Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Akademi Sosyal Bilimler Dergisi
https://doi.org/10.34189/asbd.10.29.008…
13 pages
2 files
In the world and in Türkiye, the importance of non-governmental organizations is rising. The involvement of diverse players in the process, particularly in multifaceted public policy areas like migration, not only improves the democratic quality of governance but also makes it possible for policies to be implemented effectively and efficiently. Within the framework of the legacy inherited from the Ottoman Empire in Turkish public administration, bureaucracy is the dominant actor of public policy making and implementation. For this reason, although non-governmental organizations have been effective in Turkish political life from time to time, they have not been an effective actor in the public policy agenda. The Gölcük Earthquake in 1999 was one of the pioneering events in bringing non-governmental organizations to the agenda in Türkiye. The role played by non-governmental organizations in the post-earthquake process was effective in bringing them to the forefront. Subsequently, while Türkiye's accession process to the European Union was an important turning point in the development of non-governmental organizations, the Law No. 6458 on Foreigners, and International Protection, which was enacted as a result of the intense migration mobility towards Türkiye in 2011, included non-governmental organizations in migration policy process and migration administration. In this study, a case study was conducted to understand whether the relevant non-governmental organizations are effective in migration administration and policies. In this context, semi-structured interviews were conducted with non-governmental organizations centered in Ankara and operating in various provinces of Türkiye. It was concluded that the influence of non-governmental organizations in migration administration especially in policy making is very limited, but they are an effective actor alongside public institutions in field.
Sivil toplum kuruluşları (STK) son yıllarda sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da oldukça etkin rol almaya başlamışlardır. Bu çalışmada Türk eğitim sisteminde STK'ların konumları ve işlevlerinin neler olduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla eğitim alanında ulusal ölçekte faaliyet gösteren önde gelen 32 STK'nın yöneticisi ile yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde içerik analizi türlerinden “kategorisel analiz” kullanılmıştır. (1) Eğitim ve eğitimli insan algısı, (2) Türk eğitim sistemi algısı, (3) STK algısı, (4) devletle ilişkiler, (5) toplumla ilişkiler, (5) diğer STK'larla ilişkiler, (6) uluslar arası kurum ve kuruluşlarla ilişkiler ve (7) gelecek perspektifi kategorilerinde analiz edilen veriler sonucunda STK'ların eğitim alanında “bilgi”, “uzmanlık” ve “deneyim” eksiklikleri olmasına rağmen çok hızlı bir öğrenme ve gelişme süreci içinde oldukları; devlet, toplum, diğer STK'lar ve uluslar arası kurumlarla ilişkilerde çeşitli sorunlarla karşılaştıkları ve ilişkilerinde temkinli davrandıkları ve fakat gelecekten oldukça umutlu oldukları bulgulanmıştır
ÖZET Doğasını korumak için Avrupa Birliği'nin (AB) çevre stratejilerini uygulamayı hedefleyen Türkiye, Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında amaçlanan 2007-2013 dönemi ile önemli bir dönüm noktasında yer almaktadır. Avrupa Çevre Müktesebatı çerçevesinde Türk Çevre Mevzuatında uyumlaştırılması ve uygulanması beklenen birçok anlaşma ve sözleşme bulunmaktadır. 2007-2009 döneminde uygulanması hedeflenen ve AB'nin doğa ve habitatların korunmasına yönelik yasal araçlarından biri olan Habitat Direktifi, Biyoçeşitlilik Sözleşmesi ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesi önemli sorumluluklar getirmektedir. Hazırlık aşaması devam eden Biyoçeşitlilik ve Doğa Koruma Kanunu Taslağı, doğa korumanın geleceği açısından önemli olmakla birlikte, doğanın koruyucusu olan meslek disiplinlerini de sürecin içinde yer almaya zorlamaktadır. Beş Yıllık Kalkınma Planlarında AB katılım sürecinde doğa koruma konusunda ilerlemenin olduğu, ancak mali yetersizlikler nedeniyle hedefe ulaşılmadığı; bu nedenle doğayı korumak için özel sektörün katılımı ve yeni finansman arayışlarına başlanacağı bildirilmiştir. Bu bildiride, 2007-2013 döneminde doğa korumaya ilişkin kararlar, stratejiler, finansman konuları ile söz konusu süreçte Sivil Toplum Kuruluşları'nın yeri ve önemi irdelenmiştir.
Bu araştırma, Türk eğitim sisteminde sivil toplum kuruluşlarının konumlarını ve işlevlerini, okul yöneticileri ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin görüşleri çerçevesinde incelemektedir. Sivil toplum kuruluşlarının, eğitim politikalarının oluşturulmasında toplumsal katılımı sağlama rolleri, örgün ve yaygın eğitim hizmetlerinin geliştirilmesi için proje bazlı katkıları, bu projelerin uygulanmasında Devlet ile işbirliği süreçleri ve eğitimin finansmanına yaptıkları aynî ve nakdî desteklerin boyutu ve oranı araştırılmıştır. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi, yenilikçi ve esnek bir yapıya kavuşturulması, çağın gelişmelerine uyum sağlaması bakımından öncü ve tetikleyici bir role sahip olup olmadıkları belirlenmeye çalışılmıstır. Bu amaçla, nicel ve nitel olmak üzere iki ayrı alan araştırması yapılmıştır. İstanbul ilinde 201 resmî ve özel ilköğretim ve ortaöğretim okul yöneticisine “Türk Eğitim Sisteminde Sivil Toplum Kuruluşlarının Konumları ve İşlevleri Anketi” uygulanmış ve Türkiye’de eğitim alanında faaliyet gösteren önde gelen 36 sivil toplum kuruluşu yöneticisi ile “Yarı Yapılandırılmış Mülâkat” gerçekleştirilmiştir. Okul yöneticilerinin, idarecisi oldukları okul bağlamında sivil toplum kuruluşları ile ilişki sıklıkları, türleri, derinlikleri ve bireysel olarak sivil toplum kurulusu algıları ve sivil toplum kuruluşlarından beklentileri belirlenmeye çalışılmıştır. Sivil toplum kuruluşu yöneticileriyle yapılan mülâkatlarda sivil toplum kuruluşlarının, eğitim algısı, sivil toplum kurulusu algısı, eğitim alanında devlet ile ilişkiler hakkında görüşleri, toplumla ve uluslar arası kurum ve kuruluşlarla ilişkileri ve gelecek beklentileri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
III. Uluslararası STK'lar Kongresi, 2006
Günümüzde artan globelleşme ve devletin küçülmesi hareketi birlikte, STK’ların rol ve önemleri artmıştır. Özellikle yönetimde merkezden uzaklaşma ve yerelleşmeyle beraber yerel düzeyde STK’ların gücü artmaktadır. Bu artan güç sayesinde yerel idarelere etkileri genişlemektedir. Bu çalışmada da öncelikle STK’ların işlevleri ele alınacaktır. Daha sonra bu işlevlerin yerel yönetimleri nasıl etkilediği ve yerel yönetimlerin STK’lardan beklentileri incelenecek ve STK’ların yerel yönetimlerde etkin hale getirilmesi için çözüm önerileri sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: STK, Yerel Yönetim, Belediye.
Değişen Dünyada Sosyal Politika, 2021
Bu çalışma dönüşüm sürecinde Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarına odaklanmıştır. Çalışmada sivil toplum kuruluşlarının sosyal politika üzerindeki rolleri incelenmeye çalışılmaktadır. Çalışmanın ilk kısmında, genel olarak ve tarihi süreçte Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının gelişimi ele alınmaktadır. İkinci kısımda ise günümüz Türkiye’sinde sivil toplum kuruluşları ve sosyal politika alanındaki rolleri ve faaliyetleri incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Sivil toplum, sosyal politika, dernekler, vakıflar.
Öz Oyun bir tür eğlencedir ve oyunun kültürden eski olduğuna dair düşünceler insan hayatının temelinde oyunun varlığı göstermektedir. Buradan hareketle toplumların oluşmasında ve gelişmesinde, toplumsal kimliğin ortaya çıkmasında oyunun rolü büyüktür. Türk kültürünün genetik kodlarından birisi olarak oyun, aynı zamanda Türk insanının eğlence biçimlerinin içinde yer almaktadır. İnsanlık tarihinde teknolojiyle beraber değişen kültürel yaratım ve aktarım ortamlarında kültürün gelecek kuşaklara aktarılması ve kuşaklar arası iletişimin sağlanması için çaba sarfetmek gerekmektedir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) 2003 yılında taraf devletler tarafından kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi'nde geçen kültürün korunması hakkındaki maddeler esas alınarak ve Sözleşme ile birlikte 2006 yılında yürürlüğe giren Uygulama Yönergesi'nde geçen yerel ve ulusal kültürün küreselleşmeye karşı korunması; dernek, vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarının desteği ile somut olmayan kültürün korunabileceği konusundaki yol haritası çok önemlidir. Bu makalede; oyun ve eğlence ilgili tanımlardan sonra bazı bilimsel çalışmalardaki geleneksel Türk çocuk oyunlarının sınıflandırılması verilmiştir. Geleneksel çocuk oyunlarının oynandığı çocuk şenlik ve festivallerinden bahsedildikten sonra bir örneklem olarak Muğla ili Yerkesik Mahallesi'nde düzenlenen Yerkesik Otantik Çocuk Oyunları Şenliği, kültürün korunması ve kuşakları arasındaki geleneğin aktarımı bağlamında ele alınmıştır. Bu şenlikte oynanan çocuk oyunlarının birden çok kuşak tarafından oynandığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda çocuk oyunlarının kuşaklar arası geleneksel aktarımdaki işlevleri üzerinde durulmuştur.
Özet Eğitim hizmetlerinin yürütülmesine toplumun katkısının alınması, kar-şılaşılan engellerin aşılmasında hayatî önem arz ettiği gibi, toplumsal taleplerin eğitim politikalarına yansıtılması da ancak bu yolla gerçekleştirilebilir. Bu çalış-manın amacı, sivil toplum kuruluşlarının (STK) eğitim hizmetlerine ne amaçla, ne şekilde ve ne boyutta katkı sağladığını okul yöneticilerinin görüşleri çerçe-vesinde betimleme ve okul yöneticilerinin STK algılarını analiz etmektir. Araştırmaya İstanbul'da özel ve resmi ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapmakta olan 201 müdür ve müdür yardımcısı katılmıştır. Veriler, araş-tırmacı tarafından geliştirilen ve 34 sorudan oluşan bir anket ile toplanmıştır. Okul yöneticilerinin STK'lar ile işbirliği konusunda ihtiyatlı bir yaklaşım sergi-ledikleri, STK'lar ile yeterli sayıda işbirliği ve çalışma yapmadıkları, işbirlikleri-ni daha çok yardım/hayırseverlik alanlarına hasrettikleri, yeni müfredata ilişkin temelli bilgilere sahip olmadıkları, yeni yasa, yönetmelik, genelge ya da sair açıklama ve tartışmaları yakından takip etmedikleri, okul-aile birliklerinden ve mezun derneklerinden beklenen faydayı göremedikleri bulgulanmıştır. Türk eğitim sisteminde STK'ların konumlarını güçlendirmek ve işlevlerini artırmak için (a) merkezî yönetimin, (b) STK'ların ve (c) okul yöneticilerinin sorumluluk alması gerekmektedir. Anahtar Sözcükler: STK'lar, okul yöneticileri, okul-çevre ilişkileri, okul-aile birlikleri
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de demokrasi kavramının yükselişe geçmesiyle birlikte sivil toplum kavramı yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Özellikle 1980'li yılların sonundan itibaren isminden bahsettirmeye başlayan ekonomik liberalizmin mütemmim cüzü olarak görülen siyasal liberalleşmenin bir sonucu olarak ele alınan sivil toplum kavramı aracılığıyla devletin etki alanları sınırlandırılmıştır. Günümüz itibariyle, siyasal sistemlerde daha etkin bir konum kazanmaya başlayan sivil toplum kuruluşlarının (STK) karşılaştığı birçok sorun alanı bulunmaktadır. Katılım eksikliği, mali kaynak yetersizliği, gelişkin bir demokrasi ve siyasi kültüre sahip olunamaması, ideolojilerin ön plana çıkarılması, şamil siyasi otoriteye eklemlenmek istenmesi ve yönetici kadroların şahsi çıkarları bağlamında STK'ları basamak tahtası gibi görmesi, Türkiye'deki STK'ların temel problemlerindendir. Bu çalışmada Türkiye'deki STK'ların karşılaştığı sorunların neler olduğu ele alınarak, bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin sunulması amaçlanmaktadır.
International Students Academy, 2019
Yıllar geçtikçe, insanlar yoksulluk içinde yaşıyorlar ve kaynaklar savunmasız konumlara yerleştirilmiş olarak eşit şekilde dağıtılmıyor. Çoğu durumda, bu durum devletlerin görevlerini yerine getirememeleri ile ilişkilendirilir, bu nedenle dünyadaki bazı bölgelerin yoksulluk ve eşitsizlikten diğerlerine göre daha fazla etkilendiği görülmektedir. Bu sorunları çözmek için, STK'lar fakirlere yardım sağlama, mikrofinans kuruluşlarının kurulması, demokrasi ve iyi yönetişim alanlarında ulusal kalkınma, yoksulluk ve eşitsizlik farkının kapatılması gibi farklı stratejiler geliştirmişlerdir. Bu yazıda, STK'ların farklı alanlarda ve farklı bölgelerde oynadığı roller hakkındaki bulgulardan bahsedilecektir.
2019
Son yıllarda önemi git gide artan gönüllülük faaliyetleri ve gönüllü hizmet kavramı ile ilgili yapılan çalışmalarda artış gözlense de, literatürde bu konudaki eksiklik hala daha göze çarpar büyüklüktedir. Türkiye'de gönüllülüğün en dinamik unsuru olan gençlerin çağın getirdiği şartlar perspektifinde gönüllü olma motivasyonlarının anlaşılması, ortaya çıkarılacak gönüllü katkının verimini artıracaktır. Bu sebeple bu çalışma insani yardım alanında faaliyet gösteren bir Sivil Toplum Kuruluşunun gönüllülerinin neden gönüllü olduklarına dair motivasyonlarına odaklanarak, gönüllü olmalarını etkileyen ve sürdürülebilir gönüllülük bağlamında motivasyonlarını tespit eden bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Birleşmiş Milletler Gönüllülük Raporu (2018)'nda da bahsedildiği gibi, gönüllüler güçlü toplum oluşturulması yolundaki en büyük aktörlerden birisidir. Bu aktörün iyi bir şekilde tanınması ve Sivil Toplum Kuruluşlarında en efektif şekilde katkılar sunması için motivasyonlarının etraflıca anlaşılması büyük önem arz etmektedir. Gönüllülüğün sadece vermek değil, aynı zamanda almak olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak özellikle gönüllü kazanımı ve sürdürülebilirliği süreçlerinde gönüllünün ilgili Sivil Toplum Kuruluşundaki faaliyetlerinin ona neler kazandıracağı da en açık dille ifade edilmelidir. Gönüllünün beklentisi, ilgisi ve becerisinden oluşan üçgen içerisinde kendisine en uygun alanlar açılmalı ve yönetimi gerçekleştirilmelidir. Bu çalışmada uygulanan anket sonuçlarına göre gönüllülerinin önceliklerinin sırasıyla; öz değerlerini geliştirme maksatlı, topluluk aracılığı ile öğrenmek için ve daha sonra da bireysel ilişkiler geliştirme gibi sebeplerin gönüllüyü gönüllü olmaya motive eden faktörlerin başında olduğu gözlenmiştir. Even though studies having been conducted related to voluntary service by the researchers and the importance of volunteer activities has been increased in recent years, there are significant information needs in the literature. Understanding the motivation of youth who are the most dynamic element of volunteerism will contribute a lot to volunteer activities to be conducted in the future. The main purpose of this study is to determine the motivation of the volunteer giving services in the local NGOs and identify the reason why they want to be a volunteer in the context of sustainable volunteering. As mentioned in the United Nations Volunteering Report (2018) volunteers are one of the major actors in building a strong society. Identify the actor and its motivation is one of the best ways to make them give huge contributions to nonprofit Organization (NGO). The experience that volunteer will gain as they are working in a Nonprofit organization should share with the volunteer clearly in advance. The most appropriate areas where a volunteer can work effectively should identify. We should allow them to work in the area where they are interested in. Based on the survey results, the priorities of the volunteers are; enhancing self-worth, learning through community, and then to develop individual relationships are the external factors that make the volunteer motivating to become a volunteer.
Bu çalışmada; göç olgusu ve uluslararası göç-sivil toplum ilişkisi Suriyeli göçmen STK’lar üzerinden incelenmiştir. Bu bağlamda çalışmada, uluslararası göçün bizzat sivil toplum kuruluşlarının oluşmasına bir neden teşkil etme durumu Türkiye üzerinden incelenmiştir. Sivil toplum kuruluşları, çok farklı ihtiyaçlardan ve sebeplerden hareketle kurulan oluşumlardır. Göç olgusunun da sivil toplum kuruluşlarının oluşmasına ve STK’ların çalışma şartlarını oluşturmasına zemin hazırladığını söyleyebiliriz. Göçmenler, karşı karşıya kaldıkları sorunlara çözüm bulmak ve yaşanılan topluma uyum sağlayabilmek için faaliyet yürüten sivil organizasyonlar etrafında örgütlenme yollarına gitmektedirler.Son dönemlerde Suriyeli göçmenlerin kurmuş oldukları sivil toplum kuruluşları, göçmenlerin (sığınmacı, mülteci) korunmasında çok önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Bunun yanında Suriyeli göçmenler sivil toplum kuruluşları aracılığıyla göçün doğurduğu sorunlara kendi inisiyatifleriyle devlet dışında çözümler oluşturmaya ve sivil toplum yapılanmaları kurmaya başlamışlardır.
Politika Notu, 2025
Etkisi her geçen gün artan küresel çevre sorunlarıyla mücadelede, çevre ile yaşam arasındaki dengeyi sağlama konusunda devletlere, işletmelere ve hatta bireylere önemli görevler düşmektedir. Küresel çevre sorunlarıyla mücadele etmek için sorumluluk alan sivil toplum kuruluşları hem birer aktör olarak hem de diğer aktörleri birbirine bağlamak için çalışmaktalar ve gün geçtikçe etki sahalarını artırmaktadırlar. Sürdürülebilirlik kültürünü inşa etmek için çabalayan uluslararası çevre STK’larına paralel olarak Türkiye’deki çevre ve diğer STK’ların çevre uygulamalarına katılımı ve sürdürülebilir kalkınma için gereken amaçlarda işbirliği yapmaları vurgulanmaktadır. Aynı zamanda küresel çevre sorunlarıyla mücadele etmek ve uluslararası alanda işbirliğine entegre olunması için STK’ların uluslararasılaşma konusundaki eksiklikleri ve sürece uygun dönüşümleri öne çıkarılmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının yeşil organizasyon ve yeşil insan kaynakları yönetimi açısından ele alınmasının öneminden hareketle bu çalışmada, sürdürülebilir kalkınmada sivil toplum kuruluşlarının etkilerinin artırılması ve çerçevelerinin genişletilmesi adına hem sivil toplum kuruluşlarına hem de politika yapıcılara öneriler sunulmaktadır.
2019
Değerler eğitimi, bireyin temel insani değerleri kazanması, bu değerleri davranışa dönüştürmesi, karakterini bu değerler temelinde şekillendirmesi için verilen, hayat boyu ve her sosyal alanda süre gelen bir eğitimdir. Aile’ de başlayan, okul ve çevrenin etkisiyle şekillenecek olan bu sürecin unsurlarından biri de Sivil Toplum kuruluşları’ dır. Bu araştırma da sivil toplum, ve sivil toplumun en önemli göstergesi olan Sivil Toplum Kuruluşları ve bu kuruluşların faaliyetlerinin Karakter ve Değer Eğitimi sürecindeki rolü; kendi yöneticilerinin görüşleri doğrultusunda incelenerek açıklanmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma katılımcılarını İstanbul ilinde faaliyet gösteren 15 STK yöneticisi oluşturmaktadır. Araştırmada veriler, görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Verilerin analiz edilmesinde betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda STK’ların değerler eğitimindeki etki ve katkısı, yapılan faaliyetlerin kazanımları ve değer eğitimi sürecini iyileştirmeye yönelik görüş ve önerileri belirtilmiştir. Okul – STK iş birliğinin arttırılmasıyla daha etkin ve verimli bir değer eğitimi sürecinin gelişeceği, STK faaliyetlerinde bulunan öğrencilerin olumlu bir karakter geliştirmesine katkı sağlayabileceği tespit edilmiştir. Anahtar sözcükler: Değer, Değer Eğitimi, Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşu
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2013
Öz : Çevre sorunları yaşam kalitesini düşüren, hatta kimi zaman yaşamı tehdit eden sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevre sorunlarının önlenmesine dair ortaya konulan yöntemlerin, insanlarda çevre bilinci ve duyarlığı sağlanmadıkça başarıya ulaşamayacağı bilinmektedir. Çevre bilinci kazandırmak ise çevre eğitimi yoluyla mümkündür ve çevre eğitiminde olabildiğince çok bireye ulaşmak, olumlu sonuç almak için önemlidir. Ayrıca toplumu etkileme ve yön verme niteliği bulunan kamu örgütleri, sivil toplum örgütleri ve medya, çevre eğitiminde diğerlerine göre daha önemli aktörlerdir. Ülkemizde okul öncesinden yükseköğrenime kadar örgün ve yaygın eğitimin büyük oranda kamu örgütlerince yürütüldüğü, düzenlendiği ve denetlendiği görülmüştür. Ülkenin neredeyse tamamına ulaşabilen geniş örgütsel yapıya sahip bu kamu örgütlerinin, potansiyellerini yeterince kullanmadıkları ve çevre eğitiminde daha etkili olabilecekleri saptanmıştır. Ülkemizde çevre eğitiminin örgün ve yaygın eğitimde oldukça yetersiz olduğu tespit edilmiş ve buna yönelik eleştiri ve önerilerde bulunulmuştur. Sivil toplum örgütlerinin ve medyanın halkta çevre sorunlarına yönelik farkındalık oluşturma ve sivil inisiyatifi harekete geçirmede önemli oldukları görülmüştür. Ülkemizde çevre eğitimi için sivil toplum örgütlerinin ve medyanın faaliyetleri yetersiz görülerek daha neler yapabileceğine yönelik öneriler sunulmuştur.
II. INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON INTEGRITY OF TRADITION AND KNOWLEDGE IN SOCIAL SCIENCE
Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Ahilik örgütlerinin topluma verimli hizmet sunabilmesi için bilgi bütünlüğü çerçevesinde bazı temel ilkeleri sahip olmalıdır. Bu ilkelerin temelinde “din-ahlak-kültür-medeniyet-değer” kavramları üzerinde durulmuştur. Bu makalede on tane temel STK’nın sahip olması gereken ilkeler açıklanmaktadır. Bu ilkeler ahlak, meşruiyet, estetik, liyakat, iyilik, samimiyet, adalet, liderlik, iştirak ve istişare ve de hesap verebilirliktir. Bu ilkelerin analizi edebilmek için makalede hem nitel hem de nicel yaklaşımlar benimsenmekle birlikte, içerik analizi daha fazla önem verilmiştir. Çalışmada Türkiye’de bazı Vakıflar Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi, Yeni Dünya Vakıf, Asma Köprü, Bereket Vakıf ve İslam Düşünce Enstitüsü gibi hizmetleri gözlem olarak incelenmiştir. Makalede Yeni Dünya Vakıfın tarafından düzenlendiği STK’nın değerleri olan Amel-i Salih gelişmiş haline getirmiştir. Makalede ilkelere sahip olan bir STK’nın, olmayanlardan topluma daha verimli hizmet edebileceğini bir hipotezi test edilecektir. Makalede şu soruya da cevap verecektir: STK’lar topluma verimli hizmet edebilmesi için hangi ilkeler sahip olmalı? Bu ilkeleri herhangi bir STK’nın topluma verimli hizmet edebilmesi için sahip olmasını önermektedir
ÖZ Toplum, sürekli büyüyen ve çeşitlenen bireylerden oluşan canlı bir varlıktır. Toplumdaki çeşitlenen bireyler, taleplerin ve ihtiyaçların artmasına neden olur. Taleplerin karşılanması, toplumun iyilik halinin devamı, devletin görevidir ve bunu kendi kuruluşlarıyla sağlaması mümkündür ancak tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi zordur. Toplumun modern dünyada oluşan arz-talep dengesizliğini 'yumuşatabilmek' için örgütlenmesi gerekir. Doğasında çokseslilik barındıran sivil toplum, devlete karşı toplum ihtiyaçları için baskı unsuru oluşturan dayanışmacı ve savunmacı bir anlayıştır. Gelişmiş ülkelerde sivil toplum anlayışı, toplum için çok önemli bir konuma sahip iken gelişmekte olan ülkemizin kadrajından bakıldığında bu anlayışı toplumun ne kadar özümseyebildiği sorusuna cevap aramak gerekir. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Toplum, Sivil Toplum, Sivil Toplum Örgütleri, Sosyal Hizmet, Sosyal Çalışma CİVİL SOCİETY FROM TURKEY THE PERSPECTİVE AND SOCİAL SİGNİFİCANCE İN SOCİAL SERVİCE FRAMEWORK OF CİVİL SOCİETY ORGANİZATİONS ABSTRACT Society is an organism that is composed by diverse individuals and grows constantly. The diverse individuals in society causes an increase in demands and requirements. The state’s duty that is maintain well-being of society and response growing demand is providing mostly by government agencies. The supply-demand imbalance of society in the modern world is avoiding by organized society. Civil society with “polyphony” is a mentality that include solidarity and defensive elements against the government for community requirements. In terms of Turkey, an answer should be investigated to how could assimilate developing countries the mentality of civil society, while the mentality in the developed countries has a very important location. Key Words: Turkey, Society, Civil Society, Civil Society Organizations, Social Service, Social Work
Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin 11'incisi "Sürdürülebilir Kentler ve Topluluklar" başlığını taşımakta ve bu başlık altında kentleşmenin giderek hızlanacağı ve 2030 yılında dünya nüfusunun %60'ının kentlerde yaşayacağı öngörülmektedir. Bu hızlı kentleşme sürecinde hedef daha "kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir" kentler yaratmaktır (UN Sustainable Development Goals, 2021). Yaşadığımız son on yılda, kentleşme üzerindeki en büyük baskı göç hareketlerinden gelmiştir. Bu nedenle "dirençli kentlerin" en önemli hedeflerinden biri kentlerin bu göç hareketlerine verecekleri "kapsayıcı, sürdürülebilir"
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.