Papers by Astana Yayınları
TOPLUMSAL DEĞERLER: GENÇLİK, 2020
Sosyologlar ve toplumsal konularla meşgul olanlar arasında kanımızca hiçbir konu değerler kadar t... more Sosyologlar ve toplumsal konularla meşgul olanlar arasında kanımızca hiçbir konu değerler kadar tartışmalara yol açmamıştır. Konuya olumsuz yaklaşanlardan bir kısmı, toplumsal değerlerin aslında gerçeklikle ilişkisinin bulunmadığını, daha çok onların sosyal bilim çalışmasının dışında birer psikolojik ve etik olgu olarak irdelenebileceğini ileri sürmektedirler.
Buna karşın sosyolojik çözümleme, sosyal politika açısından önemli etkiler yaratma gizilgücüne sahip soruların yöneltildiği her noktada, sosyolojik çözümlemede değer yargıları konusu gündeme gelmiştir.

TİMURUN KAFKASYA CİHADI, 2020
Timur, "gaza” (cihad) için 1386 yılında Gürcistan’a geldiği zaman Şehzâde, Emirlere ve devlet erk... more Timur, "gaza” (cihad) için 1386 yılında Gürcistan’a geldiği zaman Şehzâde, Emirlere ve devlet erkânına hitaben: "Bu hâl pek acayip ve garip geliyor. Zamanın hadisatiyle bir hercü merç zuhur etmiş, her şey nizamından çıkmış padişahlığın merasimi ortadan kalkmış; fakat bununla beraber bunda da bir garabet yoktur; çünkü o muhterem padişahlar yeryüzünde kalmayınca elbette her şey çığırından çıkar; hükümet işleri alt üst olur; fakat ben eski padişahlar ve meliklerin ‚il ve hareketlerine hayret ediyorum. Ellerinde bu kadar kuvvet ve kudret olduğu halde İslam dinine muhalif Gürcü Halifesi’ne memleketin ortasında saltanat iddiasında bulunacak derecede kudret ve selahiyet vermişler.
Eğer sizin zannettiğiniz gibi, onların padişahlık gayreti ve hükümdarlık azameti bu taifeyi tamamiyle yeryüzünden kaldır-mağa saik olmadıysa o halde Müslümanlık, dindarlık nerede kaldı? Puta tapanlar bile batıl olan dinlerinin kaidelerine riâyet ederler, onların Allahları putlar olduğu ve bu putlar kendilerine muavenetten aciz bulunduğu halde yine kendi dinlerinin aleyhinde bulunanları kahr ve zelil etmek için çalışırlar, bir cemaat ki İslam dinine mensuptur ve tanrının kendilerine yardım edeceğine dair olan vaadine inanırlar o halde onlar bu kâ‚rleri niçin saltanat ve hükümdarlıkta bıraktılar?
Onlardan gelen cüz’i bir menfaat için neden böyle bir hareketle bulundular? Şimdi eyalet ve hükümdarlık tanrının fazl ve keremiyle bize geçmiştir; herhalde onları esasından mahvetmek ve İslam âlemini onların habasetinden kurtarmak ve bu hareketi tanrının lütfuna nail olmak için bir vesile bilmek bizim için lazım ve vâciptir.”

TEMEL MAKROİKTİSADİ GÖSTERGELER, 2020
Tanımlamak sınırlamaktır.
Bir kavramın tanımı, güdülen amaca göre perdelenebilir ya da kavramın e... more Tanımlamak sınırlamaktır.
Bir kavramın tanımı, güdülen amaca göre perdelenebilir ya da kavramın en belirleyici unsurları seçilip tanımlamaya girişilir. Aslî olan ve amaçlanması gereken, ilgili kavramı perdelemekten ziyade açıklayıcı unsurların seçilerek tanıma ilişkin ilk ve doğru adımın atılmasıdır.
İktisadî kavramların tanımlarının ise zaman, mekân, iktisadî gidişat ve ülkelerin kendine özgü özellikleri çerçevesinde güncellenmesi gerekir.
Bu eser, makroiktisat alanında kullanılan temel kavramlar değişmemişse de, iktisadî, siyasî ve toplumsal alanda zaman içindeki gelişmelerin, kullanılan kavramların aslî belirleyici unsurlarındaki ve dolayısıyla, tanımlarındaki değişiklikler gözetilerek yeniden kaleme alınmıştır. Böylelikle, iktisadî değerlendirmelerin, kavrama ait içeriklerdeki değişiklikleri yansıtacak yeni tanımları üzerinden yapılması zorunludur.
Temel Makroiktisadî Göstergeler (Kavramlar, Tanımlar, Hesaplama Yöntemleri) adı verilen bu çalışma, başta lisans düzeyinde İktisadî Göstergeler adı altında ders veren öğretim üyeleri için yardımcı kaynak olmak üzere, lisans öğrencileri, konuya ilgi duyan bireysel yatırımcılar ve genel iktisadî gidişata ilgi duyanlara yönelik olarak hazırlanmıştır.
SPA, MASAJ VE YÖNETİCİLİK REHBERİ, 2020
SPA, MASAJ VE YÖNETİCİLİK REHBERİ

Çağdaş İktisadi Düşünceler Perspektifinden Sosyal Refah Devleti, 2020
Bu kitap içerisinde Türkçe literatürde "sosyal devlet" ve "refah devleti" olarak da karşımıza çık... more Bu kitap içerisinde Türkçe literatürde "sosyal devlet" ve "refah devleti" olarak da karşımıza çıkan, İngilizce literatürde ise "welfare state" olarak nitelendirilen sosyal refah devletini inceleyen muhtelif araştırmalar yer almaktadır.
Çalışmamızda ilk olarak genel anlamda sosyal refah devleti ele alınmakta, sosyal refah devletinin amaç ve araçlarının bir incelemesi yapılmaktadır.
Çalışmamızda ayrıca Avusturya İktisat Okulu, Freiburg İktisat Okulu, Chicago İktisat Okulu, Virginia Politik İktisat Okulu, Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen düşünce akımı içerisinde şekillenen mülkiyet hakları iktisadı, kurumsal iktisat, işlem maliyetleri iktisadı, sosyal sermaye iktisadı, evrimsel iktisat, davranışsal iktisat, deneysel iktisat vb. çağdaş iktisadi düşünceler perspektifinden sosyal refah devletinin iktisadi analizi yapılmaktadır.
Çalışmamızda daha sonra sosyal refah devleti olarak ön plana çıkmış dünya ülkeleri ile birlikte Türkiye'de sosyal refah devleti uygulamalarını ele alan ve sosyal yardım alanına dahil muhtelif konularda çalışmalarımız yer almaktadır.
Son olarak, çalışmamızda son yıllarda önem kazanmaya başlayan sosyal belediyecilik konusu da teorik anlamda değerlendirilmektedir.

SİYASETE KATILIM ve TOPLUMSAL HAREKETLER, 2020
Toplumu oluşturan bireylerin siyasete katılım yoğunluklarında ve şekillerinde farklılıklar bulunm... more Toplumu oluşturan bireylerin siyasete katılım yoğunluklarında ve şekillerinde farklılıklar bulunmakta; Robert Dahl, katılımın dört boyutunu ilgi, önemseme, bilgi ve eylem şeklinde sıralamaktadır. Elinizdeki kitapta siyasete katılımın eylem boyutunda yer alan, Nisan 1960 öğrenci olayları ile Gezi Parkı olayları karşılaştırmalı yöntemle incelenmiştir. Bahsi geçen toplumsal hareketler, siyasete katılımın bir şekli olarak değerlendirildiğinden, siyasete tüm vatandaşların faal olarak katılması gerektiğini savunan müzakereci demokrasi kuramı kitabın kuramsal çerçevesini oluşturmuştur.
Çalışmada yazın taramasının yanı sıra nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılarak incelenen iki olay derinlemesine analiz edilmiş; olaylar arasında benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmuş ve yorumlanmıştır. Bu bağlamda, ele alınan toplumsal hareketlerin birçok noktada benzerlik gösterdiği; toplumsal harekete yaklaşımın müzakereci demokrasi kuramıyla bağdaşmadığı ve iktidar nezdinde seçim sonuçlarına odaklanan bir demokrasi anlayışının mevcut bulunduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
PLANLAMA BİLİMİ VE MEKANSAL PLANMANIN BİLİMSELLİĞİ, 2020
PLANLAMA BİLİMİ VE MEKANSAL PLANMANIN BİLİMSELLİĞİ

ÖRGÜT KÜLTÜRÜ , 2020
Çalışanların örgüt içerisindeki tutum ve davranışları üzerinde bağlı oldukları kültürün doğrudan,... more Çalışanların örgüt içerisindeki tutum ve davranışları üzerinde bağlı oldukları kültürün doğrudan, belirleyici etkisi vardır. Kültür, örgütsel ya da toplumsal kökenli olabilir. Diğer taraftan, örgüt kültürünün toplumsal kültürün bir alt unsuru olduğu da iddia edilebilir. Ancak, her iki kültürel kaynağın, sürekli etkileşimin sonucunda geçişken olduğu da unutulmamalıdır. Örgüt kültürleri de, halkla ilişkiler faaliyetleriyle, organizasyon üyelerini dönüştürerek ya da diğer çıktılar yoluyla toplumsal kültürü etkiler. Bireyler, örgütsel kültürden etkilendikleri gibi ait oldukları toplumsal ya da mesleki kültürü örgüt içine taşıyarak örgüt kültürünü etkilerler. Örneğin, toplumsal kültürün bireyci ya da toplumlu niteliklere sahip oluşu, bireyin örgüt kültürüne etkisinin yönünü de belirleyecektir. Bu çerçevede, açık bir sistem olan örgütlerin amaçlarına ulaşmasını sağlayacak nitelikte, etkili yönetimin gerçekleşebilmesi için kültürün kökenlerinin ve bileşenlerinin bilimsel bir yaklaşımla araştırılıp ortaya konması son derece önemlidir.
Bu kitap, örgüt kültürü, örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık, iş tatmini ve örgütsel performans konularında literatüre katkıda bulunacaktır.

OTORİTER ANAYASACILIK, 2020
Anayasa hukukunda Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen akademisyenlerinden Mark Tushnet bu ... more Anayasa hukukunda Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen akademisyenlerinden Mark Tushnet bu eserinde, Singapur’u genişletilmiş bir örnek çalışma olarak kullanarak otoriter anayasacılık düşüncesini ele almaktadır. Otoriter anayasacılık, ifade hürriyetinin orta düzeyde baskıcı kontrolü ve kişisel hürriyetler üzerindeki sınırlamalarla makul ölçüde serbest ve adil seçimleri bir araya getiren bir hükûmet sistemi olarak tanımlanmaktadır. "Salt” hukuk devleti anayasacılığını da içermek üzere liberal olmayan anayasacılığın diğer türlerini tanımladıktan sonra eser, otoriter ülkelerdeki anayasacılığın ve mahkemelerin tanımlarının genişletilmiş analiz ve eleştirisini sunmaktadır.
Bu tür tanımların büyük ölçüde stratejik ve araçsal olduğu ve bunların bu tür ülkelerde dahi anayasaların işlevini tamamen açıklayamayacağı tartışılmaktadır. Üstelik kuralların anayasacılığa makul normatif bağlılığı olduğundan anayasacılığın, otoriter sistemlerde mevcut olduğu savunulmaktadır. Eser, otoriter anayasacılığın özelliklerini tanımlayarak ve yüksek düzeyli sürekli etnik çatışmalar gibi belirli sosyal ve siyasi sorunları olan ülkelerde anayasacılığın normatif çekiciliğinin makul bir savunmasını önererek sonuca varmaktadır. Anayasacılığın genişletilmesi düşüncesinden hareket eden Tushnet özellikle son yıllarda dünyanın dört bir tarafında hızla otoriter hâle dönüşen ülkelerin analizine önemli katkı sunmaktadır.

OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E EKONOMİ: ÖNE ÇIKAN SEKTÖRLER, 2020
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli mirasçısıdır. Osmanlı’nın birikimi Cumhu... more Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli mirasçısıdır. Osmanlı’nın birikimi Cumhuriyet’in de temellerini oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ekonominin çeşitli sektörlerinde ortaya çıkan gelişmeler Türkiye Cumhuriyeti döneminde yeni bir anlayışla daha ileriye götürülmüştür.
Bu kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne ekonomi, sektörler temelinde ortaya konulmaktadır. Bu çerçevede, öne çıkan sektörler, bilimsel-akademik bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Demiryolları, havacılık, eğitim, tarım, denizcilik, madencilik, tekstil, gazetecilik, reklam ve sinema işletmeciliği, halkla ilişkiler, fotoğraf stüdyoları, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde ekonominin önemli bileşenlerinden bazılarıdır. Bu konular, önemleriyle ilişkili olduğu kadar yazarların ilgi alanlarına dayalı olarak da bu kitap kapsamına alınmışlardır.

OLGU İLE KURGU ARASINDA EŞʻARÎ GELENEĞİN ŞİÎLİK ALGISI , 2020
Bugün Şiî-Sünnî ilişkilerinde bir gerilim hâkimdir. İslam dünyasında en çok müntesibi bulunan iki... more Bugün Şiî-Sünnî ilişkilerinde bir gerilim hâkimdir. İslam dünyasında en çok müntesibi bulunan iki mezhep arasındaki sosyo-politik ilişkiler, yalnızca mensuplarının değil, bütün İslam’ın kaderini etkileyebilecek bir mahiyet arz etmektedir. Bu gerilimin arka planında güncel siyasî tartışmaların bulunduğunda kuşku yoksa da hiç kuşkusuz daha köklerinde karşılıklı algı problemleri yatmaktadır. Bu yüzden iki mezhep arasındaki ihtilafları körükleyen olumsuz algının tarihsel köklerini tespit etmek, Müslümanların birbirlerine bakışlarındaki sorunlu bakış açılarını ortaya koymak ve böylece atalarından miras aldıkları paradigmalarla hesaplaşmalarını sağlamak, sadece akademik bir merak değil, aynı zamanda toplumsal bir görev teşkil etmektedir.
Elimizdeki eser, söz konusu bakış açısının ortaya çıkardığı bir doktora tezidir. İslam Mezhepleri Tarihi’nin en velüt geleneklerinden birisi olan Eşʻarî geleneğin Şiîlik algısının mahiyetini, tarihsel köklerini ve sorunlu yönlerini tespit etmeye odaklanmaktadır. Çünkü bu gelenek, bugün dahi mezhepler üzerine yapılan araştırmaların en temel referans kaynakları arasında yer almakta ve çok sayda insanın mezheplere bakışının genel çerçevesini belirlemeye devam etmektedir.
MÜLKİYET HAKKI ÇERÇEVESİNDE ÇIRAQOV DAVASI , 2020
Bilindiği üzere, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yüzyıllardır devam etmekte olan Yukarı Karabağ... more Bilindiği üzere, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yüzyıllardır devam etmekte olan Yukarı Karabağ sorunu neticesinde, Azerbaycan topraklarının % 20’si ilhak edilmiş ve uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan en temel insan hakları ihlâl edilmiştir. Sorunun çözümü için sorunun tarafları ve onların doğal müttefiklerinin yanında, uluslararası toplumun önemli aktörleri de devreye girmiştir. Yine uluslararası örgütler zemininde de sorunun çözümü için girişimler yapılmış, Ermenistan’ın ilhak edilmiş topraklardan geri çekilmesi talep edilmiş ancak bu girişimler, bir sonuç getirmemiştir. Bugün itibarıyla bakıldığında, Yukarı Karabağ’da hâlâ insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır.

MOĞOLLARIN TÜRKİSTAN FETHİ , 2020
Cengiz Han, insanlık tarihinin gördüğü en ilgi çeken figürlerinden biridir. Mücadelelerle dolu ha... more Cengiz Han, insanlık tarihinin gördüğü en ilgi çeken figürlerinden biridir. Mücadelelerle dolu hayat hikâyesinde başardıkları büyüleyicidir. İmkânsızlıklardan onu zirveye çıkaran, zekâsı, kararlı kişiliği ve üstün liderliği ile tarihin akışını değiştirmiştir. İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük fatih olarak Makedonyalı Büyük İskender’in yerleşik dünya adına yaptığı işlerin daha görkemlisini o bozkır halkları adına başarmıştır. Bu yönüyle vahşi, barbar, katil, hırsız, gibi nitelemelere dayanan yerleşik tarih yazımının önyargılarından da payını almıştır.
Cengiz Han ve Moğollarının Çin, Anadolu, İran, Deşt-i Kıpçak, Doğu Avrupa, Türkistan’da odaklanan Avrasya’daki faaliyetleri, en yoğun etkilerini Türklerin yaşadığı bölgelerde bırakmıştır. Türklerin tarihinin de bir parçası olan bu faaliyetlerin Türkistan’daki görünümü söz konusu ön yargılardan uzak bilimsel değerlendirmeye muhtaçtır. Elinizdeki çalışma konuya çok yönlü yaklaşımı ile tam da bunu başarmayı hedefliyor.

MISIF HANEFİLİĞİ , 2020
Hanefî mezhebi, teşekkül etmeye başladığı ilk dönemlerden itibaren Müslümanların yaşadığı birçok ... more Hanefî mezhebi, teşekkül etmeye başladığı ilk dönemlerden itibaren Müslümanların yaşadığı birçok coğrafyada yayılma imkanı bulmuştur. Erken dönemlerden itibaren Hanefi mezhebinin yayıldığı önemli bir havza da Mısır ve çevresi olmuştur. Fâtımîlerin bölgeye hâkim olmasıyla birlikte Hanefi mezhebi bu havzada uzun bir sure kaybolmuşken, Eyyûbîlerin Mısır’ı ele geçirmesi, yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Zengîler, Eyyûbîler ve özellikle de Memlükler döneminde yaşan Hanefî fakihler, Mısır ve çevresinde mezhebi tekrar canlandırarak farklı bir anlayış geliştirmişlerdir. Bu dönemdeki Hanefi fakihler, mezhep birikimini hadis merkezli fıkıh düşüncesi ile yeniden yorumlayıp güncellemişlerdir.
Bu çalışmada Memlükler dönemindeki Hanefi fakihlerin oluşturduğu "Mısır Hanefîliği ekolü” incelenmiş, ekolün oluşumunda etkili olan sebepler, şahıslar ve onların fıkhi düşünceleri üzerinde durulmuştur

MERKEZ BANKASI VE HAZİNE (2. baskı), 2020
Merkez bankaları, milletlerin egemenlik simgesini temsil ederken piyasa ekonomilerinin de temel ... more Merkez bankaları, milletlerin egemenlik simgesini temsil ederken piyasa ekonomilerinin de temel dinamiklerini oluştururlar. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de finansal sistemin istikrarının olmazsa olmazı, olan merkez bankası, para politikalarının uygulanmasında da en etkili finansal kurumudur.
Hazine, ana görev ise "ülke kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla, ekonominin tüm aktörleriyle işbirliği içerisinde, şeffaf, hesap verebilir ve etkin bir şekilde; kamu mali varlık ve yükümlülüklerini yönetmek, ekonomik, finansal ve sektörel politikalar ile düzenlemeleri oluşturmak, uygulamak, denetlemek ve uluslararası ekonomik ilişkilerin koordinasyonunu sağlamak” için çalışma yürütür. Hazine 2018 yılının ikinci yarısından bu yana hizmetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde sürdürmektedir.
Hazinenin TCMB’nin hissedarı olmasının yanı sıra Türk Cumhuriyeti tarihi boyunca yolları her zaman kesişmiştir. Merkez Bankası ve Hazine bugüne gelinceye kadar dünyada ve ülke içerisinde ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda yaşanan sancılı pek çok sürece müdahil olmuşlardır. Türkiye finansal yapısına yön veren ülkenin iki gözde kurumu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Hazine finansal sistemimizin etkinliğini ve işlerliğine yön vermektedir.
Merkez Bankası ve Hazine kitabı ile Türk ekonomisinin yönetiminde söz sahibi olan en önemli finansal aktörlere mercek tutulmuştur.

LİSELİLERİN SPORTİF SERBEST ZAMAN İLGİLENİMİ DİJİTAL OYUN BAĞIMLILIĞI VE YAŞAM KALİTELERİ , 2020
Bilim ve teknoloji kullanımı bilinçli ve doğru kullanılmadığında beraberinde
önemli sorunlar da g... more Bilim ve teknoloji kullanımı bilinçli ve doğru kullanılmadığında beraberinde
önemli sorunlar da getirmektedir. Olumsuzluk dijital oyunlara küçük
yaşlarda çok fazla zaman ayrıldığında bağımlılık oluşturmasıdır. Bir serbest
zaman aktivitesi olarak eğlenme dinlenme amaçlı oynanan bu oyunlar dünyada
çok önemli bir sektör olduğundan tehlikelerine bakılmaksızın bağımlılık
yapan oyunlara her gün yenileri eklenmektedir. Bu olumsuz etkileri yanında,
teknik olarak serbest zaman süresini olumlu etkilemiş ve bireylerin serbest
zaman etkinliklerine ilgisini arttırmıştır. Temelde, serbest zamanları değerlendirme
bir dizi aktiviteleri anlatmaktadır. Bunlar mental, fiziksel, toplumsal ve
sosyal aktivitelerdir. Serbest zamanlar ve serbest zaman etkinlikleri, bireylerin
kendilerini ifade ettikleri, eğlendikleri, rahatladıkları, dinlendikleri, çok yönlü
olarak kendilerini geliştirdikleri ve toplumsal olarak uyum kabiliyetlerini
arttırdıkları zamanlardır. Eğitimin en bilinen tanımı, bireylerde belirli bir
hedefe yönelik yaşantılar yoluyla kalıcı davranış değişikliklerine yol açmaktır.
Günümüz koşullarında, eğitimin formel yapısı içerisinde ve dışında bu değişikliklere
destek verecek en önemli alan, serbest zamanların kontrolü ve
dizayn edilmesidir. Serbest zamanın en temel fonksiyonu zamanı verimli,
etkili ve kontrollü kullanmaktır. Aksi takdirde geleneksel oyunların yerini
boşluğunu dolduran dijital oyunlar istenmeyen sonuçlar doğurmakta ve
doğuracaktır. Bu anlamda, serbest zaman eğitiminin ne derece önemli olduğunu
yinelemek gerekmektedir.
BAĞIMSIZLIK SONRASI KAZAKİSTAN’IN ULUSLARARASI TERÖRİZMLE MÜCADELEDEKİ TUTUMU: HUKUKİ BİR BAKIŞ, 2020
Terörizm, gittikçe ürkütücü boyutlar kazanan, zamanımızın en tehlikeli ve karmaşık olgularından b... more Terörizm, gittikçe ürkütücü boyutlar kazanan, zamanımızın en tehlikeli ve karmaşık olgularından biri olarak ortaya çıkmıştır. Dünyada terör eylemlerinin sayısının artması, yalnızca terörizmle ve onun sonuçlarıyla mücadele etmekle kalmayıp, aynı zamanda bu eylemlerin işlenmesini önlemeyi de mümkün kılacak bir hukuki temelin oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede, sorunu yakından araştırmak için uluslararası terörizmle mücadeleye yönelik kabul edilmiş uluslararası düzenlemelerin ve Kazakistan’ın mevcut mevzuatının gelişimini bu çalışma kapsamında incelemeye çalıştık. Bunun yanı sıra, çalışmamız boyunca ortaya çıkan hukuki zemin çerçevesinde, Kazakistan’ın terörizmle mücadeledeki tutumunu da ele aldık.

SSCB Dönemi ve Bağımsızlık Sonrası KAZAKİSTAN SİNEMASI, 2020
Kazakistan Sineması’nın tarihini ve ideolojik söylemini ele alan bu kitap üç bölümden oluşmaktadı... more Kazakistan Sineması’nın tarihini ve ideolojik söylemini ele alan bu kitap üç bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde ideoloji kavramı üzerinde durulmuş; kavramın ortaya çıkışı, ideoloji tanımları ve ideolojinin tarihsel süreci ortaya konulmuştur. İdeolojinin doğasından ziyade siyasi ideolojilerin rolü ve etkileri üzerinde durulan bu bölümde, etki alanı geniş siyasi ideolojiler genel hatlarıyla anlatılmıştır. Sonrasında ideolojinin sanat ve sinemayla ilişkisi, SSCB ideolojisi, SSCB ideolojisinin sanat ve sinemayla ilişkisi ortaya konulmuştur.
İkinci bölümde Kazakistan sinemasının tarihi üzerinde durulmuştur. Kazakistan’da sinemanın başlamasından Stalin’in ölümüne kadarki var olma evresi, Thaw dönemindeki gelişme süreci, sonrasındaki duraklama dönemi ve glasnost-perestroyka politikalarının sağladığı özgürlük evresi SSCB dönemine ait tarihi süreç olarak ele alınmıştır. Bağımsızlık sonrası Kazakistan sineması ise 2018 yılına kadarki gelişmeleri de kapsayacak biçimde tek başlıkta incelenmiştir.

KAMU DENETÇİLİĞİ (OMBUDSMAN) ve Uygulama Örnekleri, 2020
Günümüzde devletin görev ve fonksiyonlarının artması,
buna bağlı olarak giderek büyük bir güç ve ... more Günümüzde devletin görev ve fonksiyonlarının artması,
buna bağlı olarak giderek büyük bir güç ve karmaşık bir
yapıya dönüşmesi idari sistemin mevcut denetim yolları
ile denetlenmesinde çeşitli aksaklıklara neden olmaktadır.
Bu durum yetkilileri ve akademisyenleri yeni arayışlara
yöneltirken, bu arayışlar, gözlerin ilk olarak İsveç'te
başarıyla uygulanan Kamu Denetçiliği Kurumuna çevrilmesine
neden olmuştur.
Güncellenmiş ikinci baskımızda, başta Avrupa Birliği
ülkeleri olmak üzere, yüzün üzerinde ülkede uygulanan
Kamu Denetçiliği Kurumunun ülkemizde de oluşturulması
amacıyla özellikle 1980'den sonra gerçekleştirilen çeşitli
çalışmalara yer verilmiştir. Bu kapsamda Kamu Denetçiliği
Kurumunun, Avrupa Birliği ve dokuz farklı ülkedeki
uygulamaları incelenmiş, ülkemizdeki Kamu Denetçiliği
Kurumu’na yönelik gelişmeler ile uluslararası kamu denetçiliği
birlikleri değerlendirilmiş ve konuyla ilgili güncel
gelişmelere yer verilmiştir.

KAF DAĞI’NIN ETEĞİNDEN TOROSLAR’A OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE’DE ALMAN GÖÇMENLER, 2020
Elinizde tutmuş olduğunuz bu kitapta Türkiye’de yaşayan Almanlar, Türk-Alman ilişkileri açısından... more Elinizde tutmuş olduğunuz bu kitapta Türkiye’de yaşayan Almanlar, Türk-Alman ilişkileri açısından ele alınmaktadır. Geçmişten günümüze Türkiye’de yaşayan Almanları bütünlüklü bir şekilde konu edinen başka bir çalışma yapılmamış olması bu kitaba ayrı bir önem ve özgünlük katmaktadır. Ayrıca bu çalışmanın ortaya çıkması ileride Türkiye’de yaşayan Almanlar veya yabancılar hakkında yapılacak bilimsel çalışmaların ivme kazanmasına yol açacaktır. Bu kitapta Almanların hangi dönemlerde ve şartlarda Türkiye’ye göç ettikleri, iki ülke arasındaki ilişkiler çerçevesinde sahip oldukları yasal haklar, Türk toplumuna intibak düzeyleri, karşılaştıkları sorunlar ve yürüttükleri ekonomik faaliyetler üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmada Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde Türkiye’ye göç eden Almanlar; Filistin, Kars, Amasya ve Antalya/Alanya örnekleri üzerinden incelemeye tabi tutulmaktadır.
Uploads
Papers by Astana Yayınları
Buna karşın sosyolojik çözümleme, sosyal politika açısından önemli etkiler yaratma gizilgücüne sahip soruların yöneltildiği her noktada, sosyolojik çözümlemede değer yargıları konusu gündeme gelmiştir.
Eğer sizin zannettiğiniz gibi, onların padişahlık gayreti ve hükümdarlık azameti bu taifeyi tamamiyle yeryüzünden kaldır-mağa saik olmadıysa o halde Müslümanlık, dindarlık nerede kaldı? Puta tapanlar bile batıl olan dinlerinin kaidelerine riâyet ederler, onların Allahları putlar olduğu ve bu putlar kendilerine muavenetten aciz bulunduğu halde yine kendi dinlerinin aleyhinde bulunanları kahr ve zelil etmek için çalışırlar, bir cemaat ki İslam dinine mensuptur ve tanrının kendilerine yardım edeceğine dair olan vaadine inanırlar o halde onlar bu kâ‚rleri niçin saltanat ve hükümdarlıkta bıraktılar?
Onlardan gelen cüz’i bir menfaat için neden böyle bir hareketle bulundular? Şimdi eyalet ve hükümdarlık tanrının fazl ve keremiyle bize geçmiştir; herhalde onları esasından mahvetmek ve İslam âlemini onların habasetinden kurtarmak ve bu hareketi tanrının lütfuna nail olmak için bir vesile bilmek bizim için lazım ve vâciptir.”
Bir kavramın tanımı, güdülen amaca göre perdelenebilir ya da kavramın en belirleyici unsurları seçilip tanımlamaya girişilir. Aslî olan ve amaçlanması gereken, ilgili kavramı perdelemekten ziyade açıklayıcı unsurların seçilerek tanıma ilişkin ilk ve doğru adımın atılmasıdır.
İktisadî kavramların tanımlarının ise zaman, mekân, iktisadî gidişat ve ülkelerin kendine özgü özellikleri çerçevesinde güncellenmesi gerekir.
Bu eser, makroiktisat alanında kullanılan temel kavramlar değişmemişse de, iktisadî, siyasî ve toplumsal alanda zaman içindeki gelişmelerin, kullanılan kavramların aslî belirleyici unsurlarındaki ve dolayısıyla, tanımlarındaki değişiklikler gözetilerek yeniden kaleme alınmıştır. Böylelikle, iktisadî değerlendirmelerin, kavrama ait içeriklerdeki değişiklikleri yansıtacak yeni tanımları üzerinden yapılması zorunludur.
Temel Makroiktisadî Göstergeler (Kavramlar, Tanımlar, Hesaplama Yöntemleri) adı verilen bu çalışma, başta lisans düzeyinde İktisadî Göstergeler adı altında ders veren öğretim üyeleri için yardımcı kaynak olmak üzere, lisans öğrencileri, konuya ilgi duyan bireysel yatırımcılar ve genel iktisadî gidişata ilgi duyanlara yönelik olarak hazırlanmıştır.
Çalışmamızda ilk olarak genel anlamda sosyal refah devleti ele alınmakta, sosyal refah devletinin amaç ve araçlarının bir incelemesi yapılmaktadır.
Çalışmamızda ayrıca Avusturya İktisat Okulu, Freiburg İktisat Okulu, Chicago İktisat Okulu, Virginia Politik İktisat Okulu, Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen düşünce akımı içerisinde şekillenen mülkiyet hakları iktisadı, kurumsal iktisat, işlem maliyetleri iktisadı, sosyal sermaye iktisadı, evrimsel iktisat, davranışsal iktisat, deneysel iktisat vb. çağdaş iktisadi düşünceler perspektifinden sosyal refah devletinin iktisadi analizi yapılmaktadır.
Çalışmamızda daha sonra sosyal refah devleti olarak ön plana çıkmış dünya ülkeleri ile birlikte Türkiye'de sosyal refah devleti uygulamalarını ele alan ve sosyal yardım alanına dahil muhtelif konularda çalışmalarımız yer almaktadır.
Son olarak, çalışmamızda son yıllarda önem kazanmaya başlayan sosyal belediyecilik konusu da teorik anlamda değerlendirilmektedir.
Çalışmada yazın taramasının yanı sıra nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılarak incelenen iki olay derinlemesine analiz edilmiş; olaylar arasında benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmuş ve yorumlanmıştır. Bu bağlamda, ele alınan toplumsal hareketlerin birçok noktada benzerlik gösterdiği; toplumsal harekete yaklaşımın müzakereci demokrasi kuramıyla bağdaşmadığı ve iktidar nezdinde seçim sonuçlarına odaklanan bir demokrasi anlayışının mevcut bulunduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Bu kitap, örgüt kültürü, örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık, iş tatmini ve örgütsel performans konularında literatüre katkıda bulunacaktır.
Bu tür tanımların büyük ölçüde stratejik ve araçsal olduğu ve bunların bu tür ülkelerde dahi anayasaların işlevini tamamen açıklayamayacağı tartışılmaktadır. Üstelik kuralların anayasacılığa makul normatif bağlılığı olduğundan anayasacılığın, otoriter sistemlerde mevcut olduğu savunulmaktadır. Eser, otoriter anayasacılığın özelliklerini tanımlayarak ve yüksek düzeyli sürekli etnik çatışmalar gibi belirli sosyal ve siyasi sorunları olan ülkelerde anayasacılığın normatif çekiciliğinin makul bir savunmasını önererek sonuca varmaktadır. Anayasacılığın genişletilmesi düşüncesinden hareket eden Tushnet özellikle son yıllarda dünyanın dört bir tarafında hızla otoriter hâle dönüşen ülkelerin analizine önemli katkı sunmaktadır.
Bu kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne ekonomi, sektörler temelinde ortaya konulmaktadır. Bu çerçevede, öne çıkan sektörler, bilimsel-akademik bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Demiryolları, havacılık, eğitim, tarım, denizcilik, madencilik, tekstil, gazetecilik, reklam ve sinema işletmeciliği, halkla ilişkiler, fotoğraf stüdyoları, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde ekonominin önemli bileşenlerinden bazılarıdır. Bu konular, önemleriyle ilişkili olduğu kadar yazarların ilgi alanlarına dayalı olarak da bu kitap kapsamına alınmışlardır.
Elimizdeki eser, söz konusu bakış açısının ortaya çıkardığı bir doktora tezidir. İslam Mezhepleri Tarihi’nin en velüt geleneklerinden birisi olan Eşʻarî geleneğin Şiîlik algısının mahiyetini, tarihsel köklerini ve sorunlu yönlerini tespit etmeye odaklanmaktadır. Çünkü bu gelenek, bugün dahi mezhepler üzerine yapılan araştırmaların en temel referans kaynakları arasında yer almakta ve çok sayda insanın mezheplere bakışının genel çerçevesini belirlemeye devam etmektedir.
Cengiz Han ve Moğollarının Çin, Anadolu, İran, Deşt-i Kıpçak, Doğu Avrupa, Türkistan’da odaklanan Avrasya’daki faaliyetleri, en yoğun etkilerini Türklerin yaşadığı bölgelerde bırakmıştır. Türklerin tarihinin de bir parçası olan bu faaliyetlerin Türkistan’daki görünümü söz konusu ön yargılardan uzak bilimsel değerlendirmeye muhtaçtır. Elinizdeki çalışma konuya çok yönlü yaklaşımı ile tam da bunu başarmayı hedefliyor.
Bu çalışmada Memlükler dönemindeki Hanefi fakihlerin oluşturduğu "Mısır Hanefîliği ekolü” incelenmiş, ekolün oluşumunda etkili olan sebepler, şahıslar ve onların fıkhi düşünceleri üzerinde durulmuştur
Hazine, ana görev ise "ülke kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla, ekonominin tüm aktörleriyle işbirliği içerisinde, şeffaf, hesap verebilir ve etkin bir şekilde; kamu mali varlık ve yükümlülüklerini yönetmek, ekonomik, finansal ve sektörel politikalar ile düzenlemeleri oluşturmak, uygulamak, denetlemek ve uluslararası ekonomik ilişkilerin koordinasyonunu sağlamak” için çalışma yürütür. Hazine 2018 yılının ikinci yarısından bu yana hizmetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde sürdürmektedir.
Hazinenin TCMB’nin hissedarı olmasının yanı sıra Türk Cumhuriyeti tarihi boyunca yolları her zaman kesişmiştir. Merkez Bankası ve Hazine bugüne gelinceye kadar dünyada ve ülke içerisinde ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda yaşanan sancılı pek çok sürece müdahil olmuşlardır. Türkiye finansal yapısına yön veren ülkenin iki gözde kurumu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Hazine finansal sistemimizin etkinliğini ve işlerliğine yön vermektedir.
Merkez Bankası ve Hazine kitabı ile Türk ekonomisinin yönetiminde söz sahibi olan en önemli finansal aktörlere mercek tutulmuştur.
önemli sorunlar da getirmektedir. Olumsuzluk dijital oyunlara küçük
yaşlarda çok fazla zaman ayrıldığında bağımlılık oluşturmasıdır. Bir serbest
zaman aktivitesi olarak eğlenme dinlenme amaçlı oynanan bu oyunlar dünyada
çok önemli bir sektör olduğundan tehlikelerine bakılmaksızın bağımlılık
yapan oyunlara her gün yenileri eklenmektedir. Bu olumsuz etkileri yanında,
teknik olarak serbest zaman süresini olumlu etkilemiş ve bireylerin serbest
zaman etkinliklerine ilgisini arttırmıştır. Temelde, serbest zamanları değerlendirme
bir dizi aktiviteleri anlatmaktadır. Bunlar mental, fiziksel, toplumsal ve
sosyal aktivitelerdir. Serbest zamanlar ve serbest zaman etkinlikleri, bireylerin
kendilerini ifade ettikleri, eğlendikleri, rahatladıkları, dinlendikleri, çok yönlü
olarak kendilerini geliştirdikleri ve toplumsal olarak uyum kabiliyetlerini
arttırdıkları zamanlardır. Eğitimin en bilinen tanımı, bireylerde belirli bir
hedefe yönelik yaşantılar yoluyla kalıcı davranış değişikliklerine yol açmaktır.
Günümüz koşullarında, eğitimin formel yapısı içerisinde ve dışında bu değişikliklere
destek verecek en önemli alan, serbest zamanların kontrolü ve
dizayn edilmesidir. Serbest zamanın en temel fonksiyonu zamanı verimli,
etkili ve kontrollü kullanmaktır. Aksi takdirde geleneksel oyunların yerini
boşluğunu dolduran dijital oyunlar istenmeyen sonuçlar doğurmakta ve
doğuracaktır. Bu anlamda, serbest zaman eğitiminin ne derece önemli olduğunu
yinelemek gerekmektedir.
Birinci bölümde ideoloji kavramı üzerinde durulmuş; kavramın ortaya çıkışı, ideoloji tanımları ve ideolojinin tarihsel süreci ortaya konulmuştur. İdeolojinin doğasından ziyade siyasi ideolojilerin rolü ve etkileri üzerinde durulan bu bölümde, etki alanı geniş siyasi ideolojiler genel hatlarıyla anlatılmıştır. Sonrasında ideolojinin sanat ve sinemayla ilişkisi, SSCB ideolojisi, SSCB ideolojisinin sanat ve sinemayla ilişkisi ortaya konulmuştur.
İkinci bölümde Kazakistan sinemasının tarihi üzerinde durulmuştur. Kazakistan’da sinemanın başlamasından Stalin’in ölümüne kadarki var olma evresi, Thaw dönemindeki gelişme süreci, sonrasındaki duraklama dönemi ve glasnost-perestroyka politikalarının sağladığı özgürlük evresi SSCB dönemine ait tarihi süreç olarak ele alınmıştır. Bağımsızlık sonrası Kazakistan sineması ise 2018 yılına kadarki gelişmeleri de kapsayacak biçimde tek başlıkta incelenmiştir.
buna bağlı olarak giderek büyük bir güç ve karmaşık bir
yapıya dönüşmesi idari sistemin mevcut denetim yolları
ile denetlenmesinde çeşitli aksaklıklara neden olmaktadır.
Bu durum yetkilileri ve akademisyenleri yeni arayışlara
yöneltirken, bu arayışlar, gözlerin ilk olarak İsveç'te
başarıyla uygulanan Kamu Denetçiliği Kurumuna çevrilmesine
neden olmuştur.
Güncellenmiş ikinci baskımızda, başta Avrupa Birliği
ülkeleri olmak üzere, yüzün üzerinde ülkede uygulanan
Kamu Denetçiliği Kurumunun ülkemizde de oluşturulması
amacıyla özellikle 1980'den sonra gerçekleştirilen çeşitli
çalışmalara yer verilmiştir. Bu kapsamda Kamu Denetçiliği
Kurumunun, Avrupa Birliği ve dokuz farklı ülkedeki
uygulamaları incelenmiş, ülkemizdeki Kamu Denetçiliği
Kurumu’na yönelik gelişmeler ile uluslararası kamu denetçiliği
birlikleri değerlendirilmiş ve konuyla ilgili güncel
gelişmelere yer verilmiştir.
Buna karşın sosyolojik çözümleme, sosyal politika açısından önemli etkiler yaratma gizilgücüne sahip soruların yöneltildiği her noktada, sosyolojik çözümlemede değer yargıları konusu gündeme gelmiştir.
Eğer sizin zannettiğiniz gibi, onların padişahlık gayreti ve hükümdarlık azameti bu taifeyi tamamiyle yeryüzünden kaldır-mağa saik olmadıysa o halde Müslümanlık, dindarlık nerede kaldı? Puta tapanlar bile batıl olan dinlerinin kaidelerine riâyet ederler, onların Allahları putlar olduğu ve bu putlar kendilerine muavenetten aciz bulunduğu halde yine kendi dinlerinin aleyhinde bulunanları kahr ve zelil etmek için çalışırlar, bir cemaat ki İslam dinine mensuptur ve tanrının kendilerine yardım edeceğine dair olan vaadine inanırlar o halde onlar bu kâ‚rleri niçin saltanat ve hükümdarlıkta bıraktılar?
Onlardan gelen cüz’i bir menfaat için neden böyle bir hareketle bulundular? Şimdi eyalet ve hükümdarlık tanrının fazl ve keremiyle bize geçmiştir; herhalde onları esasından mahvetmek ve İslam âlemini onların habasetinden kurtarmak ve bu hareketi tanrının lütfuna nail olmak için bir vesile bilmek bizim için lazım ve vâciptir.”
Bir kavramın tanımı, güdülen amaca göre perdelenebilir ya da kavramın en belirleyici unsurları seçilip tanımlamaya girişilir. Aslî olan ve amaçlanması gereken, ilgili kavramı perdelemekten ziyade açıklayıcı unsurların seçilerek tanıma ilişkin ilk ve doğru adımın atılmasıdır.
İktisadî kavramların tanımlarının ise zaman, mekân, iktisadî gidişat ve ülkelerin kendine özgü özellikleri çerçevesinde güncellenmesi gerekir.
Bu eser, makroiktisat alanında kullanılan temel kavramlar değişmemişse de, iktisadî, siyasî ve toplumsal alanda zaman içindeki gelişmelerin, kullanılan kavramların aslî belirleyici unsurlarındaki ve dolayısıyla, tanımlarındaki değişiklikler gözetilerek yeniden kaleme alınmıştır. Böylelikle, iktisadî değerlendirmelerin, kavrama ait içeriklerdeki değişiklikleri yansıtacak yeni tanımları üzerinden yapılması zorunludur.
Temel Makroiktisadî Göstergeler (Kavramlar, Tanımlar, Hesaplama Yöntemleri) adı verilen bu çalışma, başta lisans düzeyinde İktisadî Göstergeler adı altında ders veren öğretim üyeleri için yardımcı kaynak olmak üzere, lisans öğrencileri, konuya ilgi duyan bireysel yatırımcılar ve genel iktisadî gidişata ilgi duyanlara yönelik olarak hazırlanmıştır.
Çalışmamızda ilk olarak genel anlamda sosyal refah devleti ele alınmakta, sosyal refah devletinin amaç ve araçlarının bir incelemesi yapılmaktadır.
Çalışmamızda ayrıca Avusturya İktisat Okulu, Freiburg İktisat Okulu, Chicago İktisat Okulu, Virginia Politik İktisat Okulu, Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen düşünce akımı içerisinde şekillenen mülkiyet hakları iktisadı, kurumsal iktisat, işlem maliyetleri iktisadı, sosyal sermaye iktisadı, evrimsel iktisat, davranışsal iktisat, deneysel iktisat vb. çağdaş iktisadi düşünceler perspektifinden sosyal refah devletinin iktisadi analizi yapılmaktadır.
Çalışmamızda daha sonra sosyal refah devleti olarak ön plana çıkmış dünya ülkeleri ile birlikte Türkiye'de sosyal refah devleti uygulamalarını ele alan ve sosyal yardım alanına dahil muhtelif konularda çalışmalarımız yer almaktadır.
Son olarak, çalışmamızda son yıllarda önem kazanmaya başlayan sosyal belediyecilik konusu da teorik anlamda değerlendirilmektedir.
Çalışmada yazın taramasının yanı sıra nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılarak incelenen iki olay derinlemesine analiz edilmiş; olaylar arasında benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmuş ve yorumlanmıştır. Bu bağlamda, ele alınan toplumsal hareketlerin birçok noktada benzerlik gösterdiği; toplumsal harekete yaklaşımın müzakereci demokrasi kuramıyla bağdaşmadığı ve iktidar nezdinde seçim sonuçlarına odaklanan bir demokrasi anlayışının mevcut bulunduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Bu kitap, örgüt kültürü, örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık, iş tatmini ve örgütsel performans konularında literatüre katkıda bulunacaktır.
Bu tür tanımların büyük ölçüde stratejik ve araçsal olduğu ve bunların bu tür ülkelerde dahi anayasaların işlevini tamamen açıklayamayacağı tartışılmaktadır. Üstelik kuralların anayasacılığa makul normatif bağlılığı olduğundan anayasacılığın, otoriter sistemlerde mevcut olduğu savunulmaktadır. Eser, otoriter anayasacılığın özelliklerini tanımlayarak ve yüksek düzeyli sürekli etnik çatışmalar gibi belirli sosyal ve siyasi sorunları olan ülkelerde anayasacılığın normatif çekiciliğinin makul bir savunmasını önererek sonuca varmaktadır. Anayasacılığın genişletilmesi düşüncesinden hareket eden Tushnet özellikle son yıllarda dünyanın dört bir tarafında hızla otoriter hâle dönüşen ülkelerin analizine önemli katkı sunmaktadır.
Bu kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne ekonomi, sektörler temelinde ortaya konulmaktadır. Bu çerçevede, öne çıkan sektörler, bilimsel-akademik bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Demiryolları, havacılık, eğitim, tarım, denizcilik, madencilik, tekstil, gazetecilik, reklam ve sinema işletmeciliği, halkla ilişkiler, fotoğraf stüdyoları, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde ekonominin önemli bileşenlerinden bazılarıdır. Bu konular, önemleriyle ilişkili olduğu kadar yazarların ilgi alanlarına dayalı olarak da bu kitap kapsamına alınmışlardır.
Elimizdeki eser, söz konusu bakış açısının ortaya çıkardığı bir doktora tezidir. İslam Mezhepleri Tarihi’nin en velüt geleneklerinden birisi olan Eşʻarî geleneğin Şiîlik algısının mahiyetini, tarihsel köklerini ve sorunlu yönlerini tespit etmeye odaklanmaktadır. Çünkü bu gelenek, bugün dahi mezhepler üzerine yapılan araştırmaların en temel referans kaynakları arasında yer almakta ve çok sayda insanın mezheplere bakışının genel çerçevesini belirlemeye devam etmektedir.
Cengiz Han ve Moğollarının Çin, Anadolu, İran, Deşt-i Kıpçak, Doğu Avrupa, Türkistan’da odaklanan Avrasya’daki faaliyetleri, en yoğun etkilerini Türklerin yaşadığı bölgelerde bırakmıştır. Türklerin tarihinin de bir parçası olan bu faaliyetlerin Türkistan’daki görünümü söz konusu ön yargılardan uzak bilimsel değerlendirmeye muhtaçtır. Elinizdeki çalışma konuya çok yönlü yaklaşımı ile tam da bunu başarmayı hedefliyor.
Bu çalışmada Memlükler dönemindeki Hanefi fakihlerin oluşturduğu "Mısır Hanefîliği ekolü” incelenmiş, ekolün oluşumunda etkili olan sebepler, şahıslar ve onların fıkhi düşünceleri üzerinde durulmuştur
Hazine, ana görev ise "ülke kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla, ekonominin tüm aktörleriyle işbirliği içerisinde, şeffaf, hesap verebilir ve etkin bir şekilde; kamu mali varlık ve yükümlülüklerini yönetmek, ekonomik, finansal ve sektörel politikalar ile düzenlemeleri oluşturmak, uygulamak, denetlemek ve uluslararası ekonomik ilişkilerin koordinasyonunu sağlamak” için çalışma yürütür. Hazine 2018 yılının ikinci yarısından bu yana hizmetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde sürdürmektedir.
Hazinenin TCMB’nin hissedarı olmasının yanı sıra Türk Cumhuriyeti tarihi boyunca yolları her zaman kesişmiştir. Merkez Bankası ve Hazine bugüne gelinceye kadar dünyada ve ülke içerisinde ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda yaşanan sancılı pek çok sürece müdahil olmuşlardır. Türkiye finansal yapısına yön veren ülkenin iki gözde kurumu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Hazine finansal sistemimizin etkinliğini ve işlerliğine yön vermektedir.
Merkez Bankası ve Hazine kitabı ile Türk ekonomisinin yönetiminde söz sahibi olan en önemli finansal aktörlere mercek tutulmuştur.
önemli sorunlar da getirmektedir. Olumsuzluk dijital oyunlara küçük
yaşlarda çok fazla zaman ayrıldığında bağımlılık oluşturmasıdır. Bir serbest
zaman aktivitesi olarak eğlenme dinlenme amaçlı oynanan bu oyunlar dünyada
çok önemli bir sektör olduğundan tehlikelerine bakılmaksızın bağımlılık
yapan oyunlara her gün yenileri eklenmektedir. Bu olumsuz etkileri yanında,
teknik olarak serbest zaman süresini olumlu etkilemiş ve bireylerin serbest
zaman etkinliklerine ilgisini arttırmıştır. Temelde, serbest zamanları değerlendirme
bir dizi aktiviteleri anlatmaktadır. Bunlar mental, fiziksel, toplumsal ve
sosyal aktivitelerdir. Serbest zamanlar ve serbest zaman etkinlikleri, bireylerin
kendilerini ifade ettikleri, eğlendikleri, rahatladıkları, dinlendikleri, çok yönlü
olarak kendilerini geliştirdikleri ve toplumsal olarak uyum kabiliyetlerini
arttırdıkları zamanlardır. Eğitimin en bilinen tanımı, bireylerde belirli bir
hedefe yönelik yaşantılar yoluyla kalıcı davranış değişikliklerine yol açmaktır.
Günümüz koşullarında, eğitimin formel yapısı içerisinde ve dışında bu değişikliklere
destek verecek en önemli alan, serbest zamanların kontrolü ve
dizayn edilmesidir. Serbest zamanın en temel fonksiyonu zamanı verimli,
etkili ve kontrollü kullanmaktır. Aksi takdirde geleneksel oyunların yerini
boşluğunu dolduran dijital oyunlar istenmeyen sonuçlar doğurmakta ve
doğuracaktır. Bu anlamda, serbest zaman eğitiminin ne derece önemli olduğunu
yinelemek gerekmektedir.
Birinci bölümde ideoloji kavramı üzerinde durulmuş; kavramın ortaya çıkışı, ideoloji tanımları ve ideolojinin tarihsel süreci ortaya konulmuştur. İdeolojinin doğasından ziyade siyasi ideolojilerin rolü ve etkileri üzerinde durulan bu bölümde, etki alanı geniş siyasi ideolojiler genel hatlarıyla anlatılmıştır. Sonrasında ideolojinin sanat ve sinemayla ilişkisi, SSCB ideolojisi, SSCB ideolojisinin sanat ve sinemayla ilişkisi ortaya konulmuştur.
İkinci bölümde Kazakistan sinemasının tarihi üzerinde durulmuştur. Kazakistan’da sinemanın başlamasından Stalin’in ölümüne kadarki var olma evresi, Thaw dönemindeki gelişme süreci, sonrasındaki duraklama dönemi ve glasnost-perestroyka politikalarının sağladığı özgürlük evresi SSCB dönemine ait tarihi süreç olarak ele alınmıştır. Bağımsızlık sonrası Kazakistan sineması ise 2018 yılına kadarki gelişmeleri de kapsayacak biçimde tek başlıkta incelenmiştir.
buna bağlı olarak giderek büyük bir güç ve karmaşık bir
yapıya dönüşmesi idari sistemin mevcut denetim yolları
ile denetlenmesinde çeşitli aksaklıklara neden olmaktadır.
Bu durum yetkilileri ve akademisyenleri yeni arayışlara
yöneltirken, bu arayışlar, gözlerin ilk olarak İsveç'te
başarıyla uygulanan Kamu Denetçiliği Kurumuna çevrilmesine
neden olmuştur.
Güncellenmiş ikinci baskımızda, başta Avrupa Birliği
ülkeleri olmak üzere, yüzün üzerinde ülkede uygulanan
Kamu Denetçiliği Kurumunun ülkemizde de oluşturulması
amacıyla özellikle 1980'den sonra gerçekleştirilen çeşitli
çalışmalara yer verilmiştir. Bu kapsamda Kamu Denetçiliği
Kurumunun, Avrupa Birliği ve dokuz farklı ülkedeki
uygulamaları incelenmiş, ülkemizdeki Kamu Denetçiliği
Kurumu’na yönelik gelişmeler ile uluslararası kamu denetçiliği
birlikleri değerlendirilmiş ve konuyla ilgili güncel
gelişmelere yer verilmiştir.
Topluluk radyoları, ana akım radyoların aksine daha az ticari kaygı güden ve katılımcılık açısından daha aktif olan radyolardır. Türkiye’de bu tanıma tam olarak uyan radyo sayısı oldukça azdır. Bu çalışmada, Türkiye’de iki farklı inanç grubuna ait topluluk radyosu ele alınmış ve bu radyoların, dinleyicileriyle kurduğu ilişki anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
-İdare Hukukunun Tanımı
-İdarenin Yetkileri
-İdarenin Görevleri
-İdarenin Denetlenmesi
-İdarenin Mali Sorumluluğu
Elinizdeki "Türk İdâre Hukuku Dersleri Cilt 2” adlı bu eser, esasen Prof. Dr. Ramazan YILDIRIM’ın "Türk İdâri Rejimi Cilt 2” adlı eserinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ve diğer mevzuat değişikliklerine uygun bir şekilde güncellenmesinden ibarettir.
Kitabımızın bu baskısı da tıpkı önceki baskıları gibi, idârî rejimin unsurları dikkate alınarak yazılmıştır. Çünkü Tanzimat’tan bu yana Türkiye’nin hukuk devleti ilkesini gerçekleştirmede belirlenen araç idârî rejimdir. Bu ciltte planlama gereği, idârî rejimin ikinci öğesi olan "idâre hukuku”na ilişkin bütün konular (idâre hukukunun tanımı, idârenin yetkileri, idârenin görevleri, idârî usûller, idârenin denetlenmesi ve idârenin sorumluluğu), koşulların elverdiği ölçüde güncellenmiş halde yer almaktadır. Ancak idârî usuller bu baskıda da ele alınamamıştır.
Eserin bu baskısının kapsamına, idârî usûlleri almayışımızın nedeni, İdâri Usûl Kanun Tasarısının ön çalışmalarının 1998 yılında başlamasına rağmen hâlâ kanunlaşamamasıdır. Sonraki baskılarda, idâre hukukuna ilişkin pozitif hukuktaki gelişmelere paralel eklemeler ve çıkarmalar yapmayı, şayet yasası çıkarsa idârî usûl konusunu da bir bölüm olarak ele almayı düşünüyoruz.
Gözden kaçan mevzuat güncellemeleri veya imla hataları varsa, şimdiden sayın okuyucularımızdan özür diliyoruz. Ayrıca tespit ettikleri yanlışlıkları, [email protected] elektronik posta adresine yazmalarını rica ediyoruz.
Eser AİHM'e yapılan müracaatlarda bir başvuru kitabı özelliğine sahiptir. Bu nedenle hem hukuk fakültesi öğrencileri hem de hâkim, savcı ve avukatlar için zihinlerinde beliren birçok sorunun açık cevabına buradan ulaşmak mümkündür. Bunun yanı sıra mezun öğrencilerimize yol gösterici dört ayrı testi de ekledik. Özellikle A sınıfı kadrolar için sınava girecek olanlar bu sorulardan yararlanabilir. Amacımız ciltler dolusu okumaya vakit bulamayan uygulamacılara katkıda bulunmak ve kuramsal alanda belirsiz soruların özlü cevaplarını vermektir.
Prof. Dr. İlyas DOĞAN Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (Gazi) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
Çağdaş çalışmalarda yeterince işlenmemiş olan bu konuda araştırarak elde ettiğimiz bilgilerden hareketle İslam hukuku açısından rizikolu akitleri bir çerçeve içerisine oturtmaya ve bu akitlerin özelliklerini ve rizikolu yönlerini ortaya koymak suretiyle bu sözleşmeler hakkında sonuçlar ortaya koymaya çaba gösterdik.
Bu çalışmanın, rizikolu akitler konusunun günümüzde daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmasını ve günümüzde ortaya çıkan yeni akit türlerine sağlıklı hüküm verilmesini sağlayacak teorik bir alt yapı teşkil etmesini temenni ediyoruz.
baskısı 2014’te yayınlandı. Aradan geçen sürede Türkiye’de siyasal
alanda birçok önemli gelişme yaşandı. Bir darbe girşimi
yaşandı. Bu darbe girişimine verilen toplumsal tepki örneğine
rastlanmayan türden. Darbe girişimine kalkıştığı kuvvetle muhtemel
grup ve işbirlikçileri en karmaşık bilim kurgu filmlerinin
senaryosunu bile yaya bırakacak türden.
16 Nisan 2017’de hükümet modeli, anayasal sistem değişti.
Anayasada kuvvetler ayrılığı sözsel olarak var olsa da gerçekte
1876 Anayasasına yakın bir model benimsendi. Artık gerçek anlamda
bir kuvvetler ayrılığından söz edilemez. Bu nedenle siyaset
alanında bir başa dönmeden söz etmek yadırganmamalı. Hukuk
devletinin olmazsa olmazı devlet otoritesinin sınırlanmasıdır. Ancak
Türk toplumu bu anlayıştan vazgeçen bir anayasal sistemi
kılpayı bir çoğunlukla kabul etmiştir. Gelinen noktayı doğru
anlamak için toplumsal zihniyeti irdelemek gerekiyor. Toplum
kesimleri neden sadece kendileri mağdur olunca tepki veriyor?
Toplum neden empati (duygudaşlık) yapmıyor? Bu durum yeni
bir şey değil. Bunun sebebi ya da sebepleri nedir? Türkiye’de yaşanan
siyasal buhranlarda aktörlerden sadece bir kesimi mi sorumludur?
Biz de yeni baskıda buna yoğunlaştık. Bunu yaparken
satır aralarında okuyucuya karşılaştırma yapması için sürekli
gündeme gelen siyasi eğilimleri hatırlatmaya çalıştık.
Sanal dünyanın ortaya çıkması bizi toplumu anlamakta daha
etraflı bir değerlendirme yapma zorunluluğu ile yüzleştiriyor.
Herkesin sosyal medya üzerinden kendi anladığı biçimde yazar
haline geldiği, istediği herkese ulaşabildiği bir dünyada bireyin
beslendiği toplumsal kültür daha fazla belirleyici hale gelmiştir.
Bunu çok iyi bilen siyasetçiler her şeyin görselleştiği ve saniyede
değişebildiği bir ortamda topluma rehberlik etmek yerine onun
bilinç altındaki duyarlılıklarını etkilemeye yönelmişlerdir. Bu tespiti
yapmak için dünya siyasetini biçimlendiren önemli aktörlerin
sosyal medya hesaplarına bakmak yeterli. O halde toplumsal yapıyı
ve siyasi olayları anlamak için çaba harcarken karşı karşıya
olduğumuz bu yeni olguları da dikkate almak gerekir. Bunu yaparken
de Osmanlı dönemindeki siyasi ve toplumsal tartışmalar
ile günümüz arasında değişen bir şey olup olmadığına bakmak
gerekiyor. Tarih dizilerinin popülerliği bir tesadüf müdür? Benim
yaptığım aslında yüksek sesle düşündüklerimi yazıya aktarmak.
Eserimiz hukuk fakültelerinde devlet kuramı alanında kendini
geliştirmek isteyenler için bir giriş niteliğindedir. İlk baskının
sosyoloji ve siyaset bilimi öğrencilerinin de ilgisini çektiğini yapılan
geri bildirimlerden biliyorum. Yeni baskıda bu durumu da
dikkate aldık. İlk baskıda 2000 yılına kadar irdelediğimiz siyasi
ve toplumsal gelişimlere ilişkin görüşlerimizi 2018’e kadar taşıdık.
Olguları gerçekçi bir şekilde ele almaya çalıştık. Eserimizin
öğrencilerin yanı sıra toplumsal yapı ve siyasete ilgi duyanların
merakını gidermeye de hizmet edeceğini düşünüyorum.
İşsizlik konusunda yapılan çalışmalar incelendiğinde, işsizliğin başta
enflasyon oranı, ekonomik büyüme oranı, yabancı yatırımlar, döviz kuru gibi
çeşitli makroekonomik değişkenlerle ilişkisinin sıklıkla araştırıldığı görülmektedir.
Buna rağmen son derece önemli bir konu olan kamu büyüklüğünün
işsizlik ile ilişkisinin incelenmesi konusunda literatürde halen bir boşluk bulunmaktadır.
Dolayısıyla, çalışmanın bu iki önemli makroekonomik değişken
arasındaki ilişkinin hem teorik hem de ampirik olarak araştırılması nedeniyle
konu ile ilgilenenler açısından aydınlatıcı olması beklenmektedir.
Kamunun ekonomideki rolünün sayısal bir göstergesi olarak kamu büyüklüğünün
kendisi başlı başına bir çalışma konusu olduğu gibi bu makroekonomik
ölçütün çeşitli sebeplerle işsizliği direkt olarak etkilediği düşüncesinden
yola çıkılarak oluşturulan çalışmada Türkiye’de kamu büyüklüğünün işsizlik
üzerindeki etkisi zaman serisi ekonometrisi kullanılarak 2000-2013 yılları arasında
analiz edilmiştir. İşsizlik tanımının 2014 yılında değişmesi nedeniyle, seri
bu dönemden sonra TÜİK’in de belirttiği gibi tek bir seri olarak kullanılamamaktadır.
Dolayısıyla çalışma veriler ve konu açısından özgünlüğünü, güncelliğini
korumaktır. Yapılan amprik analiz sonucu: Kamu büyüklüğü ve işsizlik
arasında uzun dönemli bir ilişki bulunmuş ve kamu büyüklüğü arttıkça işsizliğin
arttığı tespit edilmiştir.
Birinci bölümdesuç-ceza dengesiyle yakından ilişkisi olması ve konunun daha iyi anlaşılabilmesi için suç ve ceza kavramlarının tanımı, mahiyeti, çeşitleri ve nitelikleri hakkında öz bilgiler verilmiştir.
İkinci bölümdesuç-ceza dengesi prensibinin tanımı ve mahiyeti, denge kavramıyla aynı anlama gelen terimler, denge kavramının tarihî arka planı, hukûkî dayanağı ve suç-ceza dengesini belirleyen faktörler ele alınmıştır.
Üçüncü bölümde ise konunun ana gövdesini oluşturan ve suçlara öngörülen had, kısas, ta'zîr, mâlî ve keffâret cezalarındaki denge konusu müstakil ve ayrıntılı bir şekilde gerekçeleriyle ele alınmıştır. Söz konusu cezaların her bir bölümünün sonunda genel değerlendirme yapılmış, ulaşılan sonuçlar beyan edilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara ve önerilere de sonuç kısmında yer verilmiştir.
dönemi ise insan hayatının üçte birine denk geliyor. Öyleyse,
Çocuklara yeryüzündeki bütün zenginliklerin üçte
birini vermeliyiz. Bu, bir lütuf değil, onların hakkıdır.”
Korzcak-1941
Yeryüzünün üçte birini veremedik.
Hiç değilse bu çalışma onların olsun…