Papers by Kadir Kaan GÜLER
Türk milliyetçiliği düşüncesi çağdan çağa farklı şekillerde temayüz etse de aslında tarihsel olar... more Türk milliyetçiliği düşüncesi çağdan çağa farklı şekillerde temayüz etse de aslında tarihsel olarak bir devamlılığı teşkil eder. Şöyle ki: Türk milliyetçiliği fikri Bilge Kağan'ın "boylar üstü birlik oluşturma" siyaseti ile başlamıştır ondan sonra devlet siyaseti olarak
Türk Yurdu, 2018, Yıl 107, Sayı 371, 2018
Cumhuriyet dönemi Türkçülük düşüncesinin en ünlü simalarından Hüseyin Nihal Atsız ile Türk siyasi... more Cumhuriyet dönemi Türkçülük düşüncesinin en ünlü simalarından Hüseyin Nihal Atsız ile Türk siyasi tarihinin önemli isimlerinden Alparslan Türkeş arasındaki ilişki her dönem için güncelliğini koruyan bir mevzu olmuştur. 1936 yılında Türkeş, Harp Okulu'nda iken Atsız'ın yazılarını okuyarak ona hayran olmuş ve bir fırsatını bularak Atsız'ın Maltepe'deki evini ziyaret etmiştir. Böylelikle uzun süre devam edecek olan yakın bağlar oluşmaya başlamıştır. Türkeş için Atsız bir Hoca olmaktan da öte, çocuklarının isimlerini koyacak derecede yakın bulduğu bir büyüğüdür. Alparslan Türkeş'in, Hüseyin Nihal Atsız'a yazmış olduğu mektuplar 1944 Davası'nda yargılanmasına sebebiyet vermiş, böylelikle aralarındaki dava arkadaşlığı yeni bir boyut kazanmıştır. 2

Ülkü Ocakları Dergisi
Böylesi bir siyasal atmosfere sahip yüzyılın ortasında doğan Alparslan Türkeş, bu havayı teneffüs... more Böylesi bir siyasal atmosfere sahip yüzyılın ortasında doğan Alparslan Türkeş, bu havayı teneffüs ederek yaşamıştır. Onun hakkında yapılmış kapsamlı bir biyografik çalışma bulunmaması hasebiyle; hangi eserleri okuduğunu, okuduğu eserlerin kendisinde nasıl tesirler yaptığını ve nasıl bir eğitim aldığını tam olarak bilememekteyiz. Ancak yazmış olduğu eserlerden, gittiği ülkelerden ve onun hakkında anlatılan anektotlardan bazı çıkarımlar yapabilmekteyiz. Örneğin Türkiye’nin en yetkin ve nitelikli okullarından olan Kuleli’de eğitim almış olmasından, daha genç bir subayken dahi dergilerde yazmış olduğu yazılardan, Amerikan Üniversitesi’nde Uluslararası Ekonomi ve Almanya’da Nükleer ve Atom üzerine almış olduğu derslerden yola çıkarak yorumlar yapabilmekteyiz. İşte siyasal bir program ve “ideal devlet” tasavvuru olarak ortaya konan “Dokuz Işık”ın arkasında bu derecede nitelikli bir entelektüel birikim mevcuttur. Dokuz Işık’ın her bir maddesi ancak bu arka plan göz önünde tutularak anlaşılabilir.

İnsanlığın Sanayi Devrimi’ne kadar binlerce yıl boyunca, küçük teknolojik gelişmeler ve coğrafi ş... more İnsanlığın Sanayi Devrimi’ne kadar binlerce yıl boyunca, küçük teknolojik gelişmeler ve coğrafi şartlar dışında aynı standartlar çerçevesinde yaşadığı bilinmektedir. Sanayi Devrimi ve ardından gelen muhteşem teknolojik dönüşüm, insanlık tarihini, daha önce hiç yaşanmamış ve karşılaşılmamış bir evreye sokmuştur. Başka bir ifadeyle, Sanayi Devrimi öncesi teknolojik gelişimin toplamı, Sanayi devrimi sonrasındaki gelişimden çok daha azdır. Halbuki yaklaşık 100.000 yıllık bir döneme karşılık 1300 yıllık bir dönem kıyaslanmaktadır. Haliyle Sanayi Devrimi ile birlikte başlayan modern çağlar insanlığın o zamana kadar tecrübe ettiği bütün birikimini bir kenara koyarak, bambaşka bir yaşam formu ortaya koymuştur. İşte tam da bu nedenle Modernizmin dayattığı yaşam biçimine tepki olarak Postmodernizm ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada, postmodernizmin hem muğlaklığı nedeniyle hem de farklı düşünürlerin söz konusu kavramı farklı bir şekilde algılamalarından dolayı, bilhassa farklı görüşteki siyaset felsefecilerin görüşlerine yer verilecektir. Ön postmodern düşünür olarak Adorno, Postmodernizmi, modernizmin tamamlanmamış bir proje olarak gören Habermas, modernizmin oluşturduğu tahakkümü yadsıyan Foucault ve postmodern toplumu simüle edilmiş toplum olarak tanımlayan Baudrillard ele alınacaktır.

Türkiye’de kamuoyunun, son zamanlarda ülkenin yakın coğrafyasında bir tehdit sarmalı içinde bulun... more Türkiye’de kamuoyunun, son zamanlarda ülkenin yakın coğrafyasında bir tehdit sarmalı içinde bulunmasından ötürü dünyanın diğer tarafındaki gelişmelere kayıtsız kaldığı gözlenmektedir. Halbuki küresel bir dünyada uzaklıklar farketmeksizin bütün gelişmeler birbirini ekonomik, siyasal, toplumsal ve hatta sanatsal anlamda dahi etkilemektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ortadoğu coğrafyasında yaptığı hamleler onun küresel liderliğinin sekteye uğramasıyla doğrudan alakalıdır. Mucitleri tarafından küresel, süper, tek güç olarak adlandırılan (Brzezinski 2015, 26) ABD’nin artık dünyada bu gücü rakipleri ile paylaşması gerekmektedir. Haliyle istemediğini yaptırmama erkini kaybetmiştir. BRİCS, Şangay İşbirliği Örgütü gibi oluşumlar ABD’nin dünya tasavvuruna ket vurmuştur. Bu örgütlerin yanı sıra Rusya, Hindistan ve Çin gibi aktörler tekil olarak da yeni siyasi düzen üretmek için hamleler yapmaktadır. Çin’in CPEC/ÇPEK (Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru) projesi de bu hamlelerden biri de. İşbu makalede de bu konu ele alınacaktır.
Türk Konseyi üyelerinin hükümet sistemleri adlı tezin Azerbaycan bölümü olan bu makalede, Azerbay... more Türk Konseyi üyelerinin hükümet sistemleri adlı tezin Azerbaycan bölümü olan bu makalede, Azerbaycan anayasası baz alınarak hükümet sistemi incelenmeye çalışılmıştır.
Çağımızın en yaygın sistemi demokrasidir. Çoğunlukla ülkeler demokrasiyle yönetilmeseler dahi de... more Çağımızın en yaygın sistemi demokrasidir. Çoğunlukla ülkeler demokrasiyle yönetilmeseler dahi demokratik olduklarını iddia etmektedirler. Bunun başlıca sebeplerinden biri Uluslarası camiada söz sahibi olabilmek bir diğeri iktidarını meşru zemine yerleştirebilmek. Öyle ki Weber’e göre meşru otoritenin üç tür kaynağı vardır, yasal-ussal otorite, geleneksel otorite ve karizmatik otorite. (TUNÇEL, 2013:37) Yasal-ussal otoritenin çağımızdaki temsilcisi de şüphesiz demokrasidir. Bu yazıda da demokrasinin nasıl doğduğu, nasıl tasnif edildiğine bakılacak ve nihayetinde de demokrasiye nasıl bakılması gerektiğine
Değinilecektir.
Thesis Chapters by Kadir Kaan GÜLER
Türk milliyetçiliği fikri Osmanlı Devlet’i aydınlarınca teorik yahut kuramsal olarak öğrenilmiş, ... more Türk milliyetçiliği fikri Osmanlı Devlet’i aydınlarınca teorik yahut kuramsal olarak öğrenilmiş, kabul edilmiş sonra da sarılınmış bir kavram değildir. (Kösoğlu, 2013, s. 25) Hatta milliyetçilik anlayışının içinde barındırdığı millet, vatan gibi kavramları diğer devletlerin aydınları gibi algılayabilme noktasından da çok uzaktır. Bir kere millet kavramı ulusları tanımlamaktan ziyade dini grupları belirleyen nitelikteydi. Keza vatan kavramı da çok dar bir anlamda kişilerin köylerini, yaşadıkları yerleri yerel anlamda tanımlamaktaydı.
Drafts by Kadir Kaan GÜLER

Makalenin asıl tartışma konusu da budur. Fukuyama’nın ortaya attığı tezler dolayısıyla A.B.D’nin ... more Makalenin asıl tartışma konusu da budur. Fukuyama’nın ortaya attığı tezler dolayısıyla A.B.D’nin ‘’tek süper güç’’/’’tek küresel güç’’ olduğu ve liberalizmin de daha doğru tabir ile neo-liberalizmin de hükümranlığını sonsuza kadar götüreceği tezi 2008 ekonomi kriziyle çok ciddi bir darbe yemiştir. Onun da öncesinde 11 Eylül saldırısıyla birlikte ‘’Amerika rüyası’’nın sona erdiğini düşünenler de mevcuttur. Bu konuda en çok kafa yoran bilim insanlarından biri olan Wallerstein görüşünü şu şekilde açıklamaktadır; ‘’11 Eylül, A.B.D ile ilgili beş gerçeği dikkatimize sunmuştur. A.B.D’nin askeri gücünün sınırları, dünyanın geri kalanındaki Amerikan karşıtlığının derinliği, … Bunların hiçbiri hayallerimizde yaşadığımız Amerikan rüyasına uymaz.’’ (Wallerstein, 2004: 10) Buradan da anlaşıldığı üzere A.B.D’nin ‘’süper güç’’ olarak kabul edilen süre zarfı da tartışmalıdır. Bu dönemi kabul etsek dahi akıllarda çok da iyi yönetilmiş bir dünya bırakmadığı aşikardır. CIA’nın doğrudan ve dolaylı olarak etkisinin olduğu birçok darbe, suikast; A.B.D siyasi organın verdiği birçok işgal hareketleri (Oltmans, 2002) nedeniyle sempatik bir süper güç olmadığı kanısına varabiliriz.
Books by Kadir Kaan GÜLER

Alparslan Türkeş, Türk Milliyetçiliği Fikri ve CKMP, 2017
Demokrasi günümüz uluslararası sistemi göz önünde tutulduğunda iktidarın meşruluk kaynağı olarak ... more Demokrasi günümüz uluslararası sistemi göz önünde tutulduğunda iktidarın meşruluk kaynağı olarak görülen ve kendisi demokratik olsun ya da olmasın her söylemin dört elle sarıldığı bir olgu olarak dikkat çekicidir. Özellikle ideolojiler savaşından liberalizmin galip çıkmasıyla birlikte onun dayandığı demokratik sistem de rakipsiz kalmıştır. (Fukuyama 2016) Demokrasiye sahip çıkmayan devletler adeta ötekileştirilmiştir. Her ne kadar imgesel bir demokrasi anlayışı günümüz dünyasında hakimse de bu durum ona verilen önemi azaltmaktadır. Bu kısımda güncel tartışmaların odağında bulunan demokrasi kavramı, Türk demokrasisi özelinde ele alınacaktır. Sanıldığının aksine Türk siyasal kültüründe demokrasinin tarihi bir yeri mevcuttur. Özellikle eski Türk devlet felsefesinin oluşturduğu kurumlar, çağdaşlarıyla kıyaslandığında çokça demokratiktir. Ancak Fatih Sultan Mehmet'in Osmanlı Devlet'i döneminde yaptığı reformlar var olan demokrasi geleneğini ortadan kaldırmış, küçük balkan devletini, bütün yetkilerin Sultan'da toplandığı imparatorluğa çevirmiştir. Çalışmada batıda var olan liberal demokrasilerin gelişimi aktarılarak, Türk demokrasisinin eksikleri anlatılacaktır. Dünya tarihinde demokrasinin nasıl ortaya çıktığını görmek, Türk demokrasisine değerlendirilmesinde yardımcı olacaktır. Bu yüzdendir ki dikkatleri önce Batı'ya çevirecek elde edilen bulgular üzerinden Türk demokrasisine bakılacak. 2.1.1 Klasik Demokrasi Anlayışı: Konuya başlamadan evvel klasik demokrasi ve modern demokrasi ayrımını yapmak gerekmektedir. Klasik demokrasinin ortaya çıktığı ortam siyaset yazınında genellikle Atina kent devleti olarak görülmektedir, yunanca bir kelime olan demokrasinin manası ''halkın iktidarıdır.'' Demos ve kratos kelimelerinin birleşimiyle oluşmuştur. ''Eski Yunanlılar, çağdaşları doğu despotluklarına karşı kendi yönetimlerine bu adı vermişler. Onlara göre demokrasi olabilmesi için ''kanunların herkes için aynı olması (isonomia) site işlerine katılmakta (isogoria), siyasal iktidara katılmakta (isocratia) eşitlik olması gerekir.'' (Sezen 2000, 36) Halkın iktidarı gibi kavramlar modern demokrasileri andırsa da Antik Yunan'ın sınıf yapısı göz önüne alındığında ne kadar da yanıltıcı olduğu ortaya çıkacaktır. Öyle ki dört sınıfa ayrılan Atina kenti toplumsal yapısında bazı sınıflar yurttaş/halk kabul edilmekteydi;
Uploads
Papers by Kadir Kaan GÜLER
Bu çalışmada, postmodernizmin hem muğlaklığı nedeniyle hem de farklı düşünürlerin söz konusu kavramı farklı bir şekilde algılamalarından dolayı, bilhassa farklı görüşteki siyaset felsefecilerin görüşlerine yer verilecektir. Ön postmodern düşünür olarak Adorno, Postmodernizmi, modernizmin tamamlanmamış bir proje olarak gören Habermas, modernizmin oluşturduğu tahakkümü yadsıyan Foucault ve postmodern toplumu simüle edilmiş toplum olarak tanımlayan Baudrillard ele alınacaktır.
Değinilecektir.
Thesis Chapters by Kadir Kaan GÜLER
Drafts by Kadir Kaan GÜLER
Books by Kadir Kaan GÜLER
Bu çalışmada, postmodernizmin hem muğlaklığı nedeniyle hem de farklı düşünürlerin söz konusu kavramı farklı bir şekilde algılamalarından dolayı, bilhassa farklı görüşteki siyaset felsefecilerin görüşlerine yer verilecektir. Ön postmodern düşünür olarak Adorno, Postmodernizmi, modernizmin tamamlanmamış bir proje olarak gören Habermas, modernizmin oluşturduğu tahakkümü yadsıyan Foucault ve postmodern toplumu simüle edilmiş toplum olarak tanımlayan Baudrillard ele alınacaktır.
Değinilecektir.