Papers by Doç.Dr. Faik Tanrikulu

Evrensel Tecrübede Yeni Gelenler ve Ekonomi: Göçmenler, Yabancı İşçiler ve Sığınmacılar Ekonomiyi Nasıl Etkiliyor?
Göç, geçmişten günümüze tüm toplumların yaşadığı veya karşıkarşıya kaldığı bir insani durumdur. A... more Göç, geçmişten günümüze tüm toplumların yaşadığı veya karşıkarşıya kaldığı bir insani durumdur. Aynı zamanda sosyal, kültürel ve
ekonomik bakımdan pek çok değişimi beraberinde getiren önemli bir
karşılaşmayı ifade eder.
İnsanların iradî veya gayriiradî biçimde evlerini ve yurtlarını terk
ederek başka bir ülkeye gitmeleri ve yeni bir hayata başlamaları
hem gelenler hem de katıldıkları toplum açısından çok boyutlu
bir etkileşimi de doğurur. İktisat bilimine ait zengin bir literatüre
eşlik eden insanî tecrübe; bir ülkenin ekonomik gelişmesinin,
zenginleşmesinin ve refahının göçle ilişkisine işaret eder. Ve göç
süreçlerinin hem gelenlere ve hem de dâhil oldukları topluma
katabilecekleri bakımından arz ettiği imkânı da bir potansiyel olarak
tanımlar.
Bu etki ve imkânın maddî ve manevî anlamda karşılıklı gelişmeyi,
sosyal ve kültürel zenginleşmeyi beraberinde getirmesi ise göçün
yönetiminde gösterilecek başarıyla doğrudan ilgilidir. Göçte gizli olan
büyük bir ekonomik güç kaynağının açığa çıkması ve insanlık tarihinde
farklı dönemlerde örneklerini gördüğümüz bir gelişme, sıçrama veya
kalkışı beraberinde getirmesi için kendisine has bir iktisadi yönetime
ihtiyaç gösterir. Göç süreçleri, onu tecrübe edenler üzerinde sarsıcı
etkileri ve dramatik sonuçları olsa da ekonomik bakımdan iyi
yönetilmeleri durumunda tüm toplumlar için ekonomik göstergeleri
olumluya çevirecek bir sinerji doğurabilir. Küresel düzeyde geçerli
olan bu durum, geçmişten günümüze ülkemiz açısından da aynı
şekilde geçerlidir. Balkan, Kafkas ve diğer coğrafyalardan yaşanan
göçler de yaşandıkları devirlerde acı verici süreçler olarak tarihteki
yerlerini almışlardır. Şimdi bunlar değerlendirildiğinde sonuçları
bakımından topluma ve ülkeye kültürel ve ekonomik anlamda çok
yönlü olumlu etki yaptıkları söylenebilir. Bugün de ülkemiz aynı göç
hikâyesini Suriyeli sığınmacılar üzerinden tecrübe ediyor. Tüm etki
ve sonuçlarından bağımsız biçimde ilk önce ahlak penceresinden
bakmayı ve insanî erdemleri öne çıkarmayı gerekli kılan bir süreç
bu. Öte yandan tıpkı önceki göç süreçlerinde tecrübe edildiği gibi iyi
ve özenli yönetilmesi durumunda olumlu sonuçları çok daha somut
biçimde görülebilecektir.
6
İstanbul Ekonomisinde Suriyeli Girişimciler başlıklı bu çalışma,
ülkemizin en büyük şehri üzerinden geçici koruma altındaki bireyleri
ifade eden göçmenlerin girişimciler olarak neler yaptıklarını, iktisadî
hayata nasıl katıldıklarını ve ne tür bir etki ürettiklerini ortaya
koymayı amaçlıyor.
İlgili literatür ile rakamlara ve istatistiklere dayalı bu araştırma
kişisel şahitliklerin eşliğinde başarı ve başarısızlık hikayeleriyle
destekleniyor. Bu çalışmanın sığınmacı meselesinin iktisadî
yüzünün aydınlatılmasına, göçün iktisadi yönetimine dair yapılması
gerekenlere ışık tutmasına ve bu konuda atılması gereken adımlara
katkı sağlamasını temenni ediyoruz.

Avusturya’da yabanci dusmanliginin son seneler uc kat artmasi ulkede yasayan gocmen kokenli birey... more Avusturya’da yabanci dusmanliginin son seneler uc kat artmasi ulkede yasayan gocmen kokenli bireyleri tedirgin etmektedir. Is hayatinda, egitimde ve sosyal hayatin her asamasinda sozlu ve fiziksel saldirilarin artmasiyla dolayli ve dolaysiz ayrimcilik had safhaya ulasmistir. Bircok gocmen yasadigi ayrimciligi kendi dunyasinda yasamakta veya ilgili koruma mekanizmalarini bilmedigi icin itiraz etme hakkini kullanmamaktadir. Bu nedenle kendisine yapilan haksizliga karsi boyun egmekte ve magdur olmaktadir. Halbuki ayrimciliga maruz kalindiginda her yerde ve herkese karsi kullanabilecek haklar mevcuttur. Calisma Avusturya’nin insan haklari alaninda taraf oldugu uluslararasi antlasmalari, Avrupa insan haklari sozlesmesi ve AB direktiflerinde yer alan ayrimcilik yasagi ve uygulamalarini icermektedir. Buna karsi yukselen yabanci dusmanligi, irkcilik ve asiri saga karsi ayrimciliktan korunma mekanizmalarini irdelemektedir. Mevzuat cercevesinde olusturulan resmi ve sivil toplum kuruluslarini...

Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi/Journal of Social Policy Conferences, 2018
Öz 2015 yılındaki mülteci akını ile birlikte Almanya'da göç tartışmaları tekrar siyasetin ana gün... more Öz 2015 yılındaki mülteci akını ile birlikte Almanya'da göç tartışmaları tekrar siyasetin ana gündem konularından biri olmaya başlamıştır. Bu süreçte 2017 yılında yapılan genel seçimlerde aşırı sağ partiler rekor seviyede oy almış, buna paralel merkez partiler de seçim öncesinde yabancı karşıtlığı söylem ve vaatlerde bulunarak bu olumsuz havaya ayak uydurmuştur. Peki gerçekten Almanya bir göç ülkesi mi veya rasyonel olarak düşünüldüğünde Almanya'nın göçmen almaya ihtiyacı var mı? Bu ve benzer soruların yanısıra bir taraftan yaşlanan nüfus diğer taraftan vasıflı/vasıfsız eleman ihtiyacının giderek arttığı gerçeği bazı politikacılar ve bürokratlar tarafıından sıkça dillendirilmektedir. Bu çalışma muhtemel senaryolar ışığında Alman nüfusunun gelecekte nasıl şekilleneceğini ve Almanya'nın göç ülkesi olup olmayacağını nicel araştırmalarla ortaya çıkarmaktadır. Yaşlanan nüfusla birlikte her yıl genç nüfus ihtiyacı artan Almanya'da yetişmiş göçmenler ülkeyi terk etmektedir. Bir taraftan göçmenler sürekli olumsuz haberlerle gündem olurken, diğer taraftan göçmenlerin ülkeye olan katkıları önemsiz gösterilmekte ve Almanya'nın bir göç ülkesi olduğu unutulmaktadır. Bu çalışma Almanya'daki demografik dönüşüm bağlamında artan göçmen ihtiyacını irdeleyecektir. Buna paralel olarak da yabancı düşmanlığı, yükselen ırkçılık ve şiddet eğilimlerinin son senelerde artmasının olumsuz neticelerinin gelecekte ne tür sonuçlar doğuracağı incelenecektir. Anahtar Kelimeler Yaşlanan nüfus • Göç ve mülteci • Demografik dönüşüm • Uyum • İş piyasası • Yabancı düşmanlığı, Irkçılık
Liberal Düşünce Dergisi, Aug 1, 2016

2015 yılındaki mülteci akını ile birlikte Almanya’da göç tartışmaları tekrar siyasetin ana gündem... more 2015 yılındaki mülteci akını ile birlikte Almanya’da göç tartışmaları tekrar siyasetin ana gündem konularından biri olmaya başlamıştır. Bu süreçte 2017 yılında yapılan genel seçimlerde aşırı sağ partiler rekor seviyede oy almış, buna paralel merkez partiler de seçim öncesinde yabancı karşıtlığı söylem ve vaatlerde bulunarak bu olumsuz havaya ayak uydurmuştur. Peki gerçekten Almanya bir göç ülkesi mi veya rasyonel olarak düşünüldüğünde Almanya’nın göçmen almaya ihtiyacı var mı? Bu ve benzer soruların yanısıra bir taraftan yaşlanan nüfus diğer taraftan vasıflı/vasıfsız eleman ihtiyacının giderek arttığı gerçeği bazı politikacılar ve bürokratlar tarafıından sıkça dillendirilmektedir. Bu çalışma muhtemel senaryolar ışığında Alman nüfusunun gelecekte nasıl şekilleneceğini ve Almanya’nın göç ülkesi olup olmayacağını nicel araştırmalarla ortaya çıkarmaktadır. Yaşlanan nüfusla birlikte her yıl genç nüfus ihtiyacı artan Almanya’da yetişmiş göçmenler ülkeyi terk etmektedir. Bir taraftan göçme...
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Immer mehr gewinnt die Europäische Union mit ihren inzwischen 27 Mitgliedstaaten unter einem Dach... more Immer mehr gewinnt die Europäische Union mit ihren inzwischen 27 Mitgliedstaaten unter einem Dach an Bedeutung. Innerhalb der Grenzen der Europäischen Union leben rund 500 Millionen Menschen. Die jährliche Wirtschaftsleistung erbringt mehr als 11 Billionen Euro. ...

Technology Entrepreneurship and Access to Financial Resources in Turkey, 2021
Technology entrepreneurship plays a dominant role in the economy and development of the country, ... more Technology entrepreneurship plays a dominant role in the economy and development of the country, especially in this period of increasing competition and globalization. Related developments contribute significantly to the country’s welfare and development level traditional commercial and craft habits have been transformed through technological advances. Developing countries attach importance to strong technology-based sectors to sustain growth and create employment for young people. For this reason, country ministers determine technology entrepreneurship as the primary target and strategy. Turkey, with 754 billion dollars, is the world’s 19th largest economy by GDP. Currently, the state of technological entrepreneurship in Turkey comprises 60% of the country’s economy (as created by the private sector) and will be examined within our study. In addition, whether this entrepreneurship has access to sufficient financial resources and the changes and innovations made in this field within other countries will also be compared.
Obwohl Einwanderer in den Medien häufig negativ dargestellt werden, entwickeln sie eine erheblic... more Obwohl Einwanderer in den Medien häufig negativ dargestellt werden, entwickeln sie eine erhebliche Anzahl von Patenten in den Bereichen Informatik, Medizin und Hochtechnologie. Bei der Anzahl der von Einwanderern entwickelten Patenten belegen die USA und Deutschland die ersten beiden Plätze.

Türkiye'de Yaşayan Sığınmacılara Yönelik Yaygın Önyargılar ve Doğru Bilgiler, 2018
Sosyal medya günümüz siyasetini ve gündemini belirlemede etkileyici güce sahip. Konvansiyon kamu ... more Sosyal medya günümüz siyasetini ve gündemini belirlemede etkileyici güce sahip. Konvansiyon kamu kuruluşları sosyal medyada tartışılan konuları yazılı ve görsel medyaya taşımaktadır. Suriyeli sığınmacılarla ilgili olumsuz haberler sosyal medya üzerinden ulusal çapta tartışmalara dönüşmektedir. Öyle ki, ideolojilere bakılmaksızın yaygın önyargılar birçokları tarafından ön kabul görmeye başlamaktadır. Birçoğu gerçek olmayan bilgilerin yayılması sonucunda Suriyeli sığınmacılara karşı gösteriler, tepkiler ve protestoların artması endişe vericidir. Ara sıra kısa süreli tepkiler ortaya çıkıp kaybolabilmektedir. Ancak göçmenlere karşı süren tepkiler zamanla içselleşmekte ve fiziksel saldırılara kadar varabilmektedir. Özellikle ekonomik ve sosyal kriz dönemlerinde ortaya çıkan tepkiler süreç içersin de toplumda kalıcı hale gelmesi riskli görülmektedir. Bu çalışma sosyal medyada Suriyeli sığınmacılara karşı yaygın önyargıları ve doğru bilgileri incelemektedir.

Comparing of Migrants Education Policies of Turkey and Germany, 2020
Educational, professional, and employment policies play a key role in helping immigrants adapt to... more Educational, professional, and employment policies play a key role in helping immigrants adapt to social life. Indeed, immigrants can adapt more quickly to the host country when sustainable training is provided in a timely. In specific, Turkey and Germany have been the most affected countries as a result of the open door policy applied to refugees who were forced to leave their homes during the Syrian Crisis of 2011. After the flow of refugees into Turkish borders, Turkey has made comprehensive and sustainable legal and administrative
arrangements in education. Regardless of the immigrant's temporary status, the schooling efforts have been significant, resulting in an increase in the number of refugees receiving education. Similarly, in Germany, all children and young people have the right to access
schools, as required by international law, regardless of their residence status. Since 2015, Germany has made changes in existing regulations with mass migration. In addition to education, vocational training, and inclusion in the employment market are other essential issues for adaptation. This study will examine the similarities and differences between Turkey and Germany by comparing their educational and vocational policy towards asylum seekers.

Liberal Düşünce Dergisi, 2020
Turkey, having faced mass migration since April 2011, has been the country hosting world’s larges... more Turkey, having faced mass migration since April 2011, has been the country hosting world’s largest population asylum seekers. Within Turkey, the question as to whether Syrians will return to their country has often been the subject of debate. The main objective of the study is to discuss and evaluate the issue of Syrians living in Turkey for short, medium, and long-term periods. This study, via a survey, empirically examines the situation of Syrians from multiple perspectives on their returning tendency. The results of face to face interviews with 284 Syrian asylum seekers in Mardin have been reviewed and according to the results, 56.3% of them are reluctant to leave Turkey. In addition, the Social Adaptation Self-evaluation Scale (SASS), another assessment tool
applied in the study, argued that there was no significant relationship between the social adaptations of the asylum seekers and their tendency to return to their home countries (p>0.05). The low, medium or high levels of social cohesion of asylum seekers do not affect their views on returning. Furthermore, the results of this study indicate that 60.0% of individuals who have spent 5 years and more in Turkey do not plan to return to their home country.

Socioeconomic traumas due to civil wars, terror attacks, climate change and regional instability ... more Socioeconomic traumas due to civil wars, terror attacks, climate change and regional instability accelerate the migration in the world. Particularly with the efforts of manipulation of populist and radical right politicians, it is getting common to see migrants as a source of problems. The more international migration living in the country adapt to the employment, business sectors and labour market, the more successful they can be in social cohesion. Thus, applying a policy of open gate, receiving countries need to consider the issue of migration in terms of both economy and humanity. International migration can contribute to innovation, business environment , patents and economic growth. Migrants increase the ethnic and cultural diversity where they settle. Is international migration a burden on the consumer price index, competition on the business environment, unemployment and public finances in the states? This chapter will examine the impact of migration in developing and developed countries, economic growth, unemployment, competition on business sector and consumer price indices, and the need for migration in consideration of countries' ageing population.

JOURNAL OF IMMIGRANT & REFUGEE STUDIES, 2020
The increase of trade wars, a shifting economy, and the multi-country
interests of radical right ... more The increase of trade wars, a shifting economy, and the multi-country
interests of radical right parties keep international migration on the global agenda. Following the Syrian civil war, Turkey, which implemented an open-door policy toward Syrian refugees, is one of the most affected countries. This study uses macroeconomic indicators to empirically examine the impact of Syrian inflow on the Turkish economy. An econometric analysis, namely Engle–Granger cointegration, has been performed to investigate its effects on inflation, economic growth, and the unemployment rate for 2012–2020. The results indicate that Syrian migration into Turkey has a positive contribution to economic growth by influencing the demand for goods. This article also shows that, in the short-term, Syrian inflow leads to a rise in inflation and unemployment in Turkey. However, migration can turn out to be a positive influence on the economy, depending on how quickly accepted refugees find jobs and are integrated into the Turkish labor market. Hence, it is strongly recommended that Turkey should provide vocational education, language training, and regional support for Syrians of working-age, and also manage qualified and unskilled Syrian human resources. Moreover, bureaucratic obstacles and processes, as much as possible, should be removed for Syrian entrepreneurs and workers.

Amme İdaresi Dergisi, 2020
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya’da, ırkçı partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının faal... more İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya’da, ırkçı partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyet yürütmesi yasaklanmıştı. Günümüzde, aşırı sağın oylarını artırması ve siyasette güç kazanmasıyla, faşizm ve Nazizm farklı şekilde tezahür etmektedir. İlk olarak 1999 seçimlerinde Avusturya Özgürlük Partisi’nin Nasyonal Sosyalist Parti’ye dönüşmemesi için uluslararası toplum, baskı ve yaptırım tehdidi uygulamıştı. Neticede, baskılara dayanamayan aşırı sağ parti, hükümetten düşmek zorunda kalmıştı. Ekonomik krizler, göç hareketleri ve terör olayları, korumacı eğilimlerin ve milliyetçi siyasi dalganın yeniden yükselmesine neden olmaktadır. Avrupa’da aşırı sağın en güçlü olduğu ülkelerden biri olan Avusturya’da aşırı sağ partileri zaman zaman iktidar ortağı olmakta ve kademeli olarak oylarını artırmaktadır. Etki gücü artan aşırı sağın sadece popülist söylemlerle yetinmediği, aynı zamanda, Avusturya’da ana akım siyaseti ve kurumları etkileyerek göçmenlerin haklarını kısıtlayıcı uygulamalara başladığı da görülmektedir. Başta hak ihlalleri olmak üzere göçmenlerin hayatını zorlaştırıcı uygulamalar artarak devam etmekte, ancak ulusal ve uluslararası kamuoyunda bu duruma tepkiler cılız kalmaktadır. Bu çalışmada, Avusturya’da aşırı sağın popülist söylemlerinin yanında, göçmenlere yönelik hak ihlallerine ve kurumlara olan etkisi incelenecektir. Avusturya’da aşırı sağ ve merkez partilerin söylemleri, gündelik hayatta göçmenlerin yaşamlarına ne derece yansımaktadır? Bu araştırma geçmişten bugüne göçmenlerin Avusturya’da varlığını sorgularken, diğer taraftan aşırı sağın yükselişi, tarihsel ve kuramsal perspektifle anlaşılmaya çalışılacaktır. Ayrıca, bu çalışmada, aşırı sağın yükselişindeki temel sebep-sonuç ilişkisini doğru biçimde anlayabilmek için dünyadaki sosyoekonomik gelişmelere bağlı olarak neo-liberalizm ve küreselleşme tartışmalarına da yer verilmiştir.
İmam Hatip Schools in Turkey, 2018
The education issue should be dealt with its history and future, with its
material and spiritual ... more The education issue should be dealt with its history and future, with its
material and spiritual aspects, with all stages of life. According to Islam,
education is a lifelong process “from cradle to grave”. The education issue
has been disintegrated from the unity, and on the other hand it has been
mechanized.
The Imam-Hatip model combines an educational model that nourishes
our humanity with positive sciences through an approach that restores
and develops both matter and meaning. Especially Imam-Hatip Schools
has been giving a novel touch to Turkey since 1950 and it has pioneering
figure in many areas of life.
This success of Imam Hatip Schools has aroused interest in the whole
Islamic world. The Imam Hatip model, which is currently being used as a
model in nearly 50 countries, will be discussed more effectively and
widely in the world.

AVUSTURYA’NIN ULUSAL VE ULUSLARARASI AYRIMCILIK YASAĞI HUKUKU VE YABANCI DÜŞMANLIĞINDAN KORUNMA MEKANİZMALARI, 2018
Çalışma Avusturya’nın insan hakları alanında taraf olduğu uluslararası antlaşmaları, Avrupa insan... more Çalışma Avusturya’nın insan hakları alanında taraf olduğu uluslararası antlaşmaları, Avrupa insan hakları sözleşmesi ve AB direktiflerinde yer alan ayrımcılık yasağı ve uygulamalarını içermektedir. Buna karşı yükselen yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve aşırı sağa karşı ayrımcılıktan korunma mekanizmalarını irdelemektedir. Mevzuat çerçevesinde oluşturulan resmi ve sivil toplum kuruluşlarının neler olduğu araştırılmaktadır. Bu kurumlar mercek altına alınarak ve yüz yüze görüşmeler yapılarak pratikte ne kadar etkili olduğu anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bilhassa görev tanımı bakımından hakları korumak
için oldukça işlevsel görünen bazı kurumların, uygulamada gerçekten etkili bir koruma sağlayıp sağlamadığı sorgulanmaktadır. Bu çerçevede Avusturya’da göçmenlerle yapılan mülakatlar, kurumlara ilişkin yaygın kanaat ve deneyimler ışığında kurumların etkileri araştırılmaktadır.

The workshop, organized by the Medipolis Mediterranean Studies Center in 28th May 2016 in İstanbu... more The workshop, organized by the Medipolis Mediterranean Studies Center in 28th May 2016 in İstanbul Medipol University’s Haliç Campus discussed the problems and the viable concrete solution projections of the academics from Arab countries who live in Turkey.
The workshop, gathered so many academics and experts from Arab countries and Turkey, was designed as two main sessions, after the opening speech by İstanbul Medipol University Rector Prof. Sabahattin Aydın.
The first session, moderated by the Senior Advisor to the Prime Minister of Republic of Turkey Mr. Ömer Faruk Korkmaz and the Director of the Medipolis Mediterranean Studies Center Prof. Bekir Berat Özipek, focused on the problems of the academics from Arab countries who live in Turkey; while the second discussed on the concrete solution projections.
We kindly appreciate and thank to Mr. İbrahim Altan, Mr. Murtaza Yetiş, Mr. İbrahim Turgut, Mr. İbrahim Bouzidani, Mrs. Sena Melemez, Mr. Oktay Altın and Mr. Erol Kam for their valuable contributions throughout the organizational process and formation of this report.
We hope this study will contribute and support to the solution of the problems of our colleagues from Arab countries living in Turkey, who were forced to move from their own homeland, university and students in such a tragic breaking stage through the historical process.
Uploads
Papers by Doç.Dr. Faik Tanrikulu
ekonomik bakımdan pek çok değişimi beraberinde getiren önemli bir
karşılaşmayı ifade eder.
İnsanların iradî veya gayriiradî biçimde evlerini ve yurtlarını terk
ederek başka bir ülkeye gitmeleri ve yeni bir hayata başlamaları
hem gelenler hem de katıldıkları toplum açısından çok boyutlu
bir etkileşimi de doğurur. İktisat bilimine ait zengin bir literatüre
eşlik eden insanî tecrübe; bir ülkenin ekonomik gelişmesinin,
zenginleşmesinin ve refahının göçle ilişkisine işaret eder. Ve göç
süreçlerinin hem gelenlere ve hem de dâhil oldukları topluma
katabilecekleri bakımından arz ettiği imkânı da bir potansiyel olarak
tanımlar.
Bu etki ve imkânın maddî ve manevî anlamda karşılıklı gelişmeyi,
sosyal ve kültürel zenginleşmeyi beraberinde getirmesi ise göçün
yönetiminde gösterilecek başarıyla doğrudan ilgilidir. Göçte gizli olan
büyük bir ekonomik güç kaynağının açığa çıkması ve insanlık tarihinde
farklı dönemlerde örneklerini gördüğümüz bir gelişme, sıçrama veya
kalkışı beraberinde getirmesi için kendisine has bir iktisadi yönetime
ihtiyaç gösterir. Göç süreçleri, onu tecrübe edenler üzerinde sarsıcı
etkileri ve dramatik sonuçları olsa da ekonomik bakımdan iyi
yönetilmeleri durumunda tüm toplumlar için ekonomik göstergeleri
olumluya çevirecek bir sinerji doğurabilir. Küresel düzeyde geçerli
olan bu durum, geçmişten günümüze ülkemiz açısından da aynı
şekilde geçerlidir. Balkan, Kafkas ve diğer coğrafyalardan yaşanan
göçler de yaşandıkları devirlerde acı verici süreçler olarak tarihteki
yerlerini almışlardır. Şimdi bunlar değerlendirildiğinde sonuçları
bakımından topluma ve ülkeye kültürel ve ekonomik anlamda çok
yönlü olumlu etki yaptıkları söylenebilir. Bugün de ülkemiz aynı göç
hikâyesini Suriyeli sığınmacılar üzerinden tecrübe ediyor. Tüm etki
ve sonuçlarından bağımsız biçimde ilk önce ahlak penceresinden
bakmayı ve insanî erdemleri öne çıkarmayı gerekli kılan bir süreç
bu. Öte yandan tıpkı önceki göç süreçlerinde tecrübe edildiği gibi iyi
ve özenli yönetilmesi durumunda olumlu sonuçları çok daha somut
biçimde görülebilecektir.
6
İstanbul Ekonomisinde Suriyeli Girişimciler başlıklı bu çalışma,
ülkemizin en büyük şehri üzerinden geçici koruma altındaki bireyleri
ifade eden göçmenlerin girişimciler olarak neler yaptıklarını, iktisadî
hayata nasıl katıldıklarını ve ne tür bir etki ürettiklerini ortaya
koymayı amaçlıyor.
İlgili literatür ile rakamlara ve istatistiklere dayalı bu araştırma
kişisel şahitliklerin eşliğinde başarı ve başarısızlık hikayeleriyle
destekleniyor. Bu çalışmanın sığınmacı meselesinin iktisadî
yüzünün aydınlatılmasına, göçün iktisadi yönetimine dair yapılması
gerekenlere ışık tutmasına ve bu konuda atılması gereken adımlara
katkı sağlamasını temenni ediyoruz.
arrangements in education. Regardless of the immigrant's temporary status, the schooling efforts have been significant, resulting in an increase in the number of refugees receiving education. Similarly, in Germany, all children and young people have the right to access
schools, as required by international law, regardless of their residence status. Since 2015, Germany has made changes in existing regulations with mass migration. In addition to education, vocational training, and inclusion in the employment market are other essential issues for adaptation. This study will examine the similarities and differences between Turkey and Germany by comparing their educational and vocational policy towards asylum seekers.
applied in the study, argued that there was no significant relationship between the social adaptations of the asylum seekers and their tendency to return to their home countries (p>0.05). The low, medium or high levels of social cohesion of asylum seekers do not affect their views on returning. Furthermore, the results of this study indicate that 60.0% of individuals who have spent 5 years and more in Turkey do not plan to return to their home country.
interests of radical right parties keep international migration on the global agenda. Following the Syrian civil war, Turkey, which implemented an open-door policy toward Syrian refugees, is one of the most affected countries. This study uses macroeconomic indicators to empirically examine the impact of Syrian inflow on the Turkish economy. An econometric analysis, namely Engle–Granger cointegration, has been performed to investigate its effects on inflation, economic growth, and the unemployment rate for 2012–2020. The results indicate that Syrian migration into Turkey has a positive contribution to economic growth by influencing the demand for goods. This article also shows that, in the short-term, Syrian inflow leads to a rise in inflation and unemployment in Turkey. However, migration can turn out to be a positive influence on the economy, depending on how quickly accepted refugees find jobs and are integrated into the Turkish labor market. Hence, it is strongly recommended that Turkey should provide vocational education, language training, and regional support for Syrians of working-age, and also manage qualified and unskilled Syrian human resources. Moreover, bureaucratic obstacles and processes, as much as possible, should be removed for Syrian entrepreneurs and workers.
material and spiritual aspects, with all stages of life. According to Islam,
education is a lifelong process “from cradle to grave”. The education issue
has been disintegrated from the unity, and on the other hand it has been
mechanized.
The Imam-Hatip model combines an educational model that nourishes
our humanity with positive sciences through an approach that restores
and develops both matter and meaning. Especially Imam-Hatip Schools
has been giving a novel touch to Turkey since 1950 and it has pioneering
figure in many areas of life.
This success of Imam Hatip Schools has aroused interest in the whole
Islamic world. The Imam Hatip model, which is currently being used as a
model in nearly 50 countries, will be discussed more effectively and
widely in the world.
için oldukça işlevsel görünen bazı kurumların, uygulamada gerçekten etkili bir koruma sağlayıp sağlamadığı sorgulanmaktadır. Bu çerçevede Avusturya’da göçmenlerle yapılan mülakatlar, kurumlara ilişkin yaygın kanaat ve deneyimler ışığında kurumların etkileri araştırılmaktadır.
The workshop, gathered so many academics and experts from Arab countries and Turkey, was designed as two main sessions, after the opening speech by İstanbul Medipol University Rector Prof. Sabahattin Aydın.
The first session, moderated by the Senior Advisor to the Prime Minister of Republic of Turkey Mr. Ömer Faruk Korkmaz and the Director of the Medipolis Mediterranean Studies Center Prof. Bekir Berat Özipek, focused on the problems of the academics from Arab countries who live in Turkey; while the second discussed on the concrete solution projections.
We kindly appreciate and thank to Mr. İbrahim Altan, Mr. Murtaza Yetiş, Mr. İbrahim Turgut, Mr. İbrahim Bouzidani, Mrs. Sena Melemez, Mr. Oktay Altın and Mr. Erol Kam for their valuable contributions throughout the organizational process and formation of this report.
We hope this study will contribute and support to the solution of the problems of our colleagues from Arab countries living in Turkey, who were forced to move from their own homeland, university and students in such a tragic breaking stage through the historical process.
ekonomik bakımdan pek çok değişimi beraberinde getiren önemli bir
karşılaşmayı ifade eder.
İnsanların iradî veya gayriiradî biçimde evlerini ve yurtlarını terk
ederek başka bir ülkeye gitmeleri ve yeni bir hayata başlamaları
hem gelenler hem de katıldıkları toplum açısından çok boyutlu
bir etkileşimi de doğurur. İktisat bilimine ait zengin bir literatüre
eşlik eden insanî tecrübe; bir ülkenin ekonomik gelişmesinin,
zenginleşmesinin ve refahının göçle ilişkisine işaret eder. Ve göç
süreçlerinin hem gelenlere ve hem de dâhil oldukları topluma
katabilecekleri bakımından arz ettiği imkânı da bir potansiyel olarak
tanımlar.
Bu etki ve imkânın maddî ve manevî anlamda karşılıklı gelişmeyi,
sosyal ve kültürel zenginleşmeyi beraberinde getirmesi ise göçün
yönetiminde gösterilecek başarıyla doğrudan ilgilidir. Göçte gizli olan
büyük bir ekonomik güç kaynağının açığa çıkması ve insanlık tarihinde
farklı dönemlerde örneklerini gördüğümüz bir gelişme, sıçrama veya
kalkışı beraberinde getirmesi için kendisine has bir iktisadi yönetime
ihtiyaç gösterir. Göç süreçleri, onu tecrübe edenler üzerinde sarsıcı
etkileri ve dramatik sonuçları olsa da ekonomik bakımdan iyi
yönetilmeleri durumunda tüm toplumlar için ekonomik göstergeleri
olumluya çevirecek bir sinerji doğurabilir. Küresel düzeyde geçerli
olan bu durum, geçmişten günümüze ülkemiz açısından da aynı
şekilde geçerlidir. Balkan, Kafkas ve diğer coğrafyalardan yaşanan
göçler de yaşandıkları devirlerde acı verici süreçler olarak tarihteki
yerlerini almışlardır. Şimdi bunlar değerlendirildiğinde sonuçları
bakımından topluma ve ülkeye kültürel ve ekonomik anlamda çok
yönlü olumlu etki yaptıkları söylenebilir. Bugün de ülkemiz aynı göç
hikâyesini Suriyeli sığınmacılar üzerinden tecrübe ediyor. Tüm etki
ve sonuçlarından bağımsız biçimde ilk önce ahlak penceresinden
bakmayı ve insanî erdemleri öne çıkarmayı gerekli kılan bir süreç
bu. Öte yandan tıpkı önceki göç süreçlerinde tecrübe edildiği gibi iyi
ve özenli yönetilmesi durumunda olumlu sonuçları çok daha somut
biçimde görülebilecektir.
6
İstanbul Ekonomisinde Suriyeli Girişimciler başlıklı bu çalışma,
ülkemizin en büyük şehri üzerinden geçici koruma altındaki bireyleri
ifade eden göçmenlerin girişimciler olarak neler yaptıklarını, iktisadî
hayata nasıl katıldıklarını ve ne tür bir etki ürettiklerini ortaya
koymayı amaçlıyor.
İlgili literatür ile rakamlara ve istatistiklere dayalı bu araştırma
kişisel şahitliklerin eşliğinde başarı ve başarısızlık hikayeleriyle
destekleniyor. Bu çalışmanın sığınmacı meselesinin iktisadî
yüzünün aydınlatılmasına, göçün iktisadi yönetimine dair yapılması
gerekenlere ışık tutmasına ve bu konuda atılması gereken adımlara
katkı sağlamasını temenni ediyoruz.
arrangements in education. Regardless of the immigrant's temporary status, the schooling efforts have been significant, resulting in an increase in the number of refugees receiving education. Similarly, in Germany, all children and young people have the right to access
schools, as required by international law, regardless of their residence status. Since 2015, Germany has made changes in existing regulations with mass migration. In addition to education, vocational training, and inclusion in the employment market are other essential issues for adaptation. This study will examine the similarities and differences between Turkey and Germany by comparing their educational and vocational policy towards asylum seekers.
applied in the study, argued that there was no significant relationship between the social adaptations of the asylum seekers and their tendency to return to their home countries (p>0.05). The low, medium or high levels of social cohesion of asylum seekers do not affect their views on returning. Furthermore, the results of this study indicate that 60.0% of individuals who have spent 5 years and more in Turkey do not plan to return to their home country.
interests of radical right parties keep international migration on the global agenda. Following the Syrian civil war, Turkey, which implemented an open-door policy toward Syrian refugees, is one of the most affected countries. This study uses macroeconomic indicators to empirically examine the impact of Syrian inflow on the Turkish economy. An econometric analysis, namely Engle–Granger cointegration, has been performed to investigate its effects on inflation, economic growth, and the unemployment rate for 2012–2020. The results indicate that Syrian migration into Turkey has a positive contribution to economic growth by influencing the demand for goods. This article also shows that, in the short-term, Syrian inflow leads to a rise in inflation and unemployment in Turkey. However, migration can turn out to be a positive influence on the economy, depending on how quickly accepted refugees find jobs and are integrated into the Turkish labor market. Hence, it is strongly recommended that Turkey should provide vocational education, language training, and regional support for Syrians of working-age, and also manage qualified and unskilled Syrian human resources. Moreover, bureaucratic obstacles and processes, as much as possible, should be removed for Syrian entrepreneurs and workers.
material and spiritual aspects, with all stages of life. According to Islam,
education is a lifelong process “from cradle to grave”. The education issue
has been disintegrated from the unity, and on the other hand it has been
mechanized.
The Imam-Hatip model combines an educational model that nourishes
our humanity with positive sciences through an approach that restores
and develops both matter and meaning. Especially Imam-Hatip Schools
has been giving a novel touch to Turkey since 1950 and it has pioneering
figure in many areas of life.
This success of Imam Hatip Schools has aroused interest in the whole
Islamic world. The Imam Hatip model, which is currently being used as a
model in nearly 50 countries, will be discussed more effectively and
widely in the world.
için oldukça işlevsel görünen bazı kurumların, uygulamada gerçekten etkili bir koruma sağlayıp sağlamadığı sorgulanmaktadır. Bu çerçevede Avusturya’da göçmenlerle yapılan mülakatlar, kurumlara ilişkin yaygın kanaat ve deneyimler ışığında kurumların etkileri araştırılmaktadır.
The workshop, gathered so many academics and experts from Arab countries and Turkey, was designed as two main sessions, after the opening speech by İstanbul Medipol University Rector Prof. Sabahattin Aydın.
The first session, moderated by the Senior Advisor to the Prime Minister of Republic of Turkey Mr. Ömer Faruk Korkmaz and the Director of the Medipolis Mediterranean Studies Center Prof. Bekir Berat Özipek, focused on the problems of the academics from Arab countries who live in Turkey; while the second discussed on the concrete solution projections.
We kindly appreciate and thank to Mr. İbrahim Altan, Mr. Murtaza Yetiş, Mr. İbrahim Turgut, Mr. İbrahim Bouzidani, Mrs. Sena Melemez, Mr. Oktay Altın and Mr. Erol Kam for their valuable contributions throughout the organizational process and formation of this report.
We hope this study will contribute and support to the solution of the problems of our colleagues from Arab countries living in Turkey, who were forced to move from their own homeland, university and students in such a tragic breaking stage through the historical process.
Rassismus und nationalistisch-populistischem Mindset aus. Diese neue Situation, die auch zu Menschenrechtsverletzungen führt, insbesondere die neue Art der subtilen und offensichtlichen Diskriminierung von Minoritäten in Form von Alltagsrassismus, betrifft das gesamte politische Spektrum: Von der rechten bis zur linken Mitte, von den liberalen bis zu den radikalen Demokrat:innen wird sie in der Rhetorik aller Akteur:innen erkennbar. In den westlichen Demokratien ist diese subtile Diskriminierung schwieriger
zu erfassen und zu behandeln, da sie unter dem Deckmantel der Menschenrechte und freie Meinundsäußerung salonfähig gemacht wird. Die "Normalisierung“ des rechten Gedankenguts, das in Europa bis vor kurzem als “Randerscheinung” galt, ist zum Politikum und Gegenstand von Wahlprogrammen geworden, was als eine besorgniserregende Entwicklung festgehalten werden kann. Auch in Deutschland gibt es negative Entwicklungen, was die postmigrantische Gesellschaft anbetrifft. Zahlreiche Studien belegen, dass in den letzten Jahren die Diskriminierung gegenüber
marginalisierten Gruppen, insbesondere gegen Muslim:innen zugenommen hat. In diesem Zusammenhang spielen viele Entwicklungen, wie z.B. die Migrationsbewegung seit dem Sommer 2015, gesellschaftliche sowie sozio-ökonomische Probleme eine wichtige Rolle.
İnsan hakları ihlalleri üreten bu yeni durum, özellikle de sureti haktan görünen haliyle bu yeni ayrımcılık, eskisinden farklı olarak, siyasi yelpazenin tamamını etkiliyor. Merkez sağdan merkez sola, liberal ve radikal demokratlara kadar her çevrenin diliyle görünürlük kazanıyor. Batı demokrasilerinde bu yeni ayrımcılık, insan haklarının dilini kullanması bakımından teşhisi ve tedavisi daha güç bir nitelik de taşıyor. Avrupa’da yakın zamanlara kadar “marjinal” olarak görülen aşırı sağın normalleşmesi, başlıca iktidar alternatifi haline gelmesi ve insan hakları konusunda yakın geleceğe dair umutları azaltıyor. Avrupa ve Almanya’ da bu küresel ölçekte geçerli olan bu olumsuzluktan payını alıyor. Son yıllarda özellikle Müslümanlara karşı ayrımcılık, göçmen krizinin ve
işsizlik gibi sosyal sorunların da etkisiyle yayılma eğilimi arz ediyor. Müslümanlara yönelik ayrımcılığın genelleşmesi veya normalleşmesi, yabancı düşmanı, ırkçı, anti-Roman ve anti-Semitist çevreler için de kınanmadan konuşabilecekleri veya içinde yer alabilecekleri yeni bir alan açıyor; onlara, kendilerini içinde ifade edecekleri yeni bir çıkış yolu ve siyasi alternatif oluşturuyor.
İnsan hakları ve temel özgürlükler alanındaki gerileme, farklı olana karşı tepki, nefret suçları ve şiddeti beraberinde getiren bu sürecin en fazla hedef haline getirdiği veya bu süreçten en fazla zarar gören grupların biri de Müslümanlar. Günümüzde “İslamofobi,” “Müslüman düşmanlığı,” “Müslüman karşıtı ırkçılık” ve “İslam düşmanlığı” gibi farklı kavramsallaştırma biçimleriyle ifade edilen bu sorun, dünyanın her yanında farklı tezahür biçimleriyle Müslüman bireylerin temel hak ve özgürlüklerine yönelik çok boyutlu bir tehdit oluşturuyor. Almanya’da genel siyasette Müslümanlara karşı ayrımcı ve dışlayıcı fikirlerin daha fazla belirginleşmesi, Müslüman bireylerin din ve vicdan özgürlüğünü daraltıcı mevzuat ve düzenlemelerin ve mahkeme kararlarının artması ile bireylere yönelik taciz, saldırı ve zaman zaman Solingen, Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) ve Hanau örneklerinde katliam düzeyindeki cinayetlere varan şiddet gibi
şekillerde görünürlük kazanıyor. Buna karşılık, Almanya’da özgürlük, adalet ve barış
gibi değerlerle hukuk devleti ilkesinin zedelenmesinden endişe eden ayrımcılık karşıtı bireyler, sivil toplum örgütleri ve siyasi aktörler de süreci tersine çevirmek için yoğun bir çaba sarf ediyorlar.
Bu bağlamda Almanya’da toplum içinde olduğu gibi devlet içinde de birbiriyle zıt iki dinamikten söz ediliyor. Bir yandan ırkçılığın kurumsallaşması, ordu, polis teşkilatı ve diğer güvenlik birimlerinde kökleşmesi ve kurumsal müsamaha görmesi durumunun varlığı dile getiriliyor; örneğin NSU cinayetlerinde ve onun adalet duygularını incitici bir dizi soru işaretini beraberinde getiren yargılamalarında ve o süreçte alınan bazı idari kararlarda varlığı hissedilen bir “derin devlet ”ten yakınılıyor; diğer yandan Almanya’da devlet içinde etkili olan bazı güç odaklarının tasfiyesi veya kökleşmemesi için hukuk devleti ilkesi temelinde alınan kararlara ve verilen uğraşlara dikkat çekiliyor. Almanya’da insan hakları açısından sosyal, hukuki ve siyasi durumu ana hatlarıyla belirginleştirmeyi ve bu çerçevede Müslümanların insan hakları sorunlarının mercek altına almayı amaçlayan bu çalışma kapsamında, öncelikle bir literatür taraması yapıldı. Toplumsal alanda bir yıl içinde yaşanan değişim, siyasette yeni dönemin temel özellikleri ve yasama, yürütme ve yargı alanlarında alınan kararlar çerçevesinde insan hakları açısından ülkenin içinde bulunduğu durum ana hatlarıyla resmedilmeye çalışıldı. Almanya’da STK’larda aktif görev alan, ayrımcılık ve insan hakları ihlalleri konusunda çalışmalar yapan kişilerle mülakatlar gerçekleştirilerek, ortaya çıkan görüntü, bireysel algı, görüş ve analizlerle de desteklenmeye çalışıldı. Bu çalışmada, insan hakları açısından Müslümanların içine bulunduğu durum ise ayrı bir başlık olarak ele alındı. Bu kapsamda öncelikle yasama, yürütme ve yargı alanında 2021 yılında yaşanan olumlu ve olumsuz gelişmelere yer verildi. İkinci olarak ise Alman ve uluslararası basına yansıyan göçmenlere yönelik saldırılar, ihlallerle mevzuattaki değişiklikler bir yıl boyunca medya taraması yapılarak derlendi ve haklar ve saldırılar başlığında somut gelişmelere yer verilen tablo halinde gösterildi.
akzeptiert, dass diese Bestimmungen bindend sind. Des Weiteren gibt es internationale Rechte, die das Land unterschrieben hat. Darüber hinaus gibt es das Recht der Europäischen Union, z. B. die Europäische Menschrechtskonvention. Dafür wurde eigens der Europäische Gerichtshof für Menschenrechte gegründet. Und schließlich gibt es Österreichs eigene Gesetze, die die Rechte und Sicherheiten garantieren.
farktır söz konusu olan. İnsanlık tarihi boyunca bu iki yaklaşım tarzı daima var olagelmiştir. Bir insanın hayatta en değer verdiği varlıkları olan, ailesini ve çocuklarını alarak tanımadığı, bilmediği yerlere doğru yola çıkması kolay verilecek bir karar değildir. Böyle bir karar herkesi kendisi ve ailesi adına ürkütür, korkutur ve kaygılandırır. Ama insanlar bu kararı verir; çünkü bu korku ve kaygının dehşetinden çok daha büyüğünü, muhtemelen can havliyle ayrılmak durumunda kaldığı ülkede yaşamış veya yakından şahit olmuştur. Bu çerçevede sığınmacıların hayatını zorlaştırıp, onlara yönelik hak ihlallerini kolaylaştıran bu olumsuz kanaat ve ön yargılarla makul bir dille mücadele etmek önemli hâle gelmektedir. Özellikle de sığınmacılarla ilgili olarak âdeta yaygın yanlış bilgi ve dezenformasyon sağanağı altında olduğumuz ortamda, doğru bilgiyi elde etmenin ve onu yaygınlaştırmanın önemi büyüktür. Suriyeli sığınmacılara yönelik büyüyen ön yargının, toplumsal barışa yönelik tehdit potansiyeli taşıyacak ölçüde yaygınlaşma eğiliminde olduğunu, hatta bu konuda yanlış bilgi ve yargıların kamusal söyleme egemen olduğunu göz önüne alacak olursak, doğru bilgiyi ortaya koymaya ve belirginleştirmeye yönelik her çabanın, akademik değerinin ötesinde ve ondan öncelikli olarak etik değerinden söz edilebilir.
Zahllose Unternehmen, Wirtschaftsverbände, Staaten und Politikberater bzw. Lobbyisten verfolgen auf europäischer Ebene die politischen Entscheidungen und nehmen aktiv an der Gestaltung der politischen Rahmenbedingungen in Straßburg und Brüssel teil, um im Dialog mit Politik und Verwaltung zur Aktualisierung und Modernisierung des rechtlichen Rahmens beitragen zu können. Es soll noch hinzugefügt werden, dass diese Organisationen und Staaten von politischen Interessen über fundiertes Fachwissen von politischen Entscheidungen gerne sich beeinflussen ließen.
Diskussionen in den Europäischen Ländern besonders in den Medien wie Zeitungen, Fernsehen etc. gibt es genügend. Obwohl europäische Politikerinnen nach der Wahl dem Türkei- EU-Beitritt zustimmen möchten, schaut die Gesellschaft skeptisch zu und verhindert dies. Die Gesellschaft der Union sollte die Türkische Gesellschaft und Kultur besser kennenlernen, da es viel zu viele Vorurteile gibt, die die Gesellschaft hindern, den Türkei-Beitritt zu genehmigen. Dazu ist es nötig, dass hier Lobbying betrieben wird, um die Gesellschaft über die Türkei zu informieren. Trotzdem läuft es bergab, wobei bergab zu laufen angenehmer ist und positiv gemeint ist. Seit Oktober führt die EU offizielle Verhandlungen mit der Türkei über einen Beitritt.
Ziel der Arbeit ist eine Analyse der Interessen, die Türkei in der Europäischen Union haben zu wollen.