Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Alanya Akademik Bakış Dergisi
https://doi.org/10.29023/alanyaakademik.816057…
23 pages
1 file
Tarihteki küresel salgınlar incelendiğinde, her salgının beraberinde yıkıcı sonuçlarla birlikte bir değişim dönüşüm fırsatı da sunduğu görülmektedir. İnsanlığın başlangıcından beri, küresel salgınlar ağır, kalıcı ve derin ekonomik ve toplumsal etkiler bırakmıştır. Yaşanılan tüm bu zorluk ve dönüşümlere rağmen insanlığın sınır tanımayan direşkenliği ve uyum yeteneği olağanüstüdür, tarihteki çeşitli örnekler ve kanıtlar buna tanıklık eder. Çalışmada Covid-19 dışında incelenmiş olan diğer salgınlar da göz önünde bulundurulduğunda, uluslararası ticaret ve ekonomik sonuçlar bağlamında ortak özellikler gözlenmiştir. Önde gelen ekonomiler anlaşmazlıklarını bir ölçüde azaltabildiği takdirde küresel ekonominin ve uluslararası ticaretin en zor şartlarda dahi sürdürülebilmesine olanak tanınabilecek anlaşmalara ve çözümlere varılabilecektir. Bu çözümlerin başında her ulusun öz tarımsal üretiminin ve gıda egemenliğinin güvence altına alınmasının olanaklı hale getirilmesi önemli bir yer tutmaktadır.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Covid-19 Pandemisinin Uluslararası Ticarete Etkisi: Türkiye Örneği* Özet Çin' in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında ortaya çıkan Covid-19 virüsü kısa bir zamanda tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Ortaya çıktığı ilk dönemde etkileri, aynı dönem içinde çok fazla hissedilmemekle beraber sonraki dönemlerde ciddi şekilde hissedilmiştir. Covid-19, tüm dünyada hem insan sağlığını hem de ekonomileri tehdit etmektedir. Pandemi döneminde özellikle ülkelerin dış ticaret hacimleri daralmış ve birçok ülke kendi ihtiyaçlarına öncelik vermiştir. Bu çalışmanın amacı Covid-19' un dış ticaret üzerindeki etkilerini nicel veriler yardımıyla değerlendirmektir. Bu doğrultuda ilk olarak pandemi döneminde dünya ticareti incelenmiş, sonrasında Türkiye üzerindeki dış ticaret etkileri analiz edilmiştir. Çalışmada dünya ihracat hacminin 2020 yılı sonunda %6,2 azaldığı, ithalat hacminin %4,4 oranında arttığı ortaya çıkmıştır. Türkiye' de ise yıllık değişimler ele alındığında 2019 yılının ihracat değeri önceki yıla kıyasla %2,1 artmış; 2020 yılında %6.2 azalmışken; 2019 yılının ithalat değeri önceki yıla kıyasla %9 azalmış, 2020 yılında ise %4,4 artmıştır.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Bu çalışmada literatür taraması yöntemi uygulanmış ve Covid-19 salgınının küreselleşmeye ve ulus devletlere etkisi incelenmiştir. Dünyada yaşanan salgınlardan ve özellikle Covid-19 salgınının genel anlamda insan hayatına etkilerinden söz edilmiştir. Covid-19 salgınının küreselleşmeye etkisi ve küresel sistemin ne yönde evrileceğiyle ilgili tahminlere yer verilmiştir. Covid-19 salgını sürecinde küresel sistemin önemli aktörlerinden biri olan Avrupa Birliği'nin performansı üzerinde durulmuştur. Küresel sistemin iki önemli gücü olan ABD ve Çin'in salgına verdikleri tepkilere değinildikten sonra küresel sistemdeki yerleriyle ilgili öngörülere değinilmiştir. Covid-19 salgınından sonra ulus devletlerin uluslararası alanda artan güç ve önemleri vurgulanmıştır. Son olarak salgını sürecinde Türkiye'nin performansı genel anlamda değerlendirilmiştir.
Bartın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
Dünya çapında bir yılı aşkın süredir devam eden Covid-19 salgını, devletleri benzeri görülmemiş önlemler almaya zorlamakta, tam kapanmalar yanında, seyahat yasakları, ek vize gereklilikleri, tıbbi ürünlerin ithalat ve ihracatına getirilen kısıtlama ve yasaklar, sağlık hizmetlerinin kamulaştırılması, projelerin yavaşlatılması gibi tedbirler yabancı doğrudan yatırımları kaçınılmaz olarak etkilemektedir. Devletlerin salgınla mücadele sürecinde aldığı önlemler, uluslararası yatırım andlaşmalarının ihlali iddialarını gündeme getirebilecek ve bu iddialar, yatırımcıların sınır ötesi ticari faaliyetlerinin ulusal düzeyde karşılaştığı engellerden kaynaklanan uyuşmazlıkların bağımsız ve tarafsız yargı organlarınca çözümünü temin etmek amacıyla faaliyet gösteren, kurumsal tahkim mekanizmaları önünde devletlere karşı ileri sürülebilecektir. Yeni dönemde Covid-19 salgını ile mücadele etmek amacıyla alınan ve yabancı doğrudan yatırımları etkileyen ulusal tedbirlerin, uluslararası yatırım uyuşmazl...
Aksaray üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi dergisi, 2021
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını insan ilişkilerini ve küresel ticareti derinden etkileyerek küresel bir ekonomik kriz haline gelmiştir. Salgının bulaş hızının fazla olmasından dolayı ülkeler birçok kısıtlama ve karantina tedbirleri uygulamıştır. Ancak bu tedbirler sonucu piyasa dengesi bozularak arz ve talep şoklarının aynı anda yaşanmasına neden olmuştur. Karantina süresi boyunca internet alışverişleri artmış ve dijitalleşemeyen birçok firma iflas etmek zorunda kalmıştır. Bu durum birçok ülkenin stagflasyona girmesine sebep olmuş ve işten çıkarma, ücretsiz izin kullandırma gibi riskleri yaşatmıştır. Salgın aynı zamanda ülkelerin büyüme oranlarını düşürerek birçok ülkenin küçülmesine de sebebiyet vermiştir. Çalışmada Covid-19 salgınının ekonomi üzerindeki etkilerini analiz etmek için Avrupa, Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Merkez Amerika ve Ortadoğu ülkeleri verileri kullanılmıştır ve veriler IMF'den alınmıştır. Salgının etkilerini daha net görebilmek için çalışmada salgın öncesi dönem (2019) ve salgın dönemi (2020) baz alınmıştır ve eşleştirilmiş t-testi ve wilcoxon testi kullanılarak istatistiki yöntemlere yer verilmiştir.
Ekonomi İşletme ve Maliye Araştırmaları Dergisi
Bu çalışmanın amacı Covid-19 salgınının küresel düzeyde ülke ekonomileri üzerindeki etkilerini belirlemek ve koronavirüs salgınının etkilerinin yüksek düzeyde görüldüğü seçilen ülkelerdeki vergisel önlemleri değerlendirmektir. Çalışmada derleme yöntemiyle ülkelerdeki olası ekonomik etkiler ve vergisel düzenlemeler belirlenmiştir. Çalışmada Covid-19 salgınının ortaya çıkışı, salgından en çok etkilenen ülkelerdeki çeşitli istatistikler kullanılarak ülkelerin yaşadıkları nüfus kayıpları belirlenmiştir. Covid-19 salgınının ekonomik etkileri incelendiğinde toplam harcamaların azalacağı, tüketim alışkanlıklarının değişeceği, ülkelerin durgunluk yaşayacağı öngörülmektedir. Toplam harcama kalemlerinden yalnızca transfer harcamalarının artacağı öngörülmektedir. Vergisel düzenlemeler açısından ise incelenen ülkeler özelinde katma değer vergisi ve kurumlar vergisinde düzenlemeler yapıldığı görülmüştür.
2020
Küreselleşmenin artmasıyla birlikte küresel salgınlara daha fazla maruz kalındığı bilinmektedir. Fakat ortaya çıkan salgının epidemik nitelikte olması veya kısa zamanda kontrol altına alınabilmesi genellikle olumsuz etkiler yaratmakla birlikte salgının pandemik hale gelmesi ekonomiler ve sosyal hayatlar üzerinde çok daha büyük olumsuzluklara neden olacaktır. Pandemik grip salgınlarının hem talep hem de arz tarafı olmak üzere ciddi küresel ekonomik etkilerinin olduğu bilinmekte ve dünya çapında pandemik bir grip salgınının ticaret, seyahat, turizm, gıda, tüketim, yatırım ve finansal piyasalar olmak üzere küresel ekonomi üzerinde büyük etkileri olacağı tahmin edilmektedir. Koronavirüs COVID-19 salgını, ilk olarak Çin'de ortaya çıkmış ve tüm önleme aksiyonlarına rağmen ve ilk başta epidemik bir nitelik taşımakla birlikte daha sonra pandemik bir nitelik kazanmıştır. Çünkü bu virüs, hem ülke içinde hem de birçok ülkeye çok hızlı bir şekilde yayılma yeteneğine sahiptir. Diğer yandan bu virüs, bir halk sağlığı krizine neden olmasının yanı sıra, Çin ekonomisinde büyük makroekonomik etkiler yaratmaya başlamıştır. Fakat bu etkilerin ileriki aylarda hem Çin hem de dünya ekonomilerinde daha net ortaya çıkması beklenmektedir. Bu bağlamda çalışmada küresel salgınların boyutu ve niteliklerine değinildikten sonra başlıca büyük küresel salgınlar ayrı ayrı incelenmiş ve daha sonra küresel salgınların makroekonomik etkileri üzerinde durulmuştur. En son olarak ise yaşanmış küresel salgınlara kıyasla COVID-19 virüsünün başta Çin olmak üzere küresel ekonomik etkilerine değinilmiş ve en son olarak ise yaşanan ve pandemik bir hal alan salgın ile ilgili birtakım politika önerilerinde bulunulmuştur.
Doğuş Üniversitesi Dergisi, 2022
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok boyutlu sonuçlar doğuran ve bir küresel kriz niteliği taşıyan Covid-19, işletmeler ve sektörler üzerinde, bir kısmı kalıcı olmak üzere, radikal değişimlere sebep olmuştur. Bu çalışmada, Covid-19'un Türkiye'deki işletmeler ve sektörler üzerindeki etkileri; açılan ve kapanan işletme sayıları ve en çok açılan ve kapanan faaliyet alanları üzerinden analiz edilmeye çalışılmıştır. Nisan ayı itibariyle, 2021 yılının ilk çeyreğine ilişkin işletme ve sektör verilerinin yayınlanmasıyla analiz edilecek veri setinin içine 2021 ilk çeyreği de dâhil edilmiş; bu veriler önceki dört yılın verileri ile de karşılaştırılmıştır. Açılan ve kapanan işletme ve şirketlere ek olarak istihdam rakamları üzerinden, Covid-19'un işletmeler üzerindeki etkileri daha belirgin hale getirilmeye çalışılmıştır. Bunun yanı sıra, Covid-19'un etkilerini bütüncül bir perspektiften görebilmek adına, dünyadaki sektörler ve işletmelerin durumu çalışmaya dâhil edilmiş ve Covid-19 sürecinin başlangıcından ilk yarısına değin geçen süreç, boylamsal analize tabi tutulmuştur. Yapılan analizler neticesinde işletmelere, post-pandemi süreci için önerilerde bulunulmuştur.
Covid-19 Salgını Sebebiyle Milletlerarası Yatırım Tahkimine Konu Olabilecek İddia ve Savunmalar
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen Covid-19 virüsüne karşı ev sahibi devletler insan sağlığını ve ekonomiyi korumak için birçok tedbir almıştır. Bu tedbirler başta havacılık, turizm ve enerji sektörleri olmak üzere birçok sektörden yabancı yatırımcının zarara etmesine sebebiyet vermiştir. Zarara uğrayan yabancı yatırımcıların ev sahibi devletler aleyhine milletlerarası yatırım tahkimine başvurmaları muhtemeldir. Bu noktada alınan tedbirlerin milletlerarası yatırım tahkiminde yer alan bazı temel ilkeler ışığında değerlendirilmesi gerekir. Öncelikle Covid-19 salgını sebebiyle ev sahibi devletlerin almış oldukları önlemler yatırımcıların "haklı beklentilerinin" aleyhine olduğu takdirde adil ve eşit davranma yükümlülüğüne aykırılık söz konusu olur. Yine yabancı yatırımların yönetimine yapılan ağır ve sürekli nitelikteki müdahalelerin dolaylı kamulaştırma olarak kabul edilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca bazı yatırım anlaşmalarında devletler, yatırıma tam koruma ve güvenlik sağlayacaklarını belirtmişlerdir. Böyle bir taahhüdün olduğu anlaşmalar sebebiyle ev sahibi devletler yabancı yatırımcıya uygun bir iş ortamı sağlamak zorundadırlar. Yine en çok gözetilen ulus kaydının olduğu yatırım anlaşmalarına taraf devletlerin mensupları, Covid-19 salgını sebebiyle alınan tedbirlerde üçüncü bir ülkeye mensup yabancı yatırımcıdan daha dezavantajlı koşullara sahip olmaması gerekir. Ayrıca ev sahibi devletin aynı pazar içerisinde bulunan kendi yatırımcılarına destek sağlarken yabancı yatırımcıya sağlamaması durumunda ulusal muamele standardına aykırılık oluşabilir. Diğer yandan devletlerin Covid-19 salgını nedeniyle almış oldukları tedbirlerden dolayı sorumluluktan kurtulmalarını sağlayabilecek bazı savunmalar söz konusudur. Bu kapsamda zorunluluk hali, mücbir sebep, polis kudreti doktrini ve anlaşmalarda yer alan istisna hükümleri devletlerin yararlanabilecekleri bazı savunmaları oluşturmaktadır.
Bugün bulunduğumuz yerden dünyanın öbür ucundaki mağazadan kişisel alışveriş yapmamızı saniyelere indiren sadece gelişen iletişim ve ulaşım teknolojileri değil aynı zamanda kayıtsız kalamadığımız dünya ticaret sistemidir. Hayatımızın her alanında hissetmeye başladığımız küreselleşme sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda bizi etkilemeye devam etmektedir. Küreselleşme ekonomi alanında pek çok gelişme vadetse de serbestleşme sürecini doğru adımlarla takip edemeyip hemen benimsemiş olan ülkeler yararlarından çok yarattığı sorunlarla yüz yüze kalmıştır. Küreselleşme sürecini hızlandıran sanayi devrimi, bilgi çağına geçişle günden güne gelişmeye devam eden teknoloji ve ekonomilerin entegrasyon sürecini hızlandıran uluslararası kurumlardır. Uluslararası ekonomik kurumlardan biri olan Dünya Ticaret Örgütü (WTO), dünya ticaret sistemindeki ticari faaliyetleri düzenlemek ve yönetmekle görevlidir. WTO’nun yönetimi altında olan gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin hemen hepsi korumacı eğilimlerden vazgeçip ülkelerini açık pazar haline getirmişlerdir. Bu çalışmada küreselleşme sürecinin nasıl başladığı, WTO’nun yönetimi ve uygulamalarıyla ticaret sistemine neler vadettiği ve gelinen son noktada bu vaatleri ne kadar yerine getirebildiği güncel verilerle tartışılmaya çalışılmıştır.
Politik Ekonomik Kuram, 2021
Öz İnsanoğlu hayatta kalma içgüdüsüyle doğaya karşı giriştiği mücadelede özellikle Sanayi Devrimi sonrasında büyük kazanımlar elde etmiştir. İnsanların o zamana kadar ulaşamadıkları mesafelere ulaşması, ortalama yaşam süresinin uzaması ve birçok alanda yaşanan teknik-bilimsel gelişmeler insanoğluna binlerce yıldır sürdürdüğü mücadelede büyük bir galibiyet hissiyatı yaşatmıştır. Günümüzde sınırların ve mesafelerin öneminin kalmadığı bu yeni küreselleşme çağında artık "küresel bir köy" olarak nitelendirilen dünyanın hâkimi olan insanoğlu gücünün doruklarındayken 2019 yılının Aralık ayında Çin'in Hubei Eyaletindeki Wuhan kentinden gelen bir haberle sarsılmıştır. Eski bir düşmanın Cov-19 adıyla tekrar ortaya çıktığını ilan eden bu haber ile birlikte kısa zamanda hayatın doğal akışı bireysel, ulusal ve uluslararası düzeyde etkilenerek bazı kavramların sorgulanmasına yol açmıştır. Bu çalışmada sadece sağlık krizi olmasının ötesine geçen Cov-19 salgının küreselleşme sürecindeki doğrudan ve dolaylı ekonomik yansımalarının incelenmesi hedeflenmiştir.
2016
Kuresel sirketler, kuresel ekonomide guclu ve etkin olduklari gibi kuresellesme surecinde siyasal duzlemde de guclu ve etkin bir konuma erismislerdir. Kuresel sirketlerin kazandiklari bu etkin konum siyasal alanin kontrol, denetim ve duzenleme gucunu elinde bulunduran devletler ile kuresel alanda olusan etkilesimlerinin temelini olusturmaktadir. Şirketler ve Devletlerarasinda ortaya cikan bu etkilesimler ise, kuresellesme ile birlikte ortaya cikan ulus-devlet tartismalari baglaminda; bazen ulus-devleti asindiran bazen ulus – devlete guc katan ve ulus-devlet gucunden beslenen biciminde gerceklesen bir yapisal bir durumu beraberinde getirmektedir. Bu calismanin amaci, devletler ve sirketler arasinda kuresel alanda gerceklesen iliskiler baglaminda ortaya cikan jeopolitik etkilesimleri belirlemeye calismaktir.
HUKUK ve İKTİSAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Cilt: 14 No: 1 Yıl: 2022 ISSN: 2146-0817 (Online) (ss. 12-47) Makale Geliş Tarihi: 31.01.2022 Makale Kabul Tarihi: 06.03.2022 Çevrimiçi Yayın Tarihi: 22.04.2022 Doi: https://doi.org/10.53881/hiad.1065574 -ARAŞTIRMA MAKALESİCOVID 19 SONRASI ULUSLARARASI TİCA..., 2022
Gaziantep University Journal of Social Sciences, 2020
Ö Z Çin'in Wuhan kentinde başlayıp kısa sürede dünyaya yayılan Covid-19 salgınının neden olduğu vaka sayısını düşürmek, ölüm sayılarını azaltmak ve pandeminin yayılma hızını kontrol altına almak için devletlerin iktisadi aktiviteleri yavaşlatma kararı ve bu sürecin ne kadar süreceğinin belirsizliği 2008 küresel finansal krizi sonrası düşük büyüme ile süregelen ve ekonomik dengeleri derinden sarsmıştır. Bu süreç öncelikle insan ve halk sağlığına dönük önlemler önem arz etse de yaşamsal fonksiyona dayanan ekonomik durumun görünümüne dair bir projeksiyon gereklidir. Yapılan çalışmada Covid-19 salgınının genel olarak küresel çapta özel olarak da gelişmekte olan ülkelerde olası ekonomik etkileri irdelenmeye çalışılmıştır. Belirsizlik durumu ile birlikte doğal bir biçimde bu yıl küresel ölçekte ekonomik daralmanın yaşanacağı noktasında uluslararası ekonomik kurum ve kuruluşların raporlarında bir uzlaşı vardır. Hem talep hem de arz şokunun birlikte olduğu bir dönemde gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin rezerv para olmaması, mevcut borçlar ile birlikte artan borç yükleri ve de pandemi sürecinden dolayı yaşayacakları dış gelir kaybı nedeni ile daha fazla etkilenecekleri tahmin edilmektedir. Kriz bulaşıcılığının anlam kazandığı bu süreçte 2008 küresel finans krizinden elde edilen tecrübelerle gelişmiş ülke ekonomilerinin gelişmekte olan ülkelerle işbirliği sağlamak suretiyle dünya piyasalarının sağlam bir zemine oturacağını tespit edip bu yöndeki politika uygulamaları önemlidir. Bu süreçte en büyük handikap hem sosyal hayat hem de iktisadi açıdan belirsizlik durumunun varlığıdır. Davranışsal ekonomi bağlamında iktisadi aktörlerin seçim ve tercihlerine dair kararlarda belirsizlik ve risk parametrelerini göz önünde bulundurmaları kaçınılmazdır. Pandemi sonrası gelişmiş ülke uygulamalarına benzer bir tarzda gelişmekte olan ülkelerin mali politikalar alanında kurala dayalı bir model oluşturmaları gereği ortaya çıkacağı düşünülmektedir.
2021
The Covid-19 virus, which emerged in Wuhan, China in December 2019, has turned into a global epidemic in 2020. The economies of many countries have been adversely affected by the global epidemic. In addition, the epidemic had a negative impact on foreign trade. The aim of this study is to contribute to the literature by analyzing how foreign trade, which is the major driving force in Turkey's economic growth, was affected by the epidemic. In the study, Turkey's export and import data for the period 2013:01 and 2020:11 were used. The analysis of the study consists of two parts. First, the breaking dates of the variables were determined by the Bai and Perron structural break test. Secondly, considering these breakout dates, for two variables; Structural changes in the trend analysis was performed. In conclusion; It was determined that there was a break in 2020:2 for exports and imports. In structural change analysis; It was seen that the epidemic changed the slope of Turkey's export and import curves, but exports and imports recovered in a short time.
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2016
Küreselleşme ile birlikte, sermayenin düşen kar oranlarını telafi edebilmek için sınırötesi yatırımlara yönelmesi sözkonusu olmuştur. Bu süreçte, sermayenin ulusötesileştiği ve yatırımların ulusötesi şirketler aracılığıyla gerçekleştirildiği gözlenmektedir. Bu çalışmada, 2008 yılı ile birlikte küresel krizin etkisi bu şirketler açısından incelenmiştir. Çalışma sonucunda ulaşılan sonuçlar şöyle sıralanmıştır; küreselleşmenin krizi, önceki krizlere göre farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır ve ulus devlet bu sorunları çözmekte yetersiz kalmaktadır. Kriz sürecinde, artan şirket birleşme ve satın almaları, tekelleşmeye neden olmuştur ve emek ile sermaye arası eşitsizliği artırmıştır. "Yüksek etkileşime sahip" ulusötesi finansal şirketlerin krizden en fazla etkilenen şirketler olduğu gözlenmektedir. Ayrıca kriz sürecinde gelişmekte olan ülkelerin ulusötesi şirketlerinin, gelişmiş ülke ulusötesi şirketlerine nazaran DYY'ları artmıştır.
SİYASAL: Journal of Political Sciences, 2019
arasında Türkiye'nin göç aldığı 125 ülke ile dış ticareti üzerine odaklanmaktadır. Bu amaçla panel veri yöntemi kullanılarak tahmin edilen modeller, OECD üyesi ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Modellerde yer alan değişkenler, genişletilmiş çekim modeline göre belirlenmiştir. Çalışmanın iki temel sonucu bulunmaktadır. İlk olarak hem OECD ülkeleri hem de gelişmekte olan ülkeler için oluşturulan modellerde uluslararası göçün ihracat, ithalat ve dış ticaret üzerine etkisi pozitiftir. İkinci olarak Türkiye'de uluslararası göçün ithalat üzerindeki pozitif etkisi, ihracat üzerindeki etkisinden daha büyüktür. Bu sonuç, Türkiye'de tercih etkisinin ağ etkisinden daha baskın olduğunu göstermektedir. Ayrıca Türkiye'ye daha nitelikli iş gücüne sahip göçmenlerin gelmesini özendirecek politikalara ihtiyaç vardır.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Bu makale iThenticate programında taranmış ve intihal içermediği tespit edilmiştir.
Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
Kemer sıkma politikaları (tıbbi bakım ve halk sağlığı hizmetleri dahil olmak üzere sosyal politika harcamalarında önemli kesintiler) ve sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi gibi önlemler neoliberal politikaların karakteristiğini oluşturmaktadır. Kuzey Atlantik'in her iki yakasındaki birçok hükümetin dayattığı bu politikalar birçok devletin Covid-19 küresel salgınına yanıt verme kapasitesini önemli ölçüde zayıflatmıştır. Bu salgının kontrol altına alınmasında yaşanan zorlukların, neoliberal ekonomik paradigmanın egemenliğiyle ve bireyci piyasa köktenciliğiyle yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Çalışmada, sosyal devletin sağladığı sosyal güvenlik olanaklarını erozyona uğratmış olan neoliberal politikaların günümüz dünyasının sorunlarına birçok yönden cevap veremediğinin ortaya konulması girişiminde bulunulmuştur. Çalışmada, bütünüyle yeni ve tarafsız bir bakış açısıyla yeni bir ekonomik düzenin oluşturulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Halkın temel gereksinimleri güven altına alınmadan uygulanacak herhangi bir ekonomi politikası başarısız olmaya mahkum görünmektedir. İçinde bulunduğumuz zorlukların yeniden yaşanmaması için, oluşturulabilecek yeni ekonomi yaklaşımı her devletin kendi gerçekliklerine ve dinamiğine uygun olarak yorumlanabilecek ve esnetilebilecek bir yapıda olmalıdır.
Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
Bu çalışma, COVID-19'un Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edilmesi karşısında MSCI ACWI (Morgan Stanley Capital International-all-country world) endeksinde yer alan önemli borsa endekslerinin tepkisini ölçmeyi amaçlamaktadır. Olay çalışması yöntemi kullanılarak 22 gelişmiş ülkeye ait öncü borsa endeks getirilerinin olay öncesi, olay günü ve olay sonrası tepkileri tespit edilmiştir. Olay çalışması yöntemi piyasaların yarı güçlü formda etkin olduğunu varsaymaktadır. Yarı güçlü formda etkin bir piyasa, finansal varlıkların fiyatlarının söz konusu varlığın tüm halka açık bilgilerinin verildiği bir piyasayı karakterize etmektedir. Bu tür piyasalarda finansal varlıklar geçmiş bilgilerin yanı sıra kamuoyuna açıklanan ek bilgileri de içermektedir. Elde edilen bulgulara göre tüm olay öncesi pencerelerde, borsa endekslerinin tamamında yüksek kayıpların olduğu, olay günü Amerika Kıtası ülkelerinde pandemi ilanına borsaların güçlü yönde negatif bir tepki verdiği gözlenmiştir. Yine Avrupa ve Asya piyasalarında yüksek ortalama anormal getirilerin gözlemlenmediği, olay sonrası dönemde ise olay tarihinden 5 gün (0…+5) sonraki dönemde piyasaların panik havası içinde olduğu ancak daha uzun olay pencerelerinde piyasaların toparlanma yaşadığı tespit edilmiştir. Bölgesel düzeyde bakıldığında vaka ve ölüm sayısı daha düşük olan Asya ülkelerinin vaka ve ölüm sayısı yüksek olan Avrupa ve Amerika Kıtası ülkelerine göre daha az getiri kaybı yaşadığı sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmanın sonuçları, gelişmiş ülkelerin borsalarının COVID-19'un küresel salgın ilan edildiği (11 Mart 2020) tarihte ve tarih etrafındaki anormal getiriler göz önüne alındığında piyasaların yarı güçlü formda etkin olmadığını destekler niteliktedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.