Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
8 pages
1 file
Günümüz mimari tasarımların da strüktür-malzeme-biçim ilişkisi artık 20. yy başlarında modern mimarlık hareketinin tanımladığı düşünsel yapıdan başka bir boyut almıştır. Plan, strüktür, cephe tasarımı hiyerarşik düzeni içinde gelişen mimari tasarım parça-bütün ilişkisi içinde oluşan mimari bir tutumdur. Bu çerçevede malzeme daha çok tekil bir eleman olarak düşünülmüş, tasarımın ana unsurundan çok giydirilen bir kılıf, örtü elemanı gibi ele alınmıştır. Oysaki günümüz Çağdaş Dünya Mimarlığı'nda böyle bir hiyerarşik planlama olmadan hepsinin bir eleman gibi çalıştığı tasarımlar gündemdedir. Örneğin, Toyo Ito Mimarlığı'nda yüzeyin kendisi malzeme, cephe ve aynı zamanda strüktürüdür. Böyle bir çözümleme iç-dış mekân ayrımından çok, her şeyin bir bütünü oluşturduğu, yani parçalardan değil bütünden oluşmuş, parçalanamayan bir planlamaya gidilmesi öngörülmektedir. Bütüncül çözümlemelerde, sistemin kendisi malzemenin tamda kendisidir. Bu anlamda Türkiye'de de bu planlama anlayışını sürdürebilecek malzeme ve strüktür deneyleri üzerine yoğunlaşılması gerekmektedir. Ayrıca böyle bir planlamanın başlaması için malzeme üreticileri ile mimarlık şirketleri arasındaki iletişimin de geliştirilmesi gerekmektedir. Malzemenin tekil bir eleman olarak düşünülmesi, tasarımın ana unsurundan çok giydirilen bir kılıf, bir örtü elemanı gibi düşünülmesi onun önemini aslında göz ardı etmemize sebebiyet vermektedir. Sonuç olarak, bütün bu kavramsal çerçevede dünyada ele alınan strüktür-malzeme-biçim ilişkisi üzerine Toyo Ito Mimarlığı'ndan örnekler verilerek Türkiye'de de bu sistemin nasıl ele alınabileceği üzerine bir ön çalışma yapılması hedeflenilmektedir.
Günümüz mimari tasarımların da strüktür-malzeme-biçim ilişkisi artık 20. yy başlarında modern mimarlık hareketinin tanımladığı düşünsel yapıdan başka bir boyut almıştır. Plan, strüktür, cephe tasarımı hiyerarşik düzeni içinde gelişen mimari tasarım parça-bütün ilişkisi içinde oluşan mimari bir tutumdur. Bu çerçevede malzeme daha çok tekil bir eleman olarak düşünülmüş, tasarımın ana unsurundan çok giydirilen bir kılıf, örtü elemanı gibi ele alınmıştır. Oysaki günümüz Çağdaş Dünya Mimarlığı'nda böyle bir hiyerarşik planlama olmadan hepsinin bir eleman gibi çalıştığı tasarımlar gündemdedir. Örneğin, Toyo Ito Mimarlığı'nda yüzeyin kendisi malzeme, cephe ve aynı zamanda strüktürüdür. Böyle bir çözümleme iç-dış mekân ayrımından çok, her şeyin bir bütünü oluşturduğu, yani parçalardan değil bütünden oluşmuş, parçalanamayan bir planlamaya gidilmesi öngörülmektedir. Bütüncül çözümlemelerde, sistemin kendisi malzemenin tamda kendisidir. Bu anlamda Türkiye'de de bu planlama anlayışını sürdürebilecek malzeme ve strüktür deneyleri üzerine yoğunlaşılması gerekmektedir. Ayrıca böyle bir planlamanın başlaması için malzeme üreticileri ile mimarlık şirketleri arasındaki iletişimin de geliştirilmesi gerekmektedir. Malzemenin tekil bir eleman olarak düşünülmesi, tasarımın ana unsurundan çok giydirilen bir kılıf, bir örtü elemanı gibi düşünülmesi onun önemini aslında göz ardı etmemize sebebiyet vermektedir. Sonuç olarak, bütün bu kavramsal çerçevede dünyada ele alınan strüktür-malzeme-biçim ilişkisi üzerine Toyo Ito Mimarlığı'ndan örnekler verilerek Türkiye'de de bu sistemin nasıl ele alınabileceği üzerine bir ön çalışma yapılması hedeflenilmektedir.
Üçüncü boyutta üretmek: Bir mimari tasarım stüdyosu örneği, 2021
Mimarlık tarihi boyunca maketle ifade yöntemi en önemli araçlardan biri olarak kullanılagelmiştir. Mimari nesnenin zihindeki soyut temsili, maket aracılığıyla duyularla algılanabilen somut bir hale geçerek deneyimlenebilmektedir. Özellikle iki boyutlu tasarım araçlarına destek olarak gelişen maket, günümüzde tasarım eğitiminde yaratıcı bir ifade biçimi alarak tasarım fikrinin üretilmesinde etkili rol oynayan bir öğrenme aracıdır. Mimarlık eğitiminde maket çalışmaları, yaparak öğrenilen mimarlık bilgisinin üretildiği, paylaşıldığı ve son olarak da biçimlendirildiği dinamik bir süreci kapsamaktadır. Dolayısıyla maketin, mimarlık eğitiminde "bir tasarım, uygulama ve sunum aracı" olarak önemli bir rolü bulunmaktadır. Son yıllarda maketin mimarlık eğitimindeki yerinin, değişen tasarım yaklaşımları ve ortaya çıkan yeni mimari temsil araçları ile birlikte dönüşüm geçirdiğini söylemek mümkündür. Özellikle bilgisayar simülasyonlarıyla birlikte maketin sunum aracı olarak önemi azalmış olmasına rağmen, bir tasarım ve uygulama aracı olarak kullanımı halen önemini korumaktadır. Bu çalışmanın amacı, mimarlık eğitiminde maketle üretmenin önemini vurgulamak ve bir tasarım aracı olarak nasıl işlevlendiğini ortaya koymaktır. Çalışmada örnek olay incelemesi kapsamında Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin "Mimari Tasarım III" stüdyosunda (2015) ürettiği öğrenci projeleri ele alınmıştır. Proje süreci değerlendirildiğinde, temel bulgu "süreç odaklı tasarım anlayışı" çerçevesinde öğrencilerin maketi bir üretim yöntemi olarak kullanıp arazi analizinden başlayarak üç boyutlu hacimsel niteliği ve topoğrafyası ile ilişkisi içinde düşünmeyi öğrenmeleridir. Bu öğrenimle birlikte proje üretme biçimleri ve yöntemleri iki boyutlu üretimlerden farklılaşmaktadır. Sonuç olarak tasarım sürecinin en başında maket yaparak araziyi tanımak ve potansiyellerini belirleyerek tasarımı üçüncü boyutta algılamak, mimarlık eğitimini zenginleştirdiği ortaya çıkmıştır. Bu ifadeden yola çıkarak stüdyoda üç boyutlu yaparak düşünme ve üretimin, öğrencilere tasarımın bilgi alanı ile yüzleşme açısından katkı sağlayacağı ortaya konulmuştur.
1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Trabzon / Türkiye 2 Altınbaş Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İstanbul / Türkiye Öz: Strüktür; genel anlamda taşıyıcı elemanların oluşturduğu sistemler bütünü olarak ifade edilir. Strüktürün biçimlenişi diğer tasarım dalları gibi mimari anlatımı da etkilemiştir. Mimarinin ayakta kalmasını sağlayan strüktür; aynı zamanda biçimin de oluşmasına yardım eden bir ilişkiler bütünüdür. Özellikle modern mimari ile yeni malzemeler ve teknolojinin sunduğu imkanlar, strüktürün tasarımda taşıyıcı bir yapı elemanı olmasının yanında önemli bir görsel öğe olmasını da sağlamıştır. Günümüzde; birçok yapıt belli bir düzen ile yanyana gelerek hacim oluşturur, bu da strüktürün bir sonucudur. Strüktür, sadece mukavemeti sağlayan bir örüntü değildir; aynı zamanda iç tasarımı oluşturan her bir tasarımın kendisini oluşturmaktadır. İç mekanda strüktür ilişkisi, mimari ya da mekana eklenen öğeler ile tanımlanmaktadır. Bu kapsamda öncelikle strüktür kavramı tanımlanmış ve yapılan literatür çalışması ile iç mekanda strüktürün kullanımı konusu üzerinde durulmuştur. Çalışma iç mimari bileşen ve öğelerin tasarımında strüktür kullanımının irdelenmesi amaçlanmaktadır. Ertaş Günal'ın 2007 yılında belirlediği strüktür türlerindeki sınıflama temel alınarak iç mimari tasarımı etkileyen bi-leşen ve öğeler; örnekler üzerinden mekansal, donatı ve aksesuar kurgusu açısından irdelenerek kullanıldıkları yere göre sınırlayıcı, yönlendirici, odaklayıcı, simgesel gibi çok farklı roller üstlendikleri görülmüştür. Ayrıca iç mekanda strüktür kullanımı; tasarımların biçimlenişini, yapısal özelliklerini ve malzemelerini etkilediği ortaya konmuştur. Böylelikle, strüktürün iç mimari de bir tasarım elemanı olarak da kullanılabileceğinin altı çizilmektedir. Anahtar Kelimeler: Strüktür, Strüktür Türleri, Biçim, İç Mimari Tasarım GİRİŞ ve KURAMSAL ÇERÇEVE Strüktür kavramı farklı bilim dallarında yeri olan bir kavramdır. Anlamı çeşitli bilim dallarına göre değişmekle beraber, temelinde bütünden ve onu oluşturan parçalardan ibaret bir ilişkiler sistemi oluşu, düzeni, bütünü, temel oluşumu ifade etmesi yatmaktadır (Ertaş Günal, 2007:13). Latince 'Stuare 'sözcüğünden gelen İngilizce 'Structure' sözcüğünün karşılığı Türkçede inşa etmek anlamı ile bağdaştırılan 'strüktür' sözcüğüdür. Fakat strüktür sözcüğü inşa etmekten daha fazla tasarım ile ilgili soyutlamaları da içinde barındırmaktadır. Soyut-lamalar strüktürün kendini ifade etme biçimi ile anlam kazanmaktadır (Demirkan, 2006:12). Faruk Atalayer ise strüktürü "Statik olarak ölçülebilen iç yapı sistemidir. Hareket etmeyen nesnelerin, üzerindeki kuvvet ve ağırlık ölçülerinin, matematiksel dengesi 'statik'dir. Sütrüktür, nesne ve varlığı ayakta (Yerçekimine karşı) ve dengede tutan, iç yapının ölçüsel sistemi, düzenidir" olarak açıklamaktadır (Ataleyer, 1994:205). "Eş ya da
Katılım olgusu bir şeyin parçası olma, somut ya da soyut bir durumla bir arda olma halini ifade etmektedir. Bunu gerçekleştirebilmek için de katılımcı olarak katılımda bulunulacak bir durumun/ortamın olması gerekmektedir. Bu eylem her alanda kendisini gösterse de özellikle tasarım disiplininde sıklıkla görmek mümkündür.
KENTSEL AKUPUNKTUR’ YEŞİL TASARIM ARACILIĞI İLE KENTSEL YENİLEME, 2017
2011
Dünyayı her alanda büyük ölçekte etkilemiş olan Endüstri Devrimi, geleneksel mimarlık anlayışını değiştirmekle kalmamış, yeni yapım sistemleri, malzeme türleri, bilgisayar teknolojisinin kullanımı ve bilimsel çalışmalar ile mimarın rolü ve mimarlık uygulamalarında kökten değişime neden olmuştur. Yeni teknolojiler, bilimsel gelişmeler ve üretim metodları, yapı malzemelerinin çeşitliliğini hızla artırmıştır. Bu artış, mimarın yapım sürecindeki rolünü etkilerken, malzeme seçim süreçlerini de değiştirmiştir. Geçmişte, insanların yakın çevrelerinden bularak kullandıkları malzemelerden üretilen yapı elemanları, belirli standardizasyonlara sahip katalogların, reklam cümleleri ile dolu broşürlerin, malzeme alanındaki yayınların ve hatta televizyon reklamlarının nesnesi olmuşlardır. Tasarımdan üretime, tüm malzemeleşme sürecini takip eden ve uygulayan mimarın yerini ise içeriği tasarımcı tarafından anlaşılır olmayan bu yayınlardan seçim yaparak ve yerinde uygulamasını dahi çoğu zaman kontrol etmeyen mimar almıştır. Endüstri Devrimi’nin mimarlık alanında getirdiği temel yeniliklerden birisi ise Endüstrileşmiş Yapım Sistemleri’nden bahsedilmeye başlanmasıdır. Yapının bütününün endüstriyel imalat süreçleriyle elde edilmesi, günümüzün en önemli problemlerinden birisi olan çevresel problemlere yanıt verecek, performans tabanlı yapı sistemlerinin uygulanabilmesini sağlayacak potansiyele sahiptir. Bu alanda pek çok kuramsal araştırma ve deneysel çalışma bulunsa da, günümüzde endüstrileşmiş yapım süreçleri, endüstriden elde edilen yapı elemanlarının organizasyonuna dönüşmüş, mimarın yapıyı bütünleşik olarak ele aldığı örnekler sınırlı sayıda kalmıştır. ix Yapım süreçlerinin karmaşık ve çok aktörlü yapısı, hızlı bir şekilde sürekli gelişen yapı malzemeleri sektörünün ürün çeşitliliğinin sürekli artması, bu alanda seçim yapılabilmesi için çeşitli aktörler arasında bilgi aktarımının da düzenlenmesini gerektirmiştir. Bu amaçla ortaya konan “veri enformasyon sistemleri”, yapı malzemelerinin seçiminde kullanılan kaynaklara ve bilgisayar destekli tasarım yazılımlarına da temel oluşturmaktadır. Ancak burada sunulan bilgi ve bu bilginin sağladığı standartlarla çalışan kataloglarda ekonomik kaygının daha öncelikli olduğunu ve çoğunun yapı malzemeleri endüstrisinden beslendiğini görmekteyiz. Günümüzde mimarlığı ilgilendiren kültürel, sosyal, ekonomik ve çevresel problemler göz önünde bulundurulursa, tasarlanan yapım sistemi ve kullanılan malzemelerin, performans odaklı olması önemlidir. Deneysel çalışmalardan gördüğümüz kadarıyla, bu tür yapı elemanlarının tasarlanmasında birbirine zıt talepler ve parametrelerin karşılıklı optimizasyonu sağlanmaktadır. Yapı malzemelerinin üretilmesi alanında pek çok strateji ve taktik geliştirilmekte, bunlar genel anlamda bir sonuç ürünü değil sistemi ifade ettiğinden pek çok kaynakta “malzeme sistemleri” olarak adlandırılmaktadır. Malzeme sistemlerinin oluşturulmasında, bilgisayar destekli tasarım ve üretim yöntemleri kullanılmaktadır. Bu metodolojinin günümüz yapı üretim süreçlerinde etkili olabilmesi için, farklı alanlar gibi görünen yapı enformasyon sistemleri, bilgisayar yazılımları, eklentileri ve malzeme sistemleri konusunda yapılan araştırmalar birbirinden beslenip, etkileşimde bulunabilir.
Humanities Sciences, 2020
BİYOMİMİKRİ: DOĞAYLA UYUMLU YENİ BİR TASARIM MODELİ ÖZ Biyomimikri, genel olarak, CO2 salınımının azalması, sağlığı olumlu yönde etkilemesi, doğal havalandırma ile ek havalandırma sistem ve masraflarının ortadan kalkması, sonsuz güneş ışığı ile birlikte sınırsız elektrik üretimi ve bu sayede tükenen enerji kaynaklarından olan fosil yakıtların kullanılmaması ve çevreye zararlı emisyonların salınmaması vb. unsurlarla ekolojik dengeye katkı sağlar. Tasarım bağlamında biyomimikri ise, doğanın evrimsel süreç içinde geliştirdiği çözümlerin incelenerek tasarım alanına aktarılması anlamına gelir. Disiplinler arası iş birliğini gerektiren bu tasarım modelinde hedef, doğayı örnek alarak çözüme ulaşmaktır. Biyomimikri ile tasarımlar problem ya da çözüm odaklı yaklaşımlar olmak üzere iki şekilde irdelenir. Teknolojinin gelişimi ve tasarım üzerine etkisinin incelendiği bu çalışmada biyomimikri doğayla dost alternatif bir tasarım modeli olarak tanıtılmış ve çeşitli disiplinleri kapsayan örnekler üzerinden açıklanmıştır. Teknolojinin yardımıyla herhangi bir enerji tüketmeden ekosistemsel düzenin yapılar ve ürünler üzerinde uygulanması incelenmiştir. Bu durumda günümüzde gittikçe artan teknoloji kullanımlarının hayatımıza kattığı kolaylıklar ile birlikte sıkıntıları da ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma tasarım alanında biyomimikrinin temel ilkeleriyle uyumlu, ekolojik duyarlılığa sahip ve doğa dostu bir anlayışın oluşturulmasını amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Biyomimikri, Ekoloji, Sürdürülebilir Tasarım, Yeni Tasarım Modelleri, Teknoloji BIOMIMICRY: A NEW DESIGN APPROACH HARMONIOUS WITH NATURE ABSTRACT Biomimicry, in general, contributes to ecological balance as it helps reduce CO2 emissions in buildings, positively affects health, eliminates the need for natural ventilation and additional ventilation systems and costs, unlimited electricity generation with endless sunlight, thus eliminating fossil fuels from depleted energy sources and ecological balance such as not releasing harmful emissions to the environment. Biomimicry, in the context of design, is the transferring of solutions nature have developed through its evolutional process into the field of design. The aim of this model where an interdisciplinary approach is required is to achieve a design solution through the imitation of nature. Biomimicry model is examined in two categories which are problem-based and solution-based approaches. In this paper where the development of technology and its effects of nature is evaluated, biomimicry is understood as a design model harmonious with nature and is exemplified through different disciplines. The effects of ecological system on structures and products with the help of technology has been examined. In this case, nowadays the growing use of technology creates ease and grace in our daily life as well as problems and hardships. This study aims at developing an environmentally-wise and ecologically-friendly understanding in the field of design which is aligned with the core principles of biomimicry.
Ege 6. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, 2022
Seyir appears as a concept in Abdülbaki Nasır Dede's book Tedkik ü Tahkik: “Çargâh, acem ve gerdaniye ve muhayyer perdesinde ziyade seyir ile sabâ agaze edip çargâh perdesinde karar ider”. Description and training of makams in edvars written since the 17th century; The frets used in the maqams, the relations of the frets with each other, were made with a method called meşk, taking into account the course of the maqam. It is seen that the theory system of Turkish Maqam Music began to change more radically with the effect of the rational thought structure formed after the establishment of the Republic of Turkey. In this direction, it was agreed to use the western notation in transcribing Turkish maqam music, and the pitch intervals were determined accordingly. In this process, the concept of interval rather than fret, and scale rather than maqam became widespread. However, Rauf Yekta Bey and Hüseyin Sadettin Arel, the first representatives of this understanding, continued to use seyir in their maqam narrations. In our study, the functionality and the method of seyir in Turkish maqam music education are discussed. In this context, the main subject of our study is how to make a composition of seyir in any makam and what features of the makam should be considered.
Modern şiirde bir bağlam sorunu olduğu, "modern şiirin modern insanın bir sunumu olduğu, dolayısıyla modern insanın kendinde bir bağlam sorunu olduğundan şiirinde de bu sorunun olmasının doğal olacağı" gerekçesiyle açıklanamayacak kadar aşikardır. Kendisine haksız bühtanların edildiği eski şiirle yeni şiiri bu sorun çerçevesinden irdelemeye çalışan bir çalışma...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
IDA: International Design and Art Journal, 2020
Tojdac, 2021
master's thesis, 2017
The Journal of Academic Social Science Studies, 2015
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S, 2003
6. Uluslararası Mühendislik Mimarlık ve Tasarım Kongresi, 2020
TURKISH STUDIES/TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI, 2013
Sosyal Bilimler Işığında Doğa, İnsan, Toplum ve Kültür, 2021
Yapı Dergisi, 2020
Yapı Malzemeleri Kongresi ve Sergisi 2012
ISTEM (İslâm, San'at, Tarih, Edebiyat ve Mûsıkîsi) Dergisi, 2018
Birinci Basım, 2019
PRAKSİS, 2012
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI 533, 2023