Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Kitap Bölümü
…
23 pages
1 file
Yılanı Öldürseler, Yaşar Kemal’in 1950 yılında Adana/Kozan Hapishanesinde tutuklu olduğu zamanlarda tanıştığı bir çocuğun yaşadıklarından yola çıkarak 1976’da kaleme aldığı bir romandır. Eser, 1982 yılında başrolünü Türkan Şoray’ın oynadığı, yine yönetmenliğini Türkan Şoray’ın yaptığı bir filme dönüştürülmüştür. Eserde çocuk yaştaki Hasan’ın içinde yaşadığı toplumun baskısıyla çok sevdiği annesini öldürmesi konu alınır. Esme (Hasan’ın annesi), hiç suçu yokken Büyükana tarafından suçlu ilân edilir. Buna önce oğulları sonra da köy halkı dâhil olur. Neticede anne Esme, oğlu Hasan’ın elinde törenin emrettiği çerçevede kurban anneye dönüşür. Hasan annesinin suçsuz olduğunu bilmektedir. Ancak köy yerinde Esme’nin başka erkeklerle birlikte olduğu hakkında çıkan dedikodular, Hasan’ın sürekli olarak namus kavramı üzerinden kışkırtılması bu sonucu hazırlar. Hasan’ı buhrana sürükleyen bir diğer nokta ise babasının öcünü alması gerektiğidir. Köy halkı çocuğun öldürülen babasının yılan, kurbağa, kertenkele donunda köy yerinde dolaştığını ve Hasan’ın annesini öldürmesi gerektiğini yoksa kanının yerde kalacağını söylediğini çocuğa sürekli telkin eder. Romanda Hasan’ın babası Halil’i öldüren Abbas, Halil’in kardeşleri tarafından öldürülmüştür. Ancak eserdeki diğer önemli kadın Büyükana bunu yeterli görmez. Oğlu Halil’in öldürülmesinden gelini Esme’yi sorumlu tutar ve onun da öldürülmesini ister. Ona göre asıl yılan, gelini Esme’dir. Esme’nin dillere destan güzelliğine karşı bütün köy tarafından duyulan kıskançlık da bu güzelliği yok etmeye yönelik olarak ortak hareket eder. Bu çalışmada hem roman hem de film üzerinden değerlendirme yapılmış; kadın cinsiyeti üzerinden işlenen cinayetin sorgulaması, toplumsal normlar, töre, kan davası, kıskançlık konuları ekseninde Esme’nin çıkmazı özelinde ele alınmıştır.
Geleneksel ve Modern Toplumdaki Normatif İşlevsizlik: Aylak Adam ve Yılanı Öldürseler Pek çok açıdan atomize olmuş bir şekilde yaşayan bireylerin oluşturduğu topluluklar kendilerini ayakta tutmak için ve esasen çoğu zaman toplum olmayı meşrulaştırmak için çeşitli kolonlara ihtiyaç duyarlar. Bu dayanaklar bazen kolektif hareketi sağlarken bazı durumlarda ayrıştırmayı kesinleştirir. Bu kolonlar toplumsal yasalar, ahlaki değerler, gelenek görenekler, örf ve adetler yani normlardır. Bu çalışmamda bu dayanakların yani normların toplum üzerindeki işlevselliğini sorgulayacağım. Normların bireyin yalnızlaşmasına sebep olduğu argümanından yola çıkarak yabacılaşma, ötekileşme ve yalnızlaşma kavramlarıyla normların işlevsizliğini tartışacağım. Bu tartışmanın örneklendirilmesini ise Yılanı Öldürseler ve Aylak Adam eserleri üzerinden yapacağım. Çalışmamın ilk kısmında normları ve toplumsal yaşantıdaki işlevini; ikinci kısımda normatif işlevsizliğin getirmiş olduğu yabancılaşma, yalnızlaşma ve ötekileşme kavramlarını tanımlayaıp üçüncü kısımda ise bu kavramların Yılanı Öldürseler ve Aylak Adam romanları üzerinden bu durumu örneklendireceğim.
Edebiyat ve Sinema Birlikteliğine Arketipsel Bir Bakış: Yılanı Öldürseler Örneği
Edebiyat ve Sinema Birlikteliğine Arketipsel Bir Bakış: Yılanı Öldürseler Örneği
İstannbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 2021
In this article, Soysal's memoir Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu and her novel Yenişehir'de Bir Öğle Vakti will be analyzed. The function of the narrator's ironic attitude will be determined both in these two works and in texts that discuss the military memorandum, with reference to the powers assumed by law enforcement officers and to daily life in civil society.
21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2018
Öz: Sanat eserleri şekil, muhteva ve üslup özellikleri ile de içinde doğdukları hayata, kültüre, zihniyete, geleneğe, alışkanlıklara ve davranışlara tutulan bir ayna vazifesi görür. Bu bakımdan, toplumsal yapıyı bilmeden, bir toplumun sanatını anlamak veya sanatsal yaratıların toplumsal işlevini çözümlemeden sanatın toplumsal et-kilerini saptamak ve değerlendirmek mümkün değildir. Malum, halk edebiyatı-milletin sıradan olan çalışkan insanlarının icadıdır. Halk edebiyatı halk sanatının tiyatro, dans, ressamlık sanatlarından ayrı, kendine özgü özellikleriyle biliniyor. Halk edebiyatında kelime, ahenk ve anlam en önemli faktörlerden sayılır. Her mil-letin geçmişinde sözlü kelime sanatı olduğu gibi Türk milletlerinin geçmişinde de pürhikmet sözlü edebiyatının eşsiz numuneleri vardır. Folklor numunelerinde de bir yazarın düşünceleri değil, belli bir milletin duyguları, inançları, hayalleri hayattan çıkardıkları sonuç olarak elde ettikleri tecrübeleri yansıyor. Sanat yapıtının toplumsal bir ürün olması, onu aynı zamanda siyasal, sosyal ve kültürel bir gösterge haline de dönüştürür. Başka bir deyişle, her sanat yapıtı, içinde doğduğu toplumun belirleyici nitelikleriyle belirli bir ilişki içerisinde varlığını sürdürür. Türk yazarı Yaşar Kemal’in eserlerinde kendisi yaşadığı ortam ve milletine ait örf adet, gelenek ve görenekler, alkış ve kargışlar doğal bir şekilde yansıtılmıştır. Yaşar Kemal romanlarında o yöre insanlarının konuşmaları, ağızları, deyimlerini olduğu gibi kullanmaya çaba göstermiştir. Yazar romanlarındaki olağanüstü olayları, ruh ve hayvanlar hakkındaki hikâyeleri halk edebiyatındaki efsane ve rivayet motiflerinden yararlanarak anlatıyor. Yazarın “Yılanı öldürseler” romanı aynen efsane ve rivayet motiflerinin güzel numunesi olarak ortaya çıkmış eserdir.
Orta Asya'da bozkır hayatı yaşayan Türklerin hayatlarında hayvanlar önemli bir yer tutmuştur. Türk menşeli olduğu düşünülen 12 hayvanlı takvim, her biri bir hayvan adıyla anılan 12 yıllık devre esasına dayanmaktadır. Hayvanlar Türklerin inançlarında da önemli bir yere sahiptir; Gök Tanrı, Manihaizm, Budizm gibi dinlerde hayvanlar çeşitli düşünceleri veya ruhları temsil etmiştir. Şamanizm inancında yılan, Şaman'ı kötü ruhlara karşı korurken, Budizm inancında var oluş döngüsünün merkezinde bulunan yılan, kızgınlığı temsil eder. Budizm'deki reenkarnasyon inancına göre önceki hayatlarında kötülük yapan canlılar, bir sonraki hayatlarında dünyaya geldiklerinde ruhları, karanlıklar dünyasında yılan, fare, domuz vb… hayvanların bedeninde dünyaya gelir. Türklerin sosyal ve dinî hayatlarında çeşitli inançları sembolize eden yılan, edebi eserlerine de konu olmuş ve edebi eserlerde 12 hayvanlı takvimin yılan yılı anlamında, Budizm inancının işlendiği * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Toplumsal cinsiyet çalışmalarında çok önemli bir yere sahip olan namus kavramı; Türkiye'de de cinsiyet temelli bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Namus bu çerçeveden bakıldığında kadın için, kadın bedenine nakşedilen ve kadının hareketleri ile kontrol edilmesi gereken bir olguya işaret etmektedir. Erkek ile doğrudan ilişkilendirilmeyen namus kavramı ise kadına sahip olduğunu düşünen erkeği dolaylı yoldan etkilemektedir. Muş ilinde gerçekleşen ve namus ekseninde incelenen kadın cinayetlerinde, öğrenilen namus algısının etkileri irdelenmiştir. Çalışma sonucunda kadının bedenine ve cinsel saflığına indirgenen namus kavramının cinayetler üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Muş Adliyesi'nden elde edilen iddianamelerle birincil elden kaynakların kullanıldığı bu incelemede, Muş'un toplumsal yapısını, burada namus kavramına atfedilen anlamı, namusun öğrenilme biçimini, tutkunun kadın merkezli oluşunu ve erkeğin namus kavramını kullanış gerekçesini görmek mümkündür.
Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi
Namus bir ailenin ya da bireyin sosyal itibarı ile birlikte ahlaki bütünlük içerir ve ülkemizde farklı anlamlar taşıyabilse de genellikle namus cinsel saflık ile eş değer tutulmaktadır. Bu araştırmanın amacı çeşitli dallarda üniversite eğitim alan öğrencilerin namus ve cinsiyet anlayışlarına ilişkin tutumlarının belirlenmesidir. Araştırmaya İstanbul'da bir vakıf üniversitesinin yurdunda kalan ve çeşitli bölümlerde okuyan 300 öğrenci katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin Kadına İlişkin Namus Anlayışı Tutum Ölçeği'nden aldıkları toplam puan sonucuna göre kadına ilişkin namus anlayışı ile ilgili eşitlikçi tutuma sahip oldukları, Kadın-Erkek Anlayışı Tutum Ölçeği puan ortalamasıyla ile öğrencilerin modern ve çağdaş görüşte olduğunu saptanmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin kadına ilişkin namus anlayışının eşitlikçi tutumu güçlendikçe, kadın-erkek anlayışı gelenekselleşmekte ve değişim karşıtı bir tutum göstermektedir. Ayrıca kadına ilişkin geleneksel namus anlayışı tutumun da olan öğrencilerin aynı zamanda kadın-erkek anlayışında geleneksel tutumu gösterdikleri belirlenmiştir.
20. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi, 18-22 Ekim 2022, Bişkek / KIRGIZİSTAN, 2022
Sözlü geleneği güçlü olan Kırgızların modern edebiyatının oluşum ve gelişim sürecinde folklor ve mitoloji, edebiyatı besleyen önemli bir kaynak misyonu yüklenmiştir. Bunda kuşkusuz dünyanın en uzun destanı olarak bilinen ve Kırgızların ruhunu, var oluşunu sembolize eden Manas Destanı’nın etkisi çok fazladır. Kırgız yazarlar atalarından gelen bu geleneği devam ettirmiş; modern anlatılarını bu kaynaktan beslenerek oluşturmuştur. Nitekim Kırgız edebiyatında modern türlerin doğuşu ve geli- şiminde sözlü gelenek yazarlara zemin oluşturan bir yön taşımaktadır. Cengiz Aytmatov’un eserlerin- de yer alan efsaneler ve mitolojik unsurlar bahsedilen durumun en belirgin örneğini oluşturur. Mito- lojik unsurların farklı edebî eserlerin içerisinde belli düzeyde ortak biçimde yaşaması, mitlerin toplum ve kültürlerarası etkileşim özelliğini ortaya koyması bakımından mühimdir. Evrensel bir değer olan mitoloji aynı zamanda sanatı da besleyen bir kaynaktır. Bu yönüyle folklor-edebiyat ilişkisi üzerine yapılan çeşitli araştırmalara konu olmaktadır. Bundan hareketle bu çalışmada insanları zehriyle ve heybetiyle korkutan yılanın Kırgız romanındaki görünümü incelenmektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Kayseri ve Yöresi Kültür, Sanat ve Edebiyat Bilgi Şöleni Bildiriler , 2001
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2021
Mediterranean Journal of Humanities, 2017
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ , 2003
Istanbul University Journal of Women’s Studies, 2019
TÜRKİYE'DE KADIN SIĞINAKLARINA YÖNELİK FEMİNİST MODEL TARTIŞMALARI - DISCUSSIONS ON FEMINIST MODEL OF WOMEN'S SHELTERS IN TURKEY , 2019
DergiPark (Istanbul University), 2022
Bilgi çağı ansiklopedisi, 2023
KADIN CİNAYETLERİ: KAVRAMSALLAŞTIRILMASI VE NAMUS CİNAYETLERİ ÖZELİNDE “RASYONELLEŞTİRİLMESİ”, 2022
Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 2022
ATLAS INTERNATIONAL REFEREED JOURNAL ON SOCIAL SCIENCES
Journal of Turkish Studies, 2017