
Abdullah Uçar
Konya’da doğdu. 1999 yılında Konya İmam Hatip Lisesinden, 2006 yılında Selçuk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. MEB’de Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği yaptı. Bir şiir mecmuası ile uzman, Hazînetü’l-Ebrâr ile doktor oldu. Selçuk Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
less
Related Authors
Milad Salmani
Ankara Music and Fine Arts University
Mustafa Sefa Çakır
Sivas Cumhuriyet üniversitesi
Şevkiye Kazan Nas
Akdeniz University
Hasan Kaplan
Mustafa Kemal University
M. Tarık Ablak
Sakarya University
Necdet Şengün
Dokuz Eylül University
Uploads
Papers by Abdullah Uçar
Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazıldığını düşündüğümüz mesnevi, çalışmamızın konusunu teşkil etmektedir. Mesnevide kat‘ ve vasl (maktû ve mevsûl) hakkında bilgi verilerek konuyla ilgili ayetler paylaşılmıştır.
Eserde telif tarihi bulunmamaktadır ama eser, Eski Anadolu Türkçesi dönemi özellikleri gösterdiği için eserin müellifi bu dönemde yaşayan şairlerden biri olabilir. Müellif, eserinde hiç mahlas kullanmamıştır. Eserin müellifi, eserinde kendini pek çok divan şairi gibi zayıf (hakir) olarak nitelemiştir.
Konuyu öğretmek için mesnevi nazım şekliyle kaleme alınan 33 beyitlik bu manzumede muhteva gereği pek çok sûre ismi ve ayet yer almaktadır. Eser, fâilâtün/ fâilâtün/ fâilâtün/ fâilün kalıbıyla kaleme alınmış ve eserde pek çok yerde redif ve kafiye kullanılmıştır. Bu eser üzerinde şimdiye kadar herhangi bir çalışma yapılmamış olup biyografik kaynaklarda esere dair herhangi bir bilgi tespit edilememiştir.
Çalışmada öncelikle resmü’l-Mushaf konusu ele alınacak, ardından 33 beyitlik mesnevi; şekil, muhteva, dil özellikleri bakımından incelenecek ve eserin metni yayımlanacaktır.
kadar dîvânlar üzerine yüzlerce çalışma yapılmış olsa da kütüphanelerimizde hâlen
çalışılmayı bekleyen dîvânlar bulunmaktadır. Bu dîvânlar, tezkirelerde ve biyografik
kaynaklarda isimleri yer alan şairlere ait olabildiği gibi bu kaynaklarda ismi hiç yer almayan
şairlere de ait olabilmektedir. İsmi kaynaklarda yer almayan fakat dîvân sahibi olduğu
eserinin ortaya çıkmasıyla anlaşılan şairlerin hayatları hakkındaki bilgiler, eserlerinden elde
edilecek bilgilerle sınırlı kalmaktadır.
Çalışmamız, hayatı hakkında somut bir bilgiye ulaşamadığımız Hulûsî mahlaslı dîvân şairinin
dîvânı üzerinedir. Dîvân hakkında henüz herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Hulûsî Dîvânı’nın bilinen tek nüshası, İBB Atatürk Kitaplığı Yazma Eserler Koleksiyonunda
Bel_Yz_K_0387_02 demirbaş numarası ile kayıtlıdır. 11b'de başlayıp 65a'da tamamlanan
yazma eser, Dîvân adıyla kaydedilmiş olsa da mürettep bir dîvân özelliği göstermemektedir.
Çalışmamızın konusu olan Hulûsî Dîvânı, katalog kayıtlarında XIX. yüzyıl dîvân/tekke
şairlerinden Hüseyin Hulûsî Efendi'ye (d. ? - ö. 1306/1888'den sonra) ait gösterilse de Hüseyin
Hulûsî Dîvânı, Özgür Kıyçak ve Ramazan Arı tarafından yayımlanmış olup metinlerin farklı
olduğu tarafımızca tespit edilmiştir.
Dîvân’da 253 şiir bulunmakta olup bu şiirlerden 5'i Arapçadır. Çalışmamızda öncelikle Hulûsî
mahlaslı şairlerden dîvânı yayımlananlar hakkında bilgiler verilecektir. Sonrasında dîvânı
olmayan veya henüz tespit edilememiş Hulûsî mahlaslı dîvân/tekke şairleri zikredilecektir.
Devamında kitap olarak yayımlamak için çalışmalarına devam ettiğimiz Hulûsî Dîvânı'nın,
bilinen tek yazma nüshasının tavsifi yapılacak ve Dîvân’dan seçilen bazı şiirlerin
transkripsiyonlu metinleri verilecektir.
Eserinin “temme” kısmından anladığımız kadarıyla Pîr Muhammed Mevlevî Balıkesir’de doğmuştur ve İstanbul’da yaşamıştır.
Bursalı Mehmed Tahir’in Osmanlı Müellifleri adlı kitabına göre Pîr Muhammed Mevlevî, faziletli ve arif bir zat olup Mevlevîlerin ileri gelenlerindendir. Bu eserde Pîr Muhammed Mevlevî’nin Mesnevî’nin 4. cildini şerh ettiği bildirilmiştir. Her ne kadar eserde bu cildin Üsküdar’daki Selimiye (Pertev Paşa) Kütüphanesi’nde olduğu belirtilmişse de bu kütüphane kullanılamaz hâle geldiği için kitapları başka bir kütüphaneye nakledilmiştir. Eser şu an Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Osmanlı Müellifleri’ne göre Pîr Muhammed Mevlevî, Mesnevî’nin inceliklerini Bursa’da Üftade hazretlerinden almıştır. Hazînetü’l-Ebrâr’ın “temme” kısmındaki bilgiye göre eser, hicri 1026 senesinin başında
muharrem ayının sonunda tamamlanmıştır. Bu tarih miladi olarak 1617 senesinin ocak veya şubat ayına tekabül etmektedir.
Hazînetü’l-Ebrâr, Mevlânâ’nın Mesnevî’sinin şerhine dairdir. Araştırmalarda bu eser için Mesnevî’nin ilk dört cildini içeren bir şerh olduğu belirtilmişse de son yapılan akademik çalışmalar Pîr Muhammed Mevlevî’nin Mesnevî’nin altı cildine de şerh yazdığını kanıtlamaktadır. Hazînetü’l-Ebrâr’a ait kütüphanelerde 4 nüsha olduğundan bahsedilmektedir. Araştırmacılar nüshaların hangi cilt olduğu konusunda tereddüt etmişlerdir. Kaynaklarda Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi 33 numarada kayıtlı bir nüsha zikredilmektedir. Şerhü’l-Mesnevî adıyla kayıtlı ve başı eksik olan Mesnevî şerhi birinci cilde aittir. Nüsha 1646. beytin şerhi ile başlamakta ve birinci cildin son beytiyle bitmektedir. Nüshada, Mesnevî’nin birinci cildinin büyük bir kısmının şerhi bulunmaktadır. Pîr Muhammed, beyitleri bütün olarak değil mısra mısra şerh etmiştir. Bir diğer nüsha olan Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi Koleksiyonu 179 numarada bulunan Pîr Mehmed Efendi ismine Hazînetü’l-Ebrâr adıyla kayıtlı olan eser ise Mesnevî’nin üçüncü cildine ait Farsça şerhtir. Eserin şârihi ve yazılış tarihiyle ilgili nüshanın başında ve sonunda herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
Tarafımızca yapılan katalog taramalarında Hazînetü’l-Ebrâr’a ait 2 nüsha tespit edilmiştir. Bu nüshaların ikisi de Mesnevî-yi Manevî’nin 4. cildine aittir. Nüshalardan biri Topkapı Sarayı Revan Köşkü R.440 numarada kayıtlıdır. Bu nüsha 318 varaktan oluşmaktadır, her sayfada 33 satır vardır ve ta’lik hat ile yazılmıştır. Diğer nüsha ise Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa Koleksiyonu 308 numarada kayıtlıdır. Bu nüsha 529 varaktan oluşmaktadır, her sayfada 31 satır vardır ve nesih hat ile yazılmıştır.
Doktora tezi kapsamında Hazînetü’l-Ebrâr’ın transkripsiyonlu metni hazırlanmış, edisyon kritik yapılarak detaylı bir incelemesi yazılmıştır. Bu bildiri ile Hazînetü’l-Ebrâr edebiyat dünyasına genel hatlarıyla tanıtılacaktır.
Books by Abdullah Uçar
Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazıldığını düşündüğümüz mesnevi, çalışmamızın konusunu teşkil etmektedir. Mesnevide kat‘ ve vasl (maktû ve mevsûl) hakkında bilgi verilerek konuyla ilgili ayetler paylaşılmıştır.
Eserde telif tarihi bulunmamaktadır ama eser, Eski Anadolu Türkçesi dönemi özellikleri gösterdiği için eserin müellifi bu dönemde yaşayan şairlerden biri olabilir. Müellif, eserinde hiç mahlas kullanmamıştır. Eserin müellifi, eserinde kendini pek çok divan şairi gibi zayıf (hakir) olarak nitelemiştir.
Konuyu öğretmek için mesnevi nazım şekliyle kaleme alınan 33 beyitlik bu manzumede muhteva gereği pek çok sûre ismi ve ayet yer almaktadır. Eser, fâilâtün/ fâilâtün/ fâilâtün/ fâilün kalıbıyla kaleme alınmış ve eserde pek çok yerde redif ve kafiye kullanılmıştır. Bu eser üzerinde şimdiye kadar herhangi bir çalışma yapılmamış olup biyografik kaynaklarda esere dair herhangi bir bilgi tespit edilememiştir.
Çalışmada öncelikle resmü’l-Mushaf konusu ele alınacak, ardından 33 beyitlik mesnevi; şekil, muhteva, dil özellikleri bakımından incelenecek ve eserin metni yayımlanacaktır.
kadar dîvânlar üzerine yüzlerce çalışma yapılmış olsa da kütüphanelerimizde hâlen
çalışılmayı bekleyen dîvânlar bulunmaktadır. Bu dîvânlar, tezkirelerde ve biyografik
kaynaklarda isimleri yer alan şairlere ait olabildiği gibi bu kaynaklarda ismi hiç yer almayan
şairlere de ait olabilmektedir. İsmi kaynaklarda yer almayan fakat dîvân sahibi olduğu
eserinin ortaya çıkmasıyla anlaşılan şairlerin hayatları hakkındaki bilgiler, eserlerinden elde
edilecek bilgilerle sınırlı kalmaktadır.
Çalışmamız, hayatı hakkında somut bir bilgiye ulaşamadığımız Hulûsî mahlaslı dîvân şairinin
dîvânı üzerinedir. Dîvân hakkında henüz herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Hulûsî Dîvânı’nın bilinen tek nüshası, İBB Atatürk Kitaplığı Yazma Eserler Koleksiyonunda
Bel_Yz_K_0387_02 demirbaş numarası ile kayıtlıdır. 11b'de başlayıp 65a'da tamamlanan
yazma eser, Dîvân adıyla kaydedilmiş olsa da mürettep bir dîvân özelliği göstermemektedir.
Çalışmamızın konusu olan Hulûsî Dîvânı, katalog kayıtlarında XIX. yüzyıl dîvân/tekke
şairlerinden Hüseyin Hulûsî Efendi'ye (d. ? - ö. 1306/1888'den sonra) ait gösterilse de Hüseyin
Hulûsî Dîvânı, Özgür Kıyçak ve Ramazan Arı tarafından yayımlanmış olup metinlerin farklı
olduğu tarafımızca tespit edilmiştir.
Dîvân’da 253 şiir bulunmakta olup bu şiirlerden 5'i Arapçadır. Çalışmamızda öncelikle Hulûsî
mahlaslı şairlerden dîvânı yayımlananlar hakkında bilgiler verilecektir. Sonrasında dîvânı
olmayan veya henüz tespit edilememiş Hulûsî mahlaslı dîvân/tekke şairleri zikredilecektir.
Devamında kitap olarak yayımlamak için çalışmalarına devam ettiğimiz Hulûsî Dîvânı'nın,
bilinen tek yazma nüshasının tavsifi yapılacak ve Dîvân’dan seçilen bazı şiirlerin
transkripsiyonlu metinleri verilecektir.
Eserinin “temme” kısmından anladığımız kadarıyla Pîr Muhammed Mevlevî Balıkesir’de doğmuştur ve İstanbul’da yaşamıştır.
Bursalı Mehmed Tahir’in Osmanlı Müellifleri adlı kitabına göre Pîr Muhammed Mevlevî, faziletli ve arif bir zat olup Mevlevîlerin ileri gelenlerindendir. Bu eserde Pîr Muhammed Mevlevî’nin Mesnevî’nin 4. cildini şerh ettiği bildirilmiştir. Her ne kadar eserde bu cildin Üsküdar’daki Selimiye (Pertev Paşa) Kütüphanesi’nde olduğu belirtilmişse de bu kütüphane kullanılamaz hâle geldiği için kitapları başka bir kütüphaneye nakledilmiştir. Eser şu an Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Osmanlı Müellifleri’ne göre Pîr Muhammed Mevlevî, Mesnevî’nin inceliklerini Bursa’da Üftade hazretlerinden almıştır. Hazînetü’l-Ebrâr’ın “temme” kısmındaki bilgiye göre eser, hicri 1026 senesinin başında
muharrem ayının sonunda tamamlanmıştır. Bu tarih miladi olarak 1617 senesinin ocak veya şubat ayına tekabül etmektedir.
Hazînetü’l-Ebrâr, Mevlânâ’nın Mesnevî’sinin şerhine dairdir. Araştırmalarda bu eser için Mesnevî’nin ilk dört cildini içeren bir şerh olduğu belirtilmişse de son yapılan akademik çalışmalar Pîr Muhammed Mevlevî’nin Mesnevî’nin altı cildine de şerh yazdığını kanıtlamaktadır. Hazînetü’l-Ebrâr’a ait kütüphanelerde 4 nüsha olduğundan bahsedilmektedir. Araştırmacılar nüshaların hangi cilt olduğu konusunda tereddüt etmişlerdir. Kaynaklarda Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi 33 numarada kayıtlı bir nüsha zikredilmektedir. Şerhü’l-Mesnevî adıyla kayıtlı ve başı eksik olan Mesnevî şerhi birinci cilde aittir. Nüsha 1646. beytin şerhi ile başlamakta ve birinci cildin son beytiyle bitmektedir. Nüshada, Mesnevî’nin birinci cildinin büyük bir kısmının şerhi bulunmaktadır. Pîr Muhammed, beyitleri bütün olarak değil mısra mısra şerh etmiştir. Bir diğer nüsha olan Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi Koleksiyonu 179 numarada bulunan Pîr Mehmed Efendi ismine Hazînetü’l-Ebrâr adıyla kayıtlı olan eser ise Mesnevî’nin üçüncü cildine ait Farsça şerhtir. Eserin şârihi ve yazılış tarihiyle ilgili nüshanın başında ve sonunda herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
Tarafımızca yapılan katalog taramalarında Hazînetü’l-Ebrâr’a ait 2 nüsha tespit edilmiştir. Bu nüshaların ikisi de Mesnevî-yi Manevî’nin 4. cildine aittir. Nüshalardan biri Topkapı Sarayı Revan Köşkü R.440 numarada kayıtlıdır. Bu nüsha 318 varaktan oluşmaktadır, her sayfada 33 satır vardır ve ta’lik hat ile yazılmıştır. Diğer nüsha ise Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa Koleksiyonu 308 numarada kayıtlıdır. Bu nüsha 529 varaktan oluşmaktadır, her sayfada 31 satır vardır ve nesih hat ile yazılmıştır.
Doktora tezi kapsamında Hazînetü’l-Ebrâr’ın transkripsiyonlu metni hazırlanmış, edisyon kritik yapılarak detaylı bir incelemesi yazılmıştır. Bu bildiri ile Hazînetü’l-Ebrâr edebiyat dünyasına genel hatlarıyla tanıtılacaktır.