D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Durmuş TEZCAN’a Armağan, C.21, Özel S., 2019
Öz 2017 Anayasa değişiklikleriyle Türkiye'de hükümet sistemi ve bu doğrultuda Cumhurbaşkanının ce... more Öz 2017 Anayasa değişiklikleriyle Türkiye'de hükümet sistemi ve bu doğrultuda Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu konusu değişikliğe uğratılmıştır. Bu konu, sorumluluğun kapsamı, soruşturma ve kovuşturma aşamaları, cezai sorumluluğa ilişkin hükmün Cumhurbaşkanlığı görevinin sonrasında uygulanması, sorumluluk prosedürünün işletilmesine bağlanan sonuçlar bakımından değiştirilmiştir. İlk ba-kışta bu değişikliklerin, önceki düzenlemelerden daha sade ve daha eşitlikçi düzen-lemeler olduğu söylenebilir. Ancak değiştirilen ve değiştirilmeyen diğer birçok hükümle birlikte değerlendirildiğinde, Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğuna iliş-kin düzenlemelerin uygulanabilme ihtimalinin çok zor olduğunu ifade etmek müm-kündür. Anahtar Kelimeler Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanı, cezai sorumluluk, soruşturma, kovuşturma CRIMINAL LIABILITY OF THE HEAD OF STATE Abstract With the constitutional amendment in 2017, the Turkish governmental system and, along with it, the criminal responsibility of the president changed. The changes introduced pertains to the scope of the responsibility, the phases of investigation and prosecution, the implementation of the rule regarding criminal responsibility after the term of presidency and the results linked to the initiation of the responsibility procedure. At first sight, these changes may seem plainer and more equitable than the former regulations; however, it may be concluded that these regulations pertaining to the criminal responsibility of the president are unlikely to be applied.
Uploads
Papers by Salih Taşdöğen
bakımından genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri 1982 Anayasasının 107. maddesinde öngörülmüş, Cumhurbaşkanlığı idari teşkilatını düzenleyen idari işlemlerdir. Bu kararnameler için 105. maddede öngörülen karşı-imza kuralının geçerliliği, bu kararnameler bakımından yargısal denetimin söz konusu olup olmayacağı
hususu tartışmaya açık konulardır. Pozitif düzenlemeler ışığında, bu işlemin karşı-imza kuralına tabi olan bir idari işlem olduğu, dolayısıyla bunlar bakımından idari yargısal denetimin söz konusu olabileceği söylenmelidir. Bu denetim de, kararnamenin unsurları üzerinden yapılacaktır. Unsurlarındaki sakatlıkların niteliğine göre işlem ya yoklukla ya da iptal edilebilirlikle malul olur. Ayrıca güncel bir tartışma niteliğinde olan, cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yayımlanıp yayımlanmayacağı
hususunda ise, mevcut kanuni düzenlemeler kapsamında yayımlanmasının zorunlu olduğu söylenebilir. Son olarak da bu kararnamelerin hiyerarşik güç bakımından, Başbakanlık ve bakanlıklar dışındaki kamu tüzel kişilerinin çıkardığı yönetmeliklerle aynı düzeyde bulunduğunu ifade etmek gerekir.
Books by Salih Taşdöğen
Bu kural, parlamenter sistemin bir mekanizması olarak ortaya çıkmıştır. Parlamenter sistemlerde yürütme erki devlet başkanı ve bakanlar kurulu tarafından kullanılır. Devlet başkanları ise yürütme erkini kullanan organlardan daha az yetkili ve daha az etkili olanıdır. Bu nitelik onlara parlamenter sistemin oluşum süreci içerisinde miras kalmıştır. Bu sistemin beşiği olan İngiltere'de önceleri Kral yasama, yürütme ve hatta yargı erklerini kullanan tek yetkili organken, yasama ve yargı yetkileri ondan zamanla koparılmış, yürütme erkine ilişkin olan yönetme yetkileri ise törpülenmiştir. Böylece Kralda belli bazı yönetme yetkileri ve devletin birliği ve bütünlüğüne ilişkin bazı sembolik yetkiler kalmıştır. Bu bağlamda parlamenter sistemlerde devlet başkanlarından genel olarak tarafsız ve bağımsız hakem rolü biçilmiştir. Tarafsızlık ve bağımsızlık özelliğinin sağlanabilmesi için de bazı araçlar kullanılmaktadır. Bunlardan biri de devlet başkanlarının sorumsuzluğudur. Devlet başkanlarının sorumsuzluğu da karşı-imza kuralıyla sağlanır. Karşı-imza kuralı, devlet başkanının işlemlerine anayasada belirtilmiş olan kişi veya kişilerin imza atması şeklinde tezahür eder. Bu kuralla, devlet başkanlarının yapmış olduğu işlemlerden dolayı ortaya çıkan sorumluluk, karşı-imza atmaya yetkili olan makama geçer. Karşı-imza kuralının tek fonksiyonu bu değildir. Ancak en önemli fonksiyonu da budur.
Türk anayasalarında da genel itibariyle parlamenter sistem benimsenmiş veya bu sisteme yaklaşan yapılar kurulmuştur. Bu olguyla paralel olarak karşı-imza kuralı da anayasalarda yer bulmuştur. Ancak uygulanması konusunda büyük problemler yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Çalışma toplamda üç bölümden oluşturulmuş ve bölümlerde sırasıyla kuvvetlerin birbiriyle ilişkisine göre hükümet sistemleri, parlamenter sistemin genel özellikleri; parlamenter sistemin oluşum sürecinde devlet başkanının konumunun belirginleşmesi, bu sistemi benimsemiş ülkelerde ve Türkiye'de devlet başkanının sistem içerisindeki konumu ve karşı-imza kuralının genel ilkeleriyle birlikte Türkiye uygulamasının detaylı bir incelemesi yapılmıştır."
bakımından genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri 1982 Anayasasının 107. maddesinde öngörülmüş, Cumhurbaşkanlığı idari teşkilatını düzenleyen idari işlemlerdir. Bu kararnameler için 105. maddede öngörülen karşı-imza kuralının geçerliliği, bu kararnameler bakımından yargısal denetimin söz konusu olup olmayacağı
hususu tartışmaya açık konulardır. Pozitif düzenlemeler ışığında, bu işlemin karşı-imza kuralına tabi olan bir idari işlem olduğu, dolayısıyla bunlar bakımından idari yargısal denetimin söz konusu olabileceği söylenmelidir. Bu denetim de, kararnamenin unsurları üzerinden yapılacaktır. Unsurlarındaki sakatlıkların niteliğine göre işlem ya yoklukla ya da iptal edilebilirlikle malul olur. Ayrıca güncel bir tartışma niteliğinde olan, cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yayımlanıp yayımlanmayacağı
hususunda ise, mevcut kanuni düzenlemeler kapsamında yayımlanmasının zorunlu olduğu söylenebilir. Son olarak da bu kararnamelerin hiyerarşik güç bakımından, Başbakanlık ve bakanlıklar dışındaki kamu tüzel kişilerinin çıkardığı yönetmeliklerle aynı düzeyde bulunduğunu ifade etmek gerekir.
Bu kural, parlamenter sistemin bir mekanizması olarak ortaya çıkmıştır. Parlamenter sistemlerde yürütme erki devlet başkanı ve bakanlar kurulu tarafından kullanılır. Devlet başkanları ise yürütme erkini kullanan organlardan daha az yetkili ve daha az etkili olanıdır. Bu nitelik onlara parlamenter sistemin oluşum süreci içerisinde miras kalmıştır. Bu sistemin beşiği olan İngiltere'de önceleri Kral yasama, yürütme ve hatta yargı erklerini kullanan tek yetkili organken, yasama ve yargı yetkileri ondan zamanla koparılmış, yürütme erkine ilişkin olan yönetme yetkileri ise törpülenmiştir. Böylece Kralda belli bazı yönetme yetkileri ve devletin birliği ve bütünlüğüne ilişkin bazı sembolik yetkiler kalmıştır. Bu bağlamda parlamenter sistemlerde devlet başkanlarından genel olarak tarafsız ve bağımsız hakem rolü biçilmiştir. Tarafsızlık ve bağımsızlık özelliğinin sağlanabilmesi için de bazı araçlar kullanılmaktadır. Bunlardan biri de devlet başkanlarının sorumsuzluğudur. Devlet başkanlarının sorumsuzluğu da karşı-imza kuralıyla sağlanır. Karşı-imza kuralı, devlet başkanının işlemlerine anayasada belirtilmiş olan kişi veya kişilerin imza atması şeklinde tezahür eder. Bu kuralla, devlet başkanlarının yapmış olduğu işlemlerden dolayı ortaya çıkan sorumluluk, karşı-imza atmaya yetkili olan makama geçer. Karşı-imza kuralının tek fonksiyonu bu değildir. Ancak en önemli fonksiyonu da budur.
Türk anayasalarında da genel itibariyle parlamenter sistem benimsenmiş veya bu sisteme yaklaşan yapılar kurulmuştur. Bu olguyla paralel olarak karşı-imza kuralı da anayasalarda yer bulmuştur. Ancak uygulanması konusunda büyük problemler yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Çalışma toplamda üç bölümden oluşturulmuş ve bölümlerde sırasıyla kuvvetlerin birbiriyle ilişkisine göre hükümet sistemleri, parlamenter sistemin genel özellikleri; parlamenter sistemin oluşum sürecinde devlet başkanının konumunun belirginleşmesi, bu sistemi benimsemiş ülkelerde ve Türkiye'de devlet başkanının sistem içerisindeki konumu ve karşı-imza kuralının genel ilkeleriyle birlikte Türkiye uygulamasının detaylı bir incelemesi yapılmıştır."