Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2014, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi
İşe iade davalarının sorunları nihai çözüme kavuşturmadığı ve yeni sorunlara yol açtığı görülmekte olup, uygulamada önemli sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir. İşe iade davasını kazanarak yasal sürede başvuru yaparak işe yeniden başlatılan işçinin haklarının neler olduğu konusunda yaşanan sorunları gidermeye yönelik olarak öğretide ve yargısal içtihatlarda çözüm üretmeye yönelik görüşleri de dikkate alarak konu irdelenmiş ve incelenmiştir.
İşe iade davası istinaf dilekçesi kurgusal olarak hazırlanmıştır. Bu davada uyuşmazlık konusu olabilecek bazı konular tartışılmıştır. Anahtar Kavramlar; - Tasfiyeye gidilmesi gerekçe gösterilerek işe iadenin mümkün olmadığı savunmasının geçerli olmadığı / - İkale sözleşmelerinde bulunması gereken makul yarar şartı sağlanmadığından ikale sözleşmesinin geçersizliği / - Fesih sebebinin bağlayıcı olduğu ve bu sebebin sonradan değiştirilemeyeceği / - İşletme, işyeri ve işin gerekleri nedeni ile feshin incelenmesi / - Feshin son çare olması ilkesi ve gerekleri
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.13 S.165-166, 2018
Öz: Günümüz dünyasında insan ilişkilerinin gerek sosyolojik gerekse teknolojik gelişmelerin karşısında değişime uğraması, iş ilişkilerindeki dengeleri sürekli olarak etkilemekte ve bireylerin sözleşme ve çalışma özgürlüğü kapsamındaki beklentilerini değiştirmektedir. İşçinin iş sözleş-mesinin bir süjesi olarak işverenine karşı iş görme edimini işyerinde ifa etmesi, işyerindeki faa-liyetinin de temel amacını oluşturur. İşçinin iş sözleşmesi kapsamında çalışma edimini gerçek-leştirdiği yer olan işyeri, esasında işçinin çalışma yönündeki iradesinin hayat bulduğu yerdir. Bu sebeple, İş Kanunları çerçevesinde işçinin işyeri değişikliğinin hangi hukuki durumlarda ortaya çıkabileceği ve bu durumlara bağlanabilecek hukuki sonuçların ne şekilde olacağı hususlarının irdelenmesi önem arz etmektedir. İşçinin işyeri değişikliği iş sözleşmesinin devri, geçici iş iliş-kisi, muvazaaya dayalı alt işverenlik yoluyla ve işçinin kendi iradesiyle işyerini değiştirmesi şeklinde ortaya çıkabileceğinden, çalışmamızda bu hukuki durumlar inceleme altına alınmıştır. Abstract: In today's world, transformation of human affairs vis-à-vis both sociological and technological developments constantly affects the balances in labor relations and changes the expectations of individuals within the context of freedom of contract and labor. Performance of the employee in the workplace to its employer as a subject of the employment contract constitutes the main objective of his/her work in the workplace. However, the workplace where employee performs his/her main performance arising from the employment contract is the place where the employee's consent to work has been actualized. Therefore, within the scope of Labor Laws, examining which legal positions might realize worker's change of the workplace and which legal conclusions might be engaged becomes more of an issue. Employee's change of the workplace appears as a transfer of the employment contract, temporary employment relationship, collusive subcontractor relationship and changing of the workplace willingly by the worker; these legal situations have been examined in our present study.
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi, 2020
Özet 4857 sayılı İş Kanunu'nda iş güvencesi kurallarının ve özellikle de işe iade davasının sonuçlarının düzenleniş şeklinin sonucu olarak, iş güvencesi ile amaçlanan feshe karşı korumanın sağlanmasında, tarafların dava sonucunda ortaya çıkan hükmü takip eden davranışları belirleyici olmaktadır. Özellikle, tarafların bu davranışlarında, dürüstlük kuralına uygun davranıp davranmadıklarının denetimi önemlidir. Bu bağlamda, öncelikle, İş Kanunu'nda iş güvencesinin genel olarak düzenleniş şekli, tanımı, amaçları, koşulları ve uygulanışı ele alınacaktır. Daha sonra, iş güvencesi kapsamında, feshe itiraz usulü ve sonuçları incelenecektir. Zira, feshe itiraz sonucunda ortaya çıkan yargı kararı niteliği gereği tek başına iş güvencesinin sonuçlarını doğurmamakta, taraflara bazı yükümlülükler yüklemektedir. Bu yükümlülükler dahilinde, uygulamada, işçi ve işverenin işe iade kararı üzerine yerine getirmeleri gereken başvuru, işe davet ve işe başlatma şartlarının gerçekten bu yöndeki iradelerini yansıtıp yansıtmadığı, feshin geçersizliğinin tespiti üzerine, işçi lehine sonuçların doğması bakımından ele alınmaktadır. Yargı kararlarında "samimiyet" olarak yer alan bu durum, bu çalışmada, çeşitli olasılıklara ilişkin kararlar ve öğretideki yaklaşımlar dahilinde incelenecektir. İşçinin başvurusunun samimiyeti, işverenin işe davetinin samimiyetiyle bağlatılı olduğu gözetilerek ele alınacaktır.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi, 2013
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları dergisi, 2017
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018
The qualifications that people have are thought as capital nowadays. Therefore, if a staff has more qualifications than others and he/she contributes to the organization more, then he/she is more precious to the organization. The organizations endeavor to obtain the highest performance from each staff instead of getting the same efficiency from them. Today, the human being is seen more valuable than it was in the past and it’s been mandatory to create a work atmosphere for the employees in which they would do their job willingly. As it is important for individuals to work gladly and be proud of themselves on their jobs also providing a good work atmosphere as mentioned before is significant for the employers. Employees’ devoting themselves eagerly to their jobs make them like their work and pride themselves on their profession. Therefore, the term of “the staff’s commitment to the work” and the related terms were primarily analyzed in this study. As a result of this process providing the staff’s commitment to the work and giving advice to the managers were aimed.
İFLASIN ERTELENMESİ KARARI VERİLMESİ HALİNDE İŞÇİ ALACAKLARI
Savunma hakkı, uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve yasalarla teminat altına alınmış dokunulmaz ve değiştirilemez bir haktır. Kişi susma hakkını kullanarak kendisini savunabileceği gibi serbest iradesiyle bu haktan feragat da edebilir. Bu nedenle savunma hakkı vazgeçilemez bir hak değildir.
Istanbul Arel University Journal UYSAD, 2018
ÖZET Günümüz organizasyonlarında insan kaynakları yönetimi büyük bir dikkatle ele alınmaktadır. Orga-nizasyonlarda, kilit görevlere sahip yetişmiş çalışanların kaybı istenmeyen bir durumdur. İş gören-lerin işten ayrılmasına etki eden birçok neden sayılabilir, ancak çalışanın işten ayrılma niyeti içine girmesi kimi zaman bir kaç önemli etmenin gözden geçirilmesi ile engellenebilmektedir. Bu araş-tırmada, işten ayrılma niyetini önemli ölçüde etkileyen iş özerkliği değişkeni ile başarı hedef yöne-limi değişkeni ele alınmıştır. Veri toplamak amacıyla, literatürde yer alan işten ayrılma niyeti, başarı yönelimi ve iş özerkliği ölçeklerinden bir araştırma anketi oluşturulmuştur. 126 akademisyene ko-layda örnekleme yöntemiyle anket uygulanarak veri toplanmıştır. Elde edilen veriler AMOS 22.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırmada güvenilirlik analizi için sorular arası korelasyona bağlı uyum değeri olan Cronbach's Alfa modeli kullanılmıştır. Güvenirlik analizleri için araştırılan Cronbach Alpha değerleri 0.80 değerinden yukarıda çıkmıştır. Literatürden alınan her bir ölçek için ayrı ayrı doğrulayıcı faktör analizleri yapılarak ölçüm modellerinin istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırma anketinde kullanılan işten ayrılma niyeti, başarı yönelimi ve iş özerkliği ölçeklerinin orijinal boyutları doğrulanmıştır. Modelin ölçüm değerleri incelendiğinde mo-dellerin kabul edilebilir sınırlar dahilinde olduğu görülmüştür. Bunun sonrasında ise tam modelin uygunluğu iyi uyum değerleri ölçütleri yardımıyla test edilmiştir. Analiz sonucu elde edilen x2 ve x2/df değerleri modelin istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmektedir. Ayrıca, RMSEA, GFI, CFI ve SRMR gibi uyum değerleri incelendiğinde modelin kabul edilebilir sınırlar içinde olduğu ortaya çıkmıştır. Başarı hedef yönelimi ile işten ayrılma ilişkisinde iş özerkliğinin rolünü incelemek amacıy-la yapısal eşitlik modelinden yararlanılmıştır. Bu ilişkileri incelemek amacıyla AMOS 22.00 programı ile yol analizi yapılmıştır. Yapısal parametrelerin tahminin de en çok olabilirlik-maximum likelihood yöntemi kullanılmıştır. İstatistik analizler ile elde edilen bulgulara göre iş özerkliğinin hedef başarı yönelimi ve işten ayrılmaya etkisinde aracı role sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu çalışma ile akade-mik kurumlarda görev yapan yöneticilerin işten ayrılma, hedef başarı yönelimi ve iş özerkliği kav-ramlarının önemine dikkatlerinin çekilmesi sağlanmaktadır.
İSTANBUL BAROSU DERGİSİ, 2022
Mevzuatımızda işçinin korunmasına ilişkin pek çok düzenleme bulunmakla birlikte, işverenin işçiyi gözetme borcuna aykırılıktan doğan zararlardan hukuki sorumluluğunu nitelendiren bir düzenlemeye açıkça yer verilmemiştir. Bu durum, işverenin iş kazası ve meslek hastalığından doğan zararlardan sorumluluğunun nitelendirilmesi meselesinin, yargı kararlarıyla şekillenmesine yol açmıştır. İşverenin iş kazası ve meslek hastalığından doğan zararlardan sorumluluğunun niteliği öğretide de pek çok defa inceleme konusu olmuştur. Günümüzde işverenin iş kazası ve meslek hastalığından doğan zararlardan sorumluluğunun niteliğine yönelik tartışmanın alanının işverenin kusur sorumluğu ve kusursuz sorumluluk arasında tartışmalarının devam ettiğini söylemek mümkündür.
Geçerli bir sebep olmadan işçinin sözleşmesine son verilememesine “iş güvencesi” denilmektedir. 03/07/2009 tarihinden itibaren işe başlatmama (iş güvencesi) tazminatları gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu makalenin konusu 03/07/2009'dan önceki dönemlere ait olan iş güvencesi tazminatından yapılan gelir vergisi kesintisinin ret ve iade işlemlerinde işverenin düzeltme talep etme hakkının var olup olmadığıdır. Makalede öncelikle vergi mükellefi ve vergi sorumlusu arasındaki hukuki ilişki tespit edilmiştir. İkinci olarak vergi sorumlusunun sorumlulukları ve hakları incelenmiştir. Sonuç olarak vergi kesen durumundaki işverenin düzeltme hakkının olup olmadığı araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: İş Güvencesi Tazminatı, İşe Başlatmama Tazminatı, Gelir Vergisi Kesintisi, Vergi Mükellefi, Vergi Sorumlusu, Düzeltme Hakkı A Right Correction of the Employer in Case of the Income Tax Stoppage From Job Security (Not to Re-Engagement) Compensatıion Abstract The “job security" meants without a valid reason the employer can not terminate the employee’s contract . From the date of 03/07/2009 job security compensation (not to re-engagement compensation) is excluded from personal income tax. The subject of this artical is to analyze whether the employer has a right correction in case of the personal income tax stoppage from job security compensation before 03/07/2009. Initially in the artical, the legal relation between the taxpayer and the person responsible for tax has been determined. Secondly, the responsibilities andrights of the person responsible for tax. In conclusion, the employers who are obligated to deduct the tax whether right to correction have been examined. Key Words: Job Security Compensation, Not to Re-Engagement Compensation, Personal Income Tax Stoppage, Taxpayer, The Person Responsible for Tax, Correction Right JEL Classification Codes: K31, K34
2018
Türk Ticaret Kanunun haksız rekabet başlığı altında yer alan 55.madde 1.fıkra c bendinde “başkasının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma” hükmü eski Ticaret Kanununda yer almamakla birlikte 13.01.2011 tarihli 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile gündeme gelmiştir. Türk Hukukunda ekonomik, teknolojik gelişmeler ele alındığında önemli bir boşluğu dolduran hüküm ile ilgili olarak birinci bölümde öncelikle Türk hukukunda haksız rekabet, günümüzde kullanım alanı bulması, milli yasalarda uygulanabilirliği, kanunlar arasında benzerlikler ve farklılar, haksız rekabetin mevcudiyetine dair koşullar incelenecek olup, ikinci bölümde ise iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmaya dair düzenlemelerin içeriği rekabet hukukuna ilişkin ilkeler gözetilmek suretiyle ele alınacak, yapılan tüm değerlendirmeler sonuç bölümünde nihayete erecektir.
Giriş İnşaat sözleşmesinin doğası gereği yüklenicinin iş görmesi, iş sa-hibinin belli bir oranda işbirliğinde bulunmasına bağlıdır. İşbirliğinde bulunma yükümlülüğünün iş sahibi tarafından ihlali, ya çalışma hızını yavaşlatarak ya da işin tamamen durmasına yol açarak yüklenicinin inşa-atı yapmasını engellemektedir. İnşaat sözleşmelerinde genel kural, inşaatın tesliminden sonra iş sa-hibinin bedel ödemesi olmakla birlikte, çoğu durumda yüklenicinin inşa-atı yapmasının uzun zamana yayılması ve bu süreç içinde finansman sağ-lanmasının gerekmesi iş sahibinin ara dönemlerde bedel ödeme borcunu ifa etmesi şeklinde sözleşmelerde düzenlemeler yapılması zorunluluğunu doğurmaktadır. İş sahibinin bu bedel ödeme borcuna aykırı davranması durumunda yüklenicinin inşaatı teslim etmesi gecikebilmektedir. Çalışmanın ilk bölümünde iş sahibinin işbirliği borcunu ya da ödevini ihlal etmesi durumunda, bu ihlalin yüklenicinin teslim borcuna etkisi incelenmektedir. Bu hususta ilk bölümün ilk kısmında iş sahibi-nin iş birliği yapma yükümlülüğünden ne anlaşılması gerektiği ve bu yükümlüğünün hukuki niteliğinin ne olduğu belirlenecek, sonrasında iş sahibinin bu yükümlülüğü ihlal etmesi durumunda yüklenicinin ne tür hukuki olanaklara sahip olduğu belirlenmeye çalışılacaktır. İkinci bölüm-de iş sahibinin akdi müspet ihlali sonucu yüklenicinin hangi hükümler çerçevesinde zarar tazmin talep edebileceği incelenecektir. Çalışmanın son kısmında iş sahibinin kararlaştırılan ara ödemeleri ifada gecikmesi durumunun yüklenicinin eseri teslim borcuna etkisi ele alınmıştır.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020
Öz: Bu çalışmanın konusunu inşaat sözleşmesinde ayıbın iş sahibinden kaynaklanması oluşturmaktadır. Normal koşullarda inşaatta meydana gelen ayıptan dolayı yüklenici sorumlu olmakla birlikte, iş sahibinden kaynaklı bazı koşulların varlığına bağlı olarak bu sorumluluk ortadan kalkabilmektedir. TBK m.476'da ayıbın iş sahibinden kaynaklanmasına ilişkin olarak talimat verme ve ayıbın iş sahibinin sağladığı malzemeden veya gösterdiği arsadan kaynaklanması örnek olarak sayılmışsa da iş sahibinden kaynaklanan plan ve projelerin hatalı olarak verilmesi, inşaatta birden fazla yüklenicinin birlikte çalışması durumunda ayıp meydana gelmesi gibi başkaca durumlar da mevcut olmaktadır. Çalışmamız bu durumların detaylı olarak incelenmesi ve hukuki sonuçlarının neler olabileceğinin tespit edilmesi amacıyla kaleme alınmıştır.
Öz Bireyin işine duygusal-motivasyonel yaklaşımını ifade eden işe bağlanmanın, performans farklılıkları oluşturmak suretiyle beşeri sermayeyi geliştirerek ve yenilikçiliğe zemin hazırlayarak sürdürülebilir rekabet avantajı sağladığı bilinmektedir. Bu çalışmada işe bağlanmayı doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen çok sayıda değişkenden ikisi; girişimcilik yönelimi ve algılanan örgütsel destek ele alınmıştır. Çalışmada, bir örgütün risk almasının, yenilikçi ve proaktif davranmasının bir ölçütü olan girişimcilik yöneliminin, işe bağlanma üzerindeki etkisinde; örgütlerin çalışanların katkılarına değer vermesi ve onların iyilik halini önemsemesi olarak ifade edilen örgütsel desteğin algılanan rolünün ne olduğu araştırılmıştır. 246 çalışanı ile mobilya sektöründe üretim yapan bir firmada anket çalışması yapılmış; 134 adet anket değerlendirmeye alınmış ve veriler üzerinde faktör analizleri ile korelasyon ve hiyerarşik regresyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda girişimcilik yöneliminin, işe bağlanmanın alt boyutlarından adanma üzerindeki etkisinde algılanan örgütsel desteğin tam aracılık, enerjik hissetme ve özümseme alt boyutları üzerinde ise kısmi aracılık rolü bulunduğu tespit edilmiştir.
İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu Pandemi Özel Bülteni, 2020
Istanbul Universitesi Hukuk Fakultesi Mecmuası, 2014
Sahibine muhatabın hukuki alanında tek taraflı irade beyanıyla değişiklik yaratma yetkisi verdiğinden, yenilik doğuran hakların kullanımı birtakım genel ilkelere tabi tutulmuştur. Bu şekilde oluşturulan yenilik doğuran hak rejimi, yenilik doğuran hakkın kullanılmakla tükenmesi, geri alınamaması, süreye ve şarta bağlı kullanılamaması ilkelerinden meydana gelmektedir. Söz konusu rejim, kanun koyucunun bu haklar açısından hak düşürücü süreler 1 öngörmesiyle pekişmektedir 2. Zira yenilik doğuran hak, zaman sınırlamasına tabi kılınarak, muhatabın sonsuza dek hukuki değişiklik riski altında bırakılması önlenmektedir. Bununla birlikte, yenilik doğuran hakkın doğumuna neden olan kanun hükmüyle veya hukuki işlemle hak, her zaman hak düşürücü süreye tabi kılınmayabilir. Bu halde hak sahibinin, yenilik doğuran hakkı sonsuza kadar kullanabilmesi mümkün olmaktadır. Yenilik doğuran hak öğretisinde 3 ve İs-H Hakem denetiminden geçmiştir. 1 Sahibine tek taraflı irade beyanıyla kullanılma imkanı veren yenilik doğuran hakların zamanaşımına değil, hak düşürücü süreye tabi olabileceği kabul edilmektedir. Zira zamanaşımın dolmasıyla hak, ne sona erer ne de değişir. Hak, zamanaşımına uğramadan önce nasılsa, zamanaşımına uğradıktan sonra da aynı şekilde varlığını korur. Ancak zamanaşımının dolmasıyla muhatap, hakkın kullanılmasına katılmama, dolayısıyla hakkın kullanılarak hüküm ve sonuç doğurmasını engelleme hakkına sahip olur. Bu andan itibaren hak sahibinin hakkın konusuna yönelik menfaati, ancak muhatabın söz konusu def'i hakkını kullanmamasıyla, diğer bir deyişle zamanaşımına uğramış hakkın kullanılmasına izin vermesiyle gerçekleşir. O halde zamanaşımına tabi olan hakların ortak özelliği, hak sahibinin hakkını kullanabilmesi için, muhatabın hakkın kullanımına katılmasının gerekli olmasıdır. Zira aksi halde, hakkın zamanaşımına uğramasının bir anlamı olmayacaktır. O halde bir hakkın zamanaşımına tabi olabilmesi için, o hakkın kullanımının muhatabın katılımıyla, diğer bir ifadeyle muhatabın hakkın kullanımı için gereken şekilde davranmasıyla gerçekleşmesi gerekir. Bu itibarla, zamanaşımına tabi olabilecek hakların, alacak hakları olduğu; yenilik doğuran hakların ise ancak hak düşürücü süreye tabi tutulabileceği kabul edilmektedir,
V. INTERNATIONAL KAORU ISHIKAWA BUSINESS ADMINISTRATION AND ECONOMY CONGRESS, 2021
Literatürdeki mevcut çalışmalarda, işe gömülmüşlüğü etkileyen bireysel ve örgütsel öncüllerin olduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışma kapsamında, iş özerkliği ve kişi-iş uyumu işe gömülmüşlüğün örgütsel ve bireysel öncülleri olarak ele alınmıştır. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, iş özerkliğinin işe gömülmüşlüğe etkisinde kişi-iş uyumunun durumsal aracılık rolünü incelemektir. Araştırma verileri hizmet sektöründe faaliyet gösteren üç özel şirketin 316 çalışanından toplanmıştır. Araştırmada çevrimiçi anket tekniği kullanılmış ve katılımcılar kolayda örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Toplanan veriler tanımlayıcı istatistikler, doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon ve boostrap regresyon analizleri aracılığıyla test edilmiştir. Korelasyon analizi sonucunda, değişkenler arasında pozitif yönlü ve anlamlı düzeyde ilişkiler tespit edilmiştir. Hipotezlerin test edilmesine yönelik yapılan regresyon analizi sonucunda iş özerkliğinin işe gömülmüşlük ve kişi-iş uyumu üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisinin olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kişi-iş uyumunun işe gömülmüşlük üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiş ve iş özerkliğinin kişi-iş uyumu aracılığıyla işe gömülmüşlük üzerindeki dolaylı etkisinin anlamlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.