Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Star-Açık Görüş
…
4 pages
1 file
CHP ç ve dışı s yasal aktörler tek tek yoldan çıkaran ve yoldan çıktıkları ç n onları aforoz eden Kılıçdaroğlu, s yasal yürüyüşüne yen b r sm n dah l olacağını kest remed. Sol popül zm üzer nden bu kadar yükselt leceğ n tahm n edemed ğ Ekrem İmamoğlu le yan yana geld. Önce "En başarılı beled ye başkanımız" ded sonra da onu bağrına basıp "Oğlum" d yerek nefes n kesmeye çalıştı. Lak n İmamoğlu tedb rl gelm şt … 28 Mayıs seç mler nden önce baba-oğul l şk s üzer nden kurgulanan Kılıçdaroğlu-İmamoğlu d yalekt ğ sonuç, yan sentez açısından aslında h çb r metafora karşılık gelmed hatta metafor üstü, CHP ç negat f ep stemoloj n n başlangıcını nşa ett. Aslında CHP'de ep stemoloj k ve ontoloj k kopuş İsmet İnönü'den sonra başladı ve bu kopuşu 15.06.2023 18:26 Açaydım kollarımı, gelme d yeyd m https://www.star.com.tr/ac k-gorus/acayd m-kollar m-gelme-d yeyd m-haber-1792169/ 2/4 Ana Sayfa Yazarlar İlet ş m Künye © Copyr ght 2023 S tem zde yayınlanan haberler n tel f hakları gazete ve haber kaynaklarına a tt r. İz n alınmadan, kaynak göster lerek dah kt bas ed lemez.
2010
Erkek cocuklarin kisilik ve kimlik gelisiminde babalarin cok onemli bir etkisi vardir. Erkek cocuklar babalarini model olarak alirlar. Kendilerini babalariyla ozdeslestirirler. Bu calismada din egitimi acisindan baba ogul iliskisinin onemi konusu is- lenmistir. Konu, Kur’an-i Kerim’deki baba ogul iliskisi ornekleri ile aciklanmistir. Kur’an-i Kerim’deki baba ve ogul tipleri ele alinip, incelenmistir. Erkek cocuklarin egitimi acisindan babalarin yapmalari gerekenler uzerinde durulmustur.
Humanistic Perspective, 2021
Socio-Cultural Structure and Paternal Satisfaction (Example of Diyarbakır Province) Zemine BÜKÜN [1] Hanifi PARLAR [2] 35 yaş üzeri bireylerin babalık doyumu ile sosyo-kültürel ortamlar arasındaki ilişkilerin incelenmesini amaçlayan bu çalışmaya, amaçlı örnekleme yöntemine dayalı olarak maksimum çeşitlilik sağlayacak biçimde Diyarbakır ilinde yaşayan, çocuk sahibi 52 erkek katılmıştır. Katılımcılardan 10'u ile çevrimiçi ortamda görüşmeler yapılırken, 42'si ile de yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Katılımcılarla yapılan mülakatlarda araştırmacı tarafından geliştirilen görüşme formu kullanılmıştır. Nitel araştırma yönteminin benimsendiği bu çalışmada, görüşme dökümleri üzerinde betimsel ve içerik analizleri yürütülmüştür. Görüşmelerde katılımcılara yöneltilen 20 soruya ilişkin katılımcı görüşleri incelenmiş ve beş tema etrafında (babalık duygusu ve babalıktan beklentiler, çocukların bakımı, özdeğerlendirme, babalık rolü ve çocuklarla iletişim ile çevrenin etkisi) kümelendiği görülmüştür. Araştırmada görüşme dökümleri analiz edilerek, katılımcıların babalık doyumu üzerinde etkili olan faktörler incelenmiştir. Sonuçlar, babaların yaşadıkları sosyo-kültürel çevre ile evlilik tiplerinin babalık doyumu konusundaki görüşlerini etkilediğini göstermektedir. Görücü usülü veya akraba evliliği yapmış katılımcıların görüşlerinin benzer olduğu, babalık doyumlarının kendi isteğiyle partneriyle tanışarak evlenen katılımcılardan biraz farklılaştığı görülmüştür. Araştırmada ulaşılan tüm sonuçlar bir arada değerlendirildiğinde, Diyarbakır ilinde yaşayan 35 yaş üzeri farklı yaşlardaki, farklı eğitim düzeylerindeki, farklı sayılarda çocuklara sahip olan, farklı biçimlerde evlenen katılımcıların babalık doyumlarının genel olarak birbirine benzer özellikler taşımasına karşın, sayılan kişisel özelliklere göre görüş farklılıklarının gözlenmesi ve bunların ilgili alanyazınla karşılaştırılarak incelenmesi bu çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu çalışmanın Aile Danışmanlığı ve Eğitimi alanındaki bilimsel birikime katkı sunacağı değerlendirilmiştir.
Çocukluk kavramı modernite bağlamında gündeme gelir ve çocukların yetişkinlerden farklı oldukları görüşüne dayanır. İlk olarak bu görüşü dile getiren Fransız tarihçi Philippe Ariès, çocukluğun sosyal olarak inşa edildiğine dikkatleri çekmiştir. Geçtiğimiz yüzyılda çocukların ihtiyaçları doğrultusunda sosyal, ekonomik ve politik kurumsallaşma da zaman içerisinde gerçekleşmiştir. Böylece bu çalışmanın amacı, sosyolojide yeni bir araştırma alanı olarak beliren ‘çocukluk’ çerçevesinde, bu alandaki ana temaları tanıtmak ve bu sayede Türkiye’de henüz sosyoloji çatısı altında kurumsallaşamamış olan çocukluk çalışmalarının tematik analizini yapmaktır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle sosyolojik bağlamıyla çocukluk; sosyalleşme sürecinde yalnızca kültürün çocukları biçimlendirdiği bir kavram olarak değil, aynı zamanda çocukların da kültürü biçimlendirmede rol aldıkları dinamik bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Yeni çocukluk sosyolojisi adıyla 1980’lerden sonra teorik çerçevesini geliştirmeye başlayan bu genç alanda çocukluğa dair süregelen teorik tartışmalar ve yaklaşımlar tanıtılarak ardından Türkiye’de ön plana çıkan çocukluk çalışmalarının bunlar karşısındaki konumu belirlenmeye çalışılmaktadır. Buna göre çocuklukla ilgili dört faklı görüş belirginleşmiştir: Sosyal olarak inşa edilmiş çocuk, kabile çocuk, azınlık grubu çocuğu ve sosyal yapısal çocuk anlayışları. Bu faklı yaklaşımlar toplumdan topluma ve kültürden kültüre değişen çocuklukların olduğu kabulüne ve farkındalığına dayanmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’de farklı disiplinler çerçevesinde yapılmış bazı örnek çocukluk çalışmaları incelenerek teoriyle olan bağları değerlendirilerek yorumlanmaktadır. Son olarak Türkiye’de çocuklukla ilgili olarak ön plana çıkan araştırma gündemleri üzerinde durularak yeni araştırma önerileri getirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Yeni çocukluk sosyolojisi, geç modernite, sosyalleşme, bireyselleşme.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute
Bu çalışmada çocuk emeği ile çıraklık eğitimi arasındaki ilişki yapısal işlevselci bakış açısıyla irdelenmektedir. Bu araştırmanın genel amacı, yasal olarak çırak statüsünde çalışan çocukların, toplumsal özelliklerini, çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlarını ve bu noktada çıraklık eğitiminin niteliğini ortaya koymaktır. Araştırmada nicel ve nitel tekniklerden yararlanılmıştır. Araştırma kapsamında Vali Necati Bilican Mesleki Eğitim Merkezi'ne devam eden 14-18 yaş grubundaki çıraklar yer almaktadır. Bu merkezde eğitim alan 348 çırağa anket uygulanmış, 40 çırakla da derinlemesine görüşme yapılmıştır. Çırakların çalışma nedenleri ve kendi statülerini algılayış biçimleri, bir dizi değişkenle ilişkisi bağlamında analiz edilmiştir. Bu çalışmayla çıraklık eğitiminin sürdürülebilirliği konusunda ipuçlarına ulaşılmaya çalışılacaktır. Çocuk emeği ile mücadelede çıraklık eğitiminin işlevselliği tartışılmaktadır.
2. Uluslararası Güneysu Sempozyumu: Ahlaki Sorunlar, Gençlik ve Değerler Eğitimi Bildiri Kitabı, 2018
Kur'an-ı Kerim inanç, ibadet ve ahlak konularında insanlara yol göstermesi ve onları dünya ve ahiret saadetine ulaştırması anlamında gerekli temel bilgileri içerir. Fakat Kur'an-ı Kerim'in içerdiği konular sadece bu üç konuyla sınırlı kalmaz. İnanç, ibadet ve ahlak konularında bilgiler içerdiği gibi aynı zamanda evrenin yaratılışı, insanın yaratılışı, insanın biyolojik ve psikolojik gelişimi bağlamında önemli ipuçlarını da insanlığa sunar. İnsanın gelişim aşamaları, gelişimde dikkat edilmesi gereken hususlar, bireyin dinî gelişimi Kur'an-ı Kerim'in muhtelif yerlerinde değinilmiş konulardan birisidir. İnsanı, çevre ve kalıtım özelliklerinin karşılıklı etkileşimi sonucunda oluşan, doğum öncesinden başlayarak ölümüne kadar devam eden bir gelişim süreci izlemektedir. Bu gelişim seyri içerisinde, insan hayatının; biyolojik, sosyal ve psikolojik boyutlu gelişimleri yanında dinî bir gelişimi de vardır. İnsan dindar bir birey olarak değil, kendisinde doğuştan var olan dini temayül ve kabiliyetle dünyaya gelir. Yani o, diğer gelişim boyutlarında olduğu gibi, fıtrî yapıda bir din duygusuna sahiptir. Her türlü baskıdan, taklit, telkin ve öğrenmeden bağımsız, tabi, içgüdüsel ve duygusal olarak ortaya çıkan dini eğilim ve kabiliyetler, insanın çevresindeki uyarıcılarla etkileşimi sonucunda, yaşa bağlı gelişimsel bir yapıya sahiptirler. İnsanlar, dini açıdan benzer yaradılışsal yatkınlığa sahip olsalar da, çevre ve sosyal etkilere bağlı olarak dini gelişim süreçleri, farklılık ve çeşitlilik arz eder. Bu açıdan, diğer gelişim süreçlerinde olduğu gibi dini gelişimde de; dini algılayış,
ÖZET Türk dünyası, hem tarihi devir hem de coğrafya olarak çok geniş bir alana yayılmıştır. Bu sebeple çalışmada farklı dönem ve coğrafyalardan örnekler seçilerek konu ele alınmış ve sınırlandırılmıştır. İncelenen destanlar Oğuz Kağan Destanı (İslam öncesi ve sonrası); Manas Destanı; Dede Korkut Destanı; Boktu-Kiriş, Bora-Şeeley; Kangıvay Mergen ve Kartığa Pergen destanlarıdır. Diğer Türk destanları incelendiğinde benzer örneklere rastlanılabilir. Destanlarda varlığını koruyan ve her destanda gizli ya da açık bir şekilde kendisini gösteren çeşitli motifler vardır. Bu motifler varlıklarını koruyabilmek için toplumun zihninde yer etmiş olmalıdır. Çünkü kullanılmayan motifler yok olmaya, unutulmaya mahkûmdur. Mitolojik çağdan tarihi çağa geçiş yapan destanlarımızda anlam kazanan motiflerden birisi de baba-oğul mücadelesi diğer bir deyişle çatışmasıdır. Türk mitolojisi gereğince kötü baba rolüne girmenin Yaratılış Destanı'ndan itibaren (Erlik ve Tengri Kayra Han) baba ve oğul arasında çatışma olarak kendisini göstermesi ayrıca Çin kaynaklarında yer alan Mete ve babası Tuman arasında geçen bir hadise çeşitli şekillerde Türk destanlarında karşımıza çıkar. Bu destanların bazılarında görülen baba-oğul mücadelesi metinlerin kurgu ve temasında önemli bir rol oynamıştır. Oğuz Kağan, Manas, Dede Korkut, Tıva destanlarından Boktu-Kiriş, Bora-Şeeley ve Kangıvay Mergen ya da Şor Kahramanlık Destanlarından Kartığa Pergen destanındaki ortak motifler tarihi birikimin bir ürünüdür. Türk destanlarında baba-oğul çatışmalarının sebebi ister dinî, ister kıskançlık ister töre isterse kahramanlık içgüdüsü olsun genelde bu anlatıların temelinde oğlun babaya itaatsizliği sonucu çatışma başlar. Oğuz Kağan, Dede Korkut, Manas gibi Türk kültürünün temel destanlarında rastlanılan baba-oğul çatışması baba ile oğul arasındaki şahsi anlaşmazlıklar sonucu değil dış etkilerin müdahalesiyle kendisini göstermektedir. Bu dış etkiler din, kıskançlık, töreye karşı gelme, oğlun kahraman olma isteği olarak belirtilebilir. Oğlun kahraman olma isteği bir dış etken gibi görünmese de oğlun mensubu olduğu toplum içinde alp olma isteği, toplumun ondan beklenti ve ihtiyaçları sonucu ortaya çıkar. İleride han olacak oğlun bu beklenti ve ihtiyaçları karşılaması gerekmektedir.
MESELE DERGİSİ, 2011
Mesele Dergisi'nde yayımlanan Mayıs 2011 tarihli röportaj: "...Bir araştırmacının yeni bir çalışmaya başlaması için mutlaka merak güdüsünün harekete geçirilmesi gerektiğine inanırım. Bendeki merak güdüsünü harekete geçiren kesinlikle şu cümle oldu: Parti teşkilatı yoktur. CHP’nin Doğu’daki örgütsel yapısı hakkında parti yayınlarını incelediğimde, sadece bu ifadeyle karşılaştım. Bu yayınların arka tarafına ilave edilen, yurt genelindeki teşkilatlanmayı ve partiye kayıtlı üyeleri gösteren haritalarda da Doğu illerinin büyük kısmının boş olması ilginç bir durumdu..."
Fe Dergi: Feminist Eleştiri, 2018
Bu çalışma, bir Batı Karadeniz beldesinde yaşayan on beş annenin yaşam öykülerinden ve günlük yaşam deneyimi anlatılarından yola çıkarak, annelerin babalığı nasıl tanımladıklarını ve bu tanıma bağlı olarak kendilerini toplumsal yapıda nasıl konumlandırdıklarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Annelerin anlatılarında öne çıkan baba imgesi, bu baba imgesinin içerdiği cinsiyetçi yargılar ve bu anlatılarda ve bu anlatılar vasıtasıyla cinsiyetçi yargıların yeniden üretimi araştırmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Anlatılarında anneler, babayı güven duyulan ve koruyup kollayan kişi olarak tanımlamışlardır. Baba, kamusal alanla ilişkilendirilmiş, parka gidilen, oyunlar oynanan, eğlenceli vakit geçirilen kişi olarak ifade edilmiştir. Anlatılarda baba, hata yapmayan, hata yapsa bile maruz görülen yüce bir figürdür. Ev ve bakım işlerini kendilerine ait bir egemenlik alanı olarak ifade eden anneler, çocuklarına yakın olan, çocukları ile vakit geçiren ve zaman zaman anneye yardımcı olan “yeni baba” modelini yüceltmiş, aile içi cinsiyetçi roller arasında net bir ayrım yapmışlardır.
“Fazlasını, ABD’nin büyükelçiliğine tahsis edilen o muhteşem alan için yapmışızdır” sözü özrü kabahatinden büyük denen vaziyetlere iyi bir örnek. Çünkü o “muhteşem alan” dediği yer, Atatürk’ün, halkın kamusal kullanım ihtiyaçlarını karşılayacak, nefes alma yeri olmak şartıyla bağışladığı Atatürk Orman Çiftliği. Atatürk’ün şartlı vasiyeti olan AOÇ’nin parça parça satılmasına karşı çıkma konusunda en fazla emeği geçmiş olan Mimar Tezcan Karakuş Candan’la konuştum. https://www.agos.com.tr/tr/yazi/31069/chpnin-dis-politikadaki-dovlet-babaciligi https://artigercek.com/makale/chpnin-dis-politikadaki-dovlet-babaciligi-319058
Karşılaştırmalı Hukuk Perspektifinden Babalık Karinesi, 2023
Dünyadaki pek çok hukuk düzeninde olduğu gibi Türk hukukunda da baba ile çocuk arasındaki soybağının kurulması hususunda çeşitli düzenlemelere yer verilmiş ve hukuki soybağı, doğrudan biyolojik/genetik soybağı ile ilişkilendirilmemiştir. Her ne kadar baba ile çocuk arasındaki soybağının kurulması, doğrudan biyolojik soybağına dayandırılmasa da bu konudaki düzenlemelere bakıldığında, hukuki anlamda baba olarak kabul edilen kişinin, biyolojik olarak da baba olduğu düşüncesinden hareket edildiği görülmektedir. Özellikle babalık karinesi olarak da ifade edilen düzenleme bu şekildedir. Eşlerin sadakat yükümlülüklerinin evlilik sona erinceye kadar devam ettiği düşünüldüğünde bu karine gerçekten makuldür ve biyolojik babanın, hukuki olarak da baba olarak nitelendirilmesini sağlar. Ancak günümüzde boşanma sürecinin oldukça uzadığı ve evlilik kurumuna olan hassasiyetin giderek azaldığı göz önünde bulundurulduğunda, karinenin kanunda ifade edildiği şekilde kabulü, gerçek baba ile çocuk arasındaki soybağının kurulmasını güçleştirmektedir. Zira evlât edinme bir kenara bırakılacak olursa, hukukumuzda çocuk ile yalnızca bir erkek arasında soybağı ilişkisi kurulabilmektedir. Dolayısıyla daha önce çocuk ile başka bir erkek arasında böyle bir ilişki kurulmuşsa, bu ilişki soybağının reddi davası ile sona erdirilmedikçe, biyolojik baba ile çocuk arasında soybağı ilişkisi kurulamamaktadır. Baba ile çocuk arasındaki soybağının sorunsuz bir şekilde kurulması adına, pek çok ülkenin babalık karinesi düzenlemesini oldukça sınırlandırdığı ve belirli şartlar altında biyolojik babaya soybağının tespiti hususunda yetkiler tanıdığı görülmektedir. Bu çalışma ile çeşitli ülkelerdeki babalık karinesine ilişkin düzenlemeler incelenerek, Türk hukukundaki düzenlemenin günümüz şartlarına uygunluğu hususunda bir değerlendirme yapılmak istenmiştir. Anahtar Kelimeler: Soybağı, Soybağının Kurulması, Babalık Karinesi, Babalığın Tespiti, Soybağının Reddi
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Trabzon İlahiyat Dergisi
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2019
Öneri Dergisi, 2021
A Socıoologıcal Perspectıve Of The Socıal Reasons Of Juvenile Delinquency (The Case Of Antalya), 2018
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2020
Sosyoloji Dergisi, 2022
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2016
the Journal of Academic Social Sciences
İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014