Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2011, Hakikat ve İnsan Hakları (ed. Özkan Ağtaş-Bişeng Öztürk), Dipnot Yayınları, s. 152-208
…
33 pages
1 file
Geleneksel yönetim anlayıslarına egemen olan “gizlilik” anlayısının yerini “açıklık”, “yönetimde seffaflık” gibi terimlere bırakmasıyla birlikte, günümüzde önem kazanan ve bu degisimi anlamlandıran bir hak olarak ‘bilgi edinme hakkı’ çalısmamıza konu edinilmistir. Çalısmada öncelikle bahsedilen terimler kavramsal çerçevede incelenmeye çalısılmıstır. Daha sonra yönetim anlayısındaki degisimle birlikte ortaya çıkan bu hakkın gelisimi ve tarihsel süreci, öncelikle dünya, sonrasında Türkiye bakımından degerlendirilerek günümüz yasal düzenlemeleri üzerinde durulmustur. Ayrıca çalısmamızda bilgi edinme hakkı, demokratik yönetimin üç önemli ayagından biri kabul edilerek, bu hakkın demokratik bir yönetim ve hukuk devleti için gerekliligi vurgulanmıstır.
Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
The right to correspondence has been an area where public authorities have intervened more with the nascent technology in the last 50 years. Therefore, it is not a coincidence that countries enact provisions that entail interception or detection of communication to their criminal laws. One of the main interventions in question is the prevention/censorship of correspondence. However, when it comes to censoring or blocking letters, those who are most affected by this situation will undoubtedly be prisoners. Because the only connection of prisoners with the outside world is sending/receiving letters. Therefore, in this study, the right to correspondence has been explained and in the light of its interpretations of jurisprudence in similar cases. Furthermore, this right is comparatively examined in terms of the interference of prisoners in communication with the outside world in the verdicts of the Turkish Constitutional Court, the European Court of Human Rights and the US Supreme Court. Finally, in the last part, the reasons for different interpretations in similar cases are dwelled on.
IV. ULUSLARARASI İLETİŞİM SEMPOZYUMU: DiJİTAL ÇAĞDA DEZENFORMASYON, 2024
Yapay zekâ; makinelerin, insanların yaptıkları işlerin benzerlerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan ve tamamlanan her sürecin ardından elde ettiği deneyimle biliş ve öğrenme düzeyini yükselten bir sistemdir. Ancak yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşması, insanın özne olarak toplumsal rolünü aşındırırken bir yandan da bilginin sıradanlaşmasına, kaynağının sorgu- lanmamasına, metin ve görüntülerle olay ve olguların manipüle edilmesine neden olabilmektedir. Bu durum, hakikatin önemli görülmediği bir dijital çağın oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Buradan hareketle bu çalışma, eleştirel medya okuryazarlığı ile sosyal medya okuryazarlığının eleştirel ve sorgulayıcı yaklaşımlarını temel alan bir yapay zekâ okuryazarlığına dikkat çek- meyi amaçlamaktadır. Çünkü yapay zekâ uygulamalarının haber medyası ve sosyal medya gibi alanlar başta olmak üzere tüm sektörlerde yaygınlaşmasının potansiyel sonuçlarıyla başa çıkılmasının ve buna yönelik tedbirler alınmasının en önemli yolu, sorgulayıcı ve eleştirel nitelikte bir yapay zekâ okuryazarlığından geçmektedir. Bu bağlamda çalışmada, öncelikle yapay zekâ teknolojisinin gelişim sürecine, kullanım alanlarına ve uygulama pratiklerine değinilmektedir. Ardından dijital çağ ve dijital kültür bağlamında hakikat olgusu ele alınmaktadır. Sonrasında ise, eleştirel medya okuryazarlığı ve sosyal medya okuryazarlığı çerçevesinde bilginin hakikiliğini gözeten bir yapay zekâ okuryazarlığı kavramına odaklanılmaktadır.
Adalet Bakanlığı, 2017
Bilsel adaletsizlik bağlamada yargılamada ortaya çıkan sorunlar tartışılmaktadır.
Kırık Saat , 2020
Türkiye'de ister adalet arayışının, isterse siyasi eleştirinin konusunu oluştursun, devlet suçlarıyla ilgili yürütülen hukuki süreçler ekseriyetle, gözümüzle, kulağımızla tanık olduğumuz hakikati hedef alan bir saldırı olarak örgütlenir. Yüzlerce insanın, yakınlarının gözü önünde kaçırılıp bedenlerinin ıssız yol kenarlarında, mezralarda, su kuyularında bulunduğu, kimisinin evlerinin içinde yakılarak can verdiği, tesadüfen hayatta kalanların ise paramparça yaşamlarına kazınan cinayetler, mahkeme kararlarına "soyut iddialar" olarak geçer. Oysa failleri hukukun mührüyle gizlenen ve soyut iddiadan ibaret kılınan cinayetler, sevdiklerini kaybedenlerin hafızasında yası tutulamamış kayıplar ve inkâr edilmiş hakikatler olarak yaşamaya devam eder.
2024
It is observed that people living in different times and places agree on certain moral judgments. Judgments such as "Stealing is wrong" or "It is good to help those in need" are common moral judgments accepted in various cultures. Examining such judgments necessitates investigating what makes these judgments good or bad. In the contemporary era, this investigation is undertaken by metaethical theories. Contemporary meta-ethical discussions are primarily dominated by two major theories: moral realism and moral anti-realism. When evaluated from a perspective that examines the problem of moral knowledge and action, these two major theories address the issues concerning the nature of moral facts and moral knowledge. Within this context, both moral realism and moral anti-realism are expected to provide answers to three fundamental questions: “Is it possible to know moral truths?”, “How is moral knowledge acquired?”, and “What is the relationship between knowledge and action?”. Within the scope of this thesis, we embark on a critical assessment of the solutions offered by both moral realism and moral anti-realism to these fundamental questions. Through this assessment, we will highlight the inherent problems within each of these theoretical frameworks. Subsequently, we will endeavor to propose a solution to the aforementioned problems by drawing upon the rich intellectual resources of the Islamic thought tradition. In the context of this solution proposal, we began by identifying the problems stemming from the structures of moral realism and moral anti-realism. Subsequently, we provided elucidations as to why these identified problems fall short in adequately explaining the nature of morality. Building upon these elucidations, we endeavored to formulate a contemporary proposal by drawing upon the insights of Mutazilite thinker Qadi Abd al-Jabbar's theory of aspects and the resources of Peripatetic philosophy. Within the context of this proposal, we argued that Qadi's theory paves the way for an explanatory framework that blends naturalistic and divine command theories. We buttressed these assertions with Avicenna's elucidations on self-awareness and the theory of emergence.
2015
The consciousness, which is special to human being and defined as ability to be aware of subjective and objective reality, is one of the essential concepts of psychology and philosophy. Besides, the consciousness has an important space in fiqh/law. This article aims to prove the importance of the consciousness in this field throughout its effect on the rights. In this context, firstly the concepts of right-oriented consciousness and right consciousness are defined, then their effects on the rights are examined. And finally, the effect of consciousness on the elements, acquirement, using, protecting and ending of rights, are illustrated with examples. It will be useful, if needed, in the next fiqh/law studies to deal with concept of consciousness and some aspects of it as like sleep, hypnosis etc. in this regard.
Türkiye'de anayasa tartışmaları sürekli olarak gündemde kalmaktadır. Bunun değişik nedenleri olduğu söylenebilir. Kuşkusuz, bunlardan biri, anayasanın devletin temel kuruluşunu ve toplumdaki bireylerin hak ve özgürlüklerini düzenleyen temel yasa olması yüzündendir. Ama bu konunun sürekli olarak Türkiye'nin gündeminde kalmasının nedenini sadece anayasanın toplum açısından olan kritik önemine bağlamak doğru değildir. Asıl neden Türkiye'de anayasaların doğrudan demokratik süreçlerle değil, askeri müdahale dönemlerinin olağanüstü koşularında hazırlanmış olmalarıdır. Böyle olağanüstü koşullarda kabul edilmiş bir anayasanın üzerinde toplumsal uzlaşma bulunmadığı konusundaki eleştirilerin sonu gelmemektedir. Ülkede doğal siyasal yollarla gelişmiş, üzerinde toplumsal uzlaşma bulunduğu konusunda bir kuşku kalmayan, bir anayasaya kavuşmak bir özlem olarak çekiciliğini korumaktadır. Böyle bir özlemin bulunduğu bir toplumda, bu yazının "toplumların hak üretme kapasitesine sahip olduklarının farkında olmasının anayasa tartışmalarına getirebilecekleri üzerine " ţeklindeki baţlýđý yanlýţ anlaţýlmaya açýk olacaktýr. Bu baţlýk, hemen, bu yazýda, toplumlarýn tartýţarak kendi anayasalarýnýn geliţtirilmesinin gerekliliđinin savunusunun yapýlacađý kanýsýný uyandýracaktýr. Kuţkusuz bu gereklidir. Ama gerekli minimumdur. Bu yazýda bunun ötesine geçen bir hak üretme sürecinden söz edilmektedir. Anayasalarýn üzerinde uzlaţýlan az sayýdaki haklardan oluţan alanýndan deđil, hak üretmeyi hýzlandýran ve çeţitlendiren bir sürecin yaţam kalitelerimizi geliţtirmek açýsýndan öneminden sözedilecektir. Bu yazýda uygarlýk düzeyinin hak üretme kapasitesiyle yakýndan iliţkili olduđu savunulacaktýr. Eđer böyle bir iliţkinin anlamlý olduđu kabuledilirse anayasalarýn da toplumlarýn hak üretme ve çeţitlendirme süreçlerine açýk hale getirilmesi geređi ortaya çýkacaktýr. Bu yolla bu yazýnýn anayasa tartýţmalarýyla dođrudan bir iliţkisi kurulmuţ olacaktýr. Kuţkusuz günümüzde haklar alanýnýn ön plana çýkmasý, bireyin ön plana çýkmasý dolayýsýyladýr. Günümüzde bireylerin seçmeleriyle temelendirilmemiţ bir toplumsal iyi savunmak olanađý kalmamýţtýr. Siyasal rejimler meţruiyetlerini ancak halklarýnýn iradesine dayanarak kurabilmektedirler. Bu durumda bireylerin haklarýnýn ilgi odađýný oluţturmasýna ve ulus devletlerin aţýlmasýný gerçekleţtiren küreselleţme ve yerelleţme sürecinin geliţtiđi bir dönemde bireylerin haklarýnýn yeniden tanýmlanmaya çalýţýlmasýna ţaţýrmamak gerekir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 11 (2011 Bahar), Isparta, s. 53-77.
Ceza hukuku ve kriminoloji dergisi, 2023
3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 2004
Türkiye Adalet Akademisi Yargı Kararlarında Gerekçelendirme Çalışması Bildiriler Kitabı, 2022
GEÇERKEN DERGİSİ DİB, 2022
Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar IX Sempozyumu, 2021
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2020
Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, 2018
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2003
Türkiye adalet akademisi dergisi, 2023
Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi -BOZİFDER-, 2017