Conference Presentations by Selman Selim Akyüz (Assoc. Prof.)

I. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu, 2023
Son yıllarda sosyal medyanın kullanıcıyı içerik üretim sürecine dahil eden yapısının da etkisiyle... more Son yıllarda sosyal medyanın kullanıcıyı içerik üretim sürecine dahil eden yapısının da etkisiyle dindar/muhafazakâr kesimler ve Türkiye’de dini faaliyetlerin düzenlenmesiyle görevli Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik nefret içerikli söylemlerin arttığı gözlenmektedir. Bu artışın bir nedeni de siyasi alandaki kutuplaşmanın toplumsal alana yayılması ve özellikle yeni medyanın kullanıcı merkezli özelliğinin kutuplaşmadan etkilenmeye müsait yapısı olarak görülmektedir.
Bu çalışmada, haber ve ideoloji ilişkisinin literatürdeki yeri ve yapılan tartışmaların ele alınmasının ardından, Türkiye’deki ideolojik yayın araçları arasında uzun geçmişi ve çizgisiyle bilinen Cumhuriyet Gazetesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yayınladığı haberler incelenmiş, ideolojik çerçeveleme açısından bu haberlerin okuyucuya nasıl ulaştırıldığı self-oryantalizm ve İslamofobi bağlamında değerlendirilmiştir.
Gazetenin Diyanet İşleri Başkanlığı ve temsilcileriyle ilgili haberleri aktarırken, büyük ölçüde negatif bir tutum benimsediği, konu seçimi ve haberin aktarılması süreçlerinde bazen doğrudan bazen de alt metinlerle “devlet bütçesinden haksız pay alma, gereksiz harcamalar yapma, tartışmalı fetvalar verme, laiklik -Atatürk karşıtlığı ve dinin kurallarına aykırı hareket etme” yönünde ekonomik ve çatışma çerçeveleri kullandığı görülmüştür.

I. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu-Yalan Haber, Nefret Söylemi ve Kültürel Irkçılık Kıskacında İslam, 2023
İdeolojik farklılıklara sahip haber kuruluşları okuyucularına haberleri farklı çerçeveler kullana... more İdeolojik farklılıklara sahip haber kuruluşları okuyucularına haberleri farklı çerçeveler kullanarak sunmaktadır. Kitlelerin ekonomik, siyasi ve toplumsal konularda neyi, nasıl düşüneceğine yönelik hazırlanan biçim, dil ve söylem kalıplarına göre üretilen haberler aracılığıyla medya, kendi “gerçekliği”ni kitlesine dayatabilmektedir.
Türkiye ve benzer modernleşme süreçleri yaşayan doğu toplumlarında, medyanın bir bölümünde seküler/batıcı anlayışın tezahürü olarak self-oryantalist bir söylemin hâkim olduğu bilinmektedir. Bu anlamda Batının doğuyu ötekileştirici yaklaşımının bir aracına dönüşen oryantalizmin içselleştirilmesi sonucu ortaya çıkan self-orientalizm, İslamofobik ögelerin kullanımına da zemin hazırlamaktadır. Son yıllarda sosyal medyanın kullanıcıyı içerik üretim sürecine dahil eden yapısının da etkisiyle dindar/muhafazakâr kesimler ve Türkiye’de dini faaliyetlerin düzenlenmesiyle görevli Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik nefret içerikli söylemlerin arttığı gözlenmektedir. Bu artışın bir nedeni de siyasi alandaki kutuplaşmanın toplumsal alana yayılması ve özellikle yeni medyanın kullanıcı merkezli özelliğinin kutuplaşmadan etkilenmeye müsait yapısı olarak görülmektedir.
Bu çalışmada, Türkiye’deki ideolojik yayın araçları arasında uzun geçmişi ve çizgisiyle bilinen Cumhuriyet Gazetesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yayınladığı haberler incelenmiş, ideolojik çerçeveleme açısından bu haberlerin okuyucuya nasıl ulaştırıldığı self-orientalizm ve İslamofobi bağlamında değerlendirilmiştir.
Gazetenin Diyanet İşleri Başkanlığı ve temsilcileriyle ilgili haberleri aktarırken, büyük ölçüde negatif bir tutum benimsediği, konu seçimi ve haberin aktarılması süreçlerinde bazen doğrudan bazen de alt metinlerle “devlet bütçesinden haksız pay alma, gereksiz harcamalar yapma, tartışmalı fetvalar verme, laiklik -Atatürk karşıtlığı ve dinin
kurallarına aykırı hareket etme” yönünde ekonomik ve çatışma çerçeveleri kullandığı görülmüştür.
Haberlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet bütçesine yük olduğu, ihtiyaçtan fazla personel çalıştırdığı, sürekli bütçesinin arttırıldığı, halkın parasının boş yere bu kuruma aktarıldığı, kurumun gereksiz harcamalar yaparak israf ve savurganlık içinde olduğu, Atatürk’ün kurduğu bir kurum olmasına rağmen Atatürk karşıtlığı yaptığı, laiklik ilkesine uymayarak suç işlediği, Atatürk’ü yok saydığı, Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye’ye yakışmayacak fetvalar verdiği ve dinin kurallarına aykırı hareket ederek günah işleyen bir kurum olduğu yönünde çerçevelemeler yapıldığı belirlenmiştir. Laik ve Atatürkçü bir yayın politikası olması rağmen gazetenin; Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili haberlerinde, kurumun dine uygun olmayan, dinin kurallarını ihlal eden uygulamaları olduğu çerçevesinde bir söylem oluşturması da dikkat çekicidir.

International Journal of Humanities and Social Sciences, 2014
Since The First Gulf War, USA, “Leader of The Free World” has been in trouble with terror. The US... more Since The First Gulf War, USA, “Leader of The Free World” has been in trouble with terror. The USA created a
complexity in The Middle East and paid the price with terrorist attacks in homeland. USA has made serious mistakes in terms
of antiterrorism and fight against its supporters. Democrats have repaired damages caused by the Republican Party's
management. Old methods about antiterrorism have been slowly abandoned. Hollywood, too, has played an important part in
this war. Sometimes, Hollywood became an unquestioned patriot, sometimes it cried for the death of American Soldiers far
away. In this study, messages in The Homeland, broadcast in the USA and a lot of countries around the world, are analyzed in
terms of Washington’s foreign policy and position of the CIA in the fight against antiterrorism. The series reflect an orientalist
viewpoint and has been criticized for offensive policy against the government. Homeland wanted to offer a perspective for the
USA to be the “Leader of The Free World” again but with a liberal-democrat approach, dialogue and rational intelligence
methods.

THE PRESENTATION OF THEOLOGIAN IDENTITY ON TELEVISION IN TURKEY, 2013
Consumption is dominant todays so TV’s broadcasts entertaintment programmes in order to get more
... more Consumption is dominant todays so TV’s broadcasts entertaintment programmes in order to get more
audiences. For that reason it is defended that TV is the opposite of the religion worths, tradition and
moral or it is also defended that TV ignores these worths. Because of these it is possible to say TV is a
secular device. On the other hand religious organizations which want to reach crowd, tried to peace
with TV and succeeded.
In this work the presantation of identity of the men of religion on TV is dealed, especially religious
publishing and “televangelism” in USA was examined. People started to argue imamate on TV of
Turkey. In this direction programme which Yaşar Nuri Öztürk, well-known theologian of Turkey,
participated in, was examined.
It is seen that Öztürk’s point of view which are out of dominant İslam were atracted attention, tried to
atract the audiences with his speeches and syles. While he was doing these he used the show features of
TV. It was seen that Öztürk represents identity like protestant preachers on TV in USA, he branched of
usual man of religion in Turkey
Relationship of television and religion has been offished for a long time. Later, secular televis... more Relationship of television and religion has been offished for a long time. Later, secular television, has taken attention by religion institution and religion man. But it’s main mission that is giving inform get changed substantially. As well as broadcasts to show, there are approaches, doesn’t try to disrupt nature of religious service in the American Televisions. While Religion broadcast is controlled by religious community the governments also care about this area within public
broadcasting.
In this study, development of thematic religious television and its current situation in Turkey are discussed. Ownership structure of religious television channels and broadcast content are researched.
Papers by Selman Selim Akyüz (Assoc. Prof.)

DergiPark (Istanbul University), Mar 6, 2023
Kitlesel ve kişiler arası iletişimde devrim niteliğinde dönüşümlerin önünü açan internet ve sosya... more Kitlesel ve kişiler arası iletişimde devrim niteliğinde dönüşümlerin önünü açan internet ve sosyal medya, geleneksel medyanın nesnesi konumunda olan okuyucu/izleyici/dinleyiciyi etkileşimli özelliği sayesinde mesaj üreten aktif kullanıcılar haline getirmiştir. Sosyal medya araçları ve kişisel mesajlaşma uygulamaları iletişimde yeni kuralları da beraberinde getirmiş, kullanıcıların iletişim davranışları hızlı bir değişime uğramıştır. Sosyal medya kullanıcıları, mesaj üretebilirken, içerik üreten başka kullanıcıları da takip edebilmekte, onlarla etkileşime girebilmekte ve içeriklere tepki verebilmektedir. Bu süreçte birçok faktörün yanı sıra bilişsel yanlılıkların da etkisi olmaktadır. Kullanıcılar takip ettikleri ya da algoritmalar dolayısıyla akışlarında karşılarına çıkan içerikleri görmezden gelme, engelleme, yorum yapma eyleminde bulunabilmekte, böylece takip edeceği kişileri belirleyebilmektedir. Yanlış bilgi ve yalan/sahte haberler de bu eylemlerin gerçekleştirilmesinde önemli bir etken olmakta, politik ve kişisel aidiyetlerle de yönlendirilen eylemler, kullanıcıları belirli gruplar ve yankı odalarının etkisine girmeye itebilmektedir.

Karadeniz Teknik Üniversitesi İletişim Araştırmaları Dergisi
İnternet, sosyal medya ve dijital araçlarla birlikte insanların talep ettiğinin ötesinde maruz ka... more İnternet, sosyal medya ve dijital araçlarla birlikte insanların talep ettiğinin ötesinde maruz kaldığı enformasyon yoğunluğu, günümüz haber tüketme davranışlarında önemli değişikliklere neden olmuştur. Yaşadığı çevrede ve dünyada olup bitenlerden haberdar olmak isteyen haber tüketicileri, geleneksel ve yeni medyadaki kaynak ve araçların hızlı artışı, sosyal medya uygulamalarının algoritmalarının da etkisiyle özellikle kriz dönemlerinde yoğun bir enformasyona maruz kalmaktadır. Bilgi ve haber ekosistemindeki bu sorunun psikolojik olarak yorgunluk, yılgınlık, tükenmişlik, çaresizlik gibi sorunlara yol açtığı ve insanların haber tüketmekten kaçınarak kendisini korumaya çalıştığı son dönemde sıklıkla tartışılmakta ve araştırmalara konu olmaktadır. Bu çalışmada, enformasyon yoğunluğu ve sosyal medya kullanıcılarının haberden kaçınma davranışlarının nedenleri araştırılmıştır. Türkiye’de farklı demografik özelliklere sahip 419 sosyal medya kullanıcısıyla yapılan saha araştırması sonucunda,...

Electronic Journal of New Media
Kitlesel ve kişiler arası iletişimde devrim niteliğinde dönüşümlerin önünü açan internet ve sosya... more Kitlesel ve kişiler arası iletişimde devrim niteliğinde dönüşümlerin önünü açan internet ve sosyal medya, geleneksel medyanın nesnesi konumunda olan okuyucu/izleyici/dinleyiciyi etkileşimli özelliği sayesinde mesaj üreten aktif kullanıcılar haline getirmiştir. Sosyal medya araçları ve kişisel mesajlaşma uygulamaları iletişimde yeni kuralları da beraberinde getirmiş, kullanıcıların iletişim davranışları hızlı bir değişime uğramıştır. Sosyal medya kullanıcıları, mesaj üretebilirken, içerik üreten başka kullanıcıları da takip edebilmekte, onlarla etkileşime girebilmekte ve içeriklere tepki verebilmektedir. Bu süreçte birçok faktörün yanı sıra bilişsel yanlılıkların da etkisi olmaktadır. Kullanıcılar takip ettikleri ya da algoritmalar dolayısıyla akışlarında karşılarına çıkan içerikleri görmezden gelme, engelleme, yorum yapma eyleminde bulunabilmekte, böylece takip edeceği kişileri belirleyebilmektedir. Yanlış bilgi ve yalan/sahte haberler de bu eylemlerin gerçekleştirilmesinde önemli bir etken olmakta, politik ve kişisel aidiyetlerle de yönlendirilen eylemler, kullanıcıları belirli gruplar ve yankı odalarının etkisine girmeye itebilmektedir.

Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD)
Kişiler arası ve kitle iletişiminde internetin ortaya çıkmasıyla birlikte yaşanan büyük değişim, ... more Kişiler arası ve kitle iletişiminde internetin ortaya çıkmasıyla birlikte yaşanan büyük değişim, enformasyon ekosisteminde yeni sorunları beraberinde getirmiştir. Sosyal medyanın merkezini oluşturduğu yeni medyada kullanıcıların içerik üretimi sürecine dahil olması, haber ve bilgi güvenilirliği açısından tarihi bir kırılmaya neden olmuştur. Doğru bilgiye ulaşma ve teyit süreçlerinin büyük ölçüde ortadan kalkması ve enformasyon yoğunluğunun görülmemiş şekilde artması, haber tüketicilerinin doğru bilgiye ulaşmasını zorlaştırırken, yanlış bilgi ve dezenformasyon sorunu kullanıcıların hakikatle olan bağlarına zarar vermiştir. Bilgiye ihtiyacın arttığı ve doğru bilgiye ulaşmanın zorlaştığı, bu nedenle bilgi açığı oluşan kriz dönemleri, yanlış bilgi ve sahte haberlerin en çok yayıldığı dönemler olarak dikkat çekmektedir. Savaşlar da, özellikle propaganda amaçlı sahte haberlerin üretildiği ve dezenformasyon faaliyetlerinin arttığı önemli krizlerdir. İkinci Dünya savaşı ve sonrasında yoğun ...

International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), 2022
Bilgiye ihtiyacın arttığı ve doğru bilgiye ulaşmanın zorlaştığı, bu nedenle bilgi açığı oluşan kr... more Bilgiye ihtiyacın arttığı ve doğru bilgiye ulaşmanın zorlaştığı, bu nedenle bilgi açığı oluşan kriz dönemleri, yanlış bilgi ve sahte haberlerin en çok yayıldığı dönemler olarak dikkat çekmektedir. Savaşlar da, özellikle propaganda amaçlı sahte haberlerin üretildiği ve dezenformasyon faaliyetlerinin arttığı önemli krizlerdir. İkinci Dünya savaşı ve sonrasında yoğun şekilde görülen ancak profesyoneller (devletler, istihbarat örgütleri vb) tarafından yapılan ve kasıtlı olarak, zarar verme amacıyla üretilen mesajlar olarak tanımlanan dezenformasyon, yeni medyada kullanıcılar tarafından daha kolay yapılmakta ve daha büyük kitlelere, daha hızlı ulaştırılmaktadır. Bu çalışmada, Ukrayna-Rusya Savaşı bağlamında yanlış bilgi ve sahte haberlerin Türkiye'de ne ölçüde dolaşıma girdiği, dezenformasyon süreçlerinde aktörlerin kimler olduğu belirlenmesi amaçlanmıştır. Türkiye'deki doğrulama platformlarının ortaya koyduğu doğrulama analizlerinin incelenmesi sonucunda, savaşın ilk döneminde yoğun şekilde yanlış bilgi ve sahte haberin sosyal medyada dolaşıma girdiği, ağırlıklı olarak sıradan kullanıcıların bu bilgileri yaydığı, sahte haber türlerinden en fazla, farklı tarih ve bağlama ait görsel ve videoların yaygınlaştırıldığı, Türkiye'de dolaşıma giren iddiaların Ukrayna'dan çok Rusya'yı hedef aldığı belirlenmiştir.
ABSTRACT
In this study, it is aimed to determine the extent to which false information and fake news are circulated in Turkey in the context of the Ukraine-Russia War, and who are the actors in disinformation processes. From the findings obtained by analyzing the reviews of fact checking platforms in Turkey, it has been shown that in the first period of the war, misinformation and fake news were circulated extensively on social media. It has been concluded that false information is mainly spread by ordinary users, which is defined as the most erroneous association of fake news types, images and videos belonging to different dates and contexts are put into circulation. It has been defterinde that the allegations circulating in Turkey are aimed at Russia rather than Ukraine.

Kurgu, Jun 30, 2020
Kitle iletişim araçları kullanıcılarının televizyon kanalı ve haber bülteni tercihleri, bir çok e... more Kitle iletişim araçları kullanıcılarının televizyon kanalı ve haber bülteni tercihleri, bir çok etken tarafından şekillendirilmektedir. Kişisel özellikler, demografi, ait olunan grup, kültürel özellikler, cinsiyet ve yaş gibi etmenler medyayı kullananların haber izleme eğilimlerine yön vermektedir. Toplum ve medya yapısı kutuplaşmış toplumlarda siyasal tercihlerin de medya tercihlerine etkisi açıktır ancak bireysel niteliklerin bu anlamda çoklu ilişkiselliği merak edilen araştırma konuları arasındadır. Bu çalışmada katılımcıların siyasi tercihlerinin televizyon kanalı ve haber bülteni seçimindeki etkisine dair görüşlerinin onların bireysel niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediğine ilişkin Türkiye genelinde 2235 seçmen üzerinde bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Bulgular değerlendirildiğinde eğitim düzeyi, yaş ve gelir düzeyinin siyasal tercihlere göre kanal ve haber bülteni seçiminde önemli bir etken olduğu, cinsiyetin ise bu tercihlere belirgin bir yansımasının olmadığı görülmüştür.

Electronic Journal of New Media, 2017
Dünyanın karşılaştığı önemli kriz dönemlerinden biri olan Covid-19 pandemisi, insanların sağlıkla... more Dünyanın karşılaştığı önemli kriz dönemlerinden biri olan Covid-19 pandemisi, insanların sağlıklarıyla ilgili kaygı düzeylerini arttırırken, politik, sosyal ve ekonomik açıdan algı ve alışkanlıklarda önemli değişikliklere neden olmuştur. Dijital araçların bilgiye ulaşmada öncelikli tercih haline gelmesi nedeniyle pandemi döneminde özellikle sosyal medyada "İnfodemi" olarak tanımlanan aşırı enformasyon akışı ortaya çıkmıştır. Bu yanlış bilgi salgınının içinde aşı karşıtı iddialar önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada Türkiye'deki internet ve sosyal medya kullanıcılarının pandemi dönemindeki iletişim pratikleri ve siyasi kimlikleri ile aşı tutumu ve karar alıcıların şeffaflığına yönelik algısı arasındaki ilişki araştırılmıştır. Aşı uygulamaları başlamadan önce ve aşıların etkisi, güvenilirliği ve üretim yöntemleriyle ilgili tartışmaların yoğun olduğu 2020 yılı Ocak ayında yapılan saha araştırması sonunda, katılımcıların Koronavirüs aşısı yaptırma konusunda büyük ölçüde kararsız ve negatif tutum sahibi olduğu görülmüştür. Kendisini muhafazakâr/dindar ve milliyetçi olarak tanımlayan kullanıcıların aşı yaptırma tutumunun daha düşük olduğu belirlenmiştir. Kendisini laik olarak tanımlayan katılımcılar hükümetin vaka sayılarını gizlediğine yönelik yüksek tutuma sahipken muhafazakâr/dindar olarak tanımlayan katılımcıların bu konudaki tutumunun daha düşük olduğu görülmüştür.

OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020
New media causes significant changes in news consumption habits. Due to the user-based structure ... more New media causes significant changes in news consumption habits. Due to the user-based structure of new media, this new area leads to the emergence of new dimensions in the problem of news reliability. As the world enters the information age along with the internet many problems arise, indicating that it has entered the "age of misinformation". In recent years, news retrieval habits have largely changed through digital tools to social media and messaging applications and disinformation in this uncontrolled area has led to a new break in confidence in the news. It is known that specific approaches are needed to overcome this break that damages people's connection with the truth that is, to ensure reliable news access. Based on the development of media literacy it is important for the reader/viewer to have fact checking reflexes to combat misinformation and fake news. In this study, it was tried to determine the trends of news consumption in new media, the level of trust in news, the attitude towards false information/false news and the reflexes of doubt/fact checking of young people who are the widest user audience of social media. At the end of the survey conducted with Selcuk University students, it was determined that the structure of social media affects the increase in fake news/misinformation and thus journalism is increasingly losing confidence, political polarization is an important reason for believing in fake news and people think that its connection with truth is weakening. It has been found that users who find platforms, legislative and judicial institutions insufficient to combat the problem of false news often need to verify news on social media but their awareness of fact checking methods is still low.

Iletisimde dijitallesmenin baslamasiyla birlikte haberin uretim, dagitim ve tuketim sekilleri de ... more Iletisimde dijitallesmenin baslamasiyla birlikte haberin uretim, dagitim ve tuketim sekilleri de koklu bir degisime ugramistir. Geleneksel medya gunden gune guc kaybederken, internet ve sosyal medyayi kapsayacak sekilde bir medya adlandirmasi olan “yeni medya”, tuketicinin, haberin ureticisi ve ayni zamanda dagiticisi durumuna gelmesine neden olmustur. Uretim sureclerindeki profesyonel ve klasik anlayisin sarsilmasi haber guvenilirliginde onemli sorunlari ortaya cikarmistir. Bu sorunlarin basinda kontrol mekanizmalarinin islememesi nedeniyle yanlis bilgi sahte ya da yalan haber gelmektedir. Yeni medyada uretilen icerikler dogrudan tuketiciye ulasmakta, dogrulugu kontrol edilemeyen bu bilgi ve haberler, gercegin “bukulmesine” neden olmaktadir. Bu calismada, universite ogrencilerinin yeni medyayi hangi amaclarla kullandiklari, yanlis bilgiye karsi tutum gelistirip gelistirmedikleri, yanlis bilgi ya da sahte/yalan haberlerin uretimi, dolasimi ve tuketimiyle ilgili gorus ve davranislari...
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2020
With the digital age social media has become increasingly ahead of traditional media among news s... more With the digital age social media has become increasingly ahead of traditional media among news sources, resulting in new problems in the field of information and news reliability. The problem of fake news and misinformation is recognized as an important information problem focusing on governments, media and civil society all over the world.

Gaziantep University Journal of Social Sciences, 2020
Kitle iletişim araçlarının etkileri ve çeşitliliği, gelişen teknolojiyle birlikte gün geçtikçe ar... more Kitle iletişim araçlarının etkileri ve çeşitliliği, gelişen teknolojiyle birlikte gün geçtikçe artmaktadır. Bu süreç içerisinde internet haberciliğinin yanı sıra okuyucuya daha hızlı ulaşma ve etkileşim imkânı tanıyan sosyal medya platformları, bilgi kaynakları arasında ilk sıralardaki yerini almıştır. Kriz dönemlerinde halkın doğru ve güvenilir bilgiye ihtiyacı artarken kamu otoriteleri bu anlamda önemli haber kaynakları haline gelmektedir. Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi döneminde hastalık ve virüsle ilgili bilgi ihtiyacının artması nedeniyle ülkelerin sağlık otoritelerine, halkın ilgisinin arttığı görülmüştür. Türkiye'de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salgın ile ilgili düzenli açıklamalarını Twitter üzerinden yapmış ve bu açıklamalar geniş kitlelere ulaşmıştır. Bu çalışmada Fahrettin Koca'nın Türkiye'de ilk vakanın görüldüğü tarih olan 11 Mart 2020 ile ilk sokağa çıkma yasağı uygulamasının başladığı 10 Nisan 2020 arasındaki dönemde yaptığı Twitter paylaşımları incelenmiş, Koca'nın mesajlarında en çok hangi noktalara vurgu yaptığı, mesajlarının ne kadar etkileşim aldığı, dönem ve içerik olarak etkileşimlerde farklılaşma olup olmadığı Gündem Belirleme Kuramı çerçevesinde araştırılmıştır. İncelenen dönemde Twitter kullanıcılarının önemli bir bilgilendirme ihtiyacının ortaya çıktığı ve milyonlarca kişinin hızlı bir şekilde Bakan Koca'nın hesabını takibe aldığı belirlenmiştir. Pandemi döneminde gündemi belirleyen önemli bir kamusal aktör olan Koca'nın en çok "sağlık", "Koronavirüs" ve "tedbir" kelimelerini kullandığı, en az kullandığı kelimelerin ise "maske", "pandemi", "bulaşıcı" ve "sosyal mesafe" kelimeleri olduğu belirlenmiştir.

Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 2015
Bireylerin tüketim alışkanlarının şekillenmesinde, reklamların belirli ölçülerde etkili olduğu, k... more Bireylerin tüketim alışkanlarının şekillenmesinde, reklamların belirli ölçülerde etkili olduğu, kabul edilen bir gerçektir. Ancak ciddi bir seçmen kitlesi, "reklamı iyi olduğu için siyasi bir partiye oy verilebilir" şeklinde bir düşünceye sahiptir. Bu sorunun haklılık payı yüksektir. Çünkü seçmenlerin büyük bölümü reklamlardan etkilenmediğini söylemekte, yüzde 10-15 arasında değişen bir kitle reklamların oy verme davranışını etkileyebileceğini belirtmektedir. Bu bağlamda siyasiler ve siyasi partilerin seçmenleri etkileyebilmek adına her seçim döneminde siyasal reklamcılığı kullandıkları görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da seçim kampanyalarında özellikle televizyon reklamlarına önem vermektedir. Duygusal mesajlar görüntü ve sesin gücünün birlikte kullanılması nedeniyle televizyonda daha kolay verilmektedir. Erdoğan'ın kamuoyunu ikna için halkın inanç ve kültür değerlerini ve sembollerini ne ölçüde kullandığının tespit edilmesi amacıyla Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yayınlanan "Fors" reklamı olarak bilinen reklam filmi göstergebilimsel açıdan incelenmiştir. Sözlü mesajlardan çok, reklamda duygulara hitap eden milli ve dini göstergelerin yoğun olarak kullanıldığı belirlenmiştir.

Selçuk İletişim Dergisi, 2021
ÖZET İletişimde dijitalleşmenin başlamasıyla birlikte haberin üretim, dağıtım ve tüketim şekiller... more ÖZET İletişimde dijitalleşmenin başlamasıyla birlikte haberin üretim, dağıtım ve tüketim şekilleri de köklü bir değişime uğramıştır. Geleneksel medya günden güne güç kaybederken, internet ve sosyal medyayı kapsayacak şekilde bir medya adlandırması olan "yeni medya", tüketicinin, haberin üreticisi ve aynı zamanda dağıtıcısı durumuna gelmesine neden olmuştur. Üretim süreçlerindeki profesyonel ve klasik anlayışın sarsılması haber güvenilirliğinde önemli sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu sorunların başında kontrol mekanizmalarının işlememesi nedeniyle yanlış bilgi sahte ya da yalan haber gelmektedir. Yeni medyada üretilen içerikler doğrudan tüketiciye ulaşmakta, doğruluğu kontrol edilemeyen bu bilgi ve haberler, gerçeğin "bükülmesine" neden olmaktadır. Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin yeni medyayı hangi amaçlarla kullandıkları, yanlış bilgiye karşı tutum geliştirip geliştirmedikleri, yanlış bilgi ya da sahte/yalan haberlerin üretimi, dolaşımı ve tüketimiyle ilg...

Advances in Human Resources Management and Organizational Development
During the COVID-19 pandemic, the flow of misinformation that appeared in the mass media and espe... more During the COVID-19 pandemic, the flow of misinformation that appeared in the mass media and especially on social media and was defined as “Infodemic” by the World Health Organization (WHO). In this study, the relationship between the level at which 1.319 social media users in Turkey have been exposed to misinformation during the COVID-19 process, and their views on which sources spread suspicious and misinformation the most and the level of trust in institutions during the pandemic process were investigated. Participants followed developments in the pandemic on social media; 61% were exposed to false information about COVID-19 every day, and most encountered suspicious information on Facebook and Twitter. Social media users who participated in the study found that the institutions they least trusted were the World Health Organization (WHO), pharmaceutical companies, political opposition of Turkey, and traditional media.

GAZİANTEP UNIVERSITY JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES, 2020
Kitle iletişim araçlarının etkileri ve çeşitliliği, gelişen teknolojiyle birlikte gün geçtikçe ar... more Kitle iletişim araçlarının etkileri ve çeşitliliği, gelişen teknolojiyle birlikte gün geçtikçe artmaktadır. Bu süreç içerisinde internet haberciliğinin yanı sıra okuyucuya daha hızlı ulaşma ve etkileşim imkânı tanıyan sosyal medya platformları, bilgi kaynakları arasında ilk sıralardaki yerini almıştır. Kriz dönemlerinde halkın doğru ve güvenilir bilgiye ihtiyacı artarken kamu otoriteleri bu anlamda önemli haber kaynakları haline gelmektedir. Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi döneminde hastalık ve virüsle ilgili bilgi ihtiyacının artması nedeniyle ülkelerin sağlık otoritelerine, halkın ilgisinin arttığı görülmüştür. Türkiye’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salgın ile ilgili düzenli açıklamalarını Twitter üzerinden yapmış ve bu açıklamalar geniş kitlelere ulaşmıştır. Bu çalışmada Fahrettin Koca’nın Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü tarih olan 11 Mart 2020 ile ilk sokağa çıkma yasağı uygulamasının başladığı 10 Nisan 2020 arasındaki dönemde yaptığı Twitter paylaşımları in...
Uploads
Conference Presentations by Selman Selim Akyüz (Assoc. Prof.)
Bu çalışmada, haber ve ideoloji ilişkisinin literatürdeki yeri ve yapılan tartışmaların ele alınmasının ardından, Türkiye’deki ideolojik yayın araçları arasında uzun geçmişi ve çizgisiyle bilinen Cumhuriyet Gazetesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yayınladığı haberler incelenmiş, ideolojik çerçeveleme açısından bu haberlerin okuyucuya nasıl ulaştırıldığı self-oryantalizm ve İslamofobi bağlamında değerlendirilmiştir.
Gazetenin Diyanet İşleri Başkanlığı ve temsilcileriyle ilgili haberleri aktarırken, büyük ölçüde negatif bir tutum benimsediği, konu seçimi ve haberin aktarılması süreçlerinde bazen doğrudan bazen de alt metinlerle “devlet bütçesinden haksız pay alma, gereksiz harcamalar yapma, tartışmalı fetvalar verme, laiklik -Atatürk karşıtlığı ve dinin kurallarına aykırı hareket etme” yönünde ekonomik ve çatışma çerçeveleri kullandığı görülmüştür.
Türkiye ve benzer modernleşme süreçleri yaşayan doğu toplumlarında, medyanın bir bölümünde seküler/batıcı anlayışın tezahürü olarak self-oryantalist bir söylemin hâkim olduğu bilinmektedir. Bu anlamda Batının doğuyu ötekileştirici yaklaşımının bir aracına dönüşen oryantalizmin içselleştirilmesi sonucu ortaya çıkan self-orientalizm, İslamofobik ögelerin kullanımına da zemin hazırlamaktadır. Son yıllarda sosyal medyanın kullanıcıyı içerik üretim sürecine dahil eden yapısının da etkisiyle dindar/muhafazakâr kesimler ve Türkiye’de dini faaliyetlerin düzenlenmesiyle görevli Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik nefret içerikli söylemlerin arttığı gözlenmektedir. Bu artışın bir nedeni de siyasi alandaki kutuplaşmanın toplumsal alana yayılması ve özellikle yeni medyanın kullanıcı merkezli özelliğinin kutuplaşmadan etkilenmeye müsait yapısı olarak görülmektedir.
Bu çalışmada, Türkiye’deki ideolojik yayın araçları arasında uzun geçmişi ve çizgisiyle bilinen Cumhuriyet Gazetesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yayınladığı haberler incelenmiş, ideolojik çerçeveleme açısından bu haberlerin okuyucuya nasıl ulaştırıldığı self-orientalizm ve İslamofobi bağlamında değerlendirilmiştir.
Gazetenin Diyanet İşleri Başkanlığı ve temsilcileriyle ilgili haberleri aktarırken, büyük ölçüde negatif bir tutum benimsediği, konu seçimi ve haberin aktarılması süreçlerinde bazen doğrudan bazen de alt metinlerle “devlet bütçesinden haksız pay alma, gereksiz harcamalar yapma, tartışmalı fetvalar verme, laiklik -Atatürk karşıtlığı ve dinin
kurallarına aykırı hareket etme” yönünde ekonomik ve çatışma çerçeveleri kullandığı görülmüştür.
Haberlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet bütçesine yük olduğu, ihtiyaçtan fazla personel çalıştırdığı, sürekli bütçesinin arttırıldığı, halkın parasının boş yere bu kuruma aktarıldığı, kurumun gereksiz harcamalar yaparak israf ve savurganlık içinde olduğu, Atatürk’ün kurduğu bir kurum olmasına rağmen Atatürk karşıtlığı yaptığı, laiklik ilkesine uymayarak suç işlediği, Atatürk’ü yok saydığı, Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye’ye yakışmayacak fetvalar verdiği ve dinin kurallarına aykırı hareket ederek günah işleyen bir kurum olduğu yönünde çerçevelemeler yapıldığı belirlenmiştir. Laik ve Atatürkçü bir yayın politikası olması rağmen gazetenin; Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili haberlerinde, kurumun dine uygun olmayan, dinin kurallarını ihlal eden uygulamaları olduğu çerçevesinde bir söylem oluşturması da dikkat çekicidir.
complexity in The Middle East and paid the price with terrorist attacks in homeland. USA has made serious mistakes in terms
of antiterrorism and fight against its supporters. Democrats have repaired damages caused by the Republican Party's
management. Old methods about antiterrorism have been slowly abandoned. Hollywood, too, has played an important part in
this war. Sometimes, Hollywood became an unquestioned patriot, sometimes it cried for the death of American Soldiers far
away. In this study, messages in The Homeland, broadcast in the USA and a lot of countries around the world, are analyzed in
terms of Washington’s foreign policy and position of the CIA in the fight against antiterrorism. The series reflect an orientalist
viewpoint and has been criticized for offensive policy against the government. Homeland wanted to offer a perspective for the
USA to be the “Leader of The Free World” again but with a liberal-democrat approach, dialogue and rational intelligence
methods.
audiences. For that reason it is defended that TV is the opposite of the religion worths, tradition and
moral or it is also defended that TV ignores these worths. Because of these it is possible to say TV is a
secular device. On the other hand religious organizations which want to reach crowd, tried to peace
with TV and succeeded.
In this work the presantation of identity of the men of religion on TV is dealed, especially religious
publishing and “televangelism” in USA was examined. People started to argue imamate on TV of
Turkey. In this direction programme which Yaşar Nuri Öztürk, well-known theologian of Turkey,
participated in, was examined.
It is seen that Öztürk’s point of view which are out of dominant İslam were atracted attention, tried to
atract the audiences with his speeches and syles. While he was doing these he used the show features of
TV. It was seen that Öztürk represents identity like protestant preachers on TV in USA, he branched of
usual man of religion in Turkey
broadcasting.
In this study, development of thematic religious television and its current situation in Turkey are discussed. Ownership structure of religious television channels and broadcast content are researched.
Papers by Selman Selim Akyüz (Assoc. Prof.)
ABSTRACT
In this study, it is aimed to determine the extent to which false information and fake news are circulated in Turkey in the context of the Ukraine-Russia War, and who are the actors in disinformation processes. From the findings obtained by analyzing the reviews of fact checking platforms in Turkey, it has been shown that in the first period of the war, misinformation and fake news were circulated extensively on social media. It has been concluded that false information is mainly spread by ordinary users, which is defined as the most erroneous association of fake news types, images and videos belonging to different dates and contexts are put into circulation. It has been defterinde that the allegations circulating in Turkey are aimed at Russia rather than Ukraine.
Bu çalışmada, haber ve ideoloji ilişkisinin literatürdeki yeri ve yapılan tartışmaların ele alınmasının ardından, Türkiye’deki ideolojik yayın araçları arasında uzun geçmişi ve çizgisiyle bilinen Cumhuriyet Gazetesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yayınladığı haberler incelenmiş, ideolojik çerçeveleme açısından bu haberlerin okuyucuya nasıl ulaştırıldığı self-oryantalizm ve İslamofobi bağlamında değerlendirilmiştir.
Gazetenin Diyanet İşleri Başkanlığı ve temsilcileriyle ilgili haberleri aktarırken, büyük ölçüde negatif bir tutum benimsediği, konu seçimi ve haberin aktarılması süreçlerinde bazen doğrudan bazen de alt metinlerle “devlet bütçesinden haksız pay alma, gereksiz harcamalar yapma, tartışmalı fetvalar verme, laiklik -Atatürk karşıtlığı ve dinin kurallarına aykırı hareket etme” yönünde ekonomik ve çatışma çerçeveleri kullandığı görülmüştür.
Türkiye ve benzer modernleşme süreçleri yaşayan doğu toplumlarında, medyanın bir bölümünde seküler/batıcı anlayışın tezahürü olarak self-oryantalist bir söylemin hâkim olduğu bilinmektedir. Bu anlamda Batının doğuyu ötekileştirici yaklaşımının bir aracına dönüşen oryantalizmin içselleştirilmesi sonucu ortaya çıkan self-orientalizm, İslamofobik ögelerin kullanımına da zemin hazırlamaktadır. Son yıllarda sosyal medyanın kullanıcıyı içerik üretim sürecine dahil eden yapısının da etkisiyle dindar/muhafazakâr kesimler ve Türkiye’de dini faaliyetlerin düzenlenmesiyle görevli Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik nefret içerikli söylemlerin arttığı gözlenmektedir. Bu artışın bir nedeni de siyasi alandaki kutuplaşmanın toplumsal alana yayılması ve özellikle yeni medyanın kullanıcı merkezli özelliğinin kutuplaşmadan etkilenmeye müsait yapısı olarak görülmektedir.
Bu çalışmada, Türkiye’deki ideolojik yayın araçları arasında uzun geçmişi ve çizgisiyle bilinen Cumhuriyet Gazetesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yayınladığı haberler incelenmiş, ideolojik çerçeveleme açısından bu haberlerin okuyucuya nasıl ulaştırıldığı self-orientalizm ve İslamofobi bağlamında değerlendirilmiştir.
Gazetenin Diyanet İşleri Başkanlığı ve temsilcileriyle ilgili haberleri aktarırken, büyük ölçüde negatif bir tutum benimsediği, konu seçimi ve haberin aktarılması süreçlerinde bazen doğrudan bazen de alt metinlerle “devlet bütçesinden haksız pay alma, gereksiz harcamalar yapma, tartışmalı fetvalar verme, laiklik -Atatürk karşıtlığı ve dinin
kurallarına aykırı hareket etme” yönünde ekonomik ve çatışma çerçeveleri kullandığı görülmüştür.
Haberlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet bütçesine yük olduğu, ihtiyaçtan fazla personel çalıştırdığı, sürekli bütçesinin arttırıldığı, halkın parasının boş yere bu kuruma aktarıldığı, kurumun gereksiz harcamalar yaparak israf ve savurganlık içinde olduğu, Atatürk’ün kurduğu bir kurum olmasına rağmen Atatürk karşıtlığı yaptığı, laiklik ilkesine uymayarak suç işlediği, Atatürk’ü yok saydığı, Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye’ye yakışmayacak fetvalar verdiği ve dinin kurallarına aykırı hareket ederek günah işleyen bir kurum olduğu yönünde çerçevelemeler yapıldığı belirlenmiştir. Laik ve Atatürkçü bir yayın politikası olması rağmen gazetenin; Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili haberlerinde, kurumun dine uygun olmayan, dinin kurallarını ihlal eden uygulamaları olduğu çerçevesinde bir söylem oluşturması da dikkat çekicidir.
complexity in The Middle East and paid the price with terrorist attacks in homeland. USA has made serious mistakes in terms
of antiterrorism and fight against its supporters. Democrats have repaired damages caused by the Republican Party's
management. Old methods about antiterrorism have been slowly abandoned. Hollywood, too, has played an important part in
this war. Sometimes, Hollywood became an unquestioned patriot, sometimes it cried for the death of American Soldiers far
away. In this study, messages in The Homeland, broadcast in the USA and a lot of countries around the world, are analyzed in
terms of Washington’s foreign policy and position of the CIA in the fight against antiterrorism. The series reflect an orientalist
viewpoint and has been criticized for offensive policy against the government. Homeland wanted to offer a perspective for the
USA to be the “Leader of The Free World” again but with a liberal-democrat approach, dialogue and rational intelligence
methods.
audiences. For that reason it is defended that TV is the opposite of the religion worths, tradition and
moral or it is also defended that TV ignores these worths. Because of these it is possible to say TV is a
secular device. On the other hand religious organizations which want to reach crowd, tried to peace
with TV and succeeded.
In this work the presantation of identity of the men of religion on TV is dealed, especially religious
publishing and “televangelism” in USA was examined. People started to argue imamate on TV of
Turkey. In this direction programme which Yaşar Nuri Öztürk, well-known theologian of Turkey,
participated in, was examined.
It is seen that Öztürk’s point of view which are out of dominant İslam were atracted attention, tried to
atract the audiences with his speeches and syles. While he was doing these he used the show features of
TV. It was seen that Öztürk represents identity like protestant preachers on TV in USA, he branched of
usual man of religion in Turkey
broadcasting.
In this study, development of thematic religious television and its current situation in Turkey are discussed. Ownership structure of religious television channels and broadcast content are researched.
ABSTRACT
In this study, it is aimed to determine the extent to which false information and fake news are circulated in Turkey in the context of the Ukraine-Russia War, and who are the actors in disinformation processes. From the findings obtained by analyzing the reviews of fact checking platforms in Turkey, it has been shown that in the first period of the war, misinformation and fake news were circulated extensively on social media. It has been concluded that false information is mainly spread by ordinary users, which is defined as the most erroneous association of fake news types, images and videos belonging to different dates and contexts are put into circulation. It has been defterinde that the allegations circulating in Turkey are aimed at Russia rather than Ukraine.
Bu çalışmada katılımcıların siyasi tercihlerinin televizyon kanalı ve haber bülteni seçimindeki etkisine dair görüşlerinin onların bireysel niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediğine ilişkin Türkiye genelinde 2235 seçmen üzerinde bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Bulgular değerlendirildiğinde eğitim düzeyi, yaş ve gelir düzeyinin siyasal tercihlere göre kanal ve haber bülteni seçiminde önemli bir etken olduğu, cinsiyetin ise bu tercihlere belirgin bir yansımasının olmadığı görülmüştür.
ABSTRACT
The EUvsDisinfo project, created under the coordination of the European Union, is working to prevent Russia's threats to the EU and NATO. In this study, the contents posted by EUvsDisinfo, which carries out the fact checking and anti-disinformation process within Doğu Stratcom, have been analyzed. It has been determined that the project is mainly in the focus of the fight against Russia's disinformation activities. In the research and content conducted, it has been seen that disinformation activities targeting Western and pro-Nato countries on political, cultural and geopolitical issues of Russia were recorded by the site, and strategies to combat pro-Kremlin disinformation have been created.
During the period under review, the topic “Europe is engaged in anti-Russian activities” was identified as one of the most intensively covered topics that East Stratcom identified in pro- Russian disinformation content. Other important topics of pro- Kremlin disinformation have been “the anti-Russian activities of the United States and NATO” and “accusations of asymmetric propaganda by the West on social media directed at Russia”.
ABSTRACT
In the first part of this study, social media, public space and information processes were focused on, and in the second part, the literature on the concept of disinformation was presented. In the application section of the study, the deciphering dimension of the messages sent by Israeli and Palestinian politicians or important actors/institutions on social media platforms after the murder of Shireen Abu Akleh, who is one of the important witnesses of the conflict between Israel and Palestine with the identity of a journalist, was focused on. In addition to the discourse analysis, a descriptive analysis was put forward in the context of the analyzes carried out in accordance with the fact checking methodology.
İnternet ve sosyal medya araçlarının yaygınlaşmasıyla özel operasyonel çalışmalara gerek kalmadan kitle kaynağı kullanılarak da yapılmaya başlanan dezenformasyon, özellik- le 20. yüzyılın savaşlarının da etkisiyle kamu diplomasisinin önemli gündemlerinden biri olmuştur.
Günümüzde elektronik araçlar ve kitlelerin de katılımıyla yürütülen bu çalışmalarda sinema uzun süre kullanılan bir yöntem olagelmiştir. Daha çok kendini anlatma ve kitlesini ikna etmeye dönük propaganda filmleri bir yandan da düş- manı itibarsızlaştırmak için dezenformasyon yöntemlerine sıklıkla başvurulan araçlar olarak dikkat çekmektedir. Birinci Dünya Savaşı’nda örnekleri görülen bu filmler, İkinci Dünya Savaşı ile birlikte etki gücünü arttırmış, ülkeler arasındaki rekabet ve savaşları yönlendiren önemli bir araç olmuştur.
Bu çalışmada, dezenformasyon ve sinemanın bu alanın aracı olarak kullanılmasına dair literatürdeki bilgi ve çalışmaların aktarılmasının ardından İsrail’in Filistin ile yaşadığı çatışmaya odaklanan Fauda adlı dizinin eleştirel söylem analizi yöntemiyle incelemesi yapılmıştır.
İsrail yapımı olan ve senaristleri ve oyuncuları İsrail özel kuvvetlerinde görev yapmış isimlerden oluşan dizide, İsrail’in Filistin’de “haklı” bir mücadele verdiği, Filistinlilerin terörist eylemlerde bulunduğu, masum sivilleri öldürdüğü, IŞID gibi kanlı örgütlerle işbirliği yaptığı, bu nedenle İsrail’in yaptığı operasyonlar ve kurduğu baskı ortamında haklı olduğu izlenimi oluşturulmaya çalışıldığı belirlenmiştir.
Diğer yandan Filistin halkı ve direnişçileri, kültürel bir ta- nımlamaya da tabi tutularak, oryantalist bakışın izleri açıkça görülecek şekilde “hain”, “ahlaksız”, “dindar görünerek aldatan”, “kifayetsiz” olarak betimlenmektedir.
Fakat bu geçiş süreci belirli sorunları ortaya çıkarmış ve internet ile sosyal medya platformlarının yaygınlığının artmasından 10 yıldan uzun süre geçmesine rağmen ortaya çıkan problemlerin çözümüyle ilgili önemli bir mesafe alınamamış- tır. Sosyal medyada ifade özgürlüğüne alan açmak için kont- rolsüz, kimliksiz içerik üretilmesine imkan sağlanmasından kaynaklanan nefret söylemi, terör ve aşırılığa alan açılması, dezenformasyon, yalan haber, siyasi süreçlerin manipüle edil- mesi gibi demokrasiye tehdit olarak değerlendirilen bir çok sorun baş göstermiştir. Platformların bu sorunları çözmeye çalışırken ortaya koyduğu irade ise tarafsızlık, haksız müdahale, kişisel verileri toplama, haksız/vergisiz kazanç ve dijital faşizm tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Birçok ülke sosyal medya platformlarının uygulamalarına karşı önlem alırken bazıları tamamen yasaklama yoluna giderek küresel interneti bölme olarak tanımlanan “splinternet” kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bu çalışmada ifade özgürlüğüne açtığı sınırsız alan ile dijital çağın ana iletişim aracı haline gelen internet ve sosyal medya araçlarının ortaya çıkardığı olumlu ve olumsuz iletişim sorunları literatür taraması yöntemiyle ele alınmıştır. Dezenformasyon ve platformların hak ihlalleriyle ilgili uygulamaları üzerine inşa edilen dijital faşizm tartışmalarına ağırlıklı olarak değinilmiştir.
Haber üretimindeki tanıklık, kesin bilgiye ulaşma, doğrudan aktarma ve teyit etme gibi süreçler sosyal medyada kullanıcının merkezde olduğu üretim ve iletim sürecinde büyük ölçüde ortadan kalkmaktadır. Sıradan kullanıcılar farklı amaçlara tanık olmadığı, doğruluğundan emin olmadığı haberleri üretip dolaşıma sokabilmektedir (Akyüz, 2020).
Bu süreçte ortaya çıkan yanlış bilgi ya da dezenformasyon nitelikli sahte haberler, insanların kanaatlerinin şekillenmesinde olduğu gibi eyleme yönelik davranışlarında da etkili olmaktadır. Son olarak bu yanlış bilgilerin ABD tarihinde görülmemiş bir şekilde Kongre Baskınına neden olduğu görülmüştür. Komplo teorilerine inanan grupların sosyal medya kanalları aracılığıyla bir araya gelerek şiddete dönüşen eylemler yapması (Nguyen, 2021), manipülatif haberlerin etkisinin hangi düzeye ulaşabileceğini ortaya koymuştur.
Türkiye’de sosyal medya, manipülasyon ve sahte haber kavramları Gezi Protestolarıyla birlikte sıklıkla kullanılmaya başlanmış ve bu alanda akademik çalışmaların sayısı artmıştır. Son olarak Covid-19 döneminde ortaya çıkan “yanlış bilgi salgını” kanaat oluşumunun ötesinde insanların sağlıklarını, hayatlarını tehlikeye atan (Güler, 2020) bir sorunla karşı karşı olunduğunu göstermiştir.
Çalışmanın ilk bölümünde, sosyal medya ve toplumsal hareketlerin ilişkisi ile yanlış bilgi ve sahte haberler temelinde yeni medyada dolaşıma giren dezenformasyon nitelikli bilgiye yönelik literatürdeki tartışma ve araştırmalar ortaya konmuştur. İkinci bölümde ise Türkiye’de 2021 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasıyla başlayan protesto gösterileri ve eylemlerin sosyal medyayla ilişkisi incelenmiştir. Eylemlere katılan grupların hangi sosyal medya platformlarında organize oldukları incelenmiş, bir aydan fazla süren protestoların kitleselleşmesi ve şiddete dönüşme sürecinde yanlış/sahte haberlerin etkisi olup olmadığı ortaya konmuştur. Sahte haberlerin belirlenmesinde belirli bir metodolojiye göre doğruluk kontrolü yapan platformların süreç içinde yayınlandığı incelemeler esas alınmıştır. Platformların incelemediği ancak yaygın şekilde paylaşılan ve yetkili kurumların kanıta dayalı açıklamalarınyla çürütülen iddialar da araştırmaya dahil edilmiştir. Bu haberler, içerik ve söylem analizi yöntemiyle incelenmiş ve protestoların söylemindeki yeri ortaya konulmuştur.
Salgının planlı bir deney olduğu, virüsün laboratuvarda üretildiği, dünya nüfusunun azaltılması ya da insanlara çip takılması için planlandığı, 5G ile hastalığın yayılması arasında ilişki olduğu gibi onlarca komplo teorisi, özellikle sosyal medya aracılığıyla milyonlarca insanı etkilemiştir.
Gerek salgın gerekse politika konularında aşırı sağ görüşlere sahip QAnon adlı aşırı sağcı komplo teorisi grubunun üyeleri, ABD Kongre Binasının basılmasında ön plana çıkmış, komplo teorilerinin toplumsal ve siyasi alanlardaki etkisi daha da görünür hale gelmiştir.
Çalışmanın literatür bölümünde Covid-19 döneminde dolaşıma giren yanlış/sahte haberler ile komplo teorileri konusundaki bilgi ve çalışmalar ortaya konmuştur. İkinci bölümde ise uygulanan saha araştırmasının sonuçları yer almaktadır. İnternet üzerinden ulaşılan bin 319 kişi ile yapılan ankette, katılımcıların salgın sürecinde haber tüketimi, dezenformasyon ve komplo teorilerine ne düzeyde inandığı ve bu eğilim ile demografik özellikler ve siyasi/ideolojik kimliklerin ilişkisine yönelik ulaşılan sonuçlar aktarılmıştır.
/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Coronavirus Conspiracy Theories: The Effect of Disinformation and Political Identities on Conspiratorial Thinking
///
Conspiracy theories are attempts to explain events as covert actions by powerful, malicious forces. The Coronavirus pandemic manifests itself as a period of crisis in the health field, as well as the epidemic of misinformation (Infodemic). During the pandemic, fake/false information quickly became widespread, and many people faced life threats due to disinformation. Conspiracy theories occupy an important place in this pile of information.
In this study, the relationship examined between the use of information sources, the level of exposure to misinformation and disinformation, political identities, and tendencies to believe in conspiracy theories during the pandemic period.
Participants are often exposed to suspicious/misleading information, and the most widely believed conspiracy theories are claims that “a group of hidden and very powerful people rule the world”, “coronavirus is produced in the laboratory”, and “the pandemic is a planned experiment”. It was determined that those who identified themselves as politically conservative/religious and nationalist had a higher level of belief in conspiracy theories than those who described themselves as social democratic and secular.
Participants were more likely to be exposed to disinformation on Facebook and Twitter. It has been found that as Facebook usage increases, the level of belief in conspiracy theories also increases, but the attitude of Twitter users to conspiracy theories is low.
Bu kaygılardan hareketle kuramsal tamamlamaların yanı sıra sahte haber konusunda medya okuryazarlığı bilincinin oluşmasına temel olacak bilgileri de paylaşmaya çalıştığımız bu kitapta; uygulama alanı olarak 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimleri öncesi yayınlanan sahte haberleri seçtik ve olabildiğince nesnel olmaya, kalmaya çalışarak bu eseri meydana getirdik.
Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi kötü(!) bir huyu vardır ama Türkiye’de sıkça kullanılan bu sözde olduğu gibi gerçek artık kendi kendine ortaya çıkmamakta ve ortaya çıktığında da “yüzüne bakan” giderek azalmaktadır. Bu kitabın gerçeği ara- yan, ortaya çıkaran ve gerçeğe itibar edenlerin sayısının artma- sına katkı sağlaması temennisiyle...