Books / Kitaplar by Ayşe Yarar

Tek Parti Yönetiminin Karşılaştırmalı Analizi: Türkiye ve Meksika, 2023
20. yüzyılın ilk ve büyük devrimlerinden biri de Meksika Devrimi’dir. 1876-1910 arasında Meksika'... more 20. yüzyılın ilk ve büyük devrimlerinden biri de Meksika Devrimi’dir. 1876-1910 arasında Meksika'yı yöneten Porfirio Díaz’ın diktatörlüğünü devirmek amacıyla başlatılan Meksika Devrimi, İttihatçıların II. Abdülhamit’e karşı başlattıkları mücadeleye ve ardından da Atatürk’ün liderliğinde gerçekleşen Türk Devrimi’ne benzemektedir. Türkiye’deki tek parti yönetimi sıklıkla Nazi Almanya’sı ve Faşist İtalya ile karşılaştırılır. Oysa tarihsel, sosyal ve ekonomik açıdan birbirine benzemeyen bu ülkelerin siyasal yapılarının birbirine benzemesi pek de mümkün değildi. Türkiye’deki tek parti yönetimi Tarık Zafer Tunaya’nın belirttiği gibi benzer gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerdeki tek parti yönetimleriyle karşılaştırılabilir. Dolayısıyla Batı dışı toplumlarda modernleşmeci, milliyetçi ve barışçı tek parti yönetimlerini birbirleriyle benzerlik noktasında karşılaştırmak daha doğru olacaktır. Bu bağlamda Meksika Ulusal Devrimci Partisi (daha sonraki adıyla Kurumsal Devrimci Parti), Hindistan Kongre Partisi ve Türkiye’deki CHP benzer siyasal partiler olarak dikkat çekmektedir. Dr. Ayşe Yarar’ın doktora tezi olan bu kitap, tek parti yönetimi altında Türkiye ve Meksika’nın devrimci yöntemlerle modernleşme çabalarını, kurumsallaşma süreçlerini, laiklik politikalarını ve ulus-devlet inşa anlayışlarını karşılaştırmalı olarak ele alıyor. Üstelik her iki partinin tek parti yönetimi sonrasında varlıklarını sürdürmelerini ve ülkelerindeki demokratikleşme süreçlerine katkılarını 100 yıllık bir zaman diliminde geçirdikleri kırılmalarla birlikte ele alması kitabın değerini daha da arttırıyor. Alanında ilk olan bu çalışmanın ufuk açıcı niteliğinin benzer çalışmaların (Batı dışı modernleşmeci tek parti yönetimlerinin karşılaştırılmasının) öncüsünü olmasını dilerim. Dr. Yarar’ı bu özgün ve değerli kitabı dolayısıyla tebrik ederim. Okuru bol olsun.
Prof. Dr. Hakkı Uyar
Her millet ulusal kuruluş ve kurtuluş macerasının biricik olduğunu düşünür. Haklıdır da. Devrimci mücadelelerle bin bir güçlük ve imkânsızlık aşılmıştır. Daha iyi, rasyonel, kalkınmış bir siyasa kurmak için emekler verilmiştir. Ancak bu biricik olma hissi bazen bizi yalnızlığa itebilir. Ayşe Yarar, bu eserle her şeyden önce bize Cumhuriyetin kuruluş döneminde verilen mücadelelerin, karşılaşılan güçlüklerin sadece bize has olmadığını ortaya koyuyor. 20. yüzyıl başında Meksika ve Türkiye’nin yaşadığı büyük devrimci dönüşümleri tarihsel ve kurumsal açılardan karşılaştıran bu eser müthiş bir emek, zaman ve sabır ürünü. İki ülkenin arşivlerini de itinayla taramış, binlerce kilometre yol kat edip sahaların tozunu yutmuş bir araştırmacının bu kıymetli eserinin daha fazla Latin Amerika-Türkiye karşılaştırmalı çalışmalarına vesile olması dileği ile…
Doç. Dr. Evren Çelik Wiltse
Makaleler/Papers (Peer Rewieved Journal Articles) by Ayşe Yarar

Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda 1919'da Paris'te toplanan Barış Konferansı'nda kurulması karara ... more Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda 1919'da Paris'te toplanan Barış Konferansı'nda kurulması karara bağlanan Milletler Cemiyeti, dünya barışını korumak, silahsızlanmayı desteklemek, çatışmaları müzakereler yoluyla önlemek ve devletler arasında arabuluculuk yapmak amacıyla ortaya çıkan bir örgüttü. Savaşı kazanan devletler tarafından küresel bir güvenlik örgütü olma iddiasıyla kurulan Milletler Cemiyeti (1920-1946), kurulduktan sonraki yıllarda Avrupa'daki olaylara odaklanması dolayısıyla bölgesel bir örgüt olmaktan ileri gidemediğine dair eleştiriler aldı. Milletler Cemiyeti'nin kurulduğu yıllarda Musul sorunu gibi konular dolayısıyla Türkiye ile ilişkileri sorunlu bir şekilde ilerlemişti. Ancak dış politikasında dünya barışını ve uluslararası hukuku temel alan Türkiye, 1932 yılında cemiyete davet edilerek önemli üyelerden biri oldu. 1936 yılında Hatay meselesinin gündeme gelmesiyle Türkiye hem ulusal çıkarları noktasında hem de Milletler Cemiyeti'nin ilkeleri doğrultusunda kararlılıkla meseleyi çözmeye çalıştı. Türkiye'nin kararlılığı ve bu meseledeki net tutumu anti-revizyonist devletler açısından kimi zaman soru işareti yaratsa da Türkiye, meselenin, uluslararası hukuk kurallarıyla çözümünü destekledi. Buradan hareketle Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne üyeliği ve Hatay meselesinin çözümü bu çalışmada Meksikalı diplomatların gözlemleri doğrultusunda aktarılacaktır.

Cinsiyetler arası eşitliğin söz konusu olmadığı devrim öncesi Meksika'sında kadınların, siyasal v... more Cinsiyetler arası eşitliğin söz konusu olmadığı devrim öncesi Meksika'sında kadınların, siyasal ve sosyal alanda aktif rolleri yoktu. Ataerkil geleneksel yapının baskın olduğu bu ülkede, 1910 yılında patlak veren devrim, kadınları edilgenlikten çıkmaya zorladı. Meksikalı kadınlar, devrimci süreçte (1910-1940) oldukça aktif roller üstlendiler; yazar, siyasetçi ve hatta asker oldular. Bu makale kadın savaşçılar (soldaderas) ve devrimci feministlerin rollerine istinaden, Meksika Devrimi'nin, kadın hakları açısından ülkede sağladığı kazanımları ve bu kazanımların sınırlarını ele almaktadır. Devrim dönemindeki aktivizmin ardından hem soldaderalar hem de feministler devrim sonrasında eski hayatlarına dönmek istemediler. Dolayısıyla devrim sona ererken toplumsal hayattaki etkin rollerini devam ettirmek ve siyasal haklarını elde etmek için erkeklerle her alanda eşitlik talep ettiler. Kadınlar oy hakkı dışında pek çok alanda çeşitli kazanımlar elde etmelerine karşın, eşit vatandaşlar olarak modern Meksika'da yerlerini almak için mücadelelerini sürdürmek zorunda kaldılar. Kendilerini ilerici olarak tanımlayan devrimci seçkinler, ülkenin modernleşmesi konusunda ciddi adımlar atılmasını sağlasalar da kadınların seçme ve seçilme hakları konusunda oldukça muhafazakâr bir tutum takınmışlardı. Bu sebeple iktidar sahiplerinin gerek önyargıları gerekse ataerkil bakış açılarından dolayı Meksikalı kadınlar, siyasal haklarına dünyanın geri kalanına nazaran geç bir zamanda kavuştu.

Meksika, 16. yüzyılın başında bir İspanyol sömürgesi haline geldi. Bölgenin yerli halkları, İspan... more Meksika, 16. yüzyılın başında bir İspanyol sömürgesi haline geldi. Bölgenin yerli halkları, İspanyol sömürgecilerin neden oldukları cinayetlere, işkencelere, köleliğe maruz kalarak her türlü zulmü ve acıları tattı. Bu süreçte yerli şehirlerinin hemen hepsi tamamen yok edildi ve sömürge şehirleri kuruldu. Sömürgeciliğin, yeni sömürge sistemleri ile hala izlerini görmenin mümkün olduğu San Cristobal de las Casas, bu şehirlerden biridir. Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN)'nun, Ocak 1994'teki kısa ayaklanmasının bu şehirde başlaması anlamlıdır. Ayaklanmada ve sonraki süreçte Chiapas'lı Maya kadınları, Zapatista hareketi içinde önemli roller oynadılar. Chiapas'ta ve genel olarak Meksika'daki ataerkil yaşam tarzına ve geleneklere meydan okuyan Maya yerlisi kadınlar, gerek sömürüye karşı durmak gerekse cinsiyet eşitliği için kadın olarak haklarını elde etmek amacıyla Zapatistalara katılmışlardır. Bu makalede, Zapatista hareketinin tarihsel oluşumu ve Zapatista hareketinin içinde kadınların yeri, talepleri ve mücadeleleri özellikle kadınlarla yapılmış mevcut söyleşiler üzerinden incelenecektir.

The period between the years of 1923-1938 was based on constructing a nation in Turkey. In order ... more The period between the years of 1923-1938 was based on constructing a nation in Turkey. In order to create national consciousness between the people, some radical reforms were done. Turkey entered a single party era under the leadership of Mustafa Kemal Atatürk. He founded the Republican People's Party on 9 September 1923. In political life, the main aim was to modernize the country. In order to transform the state from multinational empire structure to a nation state, the Turkish signed diplomatic treaties, made wars and reduced the borders. With the legacy of Ottoman Empire's modernization efforts, political elits in Turkey wanted to fulfill this period by reaching the contemporary level of civilization. The main concern of this modernization period was to create a modern nation with the newly established institutions, rules and laws rooted from the Western Europe. The mission of establishing a new order belonged to the single party of the country. The rulers of the party had a state centered world view. So a one party state system started to rule the country under authoritarian attitudes. In order to build a strong nation state, a legal framework based on European principles, advanced European-style bureaucracy, financial administration, military and educational reforms and state-control of Islam was tried to apply by the party elites.
Bolivar'in önderliğinde ulusal kurtuluş mücadelesine dönüşümü ele almaktadır. 1808 yılında Fransa... more Bolivar'in önderliğinde ulusal kurtuluş mücadelesine dönüşümü ele almaktadır. 1808 yılında Fransa'nın İspanya'yı işgal etmesinin ardından İspanya 16. yüzyılda kurduğu Amerika sömürgelerini birer birer kaybetmeye başladı. Fransız işgali sonucu İspanya kralının hakimiyetini geçici olarak yitirmesi ile İspanya'nın Amerika sömürgeleri ile olan bağları zayıflamış ve bunu fırsat bilen Güney Amerika halkları da 19. yüzyılın ilk çeyreğinde yerel bağımsızlık hareketlerini başlatmışlardı.
Kitap Bölümleri / Book Chapters by Ayşe Yarar
100. YILINDA ATATÜRK VE CUMHURİYET, 2023
Dünya Siyasetinde Latin Amerika, 2017
Paper Presentations / Bildiri Sunumları by Ayşe Yarar

Nationalist and authoritarian one-party rules in Turkey (Republican People's Party-CHP, 1923) and... more Nationalist and authoritarian one-party rules in Turkey (Republican People's Party-CHP, 1923) and Mexico (National Revolutionary Party-PNR, 1929) had laid the foundations of the modern institutions of both countries with their domestic and foreign policy practices from their establishments until the end of the Second World War. These authoritarian parties (CHP and PNR), which were the institutionalization tools of their countries' revolutionary processes, had served as a modernizing mechanism in their non-Western societies in the 20th century, without choosing a totalitarian path in political life. Similar decision-making mechanisms were operated in Turkish and Mexican domestic and foreign policies during the same period. Turkey's and Mexico's ruling elites had the missions such as transforming their societies, creating a new (Turkish/Mexican) citizen and building modern state institutions. For this reason, both countries followed a similar development path in political, social, cultural and economic fields. Although there are aspects of differentiation, the similarity of the revolutionary and authoritarian breakthroughs of the ruling elites in a non-Western traditional society and the use of one-party rule as an institutional mechanism make it possible to study these two countries comparatively. In this sense, similar foreign policy and diplomacy principles of CHP and PNR rules will be analyzed comparatively. To reveal the reasons of Turkey's and Mexico's one parties' differences from the other prominent one-party regimes in the world with their peaceloving foreign policy practices and principles can be accepted as the most unique aspect of this research.
All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, distributed, or transmitted i... more All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, distributed, or transmitted in any form or by any means, including photocopying, recording, or other electronic or mechanical methods, without the prior written permission of the publisher, except in the case of brief quotations embodied in critical reviews and certain other noncommercial uses permitted by copyright law.
Uploads
Books / Kitaplar by Ayşe Yarar
Prof. Dr. Hakkı Uyar
Her millet ulusal kuruluş ve kurtuluş macerasının biricik olduğunu düşünür. Haklıdır da. Devrimci mücadelelerle bin bir güçlük ve imkânsızlık aşılmıştır. Daha iyi, rasyonel, kalkınmış bir siyasa kurmak için emekler verilmiştir. Ancak bu biricik olma hissi bazen bizi yalnızlığa itebilir. Ayşe Yarar, bu eserle her şeyden önce bize Cumhuriyetin kuruluş döneminde verilen mücadelelerin, karşılaşılan güçlüklerin sadece bize has olmadığını ortaya koyuyor. 20. yüzyıl başında Meksika ve Türkiye’nin yaşadığı büyük devrimci dönüşümleri tarihsel ve kurumsal açılardan karşılaştıran bu eser müthiş bir emek, zaman ve sabır ürünü. İki ülkenin arşivlerini de itinayla taramış, binlerce kilometre yol kat edip sahaların tozunu yutmuş bir araştırmacının bu kıymetli eserinin daha fazla Latin Amerika-Türkiye karşılaştırmalı çalışmalarına vesile olması dileği ile…
Doç. Dr. Evren Çelik Wiltse
Makaleler/Papers (Peer Rewieved Journal Articles) by Ayşe Yarar
Kitap Bölümleri / Book Chapters by Ayşe Yarar
Paper Presentations / Bildiri Sunumları by Ayşe Yarar
Prof. Dr. Hakkı Uyar
Her millet ulusal kuruluş ve kurtuluş macerasının biricik olduğunu düşünür. Haklıdır da. Devrimci mücadelelerle bin bir güçlük ve imkânsızlık aşılmıştır. Daha iyi, rasyonel, kalkınmış bir siyasa kurmak için emekler verilmiştir. Ancak bu biricik olma hissi bazen bizi yalnızlığa itebilir. Ayşe Yarar, bu eserle her şeyden önce bize Cumhuriyetin kuruluş döneminde verilen mücadelelerin, karşılaşılan güçlüklerin sadece bize has olmadığını ortaya koyuyor. 20. yüzyıl başında Meksika ve Türkiye’nin yaşadığı büyük devrimci dönüşümleri tarihsel ve kurumsal açılardan karşılaştıran bu eser müthiş bir emek, zaman ve sabır ürünü. İki ülkenin arşivlerini de itinayla taramış, binlerce kilometre yol kat edip sahaların tozunu yutmuş bir araştırmacının bu kıymetli eserinin daha fazla Latin Amerika-Türkiye karşılaştırmalı çalışmalarına vesile olması dileği ile…
Doç. Dr. Evren Çelik Wiltse