Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
18 pages
1 file
Klasik Türk edebiyatı metinlerinde rastlanan neheng kelimesi, yaygın olarak kullanılan sözlüklerin ve klasik Türk şiirine yönelik şerh ve anlamlandırma çalışmalarının hemen tamamında "timsah"la karşılanmıştır. Ancak klasik edebiyatın kimi metinlerinde yer alan "neheng", bahr, derya hatta muhît, kulzüm, lücce ve umman gibi bir kısmı sadece okyanus anlamına gelen kelimelerle birlikte geçer. Nehengin saç ve gözyaşı benzetilenleriyle birlikte kullanımında "timsah" olarak yorumlanması mümkün bir anlamı vardır. Fakat neheng; av, inci, dalgıçlık, sese karşı duyarlılık, heybet, azamet, gemilerle yarış yapma, okyanusun suyunu bitirecekmişçesine içme gibi özelliklerle beraber kullanıldığında kelimenin timsah olarak yorumlanmasının imkânsızlığı ortadadır. Bu çalışmada, klasik Türk edebiyatı metinlerinin bağlamından hareketle, neheng kelimesinin yaygın anlamı dışındaki anlamlarının sorgulanması amaçlanmaktadır. Bunun için 14-19. yüzyıla ait divan, mesnevi ve tezkirelerden oluşan edebî metinlerin taranması yoluyla elde edilen çoğu manzum 122 örnekte, "neheng"in anlam katmanları, benzetme ilgisi göz önünde bulundurularak hem sözlükler hem de metinlerin bağlamından hareketle yeniden yorumlanmaya çalışılacaktır.
Mısır için bir hayat kaynağı ve bereket timsali olan Nil nehri, tarih boyunca ülkenin sosyo-kültürel hayatında bü-yük rol oynamıştır. Eski metinlerde Nil nehrinin suyunun özellikleri, kaynağından çıkıp hangi mecralara doğru yol aldığı, kaç kola ayrıldığı, nereye döküldüğü ve sosyal hayattaki yönü gibi hususlarda ayrıntılı bilgiler verilir. Dünyanın en uzun nehri olması bakımından kaynağına ulaşma çabalarının sonuçsuz kalması, kopup geldiği kaynak hakkında farklı rivayetlere yol açmış, bu rivayetlere birtakım dinî ve efsanevi bilgiler de karışarak nehir adeta bir gizem ve kutsiyet kazanmıştır. Sulama amacıyla kullanılması çok eski tarihlere dayanmakla birlikte özellikle suyunun belirli dönemlerde taşması bölge halkı için hayati bir önem taşıya-gelmiş, şenlik ve festivallerle kutlanmıştır. Osmanlı şairleri de beyitlerinde Nil nehri ile ilgili çeşitli benzetme ve haya-llere yer vermişler, nehir suyunun yükselmesi başta olmak üzere ilgili bazı terimlerle söz oyunları ve çağrışımlar yap-mayı ihmal etmemişlerdir. Bu çalışmada, bazı eski kaynak-larda geçen bilgilerle klâsik Türk şiirinden örneklendirici beyitlere yer verilerek Nil nehrinin eski metinlerden yola çıkılarak hem gerçek ve gözleme dair hem de hayalî ve efsanevî yönü ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. A B S T R A C T Nile River which is a source of life and prosperity for Egypt has played a very important role in the country's socio-cultural life during the history. Detailed information was given it the old texts about the water characteristics of Nile River, the path it follows after originating from its spring, its branches, its delta and its impact on the social life. Being the longest river in the world and the uncertainty of its originating spring location, there has been various speculations about its spring origin. Those speculations together with some religious and mythical information led to Nile River to attain holiness and mystery. Flooding of Nile River during certain periods has been vital for the people of Egypt and celebrated with special events and festivals as it has been used for irrigation since the ancient times. Ottoman poets also mention various similes and images on Nile River and especially on its rise of water in their couplets using linguistic tricks and connotations. In this work, the information obtained from various classical sources has been compiled and examined to reveal the real and observational as well as fictitious and legendary aspects of Nile River through the sample couplets selected from the classical Turkish poetry.
SSSJ , 2021
ÖZET Nef'î, şiirde sahip olduğu olağanüstü ifade kabiliyetiyle tam bir sanat dâhisidir. Methiye ve fahriye şairi olarak tanınan Nef'î kendine özgü bir şiir iklimi oluşturmuştur. Benzersiz hayal âlemi, ince ve kıvrak şiir diliyle çağdaşlarından ayrılır. Yaşadığı yüzyıldaki Osmanlının görkemini şiirine taşır. Mağrur edasıyla geleneğe bağlı bir zeminde kendi şiir evrenini estetik ve özgünlük üzerine kurmayı başarmıştır. Nef'î okuru şaşırtmayı ve onların algılarını alt üst etmeyi sever. Hiciv söz konusu olduğunda ismi ser-levha edilir. Etkilendiği şairler kadar, etkilediği şairler de vardır. Halefleri, "Nef'î gibi olmayı" hedef olarak seçmişlerdir. Sebk-i Hindi tarzının etkisiyle birlikte yaratıcı bir muhayyile kazanmış olan şair, ender olanı bulup kullanmada mahirdir. Bu çalışmada, Harold Bloom'un bir şiir teorisi olarak ortaya koyduğu "etkilenme endişesi", Nef'î'nin gelenekten beslenen şiirine uygulanmıştır. Altı reviszyonist kategoriden oluşan bu teori, modern şiirden çok klasik şair ve şiire uygundur. Halef-selef veya ebeveyn şiir bağlamında genelde Klasik, özelde Nef'î'nin şiirine bakıldığında nasıl bir değişimin meydana geldiğini görmek mümkündür. Bu bağlamda, çalışmada öncelikle Bloom'un altı revizyonist kategorisi genel hatlaryla açıklanmış, daha sonra etkilenme endişesi beyitlerle örneklendirilmiştir. ABSTRACT Nefi is a true genius of art with his extraordinary expressiveness in poetry. Known as a poet of methiye(eulogy) and fahriye, Nefi has created a unique world of poetry. Its unique imagination world is distinguished from its contemporaries with its fine and lithe poetic language. He brings the Ottoman glory of the century he lived to his poetry. He managed to build his own poetry universe on aesthetics and originality, on a ground-bound to tradition with a proud manner. Nefi likes to surprise the reader and upset their perceptions. When it comes to satire, his name is written first. There are poets that he influenced as much as he influenced. His successors chose "to be like Nefi" as their target. Having gained a creative imagination with the influence of the Sabk-i Hindi style, the poet is skilled in finding and using the rare. In this study, Harold Bloom's "the anxiety of influence" as a theory of poetry has been applied to Nefi's poetry that is fed by tradition. Composed of six revisionist categories, this theory is more suitable for classical poets and poetry than modern poetry. In the context of successor-predecessor or parental poetry, it is possible to see what kind of a change occurred when we look at Classical in general and Nefi's poetry in particular. In this context, first of all, Bloom's six revisionist categories were explained in general terms in the study, and then the anxiety of influence was exemplified with couplets. 1. GİRİŞ Harold Bloom etkilenme endişesini, şiirsel yanılgı veya yanlış okumanın yaratıcı yorumuyla açıklar. Ona göre büyük şiir, başarılmış endişedir (Bloom, 2008). Bir şiir teorisi olarak etkilenme endişesi, yeni yetme şairler için cezbedicidir. Bloom'un tespitleri dikkate alındığında her şeyden evvel Fars şiiri, "etkilenme endişesi" yönüyle Osmanlı şiir tarihi açısından kritik önemdedir. Zira kudemeya göre "her şey daha önce söylenmiştir" aslolan nasıl söylemek gerektiğini bilmektir. Bloom'un teorisi konudan çok üsluba yöneliktir. Şiir, yeni bir dil yaratmaktır. Hangi dönem olursa olsun şair, kendine özgü bir dil ve üslup geliştirememişse kalıcı olamamıştır. Büyük şiir ırmağına katılan şairler, kendi renk ve desenleriyle ya yeni bir ses olmuşlardır ya da yitip kaybolmuşlardır. Bloom, şiir tarihini şiirsel etkilenmelerden ayrı tutumaz. Ona göre etkilenme, şairin şiirsel döngüsünün anlaşılmasını sağlar. Güçlü şairlerin, güçlü selefleriyle ölümüne kapıştığını ve her çömezin mutlak suretle ustasından bir şeyler aşırdığını söyler. (Bloom, 2008).
INGLOBE CONGRESS BOOK, 2018
Kudret SAVAŞ1 1. Introduction Literal works always have some traces from their periods. These traces are valuable for researchers after a long time as clues for sociology and history. Fırat and Dicle rivers are very important for Turkey and other countries. Also they affect the whole life from Turkey to Iraq. These rivers also have impotance about importation, but this importation is unidirectional. Kelek, a kind of ship likes ferry and is made by bloated goat skin and wood were used for long times periot. The keleks have a historical value also because they were able to seen also at Assyrian reliefs. 2. Kelek in Turkish Literature These keleks are a part of travel writings of Turkish literature. Direktör Ali Bey and Ahmet Mithat who went to Baghdad from Diyarbakır, used kelek for their travel. In their writings, they described the general qualifications of keleks and the travel’s memories from Diyarbakır to Baghdad. In our work we wıll give informatıon about keleks depends to travel writings of these two writers. Keywords: Kelek, travel writing, Diyarbakır, Baghdad. JEL Codes: N15, Z11, Z13.
Klasik Türk Edebiyatında Nosizm -Tevazu mu, Taazzüm mü?, 2021
KLÂSİK TÜRK EDEBİYATINDA NOSİZM: TEVAZU MU, TAAZZÜM MÜ? Mete Bülent DEGER • Giriş İnsan kendisinden neden "biz" diye bahseder? Kahvehanedeki insanın konuşmasından, siyasetçinin diline ve hatta akademisyenin makalesine kadar dilin kullanıldığı her alanda "bizleşme" temayülü belirgin bir şekilde görülmektedir. Esasen yeni bir olgu olarak değerlendiremeyeceğimiz bu durumun asırlar boyunca var olduğunu belirtmekte fayda var. Zira dillerin karakteristiği açısından bakılırsa "biz" zamirinin Türkçe, Arapça ve Farsça gibi doğu dilleri yanında Almanca, İngilizce gibi batı dillerinde de bazı durumlarda birinci şahıs yerine kullanıldığı bilinmektedir.
Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Bir Nehcü’l-Ferādīs Üzerine Notlar-Ergün Acar, 2019
folklor/edebiyat, 2021
Gypsies have been the target of prejudiced approaches in real life and literary works for centuries. The most important of these is their being irreligious and believing in nothing. In the spread of negative opinions about Gypsies in Turkish and Western literature, the share of legends and stories derived from them is at the top. Another reason for the spreading of the bad reputation of Gypsies is that their lifestyle is not seen as suitable for the general structure of the society. There is a widespread perception that they are wild, or rather a threat to civilization, because they do not fit into the city system. Whether they are nomadic or not, Gypsies living in closed groups have been marginalized by the general public and this situation is reflected in the works in the same direction. Although they are depicted with prejudices on issues such as morality, belief, cleanliness and theft in Turkish and Western literature, there are a considerable number of works that look at Gypsies from within. When all these works are examined, it is understood that Gypsies have a belief system with strict rules and a deep-rooted tradition, contrary to the common opinion. Marhime beliefs about cleanliness, male and female relationships and taboos about sexuality point to the exact opposite of negative views about them. The belief systems of Gypsies become more comprehensible when their view of life, their perception of time, their attitudes towards death, the importance they give to the family and their use of language are collectively evaluated in the works dealing with Gypsies.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Farsçada "nasihat", öğüt" manasına gelen "pend" sözcüğü, "nâme" ile birlikte; "Pend-nâme", "öğüt kitabı, nasihat risalesi, öğüt kitapçığı" gibi anlamlar taşır. Pendnâme türü Attâr'ın (ö. 618/1221) Pend-nâme'sinin etkisiyle klasik Türk edebiyatında türden ziyade nasihat konusunda yazılan eserlerin özel adı olmuş ve bu konuda yazılan eserler Pend-nâme olarak isimlendirilmiştir. Bir tür ismiyle âdeta aynı bilinirlik derecesine ulaşmış olan, Feriduddîn-i Attâr'a atfedilen hacmi küçük, tesiri büyük bu eser, Fars edebiyatında olduğu kadar Türk edebiyatında da büyük ilgi görmüştür. Türk edebiyatında Attâr'a aidiyeti mevzusu tartışma konusu edilmeden benimsenen Pend-nâme'ye her dönem yoğun bir ilginin olduğu, söz konusu eser üzerine yapılan çalışmalardan da anlaşılmaktadır. Klasik Türk edebiyatında bu esere duyulan alakanın bir sonucu olarak şerh ve tercüme çalışmaları her yüzyıl devam etmiş ve neticede zengin bir literatür oluşmuştur. Ayrıca bu şerh ve tercümeler akademik çalışmaların konusu olarak bir taraftan Latin harflerine aktarılarak günümüz okuyucusunun hizmetine sunulurken diğer taraftan bu metinlerin içerdiği malzeme işlenerek dönemin siyasi, edebi, kültürel atmosferi hakkında bilgi elde edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılarak klasik Türk edebiyatında Pend-nâme'ye yapılan tercüme ve şerhler araştırılarak tablo halinde gösterilmiştir. Ayrıca günümüz araştırmacıları tarafından bu metinler üzerine yapılan çalışmalar incelenerek bunlarla ilgili bilgi verilmiştir. Bu sayede Pend-nâme üzerine yapılan araştırmaların en güncel hali derlenerek konunun düzenli bir şekilde kaleme alınması sağlanmıştır. Yapılan akademik çalışmaların yoğunlaştığı konular tespit edilmiş, yeni bilgiler sayesinde artık Geliş/
Öz Klasik Türk şiiri, gerek eski Türkçe devresinden beri izleri takip edilebilen gerekse tercüme yoluyla dilimize kazandırılan deyimler açısından oldukça zengindir. Tercüme yoluyla dilimize geçen deyimlerin izlerini takip etmek ve kaynak dili belirlemek her zaman mümkün olmamaktadır. Deyim sözlüklerinde yer almayan ancak yapısı itibariyle deyim özelliği gösteren ve kökeni tam olarak bilinmeyen deyimlerden biri de "zehri yedi tastan geçmek"tir. 80 divanın taranması sonucu toplam 16 beyitte tespit edilebilen "zehri yedi tastan geçmek" tabirine kelime ve deyim sözlüklerinde rastlanılmamıştır. Bu çalışmada örnek beyitlerin bağlamından hareketle deyime anlam önerileri sunulacaktır. Sözü geçen deyimin yer aldığı beyitlerdeki kelimelerin üç farklı grupta toplandığı görülmektedir: Gökyüzü, yılan ve olumsuz durum ve duygularla ilgili olanlar. Bu gruplama deyimin anlamının astroloji ve mitoloji ile bağlantılı olabileceğini düşündürmektedir. Yılan, hikmetin, zamanın ve kaderin sembolü olup aynı zamanda sırları korur. İnsanların kaderinin de yedinci kat gökte (Levh-i Mahfuz'da)saklı olduğuna inanılır. Felek, insanların-özellikle kötü-kaderlerinden sorumlu tutulur. Kaderin yedinci kat gökten, gökyüzü katmanlarını geçerek insana ulaşması/vakti geldiğinde gerçekleşmesi ile zehrin yedi tası geçerek ölümcüllüğünü açığa çıkarması arasında bir paralellik görülür. Bu çalışmada, insanların kaderlerinin yapraklarında yazıldığı hayat ağacı ve bu ağacı koruyan, dolayısıyla tanrısal bilgiye vâkıf yılanın, ağaç zikredilmeksizin bu inanışa telmihen kullanıldığı ve yedi tastan geçen zehrin ise felek üzerinden kaderle hesaplaşma anlayışının bir başka ifadesi olarak şiirde yer bulduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Turkish Studies, Volume 13, Issue 12, 713-725. , 2018
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Gazi Türkiyat, 2016
Sobider (The journal of social science), 2019
Turk Kulturu lncelemeleri Dergisi, 2019
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2020
Mütefekkir, 2018
Al Farabi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Sosyal Eleştiri Türü Olarak Osmanlı Edebiyatında Nefsülemr Metinleri, 2024
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2021
klasik türk edebiyatında hilye, 2014
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi
Selcuk 11th International Conference on Social Sciences December 13-15, 2024 Konya, 2024
Dil Araştırmaları, 2020
Peyami Safa’nın Romanlarında Klasik Türk Edebiyatı Tesiri Üzerine Bir İnceleme, 2021
idil Dil ve Sanat Dergisi, 2018