Papers by Mehmet Sefa Doğru
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), Jun 25, 2020
Biçimsel bir form olarak anlatıda zaman-mekân, öykü ve söylem düzeyinde birbirinden ayrılamaz fen... more Biçimsel bir form olarak anlatıda zaman-mekân, öykü ve söylem düzeyinde birbirinden ayrılamaz fenomenlerdir. Her ne kadar soyut düşüncede her iki kavram ayrı ayrı ele alınıp farklı anlam düzeylerinde yorumlansa da sanatta özellikle anlatıbilim temelinde bu iki kavramı ayırmak zordur. Çünkü karakterin eylemleri, ruhsal durumu zaman-mekân ile şekillenir. Söylemin bize aktardığı öykü olaylarının zaman dizimsel biçimi bizim hikayeyi sunar. Çünkü zaman-mekan söylemi bir bağlama oturtur. Mizansen içinde yer alan tüm unsurlar-dekor, makyaj, aydınlatmabu iki kavramla hem biçimsel hem de stilistik anlamda yapısal bir bağlama kavuşur. Bahtin, gibi kuramcıların zaman-mekan yaklaşımları ,özellikle sinemada anlatı yapısı alanında çalışan araştırmacılar ve senaryo yazarları için bir kılavuz niteliği taşımaktadır.
Biçimsel bir form olarak anlatıda zaman-mekân, öykü ve söylem düzeyinde birbirinden ayrılamaz fen... more Biçimsel bir form olarak anlatıda zaman-mekân, öykü ve söylem düzeyinde birbirinden ayrılamaz fenomenlerdir. Her ne kadar soyut düşüncede her iki kavram ayrı ayrı ele alınıp farklı anlam düzeylerinde yorumlansa da sanatta özellikle anlatıbilim temelinde bu iki kavramı ayırmak zordur. Çünkü karakterin eylemleri, ruhsal durumu zaman-mekân ile şekillenir. Söylemin bize aktardığı öykü olaylarının zaman dizimsel biçimi bizim hikayeyi sunar. Çünkü zaman-mekan söylemi bir bağlama oturtur. Mizansen içinde yer alan tüm unsurlar-dekor, makyaj, aydınlatmabu iki kavramla hem biçimsel hem de stilistik anlamda yapısal bir bağlama kavuşur. Bahtin, gibi kuramcıların zaman-mekan yaklaşımları ,özellikle sinemada anlatı yapısı alanında çalışan araştırmacılar ve senaryo yazarları için bir kılavuz niteliği taşımaktadır.

İnsan ilk çağlardan bu yana tecrübelerini çizerek, kazıyarak, boyayarak veya yontarak görselleşti... more İnsan ilk çağlardan bu yana tecrübelerini çizerek, kazıyarak, boyayarak veya yontarak görselleştirmeye çalışmıştır. Nihayet 19. yüz yılın ortalarında bu görselleştirmede çok fazla imkanlar sunan fotoğrafı keşfetmiştir. Fotoğraf; geleneksel teknoloji ve kimyasallar yardımı ile gelişimini sürdürürken, dijital teknolojilerle bugünkü zirvesine ulaşmıştır. Diğer yandan fotoğraf da sinema, tiyatro ve edebiyat gibi bir anlatıya sahiptir. Onu diğerlerinden farklı kılan ise anlattığı bu öyküleri yüzyıllar sonra bile izleyende, bakanda, görende hiç değişmeden göstergeler aracılığıyla bize sunabilmesidir. Bu göstergeler anlatı düzleminde genel kabul gören evrensel bir anlam düzeyine sahiptir. Kodlar, yüzyıllar geçse de tıpkı mağara duvarlarında insanın ilk çizdiği resimler kadar canlı, anlam yüklü ve derinlere indiğinizde bilişsel ve duygusal olarak bizleri derinden etkileyen bir güce sahiptir. Bunun yanında haber fotoğrafçılığı bize bir öykü anlatırken aynı zamanda bir iletiyi yaymayı amaçlar. Bu ileti açık ve anlaşılır olmalıdır. Yüzyıllardır sözcükler ve görüntülerin birleşiminden oluşan bir iletişim dili olarak fotoğraf, sürekli gelişmiş ve evirilmiştir. Tüm bu gelişmelerin etkisi altında toplumları derinden etkileyen ve hatta yönlendiren bir güce kavuşmuştur. Bu güç, fotoğrafı oluşturan imgeye yüklenen mesaj kodlarının hedef kitle tarafından hızlı, etkili ve kalıcı olarak algılanmasıyla ilgili ilgili olduğu söylenebilir. Elde edilen bulgular ve bilgiler ışığında bu çalışmada, Pulutzer Ödülü savaş fotoğraflarının görsel çözümlemesi yapılarak sahip oldukları güç incelenmiştir.
The filming which resembled the theatre during the first years of the cinema due to the stability... more The filming which resembled the theatre during the first years of the cinema due to the stability of cameras, cinema completely underwent changes when the film-makers discovered that the location of the cameras might be changed and the opportunities of the cinema for narration were reformed
Books by Mehmet Sefa Doğru

Aristo, sanatın mimemsis yani bir taklit olduğunu söylerken; somut şeylere yani bir eylemin, bir ... more Aristo, sanatın mimemsis yani bir taklit olduğunu söylerken; somut şeylere yani bir eylemin, bir olayın, yaradılışın kısaca yaşama dair gerçeklerin taklidine işaret ediyordu. Bu taklit ona göre iki şeye hizmet etmekteydi: Haz verme ve ruhları arındırma. Ancak bu iki amaca hizmet edecek güzel bir yapıtın ortaya konması için de öykülerin nasıl biçimlendiğini anlamak gerekir. Bir öykü, masal ya da bir çizgi film, en genel tanımıyla bir anlatıya sahiptir. İnsanlığın varoluşundan bu yana süregelen anlatı, nedensel olarak birbiriyle bağlı olaylar dizisinin temsilini ifade etmektedir. Poetika’dan bu yana kuramcılar, geliştirdikleri
farklı yaklaşımlarla anlatının yapısal analizini kuramsal bir zemine oturtmaya çalıştılar. Bu çalışmada Vladimir Propp’un yapısalcı yöntemi kullanılarak “Ruhların Kaçışı ” filminin anlatı yapısının çözümlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde “gerçeklik” ve “kurmaca” kavramları tartışılmış, ikinci bölümde ise Anlatıbilimin genel hatları ile birlikte V. Propp’un yöntemi üzerinde durulmuştur. Çözümleme yapılırken filimin öyküsü üzerinden, V. Propp’un masalların dizimsel çözümlemesinde hiç değişmeyen 31 işlevinin olup olmadığı
incelenmiştir.
Conference Presentations by Mehmet Sefa Doğru

Lighting not only makes the objects visible but also provides meaning, aesthetics and a new dimen... more Lighting not only makes the objects visible but also provides meaning, aesthetics and a new dimension to footage. According to Eisenstein, light becomes an activity to produce a real meaning while light is a montage element according to Greg Tolland, the cinematographer of Orson Welles. Although light is In the first-shadow technique in the art of drawing and its effects on cinema, the origins of film lighting and the use of lighting as a dramatic element will be discussed. In the second chapter, the structural framework of the Expressionist German Cinema and the ected by film noir in terms of lighting. 1. Introduction Throughout the history, the black represented bad luck, hatred, fear and agony as the darkest color and opposite to white but it also represented loyalty, reliability and endurance. On the contrary, white symbolized both beginning and end of life, cold, silence, peace and virginity as well as death on the contrary to black. The grey which was regarded as the symbol of negotiation and introversion was symbolized as the color of indecision, sadness, distress, and pessimism (Ercan, 2010:4). Of course, one of the major components of the cinema art is the images. Almost all the major directors of photography analyzed the works of classical art of painting and decided on Chiaroscuro for the art of cinema. When we mention about the art of cinema and visuality, the very first thing to come up to minds is light and shadow. Light and shadow signify the image and turns into one of the most important narration elements which employ passion, fear, hope, delight and sadness. The lighting rehearsal is one of the major factors which radically changes the image in cinema and television and where the changes are directly reflected. Lighting not only makes the object visible but also provide meaning, aesthetics and a new dimension to the image. For Einstein, lighting is a real activity of creating meaning while lighting is a fiction element for Greg Tolland, the famous director of photography of Orson Welles. Although the light is a physical data above all, it receives a psychological and symbolic value with Hitchcock. The employment of lighting as a dramatic elements comes from its two types of effects. They are objective and subjective effects. The objective effect of the lighting emerges when it changes the appearance of the object, the same object turns into other shapes. The subjective effect of
Uploads
Papers by Mehmet Sefa Doğru
Books by Mehmet Sefa Doğru
farklı yaklaşımlarla anlatının yapısal analizini kuramsal bir zemine oturtmaya çalıştılar. Bu çalışmada Vladimir Propp’un yapısalcı yöntemi kullanılarak “Ruhların Kaçışı ” filminin anlatı yapısının çözümlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde “gerçeklik” ve “kurmaca” kavramları tartışılmış, ikinci bölümde ise Anlatıbilimin genel hatları ile birlikte V. Propp’un yöntemi üzerinde durulmuştur. Çözümleme yapılırken filimin öyküsü üzerinden, V. Propp’un masalların dizimsel çözümlemesinde hiç değişmeyen 31 işlevinin olup olmadığı
incelenmiştir.
Conference Presentations by Mehmet Sefa Doğru
farklı yaklaşımlarla anlatının yapısal analizini kuramsal bir zemine oturtmaya çalıştılar. Bu çalışmada Vladimir Propp’un yapısalcı yöntemi kullanılarak “Ruhların Kaçışı ” filminin anlatı yapısının çözümlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde “gerçeklik” ve “kurmaca” kavramları tartışılmış, ikinci bölümde ise Anlatıbilimin genel hatları ile birlikte V. Propp’un yöntemi üzerinde durulmuştur. Çözümleme yapılırken filimin öyküsü üzerinden, V. Propp’un masalların dizimsel çözümlemesinde hiç değişmeyen 31 işlevinin olup olmadığı
incelenmiştir.