Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi
…
18 pages
1 file
Hüsn- i mutlak olan yüce yaratıcı, zâhirde ve bâtında zerreden küreye yarattığı her varlıkta onlara verdiği çeşitli özellikler sayesinde bilinmek istemiş ve âlemleri yaratmıştır. Hakk’ın isim ve sıfatlarıyla ezelden ebede tecelli edişi âlemin ve âdemin yaratılışındaki sır, İslâmî estetiğin şekillenmesinde önemli bir unsur olmuştur. Din, kadim zamanlardan beri sanatı şekillendirmiştir. Dolayısıyla ilahî kaynaktan beslenen Müslüman şairin ruh ve anlam dünyasını, hayal gücünün sınırlarını mensubu olduğu inanç sistemi belirlemiştir. Estetik bağlamında Doğu ile Batı edebiyatında tabiattan ödünçleme noktasında paralellik olsa da özellikle tabiatı ele alışları, onu anlamlandırma ve sembolleştirme bakımından takınılan tavır birbirinden farklı olmuştur. Batı edebiyatında ödünçleme, doğrudan taklit etme şeklindeyken tasavvuf etkisinde şekillenen İslâmî edebiyatta tabiat daha çok bir müşahede aracı olmuş ve sanatçılar dini hassasiyetleri sebebiyle yansıtma yerine soyutlamayı tercih etmiştir. D...
Turkish Studies Language and Literature, 2021
XVI. Fuzulî, one of the important poets and poets of the century, was born and grew up in Baghdad, far from Anatolia, as indicated in the preface of the Turkish Divan. Fuzûlî stated in the preface of his divan that it is necessary to make use of Islamic sciences and other sciences first while writing his poems. The extent to which Fuzulî benefited from old beliefs and traditions is a matter worth researching. For this reason, in this study, the extent to which the water cult belief, which existed before Islam in the geography where Fuzûlî lived, was reflected in the poet's poems was investigated. It is known that some superstitions and traditions have changed with Islam. In this sense, one of the beliefs that are known to exist in some societies and lost their validity with Islam is the cult of water. In this study, the cult of water in Fuzûlî's Divan was researched and it was seen that this belief was not directly included in the poet's poems, but was implicitly and within a different purpose. The traces of the cult of water in his Divan are mostly seen in Su Kasidesi. In this ode, the underlying purpose of Fuzûlî's writing couplets reminiscent of the cult of water has been examined in the article. Beliefs and traditions related to water cult in Fuzûlî's Divan are discussed with sample couplets under the sub-headings of healing with water, acquiring knowledge, attaining immortality, enlightenment, attaining salvation and gaining sanctity.
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2019
Journal of History School, 2022
Fuzûlî'nin Su Kasidesi klasik edebiyat geleneği içinde yazılan en güzel naat örneklerinden biriyken Hadikatü's-Süedâ adlı eseri ise maktel türünün en güzel örneği kabul edilmektedir. Kendi türlerinin en güzel örnekleri olan iki eser arasında ifade ve anlam bakımından büyük benzerlikler olduğu düşünülmektedir. Fuzûlî'nin inanç dünyası üzerindeki en etkili hususlardan biri Ehli Beyt sevgisi ile Kerbela hadisesinden dolayı duyduğu üzüntüdür. Su Kasidesi'nde de Hz. Peygamber sevgisine ilaveten bu sevgi ve üzüntünün izlerini bulmak mümkündür. Bu sebeple Su Kasidesi, Hadikatü's-Süedâ üzerinden okunarak şiirdeki farklı anlam katmanları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ancak kasidenin beyit sayısının fazla oluşu ve yayın şartlarının sınırlılığı çalışmanın bölümler halinde yayınlamasını zaruri kılmıştır. Bu sebepten makale bölümler halinde yayınlanacaktır. Makalede Su Kasidesi'nin ilk sekiz beyti incelenmiştir. İncelenen kısımda Hz. Hüseyin hadisesi ile bahsi geçen peygamberlerin musibetleri karşılatırılmış ve onun hadisesinin daha üzüntü verici olduğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla denilebilir ki; Su Kasidesi'nin ilk sekiz beyti ile Hadikatü's-Süedâ'nın ilk kısmı anlam katmanlarının değerlendirilmesi ile birebir eşleşmektedir.
Hayatını Su Kasidesi ile özetleyen bir şairdir Fuzûlî. Ömrü boyunca su gibi bazen başını taştan taşa vurmuş, bazen mest u hayran bir şekilde kendinden geçmiş; ancak her daim Yüce Dost’u aramış bir gönül ehlidir. Çocukluğundan başlayan hayat serüveni içinde insana, tabiata ve hayvana aşk nazarıyla bakmış ve öyle dile getirmiştir. Eserlerindeki hep kendisidir. Rind olup yollara, Mecnun olup çöllere, hasta olup yataklara düşen, marazını bir yorgan gibi üstüne çeken hep kendisidir. Her beytinde, her mısraında, her harfinde sonu gelmez ızdıraplar, ayrılıklar, ahlar, kanlar, feryad u figanlar kalbinin sesleridir. Büyük şair Fuzûlî, bu çağın insanının anlaması belki imkânsız, belki zor bir vasfa sahiptir. Çileyi kendine dost bilmiş ve hep onunla varlığını hissetmiştir. Melal ü mihnetle mesut ve bahtiyardır. Zira onda Sevgili’yi bulmuştur. O’nu bulan ne ister ki, Fuzûlî ne istesin.
ÖZ Klâsik Türk edebiyatı şairlerinin söyledikleri manzumeler genellikle dîvân adı verilen nüshalarda bir araya getirilmiştir. Farklı zaman ve mekânlarda Arap alfabesiyle çoğaltılan/basılan bu dîvânlar, harf inkılâbından sonra ise Latin alfabesine aktarılmaya başlanmış ve ilmî usûller çerçevesinde incelenmiştir. Ancak kimi şairlerin dîvânlarında yer almayan bazı şiirlerine çeşitli el yazması eserlerde ve mecmûalarda rastlanabilmektedir. Bu tür şiirlerin de bilimsel inceleme metotlarıyla dîvânlara eklendiği veya müstakil şiir kitabı olarak yayımlandığı görülmektedir. Bu çalışmada, Fuzûlî'ye ait dîvân nüshalarında bulunmayan ama bir yazma eserin der-kenâr bölümünde Fuzûlî ismiyle kayıtlı bir gazelin araştırmacılar tarafından yeni dîvân baskılarına alınması değerlendirilecek; ardından şiirin tarafımızdan tespit edilen yeni bir nüshası tanıtılıp metnin tekâmülü açısından mevcut örneğiyle mukayese edilecektir. ABSTRACT Poems written by classical Turkish literature poets have been usually banded together in copies called divan. These divans which have been printed in Arabian alphabet in different times and places have been translated to Latin alphabet after alphabet reform and analyzed as part of scientific methods. But it is possible to see some poems of the poets those are not located in divans in various manuscripts and majmuas. And it is seen that these poems have been added divans by the scientific analyzing methods or published as a separated poem book. In this article it will be evaluated a gazelle of Fuzuli that is not located in divans but registered as the name of Fuzuli in apostil of a manuscript included in divan printing by researchers and then a new copy of the poem determined by us will be introduced and compared with existing copy as part of maturation of text.
Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, 2019
Servet-i Fünun edebiyatı, getirdiği ortak tabiat görüşü ile modern öznenin hayal kurma ve kendini gerçekleştirme problemini anlamlandırmak açısından Türk edebiyatında yenilikçi bir rol üstlenmiştir. Bu dönem hayal-hakikat çatışması, top- lumdan kaçış, intihar ve hastalık gibi edebiyatta sıklıkla rastlanan temalar tabiat unsurları ile ilişkilendirilmiştir. Dönem yazarlarının eserlerinde kurguladıkları doğa imgelerinde karamsar bir psikolojinin yansımaları belirgin olmakla birlikte bir yenilik olarak tekinsizlik kavramı dikkat çekmektedir. Bu çerçevede su unsuru özel bir çağrışım alanına sahiptir. Servet-i Fünun'da su imgeleri sadece öznenin iç dünyasındaki kırılmaları yansıtmakla sınırlı edilgen bir yapı göstermemektedir. Görme ve görülme fiillerinin ön planda olduğu bu dönem edebiyatında su, hem seyredilen hem seyreden olarak konumlanmaktadır. Suyun seyri, suyla karşılaşan öznenin bastırmış olduğu kaygı, korku, yasak arzular gibi duygu durumları yaratarak saklı olanın açığa çıktığı tekinsiz bir deneyime dönüşmektedir. Melankolinin yoğun bir biçimde yaşandığı bu dönem eserlerinde deniz, göl, akarsu unsurlarının ölüm arzusu ile temellendirilmesi söz konusudur. Bu bakimdan su öğgesi, bireye eksikliğini ve arada kalmışlığını hatırlatan melankolik bir imgelem kaynağı hâline gelmektedir. Dolayısıyla suyun, bu dönem edebiyatındaki varoluşsal krizi görünür kılmakla birlikte derinleştiren bir bölünmüşlük imgesi olarak işlevselleştiği anlaşılmaktadır.
Bazen romantik ya da cinsel sevgiyi, bazen Tanrı sevgisi ya da ebeveyn sevgisi gibi farklı sevgi çeşitlerini ifade eden aşk kavramının farklı boyutları bulunmaktadır. Aşk, şüphesiz farklı anlamları ile edebiyat alanında geçmişten günümüze en çok işlenen temalardan biridir. On beşinci ve on altıncı yüzyıl edebiyatına damgasını vurup klasikleşen Fuzûlî ve Shakespeare de gazel ve sone biçimindeki şiirlerinde aşk kavramına yoğun bir şekilde odaklanmıştır. Fuzûlî aşkın ıstıraplarını, sevgiliye ulaşamamanın yarattığı karamsar duyguları gazellerinde dile getirirken Shakespeare de sevgilinin aşığı reddetmesi, unutması ya da aldatması gibi olumsuzluklara sonelerinde oldukça yer verir. Aynı dönemde yaşamalarına rağmen Orta Doğu ve Batı Avrupa gibi farklı coğrafi bölgelerde edebiyat yapan bu şairler aşk kavramını işlerken aynı zamanda aşkın farklı boyutlarına vurgu yapar. Bu çalışmada Klasik Türk edebiyatının en merkezi isimlerinden Fuzûlî'nin Türkçe Divan'ındaki gazelleri ve Rönesans dönemi İngiliz edebiyatının yine en klasikleşmiş edebiyatçılarından Shakespeare'in belli başlı sone örnekleri incelenecektir ve iki şairin eserlerindeki benzerlik ve farklılıklar aşk kavramından yola çıkarak karşılaştırılacaktır.
KİTAP TANITIMI, 2024
5. Niyâzî-i Mısrî el-Malatî Uluslararası Sempozyumu, 2018
Doğduğu ve yaşadığı yer kendi tabiriyle “Irak-ı Arab” olan ve kullandığı edebî lehçe dolayısıyla zaman zaman Azerî sahası içerisinde değerlendirilen Fuzûlî (öl.1556), XVI. yüzyıl şairlerinden olup şiirdeki kudreti ve şöhreti dolayısıyla bütün Türk coğrafyasında sevilerek okunmuştur. Divan şairleri arasında tesirleri onun kadar geniş ve sürekli olan pek az şair vardır. Onun şiirlerine nazire olarak yazılmış çokça şiirin bulunması bu tesiri göstermesi bakımından önemlidir. Üstelik Fuzûlî, sadece klasik divan sahasındaki şairlerle de sınırlı kalmayıp tekke/tasavvuf şairleri ve saz şairleri ile günümüz şairlerini de etkilemiştir. Nitekim bu tebliğin konusunu da âşık ve melâmî bir şair olan Fuzûlî’nin bir gazeline, ondan yaklaşık bir asır sonra gelen Halvetî şeyhi Niyâzî-i Mısrî (1618-1694)’nin aynı vezin ve kafiyede; fakat Fuzûlî’nin söylediklerinin tam tersini öğütleyen, nakîza tarzında yazdığı bir cevap (reddiye) oluşturmaktadır. Tebliğde öncelikle bu karşıtlığın anlaşılmasına hizmet edecek bazı terimler üzerinde durulacak, daha sonra ise aynı vezin, kafiye ve eda ile yazılmış olmasına karşılık, bütünüyle birbirine ters görüşlerin ileri sürüldüğü ve Niyâzî-i Mısrî’nin, Fuzûlî’ye nazire olarak yazdığı şiir -tasavvufî düşünce ve söylem de dikkate alınarak- değerlendirilecektir.
DAY (2) SESSION (2) HALL (2) | GÜN (2) OTURUM (2) SALON (2)
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2016
Akademik dil ve edebiyat dergisi, 2021
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2017
Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 2018
Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi, 2022
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002
Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, 2020
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2017
Istanbul University Faculty of Letters Journal of Turkish Language and Literature, 2020
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2017
Rize İlahiyat Dergisi, 2024
TEKE 9/4 - 2020 , 2020
Journal of Turkish Research Institute, 2007
International Journal Of Turkish Literature Culture Education, 2018
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018