz edebilmektedir. Bir milletin veya toplumsal kümenin anlam dünyası, var olma biçimi ve değer yargıları hiç kuşkusuz ki, o milletin kültürüyle doğrudan ilişkilidir. Diğer bir ifade ile kültür, bir toplumun dini inançlarını, geleneklerini, maddi ve manevi planda ürettiklerini, yaşam pratiklerini v.b. değerlerini diğer toplumlardan ayıran en önemli parametredir. Bu bağlamda kültürsüz bir toplum olamayacağı gibi, sıkça yapılan hatalardan biri olan "iyikötü" kültür tanımlaması veya kıyaslaması marazi bir bakış açısı olarak öne çıkmaktadır. Kültür, günümüze kıyasla eski dönemlerde daha uzun zaman diliminde ve sindirilmek suretiyle oluşmuşken, özellikle Sanayi Devrimi sonrasında daha kısa aralıklarda oluşmaya ve şekillenmeye başlamıştır. Bunda kuşkusuz teknolojik gelişmeye paralel olarak kitle iletişim araçlarının varlığı ve yaygınlığı en önemli etkenlerden birini teşkil etmiştir. Bu makalede medyanın var olan kültürlere etkisi, ile birlikte medyanın yeni bir kültür ihdas etme kapasitesinin olup olmayacağı tartışılacaktır. 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğinin yaşandığı zamanımızda, kadim kültürlerin medya dolayımında yavaş yavaş aşındığını, bunun yerine ise adına "popüler kültür" denilen yeni ve köksüz / yapay bir kültürün ikame edildiği görülmektedir. Çalışma nitel araştırma yöntemi ve literatür tarama modeli çerçevesinde ele alınacaktır.