Master Thesis by Merve Köksal

Osmanlı Sarayı bünyesinde oluşturulan tablo koleksiyonunu konu alan bu tez çalışması, bahsi geçen... more Osmanlı Sarayı bünyesinde oluşturulan tablo koleksiyonunu konu alan bu tez çalışması, bahsi geçen koleksiyonun II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) geliştirilmesine yönelik faaliyetlere odaklanmaktadır. Araştırma kapsamında öncelikle Saray’la tuval resmi arasındaki ilişki ele alınmış, II. Mehmed dönemine (1451-1481) uzanan bu ilişkinin padişah portreciliğiyle başladığı ve II. Mahmud döneminde (1808-1839) tanım kazanan “Tasvir-i Hümayun” çalışmalarıyla yeniden görünürlük kazandığı belirlenmiştir. Osmanlılar nezdinde modernleşme hedefinin rotası olan Batılılaşma alışkanlığı neticesinde, resim sanatının da kendi işlev alanını oluşturarak birbiri ardına yapılan reformların görsel tezahürünü yaymada yardımcı bir araç olarak konumlandığı görülmüştür.
Abdülmecid devrinde (1839-1861) iktidar merkezinin Topkapı’dan Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, mekânsal değişiminin altında yatan yeni bir zihinsel yapılanmaya işaret ederken; dönemin sembol yapısı Dolmabahçe olmuştur. Avrupa saraylarıyla kurulmak istenen denklik fikri ise tefrişat programını doğrudan belirlediğinden, duvarlarda teşhir edilme amacıyla tablo alımlarına başlanmıştır. Alımların, resim sanatıyla uygulayıcı olarak ilgilenen Abdülaziz döneminde (1861-1876) belirgin bir ivme kazandığı ve Saray’ın güzel sanatlar sorumlusu olarak görevlendirilen Şeker Ahmed Paşa’nın II. Abdülhamid için de aynı hizmeti sağladığı anlaşılmıştır.
Çalışma kapsamında üzerinde durulan bir diğer konu ise güzel sanatlar alanında II. Abdülhamid döneminde gerçekleşen gelişmelerdir. Resim odaklı etkinliklerin izlenebildiği Pera, 1800’lerin ikinci yarısı itibariyle oldukça canlı bir kültür ve sanat merkezidir. Resim eğitiminin kurumsallaşması neticesinde Osmanlı’dan yetişen ve XIX. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul’a gelen Batılı ressamlar, Pera’nın hazırladığı zeminde beraberce bir resim üretim ortamı geliştirmişlerdir. Dönemin önemli durak noktalarına bakılmış ve koleksiyonun, II. Abdülhamid devrinde yaşanan gelişmelere de bağlı olarak, yeni aktörler yardımıyla, kendine has bir izlekte geliştiği görülmüştür.
Neticede, resim sanatını bir temsil alanı olarak da değerlendiren ve çeşitli kanallar vasıtasıyla himaye eden II. Abdülhamid’in, Saray Tablo Koleksiyonu’nu geliştirirken kentin sanat atmosferinden fazlasıyla istifade ettiği anlaşılmıştır. Bu otuz üç yıllık süreçte koleksiyona giren eserler ile eser sahiplerinin dökümü çıkarılmış ve koleksiyonun, ressamlara gösterilen desteğin izlerini taşıdığı tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Saray Tablo Koleksiyonu, II. Abdülhamid, Osmanlı Sarayı, tuval resmi, Batılılaşma.
Papers by Merve Köksal
Intellect Books, Mar 31, 2023
Urban Exile: Theories, Methods, Research Practices, 2023
Orient-Institut Istanbul Blog, 2020

Milli Saraylar Sanat Tarih Mimarlık Dergisi, 2019
Bu makale, Osmanlı sarayında oluşturulmuş tablo koleksiyonunun II. Abdülhamid dönemindeki (1876-1... more Bu makale, Osmanlı sarayında oluşturulmuş tablo koleksiyonunun II. Abdülhamid dönemindeki (1876-1909) gelişimini ve bu gelişimin bir diğer somut göstergesi olarak sayıları belirgin bir şekilde artış gösteren resim sergilerini konu almaktadır. Topkapı Sarayı'ndan Dolmabahçe Sarayı'na taşınılması Batılılaşma sürecinin önemli bir adımı olurken yalnızca mekânsal bir değişime değil, temellenmeye başlayan bir düşünce ve görüş farklılığına da işaret etmiştir. Nitekim Avrupa saraylarıyla kurulmak istenen denklik fikrinden hareketle sarayın tefrişat programı değişiklik göstermiş, duvarlara asılacak resimler alınması ve tüm mekânın sanat eserleriyle tefriş edilmesi söz konusu olmuştur. Bu değişimin önemli aktörlerinden biri olan ve kendisi de bizzat resimle uğraşan Sultan Abdülaziz'in (1861-1876) yaklaşımı resim faaliyetlerini doğrudan etkilediği gibi, kendisin-den sonra gelecek olan II. Abdülhamid'in (1842-1918) icraatlarına da temel teşkil etmiştir. Resim sanatının saray nezdinde açıkça desteklenmesi Saray Tablo Koleksiyonu'nun gelişmesine de imkân tanımıştır. O yıllarda resim odaklı etkinliklerin gözde mekânı Pera ise 1800'lerin ikinci yarısından itibaren adeta Batılı alışkanlıkların deneyimlendiği bir tür laboratuvar gibi hayli canlı bir kültürel ortama ve sanatsal üretim alanına evrilmiştir. Pera' daki bu elverişli atmosfer resim sergilerinin artışını olumlu yönde etkilemiş ve saray da bu üretimin en prestijli alıcısı olarak kendini konumlandırmıştır. Yaşanan hareketliliği bize anlatacak en somut kanıt ise yapılmış resimler ve bir kısmının kendine yer bulduğu Saray Tablo Koleksiyonu' dur.
This article is based on the progress of the Painting Collection in Ottoman palace during the reign of Abdülhamid II (1876-1909) and the growing number of painting exhibitions as a solid evidence of this progress. Moving from the Topkapı Palace to the Dolmabahçe Palace was an important step in the Westernization process that emphasized not only a residential but also a mental change. The idea of catching a similarity with the European palaces altered the furniture arrangement of the palace, paintings were bought to hang on the walls and the whole palace was decorated with art objects. Abdülaziz (1861-1876), as one of the most important actors of this change and being a painter himself, affected painting activities and provided a basis to his successor Abdülhamid II (1842-1918). The support of the Palace in art also enabled the development of the Palace Painting Collection. As of the second half of the 1800s, Pera, the favorite milieu for painting-oriented activities, became an intense cultural environment and art production area, almost like a laboratory where Western habits were experienced. This atmosphere in Pera positively influenced the painting exhibitions and the Palace was positioned itself as the most prestigious buyer of this production. The paintings made at that period and the Palace Painting Collection which stores some of them are the proofs of this dynamism.

VI. Yıldız Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, 2019
Osmanlı Devleti’nin askeri ve idari düzlemde başlayan modernleşme serüveni, toplumsal yaşamda yen... more Osmanlı Devleti’nin askeri ve idari düzlemde başlayan modernleşme serüveni, toplumsal yaşamda yeni anlayışlar şekillendirdiği gibi yeni alışkanlıkların ve beğenilerin gelişmesine de yol açmıştır. Batı modeline göre yapılandırılmış eğitim kurumlarının birbiri ardına açıldığı bu süreçte, özellikle Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla beraber, eğitimi topluma yayma fikri öne çıkmıştır. Batı sanatı ise yapılan ıslahatların getirdiği kültürel açılımla yayılım göstermiş, önce Saray’da ardından da İstanbul’un sosyal yaşamında görünürlük kazanmıştır. Sempozyumda sunulacak olan bildiri, 18. yüzyıl sonunda eğitim programlarına girmeye başlayan resim derslerini ve II. Abdülhamid devrinde (1876-1909) resim eğitiminin kurumsallaşması adına büyük bir atılım olan Sanayi-i Nefise Mektebi’ni konu almaktadır. III. Selim’in (1761-1808) başlattığı Batılılaşma programının kapsamını genişleten II. Mahmud’dan (1785-1839) sonra, bilhassa Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla beraber Avrupalıların ülkedeki tesiri artmıştır. Kültür ve fikir ortamı da bu izlekte bir dönüşüm geçirmektedir. Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun, Mekteb-i Harbiye, Mekteb-i Tıbbiyye, Dârüşşafaka Mektebi, Mekteb-i Sultani ve Mekteb-i Osmani’nin eğitim programlarına resim derslerini dahil etmeleri, bu okullardan yetişen kişilerin resim sanatıyla bağlantı kurmalarını sağlamıştır. Keza bahsi geçen okullardan yetişen bir kesim, “Asker Ressamlar” olarak Türk Resim Tarihi’ne geçeceklerdir. Abdülaziz döneminde (1861-1876) Pierre-Désiré Guillemet’nin (1827-1878) öncü olduğu sanat odaklı eğitim veren bir akademi kurma girişimi, II. Abdülhamid döneminde hayata geçirilebilmiş ve 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi açılmıştır. Osmanlı toplumundan yerli ressamların yetişmesinde büyük bir adım olan bu hadiseden sonra resim sergilerinin sayısı çoğalmış ve yerli ressamların görünürlüğü artmıştır. Neticede resim derslerinin müfredata girmesi ve sanat eğitiminin Sanayi-i Nefise Mektebi aracılığıyla kurumsallaştırılması, sanatla uygulayıcı olarak ilgilenen bir kesimin yetişmesine sebep olduğu gibi toplum nezdinde de resim sanatının tanınırlığını arttırmıştır.
Yukarıda değinilen hususlar, bildiride detaylandırılarak incelenecek; Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma sürecinde açılan eğitim kurumlarındaki resim derslerine ve söz konusu eğitimden geçerek resimle uygulayıcı olarak ilgilenme imkânı bulan önemli figürlere dair genel bir bakış geliştirilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Resim Eğitimi, Sanayi-i Nefise Mektebi, Batılılaşma.
The modernization adventure of the Ottoman Empire, which started at the military and administrative level, shaped new approaches in social life and developed new habits and tastes in society. The idea of spreading the education to the people became prominent especially with the declaration of the Tanzimat Edict. Thus, the educational institutions were opened one after another and structured according to the Western model. Western art has spread with the cultural developments caused by the reforms and became visible first in the Palace and then in the social life of Istanbul. This paper, which will be presented at the symposium, focuses on the painting lessons that included in the curriculums by the end of the 18th century and Sanayi-i Nefise Mektebi which was a great breakthrough in the institutionalization of painting education during the reign of Abdulhamid II (1876-1909). The European influence in the Ottoman Empire increased especially with the declaration of Tanzimat Edict after Mahmud II (1785-1839), who expanded the scope of the Westernization program initiated by Selim III (1761-1808). The cultural and intellectual environment was also transforming in the same path. The students interacted with art when Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun, Mekteb-i Harbiye, Mekteb-i Tıbbiyye, Dârüşşafaka Mektebi, Mekteb-i Sultani and Mekteb-i Osmani were included the art courses in their academic programs. Likewise, a group of people educated in these schools will be referred as “Soldier Painters” in the Turkish Painting History. During the reign of Abdulaziz (1861-1876) Pierre-Désiré Guillemet (1827-1878) attempted to establish an art academy. It was implemented during the Abdulhamid II’s reign when Sanayi-i Nefise Mektebi was opened in 1883. After this big step that raised the local painters from Ottoman society, number of the painting exhibitions have increased and local painters became more visible. Eventually, the inclusion of painting courses into the curriculums and the institutionalization of art education through Sanayi-i Nefise Mektebi has increased the recognition of the painting and raised the local painters.
The issues mentioned above will be examined in detail in the paper; a general outlook on painting lessons in the schools opened during the Westernization process of the Ottoman Empire and the important figures that have had the opportunity to be interested in painting as a practitioner will be revealed.
Keywords: Osmanlı Empire, Art Education, Sanayi-i Nefise Mektebi, Westernization.

V. Yıldız Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, 2018
Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde oluşturulmuş tablo koleksiyonuna ev sahipliği... more Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde oluşturulmuş tablo koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Tez çalışmamız bu koleksiyonun oluşumunu ve gelişimini konu almakla beraber özellikle II. Abdülhamid döneminde koleksiyonun geliştirilmesine yönelik faaliyetlere odaklanmaktadır. Sempozyumda sunacağımız bildiri ise Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) döneminden itibaren Osmanlı Sarayı’nda tuval resmi ile kurulan ilişkiyi ve tablo koleksiyonunun ne şekilde oluşturulduğunu konu almaktadır.
Fatih tarafından Bellini’ye yaptırılan ilk portre resim, zaman içinde unutulmuşsa da II. Mahmud (1808–1839) devrinde tanım kazanmış “Tasvir-i Hümayun” çalışmaları dahilinde “Sultan’ın sureti” yeniden tuval üzerinde görünürlük kazanmıştır. Bir süre sonra da bu görünürlük, Batılı ülkelerle kurulan yeni ilişkiler sürecinde Sultan imgesinin prestijli tasviri olarak değer bulmuştur. Osmanlı Sarayı nezdinde, modernleşme hedefinin rotası olan Batılılaşma yaklaşımının da getirdiği kolaylaştırıcılıkla resim sanatı, birbiri ardına yapılan reformların görsel tezahürünü yaymada yardımcı bir araç olarak da kullanım alanı bulmuştur.
Abdülmecid (1839–1861) devrinde, iktidar merkezinin Topkapı Sarayı’ndan Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, mekânsal değişiminin altında yatan yeni bir zihinsel yapılanmaya işaret etmiş, dönemin sembol yapısı da Dolmabahçe Sarayı olmuştur. Batılı alışkanlıkların masa sandalye düzeninden, kabul salonlarındaki dizilime kadar etkili olduğu bu dönemde sarayın tefrişatı dikkatle ele alınmıştır. Avrupa saraylarıyla kurulmak istenen denklik fikri de tefrişat programını doğrudan belirlemiştir. Bu nedenle sadece Sultan’ın kişisel talebi doğrultusunda değil, sarayın bezenmesi gereğinin bir sonucu olarak da duvarlarda teşhir edilmek amacıyla tablo alımları başlamıştır.
Resim sanatına bir uygulayıcı olarak da ilgi duyan Abdülaziz (1861-1876) döneminde ise resim alışverişi belirgin bir ivme kazanmış, yaver Şeker Ahmed Ali Paşa’ya verilen özel görevle de özellikle Paris’teki Goupil Galerisi’nden düzenli olarak resim alınması sağlanmıştır. Söz konusu alımlar, tablo koleksiyonunun biçimlenmesinde en önemli katkılar olarak da görülmektedir. II. Abdülhamid (1876-1909) devrinde ise Sultan’ın daha çok fotoğrafla ilgileniyor olmasına rağmen, güzel sanatlar alanında gerçekleşen gelişmelere paralel olarak tablo alımları devam etmiştir.
Bildirimizde yukarıda değinilen hususlar örneklerle genişletilerek ele alınacak, bir yandan da Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecinde hem mimari hem de idari manada yenilenen saray yapısının değişimi, bu değişimi temellendiren sebepler incelenirken, dönüşüme uğrayan anlam katmanlarının ve Osmanlı Sarayı ile tuval resmi arasındaki ilişkinin ortaya konmasına çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu, tuval resmi, Batılılaşma
Conference Presentations by Merve Köksal
17 ICTA, 2023
This study delves into Istanbul’s often-overlooked yet surprisingly vibrant art scene during its ... more This study delves into Istanbul’s often-overlooked yet surprisingly vibrant art scene during its occupation by Allied forces (Great Britain, France, and Italy) from November 1918 to October 1923. One of the main goals of this research is to uncover the daily experiences of and challenges faced by painters in occupied Istanbul, where inhabitants and refugees were unsure of what the future would hold. It traces exhibition venues in which these artists displayed their works and attracted potential buyers. It also explores the city venues where they exchanged ideas, shared resources, worked in groups, and fostered a sense of community. Beyond the exhibition halls, this study examines how their art-making intertwined with the everyday realities of Istanbul.
Uploads
Master Thesis by Merve Köksal
Abdülmecid devrinde (1839-1861) iktidar merkezinin Topkapı’dan Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, mekânsal değişiminin altında yatan yeni bir zihinsel yapılanmaya işaret ederken; dönemin sembol yapısı Dolmabahçe olmuştur. Avrupa saraylarıyla kurulmak istenen denklik fikri ise tefrişat programını doğrudan belirlediğinden, duvarlarda teşhir edilme amacıyla tablo alımlarına başlanmıştır. Alımların, resim sanatıyla uygulayıcı olarak ilgilenen Abdülaziz döneminde (1861-1876) belirgin bir ivme kazandığı ve Saray’ın güzel sanatlar sorumlusu olarak görevlendirilen Şeker Ahmed Paşa’nın II. Abdülhamid için de aynı hizmeti sağladığı anlaşılmıştır.
Çalışma kapsamında üzerinde durulan bir diğer konu ise güzel sanatlar alanında II. Abdülhamid döneminde gerçekleşen gelişmelerdir. Resim odaklı etkinliklerin izlenebildiği Pera, 1800’lerin ikinci yarısı itibariyle oldukça canlı bir kültür ve sanat merkezidir. Resim eğitiminin kurumsallaşması neticesinde Osmanlı’dan yetişen ve XIX. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul’a gelen Batılı ressamlar, Pera’nın hazırladığı zeminde beraberce bir resim üretim ortamı geliştirmişlerdir. Dönemin önemli durak noktalarına bakılmış ve koleksiyonun, II. Abdülhamid devrinde yaşanan gelişmelere de bağlı olarak, yeni aktörler yardımıyla, kendine has bir izlekte geliştiği görülmüştür.
Neticede, resim sanatını bir temsil alanı olarak da değerlendiren ve çeşitli kanallar vasıtasıyla himaye eden II. Abdülhamid’in, Saray Tablo Koleksiyonu’nu geliştirirken kentin sanat atmosferinden fazlasıyla istifade ettiği anlaşılmıştır. Bu otuz üç yıllık süreçte koleksiyona giren eserler ile eser sahiplerinin dökümü çıkarılmış ve koleksiyonun, ressamlara gösterilen desteğin izlerini taşıdığı tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Saray Tablo Koleksiyonu, II. Abdülhamid, Osmanlı Sarayı, tuval resmi, Batılılaşma.
Papers by Merve Köksal
This article is based on the progress of the Painting Collection in Ottoman palace during the reign of Abdülhamid II (1876-1909) and the growing number of painting exhibitions as a solid evidence of this progress. Moving from the Topkapı Palace to the Dolmabahçe Palace was an important step in the Westernization process that emphasized not only a residential but also a mental change. The idea of catching a similarity with the European palaces altered the furniture arrangement of the palace, paintings were bought to hang on the walls and the whole palace was decorated with art objects. Abdülaziz (1861-1876), as one of the most important actors of this change and being a painter himself, affected painting activities and provided a basis to his successor Abdülhamid II (1842-1918). The support of the Palace in art also enabled the development of the Palace Painting Collection. As of the second half of the 1800s, Pera, the favorite milieu for painting-oriented activities, became an intense cultural environment and art production area, almost like a laboratory where Western habits were experienced. This atmosphere in Pera positively influenced the painting exhibitions and the Palace was positioned itself as the most prestigious buyer of this production. The paintings made at that period and the Palace Painting Collection which stores some of them are the proofs of this dynamism.
Yukarıda değinilen hususlar, bildiride detaylandırılarak incelenecek; Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma sürecinde açılan eğitim kurumlarındaki resim derslerine ve söz konusu eğitimden geçerek resimle uygulayıcı olarak ilgilenme imkânı bulan önemli figürlere dair genel bir bakış geliştirilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Resim Eğitimi, Sanayi-i Nefise Mektebi, Batılılaşma.
The modernization adventure of the Ottoman Empire, which started at the military and administrative level, shaped new approaches in social life and developed new habits and tastes in society. The idea of spreading the education to the people became prominent especially with the declaration of the Tanzimat Edict. Thus, the educational institutions were opened one after another and structured according to the Western model. Western art has spread with the cultural developments caused by the reforms and became visible first in the Palace and then in the social life of Istanbul. This paper, which will be presented at the symposium, focuses on the painting lessons that included in the curriculums by the end of the 18th century and Sanayi-i Nefise Mektebi which was a great breakthrough in the institutionalization of painting education during the reign of Abdulhamid II (1876-1909). The European influence in the Ottoman Empire increased especially with the declaration of Tanzimat Edict after Mahmud II (1785-1839), who expanded the scope of the Westernization program initiated by Selim III (1761-1808). The cultural and intellectual environment was also transforming in the same path. The students interacted with art when Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun, Mekteb-i Harbiye, Mekteb-i Tıbbiyye, Dârüşşafaka Mektebi, Mekteb-i Sultani and Mekteb-i Osmani were included the art courses in their academic programs. Likewise, a group of people educated in these schools will be referred as “Soldier Painters” in the Turkish Painting History. During the reign of Abdulaziz (1861-1876) Pierre-Désiré Guillemet (1827-1878) attempted to establish an art academy. It was implemented during the Abdulhamid II’s reign when Sanayi-i Nefise Mektebi was opened in 1883. After this big step that raised the local painters from Ottoman society, number of the painting exhibitions have increased and local painters became more visible. Eventually, the inclusion of painting courses into the curriculums and the institutionalization of art education through Sanayi-i Nefise Mektebi has increased the recognition of the painting and raised the local painters.
The issues mentioned above will be examined in detail in the paper; a general outlook on painting lessons in the schools opened during the Westernization process of the Ottoman Empire and the important figures that have had the opportunity to be interested in painting as a practitioner will be revealed.
Keywords: Osmanlı Empire, Art Education, Sanayi-i Nefise Mektebi, Westernization.
Fatih tarafından Bellini’ye yaptırılan ilk portre resim, zaman içinde unutulmuşsa da II. Mahmud (1808–1839) devrinde tanım kazanmış “Tasvir-i Hümayun” çalışmaları dahilinde “Sultan’ın sureti” yeniden tuval üzerinde görünürlük kazanmıştır. Bir süre sonra da bu görünürlük, Batılı ülkelerle kurulan yeni ilişkiler sürecinde Sultan imgesinin prestijli tasviri olarak değer bulmuştur. Osmanlı Sarayı nezdinde, modernleşme hedefinin rotası olan Batılılaşma yaklaşımının da getirdiği kolaylaştırıcılıkla resim sanatı, birbiri ardına yapılan reformların görsel tezahürünü yaymada yardımcı bir araç olarak da kullanım alanı bulmuştur.
Abdülmecid (1839–1861) devrinde, iktidar merkezinin Topkapı Sarayı’ndan Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, mekânsal değişiminin altında yatan yeni bir zihinsel yapılanmaya işaret etmiş, dönemin sembol yapısı da Dolmabahçe Sarayı olmuştur. Batılı alışkanlıkların masa sandalye düzeninden, kabul salonlarındaki dizilime kadar etkili olduğu bu dönemde sarayın tefrişatı dikkatle ele alınmıştır. Avrupa saraylarıyla kurulmak istenen denklik fikri de tefrişat programını doğrudan belirlemiştir. Bu nedenle sadece Sultan’ın kişisel talebi doğrultusunda değil, sarayın bezenmesi gereğinin bir sonucu olarak da duvarlarda teşhir edilmek amacıyla tablo alımları başlamıştır.
Resim sanatına bir uygulayıcı olarak da ilgi duyan Abdülaziz (1861-1876) döneminde ise resim alışverişi belirgin bir ivme kazanmış, yaver Şeker Ahmed Ali Paşa’ya verilen özel görevle de özellikle Paris’teki Goupil Galerisi’nden düzenli olarak resim alınması sağlanmıştır. Söz konusu alımlar, tablo koleksiyonunun biçimlenmesinde en önemli katkılar olarak da görülmektedir. II. Abdülhamid (1876-1909) devrinde ise Sultan’ın daha çok fotoğrafla ilgileniyor olmasına rağmen, güzel sanatlar alanında gerçekleşen gelişmelere paralel olarak tablo alımları devam etmiştir.
Bildirimizde yukarıda değinilen hususlar örneklerle genişletilerek ele alınacak, bir yandan da Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecinde hem mimari hem de idari manada yenilenen saray yapısının değişimi, bu değişimi temellendiren sebepler incelenirken, dönüşüme uğrayan anlam katmanlarının ve Osmanlı Sarayı ile tuval resmi arasındaki ilişkinin ortaya konmasına çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu, tuval resmi, Batılılaşma
Conference Presentations by Merve Köksal
Abdülmecid devrinde (1839-1861) iktidar merkezinin Topkapı’dan Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, mekânsal değişiminin altında yatan yeni bir zihinsel yapılanmaya işaret ederken; dönemin sembol yapısı Dolmabahçe olmuştur. Avrupa saraylarıyla kurulmak istenen denklik fikri ise tefrişat programını doğrudan belirlediğinden, duvarlarda teşhir edilme amacıyla tablo alımlarına başlanmıştır. Alımların, resim sanatıyla uygulayıcı olarak ilgilenen Abdülaziz döneminde (1861-1876) belirgin bir ivme kazandığı ve Saray’ın güzel sanatlar sorumlusu olarak görevlendirilen Şeker Ahmed Paşa’nın II. Abdülhamid için de aynı hizmeti sağladığı anlaşılmıştır.
Çalışma kapsamında üzerinde durulan bir diğer konu ise güzel sanatlar alanında II. Abdülhamid döneminde gerçekleşen gelişmelerdir. Resim odaklı etkinliklerin izlenebildiği Pera, 1800’lerin ikinci yarısı itibariyle oldukça canlı bir kültür ve sanat merkezidir. Resim eğitiminin kurumsallaşması neticesinde Osmanlı’dan yetişen ve XIX. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul’a gelen Batılı ressamlar, Pera’nın hazırladığı zeminde beraberce bir resim üretim ortamı geliştirmişlerdir. Dönemin önemli durak noktalarına bakılmış ve koleksiyonun, II. Abdülhamid devrinde yaşanan gelişmelere de bağlı olarak, yeni aktörler yardımıyla, kendine has bir izlekte geliştiği görülmüştür.
Neticede, resim sanatını bir temsil alanı olarak da değerlendiren ve çeşitli kanallar vasıtasıyla himaye eden II. Abdülhamid’in, Saray Tablo Koleksiyonu’nu geliştirirken kentin sanat atmosferinden fazlasıyla istifade ettiği anlaşılmıştır. Bu otuz üç yıllık süreçte koleksiyona giren eserler ile eser sahiplerinin dökümü çıkarılmış ve koleksiyonun, ressamlara gösterilen desteğin izlerini taşıdığı tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Saray Tablo Koleksiyonu, II. Abdülhamid, Osmanlı Sarayı, tuval resmi, Batılılaşma.
This article is based on the progress of the Painting Collection in Ottoman palace during the reign of Abdülhamid II (1876-1909) and the growing number of painting exhibitions as a solid evidence of this progress. Moving from the Topkapı Palace to the Dolmabahçe Palace was an important step in the Westernization process that emphasized not only a residential but also a mental change. The idea of catching a similarity with the European palaces altered the furniture arrangement of the palace, paintings were bought to hang on the walls and the whole palace was decorated with art objects. Abdülaziz (1861-1876), as one of the most important actors of this change and being a painter himself, affected painting activities and provided a basis to his successor Abdülhamid II (1842-1918). The support of the Palace in art also enabled the development of the Palace Painting Collection. As of the second half of the 1800s, Pera, the favorite milieu for painting-oriented activities, became an intense cultural environment and art production area, almost like a laboratory where Western habits were experienced. This atmosphere in Pera positively influenced the painting exhibitions and the Palace was positioned itself as the most prestigious buyer of this production. The paintings made at that period and the Palace Painting Collection which stores some of them are the proofs of this dynamism.
Yukarıda değinilen hususlar, bildiride detaylandırılarak incelenecek; Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma sürecinde açılan eğitim kurumlarındaki resim derslerine ve söz konusu eğitimden geçerek resimle uygulayıcı olarak ilgilenme imkânı bulan önemli figürlere dair genel bir bakış geliştirilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Resim Eğitimi, Sanayi-i Nefise Mektebi, Batılılaşma.
The modernization adventure of the Ottoman Empire, which started at the military and administrative level, shaped new approaches in social life and developed new habits and tastes in society. The idea of spreading the education to the people became prominent especially with the declaration of the Tanzimat Edict. Thus, the educational institutions were opened one after another and structured according to the Western model. Western art has spread with the cultural developments caused by the reforms and became visible first in the Palace and then in the social life of Istanbul. This paper, which will be presented at the symposium, focuses on the painting lessons that included in the curriculums by the end of the 18th century and Sanayi-i Nefise Mektebi which was a great breakthrough in the institutionalization of painting education during the reign of Abdulhamid II (1876-1909). The European influence in the Ottoman Empire increased especially with the declaration of Tanzimat Edict after Mahmud II (1785-1839), who expanded the scope of the Westernization program initiated by Selim III (1761-1808). The cultural and intellectual environment was also transforming in the same path. The students interacted with art when Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun, Mekteb-i Harbiye, Mekteb-i Tıbbiyye, Dârüşşafaka Mektebi, Mekteb-i Sultani and Mekteb-i Osmani were included the art courses in their academic programs. Likewise, a group of people educated in these schools will be referred as “Soldier Painters” in the Turkish Painting History. During the reign of Abdulaziz (1861-1876) Pierre-Désiré Guillemet (1827-1878) attempted to establish an art academy. It was implemented during the Abdulhamid II’s reign when Sanayi-i Nefise Mektebi was opened in 1883. After this big step that raised the local painters from Ottoman society, number of the painting exhibitions have increased and local painters became more visible. Eventually, the inclusion of painting courses into the curriculums and the institutionalization of art education through Sanayi-i Nefise Mektebi has increased the recognition of the painting and raised the local painters.
The issues mentioned above will be examined in detail in the paper; a general outlook on painting lessons in the schools opened during the Westernization process of the Ottoman Empire and the important figures that have had the opportunity to be interested in painting as a practitioner will be revealed.
Keywords: Osmanlı Empire, Art Education, Sanayi-i Nefise Mektebi, Westernization.
Fatih tarafından Bellini’ye yaptırılan ilk portre resim, zaman içinde unutulmuşsa da II. Mahmud (1808–1839) devrinde tanım kazanmış “Tasvir-i Hümayun” çalışmaları dahilinde “Sultan’ın sureti” yeniden tuval üzerinde görünürlük kazanmıştır. Bir süre sonra da bu görünürlük, Batılı ülkelerle kurulan yeni ilişkiler sürecinde Sultan imgesinin prestijli tasviri olarak değer bulmuştur. Osmanlı Sarayı nezdinde, modernleşme hedefinin rotası olan Batılılaşma yaklaşımının da getirdiği kolaylaştırıcılıkla resim sanatı, birbiri ardına yapılan reformların görsel tezahürünü yaymada yardımcı bir araç olarak da kullanım alanı bulmuştur.
Abdülmecid (1839–1861) devrinde, iktidar merkezinin Topkapı Sarayı’ndan Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, mekânsal değişiminin altında yatan yeni bir zihinsel yapılanmaya işaret etmiş, dönemin sembol yapısı da Dolmabahçe Sarayı olmuştur. Batılı alışkanlıkların masa sandalye düzeninden, kabul salonlarındaki dizilime kadar etkili olduğu bu dönemde sarayın tefrişatı dikkatle ele alınmıştır. Avrupa saraylarıyla kurulmak istenen denklik fikri de tefrişat programını doğrudan belirlemiştir. Bu nedenle sadece Sultan’ın kişisel talebi doğrultusunda değil, sarayın bezenmesi gereğinin bir sonucu olarak da duvarlarda teşhir edilmek amacıyla tablo alımları başlamıştır.
Resim sanatına bir uygulayıcı olarak da ilgi duyan Abdülaziz (1861-1876) döneminde ise resim alışverişi belirgin bir ivme kazanmış, yaver Şeker Ahmed Ali Paşa’ya verilen özel görevle de özellikle Paris’teki Goupil Galerisi’nden düzenli olarak resim alınması sağlanmıştır. Söz konusu alımlar, tablo koleksiyonunun biçimlenmesinde en önemli katkılar olarak da görülmektedir. II. Abdülhamid (1876-1909) devrinde ise Sultan’ın daha çok fotoğrafla ilgileniyor olmasına rağmen, güzel sanatlar alanında gerçekleşen gelişmelere paralel olarak tablo alımları devam etmiştir.
Bildirimizde yukarıda değinilen hususlar örneklerle genişletilerek ele alınacak, bir yandan da Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecinde hem mimari hem de idari manada yenilenen saray yapısının değişimi, bu değişimi temellendiren sebepler incelenirken, dönüşüme uğrayan anlam katmanlarının ve Osmanlı Sarayı ile tuval resmi arasındaki ilişkinin ortaya konmasına çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu, tuval resmi, Batılılaşma