Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
1987, Türklük Araştırmaları Dergisi
…
6 pages
1 file
1999
Trablusgarb'm 1864 tarihli îdare-i Vilayet Kanunu gereği uğradığı değişiklik, 1294 (1876) tarihli salnamede görülmektedir. 1877 yılında Bingazi sancağının müstakil hale getirilmesi ile Trablusgarb vilayetinin sancak sayısi dörde düşmüştür, bkz. Baykara. a.g.e., s. 135,137,139.
Doğumunun 60. Yılında Nevzat Özkan Armağanı Ediyä Yazıka, 2021
Bu yazıda, Ebu Naṣr bin Ṭāhir bin Muḥammed es-Serahsî tarafından yazılıp Muḥammed bin Bālı̇ ̄ tarafından 14. yüzyılda Eski Oğuz Türkçesine aktarılan/döndürülen mensur bir akaid kitabı olan Kitâb-ı Güzîde’nin, özel kitaplığımızda bulunan yeni nüshası tanıtılmaktadır. Karışık dilli eserler arasında gösterilen Kitâb-ı Güzîde’nin yurt içi ve yurt dışında bulunan nüshaları, bu nüshalarda geçen “olga bolga, olgay bolgay” terimlerin anlamı ve özel kitaplığımızda bulunan yeni nüsha ile bu nüshanın temel özellikleri kısaca değerlendirilmiştir.
Fesâhat ve belâgat sâhibleri sözlerine, Allahü teâlâya hamd ve senâ ile bafllayarak, sözlerini zînetlendirmifllerdir. Bafllang›c› olmayan Allahü teâlâ, ihsân cevherinin yüzüne, Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" feyzli lisân›n›n suyundan renk ve cilâ vermifl ve yine nihâyeti olmayan Allahü teâlâ, irfân cevherinin yana¤›na, büyük velîlerin cevher saçan dilinin tarâvetinden [tâzeli¤inden] bir tâzelik ve ›fl›k bahfletmifldir.
Nûrü'l-Beyân, Kur'ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Tercemesi, 2019
− Yusuf Çakıcı − ~ 10 ~ mıştır. Bu çalışma Kelâm alanında yapılmış bir çalışma olduğundan açıkçası alan dışı çalışması olması hasebiyle konu tam manasıyla ele alınmış değildir. Bu boşluk bizi böyle bir çalışmayı yapmamıza teşvik etmiştir. Bu açıdan çalışmamız ülkemizde Siyer disiplininde konuyla ilgili ilk çalışma olma hüviyetine sahiptir. Mescid-i Dırâr, Müslümanlar için çok önemli bir yere sahip olan mescit üzerinden gizli bir nifak hareketi olduğundan konumuz doğrudan münafıklarla ilgilidir. Dolayısıyla biz bu çalışmamızda münafıklarla ilgili yapılan çalışmaları gözden geçirdik. Münafıklarla ile ilgili ülkemizde yapılan hemen hemen neredeyse bütün çalışmalarda Mescid-i Dırâr konusuna değinilmiştir. Biz konumuzu, ilk kaynaklar başta olmak üzere, bu kaynaklarla birlikte daha çok münafıklar üzerine yapılan çalışmalar temelli olarak incelemeye çalıştık. Çalışmamızda kullandığımız kaynaklara gelince öncelikle zikretmemiz gereken eserler klasik dönem siyer kaynaklarıdır. Bunlar arasında şunları sayabiliriz: İbn İshâk'ın (151/768) Sîretü İbn İshâk'ı, 2 Vâkıdî'nin (207/823) Kitâbü'l-Meğâzî'si, 3 İbn Hişâm'ın (218/833) es-Sîretü'n-Nebeviyye'sidir. 4 Bunlar yanında İbn Hibban'ın (354/955) es-Sîretü'n-Nebeviyye'si, 5 İbn Hazm'ın (456/1063) Cevâmiu's-Sîre'si, 6 Beyhakî'nin (458/1066) Delâilü'n-Nübüvve'si, 7
Bedduâ-ı Rüyetî Şîr, ruha, kalbe gelen, dile dökülmeden kalpten, gözleri ruh açmadan yapılan bir duadır. Şahısları aslında hedef almıyor, küfür, yalan, dolan, iftira, zulüm ve kötülük hedeftedir. Herşeyi yapan hakikatta Allah’tır, zalim ellerin kırılması Hak’tır, Senden bunu dileniyoruz Rabbim. Devrin ilacı, fedakâr hakikî kardeş gibi birbirinin gam ve hüzün ve sıkıntılarına merhem sürmek ve tam şefkatle kederli kalbini okşamaktır. Süfyan’ın yaşanan şu dehşetli nifakı devrinde, birbirimize teselli ve ferah vermek ve yardımla kuvve-i maneviyesini takviye etmek gerekir.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi …, 1991
Şu bir ḫurşīd-i meh-rūyān ki anuñ adı maḥremdür Melek miål olamaz aña egerçi nesl-i Ādemdür Güzeller ol şeh-i ḥüsne selāma gelse ṭañ mıdur Ki Yūsuf gibi ḥüsn içre misāl[i] yoḳ müsellemdür Cemāli ol şeh-i ḥüsnüñ feraḥ-baḫş u müferriḥdür Aña kim hem-dem olursa dem-ā-dem şād u ḫurremdür Ṣanasın ḥūr-ı cennetle olur peyveste ol maḥrem Anuñla dār-ı dünyāda şu kim her laḥẓa hem-demdür Ḳaşuñ miḥrābına cānā ider peyveste çün bī-ḥad O yüzden nev-cevān iken meh-i nev ḳāmeti ḫamdur Özin bīgāne gösterse Leʾālī ġam yime zīrā Ḥayāli sīnem içinde dil ü cān ile maḥremdür 19 fāʿilātün fāʿilātün fāʿilātün fāʿilün Ey felek diller alur bir cān-ı cānānuñ mı var Mihri cānlar ṣayd ider yā māh-ı tābānuñ mı var Bir yüce şimşād ile ʿālī dirilme bāġbān Kim güneş andan ṭoġar serv-i ḫırāmānuñ mı var 18. 46a 19. 46b Bir güneşle germ olup çarḫa girersin ey felek Nice gün yüzlü ḳul olmış şāh-ı ḫūbānuñ mı var İderüm bir būseñe biñ cān revān didüm aña Didi kim ey derdmend evvel senüñ cānuñ mı var Gördi bir ʿāşıḳ Leʾālī yār arar her cāyda Didi kim senüñ daḫı her-cāyi cānānuñ mı var 20 mefāʿīlün mefāʿīlün feʿūlün Şu kim yārini ḳucar pīrehensüz Ki cānı cāna vaṣl olur bedensüz Didüm öldürme beni fürḳatüñde Didi sen zinde misin daḫı bensüz Raḳībüñ dilberā cānda dögündür Didüm didi olur mı gül dikensüz Didüm sebze belürmiş gülşenüñde Didi gülşen olur mı yā çemensüz Leʾālī derdmendüñi ṣorarsañ Ki cānsuz cisme dönmişdür o sensüz 20. 46b Bend-i zülfüñde dil-i Mecnūnı ṣor didüm didi Kim ṣorar her bir ḳılında bunca mecnūn eyledüm Cān u dil virdüm aña ol şeh çü şād oldı baña Dilde cemʿ olan ġamı fiʿl-cümle bīrūn eyledüm Çün baña dilber vefā ʿahd itdi ben şād oluban Ey Leʾālī seg raḳībi gör ne maḥzūn eyledüm 102 fāʿilātün fāʿilātün fāʿilātün fāʿilün Ṭūl-i fikr ile dili zülfinde Mecnūn eyledüm Kūh āhūları ile anı maḳrūn eyledüm Rūy-ı zerdüm üzre ḳanlu eşkümi (…) Cevr ile bilmezlenür ben eşkümi ḫūn eyledüm Āsmān-ı çarḫ-ı gerdān şöyle döndi üstüme Ṣanmañuz kendü elümle kendümi un eyledüm Gülşen-i ḥüsninde yārüñ serv ḳaddi yādına Fürḳatinde nāleyi bālādan efzūn eyledüm 102. 67a 2b. eşkümi: kim (metin) mefāʿilün feʿilāʿtün mefāʿilün feʿilün Leb-i şeftālüsin alan dile cān baḫş ider beñzer Yemiş seyrine cān virür nigāruñ ḥüsn bostānı Ḳala ṣaḥrā-yı Çīn içre kimesne añmayup nāfe Perīşān eyleseñ cānā bu zülf-i ʿanber-efşānı Leb-i cān-baḫş-ı dildārı göreydi gün yüzinde ger Ṭaleb ẓulmetde itmezdi Sikender āb-ı ḫayvānı Dilā meydān-ı ʿışḳına başını ṭop idüp ger kim Nice başlar ḳıla ġaltān nigāruñ zülf-i çevgānı Yed-i ḳudretle bir āyet yazıldı laʿlüñe reyḥān Meger Yaʿḳūb yazmışdur o yüzden ḫaṭṭ-ı Ḳurʾānı Leʾālī ehl-i ḥüsn olan aña hep bende olmışdur Ki rūşen oldı gün gibi odur ḥüsn ili sulṭānı 244 mefāʿīlün mefāʿīlün mefāʿīlün mefāʿīlün Şu demden zār olup ben ol meh-i tābāndan ayrıldum Ki tende ḳalmadı dirlik ṣanasın cāndan ayrıldum Benüm ḫurşīd-i nūr-efşān rūşen eylemez göñlüm Ki rūzum şeb olupdur çün ruḫ-ı cānāndan ayrıldum 4a. yüzinde: gözinde (metin) 244. 103a YER VE ESER ADLARI DİZİNİ
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Letâif-i Hikâyât ve Garâib-i Rivâyât
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2015
İslam Medeniyetinde Bilim Öncüleri: Felsefe, 2021
17. Yüzyıl Işığında Osmanlı (Ed. Hanife Koncu-Nuri Seçgin), 2022
İLEM İlmi Etüdler Derneği, 2018
Ni̇yzî-i Misrî'ni̇n Tevhîdi̇ndeki̇ Tasavvufî Keli̇me Örüntüsünün Yorumu ve Şi̇i̇ri̇n Tahli̇li̇, 2008